Derin Devlet Kimdir

Türkiyenin Şu anda son zamanlarda Gündemini en Çok işgal eden Konu oLan derin devlet Konusudur bunu hepimizde meraK Ediyoruz bizde Karadeniz team olarak kendi çapimizda araştırmalar sunup yayınlıyoruz bu yayınları özelliklen seçiyoruz amacımız arada sıradada Olsa türkiyenin gündemini meşgul eden ve ülkemizin sahipleri sanan Bu tarz girişimleri elimizden geldiği kadar Burada yayınlamaktır Bu konu hakkında iyi bir araştırma yazısı sunmak istiyoruz. şayet bir nevide Olsa sizleri aydınlatabilirsek ne mutlu bize. Devlet sırrı en çok mafyanın, çetenin işine yarıyordu. Devlet sırrı birilerinin siyasi şantajları için ya da işbitirmek için elinde oyuncak ediliyordu. Devlet sırlarının içyüzü siyasetçilerin ve yüksek bürokratların eşlerinin konken partilerinden magazin dergilerine yansıyan dedikodulardan öğrenilebiliyordu. Eski bir MİT görevlisi Mehmet Eymür isteyince ABD’deki http://www.atin.org adlı internet sitesinden Meclis’in ve hükümetin sahip olmadığı bilgileri yayınlayabiliyordu. Birdenbire devletin gizli bilgi ve belgeleri tarih ve sayısı ile bir kaç icazetli gazetecinin köşe yazısına konu oluyordu. Birilerine aba altından sopa gösteriliyordu. Hatta öyle şeyler yaşadık ki, siyasi kâhinlerle işbirliği yapan gazeteciler MGK toplanmadan ve daha gündem açıklanmadan MGKínın hangi konuları konuşacaklarından öte, toplantı başlamadan alınacak kararları açıklamaya kadar vardırmıştı işi. Devleti savunduklarını sanan bu derin gazeteciler, devleti küçük düşürüyordu. Toplumun devlete olan güveni sarsılıyordu. Topyekûn savaşı manşetlerine taşıyarak iç savaş kışkırtıcılığı yapıyorlardı. Adaleti Savunanlar Derneği İstanbul İl Başkanı, Emekli Albay Tabib Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre, devletin üstünde “Devlet İçin Devlete Rağmen” denen bir odak vardı. Bunlar bir şekilde komutanlara ve Cumhurbaşkanı’na aracısız ulaşıp “alo” diyebilecek kadar rahat kişilerdi. Bunların sayıları yüz kişiden biraz fazlaydı. Sürekli bir araya gelip toplanan, tıpkı bir tarikat ketumiyetiyle hareket eden gün geldiğinde yetkilerini alt kadrodan gelen özel yetiştirilmiş kişilere devreden bir gruptu. Bunlar devletin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu düşünüyorlardı. Bunun içinde rejimin dizginlerini tutabilmek gayesiyle sürekli bir strateji üretmeleri gerektiğine inanıyorlardı. Bu, “Devlet İçin Devlete Rağmen” denilen odak, bir şekilde bir kısım komutanları da ikna ediyordu. Şu anda Türkiye’deki Silahlı Kuvvetleri yöneten komutanlar vatansever kişilerdi. Her şeyini feda edebilecek insanlardı. Fakat yanlış bilgilendirildiler ve yanlış yönlendirildiler. Onlarda, post modern darbe denilen 28 Şubat sürecini yapmaya ikna edildiler. Yani psikolojik harbe maruz kaldılar. Bundan üç-dört sene sonra bu hatalarını anlayacaklardı. Hatta bir kısmı şimdiden anlamışlardı. Toplumla İletişim Başkanlığı (TİB) diye bir birim vardı. Kamuoyunda buna derin devlet deniyor, Psikolojik harp dairesi de deniyor. İlk olarak, 1954 yılında Seferberlik Tetkik Kurumu (STK) olarak organize ediliyor, halen daha taşrada bu şekilde çalışıyordu. Şimdi de Özel Kuvvetler Komutanlığı deniyordu. Bu bütün dünyada kurulduğu gibi, Türkiye’de de soğuk savaşın neticesi olarak kuruldu. Özellikle dünyayı saran komünizm tehlikesi üzerine oluşturuldu. Herhangi bir sıcak harp zamanında gerilla savaşıyla halkı örgütlemek için düşünüldü. 12 Eylül’den önce komünizme karşı çok iyi kullanıldı. Ama bugün Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın bu amaçla kullanıldığını söylemek yanlış olurdu. Bugün bu ÖKK’nın dışında Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarzında fikir üreten bir grup vardı. Bu yapılanma Silahlı Kuvvetlerin emir komuta zinciri dışında bir odaktı ve bu odak 28 Şubat kapsamında dini kesimlere karşı Psikolojik Harp istiyordu!.. Daha önce komünizme karşı silahlı güç olarak kullanılan Gladio’ya artık ihtiyaç kalmadı. Bundan dolayı 1990’lı yıllarda uluslar arası silah kaçakçılığı ve uyuşturucu işine girdiler. Bu işe girdikleri için tasfiye edildiler. Şimdi yeni bir sivil yapılanma içerisindeler. Türkiye’de şu anda bunun üzerine gidecek siyasi bir irade yok. Rahmetli Ayhan Songar, “Türkiye’deki solculardan psikopat, sağcılar arasından da geri zekâlı çok çıkıyor” derdi. Tabii bunun yanında da elindeki ekmeği vermek derecesinde bir saflık var. Şimdi yanlış da olsa hareket devletten geliyorsa “amenna” diyen insanlar da vardı ortada. Devleti yönetenleri bir insan olarak görmüyordu. Devleti yönetenlerin yanlışlarına hukuk çerçevesi içersinde “yanlış yapıyorsunuz” demeyi düşünemeyen insanlar vardı. ÖHD’de etkin bir görev almış Sami Karamısır Paşa, II. Selimin dayısı Yasef Nassi’den bu yana Yahudiler Türkiye içersindeki gizli örgütlerde etkili olmuşlardı. “Devlet İçin Devlete Rağmen” örgütünün ardında da tröst devletler hükmündeki siyonist lobilerin gücü ve adamları vardı. Bunlar medya-siyaset-sermaye destekli organize bir hareketti. Sermayeyi kullanarak Ankara’daki yüksek rütbeli bürokratlara ulaşarak onları ikna ederek faaliyetlerini belirliyorlardı. Bunların başarısında sermayeyi yanlarına almalarının büyük rolü vardı. Bu mekanizma, uluslar arası bir organizasyonun Türkiye ayağıydı. Ve bunlar tarafından organize bir çalışmayla Türkiye’deki devlet adamları ve komutanlar yanıltılarak ikna edildi. Yanıltılıp kullanılmada en önemli argüman özellikle İran olayının yanlış yorumlanıp, aksettirilmesi olmuştu. Bu provokasyonların karşısında özellikle cemaat ve tarikatlar çok olumlu bir psikolojik harp uyguladılar. Türkiye’deki dindar insanlara inançlarından dolayı yapılanlar Sudan veya başka bir İslam ülkesinde yapılsaydı kesinlikle iç savaş çıkardı. Türkiye’de bu savaşın çıkmaması çok ilginçti. Bu da Türkiye’deki toplumun demokratik ve hukuk olgunluğu içersinde olmasından kaynaklanıyordu. Ayrıca bunların askerin karşısında demokratik bir şekilde durmaları olabilecek bir çok hadiseyi engellediği gibi bir kısım komutanların gözünü açmasına da vesile oldu. Strateji uzmanı Nurullah Aydın, “medya-mafya-sermaye-bürokrasi-asker” ilişkisi derin devlet denen oligarşik yapının temellerini oluşturmaktadır. Kullanılan terminolojileri de Atatürkçülük, Lâiklik, Cumhuriyetçiliktir. Buradan yola çıkılarak kendi düşüncelerinde olmayan insanları irticaya destek veriyor, cumhuriyeti tehlikeye düşürüyor şeklinde harcamaya kalkıyorlar” diyordu. Bu psikolojik bir savaş yöntemi, 1994 ve 95’de brifinglerle yapıldı. Bu brifinglerde işlenen konu şu; “Türkiye’deki irticaî faaliyetler öyle artı ki, böyle giderse 2005 yılında ülke irticanın eline geçecek”ti. Bu irticaî faaliyetler olarak da toplumun cami yapmasını, Kur’an kursları açmasını, İmam Hatiplerin ve başörtülü bayanların artmasını misâl gösterdiler. Yani toplumdaki doğal olan dindarlaşmayı terörist bir hareket gibi algıladılar. Kimse “irtica” kelimesini tanımlamıyor. Bu da şuurlu olarak yapılıyordu. Bunun içinde “Kitlesel İş Tehditi”ni kullanıyorlardı. Bu faşizmin bir yöntemiydi. Derin devlet, elbette MİT veya Özel Harp Dairesi’den ibaret değildi. Derin devlet bir trendi ve kompartımanları vardı. Bunun içinde hukukçusu, üniversite öğretim üyesi, gazetecisi, işadamı, mafyası ve tetikçisi bulunuyordu. Karar mekanizması, bileşik kaplarda olduğu gibi, bir tanesinden bir şey basıldığı vakit, hepsi otomatik olarak aynı ayar noktasına geliyorlardı. Hepsi de ani bir refleksle birbirleriyle dayanışma içine giriyorlardı. Mesela Abdullah Çatlı uyuşturucu iddiasıyla Fransa’da yakalandığında, avukatlık işi için hapishanede ilk 12 Mart döneminin sol liderlerinden Sarp Kuray’ı aramıştı. Derin devletin sol unsurları da, sağ unsurları da vardı. Yapının bütün unsurları bütünleşmişti. Yani o sağcı, ben solcuyum; ben sağcıyım, o Kürtçü diye bir ayrım yoktu. Bu devasa yapı Türkiye’de operatif eylemler yaptı. Bu operasyonlar, Susurluk ve sonrasında iç çatışmalara sebep oldu. Çünkü biri konuştu, diğeri kendini kurtarma derdine düştü derken, bu yapıda çözülme oldu. O dönemin kimi önemli gazetecileri şimdi önemsiz oldu. Kimi önemli işadamları şimdi ya battı, ya önemini yitirdi. Kimi önemli polisleri şimdi ya yaşamıyor ya da bir kenara itildi. Bu yapının çözülmesinde bir de tabii Türkiye’nin Batı dünyasıyla entegrasyon sürecine girmesi de rol oynadı. Türkiye bugün ciddi bir değişim içinde. Gerçi derin devletteki irtibatların tortuları hâlâ yaşanıyor, adam askerden emekli oluyor, gidiyor bir mafya babasına danışmanlık yapıyor ama… Gene de derin devletin bu kısmı 1996’dan beri sıkıntıdaydı. Kendi işlerine gelen eylemleri yapamıyorlardı. Militarist Derin Devlet dediğimiz yapı; hedeflerinden biri olan AB konusundan dolayı açmak zorunda kaldığı kapıyı, -belli ölçüde kontrolünden çıkmış gibi görünen- seçimler sonucu ortaya çıkan AK Parti iktidarına, bugüne kadar olduğu gibi istediği şekilde yönlendirebilme şartlarının olabileceğini düşünerek açık tutu. Aslında CHP-DYP-MHP iktidarını öngürmüşlerdi; seçimlerde DYP ve MHP baraj dışında kalınca şok oldular. Umut haline gelen AB süreci; gerek ekonomik olarak ve gerekse de siyasi olarak bu konuda kararlılığını ortaya koyan AK parti iktidarını şimdilik benimsemelerine yol açtı. Gelişmeler dengelerin, TSK aleyhine bozularak geliştiğini gösterse de, bugüne kadar olduğu gibi, aynı ölçede bir güçle olmasa da direnmeyi sürdürecek toplumsal ve siyasi desteğe sahip olduğu gözardı edilemezdi. Siyasi iktidar boşluk bırakmazsa derincilere meydan daralıyordu. Derin deevlet sakinleri 11 Eylül ile gelişen sürecin kendisi lehine gelişeceğini düşünerek direncini bugüne kadar sürdürmüş ve bugün de aynı şartların oluşabileceğini, yani bölgede askeri çözümlerin ön plana çıkabileceğini, dolayısıyla kendisine ihtiyaç duyulabileceğini hesap ediyorlar. ABD ve İsrail’in dayattığı Büyük Ortadoğu Projesi, derin devletin zaruriyetini perçinledi. Dolayısıyla; toplumdaki yenilenme ve siyasetin yeniden yapılandırılması isteğinin, TSK’nın bu hedef ve yapılanmasına yönelmemesi, taleplerin bu doğrutuda oluşturulmaması, ancak Çetin Altan’ın her zaman dediği gibi “21.yüzyıla girerken Türkiye’yi de mutlaka biçimlendireceklerdir, enseyi karartmayın” demesinden farklı bir anlam taşımayacaktı.

  1. Haziran 6, 2007, 10:25 am

    Derin Devlet her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizdede mevcuttur.
    Derin devlet, devletin üst kademesinin; MGK, TSK Komuta kademesi, MİT gibi devletin milli siyaset belgesini hazırlayan ve bunun uygulanması için gerekli tedbirlerin almasını sağlayan kurumların oluşturduğu; yasalarda yeri olmayan ancak teamül denilen alışagelinmiş kurallar çerçevesinde Devletin bekaası, milli birlik ve beraberliğin bütünlüğü için çalışmaların tümünün organize edilmesi tüm bu kurumların mutabakatı ve anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez kuralları dahilinde yapılır ki yapıcı şema bütününe literatürdeki adıdır.

  2. Haziran 11, 2007, 10:51 am

    DERİN DEVLET DİYE BİR ŞEYYOKTUR . DEVLETİN KENDİSİ DERİNDİR. VE DERİN OLDUĞU SÜRECE GÜÇLÜDÜR. HÜKÜMETLER YÜRÜTMEYİ YÖNETİR . FAKAT İKTİDAR BİLFİİL DEVLETİN ELİNDEDİR. SON CUMHURBAŞKANLIĞI OLAYLARI DA ESASINDA DEVLETİN İÇİNDE YAŞANAN İKTİDAR SAVAŞINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. BİZXİ UYUTOYORLAR . BAŞÖRÜTSÜ TAYYİP HİKAYE ESAS MESELE DEVLETİ 100 YILDIR YÖNETEN KÖKLERİ İTTİHAT VE TARKKİYE DAYAYAN KESİMİN İKTİDİAR KAYBETMEK İSTEMEMSİ

  3. Haziran 11, 2007, 11:10 am

    El ındio haklısın güzel bir bakış açısı tşkler

  4. DARGO
    Haziran 29, 2007, 2:55 pm

    DERİNLİK BİR KUYU NE KADAR DERİN OLURSA OLSUN SENİN İPİN O KDAR UZUN OLURSA DİBE ULAŞIRSIN SENİN İPİN KISAYSA O ZAMAN DERİNLİKLER BAŞLAR.UNUTMADAN ÜZELECEĞİNİZ BİR NOKTADA NE KADAR DERİNE İNERSENİZ OKADAR MİDENİZ BULANIYOR.EN İYİSİ İNSANCA YAŞAMAK VE ACIMASIZCA HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERMEK EN KARAMSAR OLDUĞUNUZ DURUMDA AKLINIZA ÖNCE VATAN SONRA BAYRAK SONRADA DİN GELSİN YAPTIĞINIZ EYLEM BU ÜÇ MUKADDES UNSURU TAMAMLASIN SONRADA VİCDANINIZ RAHAT YAŞAYIN…..

  5. Temmuz 1, 2007, 4:48 pm

    Bugünkü teşkilat yapılanması içerisinde İttihatçılar gibi yapılanma çabası içinde olanlar zamanında,İttihatçıların Hürriyet perver hırkasına yaptığı gibi muhaliflerini öldürmek için suikastlerden çekinmemektedir.O zaman İttihatçıların en hızlı tetikçisi Yakub Cemil’di bugün kim.

  6. mehmet
    Temmuz 7, 2007, 9:58 pm

    KESİNLİKLE VARDIR

  7. ceset
    Temmuz 7, 2007, 11:15 pm

    kurtlar vadisi çıkmasa kimsenin aklına gelmezdi bu derin devlet ya 😀 ama çok süper bi film çekmisler süper derken milleti uyandırmak adına anladın sen onu :))))))))

  8. Mehmet Bahadır
    Temmuz 11, 2007, 3:36 pm

    Her ülkenin bir Derin Devlet’i vardır. Türkiye’deki Derin Devlet ise; büyük sermayeyi ellerinde tutan holdingler ve para babalarıdır. 28 Şubat’ta “Yeşil Sermaye”ye karşı çıkanlarda bunlardı. Dün banka hortumlayanlar, bugün de ülkemizde olup bitenlerin arkasında; derin devlet kesvesi altında devlet kurumları içinde yuvalanmış cunta, çete, mafya ve avaneleri vardır. Bunlar milliyetçi, ulusalcı, islamcı, türkçü, devletçi, halkçı, devrimci, komünist, bölücü, laikçi, atatürkçü, üçkağıtçı, düzenbaz, madrabaz, üfürükçü, büyücü olarak herşeyi mubah saymaktadırlar.
    Bunların boğazlarına ot tıkayacak, “hortumculuğu” hırsızlık gibi kötü suç kapsamına alacak babayiğit parti liderleri ve millet yararına kanunlar çıkaran gerçek milletin vekillerini arıyorum. Bulunlar varsa, bana da haber versinler.
    Yalnız, bir suikaste, trafik kazasına kurban verilmeden…

  9. ERDEM KARIŞ
    Temmuz 19, 2007, 6:20 am

    derin devlet denince ilk akla gelen devletin değişmez yasası
    eşitlik her devletin kendi yasası vardır ve daima olcak bu devleti biz yönetcez biz olmasak bizim arkanızdakiler onlarda olmasa onlaradn sonrakiler ne olursa olsun bu devleti BİZ YÖNETCEZ …..vatanım sağolsun

  10. çömez
    Ağustos 7, 2007, 10:47 pm

    en yukarda olma arzusuna sahip olan her fert bir topluluk bir tarikat durumun da olması gerekir. bu topluluk zirvede duracaksa birilerinin omuzuna basması gerekir. omuzuna basılanlar abdullah çatlıysa yukarıdakı ıse koç sa aşşagıda duran derinde demek deildir omuzda duranlar derin demektir bunu görmek için derine deil zirveye bakmak gerekir. zirvede kim varsa oderindir.

  11. kutur
    Kasım 21, 2007, 4:41 pm

    her ulusta ve her devlette olduğu gibi bizde de var bazen iyi ki varmış da diyoruz fakat keşke olmasada diyoruz anlamsız bir çelişki var ortada

  12. ali babacan
    Nisan 28, 2008, 7:37 pm

    egerki bu devletin icinde devlet varsa ve su onda görulen devlet ne iştir bu devleti yoneten yonetecek tek bir devlet vardır diger bir tur gurblasma ve teskilatlar vardır bunuda askeri ust duzeyden tutup sisyasetciler ve enalt duzey kisiler bile bilmektedir bir savas cıktıgında veya ulkede harp oldugunda iki delet olarakmı ortaya cıkacagız hayır fakat bu ulkeyı koruyan devlete baglı olan teskilatları vede kuvetleri vardır ve herbiri devlet ust yönecilerinden gorev alıp harekata geçmektedir devletımızın kimseden sakladıgı karanlıkta kalan hiçbir yonetıcısı yoktur fakat ulkemızde desteklenmekte olan orgutler veya grublasmalar vardır bunlarında hıcbırısının karıcılıgı yoktur bunlarda bu ulke uzerinde baska ülke kurmaya çalısanlardır onların basındaki insanlarda bu ülkenin en önemli insanları olup şeçilirler fakat hiç amaç ve düzeylere gelemezler çunku bu ulke uzerindekı birlik beraberligi bilirler vede bu devleti tek yönetim üzerinde kulurmustur ve delin devlet YOKTUR EGER amerıkanın cnn varsa ozel bir kuvetse delin devlet midir iste iste bizim devletimizinde mit gibi ozel kuvetleri vardır bunların hicbiri devlet degildir oyleyse pkk orgutunun destekcileri ve o cepede olan insanlar ve bunlar hangı devletın gizli silahıdır bunları koruyan kimdir oyleyse bu delin devlet bilmiyormu bunlart kuranları güçlendilenleri niye gorulen devlet ten once gizlice one geçipte bunların olay ve sapılıklarına son vermiyorlar bu ülkede yanlız gizli birseyler vardır bunlarda devletın silahları madenleri sıgınakları ozel cihazları vede vede bunlara ulasamamazlıgıdır birtek gizlenen devletımızın askerıde bir poliside bir teskilatçıda birdir sırayla ortaya çıkıp şavaşmazlar .NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
    ALİ BABACAN

  13. SABANCI SUİKASTİ ANDINLANDI - BU SUİKASTTE ALMAN VAKIF VE DERNEKLERİ - DHKPC TERÖRÜ - ERGENEKON İLİŞKİSİ - YANİ DERİN KEBAP İSKENDER NELER YAPMIŞ OKYUN GÖRÜN
    Ocak 3, 2009, 7:59 am

    Yurdumun Değerli insanları , izniniz olursa sizlere Sabancı suikastı ile ilgili duyumunu aldığım bazı bilgileri vermek istiyorum. Bu bilgileri vermemdeki amaç Sabancı Suikastine Üzüldüğüm ve Neden benim ülkeme böyle oyunlar oynanıyor düşüncesinin kalbime verdiği tahribattandır. Düşmanını bilmeyen yenilmeye mahkumdur . o yüzden düşmanımız kimdir ? Bunu iyi bilmek gerekiyor. Şimdi gelelim sözün özüne : Dünyada her ülkenin kendine özgü ticaret malları vardır. Mesela Türkiye halı ve tekstil konusunda ünlüdür. Diğer taraftan Almanya ya bakarsanız bunların da Otomotiv konusunda ünlü olduklarını ve bir çok otomobil markasının Almanlara ait olduğunu görürsünüz. İyi güzel de kardeşim bunların ne alakası var sabancı suikastiyle ? diye bir soru sorsanız hepinize gülerim…. Düşününki otomotivde liderliği oynayan Almanlar , aynı zamanda geniş bir pazar ağına da sahiptirler. Mücadele ettikleri ülkeler ise bellidir. Kanımca Japon Toyota Firmasıda bunlardan biridir. Avrupa , Asya , Ortadoğu , Afrika, Rusya … böyle bir coğrafyayı ele aldığınızda ne kadar büyük bir pazar olduğunu anlamışsınızdır. burada anlatmak istediğim şu ki Almanlar bu pazarları Toyota ya kaptırmak asla istemezler. Hele hele Toyotanın Türkiyeye gelip burada yatırım yapmasını veya Türkiyeden birilerinin Toyotayı buraya davet etmesinin veya Toyotayı satın alıp faaliyetlerini Türkiyede sürdürmesini HİÇ KABUL ETMEZLER …!!!Bunu sadece almanlar mı istemezler ? Hayır Avrupalı tüm otomotiv firmaları bunu istemez… Hatta Amerikalılar bile … Dolayısıyla Rahmetli Özdemir Sabancının Toyota yatırımlarını Türkiyeye Getirmek istemesi Dış güçlerin moralini bozmuş olacaktır ki , bir takım HAİN PLANLAR yapmaya yönelmiş olabilirler… Gelelim Almanya konusuna : Alman Devletinin kendi çıkarları uğruna bazı vakıf ve derneklere para aktardıklarını TV veya yazılı basından duymuşsunuzdur. Bu Alman Vakıf ve Dernekleridir. Peki Alman Hükümeti bu vakıf ve derneklerini niçin çıkar savaşlarında kullanıyor ? Amaç Şudur : Pazarlarımızı ele geçirenleri ortadan kaldırın , Bizimle rekabete girenleri yok edin, Sanayi ve ticaretimizin önünde engel bırakmayın ! , Buna cesaret edenleri caydırın , cezalandırın veya ortadan kaldırın. ……. İşte bu amaçlarla ve daha nice bilinmeyen amaçlarla alman hükümetinin kurduğu ve para aktardığı bi vakıf ve dernekler, Almanyanın çıkarları uğruna Toyota yatırımlarını Türkiyeye çekmeye çalışan Rahmetli Özdemir Sabancıyı Öldürtmeye karar vermiş olabilirler. mi acaba ??? Ama işin içinden DHKPC çıkmış kardeşim diyceksiniz ? Evet doğrudur. Peki bu örgütü kim kurdu ? bu örgütün buroları nerelerdedir ? Alman vakıf ve dernekleri bu örgütle ilişkiye girip bunu yaptıramazlar mı ? Hatta şu an bu suikast Ergenekon Davasına da sıçradı ? Ergenekonla Alman vakıf ve derneklerinin ve hatta DHKPC nin ne ilişkisi var ? Bunların ilişkileri zaman zaman medyada dikkat ederseniz yeralıyor. Peki ergenekon israil için çalışıyorsa İsrail kimin için çalışıyor ve bu çalıştıklarıyla aralarında ne tür bir ticari ilişki var ? yazıya başladığımda adı geçen ülkeleri iyi analiz etmenizi tavsiye ediyorum….! Özetle ; Almanya ve Onun İşbirlikçileri Sabancının Toyata yatırımını ve japon sermayesinin Türkiyeye gelmesini ve hatta Türkiyenin bölgede otomotivde söz sahibi olacağını hazmedemediler. pazar kaybetme ve üretimde elde edilecek kardaki payın azalabileceğinden endişeyle yine eskiden beri yaptıkları şeyi yaptılar , Kendi vakıf ve derneklerine gerekli parayı sağladılar ve YOK ET mesajını bu vakıf ve derneklere ilettiler. Bu vakıf ve dernekler ise ülkemiz içinde faaliyet gösteren karanlık güçlerle ilişki kurdular (DHKPC ve ERGENEKON Terör Örgütleri) ve Sabancı suikastını gerçekleştirdiler… Allah bin türlü belalarını versin bunların… Bakın Sabancı suikastı gerçekleşmeden önce Sabancı ailesini bu yatırımlardan caydırmak için girişimlerde bulunulmuş olabilir. Ama biz Türk insanıyız Cesaretliyiz ve Tehditlere de kolay kolay boyun eymeğiz. dolayısıyla Rahmetli Özdemir Sabancı bu cesaretin ölümsüz kahramanıdır. Aynı şekilde Sakıp Sabancı da ödünsüz bir liderdi… Kendilerine Allahtan rahmet diliyorum…. Ülkemizin böyle insanlara ihtiyacı var. O yüzden Düşmanlarımızı iyi tanımamız ve önlemimizi almamız gerekiyor. Şimdi gelin gelelim Sabancı Suikastı Zanlılarından olan Mustafa Duyarın akıbetine : Sabancı Suikastının Tetikçisi olan Mustafa Duyarın Hapisteyken Niriş çetesinin çıkardığı bir isyanda öldürülmesi üzerine medyada bir çok şey yazılıp çizilmiştir. Kimilerine göre bu iş Sabancılar tarafından Nurişlere yaptırılmıştır denildi , kimilerine göreyse devlet öldürttü denildi ? Bunların hangisi doğrudur gelin bir analiz yapalım ; Şimdi sıkı durun , Madem ki Sabancı suikastında Ergenekonun da Parmağı var o zaman Ergenekon kendini deşifre etmemek için bu suikastı gerçekleştiren ve hapiste olan kendi tetikçisini ortadan kaldırtmak isteyecektir. Dolayısıyla bu işi Nurişleri kullanarak yaptırmış olabilirler. gerçi bu konu ilerleyen yıllarda daha net anlaşılacaktır fakat şimdiki görüşler bu yönde devam ediyor sanırım. ki olay ergenekon davasına da yansımış durumdadır. Vermiş olduğum bu bilgiler çeşitli duyumlar , olaylar , medyada yeralan haberlerin iyi takibi , sonucunda ortaya çıkarılmış bir sonuç , bir düşüncedir. Devletimizin artık bu olayı aydınlatmasını ve halkımıza anlatmasını umut ediyorum. işadamlarımıza uzanan elleri kırılsın inşallah. Madem Almanya bize bunu yapıyor biz neden Almanyaya yapamıyoruz , biz de onlara yapalım. mesela mercedes-benzi bu ülkeden sürelim gitsin ? olmaz mı ? Medyayı iyi takip ettiğseniz İzmir – Bergamadaki Altın Madeninde siyanür kullanıldığı gerekçesiyle köylüler hem devlete hemde altın araması yapanlara karşı eylem başlatmışlardı . evet arkadaşlar bu köylüleri de Alman Vakıf ve Derneklerinin Köylülere para vererek Kışkırttığı ortaya çıkmıştı. Bunu ortaya çıkaran ve medyada herkese açıklayan bir aydınımız , araştırmacımız bir müddet sonra öldürülmüştü. Bu kahpe Alman Vakıf ve Dernekleri kimbilir ne kadar insanımızın canına kastedecektir. Peki Alman vakıf ve dernekleri Bergama daki köylüleri neden kışkırttı sizce ??? evet arkadaşlar sorunun yanıtı çok basit , Almanya Türkiyeye yılda 1 veya 1.5 Milyar Dolarlık Altın Satıyor… 🙂 Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek ister mi ? Sizin Altın çıkarmanızı ve işlemenizi ister mi ? İstemez tabi… Peki bizim İstihbaratçılarımız uyuyor mu da Almanlar bizlere bunca kahpe oyunları oynuyor ? Devletimizin bunları açıklaması gerekiyor. Hesap verecek herkes hesabını bu millete vermelidir. Kimsenin ahı kimseye kalmaz Allahın izniyle…. Maksadım devletimizi kötümsemek değil ama bu olanlar bizi kalbimizden vuruyor. Bizde bu devletin bir ferdiyiz, devletimize saygımız sonsuz ve bu ülkede hiçbir insanımızın kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz…. neden önlemini almıyorlar veya neden bunu yapanlara nota vermiyorlar , onları cezalandırmıyorlar ? Aynısını onlara yapmıyorlar… Bizler böyle aval aval bakarsak ufacık israil bizi parmağında oynatır, amerika dilediğini yapar, avrupa ise bizi maşa olarak kullanır ve gördüğünüz gibi ticaretimizi baltalar ve işadamlarımızı haince katleder… Hepinize Saygılar sunuyorum…
    İstanbul / İsimsiz Yorumcu

  14. ÖZDEMİR SABANCI SUİKASTİ -- ÖZDEMİR SABANCIYI ALMANLAR MI ÖLDÜRTTÜ , ALMANLAR BERGAMA KÖYLÜLERİNİ DEVLETE NASIL KIŞKIRTTI
    Ocak 3, 2009, 8:16 am

    Yurdumun Değerli insanları , izniniz olursa sizlere Sabancı suikastı ile ilgili duyumunu aldığım bazı bilgileri vermek istiyorum. Bu bilgileri vermemdeki amaç Sabancı Suikastine Üzüldüğüm ve Neden benim ülkeme böyle oyunlar oynanıyor düşüncesinin kalbime verdiği tahribattandır. Düşmanını bilmeyen yenilmeye mahkumdur . o yüzden düşmanımız kimdir ? Bunu iyi bilmek gerekiyor. Şimdi gelelim sözün özüne : Dünyada her ülkenin kendine özgü ticaret malları vardır. Mesela Türkiye halı ve tekstil konusunda ünlüdür. Diğer taraftan Almanya ya bakarsanız bunların da Otomotiv konusunda ünlü olduklarını ve bir çok otomobil markasının Almanlara ait olduğunu görürsünüz. İyi güzel de kardeşim bunların ne alakası var sabancı suikastiyle ? diye bir soru sorsanız hepinize gülerim…. Düşününki otomotivde liderliği oynayan Almanlar , aynı zamanda geniş bir pazar ağına da sahiptirler. Mücadele ettikleri ülkeler ise bellidir. Kanımca Japon Toyota Firmasıda bunlardan biridir. Avrupa , Asya , Ortadoğu , Afrika, Rusya … böyle bir coğrafyayı ele aldığınızda ne kadar büyük bir pazar olduğunu anlamışsınızdır. burada anlatmak istediğim şu ki Almanlar bu pazarları Toyota ya kaptırmak asla istemezler. Hele hele Toyotanın Türkiyeye gelip burada yatırım yapmasını veya Türkiyeden birilerinin Toyotayı buraya davet etmesinin veya Toyotayı satın alıp faaliyetlerini Türkiyede sürdürmesini HİÇ KABUL ETMEZLER …!!!Bunu sadece almanlar mı istemezler ? Hayır Avrupalı tüm otomotiv firmaları bunu istemez… Hatta Amerikalılar bile … Dolayısıyla Rahmetli Özdemir Sabancının Toyota yatırımlarını Türkiyeye Getirmek istemesi Dış güçlerin moralini bozmuş olacaktır ki , bir takım HAİN PLANLAR yapmaya yönelmiş olabilirler… Gelelim Almanya konusuna : Alman Devletinin kendi çıkarları uğruna bazı vakıf ve derneklere para aktardıklarını TV veya yazılı basından duymuşsunuzdur. Bu Alman Vakıf ve Dernekleridir. Peki Alman Hükümeti bu vakıf ve derneklerini niçin çıkar savaşlarında kullanıyor ? Amaç Şudur : Pazarlarımızı ele geçirenleri ortadan kaldırın , Bizimle rekabete girenleri yok edin, Sanayi ve ticaretimizin önünde engel bırakmayın ! , Buna cesaret edenleri caydırın , cezalandırın veya ortadan kaldırın. ……. İşte bu amaçlarla ve daha nice bilinmeyen amaçlarla alman hükümetinin kurduğu ve para aktardığı bi vakıf ve dernekler, Almanyanın çıkarları uğruna Toyota yatırımlarını Türkiyeye çekmeye çalışan Rahmetli Özdemir Sabancıyı Öldürtmeye karar vermiş olabilirler. mi acaba ??? Ama işin içinden DHKPC çıkmış kardeşim diyceksiniz ? Evet doğrudur. Peki bu örgütü kim kurdu ? bu örgütün buroları nerelerdedir ? Alman vakıf ve dernekleri bu örgütle ilişkiye girip bunu yaptıramazlar mı ? Hatta şu an bu suikast Ergenekon Davasına da sıçradı ? Ergenekonla Alman vakıf ve derneklerinin ve hatta DHKPC nin ne ilişkisi var ? Bunların ilişkileri zaman zaman medyada dikkat ederseniz yeralıyor. Peki ergenekon israil için çalışıyorsa İsrail kimin için çalışıyor ve bu çalıştıklarıyla aralarında ne tür bir ticari ilişki var ? yazıya başladığımda adı geçen ülkeleri iyi analiz etmenizi tavsiye ediyorum….! Özetle ; Almanya ve Onun İşbirlikçileri Sabancının Toyata yatırımını ve japon sermayesinin Türkiyeye gelmesini ve hatta Türkiyenin bölgede otomotivde söz sahibi olacağını hazmedemediler. pazar kaybetme ve üretimde elde edilecek kardaki payın azalabileceğinden endişeyle yine eskiden beri yaptıkları şeyi yaptılar , Kendi vakıf ve derneklerine gerekli parayı sağladılar ve YOK ET mesajını bu vakıf ve derneklere ilettiler. Bu vakıf ve dernekler ise ülkemiz içinde faaliyet gösteren karanlık güçlerle ilişki kurdular (DHKPC ve ERGENEKON Terör Örgütleri) ve Sabancı suikastını gerçekleştirdiler… Allah bin türlü belalarını versin bunların… Bakın Sabancı suikastı gerçekleşmeden önce Sabancı ailesini bu yatırımlardan caydırmak için girişimlerde bulunulmuş olabilir. Ama biz Türk insanıyız Cesaretliyiz ve Tehditlere de kolay kolay boyun eymeğiz. dolayısıyla Rahmetli Özdemir Sabancı bu cesaretin ölümsüz kahramanıdır. Aynı şekilde Sakıp Sabancı da ödünsüz bir liderdi… Kendilerine Allahtan rahmet diliyorum…. Ülkemizin böyle insanlara ihtiyacı var. O yüzden Düşmanlarımızı iyi tanımamız ve önlemimizi almamız gerekiyor. Şimdi gelin gelelim Sabancı Suikastı Zanlılarından olan Mustafa Duyarın akıbetine : Sabancı Suikastının Tetikçisi olan Mustafa Duyarın Hapisteyken Niriş çetesinin çıkardığı bir isyanda öldürülmesi üzerine medyada bir çok şey yazılıp çizilmiştir. Kimilerine göre bu iş Sabancılar tarafından Nurişlere yaptırılmıştır denildi , kimilerine göreyse devlet öldürttü denildi ? Bunların hangisi doğrudur gelin bir analiz yapalım ; Şimdi sıkı durun , Madem ki Sabancı suikastında Ergenekonun da Parmağı var o zaman Ergenekon kendini deşifre etmemek için bu suikastı gerçekleştiren ve hapiste olan kendi tetikçisini ortadan kaldırtmak isteyecektir. Dolayısıyla bu işi Nurişleri kullanarak yaptırmış olabilirler. gerçi bu konu ilerleyen yıllarda daha net anlaşılacaktır fakat şimdiki görüşler bu yönde devam ediyor sanırım. ki olay ergenekon davasına da yansımış durumdadır. Vermiş olduğum bu bilgiler çeşitli duyumlar , olaylar , medyada yeralan haberlerin iyi takibi , sonucunda ortaya çıkarılmış bir sonuç , bir düşüncedir. Devletimizin artık bu olayı aydınlatmasını ve halkımıza anlatmasını umut ediyorum. işadamlarımıza uzanan elleri kırılsın inşallah. Madem Almanya bize bunu yapıyor biz neden Almanyaya yapamıyoruz , biz de onlara yapalım. mesela mercedes-benzi bu ülkeden sürelim gitsin ? olmaz mı ? Medyayı iyi takip ettiğseniz İzmir – Bergamadaki Altın Madeninde siyanür kullanıldığı gerekçesiyle köylüler hem devlete hemde altın araması yapanlara karşı eylem başlatmışlardı . evet arkadaşlar bu köylüleri de Alman Vakıf ve Derneklerinin Köylülere para vererek Kışkırttığı ortaya çıkmıştı. Bunu ortaya çıkaran ve medyada herkese açıklayan bir aydınımız , araştırmacımız bir müddet sonra öldürülmüştü. Bu kahpe Alman Vakıf ve Dernekleri kimbilir ne kadar insanımızın canına kastedecektir. Peki Alman vakıf ve dernekleri Bergama daki köylüleri neden kışkırttı sizce ??? evet arkadaşlar sorunun yanıtı çok basit , Almanya Türkiyeye yılda 1 veya 1.5 Milyar Dolarlık Altın Satıyor… 🙂 Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek ister mi ? Sizin Altın çıkarmanızı ve işlemenizi ister mi ? İstemez tabi… Peki bizim İstihbaratçılarımız uyuyor mu da Almanlar bizlere bunca kahpe oyunları oynuyor ? Devletimizin bunları açıklaması gerekiyor. Hesap verecek herkes hesabını bu millete vermelidir. Kimsenin ahı kimseye kalmaz Allahın izniyle…. Maksadım devletimizi kötümsemek değil ama bu olanlar bizi kalbimizden vuruyor. Bizde bu devletin bir ferdiyiz, devletimize saygımız sonsuz ve bu ülkede hiçbir insanımızın kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz…. neden önlemini almıyorlar veya neden bunu yapanlara nota vermiyorlar , onları cezalandırmıyorlar ? Aynısını onlara yapmıyorlar… Bizler böyle aval aval bakarsak ufacık israil bizi parmağında oynatır, amerika dilediğini yapar, avrupa ise bizi maşa olarak kullanır ve gördüğünüz gibi ticaretimizi baltalar ve işadamlarımızı haince katleder… Hepinize Saygılar sunuyorum…
    İstanbul / İsimsiz Yorumcu

  15. ÖZDEMİR SABANCI SUİKASTİ ve KOÇ HOLDİNG İN PARMAĞI
    Ocak 3, 2009, 8:40 am

    Koç Holdingin İsrail için çalıştığını ise bilmeyen yok… Sabancı Suikastinde Bizatihi Koç Holdinginde Parmağı olduğu ortaya çıkmıştır , hatta bu bazı devlet yetkilileri tarafından da dile getirilmiştir. Boynuzlu Holding Diye Bilinen bu İsrail ve Ermeni Ortaklığı İle kurulmuş olan Lobi şirketi Türkiyede büyümek isteyen bir çok şirketi batırmış veya dış güçler vasıtasıyla ortadan kaldırmıştır. Koç Holding Petlas Dahil olmak Üzere Türkiyede Bir çok Fabrikayı Yoketmiştir. Kısacası Bu Boynuzlu Holding (Koç Holding) Tamamen Dış Mihraklara Hizmet eden, Onlar için Türkiyede yer açan , dış mihrakların çıkarlarına ters düşebilecek herşeyi ortadan kaldıran zalim bir yapıya sahiptir. Nitekim Koç Gurubu da Türkiyede Otomobil Üretmektedir. Dolayısıyla Sabancının Çok aşırı büyümesini ve kendisine rakip olmasını , hatta pazar payını korumak için bu sabancı suikastinde birebir yer aldığı manidardır.

  16. Ocak 27, 2009, 9:27 am

    bana göre DEVLET gizlilikdir bu gizliligide kimse göremez içerdekilerden başka boşuna araşdırmayın ben size cevabı söyledim…

  17. samiyev
    Mayıs 28, 2009, 8:37 pm

    devlet kutsal dır içindekileri bakımından ama halkının da devleti eleşytirmeye hakkı vardır.biraz önce koç grubuna dediğinizde haklı olabilirsinizbelki ama unutmayınkı bu gün ülkemizde hangi kapıyı aralasak pislikle cıkarız bunu en inançlı görüneninden tutun,diger radikal uclara kadar getirin bu nedenledirki bizim temiz kalmamız lazımdır sırf düşünce ve görüşlerimize uyuyor diye kör olamayız

  18. realist
    Eylül 6, 2009, 9:30 am

    şimdiki derindevlet anlayısı vatanı satmak dıscuçler teslım olmak onların emılerın mumkun oldugukada uyugulamak derınlıgıde bu işde ama gercek derın devlet alpaslanın ahmet yesevıden icazetıdır osaman gazının seyh edıbalıdan aldıgı icazettır fatıhın hacıbayramdan aldıgı referans ak semsattının icazetıdır peygamberın övgusune mashar
    olmaktır içde derınlık budur pozitif fizik ve matafizikdir derın devlet hayırda yarışmakdır derındevlet devletın imkanları elıne gecırıp kendı kedı egosun tatmıdeyıldır

  19. Ömer Tayfun Aksoy
    Mart 14, 2010, 3:54 pm

    ONLAR OĞUZKAĞAN DAN GÜNÜMÜZE TÜRK ÜN DEVLET-İ EBED MÜDDET FİKRİNİ DEVAM ETTİREN GİZLİ TEŞKİLATTIR.

  1. No trackbacks yet.

ali babacan için bir cevap yazın Cevabı iptal et