Dinler Arası Diyalog


 

Dinler Arası Diyalog Fetullah Gülen Hakkında Yazılar kaldırıldı  Gelen Yorumlar Yayınlanmaktadır. . .

  1. dar el islam
    Nisan 24, 2007, 3:15 am

    hadi lan ordan!!!hocaefendinin islama hizmeti ortada!peki sen ne yapabildin acaba?meyve veren agaci taslamaktan baska?o zaman osmanlida misyoner!cunku ehli kitapla muthis iliskileri vardi bilirsin!…ama helal olsun guzel seytanlik yapiyosunuz!siz gibi 5 para etmez ,kiskanc,duzenbaz,kendinin hicbir icraati yokken baskalarina kostek olmaya calisan munafiklar!belkide siz muslumanlarin arasini bozmaya calisan ajanlarsiniz kim bilir?ben yillarca yurtlarda kaldim ve Allaha sukur ne hiristiyan oldum ne misyoner!tam tersine!ordaki islam ahlaki ne yuce 1 bilsen!tabi biliyorsun ama kiskanclik iste!yada ajanlik!siz gibi daima oldu ve olacak ve yine biz yolumuzda sizi ezerek ilerlicez!ALLAH U EKBER!!!!!

    • ışık
      Temmuz 13, 2010, 6:05 am

      fethullah islam dinini temsil edemez bizim peygamberimiz var muhammed oda fethullahsa amerikan ajanı ve cahil ce bir şekilde arap geleneklerini din diye yutduruyor cahil halka kendisi ise amerikada süper lüks bir çiftlikde yaşıyor gelsin detürkiyede fakir yoksul yaşasın bakalım müslümanlık budur bunların islamla hiç bir ilgisi yokdur

  2. MÜCAHİT
    Mayıs 16, 2007, 10:19 pm

    DİYALOGUN AMACINI HOCADA DEDİ 3 SEMAVİ DİNİN ORATAK NOKTASI SEN İSLAM DİNİNİ NASIL DİGER DİNLERLE KIYASLAYABİLİRSİN. İSLAM HAK DİN BİRİDR DİGER DİNLERDEN KIYAS EDİLEMEZ

  3. alî
    Haziran 3, 2007, 3:45 pm

    HZ.ALLÂH’ın selâmı üzerinize olsun kardeşlerim.Dikkat edin;YÜCE DÎNİMİZ İSLÂM’da değişmez taşlar vardır.Ne bileyim ilâ i kelimetullah davası ve bir kâfire,papaya “HAZRET” denmemesi gibi veya “Dinler” denemeyeceği gibi.Çocukluğumdan beri fethullah gülenin sohbetleriyle büyüdüm.O ağlardı ben de ağlardım.Ta ki”DİNLER ARASI DİALOG” ve “PAPA HAZRETLERİ”saçmalığı çıkana kadar.Bunu söyleyebilen biri ya gâfildir ya câhildir veya ajandır.Muazzam din ilmine bakıldığında ise câhillikten bahsedemeyiz.Artık büyük bir şüpheyle yaklaşıyorum.Kanaatimce bu bir ajandı,bir truva atıydı.Böyle konuşmak istemezdim ama gerçekler ortada.kardeşime şunları aktarmak isterim;Hizmetleri ilerletmek bir işbirlikçinin yapamayacağı şey mi ki?Belki dikkat çekmemesi için a.b.d. keferesi böyle gösterdi ve eğitti.1800 lü yıllarda ingilizler 5000 imam(ajan) göndermiş islâm memleketlerine.Hatta âlimlik derecesinde eğitip.Bu insanlar 100 fetva verip 99 u doğru olmak kaydıyla sadece 1 inde kozunu kullanır.Bu da can alıcı noktadır.”KÂFİRLERLE DİYALOG” gibi…Esteizübillah;”SİZ ONLARA UYMAZSANIZ ONLAR SİZE UYMAZ,ONLAR ANCAK BİRBİRLERİNİN DOSTUDUR.”CENÂB I ALLAH.Ayrıca MÜ’MİN üstüne düşeni yapıp İSLÂM IN HAKK olduğunu ve Kâfirlerin dinlerinin bâtıl olduğunu yılmadan her yerde haykırmalıdır.

  4. alî
    Haziran 3, 2007, 3:51 pm

    Türkiye de DİYALOG ve TÜRK-KÜRD,Irak ta SÜNNÎ-ŞİÎ-KÜRD-TÜRKMEN,Afganistan da TALİBAN-MİLİTAN(sözde), Filistinde EL FETİH-HAMAS…………..Artık uyanalım,Hedef BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ!!!!!!!!!düşmanlarını yazıflatıyorlar.(Vaadedilmiş topraklar)

  5. alî
    Haziran 3, 2007, 4:02 pm

    şunu da belirtmeliyim ki en samimi dostlarımdan bazıları bu cemaatte.Hatta kardeşim bile.Bu cemaate girerlerken saf ve güçlü îman ve din duygularıyla girdiklerinden asla şüphem yok.HAKK a ulaşmak için bir yere bağlanmak istemişler doğal olarak.işte bunun için bu gerçeği kabul etmek istemiyorlar.Çünkü inanmışlar ve güvenmişler ama lütfen dikkat edin.Lütfen,ALLAH(c.c.) rızası için.bush;”HAÇLI SEFERİMİZ BAŞLAMIŞTIR.”(20 MART 2003)

  6. Ozan Öz
    Haziran 5, 2007, 1:23 pm

    Bu konuda kafam biraz karışık dürüst olmak gerekirse 🙂

    Diyalogcu değilim, ama diyaloğu tekfir edenlerden de değilim.

    Bir müddet durup gözlemlemek en iyisi olacaktır diye düşünüyorum. Bakalım bu diyalog çalışmalarının sonu nereye varacak.

  7. Haziran 12, 2007, 10:37 am

    hsry nhqxct yzdcqtjou masotfbq jypzokul dboznl udcefo

  8. Timur han
    Haziran 14, 2007, 10:57 am

    Selamünaleyküm,
    Diğer dinlerden olan insanlarla dialoğa(konuşmak) girmek onları dost edinmek onlara dinlerinden veya makamlarından ötürü saygı duymak sevmek onaylamak dost olmak anlamına gelmez.Muhterem hocaefendi onlarla dost olmmıştır onlarla konuşarak islamın güzellikleri tanıtarak sevgi dini olduğunu ve hak din olduğunuda anlattı.Allaha şükür onlardanda bir çoğu doğğru yolu buldu ve müslüman oldu.Hristyan veya yahudi bayanlarla bile dinimiz evlenmeyi serbest bıraktı bu yaygaracı omar angut pezevenginin laflarıyla masumlara saldırıyorlar.Hocaefendi gerçek erenler dünyadaki hiç bir insanı dışlamadan diğer eski(yıpratılmış eksik bozuk) semavi kökenli dindarları islamın sağ selamet yoluna davet etmeye çalışyor ve çalışıyor islamın erenlerine laf söylenmez sırf kıskançlık üzerine laf ebeliği yapanları bu millet bir gün cennet mekan Emir Muhammed Timur Han gibi diri toprağa gömmesini de bilir. Türkmenoğlu

  9. hadi ordan
    Haziran 15, 2007, 1:40 am

    yahu tarihten beri hep kosanlar duranlar tarafindan durdurulmaya calisilmistir.is yapip oturmayanlar tembel,yobazlar tarafindan cekilememis,kiskanilmis ve ayni dine inansalar bile sirf bu huylarindan dolayi en haince seyleri reva görmüslerdir.Ben bu tür seyleri yazip söyleyenlerin icinde dine hizmet ettigini düsünen saf insanlarin olduguna inaniyorum.bunlar birsey bilmeyen, inandigi adamin ardindan hicbir hizmet görmemesine,hicbir icraat görmemesine ragmen samimane giden insanlar.bilseler o adam (larin) in uluslararasi bir ajan oldugunu, soyunun trabzon pontus rumlarindan geldigini,aslinda müslümanligi konusunun bile göstermelik oldugunu bir görebilseler.dinimizi ve efendimizin hayatini bilmiyor bu hainler.diyalog un efendimiz (sav) in hayatinda vazgecilmez bir yeri oldugunu bilmiyor bu cahiller.bir de onun ümmetiyiz diye geciniyorlar.hadi oradan.düzenbazlar. nato usaklari
    acaba son senelerde neden trabzon ve cevresinden tetikciler cikmaya basladi hic düsünmüyor musunuz???hain bir adam var orada. devamli genc beyinleri zehirleyip rahipleri,ermeni azinliklari öldürtüyor.acaba o zatin tarabzonda olmasi ve tetikciklerin oradan cikmasi tesadüf mü??? kesinlikle vatani karistirmaya calisan ulusalci hainlerle ortak hareket eden bu koca(bas)tetikci yetistiriyor orada ülkeyi kaosa sokmak, uluslar arasi arenada türkiye yi rezil etmek icin. simdi bir tarafta yaptigi hizmetlerle türkiyeyi dünya arenasinda tanitan,sevdiren,türkce yi dünya ülkelerine , cocuklarina ögreten bir muhterem: diger tarafta ise memleket icin hizmet edenleri kötülemek ten baska hicbir is yapmayip,aksine birde ülkeyi karistirmak icin hain odaklarla isbirligi yapan bir kocabas. kim hain,kim vatanperver, kim müslüman,kim misyoner??? hainler…sizi iki yüzlüler sizi. yarin Allah in huzuruna cikip hesap vermeyeceginizi mi zannediyorsunuz? Ama bu müslümanlara söylenir, dogru ya…

  10. ahmet gürhan
    Haziran 17, 2007, 3:32 pm

    Uygunsuz Karakterler Yassaxx:)

  11. alî çavuşlu
    Haziran 18, 2007, 9:49 am

    sevgili kardeşim.Hocaefendi dediğin fethullah gülen’in niyetinin diyalog vesilesiyle İSLÂM’ı yaymak olduğunu söylüyorsun(Diyaloğa aldananların genel kanısı bu zaten);peki bir sorgula bakalım bu tarz bir adımda 21.yüzyılda ümmet i Muhammed’e kan kusturan,Türkiye gibi ülkelerde de ahlakı bozup dini ılımlılaştıran,modernleştiren(sulandıran,yıkan) ve bu yüzyıla tüm teknolojik ve ekonomik imkanlarını da göz önüne alarak HAÇLI SEFERLERİNİN EN UYGUN ZAMANI olarak bakan kâfirler,nasıl mâsum mâsum sorunları paylaşsın,nasıl afrika’yı doyursun(etiyopyayı somaliye saldırtanlar kim),nasıl hakkımızda kurnazlık düşünmesin.Diyaloğu isteyen zaten uzun zamandan beri kendileri.Bu bulunmaz bir fırsat onlar için.fethullah gülen’in iyi niyetli İSLÂM mücâhidi olduğunu varsaysak bile şunu unutma;karşı taraf=kâfirler öyle değil!!!!!!!!!!!!!!!!!

  12. Hiç kimse
    Haziran 23, 2007, 8:18 pm

    Değer Arkadaşlar !
    Kral53 sana hocaefendi aleyhindeki görüntüleri kaldırdığın için öncelikle teşekkür ederim. Ayrıca bu siteye hocaefendiyle alakalı yazı yazan arkadaşlara bir iki sözüm olacak. Lütfen müslüman kardeşler arkadaşlar hiç bir müslüman diğer müslüman kardeşi hakkında bilip bilmeden bunları nasıl söyler. Acaba bu arkadaşlar hocaefendi hakkında bu yanılgıya nasıl kapılıyorlar.Neden? Bilip bilmeden görmeden ondan bundan duyma sözlerle hitap edebiliyorlar.Gördüm ben diyenler ve bilenler acaba bu söz edilenler eğer yanlışsa yarın Allahın katında nasıl hesap vermeyi düşünmekteler.yarın bu insanla veya başka bir kişi ile yarı Ahiret gününde karşılaştığında filan hakkında şunu konuşmuş dendiğinde ne diyecek ayeti kerime.Öncelikle ismi Fethullah Gülen dir. ismini yanlış yazmayın araştırma yapıyorsanız doğru yapın nasıl bi araştırma ise. Bazı söylenenlere cevap vermek istiyorum. Eğer asrı saadette Peygamberimiz sav Ebubekirler Ömerler Aliler ve sahabiler ve ondan sonraki nice zatlar kafirlerin ayağına gitmeseler islamı anlatmasalar bizim halimiz acaba ne olurdu.Ne olurduk acaba müslümanmi veya ney? Eğer peygamberimiz sav Özamcasının yanına vefat edinceye kadar neden gitsin arkadaşlar. Okumuş yazmış insanlar mantıklı insanlar bir şey bilmeden görmeden görsenizbile neden araştırmadan yazıp çiziyorsunuz ve bu nasıl bir müslümanlık. Müslüman böylemi olmalı.Yoksa karşısındaki bir kafirde olsa veya ne olursa olsun onu kazanmak için uğraşmamalımı. Ve kuranı kerimden ayetlerle bahsi geçen olaylar neden hocaefendiyle veya bir müslümanla yorumlanıyor.Bunun hakkını nasıl vereceksiniz.Nerden bulacaksınız kocaefendiyi veya başka birinide helalleşceksiniz.orda Ayeti kerimede anlatılan şeyleri neden alıntı yapılıyor Tam anlamıyla neden ifade edilmiyor orda ne anlatılıyor kardeşim.Bunlarda işin cabası olsa gerek. Allahcc katında cevap veremeyeceğiniz şeyleri yazıp çizmeyin.Gerçek bir müslüman kardeşime not.Selamlar

  13. Gökalp
    Haziran 23, 2007, 10:46 pm

    Selamu Aleykum Ya dun okuyamadım burdakı yazıyı tam olarak bu gün okurum diye girdim ama kaldırmışsınız bana bu yazıyı iletirsen memnun olurum hayırlı geceler

  14. Mücahit
    Haziran 24, 2007, 10:02 am

    Bu yazı Neden Kaldırıldı Anlayamadım

  15. GÜÇKAN
    Haziran 25, 2007, 2:26 am

    LÜTFEN SEVİYELİ OLUN VE BİRBİRİNİZE GERÇEKLER BENDE HAVARİSİ KESİLMEYİN

  16. DARGO
    Haziran 25, 2007, 3:55 pm

    İNSANLARI KANDIRMAK KOLAY ONLARI SÖMÜRMEKTE KOLAY BUNUN BİN TÜRLÜ YOLU VAR ANCAK AHİRETTE HERKES HESAP VERECEK HAKLI HAKSIZ ORTAYA CIKACAK BU DÜNYA DA USAKLIK KOLAY ÖNEMLİ OLAN DİĞER TARAFTA DİK DURABİLMEK

  17. ahmet gürhan
    Haziran 26, 2007, 4:49 pm

    çok saçma düşncveleriniz warrrrr

  18. hasan ölmez
    Haziran 26, 2007, 5:40 pm

    Dünyaya yayılmış yüzlerce okulda allahın ve peyganberin adını bir kişiye dahi tanıtmak büyük iş olsa gerek selamlar.

  19. talat
    Haziran 27, 2007, 8:58 pm

    Hocaefendi hakkında olumsuz konuşanlar ( arkadaşlar diyemiyorum ) UTANMIYOR MUSUNUZ? İmanlı , fedakar müslüman anadolu insanının TÜRK, KÜRT, ARAP,LAZ, ÇERKEZ, BOŞNAK, ARNAVUT vs demeden, malından, gençliğinden, dünyevi zevklerinden vazgeçerek yaptığı iman hizmeti nasıl bir ajanlık eseridir ki dünyanın dört bir yanında Müslüman-Türk milletinin itibarını artırırıyor? İnsafsızları insafa, imansızları imana davet ediyorum. Müslümanın müslümana attığı iftira Amerika’nın Irak’a, Afganistan’a, Rus’un Çeçenistan’a,İsrail’in Filistin’e ,Sırp’ın Bosnaya, pkk’nın Türk askerine attığı bombadan farksızdır. ALLAH( CC ) SİZİ AFFETSİN.

  20. Murat
    Haziran 28, 2007, 4:21 am

    İnsanlar günah denizinde boğuluyor. Yardım edecek yok mu diye çırpınıyor. Biz müslümanlarsa onları İslamın nuruyla aydınlatmalıyken, nefislerimize ve çekememezliklerimize yenilip, birşeyler yapmaya çalışana dahi bir sürü iftira atıyor ve köstek oluyoruz. Binlerce insana Allah’ı tanıtmış, Kur’an’ı öğretmiş, hoşgörüyü, sevgiyi anlatmış, tüm dünyada yüzlerce okul açılmasına vesile olmuş ama bu arada kendine bir ev dahi almamış, her tarafta Türk dostu gençler yetiştiren, Türkçe’yi dünya dili yapmaya çalışan, üstüne üstlük Türkçe Olimpiyatları düzenlenmesini sağlayan bir Müslümana, başka bir Müslümanın bu iftiraları layık görmesi hak mıdır arkadaşlar? Elinizi vicdanınıza koyun, biraz yapıcı olun, bir araştırın, okuyun… Allah rızası için yapmayın arkadaşlar, yazıktır…

  21. cihan
    Haziran 28, 2007, 2:21 pm

    selamınaleykum arkadaşlar.fethullah gülen hakkında bende birşeyler söylemek istiyorum.ALLAH cc.bir ayeti celilesinde şöyle buyurmakta.kafirlere karşı hiddet göstermeyin,delillerinizi en güzel şekilde ortaya koyun.birde musa as.a firavuna göderirken (ey musa firavuna git ona güzel sözler söyle olurki etkilenirde hatasından döner)buyurmuştur.benim imanından şüpe duymadığım güzel kardeşlerim. bu ayeti celilerde ALLAH cc.karşılıklı konuşmayı(diyaloğu)emretmiyormu?şuan hoca efendinin yaptığı bundan ibarettir.çoğunluğun imanından ve hizmetinden şüphe duymadığı birine casus,ajan,dinsiz derseniz ALLAH cc.korusun siz dinden çıkarsınız!!!!dünyanın hayretle izlediği bu büyük hizmeti neolur baltalamayın.eğer dediğinizgibi fethullah gülen ajan ve misyonerse ve birileri görevlendirdiğse,yakında işine son verirler çünkü görevini yanlış yolda kullanıyor.bütün hayatını islam dinine adayan,bu uğrda hastalıklara yakalanmıştır.yıllardır gurbetlerde yaşamak zorunda kalmıştır.malesef hoca efendi TÜRKİYE deki solculara göre şeriat isteyen biri.malesef sözde dindar olduklarını söyleyen kişilere görede.ajan ve vatan haini öylemi bu düşüncelerde tuhaflık yokmu?bütün kardeşlerimi biraz daha dikkatli düşünmeye davet ediyorum.ALLAHcc.rızası için birilerin dolduruşuyla değil meseleye vicdanınızile yaklaşın.ALLAH cc.hepinizden razı olsun.

  22. sevgi
    Haziran 28, 2007, 3:09 pm

    cok enteresan yazilar okudum, ben sadece bir örnek vererek diyalog muhabbettine farkli bir yön vermek istiyorum,muhaterem Fethullah Gülene Papa ziyareti veya diyalog görüsmelerinden dolayi bir kafirin kapisindan medet umuyor deniyor. oysa ben su fikire sahibim, Acaba diyalog meselesini karsi cikan dar görüslüler Efendimiz (s.a.v) zamaninda bulunsaydilar, Habesistana göc eden sahabiler hakkinda ne düsünürlerdi. veyahut Efendimizle alakali “ bir hristiyandan medet umuyor mu derlerdi ´´. cok yazik. Türkiyeden konusmak cok kolay, herkes müslüman. ama biz gurbet ellerdeyiz, her dinden insanla bir arada yasiyor ve calismak zorunda kaliyoruz. iste biz burada anliyoruz ki bizim kültürümüzü ve güzel dinimizi anlatarak degil de, o insanlarla diyalog kurarak ve onlara dini yasayarak anlatmak zorunda oldugumuzu görürdünüz. ben bu kadar diyorum. gerisi AKIL sahibi beyinlere

    • Muhammed ibni Ali
      Nisan 24, 2009, 11:57 pm

      hay agzina saglik…..allah seni kendina daha yakin kilsin insallah..dogru yoldan ayirmasin..peygamberimiz sana sefaat kilarda insallah sende bizlere sefaatci olurusun.. amin .. vesselam

  23. e.e.e.
    Haziran 30, 2007, 8:18 pm

    acaba bu yorumları yaparken ne kadar eliniz vicdanınızda ne kadar dogru sölüyorum dye hiiç düşünüyomusunz kul hakkı gıybet ooo daha neler neler başkasının günahını alcağınıza önce kendinizi bi tartın bi kere daha düşünün öle yorum yapın

  24. meleğim
    Temmuz 2, 2007, 8:35 pm

    Arkadaşlar peygamber efendimiz(s.a.v) diyor ki: kişi 40 kat sağından 40 kat solundan 40 kat aşğıdan 40 kat yukarıdan sorumludur.buyuruyor demek ki bu hiristiyan bu yahudi bu sünni diye ayırmanın manası yok sen onla irtibatı kuracan muhabbetini edecen ve dinimizin güzelliklerinden bahsedecen. Namı celili yayacan saygılarımla…

  25. manavkamil
    Temmuz 2, 2007, 8:48 pm

    fethullah gülen hoca efendi saygı duyduğum bir insan bilgi ve birikimlrinden faydalanacak bir insan bana göre.ama gecenlerde zaman gazetesinde en arka sayfada tam sayfa olarak fatih kolejinin madalyası vardı güya reklam yapmışlar.gerçekten iyi reklam olmuş çünküü madalyanın kurdelası amerikan bayrağının renklerinden oluşuyordu ve bu görüntüü zaman gazatesei abonesi olarak beni çok rahatsız etti artık kime inanacağımızı kiimin din alimliğine güvenebileceğimiz şaşırdık.hoca efendiyii müdafa eden arkadaşlar buna cevap verirse sevinirim .

    • ülkücü
      Nisan 25, 2009, 12:10 am

      sen öyle sacma seylerele ugrasiyorsunki .. madalyanin kurdelesiymis ulen palyaco bak ben hicbir cemaatci degilim ama seinin gibi salak aptallarada kil oluyom lenn..manyak ben sana okadar renk gösteririmki senin giyisinden tut kicinin killarinin rengine kadar kendini sonra terörist apo zannedersin.. yav millet dialog diyor , insalnlari dinimize nasil isindiririz diyor, kurandan örnek veriyor, hadisler söylüsor, peygamber sav. den anlatiyor daha neler neler ve sen gitmis madalyanin kurdelesine takmisin.. piskopat kardesim benim.. kusura bakma ben anadolu cocuguyum böyle dobra dobra konusuyorum hakkini helal et. ama madalyaya bakcana ve türk gencligi ile gurur duyacagina gitmis at kilindan yapilmis bir renkli kurdeleye takiyorsun kafani ….. ben sana daha ne diyebilirim ki.. öyle kafam bozuluyorki iste manav cahil diyesim geliyor aklima.. fesubhanallah… kocum öyle her renkten mana cikaracaksan artik seinin yasaman haram cünki sana göre ozaman herkes yobaz ve dinsiz ve birbirinin soytarisi… hangi tarihli gazetede bu yayinlanmis bir bana söylermisin. sen bir renk körüsün MANAV KAMIL…

  26. Temmuz 3, 2007, 9:14 pm

    Dın’ler arası dıye bir kavramı ortaya atanlar Allah’ın kanunlarına karşı gelmektır cünkü Allah’ın indinde dın islamdır gerisi hıkayedir.

  27. ALÎ
    Temmuz 5, 2007, 9:31 am

    HAKK’ı gizleyen bir necîs’e(kâfir’e) “HAZRET” de-ni-le-mez!!!(“papa hazretleri”gibi).
    “EY PEYGAMBER KÂFİRLERLE VE MÜNÂFIKLARLA CİHÂD ET,ONLARA KARŞI SERT DAVRAN.ONLARIN VARACAĞI YER CEHENNEMDİR.O GİDİLECEK YER NE KÖTÜDÜR.”(TEVBE,73)
    Hiç kuşkusuz yumuşaklığın da,sertliğinde kendine göre yeri vardır.Hareketin kendine göre şartları ve bu yöntemin kendine göre uygun aşamaları vardır.Bazı durumlarda yumuşaklık sıkıntı getirir ve bazen de hoşgörü zararlı olur.

    • ülkücü
      Nisan 25, 2009, 12:15 am

      Hazret saygin manasindaki kelime. hazreti de sayin olarak kullanilir.
      Hocaefendi de konuşurken genelde osmanlıca kelimeler kullandığından dolayı bu kelimeyi kullanmıştır.

      ac lugati bak

  28. büşra
    Temmuz 5, 2007, 7:58 pm

    ALLAH hoca efendidende sizden de razı olsun abilerim ablalarım…ALLAH sizi başımızdan eksik etmesin…

  29. siyahnurx
    Temmuz 5, 2007, 8:01 pm

    bu diyalog işinin 4 yıl içinde bulundum..
    babamla birlikte..
    papazlarla yapılan diyalog programlarında haberim oldu..
    diyaloğu kötüleyenler olayı bilmeyenlerdir.. en ufak fikre sahip olmayanlardır.. buna da kalıbımı basarım..

  30. Temmuz 6, 2007, 12:04 pm

    Hazret saygin manasindaki kelime. hazreti de sayin olarak kullanilir.
    Hocaefendi de konuşurken genelde osmanlıca kelimeler kullandığından dolayı bu kelimeyi kullanmıştır.

  31. Temmuz 6, 2007, 12:38 pm

    Diyalogla misyonerliğin arasında tek fark var. Diyalog İslamiyete davettir. Misyonerlik ise Hristiyanların yaptığı insanların kendi dinlerine girmeleri için yaptığı bir iştir. Ama biz müslümanlar açısından bakarsak menfidir. Ama onlar açısından baktığımızda ise müspettir. Buradaki yorumlarda Ali Çavuşlu kardeş diyorki ; Diyaloğu isteyen zaten uzun zamandan beri kendileri.Bu bulunmaz bir fırsat onlar için.fethullah gülen’in iyi niyetli İSLÂM mücâhidi olduğunu varsaysak bile şunu unutma;karşı taraf=kâfirler öyle değil!!!!!!!!!!!!!!!!! demiş.
    Bugün diyalog yapan insanlar var. Peygamber efendimiz(s.a.v.) de İslam’ın ilk yayılışında diyalog yapmadı mı? Hz. Hatice(r.anha) nın bütün mal varlığını insanlara İslam ı anlatmak için harmamıştır. Hepiniz de biliyor olmalısınız ki Ebu cehilin kapısını dahi yüz defa aşındırmıştır tekrar tekrar anlatmıştır ona. Bu diyalog değil midir?
    http://www.youtube.com/watch?v=A4eUJKOKIkQ bu videoyu izlemediyseniz izleyiniz. mutlaka ama mutlaka izleyiniz. Bu zâta nasıl olur da menfi sözler yakıştırabiliyoruz.

    • şeriat
      Kasım 1, 2009, 11:54 am

      esselamaleykum iktibaslar kardeşim sen cok güzel anlatıyorsun ama bir şeyi kaçırıyorsun dıorsun ki peygamber efendımız dialog yapmıştır eyvallah yaptı ama ınsanlar arası dialog yaptı dinler arası dialog yapmadı ki ıkıcısı onların dini içkiye haram demıyo bizim dınımızde haram mesela nasıl dialog yapçan daha cok örnekler var böle nasıl dınleri dialog içinde yapçam peygamber efendımız sav kuran ındıkten sonra butun dınlerfesh edilmiştir dıyo sen hala ne dınler arası dialogtan bahsedıyorsun onu anlamadım hak din islam dıyo allah c.c. bide onların gelmesı lazımken sen gıdıyorsun papanın elini öpüyorsun buna ne demeli daha cok örnek var en iyisi allah bizi dogru yola iletsin ayaklarımızı sabit kılsın inş

  32. Temmuz 6, 2007, 1:00 pm

    “Biz bir asya milletiyiz. Onlar(sahabi efendilerimiz ve onları takip tabiin, tebe-i tabiin)hicreti seniyenin 80. senesin de Buharaya gelmeselerdi 40. senesinde maveraünnehire ulaşmasalardı biz nereden Müslümanlığı öğrenecektik. O ilk Müslümanlar. İslam ı çok iyi yorumlamasalardı bizim anladığımız manada seslendirmeselerdi nasıl böyle bir Müslümanlığı anlayacaktık” bu sözler Hocaefendinin sözleridir. Saygılarla…

  33. Temmuz 6, 2007, 10:29 pm

    BİSMİLLAH DİALOGDAN MAKSAT NEDİR. TEBLİĞSE ALLAH IN EMRİ

  34. mefa
    Temmuz 7, 2007, 9:52 am

    ALLAH C.C.FETHULLAH HOCADAN RAZI OLSUN (amin)
    1- Kardeşlerim Muhterem Hocaefendi Papaya neden hazret demiş bu islama aykırı imiş bunu söyleyen arkadaşlara
    kelimenin kutsal olduğu’nu zannediyorlar oysa hazret efendi
    anlamında kullanılan karşısındaki kişiye saygı ifedesinden başka bir şey değildi.

    2- Muhterem Hocaefendiye haşa ajan diyorlara veya ima ediyorlar bir ansan neden ajanlık yapar ki Ya dini için, ya ya para için,veya kadın için peki soruyorum sizler hocaefendinin
    müslüman olmadığını söyleyebilirmisiniz; veya lüks ve şatafat içinde yaşadığınımı gördünüz veya duydunuz; yada hangi kadınlarla gönül eğlendirdiğini okudunuz gördünüz duydunuz el insaf iftira çok ağır bir vebaldir kardeşler yapmayınız asıl hocaefendi hakkında bizleri böyle safsatalarla bir birimize karşı şüphe ve zan içinde bırakan ajanların oyununa geliyoruz saygılarımla;

  35. akanda
    Temmuz 8, 2007, 5:06 pm

    ya o kadar karışıkki kime inanacağımı bilemiyorum.aslında bu bir tebliğ ama bana çok garip geliyor.ama gerçekten tebliğ çabasında olanların hakkını yememek lazım.bizim ülkede o kadar İslam’a muhtaç insan varki işimiz çok zor .daha doğrusu bu kadar vebali nasıl taşıyacağız Allah yardımcımız olsun.Vesselam…

  36. ayşen
    Temmuz 9, 2007, 6:38 am

    ben bu tarikat olaylarına toptan karşıyım.Benım aklım yokmu da başkasının aklına uyayım.Dinimiz islam kitabımız Kuran.Peygamberimizin sünnetine uygun hareket ettikten sonrası boş geliyo bana.Şekilciliğe karşıyım.Bırakın dinimizi tüm güzellikleriyle yaşayalım.İlla birilerine tabi olmak neden?

  37. aslan aslan
    Temmuz 9, 2007, 10:34 am

    kaç sefer söylemem lazım dinler arası bir şey olmaz tek din islamdır öbürleri şeytanı yazdığı düzmece kitaplardr

  38. sanane@hotmail.com
    Temmuz 9, 2007, 3:14 pm

    yuh ya bu kadar insan lar nasıl olurda buna inanbiliyor ama inanın okdar çok saf ve dini duygularla hala bu işin içinde olanlar var bilmeden bu yüzden hepsini aynı kefeye koymayalım ve bir çoğuda bu konu yüzünden bırakmıştır..

  39. sanane@hotmail.com
    Temmuz 9, 2007, 3:17 pm

    adamlar(adam dmeye bin şahit) o kadar korkak ki aman müslümanlığım belli olmasın… okadar kişi varki dinimize peygamberimize imanımıza laf atarken hiç bişi yok neymiş efem hocaya laf kondurmazlar yalan mı biriniz çıksın yalanlasın ama yine yalan sölicekleri için :D:D::D

  40. erol
    Temmuz 9, 2007, 4:49 pm

    bakın şeytanın yoluna düşmeyin kimseye itiraf atmayın arkasında kiç konuşmayın hani sizler müslümansınız ya ondan diyom ama bakıyom yazık

  41. abbas
    Temmuz 9, 2007, 5:29 pm

    aslan aslan kardeşim tevrat zebur ve incil değişmiştir burda şüphemiz yok ama sen nasıl olurda (şüphesiz tek din islamdır )öbürleri şeytanın yazdığı düzmece kitaplardır diyebiliyorsun bu kitapların tamamen değiştiğini nerden biliyorsun

  42. pessimist0034
    Temmuz 9, 2007, 8:35 pm

    ya fettullahcı arkadaslar galiba hiç kuran okumamıs ya da hiç dinini bilmiyo kuran ın tamamına inanmıyan müslüman degildir hak kitap kuran olduna göre buna inanmıyanla sen ne diyalogu kuruyon biz zaten hz.isa ya inanıyoz nie diyalog kuralım o incil o tevrat dogru mu ki ortak nokta arıyon onlar degiştirilmemiş mi
    peygamber efendimiz bana inanmıyan cennete giremez hadisii laf olsun die mi söylemiş arkadaslar mantıklı olalım vatikan neden bizimle diyalog kursun tek düşmanımız türkler tek düşmanımız islamiyet dememiş mi müslümanları yok etmemiş mi nurcu arkadaslara sesleniyom aklınızla hareket edin bu sapık düşünce Allah muhafaza sizi cehenneme götürür yol yakınken dönün

  43. hasan
    Temmuz 9, 2007, 11:09 pm

    bu diyalog meselesinin temelinde fethullah gülenin ,kendisini mehdi olarak görmesi;beddiüzzamanın ilerde mehdi ve isa(a.s) deccale karşı birleşeceğine ilişkin rivayetleri ‘bir ihtimal ilerde hristiyan müslüman kaynaşması olabilir’ açılklamasına bağlı
    bunu ben yaparsam mehdi olduğumu kanıtlarım temel mantığı yatmaktadır.dünya gözüyle bazı şeyler ilk anda güzel görülür,fakat o yapılanları manevi alemden izlediğinizde o yapılanların özünü görürsünüz.ne güzel binlerce talebe yetiştiriyor,çocukların kurtuluşuna vesile oluyor dersiniz,fakat manevi aleme geçtiğinizde o çocukları katlettiğini,öldürdüğünü görürsünüz.bediüzzamanın en sağlam talebelerini fethullah gülen yetiştiriyor dersiniz,manevi aleme geçtiğinize bediüzzamanın ‘ben talebelerimi kaybettim’ diyerek çırpındığını görürsünüz.arkadaşlar bilmediğiniz görmediğiniz çok şey var,bilerek görerek anlayarak konuşun..fethullah gülen hayırlı başladı,nefsine yenik düştü,mehdi olma isteğine yenildi..kendine dur diyemedi,yazık etti kendine,takipçilerine,. ömer öngüt gibi islamın özünü korumak için çırpınan,tek hedefi Allah rızası olan kişiler hakkında konuşurken dikkatli olun,’kişi oyle bir söz söyler ki ALLAH o söz sebebiyle o kişiyi cehenneme yollar’ hadisi şerifince kendinizi bir cehennem odunu olarak bulmayın,,BİR CEMAATİN DOĞRU YOLDA OLMASI SAYI ÇOKLUĞU İLE ÖLÇÜLMEZ,..DOĞRU YOL ALLAH’IN BİR LUTFUDUR VE ALLAH BUNU KENDİSİNDEN KORKANLARA,SINIRLARINI EMRETTİĞİ GİBİ KORUYANLARA LUTFEDER,NEFİSLERİNİ İLAH EDİNENLERİN İÇİNDE BULUNDUĞU HAL DE,ULAŞACAKLARI EN NİHAYİ HEDEF DE ANCAK SAPIKLIKTIR….ALAHIN HİDAYETİ SİZİNLE BERABER OLSUN

  44. ayşen
    Temmuz 10, 2007, 3:01 am

    konu ne olursa olsun yorum sayısının çokluğu beni mutlu etti.Barış Akarsu hayranlarının yazdıkları burda rizeye uzanır herhalde.Çok sinir bozucu.Bakın şöyle bi rivayeti paylaşmak istiyorum:Peygamberimizin komşusu yahudidir.Her gün peygamberimizin kapısına çöp koymaktadır.Bir gün peygamberimiz bakar kapısında çöp yok. Şimdi dikkat sizce ne yapmıştır?dialogların en güzelini.Yahudi komşusunun hasta olduğu için çöp koyamadığını düşünmüş ve ziyaretine gitmiştir.Yahudide bunun üzerine imana gelmiştir.Bu da dialog karşıtlarına kapak olsun

  45. mansharved
    Temmuz 10, 2007, 12:57 pm

    fetulah gülenin üney doguya sahip cıkma sı benim hayatımı kurtarı daha nice evlatların harap olmaktanalı koydu burdan ocaya ve ögren cilerine şükranlar.

  46. MUSTAFA KETENCI
    Temmuz 10, 2007, 2:07 pm

    konu nun yanlis anlaşilmamasi için FETULLAH HOCA EFENDI’yi ayri tutarak EHLI SÜNNET’IN görüşlerini kisaca beyan ediyorum . dinler arasi diyalog diye birsey olmaz. çünkü bizim inancımız haktır. onların ALLAH ve PEYGAMBER inancı ile bizimki ile uyusmuyor. hal böyle olunca on lardan dini konularda bilgi olarak ne alacagiz. eger amaç toplumlar arasi bagları güçleştirmekse bunu ticaret , egitim, turizm vb yollarla yapa biliriz. o zaman bunun adi Dinler arasi diyalog değil toplum lar arasi , kültürler arasi veya medeniyetler arasi diyalog olur . eğer amaç başka ise ve dinimiz islam ile hırıstiyanlığı veya hz MUHAMMED(sav) ile hz İSA ‘ yi (onlarin inandiği şekilde ) bir araya koyarsaniz işte ozaman dinden çıkarsınız .biz hz İSA peygamber e kur’an- kerimde bildirildiği şekilde iman ediyoruz.ayni panelde konusma yapılıyor. bir kisi çıkıp h ISA ALLAH’IN c.c ogludur , ISLAM hak din değıldır , kur’an – kerim hz MUHAMMED in uydurmasi dir diyor.bir diğer kişi çıkıyor bun lari yalanliyor .bu iki kisi veya grup nasil din konusunda anlaşa bilir.bunlarla nasil diyalog kura biliriz.
    kararı siz verin ve uyanik olun lütfen.
    TÜRKİYE’nin bölünmüş haritalarinin dağıtıldığı bir zamanda daha uyanık olmamız gerekmezmi. diyalod adı altında uyutuluyormuyuz yoksa .biz birşeylerle meşgul iken diğer taraftan başka oyunlarmı oynaniyor.
    alemlerin rabbı bize dosdoğru olmamizi emrediyor biz ise summe haşa mevlamizi hz MERYEM e koca hz ISA ‘ya da baba eden insanlardan dini konuda ne alabilirizki onlarla dini mevzularda diyalog kuralim.
    tekrar ediyorum birey olarak , ülke olarak , komşu olarak munasebetimiz olur ticaret yapariz ama dini konularda asla gorus aliş verişinde bulunamayiz
    baki selamlar /ISTANBUL ( YAKINDA SULARI KESILECEK OLAN GÜZEL ŞEHIR)

  47. aslan aslan
    Temmuz 10, 2007, 8:01 pm

    hırıstiyan ve yahudi ler nerden din oldular
    onlar allah tarafından naletlenmişlerdir
    diyalok lafı çok ince münafık insanların işidir buda müslümanlar ın içerisinden çıkmıştı r dialok ve hoş görüyü vurgulayan lar babanız bile olsa munafık tır ve dindende çıkmıştır allah müslümanları böyle şeytan desiselerinden korusun

  48. aslan aslan
    Temmuz 10, 2007, 8:11 pm

    yolda giderken yol dar ise önünden gelen yahudi ve hırıstiyansa onu omuzunla it
    yol müslümanındır
    ona hakirliğini adiliğini yüzüne vur .osmanlı imprtrlğnun son zamanlarında bir papaz geberir .gömülmesi lazım
    kadı bir yazı yazar diyerki bu leş islam diyarında gömülmesi iyi olmaz ama bu pis leşin kokusu insanları rahatsız eder
    bu leşe çok derin bir kuyu kazı çok derine gömün olurki kokusu müslümanları rahatsız eder
    ey hoşgörücü kafasızlar ne zaman akıllanacaksınız

  49. fatih
    Temmuz 10, 2007, 10:59 pm

    dinler arası dialoğ mu hani şu tanrılarını hersen kurbanda kestiğimiz hindularmı yok o değil galiba şu bizim topraklarımıza göz dikmiş siyonizmle hani şunların kendi kafalarına göre yazdığı kitabda kendilerinden olmayan müslümanları kanlarını helal sayan kadınların ı carie yapan yada erkeklerin köle yapan larlamı yoksa asırlardır bize kin tutan fırsatını yakaladımı fransanıngüneyde ermeninin doğu ve kuzey doğuda yunanın izmir istanbulda ingilizin merkezimizde kıbrısımızda göz diken ve soykırım yapan dinlerinden mi dialoğ o zaman sizde gidin kobra yılanı ile dostluk yapın çünkü arasında bir fark yok bu sistemi milletimizin başına koyup bide sizin gibileri aldatıp biz onlara müslümanlığı gösteriyoz demeniz yokmu sizin şu savunduğunuz adamın okumayanla yada iş güç sahibi olmayanıcemaate almadığı malum papanın huzurunda onu yüce sayıp ellerine sarıldığıda malum eceviti alim gibi yolladığıda malum hani meşhur sözü var ya(hakka yürüdü) bu adam masonluğu tescillen miş demireli öldüğünde şeyhde yapar gider oğlum amerika kendi insanlarına doğruyu gösteren malcom x affetmedi fetulahımı bide besleyecek şaşarım he geçenlerde evine tiyatrocularıda çağırmıştı galiba hani kürt olduğu için ben kürtün yanına gitmem dediği bedüizzaman said said nursinin ne cemaatle işi vardı nede tarikatla bu adam kürt diye istemediği adamı şimdi ne diye kullanıyor onuda bilemem bide dershanelerinde mescit açıpda yemekli toplantılar düzenleyipde gençliğintaze beynine tarikatları kötülemesi yokmu hani saakalı olanı bir başka gözle baktıran sakalı sıradan sayan hani cemaatine gelecek vaadeden cemaatine kadrolaşın demesi yokmu nereye baksan kamu dairelerinde hep onun adamı ama müslümana davranışı hiç hoç değil yani var ya kulağıma küpe taksam saçımı bağlasam daha ii hizmet görürüm yani her neyse bu kadar yeter uzatmayayım sağlıcakla kalın

  50. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:07 pm

    hasta diye gitti diye dinler arası diyoloğmu oluyor olum sen bilmezmisin peygamberimizin komşuluk hakkında ceprailin vahy getirdiğini peygamberimiz s.a.v nerdeyse ayet olarak inmesinden ümmetiniden dolyı telaşlandığını o komşuluk hakkı senin dediğin dinler arası diyoloğ din hakkında fikir alıp verme bizim peygamberimiz sa v. dinlerden bihabermiydiki gitsin yahudiden ders alsın haşa o en alimi idi insanların hadisleri ii yorumla tevsirleri sağlam yerden al ve konuş boş konuşma

  51. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:16 pm

    ben zamanında kuranı okuyordum namaz kılderdi ama ben nasıl kılanacağoını bilmezdim oruç tutardım nasıl olacagını bilmezdim zekat verecektim ne kadar verceğini bilmezdim çok şukur başımda bir hoca varda bana bunları anlatıyor yoksa şeytanla başabaşa kalabi,lirdim iste kuran okumakla sünnet oluyor ama kuranda bir ayet vardır derki bilmediğiniz işlerde zikir ehline danışın diye işte ben bu yüzden tarikat hocalarından ders alıyom anladınmı ayşen
    yoksa kuranı fettullah gibi kafamdan tevsirini çıkartsam benhaşa değil mehdi peygamber olurdum
    be

  52. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:18 pm

    mefa çok karamurat filmi izlemiş oda f.s.mehmet için najanlık yapıp elenanın koynuna giriyordu ismi tamaklımda değil boğum yıllarımda izlemiştimte

  53. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:29 pm

    peki iktibas bunu teblig ederken bushun himayesindemi yapacak hoca efendiniz acaba merak ettim hocanızın en büyük düşmanı m.ali. agcamı çünkü o hocanızın ulvilik makamına yücelttiğiadamı suikasta götürüyordu malum buda hocanın agırına gitmiş olabilir seni kırdıysam özür dilerim sadece merakettimde sordum. B ide onlar Allah yolunda mallarını harcıyordu evet sahabe böyleydi ama benim dikkati suna çekti sizin hocanız malınıharcadıkça serveti artıyor buna gözlerimle şahidi,m acaba bu bereket kapısı nerden geliyor dersin hadi onada kabul ama sakalı ii bi şey olarakda görmüyor oysa resulullah sakalı severdi kendisi mademki onun yolunda gidiyor neden cemaatine sakalı yasaklıyor bu ona muhalefet sayılmazmı bedüüzzamanın durumu vahimdi saklı kesiyordu ama senin hocanın neyi var acaba bırakmıyor para desen bol özgürlüklerin ülkesinde rahat durumda her yerde adamıda var memur değilki sakalı yasaklasınlar

  54. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:41 pm

    hazret lafı ulvi bir konumdur kafire kullanılmaz ama bir ülkenin imparatoruna kral denilir sultan denilir sahibi denilir ama hazret denilmez bizler müslümanlığımızla övünür h,iç terddüt etmeden dinimizi açıka vururuz o yüzden ırakta filistinde bosnada çeçenyada şehid veriyoz gidipde dinimizi hakir aciz kılmayız elin kafirinin yurdunda kafire tatlı ngörünelim diye onu övmeyiz sen nerden biliyon habesistandalki sahabilerin onları övüp sevdiğini yanındamıydın onlar konuşmasını bildiği şekilde konuşmuşlardır
    gidipde onlara yaranmak için kafiri övmemiştir onun adil bir hükümdar olduğunu bildikleri için gitmişlerdi Allahtan işaret alarak gitmişlerdir onun yerine müşriklerle ii geçinillerdi yurtlarıunı terketmezlerdi ama onlar zulme kafire boyun egmememk için hicret ettiler fetullah o yüzden mi hicret ettiederkende daha adil bir millet bulamadımıki amerikaya gidiyor,

  55. fatih
    Temmuz 10, 2007, 11:45 pm

    ya millet bu hocanın yaptıklarının hangisi kurana göre yapılmış bide kurandan örnek vermeniz yokmu ulan siz adamı yersiniz be

  56. Temmuz 11, 2007, 7:19 am

    ayet_i kerime ile sabit.allah katında tek din islamdır.şu an islam dini hak din değilmidir?peki şu an ki hristiyanlık yahudilik hak dindir diyebilirmisiniz(ŞU AN YAŞANAN,EVET HEPSİ BİR ZAMANLAR HAK DİNDİ!)?senin peygamberini tanımayan bir düşünceye nasıl din diyebilirsiniz?osmanlı devleti ve yöneticileri sizin gib basit insanlar değil.osmanlıyı ağzına alan destursuz almasın???ALLAH KATINDA TEK DİN İSLAMDIR.

  57. samet
    Temmuz 11, 2007, 1:56 pm

    NET CEVAP…
    DİYALOĞ DENİLEN ŞEY ….
    dinler arası diyalog diyer dinlerlede iletişim halinde olunması
    diyer dinleri yok sayarak diğer dinlerden insanlara yaklasırsanız pardon yaklaşamazsınız. bunu yanlış görenler var yok hoca efendi papayla niye el sıkışmışmış… böyle diye diye dunyada terorist ilan edildik. dış dünyaya kapalı olduğumuz için kaybettik elendik. Peygamberimiz ebu sufyanın yanına bir ok kere gitti bu bir diyalogtur ve diyer sahabeler başka dindeki insanlarla diyalog(ilişki) kurarak bu günlerimize geldik. talas savasında dinler arası diyalog olmasaydı bu gün müsliman olmayacaktık belki de… diyalo dilim dödüğünce ve benim gördüğüm yasadığımca budur. eğer daha fazlasını bilmek istiyorsanız sizde bu diyaloğu yapanlarla hafif bi diyaloğa gecin bişey kaybetmezsiniz…

  58. İSLAMBULUT
    Temmuz 11, 2007, 5:30 pm

    Bu kadar yazının arasında benimkine kimse bakarmı bilmem ama yazdıklarınız iddialar falan boş işler. Fetullah gülen kimdir kime çalışır tam olarak ALLAH bilir ama benim bildiğim bişey varki bu ülkeyi bu güne kadar kafirler (anlayan anlar) yönetmiştir ve şimdi bu adamın akıllı siyaseti ile bu yönetim el değiştirmek üzeredir. işte benim gördüğüm büyük resim bu. hele bu ülkeyi osmanlıyı saymassak birde müslümanlar yönetsin bakalım işte o zaman mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler.

  59. fatih
    Temmuz 11, 2007, 5:31 pm

    resulullah ebu cehilinde ayağına çok defa gitti ama dinde diyaloğ anlaşma için değil tebliğ için o zaman hocanız papaya resulullah gibi tebliğde bulunsaydı Allah resulu kisra krallarına hem bizans krallarına ve bizansın papasına mektup öndeererek tebliğde bulunmuştur ama sizinki aynı dinisözde kardeşlik adı altında yaşayalım demiş o zaman n,iye hocanız papanın yanına tekrar gidip niye demiyor bakın biz dinler arası kardeşlik arası bağ kuruyoruz sizler destek oluyorsunuzda neden bide kalkıp masum ırakı afganı vuruyorsunuz demiyorsunuz. işinize gelmiyor peygamberimiz demiyormu ki bizlere kuffur tek millettir diye peki neden biz gidip onların ayaklarına bir bağlık kuruyoz biz onlarındinini onlardan daha ii biliriz Allah ponların cenazelerini bile bize yasak etmiştir hatta ayetler vardır bide şöyle bir ayet vardır kuranda onlar Allaha öyle bir iftirada bulundularki (isayı oğlu)bu yüzden sanki gök parçalanacaktıda yer dibe çökecekti diye sen de gidip bunların dinini tasdik edip beraber dinlerde çözüm arayacaksın öylemi sen biraz kuran oku müslüman tek vucuttur adamların kini bize eğer çıkarları olmasa bize kapı açarlarmıydı hocayı kullansınlar babasını secdede ayıplayan adamdan ne çıkar ki zaten

  60. fatih
    Temmuz 11, 2007, 5:37 pm

    hocanız yıllardır amerikada ne yaptı belli ama adamlar kendileri bunu herkes biliyor ikiz kulelerini vurdu müslümanın üstüne attılar olsun atsınlar onlar böyle yaptıkça sizin hocanızın yapamadığını onlar yaptı müslümanlığı bakışı hızlandırdı hergeçen gün müslümanlıkartmaya başladı ama sizin hocanız evinde tiyatro izlemeye devam etsin ama bizizm hocamız hani sizin hocanız sevmiyor ya işte o amerikaya gitmedi müslümanlığı üstün tutmak ilerletmek için D8 kurup müslüman kardeşleriyle her alanda bir diyaloğ kurmayı başarmıştır yapacaksanız işte böyle yapın

  61. erdal
    Temmuz 11, 2007, 9:20 pm

    dinler arası diyalok dıye birşey olamaz, bırkere dınler yok çunku innemel müminine ıgvetun yanı hak dın islamdır, bazı yorunlar okudum arkadaşlar fetullah hocanıza toz konduruyorsunuz ama peygamber efendımıze hakaret edenlerle dıyalog duruyorsunuz hocanız peygamber afendımızden(a.s.v)col mu degerlıde efendımızın karıkaturlerını çızen şerefsızlerın elını sıkıyosunuz (bakara suresi 7. ayet: Allah onların kulaklarını ve kalplerini mühürlemiştir gözlerinde de bir perde vardır dıyor. mühürlü kalpleri siz mi açacaksınız, kalpleri evirip çeviren ALLAH’tır sız kim oluyorsunuz sizin hoıcanızın tek derdi cemeatini buyultmek, önemlı olan ümmet bazında çalışma yapmaktır, dinler bahcesı adı altında kılıseler acıldı, şehitlerimizin mezarına kutsal su döktüler, açılan kiliseleri ajan yatağı yaptılar siz sadece islama zarar veriyorsunuz, islam sadece namaz kılmakla bitmez, bırakın hoca efendınızın kıtaplarını okumayı da kuran okuyun hadıs okuyun…!

  62. abdullah
    Temmuz 12, 2007, 11:19 am

    slmn alykm
    her insan kendi karekterinin gereğini yapar, nefis her zaman önde görünmek ister. bunca güzelliklerin farkında ol(a)mayan kişiler ‘çamur at izi kalsın’ diyerek bir şeyler yapıyor/yaptığını sanıyor. güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. lütfen bunca güzelliklere ALLAH aşkına bakın/bakmaya çalışın…. ALLAH rızası için hizmet edenlere dua edin önlerine set çekmeye çalışmayın, hayırlı günler dualarla

  63. ayşen
    Temmuz 12, 2007, 4:25 pm

    fatih,bende bazı güvendiğim hocaları takip ediyorum elbette.Ama ilim adamı başka,tarikat lideri başka.demek istediğim buydu.Yoksa tabiki bu işin eğitimini almış,ömrünü vermiş kişilere kulak vermeliyiz.Ama ortaokul talebelerini top oynayarak kendine çeken daha sonra çaktırmadan sohbet adı altında ağbileriylekaynaştıran ve ennihayet görev vererek o tazecıkleri ne olduğunu anlamadan bişeylerin içine çeken kişilere asla itibar edemem.

  64. melikşah
    Temmuz 13, 2007, 9:30 am

    “hasan Says:
    Temmuz 9th, 2007 at 11:09 pm” arkadaşın görüşlerini önemsemekle beraber; diğer acımasız eleştiride bulınanlara düşünce fakiri desem fazla mı olur? Lütfen beğenmiyorsanız sağlam delillerle konuşunuz. Yine hoşunuza gitmiyorsa alternatif sunun. Çamur atamak ülkemiz insanına yakışmıyor. Yanlış anlaşılmasın o zatın metodunu genellikle eleştirmişimdir. Buna rağmen haklı isem insaflı olmak zorundayım. Bildiğim konular dışında ahkam kesmem; bilmdiğimi hiç çekinmeden sorarım.

  65. Temmuz 14, 2007, 11:26 am

    SLM SEVGİLİ DİN KARDESLERİM HEPIİMİZ ALLAHU CC HZ ACİZ KULLARIYIZ BİZLER ANCAK ALLAHU TEALANIN BIZE VERMIS OLDUGU AKLI KULLANARAK BATILLA HAKKI BIRBIRINDEN AYRIRMAMIZ GEREKIR BIR MISALLE FETULLAH GULENIN HALI : RFAHA MUNDARIN PROGRAMINDA GULENE RREHO MINDAR SOYLE SOIRUYOR KURAN KURSLARI VE IMAM HATIPLER HAKKINDAKI DUSUNCENIZ CEVABEN F. GULEN DIYORKI IMAMHATIPLERDE NE OLUYORMUS KURAN KURSLARINADA NE GEREK BUNLARIN HEPSIININ KAPANMASI GEREKIR SUNU BILINKI BIZLERDE LISE DONEMINDE ISIK EVLERINE GIDIP GELIYORDUM AMA BOYLE BIR CEVABI SUAN AMERIKADA YASAYAN BIR KISININ HAKKI YOK.NE YOK SA HASTADA MAERIKAN HASTANERINDEN BASKA BIR YERDE YATILAMIYORMU HERHALDE TURKIYEDE HASTAHANE KALMADI NE YAPSIN GARIP AMERIKAYA O YUZDEN GITTI AKLINIZI BASINA TOPLAYIN ISIK EVLERINDE ZERRE ISLAMIYET TEN ZERRE BIR SEY OGRETMIYORLAR. SAKAL YASAK.NEYE DAYANARAK F. GULEN SAKAL KOYMADIMI DIYE PEKI YERINE GELDIGI ZAMAN EFENDIMIZ SAV HZ KISSALARINI ANLATIYORSUNUZ YA PEYGAMBERIMIZ YUCELER YUCESI O SEVGILI ALLUHU TEALE HZ SEVGILISI SAKALSIZ 40 YASINDAN OLEN KIMSEYI MUSLUMAN MEZARLIGINA DEFNETMEYIN DIYOR SIZCE FÇ GULENMI DAHA USTUN YARATILMISLARIN EN SEREFLISI EFENDIMIZ SALLAHU ALEYHI VESELLEM HZ MI ALLAHU TEALE HZ EMANET OLUN DIN KARDESLERIM.YAHUDI OYUNLARINA AJANLARININ PISLIK YAYGARALARIN,A ALDANMAYALIM INSEALLH

  66. Temmuz 14, 2007, 11:33 am

    AYSEN SEN ALTERNATIFMI ISTIYORSUN ISTANBULDAKI MAHMUT EFENDI KUDDESIISIRRUHU HZ. MENZILDEKI SEYYIT EFENDI HZ. KARIDIRI SEYHI AHMET EFENDI HZ. DAHA NICE ALLAHU TEALE HZ LERININ SEVGILILERI INSELLAH BU BUYUKLERI SOLE BIR MUDDET TANI SONRA SENIN HOCA EFENDINLE KIYASLA ILIMLERINI IHLASLARINI.O ZAMAN KIYAS ALMICAK BIR FARK VAR ARALARINDA GORECKSIN .F . GULENIN ILMI BENIM ILMIM KADAR VAR YOK CUNKU AYNI ARAPCA ILIMINDEN BENDE OKUDUM BU ARAPCA KURANI KERIM IN ARAPCASIDIR.VE BENIM ILMIM YUCE ALIMLERIN YANINDA GUNESLEN MUMA BENZER.ILMI OLMAYAN ALIM OLAMAZ ONDERLIK EDEMEZ.NE SOYLIYECEK MURITLERINE YETERI KADAR EHLIYETI YOKKI ?

  67. Temmuz 14, 2007, 11:40 am

    FATIH KARDES KARL 53 DOSTUM VE NICE HAYIRI GOREN DIN DOSTLARIMIZ YAZILARINIZ ICIN ALLAHU TEALE HZ SIZLERDEN RAZI OLSUN. ISLAM BULUT KARDES SEN EPEY ZEKISIN SEN BILIYORSUNKI F. GULEN CAKTIRMADAN ISLAMI GETIRIYOR AMA YAHUDILER AKIL EDMIYORLAR SU SIYASETI AMA SIZLER BILIYORSUNUZKI GULEN CAKTIRMADAN ISLAMIYETI DUNYAYA GETIRIYOR.VAY BE NE ZEKISINIZ HAYRET DUNAYAYI YONETEN SIYONISTLER BU IHTIMALI HIC DUSUNEMEMISLER HESABA KATMAK AKILLARINA GELMIYOR AMA SIZLER CAKTIRMADAN YAPTIGINI BILIYORSUNUZ COK ZEKISINIZ BE ARKADASLAR

  68. Temmuz 14, 2007, 11:48 am

    BIRDE BIZLERE DUSUNCE FAKIRI DIYEN KARDESLER. BIRAZ AKLEDIP DUSUNSENIZKI.IMAMHATIPLER KAPANSIN KURAN KURSLARI KAPANSIN DIYEN ECEVITE DESTEK VEREN F.GULENE INAN SIZLER COK ZEKI BIZLER DUSUNCE FAKIRIYIZ. BU SOZLERI SIZIN DUSUNCE KUPUNUZ F. GULEN DIYOR.PEKI SIZLERMI BU SOZLERE DESTEK VERDIGINIZDEN DOLAYI DUSUNCE FAKIRI YOKSA F. GULENE BU VE BUNA BENZER ISLERINDEN DOLAYI DESTEK VERMEYEN BIZLERMI ?

  69. SLM
    Temmuz 14, 2007, 12:12 pm

    ESSELEMUALEYKUM DOSTLAR FETULLAHA DSTEK VEREN ARKADAS F. GULENE OYLE INANMISLARKI ADAM NE KADAR KOTULUK YAPSA HEP IYILIK OLARAK YORUMLUYORLAR CUNKU SIYONISTLER SUNU IYI BILIYORLAR ISLAMCI GORUNEN BIRINE BIR GORUS KURDURYORLAR VE ONA DINI PEK BILMEYEN AMA ISLAMIYETE ITTI BASI SAGLAM OLAN INSANLAR SECILIYOR. CUNKU ISLAMIYETI BILENLERE BU KISILERIN YAPTIRDIKLARINI YUTTURAMAZLAR. BILIYORLARKI O DA NETICEDE BIR INSAN AJANDA OLABILIR IMAMDA AMA HIC BIR ZAMAN PEYGAMBERE IMAN EDITIKLERI GIBI O KISIYE IMAN ETMEZLER OYLE PAPAYA HZ DIYEN RECEP ERDOGAN . F. GULEN E IANMAZLAR CUNKU BILIRLERKI HICBIR ZAMAN BI RMUSLUMAN KAFIRI YUCELTEREK HITAP EDEMEZLER.BIRDE BU ILIMLI ISLAM PROJESINI YAHUDILER TURKIYEDE F. GULEN VE RECEP ERDOGAN TARAFINDAN UYGULAMAYA CALISIYORLAR. INSALLH BU GERCEKLERI GORURUSUNUZ BU GERCEKLERI GOREN SEVGILI ISLAM KARDESLERIMIZ.ALLAHUTELAE HZ SIZLERDEN VE TUM DILEDIKLERINDEN RAZI OLSUN.ILIMLI ISLAM DIYER TABIRI ILE DINLER ARASI DIYALOG.AMAC 150 200 SENE ZARFINDA ISLAMIYETI KOKTEN YOK ETEMEK BUNA BIR ORNK ENDULUS EMEVI DEV. AYNEN BU SEKILDE YOK EDILDI VE SAUNKI ISMI İSPANYA UNUTMAYIN BU TARIHI GERCEGI AMA BIR DEV.LETIN YOK OLMASI ISLAMIYETIN YOK EDILECEK ANLAMINA GELMIYOR BIR ORNEK ABBASILER YIKILDI VS…AMA SERIAT DIGER IMPARATRATORLUKLARLA DINE HIZMET ETTIRDI . AKILSIZLAR SUNUBILSINLERKI ALLAHU ZUL CELAL HAZ KIAYAMETE KADAR BU DIN YUCELTEREK YUKSELTECEK

  70. ayşen
    Temmuz 14, 2007, 3:22 pm

    Tek din islam.Melikşah demek istedin herhalde

  71. Temmuz 14, 2007, 8:27 pm

    evet aysen melıksah dedım yanlıslık oldu ama ınsllh yazılanları okumussundur.bızler f. gulenın soyledıklerı yuzunden karsıyız .sence hıcbır dın adamı imamhatırler kapansın kurankursları kapnsın dıyebılırmı papa hz vs… uztmayalım neden amerıkada bırz aklımızı toplayalım yahudıle f.gulen ve recep erdoganla ılımlı ıslamıyetı yaymaya calısıyorlar esselemualykum

  72. Temmuz 14, 2007, 8:31 pm

    fatıh dostum herhalde sende ALLAHUTEALE HZ IZNI ILE MILLI GORUSCUSUN ISLAM BIRLIKCISSIIISIN YAHUDI KARSITISIN ERBAKAN HOCAEFENDICISIN ELHAMDULILLAH BIZLERDE OYLEYIZ ALLHU ZULCELAL KABUL EDER INSEALLAH VE DIGER MILLI GORUSCU KARDESLERIM

  73. .......
    Temmuz 15, 2007, 1:58 pm

    bence kimse hakkında yorum yapılmaması gerek kimin ne olduğunu bizler bilemeiz ancak görünenlerle tahmin yürütmee çalışıoz her ne kadar görünenler gerçekçide olsa… yaw o öyle yapmış bu böyle yapmış sizi ne ilgilndirr herkesin günahı kendinedir sizler bu şekilde konuşuyosunuz neyin doru olup olmadıını bilmiyerek belkide o insanın günahını alıosunuz ahirette siz o kişiden helallik istemek zorundasınız ya o kişi helel etmezse hakkını nereden biliosunuz ben böle konuşuom diye beni fethullahçı sanmayın sizleri gıybet etmemeye çağırıorum şuanda ‘herşey ortada bizler doğru söylemiyormuyuz ‘ derseniz bende diyorumki herşeyin altından başka başka sizin bilmediğiniz şeyler çıkabilir bunun mesuliyetini çekemezsiniz ben bu siteye girdim fakat bunları sölemeden çıkamicam çünkü Hz.Allah banada soracak ahirette neden müslüman kardeşinin hatasını gördünde onu uyarmadın diye

  74. hacer
    Temmuz 15, 2007, 2:31 pm

    sevgili kardeşlerim allahu-u teala resulallah hakkında ayet-i kerimesinde:
    “alaha çağıran (muhamede) uyun ve ona iman edin ki allah da sizin günahlarunızı bağışlasın ve sizi can yakıcı azaptan korusun.(ahkaf:31)
    buyuruyor. fetulah gülen ise şöyle söylüyor:
    herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir.hata kelim-i tevhidin ikinci bölümünü yani mmuhammed alahın resulüdür kısmını söylmeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır.(küresel barışa doğru:131.sh)hüküm veren hazreti alah değilmidir alahın verdiği hüküm ortadayken hoca dediğiniz kişi nasıl başka bir hüküm koyabilir bunun yaptığı ilahlık davasıdır hala görmüyormusunuz bu kadarmı kalpleriniz körleşmiş eğer bilmiyorsanız öğrenin alaha kul olmaksa niyeiniz onun hükmüne uyacaksınız yoldan sapmışların değil size tavsiyem muhterem ömer öngüt ün kitaplarını okuyon hakikatı bulmaksa amacınız . baki esselamü aleyküm ve rahmetullah

  75. sarp
    Temmuz 15, 2007, 6:09 pm

    SAMET KARDEŞ E CEVAP;
    iSLÂM dünyası bugüne kadar kâfirlere sırtını döndüğü için değil;son yüzyıllarda İSLÂM ÂDÂBINA ve ŞERÎAT’a uymadığı için bu hallere düştü.

  76. sarp
    Temmuz 15, 2007, 6:11 pm

    elhamdülillah çoğu kardeşimin göremediğini görebilmekteyim.Dialog gibi kâfir oyunu işleri yok etmek için ileride tüm benliğimle mücadele etmeye,gerekirse ŞEHÎD olmaya hazırım!!!ELLÂH Ü EKBAR!!!

  77. kardeşlik
    Temmuz 16, 2007, 2:22 pm

    birini eleştirirken kimlerin safında olduğunuza dikkat edin
    muhterem hocaefendiyi bugüne kadar ırkçı şovenistler, ulusalcılar, islama en büyük hakaret içeren fikir kitaplarının (ilhan arsel vb. yazarlar) arkasındaki doğu perinçek ve diğer ajan bozmaları. eleştirdiler.

  78. kardeşlik
    Temmuz 16, 2007, 2:29 pm

    ben bütün cemaatleri sevmeye gayret ederim Allah herkesin ihlasını artırsın. tasavvufi ve ilmi bir çok cemaat liderini severim ve dinlerim. hepsi bugüne kadar bizlere Hz. Muhammed (SAV) efendimizin hoşgörüsünü en güzel şekilde anlattılar ve ağlattılar Allah hepsinden razı olsun. peki niiçin muhterem hocaefendiyi bu kadar eleştirme ihtiyacı hissediyorsunuz. bunun arkasında cahillik hasetten başka bir şey görmüyorum.

  79. kardeşlik
    Temmuz 16, 2007, 2:42 pm

    acaba alemlerin efendisi Hz. Muhammed (SAV) gibi hristiyanların kendi ayinlerini cami de yapmalarına izin vermelerini,bir yahudinin tuvalet pisliğini sürekli olarak efendimiz in evinin önüne atmasına rağmen. peygamber efendimiz bir gün rahatsızlığında acaba ne oldu diye merak eden aynı yahudi efendimizin evine gittiğinde hoşgörü peygamberi hırkasının üzerinde yatıyordu ve bu yahudiye peygamber efendimiz oturması için üzerinde yattığı hırkayı uzatıp oturmasını söyler. ve bu yahudi orada müslüman olur.
    bunun gibi yüzlerce hadiseyi bize bütün cemaat liderleri anlatıyor. ve müslüman kardeşlerimiz hangi akla hizmet edip te hoşgörüye ve diyaloğa karşı çıkıyor anlaşılır gibi değil.

  80. kardeşlik
    Temmuz 16, 2007, 2:47 pm

    elbette kitap ehlinin çoğu islam düşmanı bunu hepimiz biliyoruz. Çünkü bunu bize Allah söylüyor Kuran da. ama içlerinde az da olsa iyilerinde olduğundan bahsediyor.
    muhterem hocaefendi samimi bir şekilde dünyada yaşanan olumsuzluklara dur diyebilmek için diyalog faaliyetlerinde bulunuyor. tüm kardeşlerimizden biraz anlayış biraz hoşgörü Allah rızası için

  81. kardeşlik
    Temmuz 16, 2007, 2:50 pm

    muhterem hocaefendi diyalog felsefemiz şöyledir diyor: herkesle diyalog içerisinde olacağız; ama kobraya da merhamet etmeyeceğiz.

  82. ayşen
    Temmuz 16, 2007, 3:35 pm

    Kardeşlik,muhterem hocaefendinin söylemlerinden sadece anlamak istediklerini anlıyorsun.Bak yukardakilerini iyi oku.Kelime-i Tevhid diyorlar.bunu nasıl açıklarsınız lütfen cevaplarmısın.Birde Allah yolunda evlenmedi diyorlar.Bu saçmalık değilmi.Peygamberimiz bile evlendi de hoca efendiniz kendini daha mı Allaha yakın buluyor.Lütfen Hocalığı papazlıkla karıştırmayalım.Evlenmek dinini tamamlamaktır.

  83. ayşen
    Temmuz 16, 2007, 3:48 pm

    Sarp,şimdiden gazan mubarek olsun o zaman.Senin gibilere ihtiyaç her zaman var.Allah senden razı olsun.

  84. Temmuz 16, 2007, 4:06 pm

    Güzel insanlar bırakalım Fettullah güleni tartışmayı adam Amerikada yaşıyor işte bizim örnek alacağımı zo değil Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizdir. Neden onun için birbirimizi kıralım ki değilmi? Adam Gitmişmi Amerika’ya gitmiş bizene hem ülke şuanda çok kötü durumda demekki kimse gerçekten birşeyler yapmıyor hepmizde hata var nurcusunda nakşisinde ülkücüsünde solcusunda artık bozulduk biz rahata düşkün olduk.Bırakalımda evlere kapanıp bilmem nerelere kapanıp keyif sürmeyiş birlik olalım artık hepmiz Müslümanız ve Türk’üz şahıslar için kavga etmeyelim .sevgi ve saygılarımla…

  85. sarp
    Temmuz 17, 2007, 6:35 am

    ALLAH(C.C.) razı olsun AYŞEN bacım.Adım sarp değil ama mübârek bir ismim olduğundan diyaloga sıcak bakanlar tarafından hakaret görmesini istemedim.Yoksa cihad aşkıyla yanan biri tabi ki sarp gibi İSLAM EDEBİNE aykırı bir ismi taşımaz.Verilmişse bile değiştirir,kendine başka isim koyar.Ayrıca daha önce mesajlarımda yazmıştım adımı ama pişman oldum.HERŞEYE RAĞMEN TÜM ÜMMET E AŞIĞIM.VE SABIR……..

  86. murat aslı
    Temmuz 17, 2007, 8:19 am

    merhaba arkadaşlar dinler arası diyalogla ilgili hoca efendinin durumu konumu ile bir çok arkadaşımız lehinde ve aleyhinde çeşitli yazılar yazmış bende dilimin döndüğü mve aklımın yettiği kadarı ile bir şeyler söylemek isterim. bu konular basit konular değil iyi araştırmak lazım yoksa bir insanı karalamak o kadar kolayki zaten biz millet olarak hazıra alışkınız birinden bir şey duysak hiç araştırma gereği duymadan hemen inanırız.bir söz vardır biliyorsan konuş feyiz alsınlar bilmiyorsan sus adam sansınlar. hoca efendi ülkemizde büyük sevgi çevresi olan ve fikirleri büyük öldüde desteklenen ve sevilen sözleri hikmetli ve ve toplum üzerinde etkili birisi bidiğimiz üzere böyle bir insanın diğer dine mensup olan insanlarla konuşup görüşmesinde ne zarar var bilemiyorum adam gidip onların kölesi olmuş değil basit sözlerden ve ne mesala hazret demiş papa bizim için değerli bir insan değil ama hiristiyanların baş din büyüğü hoca efendi hazret deyimini onu haşa peygamber ölçüsü yeride kullanmamış sadece papayı kendi inananları önünde yüceltmiştir yoksa benim için hala papa aynı hoca efendi ona böyle hitap etti diye gözümde yücelmedi. mesala şu anki papa ülkemize ziyarte gelmişti bu gezi esnasında papa bir imam efendi tarafından arkasında huzur duruşuna davet edilmiş oda uymuştur . yani böyle yaptı diye papa efendi inananlarının gözündenmi düşmüş oldu , hayır hiçte öyle olmadı bizden sempati duyanlar bile olmuştur ne alçak gönüllü diye . bu işler birazda dinin siyasi tarafı iyii anlamak lazım. düşünceleri iyi okumak lazım bir sözden bir hareketten yola çıkarak tümüyle bir insanı değerlendirmemek lazım
    dinler arası diyaloğa göre başta hiristiyanlık olamak üzere tabiki islam üstüne oynayacaktır.aynı şekilde islamda hiristiyanlık üzerine oynayacaktır. ince mesajlarla kim kimi aldatırsa kim kimin kafasını daha çok bulandırırsa.biz şundan emin olalım yeter dinimiz ilam son semavi din peygamberimiz Hz.muhammed son peygamber şu ana kadar bozulmamış ve kıyamete kadar bozulmacayacak rehberimiz kuran var biz bunu bilelim dinimizi iyi tanıyalım peygemberimiz efendimizin sünnetine uyalım gerisi önemli değil papa orada konuşun dursun çevremizi bu şekilde eğitelim insanları araştımaya dinimiz islamı daha iyi öğrenmeye ve anlamaya davet edelim böyle olunca kimse bizi etkileyemez çocuklarımızı bu bilinçte yetiştirelim. mahalle aralarında açılan kiliselerden çocukalrımızı gençlerimizi uzak tutalım onların basit sözlerine ve vaadlerine kanmalarına müsade etmeyelim gerçektene ama egrçekten bilinçli toplum olalım okuyalım biraz lütfen okuyalım

  87. dava eri
    Temmuz 17, 2007, 11:15 am

    hiçbirinizin bişey bildiği yok ne biliyonuzda konuşuyonuz it ürüsün dursun bu kervan 40 yıldır yürüyo yürümeyede devam edecektir…

  88. Hak geldi batıl zail oldu
    Temmuz 17, 2007, 3:10 pm

    Elbette peygamberimizde yahudi ve hirıstiyanlarla diyalog içinde olmuştur.Ama islama davet için,dinden taviz vererek değil ayetlerden taviz vererek değil Fethullah Gülen ve yandaşları bu gün başörtüsünden taviz vermeyip sahip çıksalardı bu ülkede başörtüsü sorunu olmazdı.başörtüsü ayette geçiyor bunlar ayetlerden taviz verip peruk çıkartılar ortaya ondan sonra da bu ülke için çalışıyor diyolar bunlar düpedüz saman altından su yürütüp siyonizm denen yahudilere yani bop’a hizmet ediyolar bizi yumşak lokma haline getirmeye çalışıyorlar.aynen başımızdaki hükümetinde yaptığı gibi Allah indinde tek din islam ayetini cuma hutbelerinden çıkardıkları gibi Fethullah Gülen’cilerde bu hükümeti destekliyorlar.Aynı şekilde yahudilerinde bu hükümete destek verdikleri gibi bunlar birbirlerine bağlantılılar o yüzden bağlandığınız kapıya körü körüne bağlanmayın iyice araştırın selametle.ZAFER İNANANLARINDIR VE ZAFER YAKINDIR

  89. hakan
    Temmuz 17, 2007, 4:51 pm

    FETHULLAH GÜLEN HOCANIN İSLAMA HİZMET ETMİŞ OLMASINI TEMENNİ EDEREK ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİM Kİ …EN BÜYÜK ALİM ŞEYTANDIR.. BUNU BİR DÜŞÜNÜN… HEPİNİZ ALLAHA EMANET OLUN..

  90. moonlight
    Temmuz 17, 2007, 6:26 pm

    bu aslan aslan denen arkadas kesinlikle provakatör efendimizin diyaloguyla ilgili yazılara ragmen hala diyalog putperest işi diyenler siz provakatörmüsünüz değilseniz dini duygularınızı kontrol edin böyle bişi yokya birileri islamı hristiyanlara anlatıyor birileride cıkıp diyoki bu müslüman işi değil kardesler cihad denen sey nedir bilmiyomusnuz Allah askına iş yapmıyosunuz iş yapanlara köstek olmayın alkıslamıyorsunuz bunu yapmaktan acizsiniz bari yuhalamayın azıcık müslümanlık varsa içinizde bu sese kulak verin

  91. moonlight
    Temmuz 17, 2007, 6:31 pm

    kardesim bide sunu söyleyeceğim hocaefendi basörtüsü yokmu dedi hangi ayete muhalefet etti varya cok büyük günaha giriyosunuz bu cemaatin helalliğini nasıl alacaksınız çok merak ediyorum

  92. sarp
    Temmuz 18, 2007, 11:33 am

    şunu söyleyeceğim o zaman ;eğer bana saçma gelen bu diyalog olayı hayırlıysa HZ.ALLAH(C.C.) yolunuzu açık etsin,muvaffakiyyetler versin,yok eğer değilse bu çalışmaları kahretsin,yerin dibine geçirsin.Önümüzdeki yüzyıl için TÜM Ümmet i Muhammed’i kâfirlere karşı cihâd’a dâvet ediyorum.Buna mecbur kalacağız zaten.Görünen köyün klavuza ihtiyacı yoktur.

  93. Temmuz 18, 2007, 6:00 pm

    Dinler Arası Diyalog Olamlıdır dinimizde de yeri bulunmaktadır..Yukarda Bilgisi Var olan İletişime geçsin demiş Çalışmaları Sunmak İsterim Diyaloğun gerekliliğinide İspatlamaya Hazırım Lütfen Bilmeden Konuşmayın Arkadaşlar Allah Muhafaza Dİni emirleri RED etmiş olabilirsiniz…

  94. SELİM
    Temmuz 18, 2007, 7:08 pm

    ALLAH İNDİNDE TEK DİN İSLAMDIR. A AKILLILAR BUNU ALLAH SÖYLÜYOR DİNLER DERSEN BU AYETİ İNKAR OLUR. EY HABİBİM SEN ONLARIN DİNİNE GİRMEDİKÇE ONLAR SENDEN HOŞNUT OLMAZ. YİNE BİR AYETTE. YAHUDİ VE HİRİSTİYANI DOST EDİNMEYİN KİM ONLARI SEVERSE ODA ONLARDANDIR. ANLAYANA BU AYETLER YETER…….

  95. TALHA
    Temmuz 18, 2007, 7:13 pm

    Dar el İslam kardeşim. Dikkatini çektiyse yahud birkaç kitab okumuş olsaydın Osmanlı zamanında Müslümanlar emin ve emniyet içerisinde olduklarını bilirdin. Yani dış güçler korkusu yoktu. Zahid yaşantıları vardı ama yeri gelir herbiri bedir arslanı gibi olurlardı. Günümüz Çeçenistan, Irak, Afganistan kan kusar ve kan ağlarken lütfen kimse Dinlerarası diyolog safsatasını savunmasın. Bırakın onu Müslümanlararası diyaloga başlayın. HRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER SEN ONLARIN DİNLERİNE GİRMEDİKÇE SENDEN ASLA RAZI OLMAZLAR ayatini umarım fethullah gülen kitablarına bakmadığın bir zaman bakmışındır. Unutmayın : KAFİRLER İSTEMESEDE ALLAH(CC) NURUNU ELBETTE TAMAMLAYACAKTIR Ayeti bizim için bir vaaddir. Şüphesiz ALLAH(CC)’tan daha doğru sözlü kim vardır… Düşüncem Ademiyet vetevhid akidesi üzerinde duralım…

  96. eray
    Temmuz 18, 2007, 9:11 pm

    başta herkese slm.ben 1 gün arkadaş çok ısrar etti feytullahla bağlantılı olan bi derneğe gittim.we orda bana türkçe bizim gerçek dilimiz deil asıl konuşmamız gereken dil farsça felan geveleyip durdular yüce atamız atatürk hakkında hiç iyi düşünmüolar.benim oraya giden arkadaşlarım atatürkten nefret ediolardı sizce bu kini onlara kim beslemiş olabilir.tamam müslüman ülkeyiz din kardeşiz ama onlar güzel ülkemizi iran gibi yapmak isiyor.bi bayan hocaya tenefüste soru sorcaktım başım açık die yüzüme bakmadan geçti gitti peki bu 45 dk başı açık derste nasıl durdu?

  97. fatih
    Temmuz 18, 2007, 9:42 pm

    ayşen hanım işte o top oynayan varya okul yıllarında işte onları özel davetlerde yemek yedirip el altından sohbet veren vede fem dershanelerinde olan bitenleri çevirenleri kimin emri ile yapıldığını sizler daha ii biliyorsunuz iki bide tarikat şeyhi dediklerin hiç biri fetullahın yaptıklarını tasvip edmiyor çünkü yaptığı tüm işler küffar ehline bir koz oluyor o dioloğ bahçesi adı altında müslümanlara ne zulumler ediliyor ah bide bunları gönulısğı ile görsen çok ii olacak diğer dinlere mensup insanların ihtiyacı olan tebliği sağlam yere vede ii irşad edemiyor

  98. fatih
    Temmuz 18, 2007, 9:53 pm

    TEK DİN İSLAM KARDEŞİM GÖRÜŞLERİN ÇOK GÜZEL DOĞRU YERLERE ÖRNEK VERMİŞSİN BU ADAM NAMAZ KILMAZ RAMAZAN AYINDA MASONLAR VE YAHUDİLERLE BERABER İÇKİ SOFRALARINDA KOKTEYLLERE KATILMIŞ MÜSLÜMAN NESLE KISITLAMALAR GETİRMİŞ ADAMI (BİZLERALLAH YOLUNDA ŞEHİD EDİLENLERE GEMNELLİKLE SÖYLERİN) HAKKA YÜRÜDÜ DİYEREK ÖVMÜŞ KİŞİYİ ASLA DİN ADAMI VEDE ALİM SINIFINA KOYMAYIZ BU ADAM ZAMANINDA BABASINI SECCADE ÜSTÜNDE HAKARETE MARUZ BIRAKMIŞ BUNDEA NELER VAR NELE AMA BİR TÜRLÜ İNANDIRAMIYOZ ADETA MİLLETİN KULAKLARI TIKALI VET TEK DİN KARDEŞİM BİZLER D8 SİN D160SIN FİKİR BABASININ YOLUNDAYIZ ELHAMDURİLLAH HOCAMIZA VEDE EFENDİ HAZRETLERİNE CENABI HAK BOL ÖMÜR VERSİN ONLAR BU KARANLIK ZAMANENİN GÜNEŞİ BİZLER ALLAHA ŞÜKÜR BU BATAKLIKTA ONLARIN DALINA TUTUNUP AYAKTA KALIYOZ ALLAH ONLARI BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN
    BİDE SENLE BİRAZ SOHBET ETMEK İSTİYORUM DİN KARDEŞİM BUNU NASIL YAPALIM İNŞALLAH

  99. fatih
    Temmuz 18, 2007, 10:04 pm

    …… DOSTUM HANİ DİYON YA Allah bu dünyada arkadaşını hatasını gördün niye söylemedin diyon ya işte bizde diyoz ki Allah arkadaşların bir münafıkınfasıkın yada cahilin yolundan giderken niye onu uyarmadın demesin diye bizde ona takılıp gidenleri uyaralım diye yazıyoruz hem bakarsın bir vesile ile yanlışı gören arkadaşlarımız doğruyu görürde bizde azda olsa vesile olmuş oluruz diye iki adamın hiç olumlu tarafı yokkipeygamberimizden hz ebubekiriden selmani farisi r.a dan devam eden zikir yolunu cematine ve femde okuyanlara yanlış olduğunu söyliyen adamdan ne bekliyon sen söyle bana ……..dostum

  100. fatih
    Temmuz 18, 2007, 10:05 pm

    hacer ama ömer öngüt dediğin zattakitablarında yanlış tefsir veriyor nasıl yapacağız

  101. Burak
    Temmuz 18, 2007, 11:40 pm

    Vatanında yaşayan bir adam hakkında tartışmaya gerek yok.
    Allah katında din İslam’dır.
    Hak din İslam’dır.Eğer sen diğer dinlerle diyalog yaparsan o dinlerinde hak din olduğunu kabul edersin.Fetullah kendini nasıl İslam’ın temsilcisi olarak görebilir ki!Diyalog asla olamaz.Olsa dahi bunu yapacak Fetullah değildir?Şimdi siz kızarsınız da adama ismiyle hitap ettiğim için.Fetullah hazretlerimi deseydim acaba…

  102. Temmuz 19, 2007, 12:23 pm

    Bir Gün Benim Nam-ı Celilim Güneşin Doğup Battığı Her Yere Ulaşacaktır…(Hadis-i Şerif)
    Bir İnsanın İmanına Vesile olmak Güneşin Doğup Battığı Her Şeyden Daha Hayırlıdır (Hadis-i Şerif)
    Öncelikle Selamun Aleyküm Arkadaşlar Yazılanları Hayretle İzlediğimi Belirtmek İsterim Hepinizin Niyetinden Şüphem Yok Fakat Ne Kadar da Basitmiş Bir İnsanı Ajan İlan Etmek Bir İnsanı Müslüman bir İnsanı Çok Kolay Hristiyan Misyoneri İlan Etmek Bilmeden Etmeden Kur’an dan Da güya ayetler Gösterip Söyledikleri Doğrymuş Gibi Ortaya Çıkmak Bilgisi Olmadan Konuşmak Kendini Alçak Bir Seviyeye Düşürmek Kuranıda Buna Alet Etmek Ne kadar Kolamyış….Anlıyamıyorum

    Arkadaşlar Neye İtiraz Ettiğinizi Anlamıyorum
    İngilterede islamın Yükseldiğine Mi İtiraz Ediyorsunuz
    Avrupada En Çok Seçilen Din Arasında Müslümanlığın birinci sıraya yerleşmesine mi itiraz ediyorsunuz…
    Türkçe Nin Dünya Dili Olma Yolunda Atığı Adımlara Mı İtiraz ediyorsunuz…
    Amerikada Kliselerde İslam Hizmetlerinin Yapıldığına Mı itiraz ediyorsunuz Gerçekten Anlamakta Güçlük Çekiyorum Sizleri…

    Bu Din Ki Fatihler Mevlanalar Yunuslar Yetiştirmiş Bir Dindir…
    Bu din ki Osmanlı Zaman İmrenilecek Şekilde Tüm Dünyaya Hoşgörüsü İle Hükmetmiş Diyaloğu İle Kalplerde Yer Etmiş Bir Dindir Bizde bu olayları Gerçekleştiren İnsanların Torunlarıyız Bunlada Gurur Duyun şimdi Size Soruyorum Acaba Fatihin Torunları Bu Gün Yeni Fatihler Yetiştiremezmi Yetiştirmekten Aciz Bir nesilmiyiz

    Yukarda Bir Çok Arkadaşın İftiralarını Kınıyorum Ve Bundan Sonraki Yazılarımda Yukarda Diyalog Hakkında Yapılan İftiralara Cevap Vermey Çalışacağım Allah Muvaffak Kılsın İnşallah..
    hepsinin Tek Tek Cevabını Vermeye Çalışacağım Başlıyoruz…
    Biçare Ceyhun

  103. Temmuz 19, 2007, 12:46 pm

    Şimdi Başlıyalım İnşallah Allahın İzni Ve İnayeti İle Yukarda Mücahit arkadaşım”DİYALOGUN AMACINI HOCADA DEDİ 3 SEMAVİ DİNİN ORATAK NOKTASI SEN İSLAM DİNİNİ NASIL DİGER DİNLERLE KIYASLAYABİLİRSİN. İSLAM HAK DİN BİRİDR DİGER DİNLERDEN KIYAS EDİLEMEZ”
    Acaba Bu ifade doğru Mudur şimdi İnsanlar bu Yazıyı okuduklarında Akıllarına ilk olarak şu soru geliyor benimde ilk zamanlar aklıma takılıyordu açıkçası
    “Dinler arası Diyalog” tabiri dinen uygun mudur ? “Allah katında tek din İslam” (Ali İmran:19) değil midir ?
    Ve Bilmeyenler İçin Gerçekten iyi bir yanıltma fakat din nedir önce onu bilmek lazım din kabaca bir tabir ypmak gerekirse insanların inandığı onların hayatını düzene sokan yaşam biçimleri veyahut kurallardır yani hristiyanlık müslümanlıkz yahudilik budizm birer dindir….değilmi şimdi
    İfade şayet “Hak dinler arası Diyalog” olsaydı ayete göre bir itirazın olabilirdi dinen uygunsuz olduğundan itiraz edilebilirdi Ancak , İslam Fıkhında “Dinler” denince , 3 şekilde bir tasnif söz konusu olmaktadır :

    1-) Hak din ,semavi din (İslam)

    2-) Aslı bozulmuş dinler (Hırsitiyanlık , Yahudilik gibi asılları semavi olmakla beraber günümüzda tahrif olmuş dinler)

    3-) Batıl dinler (asılları itibariyle de semavi olmayan Budism , Mecusilik gibi dinler)

    Dolaysıyla “Dinlerarası Diyalog” tabiri ile “Allah katında tek din İslamdir” Hakikatı birbiri ile çelişmemektedir.

    diğer dinlerle kıyaslama olayına gelincede o konu hakkında Diyaloğu Emreden Ayetler kısmında Cevabını bulabilirsin kardeşim…inşallah açıklayabilmişiktir…devamı az sonra

  104. Temmuz 19, 2007, 1:08 pm

    Tekrar Selamuun Aleyküm Devam edelim İnşallah
    Yukarıda Yunus Aykut Kardeşim
    ”Temmuz 3rd, 2007 at 9:14 pm
    Dın’ler arası dıye bir kavramı ortaya atanlar Allah’ın kanunlarına karşı gelmektır cünkü Allah’ın indinde dın islamdır gerisi hıkayedir.” demiş.. kardeşim Sen Ne Büyük Zatsın Öyle Ya Nasılda Kuran Fıkıh İlmi Var Baksana Şak Diye Yapıştırmış Ayeti helal olsun valla -)
    Arkadaşlar tekrar ediyorum bilmeyenler kuranı anlayamayanlar lütfen bırakın şu işi anlayanlar tartışın bari vay be Allahın kanunlarına karşı geliyormuşuk ha diyalogla binlerce insan müslüman oluyo sen bilirsin şimdi bunlar gerçek müslümanda değildir sana göre çok büyük kuran ilmin var neyse gelelim iftiraya Diyalog faaliyetlerinde ”benim dinim hak dini denmiyecektir”bu söz tebliğe engel midir kuran a ters midir onun cevabını vermeye

    Diyalog , biz İslami tarafın , İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek “ötekilere” lisan-ı hal ile göstermemiz demektir.Şimdi elbette Dini bir Diyaloğun içinde olanların , “öteki” leri Küfür ile veya ebedi cehennemlikle veya batıl yol ile itham etmek yerine , sadece kendi doğrusunu göstermeleri esas olmalıdır , nitekim Diyalog zemini bunu gerektirmektedir..
    Kur’anın Ehl-i Kitaba hitabındaki ifadesi ile “’Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik.Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.’ (2) ortakpaydalarını öne çıkararak Medeniyetler Barışına katkı sağlamak olmalıdır. Evet İslama enbüyük Hizmet Barış ortamında gerçekleşir Bu zaviyeden , Diyalog doğrudan bir tebliğ yönteminden ziyade , temsil noktasında , dolaylıfakat daha kalıcı bir tebliğ imkanı sağlamaktadır. Hem İslamı sevdirmek isteyeceksiniz ,hemde muhatabınızı ;doğru bile olsa; Küfür ile ebedi cehennemlikle itham edeceksiniz.Bediüzzaman Hazretlerinin “Her doğruyu heryerde söylemek doğru değildir” fehvasınca buyanlış olur. Elbette muhatabınız size sorar ve İslam’a göre kendi durumları hakkında bilgiistenirse o başkadır. O zaman kendi peygamberlerine iman etmelerine ilaveten Efendimiz(SAV) ‘ me iman edilmesi noktası izah ve ikna edilir nitekimde edilmektedir.
    Fethullah Gülen Hocaefendi’nin 1990’lı yılların başında İnancın Gölgesinde isimli eserindeyazmış olduğu “Tevrat ve İncil Peygamberimizin Nübüvvetine Delildir “ yazısında ,günümüz Tevrat ve İncilinde onca tahrife rağmen yinede Efendimiz (SAV) ‘me işaretlerinolduğunu ispatlamaktadır. Bunu ispatlamak , Diyalog faaliyetlerinde bu Hakikatı uluorta dilegetirmenizi gerektirmez , çünkü bazen zamansız çıkışlar elinizdeki elmas kıymetindekiHakikatleri , cam parçaları hükmüne indirgemektedir. O açıdan , şayet ileride bu konular birtaleb olarak gündeme gelirse ozaman elbette bu ve benzeri tüm Hakikatler uslubuna uygunsarih bir şekilde dile getirilir. Unutmayalım ki ; Diyalog faaliyetlerine katılan Ehl-i Kitab ruhanileri , Diyalog öncesi semavibir din olarak bile kabul etmedikleri İslamı ve Peygamberimizi (SAV) , bugün semavi bir dinnazarı ile bakmaları bile Diyaloğun ve Diyalogta uygulanan yöntemin haklılığını ispatlamaktadır. Gönül arzu ediyor ki ; Diyalog faaliyetlerinin yöntemini eleştirenlerin , bu konuda daha güzelini yapıp örnek olmalarıdır….
    Yani Sonuç Olarak Anlıyacağınız bu Faaliyetlerde Kendi Dininin hak dini olduğunu İnkar etmiş olmuyor sadece her doğruyu her yerde söylememiş olyoruz tebliğ açısından da peygamberimizin sünnetlerine baktığımızda da bunu bu şekilde görmekteyiz Tebliğtede Bir Anlatım sırası Vardı Artı Gerçek Şu Ki Biz İnanç İnsanlarıyız gönül İnsanlarıyız Dinimizde bile zor kalındığı durumda Allah Red Edilebilir Tabii dil ile Ama Gönül Tam tersini söyledikçe inşallah günaha girmiş olmayız çünkü amelleri niyete göredir..

    Peki Şimdi Ben Size Bir soru sormak istiyorum üstad bediüzzaman medenileri galebe ikna iledir diyor bende bu iknanın en iyi şekilde diyalogla olabileceğini savunuyorum acaba bana bir yol gösterebilirmisiniz asrımızın en büyük vazifesi ve peygamber efendimizin bize bi amaç olarak bıraktığı nam-ı celilim güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır sözü diyalog dışında nasıl gerçekleştirebilecektir

    umarım anlatabilmişiktir
    saygılarımla bilgisayar ısındı kısa bir süre sonra devam arkadaşların iftiralarına ondan sonrada inşallah diyoloğun meyvelerinden diyoloğu emreden ayetlerden devam ediceğiz

  105. Temmuz 19, 2007, 1:49 pm

    Tekrar Selamün aleyküm Allahın salt-u selamı bereketi sizin üstünüzde olsun İnşallah Açıklamalara Devam Ediyorum

    Şimdi Bir Kardeşimiz Demiş Ki
    1. SELİM Says:
    Temmuz 18th, 2007 at 7:08 pm
    ALLAH İNDİNDE TEK DİN İSLAMDIR. A AKILLILAR BUNU ALLAH SÖYLÜYOR DİNLER DERSEN BU AYETİ İNKAR OLUR. EY HABİBİM SEN ONLARIN DİNİNE GİRMEDİKÇE ONLAR SENDEN HOŞNUT OLMAZ. YİNE BİR AYETTE. YAHUDİ VE HİRİSTİYANI DOST EDİNMEYİN KİM ONLARI SEVERSE ODA ONLARDANDIR. ANLAYANA BU AYETLER YETER…….
    selim kardeş Kendi Çapında Yorumunu Yapmıştır… Ona cevabımızı vereceğiz. İlk iddiasını iki yorum Üstte Cevapladık Budizm E kadar Bütün inanışların din olduğundan bahsettik eğer konu hak dinler arası diyalog olsa idi bir çelişkinin olabileceğinden bahsettik….

    Gelelim ikinci bölüme ne demiş kardeşimiz
    ”YİNE BİR AYETTE. YAHUDİ VE HİRİSTİYANI DOST EDİNMEYİN KİM ONLARI SEVERSE ODA ONLARDANDIR.”
    ayetini örnek göstermiş ve cahilliğin daniskasını yapmıştır diyorum ya bilmeden konumayın ağzı olan konuşuyor mübarek neyse gelelim ayete
    ayetin tam şekli şu şekildedir
    “Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.”(Maide,51)
    Şimdi Bu ayeti nasıl ele alınması gerektiğini anlatacağız inşallah…..
    Kur’anın bu hükmüde, yine siyak ve sibak bütünlüğünde ele alınmadığında, yanlış anlam çıkarmalarda adetten olmakta ve sanki Kur’anı Kerim bütün Yahudi ve Hırsitiyanları dost edinmeyin şeklinde algılayanlar olabilmektedir.

    Merhum Elmalı Hamdi Yazır bu Ayeti Kerime için bakın Tefsirinde ne diyor:

    ‘Yahudi ve hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlara velî olmayınız değil, onları velî tutmayınız, itimat edip de yâr tanımayınız, yardaklık etmeyiniz. Velâyetlerine, hükümlerine yardımlarına müracaat etmek, mühim işlerin başına getirmek şöyle dursun, onlara gerçek bir dost gibi tam bir samimiyetle itimat edip de kendinizi kaptırmayınız. Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur. Çünkü ‘Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.’ (Mümtehine, 60/8 ) buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.’

    Yani özetle:

    Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur.

    ‘Dost edinmek’ ile ‘Tebliğ niyetli dost olmak’ arasındaki Farka VURGU yapıyor,

    1-) Haram olan ‘Dost edinmek’: Onlara her türlü sırrınızı paylaşmak, sıkı-fıkı bir ilişki içinde olmak, onlardan gelen her habere hemen itimat etmek ve onlara yardaklık etmek yasaklanırken,

    2-) Helal olan ‘Dost olmak’: İslamı temsil ve tebliğ noktasında Diyalog kurmak, onlara adaletle hükmetmek, iyilik yapmak olarak sıralayabiliriz.

    Şayet, bu hususu böyle anlamamış olursak, bazı Ayeti Kerimler arasında -haşa- çelişki meydana gelmiş olurki, bu ise Kur’ana değil, Diyalog karşıtı kardeşlerimize münhasır bir vasıftır:

    Maide 5: ‘. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi,…………ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz takdirde, size helâldir.’

    Yani, Ayeti Kerime ile, EHL-İ KİTAB tan kız almak ve onların yediğinden yemek yemek Helaldir. Şimdi şayet (Maide:51) de geçen Dost edinmeyi, Elmalı ve diğer tefsirciler gibi anlamaz ve HER KAFİRİ DÜŞMAN addedersek, o zaman Kuran-ı Kerim hem Kafir Ehl-i Kitabın kızını bir eş olarak almaya ruhsat verirken, hemde Düşman olmayı öğütlemiş olurki, o zaman -haşa-Kuranı çeliştirmiş oluruz.

    Doğrusu tabiki Elmalı Hamdi Yazır’ın merhumun dediği gibidir.

    Konuya bir de Bediüzzaman Hazretlerinin bu Ayeti Kerimenin Tefsiri ile devam edelim :

    Bediüzzaman Hazretleri , Kur’anda men edilen “Yahudi ve hristiyanlarla dost olmayın (Maide, 5/51) Ayeti Kerimesinin tefsirinde , “Delil, katiü’l-metin olduğu gibi katiü’d-delalet olmak gerektir,” diyerek, yahudiler ve hıristiyanlarla diyalog ve dostluk kurmanın yasak olduğuna dair delilin Kur’an’ın ayetleri gibi sağlam bir metne dayandırılmasına rağmen, kastedilen anlamın kesin olmadığını belirterek , Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmaya men değil , tahrif olan yahudilik dini ile yine tahrif olan hristiyanlık dinine dost olmaya nehy olduğunu belirtmektedir. Şayet bu Ayeti Kerimeyi böyle bir anlam verilmemiş olunursa , yine Bediüzzamanın “Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin!” ifadesinde dediği üzere , Ehl-i Kitab hanımları ile evlenmeye ruhsatı belirten (Maide .5/5 ) Ayeti ile çelişeceğine vurgu yapmaktadır. Çünkü , hem dost edinmeyin hemde Hanımları ile evlenmenizde bir sakınca olmaz anlayışı , Kur’anın siyak ve sibak bütünlüğünü zedelemektedir. Tefsirin devamında , Asr-ı Sadet döneminde, İslamın yeni nuzülü ile meydana gelen yeni bir Manevi inkılabat olduğundan, Sahabeyi Kiram bütün kıstaslarını bu noktadan yapmaktalardı , ve bu Din noktasında muhabbet veya düşmanlık beslerlerdi . Buna istinaden , Asrı Saadet döneminde gayri müslimlere muhabbette bir nifak endişesi vardı . Ancak , günümüzde yaşanana inkılabat manevi değil bir nevi medeni ve dünyevi bir inkılabat olduğundan , kıstas olarak medeniyeti nazara almak esastır. Zaten , gayri müslimlerin çoğu da dinlerine bağlı olmadıklarından , onlarla dost olmak , hem medeniyet ve gelişmişlikleri noktasına hemde Dünyevi Barış ve Huzurun temini içindir. Bundan dolayı , Kur’andaki nehiy bunun kesinlikle kapsamamaktadır ! (Münazarat, Sayfa 71)

    Ayrıca diyebilirizki , Hıristiyan ve Yahudilerle Dost olmayı nehy , tümü ile dost olmayı nehy şeklinde algılayanlar , Kur’anın şu Ayetlerini görmemezlikten geldiklerine üzülerek şahit olmaktayız :

    Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8,)

    “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)

    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

    Umarım Açıklayabilmiştir bu yazılanlar size bir şeyi en basiti dost edinmeyin derken niye bi hristiyan hanımla evlenmeye izin veriliyor şeklince çelişki ortaya çıkıyor doğrusu bu şekildedir cahillik etmiyelim..
    selametle

  106. Temmuz 19, 2007, 2:11 pm

    Selamün Aleyküm Devam edelim İnşallah Bu Yazıda diyaloğun biraz dışına çıkıcaz ve burak kardeşimizin atmış olduğu İftiraya cevap vereceğiz zaten bu herkesin sorduğu sorudur…
    burak kardeş demiş ki

    1. Burak Says:
    Temmuz 18th, 2007 at 11:40 pm
    Vatanında yaşayan bir adam hakkında tartışmaya gerek yok.
    Allah katında din İslam’dır.

    Burda Tek din islamdır Sözünü Açıkladık yeter gelelim yazının ilk bölümüne fettullah Hoca Neden Amerikada Öncelikle Onun Ağzından Bu İftirayı Yanıtlamak İstiyorum Devamında Kendi Yorumlarınıda ekliyeceğim..İşte Bir Röportaj

    Hocaefendi’nin kendi ağzından cevabını vereLim:

    Yasal olarak dönmenize bir engel yok. Neden burada kalmayı tercih ettiniz?

    Endişeye kapıldım. Türkiye’ye ne zaman gelirsem geleyim o gün fırtınayı koparanlar, hortumları meydana getirenler, isnatlarda bulunanlar, idam fermanı kesenler yine aynı şeyleri yapacaklar. Bu yaştan sonra da tansiyonum yirmiye yükseldi, ilaçla düşüremediler. Her zaman aynı şeyleri duyarak yaşamanın zor olacağını düşündüm. Aklımla, mantığımla kaldım. Kendime rağmen kaldım. Hasreti sineme gömerek kaldım. Fakat dolaylı yoldan kendimi ölüme itmek gibi gördüm. Çok insafsız bazıları. Olmayacak şeyler yazıyorlar. Yalan olduğunu bildikleri halde yazıyorlar. Çeşitli çevrelerin baskılarına rağmen bir kısmı mahkemeye “âraf” fikri verdi. Ne cennet ne cehennem. Ortada bir şey. Bu şunu gösteriyor: Vicdanları olumlu bir şey söylemek istiyordu. Fakat Türkiye’de birileri tarafından ikna edilen suni bir kamuoyu vardı, öfkelenme vardı. Bunu hesaba kattılar. Burada Amerika savcısına ifade verdim. Kasemle teminat veririm. Savcı iddialardan yüz kadar soru çıkarmıştı. Hepsine gülüyordu, kahkaha atıyordu. Bu nasıl hukuk, böyle şeyler suç sayılır mı? Örnek verebilir misiniz? Mesela demişsiniz ki birileri tarafından takip ediliyorsanız, devlet dairesinde kalmayı düşünüyorsanız, idare edin, hissiyatınızı belli etmeyin. Bunun gibi gerçek dışı iddialar. İdareyi ele geçirmek gibi bir organizasyon iddiaları. Savcı güldü bunlara. Bir diğer husus da ilk defa karşılaştım. Savcı ile bir kez görüştüm. Beni dış kapıda karşıladı. Tercüman da vardı. Sandalyeyi kendi tuttu. Eliyle bardağı yıkayarak su getirdi. Yani bir psikiyatrist gibi, psikolog gibi hissiyatı hesaba katarak, beni rahatlattıktan sonra ifadelerimi almak istedi. Bir kez daha düşünmem, avukatlarımla görüşmem için üç kez dışarı çıktı. Bana soru sorarken “no” veya “yes” cevaplarını istedi. Ben bir şeyler katmak istedim, gereksiz buldu. Sonra beni kapıya kadar selametledi. Ben kendi kendime ‘Eğer adliyesi bu ise Amerika uzun süre devam eder.’ dedim.

    Amerikalı yetkililer sizi ne gözle görüyorlar? Misafir olarak mı, mülteci gibi mi?

    Bu 5 yıllık süreçte kimseyle görüşmedim. 1997’de geldiğimde görüştüğüm insanlar vardı. Türkiye’ye geldiklerinde görüştüğüm insanlar vardı. Akademisyenler, think tank kuruluşlarının başında olan insanlar vardı. Dostluk çerçevesinde görüştüğüm insanlar vardı. Ancak bizdekiler mana çıkarırlar diye hiçbir Amerikalıyla görüşmedim.

    Nasıl bir mana çıkarırlar diye düşündünüz?

    Okullar Amerika tarafından destekleniyor dediler. Vakıa ben bunları tekzip etmedim. Tekzip etsek de etmesek de bunu söyleyecekler. Türkiye’de bir kısım güç kaynakları her şeyi olumsuz değerlendiriyorlardı. Bu görüşmeleri de değerlendirirler diye içtinab ettim. Lehimde konferans verildi, iştirak edenler oldu. Elisabeth Özdalga vardı, ‘görüşelim’ dedi, yok dedim. Eskiden bildiğim Yasemin Çongar vardı, gazetesi çok ısrar etti, görüşmedim. Aslı Aydıntaşbaş vardı, görüşmedim birilerini tahrik etmemek için. Buradan da tahrik olanlar vardı.

    Sizin için ‘Amerika desteklemeseydi bunca süre orada kalamazdı’ diyenler var.

    Ben burada din görevlisi olarak görülüyorum. Din görevlisi olarak da geçici ikametim var. Her sene uzatıyorum. Aynı zamanda kitaplardan gelen telif ücreti ile geçiniyorum. Burada benim durumumda yüzlerce insan var. Değişik yerlerde camilerde görev yapıyorlar. Bunlar Diyanet’e de ait olmayabiliyor. Burada sohbet ettiğimi, ikametle alakalı tahkikat için gelen FBI ile konuşurken onlara da söyledim. Bazı kimseler geliyor, onlara da sohbet ediyorum.

    Amerikalıların sizi yakından gözlediklerine dair hissiyatınız oluyor mu?

    İhtimal verebilirim. Amerikalıların ister dünya üzerindeki düşünceleri, mülahazaları, emelleri, ister İslam dünyasına, ister Türklere bakışı açısından ihtimal vermek lazım. Kendileri de derler herkes bir yönüyle burada gözaltındadır, kontrol ediliyordur. Fakat bana saygısızlıkta bulunmadılar. Kendi işlerimle alakalı başka bir meseleden dolayı saygıyla ‘fikirlerinden istifade edelim’ dediler. Tahkikat nedeniyle biri FBI’dan diğeri Dışişleri Bakanlığı’ndan iki genç insan geldi.

    Bu olay ne zaman yaşandı?

    İki ay önce. Malavi’de Türklerin de içinde olduğu bir iki hadise oldu. ‘Onlarla alakalı bilgin var mı?’ diye sordular. Bir de birkaç arkadaş ziyarete gelmişti. Hepsi aynı adresi vermiş. 11 Eylül’den sonra bilgi havuzu oluşturdular. Farklı değerlendirmelere tabi tutuluyor gelenler. Geldiklerinde ‘fikirlerinden de istifade edelim’ diye birkaç soru sordular. Gayet yumuşak davrandılar. Bizi tanıyan birisi meseleyi duyunca ‘Acaba beyefendiye saygısızlık yaptılar mı, yaptılarsa arkadaşların yanında özür dileyelim.’ demiş. Burada birimler birbiriyle irtibatlı değil. Esas bağlı bulundukları birimin haberi yok. Yoksa temel olarak saygılıydılar. Tahkikat için gelmişlerdi; ancak bana samimi olarak şunu sordular: ‘Siz Irak’ta Amerikalıların nasıl tasarrufta bulunmasını istersiniz? İşgalden sonra Irak’ta nasıl bir idare olsa makul olur?’ Dedim ki: ‘İşgal olmuş. Siz ne derseniz deyin, halk bu meseleye işgal diyor. Benim fikrimi soruyorsanız Irak’ta öyle bir demokrasi kurun ki Türkiye’den ileri olsun. Türkiye’ye imrenmesinler. Müslümanlara öyle müsamahalı olun ki İran’a imrenmesinler.’ Zannediyorum bunlar kendi üstlerine o düşünceyi de götürdüler. Ben bunu da samimiyetlerine verdim. Benden bir şey öğrenme değil de herhalde neyim, neciyim, nasıl düşünüyorum, mülahazalarım nedir? Ben de Ortadoğuluyum, Türk’üm. Bu mülahazalara binaen düşüncelerimi öğrenmek istediler. Fakat ben, bizde olandan farklı müsamaha gördüm. Yumuşaklık gördüm. İnsani değerlere saygı gördüm. Konuma saygı gördüm. İnançlarıma hürmet gördüm. Her şeye rağmen kendi insanımı tercih ederim. Hem memnun oldunuz hem Türkiye’de bunları göremeyince hüzünlendiniz… Bunu, hem hastanelerde hem bu tür durumlarda yaşadım. Neden bizde de böyle olmuyor? Burada Richard adında bir komşu var. Çelik konstrüksiyon yapıyor. Bir ara sofrada beraber bulunduk. Ben “Amerika büyük bir devlet, dünyayı kontrol ediyor.” diye kelam ettim. Bana dedi ki, “Hocam sen ne diyorsun? Siz üç bin senelik milletsiniz?” Hastanede, adliyede, görüşmelerde ben insanların bu tavırlarını görünce, bunca zaman medeni olarak yaşamış benim milletim de neden bunları göstermiyor, neden bunları milletimden göremiyorum diyorum. Bütün hesaplarını, planlarını kine, nefrete bina etmiş insanlar var. Bunlar maalesef her zaman haşin davranıyorlar. Şu anda da öyle davrananlar var. Belli planlar takip edenler var. 28 Şubat sürecindeki bir raporda Allah’a ve Peygamber’e küfredildi 28 Şubat’ın o hırçın günleri geride kaldı. Seçimlerden sonra biraz daha istikrar geldi.

    Yine de puslu mu görüyorsunuz havayı?

    Bazı yönleriyle mesafe alınmıştır. Ben söylemiyorum. Radyodan, kendi televizyonlarımızdan Türkiye’yi dinliyorum. Geçenlerde de tevafuken TÜSİAD’ı dinledim. Koç’u, Sabancı’yı dinledim. Hepsi enflasyonun şimdiye kadar olmadık şekilde düştüğünden, döviz rezervinin yükseldiğinden, büyümeden bahsettiler. ‘Türkiye iyiye gidiyor’ dediler. İş çevresi iyiye doğru gidiyor diyorsa demek ki iyiye doğru gidiyor. Bunca insan bir araya gelip yalanda ittifak edemezler. Bir taraftan işler iyiye giderken, diğer taraftan “ötekiler” diyen bir kesim var. Bir kesime “ötekiler” diyen bir grup var. Bunların hırçınlığı her gün biraz daha artıyor. Belki niyetleri hiç değişmiyor da stratejileri bakımından değişmeler olabilir. Yine farklı kıyamet koparmalar olabilir. Bu kıyamet koparmaları değerlendirmek isteyenler devreye girebilirler. Türkiye bunları defaatle yaşadı, yine yaşayabilir. O bakımdan puslu mu buyurdunuz! Pusun rengi değişiyor, deseni değişiyor. Daha puslu gibi, güç daha fazla artmış gibi, saygısızlık artmış gibi… Medyanın takdire şayan yanı var. Değişik dönemlerde olduğu gibi hepsi birden kıyamet koparmıyor. İktidara hücum etmiyor, iyi yanlarını da söylüyor. Yer yer irticadan bahsediyorlar. Bazı çevreler var, bunların insafsızlığı daha bir köpürüyor, daha bir kabarıyor. Hatta bazen dediklerine, ettiklerine muttali oldukça bağışlayın hezeyan yaşadıklarına hükmediyorum. Çok ciddi paranoya yaşanıyor. Bütün bunlara neden olan nedir? Madem ekonomik ve siyasi açıdan istikrar var… Ben çok gerilere giderek bu hususta bir iki kare içinde bir şey arz etmek istiyorum. 28 Şubat süreci devam ettiği sırada bir rapor çıktı. Bu raporun hangi ellerle hazırlandığını, kimler tarafından dağıtıldığını az çok öğrenebildim. Raporun büyük bir kısmı benimle alakalıydı. İddianameye giren şeyler vardı. Emniyet’ten bir kesim hazırlamıştı bunu. Fakat raporun sonuna iki sayfa eklenmişti. Orada Allah’a tecavüz vardı. Peygamberimiz’e hakaret vardı. Hatta ben Allah’a ve Peygamber’e hakareti görünce, bana söylenmiş bütün şeyler karşısında biraz gevşedim, rahatladım. Dedim ki, Allah’ım, Peygamber’im hakkında böyle düşünen insanlar eğer beni takdir ediyorlarsa benim Allah yanındaki yerimi bir daha gözden geçirmem lazım. Benim Allah’ıma, Peygamber’ime küfreden insanların elbette ki bana karşı saldırıları olacak.

    Afedersiniz, bu raporu hatırlayamadım. Kim kime vermişti?

    Bunu Emniyet’ten bir kesim hazırlamıştır. Bir kısım başka resmîler de ona iki sayfa bir sonuç yazmışlardı. Bunu kimin yaptığını milletimiz biliyor. Ben o raporu tarihe emanet ettim. Bir dönemin insanlarını, Türk milletinin kaderine şöyle böyle hükmeden insanların niyetlerini aksettirmesi açısından bir yerde saklı dursun. Hiçbir zaman nezahat-i insaniyemi bozmadım, saygısız davranmadım. Ama Allah ve Peygamber söz konusu olduğu yerde tarafımızın belli olması lazım. Şimdi böyle düşünen insanların sizin için hiçbir zaman yumuşak düşüneceklerini düşünmemek lazım. Hakkınızda mütalaası böyle olan insanlar hep böyle düşüneceklerdir. Sayıları iki elin parmakları sayısına düşse bunlar yine hırçınlık yapacaklar. Azınlıklaştıkça daha da hırçınlaşacaklar, kaybettikçe daha da hezeyana gireceklerdir. Yeni yeni senaryolar hazırlayacaklardır. Dolayısıyla Türkiye’de benim durumumda olanlar her zaman aynı şeylere maruz kalacaklar gibi geliyor bana. Hatta ne zaman öldü, ne zaman ölecek diye bekleyecek kadar çok küçük düşünen insanlar. Yüce Türkiye’nin dışında, dünyada böyle çok fasit düşünen insanlar görmedim. Burada dediler ki Nobel’e aday gösterelim, plaket verelim. Hoşgörü dediler. Burada yapılan konferanslarda gönüllü barışçılar sırasına koydular. Bunların da kendilerine göre gözleri, kulakları var, kriterleri var. Ve daha hassaslar, daha duyarlılar. Türkiye’de ruhlarında Allah, Peygamber düşmanlığı olan, değişik yerlerde müessir olabilecek insanlar hâlâ var.

    NURİYE AKMAN
    26 Mart 2004, Cuma

    kaynak: http://www.zaman.com.tr

    Evet burada her şey açıkça anlatılmaktadır tabi güneşe gözlerini kapatmayanlar hariç zaten gözlerini kapayanlarda yanlızca kendine karanlık yapar-) neyse
    Bu konuyu Çok sevdiğim Bir Benzetme ile cevaplamak istiyorum Her Firavunun Bir Hz Musa sı vardır günümüz firavunun da musası inşallah Hocaefendidir Hoca efendi Olacaktır Artı Hoca efendinin orada olması ile bize abd
    ve avrupanın kapıları açılmıştır.. Artı Hoca Efendinin Orda Olması Orda da Büyük atılımları gerçekleştirmiş Amerika Müslümanlaşma Yolunda Büyük Atılımlar Yapmaktadır Siz onu oturduğunuz yerden eleştire durun o büyük insan hüzünlü gurbette Allah rızası için ne yapabilirim diye uğraşıyor inşşllah Alllah ondna razı olur ve muvaffak oluruz
    Gözlerim yollarda kulağım seste
    Derbederim perişanım gelsene
    Bülbül ağlar oldu altın kafeste
    Derbederim perişanım gelsene,canım gelsene

    Ana kuşlar döner yuva başında
    Avcı vurmuş yara almış döşünde
    Ayrı kalmış yavrusundan eşinden
    Derbederim perişanım gelsene,canım gelsene

    Nurşani umudun kesmedi senden
    Kızsanda küssende ayrılman benden
    Sen bana lazımsın böylesi günde
    Derbederim perişanım gelsene,canım gelsene

    Peki ya Amerikaya Gitmese idi nereye gidecekti İrana Suriyeye Gitseydi Gerici Olacaktı İslamın ve cemaatin Açısından Kötü Bir Gelişme Olurdu ama tabii bunları anlatmakla anlamıyor insanlar artık haşa haddim değil ama kalpleri mühürlenmiş artık biz ne yapsak açamayız demek geliyor içimden ama boşveri Allah biliyor Kul Bilmese ne olur?

    Saygılarımı Sunuyor Sorularınızı Bekliyorum Devam Edeceğiz İnşallah

  107. Temmuz 19, 2007, 2:18 pm

    Bir Başka Soru Ayşen Kardeşimizden
    1. ayşen Says:
    Temmuz 9th, 2007 at 6:38 am
    ben bu tarikat olaylarına toptan karşıyım.Benım aklım yokmu da başkasının aklına uyayım.Dinimiz islam kitabımız Kuran.Peygamberimizin sünnetine uygun hareket ettikten sonrası boş geliyo bana.Şekilciliğe karşıyım.Bırakın dinimizi tüm güzellikleriyle yaşayalım.İlla birilerine tabi olmak neden?

    diyor.Kardeşim Öncelikle Şunu söylemeliyim Ki Bu tarikatlarda cemaatlerde birine tabii olmak diye bir şey yok sadece birini sevme var saymak onun kulu kölesi gibi bir olay yok İslama Göre bir tarikata girme zorunluluğu yoktur tarikata girmeden de harikulade ibadetlerini yerine getirebilir ve vazifesini yapabilir fakat asıl sorun şurda ne derece yapabilir ne kadar etkili olabilir günümüz demokrasisinde de insanlar niye dernekler kuruyor neden sendikalaşıyor yaptıkları çalışmalar bi işe yarasın diye bizde bir yarış içinde olalım yaptıklarımız kayda değer bi işe yarasın diye tarikatlara giriyoruz demişsin ki şekilcilik bana bir şekilcilik örneği gösterebilirmisin bizim şekilciliğimiz bellidir örnek aldıpımız insan bellidir Hz Muhammed Mustafa o kadar artı peygamberimizin sünneti demişsin zaten amaç buralarda sünnetler daha kolay rahat uygulanabildiği için tarikatlar vardır senin görüşünde doğrudur ama sana tavsiyem sen sen ol onlar hakkında kötü bir şey deme Allah Muhafaza Bazı şeylere engel olursan hesabını ödiyemiyebilirsin öteki tarafta saygılarımla

  108. Burak
    Temmuz 19, 2007, 3:30 pm

    Artık Fetullah’ı mehdi ilan edinde kurtulalım.Hz. Musa ile falan kıyasladınız yaa.artık pes.Çok fazla abartıyorsunuz.Bunun ucu şirke kadar gider haberiniz olsun.

  109. Temmuz 19, 2007, 4:13 pm

    Burak Kardeşe
    El-cevap
    Kardeş Baştan Başlıyacaz Herhalde Sana Dini Öğretmeye Bak Açıklıyım Hemen
    Şirk Nedir:Şirk, kelime manası olarak “ortaklık” demektir. Şirk terimi, Türkçe Kuran meallerinde, yer yer Allah’a “eş koşmak”, “ortak koşmak” olarak da tercüme edilmiştir.

    Kısaca Allah a Eş Ve Ortak Koşma Demektir Yukardaki Yazılanların hiç birisinde Şirkin Ufak Bi Belirtisini Dahi Bulamazsınız…Artı Bizim Şirk ten Haberiiz Var sağ olun Yinede Göstermiş Olduğunuz ilgiye Gelelim Firavun Olayına kardeş anlamanda yada benim anlatmamda sorunlar var galiba Bu bir teşbihtir ve her zaman söylenir teşbihte hata olmaz diye kuranda ve risalelerde bu benzetmeler bolca fazladır artı Sizden daha Seviyeli Bir açıklama Beklerdim Daha Doğrusu tam altı tane yazı yazdım hepsi birbirinden uzun o kadar kelimenin içinden iki tanesinide bulmuşun bi cevap vermeye çalışmışın ya helal olsun oysaki genele baksan senin yazında dahil birçok şeye gereken cevap verilmiştir inşallah bu akşam yazı dizisinide sonlandıracağız ondan sonra ne diyeceksiniz bakalım daha durun diyoloğu emreden ayetleri filan yazınca bilemiyorum yani ama yorumlarınızı ve samimi sorularınızıda gerçekten bekliyorum elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım artı burak kardeş bende sana bir haber veriyim o zaman
    Bir İnsanın İmanına Vesile Olmak Güneşin Doğup battığı Her Şeyden Daha hayırlıdır.. İslamı inceleme Yöntemlerinden Kıyas sistemini Kullanırsak eğer meselenin önemi açısındanda birini dininden etmek üzerine güneşin doğup battığı hayırsız olan her şeyden daha hayırsızdır diyebiliriz Allah Muhafaza Biri yazılarınızı okuyup bu cemaate soğuk davranıp ilerde hakiki imanı yakalama seviyesine gelince sizin gibi iftira atanlar yüzünden içinde ön yargı oluşur ve kabul etmezse Allah korusun hayırsızların Hayırsızı Olabilirsiniz Adam gibi İddialarınız Varsa Dinliyelim Boş Laf kalabalığı yapmayalım….
    saygılarımla…
    Yazılarım Akşama Bitecek İnşallah

  110. fatih
    Temmuz 19, 2007, 4:15 pm

    veselam ceyhun sen cahilsin bunu söylerken şunları delil olarak görmekteyim zamanımız efendimize peygamberlik gelmeden öncede bundan farksız hatta kötüde diyebiliriz o zamanlar cahiliğe idi şimdi Allaha çok şükür simdiki zaman o zamandan yine de ii ama peygamberimiz müşriklere gidipde dememiştir hiç bir zaman gelin dioloğa girelim diyehayır bizansa vede diğer kısra hükümdarlarına da dememiştir onlara sasdece ve sadece islama girin refaha erin demişlerdir o zaman islam azınlıktaydı kimi hükümdar mektupları yakmış kimi saygıdurmuş muhafaza etmiş kimide müşrikler gibi savaş açmıştır ama peygamberimiz din dioaloğuna girmemiştir hata ona şu teklifi yaptıklarında gel bir gün sen dinimize yer göster bir gün biz gösterelim diye hemen ayet iniyor ve diyorki ayet sizin dininiz size benim dinim bana yani anlayacağın o dinlerini kendilerine havale ediyordu ama senin hocan öyle değil ülkemizde olan biteni bilmiyormuş gibi bide devletimizi ökanunlarını övüyor sizler dinler arası dioloğ adı altında din bahçeleri binaların altına kiliseler açılırken hoş oluyor ama müslüman çoçuğunu kuran kursuna komsusna kuran ögrensin diye götürürken devlet buna el koyarken sesiniz çıkmıyor hatta kanunları översiniz ölenede hakka yürürdü dersiniz şimdi bide olaya şöyle bakalım diyosunuz ki üç din var hakkı diyorsunuz geçenlerde bir genç söyle olay oldu diyorki mademki bütün dinler eşit diyoloğ halinde ve hepside diyorki yolunsonunda cennete gireceğiz bende dinim olan müslümanlıkta bazı yasaklar var ama hrıstıyanlarda yok o zaman bende hırıstıyan oldum diyo nasıl olsa ona inananlar da cennete gidecdek bende giderim diyor işte biz bu yüzden diyoz Allah katında tek din islam diye bide diyorsunki atalarımız öteki dinlere hoşgörü ile baktı hayır sadece onlara eşit adalette bulundu onlardan cizre verği alıyordu hatta müslüman beldelerinde çan çalmalarına dahi izin vermiyordu sadece ibadet özgürlüğü çünkü onlar yeryüzünde küfrün değilde hakkın ismini yüce tutuyorlardı(ezan ile) sizler ılımlı yok yumuşak islam diyorsunuz oysa şeriat dinimizin hükümlerinin tamamına verilen mubarek bir isimdir islam mukaddesatından tahkir eden dinden çıkar o yüzden ılımlı müslümanlık demekcenabı hakka harb açmak gibidirislamı sözde yüceltmek için küffar ile beraber yatıp kalkmak onlara taviz vermek dioloğa girmek müslümana haramdır peygamberimiz bir müsriği yahudiyi hrıstıyanı dine çekmek için hiç kurandan taviz vermişmidir şeriata ters düsen bir izlenim ortaya koymak kesinlikle Allaha havalem insanı dinden çıkartır hocana iftira atan da yok bu söylediklerim birazı yeter hocanın nasıl bir şey olduğu bir peygambere nat okuyup ağlayaraksömürüde bulunanın arkasına gitmeyiz hocan çok peygamber aşığı ise yolundan gitsin ne sakal var ne nevlilik var ne zikir meclidsi var ne cihat var böyle sevdalılık olmaz bir kere hocanız yahudi ile hırıstıyanları üzmemek için cihat ve hrıstıyan yahudilere karşı bir cihat ayeti okumuyor cemaatinede men ediyor olurmu böyle hocalık işine gelen ayet okunuyor gelmiyen okunmuyor yoksa lions klupleri yahudi locaları izin mi vermiyor yada bush ülkesinde sakallı kabuletmiyormu ki peygamberimizin sünnetiniyapmıyor sakal bırakmıyor

  111. fatih
    Temmuz 19, 2007, 4:21 pm

    bu fettulah zamanında bedüüzzaman said nursi hazretlerini kürt diye istemeyip sonra işini yaradığından kullanıyor bunu sağlam kaynaklar söylüyor ben değil ama ahıskalı ali haydar ks. hazretleri fatih camiide fetvayı vermişti said nursi efendi mehdi değil gelecek mehdide fetullah değildir bedüüzzaman said efendinin de cumhuriyetten önce çok büyük hataları olmuştur ama çok şükür o bunu bilincide değildi ama hatasını sonradsan öğrendi ve islama faydası çok olmuştur Allah ondan razı olsun onu kullananlara Allah lanet etsin kötü kullananlara

  112. Temmuz 19, 2007, 6:23 pm

    Kardeş Nedir Bu Kara Propaganda neden olanları görmezlikten geliyorsunuz Neyse ben şimdi Diyalog hakkımda Meseleleri Açıklamaya Devam ediyim sanada Gelecem Fatşh Kardeş Beni Cahillikle Suçlamışın Ama Diyalog Kelimesinin Manasını dahi Bilmiyorsun Döncem sana İnşallah

  113. Temmuz 19, 2007, 6:29 pm

    Bu Yazımda Bazı Kavramları Ve yanlış anaşılmaları diyaloğun dinler arası diyalğun ne olduğunu açıklamaya çalışacağım…
    1-) Diyalog nedir?

    Dilimize Fransızcadan geçen Diyalog, “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir (4) .Geniş manada Diyalog, iki insanın, grubun, zümrenin, milletin, devletin veya herhangi bir topluluğun birbirleri ile tanışmasına; sözlü, yazılı, fikri, ticari vb şekillerde alış-verişde bulunmaları demektir.

    Diyaloğun gerçekleşebilmesi için tarfaların birbirini “anlaması”, anlaması için “tanıması”, tanıması içinde “bilmesi” gerekir!

    2-) Dinler arası Diyalog nedir?

    Farklı dinlere mensub insanların inançlarını ve düşüncelerin birbirlerine zorla kabul ettirmeden eşitlik, hoşgörü, doğruluk, samimiyet, sevgi, saygı ve iyi niyet çerçevesinde, ortak olan veya olmayan bir meselede barış ve hürriyet atmosferinde, muhatabını öğrenmek, bilmek, tanımak, dinlemek ve anlamak maksadıyla karşılılı konuşabilmelerini, işbirliğine gidebilmelerini, birlikte yaşayabilmelerini, hatta uzlaşabilmelerini sağlayan bir karşılaşmadır (5)

    Değişik bir ifade ile, Dinlerarası Diyalog, dinleri temsil eden cemaatlerin, aralarındaki sorunları temsilcileri vasıtası ile karşılıklı görüşme sonucunda, çözüme kavuştarma eğilim ve gayretleridir.

    Biz müminler açısından, Dinlerarası Diyalog muhterem M.Fethullah Gülen Hocaefendinin Papaya gönderdiği mektubta beyan ettiği üzere, “Yanlış tanıtılan, teröristlerin dini diye tanıtılan İslamın, doğru tanıtılmasına (6) ve bu vesile ile İslam’ın temsil noktasında tebliğ edilmesidir.

    3-) Dinlerarası Diyalog ne değildir?

    Dinlerarası Diyaloğa karşı çıkan zümrelerin bazıları, bundan tam olarak neyin kastedildiğini bilmediklerinden, bilmedikleri bir konu hakkında yorum yapıyor ve “Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların herbiri ondan sorumludur.”(7) Ayeti Kerimenin mesuliyetine muhatab oluyor!

    Dinlerarası Diyalog

    a) Dinlerin birleştirilmesi veya bir potada eritilip yeni bir “din “ üretme teşebbüsü değildir.
    b) Bir taviz verme veya taviz koparma hareketi değildir.
    c) Bir münazara veya polemik oluşturma ortamıda değildir.
    d) Bir misyonerlik faaliyeti olmamakla beraber, bir mümin muhatabının hidayetini ümit etme teşebbüsü olabilir.

    Şimdi Bana Kimse gelip ortak noktada yeni dinin oluşturulduğundan bahsetmesin tamam mı
    şimdi yazacaklarım gerçekten önemli dikkatle okuyun lütfen
    4-) Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun Dinlerarası Diyalog ile ilgili Görüşü:

    Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan Din İşleri Yüksek Kurulu, halk tarafından yoğun bir şekilde sorulan Dini endeksli sorulara cevaplama merci’ olarak., bir din dörevlisinin sormuş olduğu sorya verdiği cevabta, Dinlerarası Diyaloğun gerekli olduğunu, Kuran ve Sünnet perspektifinde bir sakıncasının olmamasının yanısıra, İslam’ın temsil edilmesi noktasında bir zaruret olduğunu belirterek ,özetle şöyle tamamlamaktadır:

    ‘Sonuç olarak:Dünya barışı ve insanlığın problemlerinin çözümü için diğer din mesublarıyla dialog, dinimizin öngördüğü bir faaliyet olup, İslamın temel ilkeleri ve tevhit inancından taviz verilmesi anlamına gelmez! ‘(8)

    selam ve dua ile
    alıntı yaptıım bazı kaynaklar
    4) Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara 1998, I,605, Örnekleriyle Türkçe Sözlük, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 1995,I,680.

    (5) Günay Tümer, Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1993, s.396; Abdurrahman Küçük, “Dinlerarası Diyaloğa niçin ihtiyaç vardır? ”, Dini araştırmalar, c.1.sy.1 (1998) , s.31

    (6) Papa II. John Paul’e Verdiği Mesaj, Zaman gazetesi 10.02.1998

    (7) (İsra Suresi, 36)

    (8) D.İ.B. Dış İlişikiler Dairesi Başkanı adına Doç.Dr.Ali Dere imzasıyla 21/04/2004 tarihli yazısı

  114. Temmuz 19, 2007, 6:35 pm

    Bu dakkadan Sonra Biraz Alıntılar artacaktır bi öncekilerdee alıntıydı ama tamamı alıntı yapılmış yazılar olacaktır çünkü sabit şeylerden bahsediceğim kırk kere yamaya gerek yok
    diyaloğu emreden ayetlerle devam ediyorum

    “De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)

    İslamî tebliğde, bilhassa Ehl-i Kitab’a karşı yumuşak olmak Kur’ân’ın emridir. Değil sadece Ehl-i Kitap, Cenab-ı Allah, Hz. Musa’ya, fir’avn’a giderken dahi “Ona yumuşak söz söyle; olur ki, öğüt alır, kendine gelir ve Allah’tan korkar” (Tâhâ/44) diye mülâyemeti emreder. Galiz sözlerin, insanları kınamanın ve onlara karşı kaba davranmanın İslamî tebliğde hiç mi hiç yeri yoktur.

    Bahis mevzuu ayet bize böyle yumuşak söz söyleme ve sevdirici, çekici tebliğin mücessem bir örneğini vermektedir. İslam’ı bütün bir kale ve hududullah ile çevrilmiş geniş bir kasr-ı muallâ olarak düşünecek olursak, bu sarayın müteaddit giriş kapıları olduğu gibi, bu kapılara ulaştıran ve içeri girmeyi sağlayan mahlukatın nefesleri adedince yolların var olduğunu da unutmamak icab eder. İslam, kendine has üslubuyla insanları bu yollardan herhangi birinde ve yine yolun herhangi bir noktasında kucaklar ve usûlüne göre onu kapılarından birinden içeriye çeker. İşte böyle bir husus ve tedriciliğin anlaşılamamış olması ya da tam idrak edilememesi, dün olduğu gibi, bugün de bazılarını belli yanlışlıklara sürüklemektedir.

    İşte bu ayet, Ehl-i Kitab’ı, sözü edilen yollardan veya noktalardan birinde yakalıyor; onlara güler bir yüz ve tatlı bir dille yaklaşıp, “gelin” diyor. Bu “gelin” deyişte, “sizi çağırdığım, davet ettiğim şeyler, sizin bilmediğiniz şeyler değil; tam tersine, bildiğiniz, ünsiyet ettiğiniz ve bizden çok önce karşılaşıp da, şimdi unutmuş olabileceğiniz veya yanlış hatırladığınız şeyler türündendir.” diyor ki, bu da Kur’ân’ın, Ehl-i Kitab’la aramıza bir köprü kurarak onları gayet yumuşak bir şekilde, sıcak baktıkları bir noktadan yakalamasıdır. Bu husus, İslam’ın tebliğinde ve muhataplara yaklaşmada çok önemlidir.. ve siz isterseniz buna, şimdilerin moda tabiriyle “diyalog”diyebilirsiniz. Evet, Kur’ân’ın Ehl-i Kitab’ı çağırdığı o me’luf nokta tek bir kelime ile hülasa edilecek kadar kısadır; zira Kur’ân onlardan sadece ve sadece bir tek şey istemektedir ki, o da şu görülen köprüden geçilip, şu kapıya ulaşılmasıdır; her şey bir yana sadece “sevâün” kelimesinde bile bu inceliği, bu yumuşaklığı ve arada kurulmaya çalışılan köprüyü görmek mümkündür. Nedir bu köprünün hususiyetleri?

    İşte Kur’ân, bu noktada müsbeti tariften ziyade, menfiyi nazara vererek konuya şöyle giriyor. Bir kere Ehl-i kitap, önceleri kendi çerçevesiyle Allah’ı tanıyordu. Ne var ki böyle bir tanımanın üzerinden asırlar geçmiş ve dolayısıyla onların o marifetleri küllenmiş ve tazeliği de kalmamıştı. Öyleyse, yapılması gereken bir “tahliye”, yani “arıtma” ameliyesi idi. Bu yapıldığında, gerçekler ayan beyan ortaya çıkacaktı. Esasen, “lâ ilâhe illallah” cümlesinde de bu tahliyeyi görmek mümkündür. Yani İslam, her işe bir tahliye ile başlar; zihni yanlış kabullerden, saplantılardan; nazarları da şaşılıktan kurtarma, “illallah”tan, yani müsbeti tariften önce gelen bir ameliye-i fikriye, bir ameliye-i nazariye, belki de bir ameliyat-ı tecdidiyyedir. Bu sebepledir ki, ayette de, “şunları şunları yapalım” değil de, “şunu yapmayalım” ifadesi kullanılmıştır.

    Evet, bir kısım Ehl-i Kitap, zamanla Allah’a şirk koşar hale gelmiş; O’na vesenîler gibi oğullar, kızlar isnad etmeğe başlamış, üç bir, bir üç gibi anlaşılmaz yanlışlara girmiş ve bazı hahamlarına, papazlarına, Allah’a ait olan tevbenin kabulü ve teşrî yetkisi gibi, ibadette Allah’a şirk koşma mânâsına gelen fonksiyonlar atfeder olmuşlardır. Ayette bazı “hahamların ve papazların rab edinilmesi” tabiri daha çok gündelik hayatı alakadar eden hususlarda ve teşriî konularda merci kabul edilmeyeceğiyle alakalıdır. Dolayısıyla da Kur’ân, kalblerin ve zihinlerin şirkten tahliyesine oradan başlamamakta ve önce Cenab-ı Hakk’ın uluhiyetine karşı şirk koşulmamasını, ibadetin O’na tahsisini nazara vermektedir. Namaz, oruç, hac, zekat Allah için olmalı; kurban O’nun için kesilmelidir. Burada Ehl-i Kitap, rahatlıkla “biz zaten bunları Allah için yapıyoruz” diyebilir. Öyleyse, bu merhaleden sonra, Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmama merhalesi gelmektedir. Yani, Allah’la beraber başka yaratıcı kabul etmeme; “sebepler, tabiat veya bir takım başka güçler” dememe; yaratmayı, ölümü, yaşatmayı, rızıklandırmayı, kainatın idaresini tamamen O’na verme; O’nu doğmadan-doğurmadan, üremekten ve başkalarına muhtaç olma gibi noksanlıklardan beri görme.. evet imanın üzerindeki bu kara örtü kaldırılınca, geriye sadece günlük hayatın, içtimai, iktisadi sahalarının da tevhide göre düzenlenmesi kalmaktadır ki, Allah’a iman ve ibadet yani her mânâda tevhid tamamlanabilsin. İşte, İslam’ın tebliğinde nasıl bir tedricilik varsa, zihinleri ve kalbleri, sonra da günlük hayatı tevhide raptetmede öyle bir tedricilik sözkonusudur. Zaten, Hz. Üstad’ın ifade ettiği ve üzerinde hassasiyetle durduğu üzere, İslam, bir bakıma imanın tahsîl, tarsîn ve tahkîminden ibarettir. Evet, neticede her şey, imânâ ve tevhid’e dayanmakta ve bir bakıma iman ve tevhid, merkezi, hakikatı oluşturduğu gibi, muhitle alakalı meseleleri de tayin etmektedir.

    Hülasa olarak diyebiliriz ki burada, birbirinden farklı ruhların, ayrı ayrı vicdanların, değişik telakkilerle meydana gelmiş değişik kültür ve değişik medeniyetlerin, birbirinden farklı zamanlarda gelmiş farklı kitapların ve o kitapların yoğurup şekillendirdiği ümmetlerin, her gönlün “evet” diyebileceği bir çizgide -siz isterseniz buna “sulh çizgisi” diyebilirsiniz- birleştirilebileceği, birleştirilirken de her meselenin, rahmetin enginliği açısından ele alındığını ve her merhalede yaklaşımların evrensellik buudunun korunduğu apaçık ortaya konmuştur ki; her düşünce ve her vicdan ancak böyle bir hak hakemliği ile hallolabilir. Ruhlar, şahısların heva ve heveslerinin baskısından kurtularak Ma’bud-u Mutlak’a hakiki kulluğa erer ve dünya sahte ilahlara kulluktan kurtulur. (1)

    Merhum Elmalı Hamdi Yazır , bahse konu Ayetin Tefsirinde , Davetin Ehl-i Kitabıda aşarak muhtelif milletlerin ve farklı dinleride kapsadığını belirtmiş , davetin tüm insanlığa şümul olduğunu belirtmiştir. (2)

    Diyalog içinde bulunduğumuz insanlarla, “fasl-ı müşterek”leri artırmak ve onlar üzerinde konuşmak gerekir. Hatta konuştuğunuz, görüştüğünüz bu insanlar, Yahudi ve Hristiyanlar bile olsa, yine bu düşünce ile hareket edilmeli ve muvakkaten bizi birbirimizden ayıracak hususlar bahis mevzuu edilmemelidir. Mesela, siz onlarla Allah, ahiret konularında anlaşamadı iseniz, onlara Efendimiz’i anlatmanın bir mânâsı yoktur. Efendimiz bizim canımızdır.. O’nsuz bir hayat yerin dibine batsın! Ne var ki, O’nu anlatmada zamanlamanın çok iyi yapılması lazımdır. Bakın Kur’ân-ı Kerim kitap ehline çağrıda bulunurken diyor ki: “Ey kitap ehli! Aramızda müşterek olan kelimeye gelin.” Nedir o kelime? “Allah’tan başkasına ibadet yapmayalım” (Al-i İmran/64). Zira gerçek hürriyet başkalarına kulluk yapmaktan kurtulmakla gerçekleşir. Allah’a kul olan başkalarına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin bu mevzu üzerinde birleşelim, bütünleşelim. Ve yine “Allah’ı bırakıp da bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin” diyor Kur’ân (Al-i İmran/64). Dikkat edin! Bu mesajda “Muhammedün Rasulullah” yok. (3)

    (Âl–i İmran, 3/64) fermân–ı sübhânisiyle –müşrikler anlamasa da– Hıristiyan ve Yahudilerin ve onların içinde de ilim ehlinin dikkatleri çekilerek şöyle bir çağrıda bulunulmaktadır: Ey Hıristiyanlar, Yahudiler ve hususiyle de ilim ehli olanlar! Geliniz, aramızda müşterek olan bir kelime üzerinde –Allah’a imanda ve tevhidde– anlaşalım. Zira her şeyin O’na muhtaç bulunduğu Allah hakkında anlaşmak sizin de bizim de en önemli ve hayâtî meselemizdir. Gelin, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım.” Evet, Allah’tan başkasına kul olmayalım. Zatında eşi ve ortağı olmayan Allah’a biz de eş ve ortak koşmayalım. Zira kâinatı kabza–i tasarrufunda tutup çeviren sadece O’dur. Bütün sistemler ve bütün kevn ü mekanlar, O’nun azamet ve uluhiyeti karşısında bir zerre mesabesindedir. Dolayısıyla kâinat da, biz de Cenab–ı Hakk’a muhtaç ve medyun olduğumuz, O’nun da eşi ve ortağı olmadığı halde, hayallerimizde O’na eş ve ortak koşmak suretiyle kendi kendimize yazık etmeyelim.

    Yani doğru yoldan inhiraf ederek, “Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rab edinmesin.” Zira, bir kere de Allah’tan başkasına tapmaya başlayınca, daha doğrusu Allah’ı bırakıp başka vadilerde kurtuluş aramaya durunca bir daha da belimizi doğrultamayız. Öyle ise gelin bütün benliğimizle Allah’a yönelelim ve “Velâ yettehize ba’dunâ ba’den erbâben min dûnillah; Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rabb edinmesin” buyrulmuştur. Bunca tembih ve tenvire rağmen hiçbir şey yokmuş gibi, “Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.” İkaz, tembih, tenvir ve aklı işhaddan sonra da, vazifenizi ifa ile alakalı onların vicdanlarını şahit gösterip bir adım geri durun.

    Cenab–ı Hak, bu ayette bütün ehl–i kitaba çağrıda bulunduğu gibi, kıyamete kadar gelecek bütün ilim ehlini, kitap mücadelesi verenleri ve kitap çevresinde müesseseleşenleri de muhatap olarak almakta ve onlara adeta şöyle seslenmektedir: Ey ilim erbabı! Gelin, aramızda müşterek olan, bizim kalben ulaştığımız ve vicdanlarımızın kabullenip tasdik ettiği “Allah’tan başka mabud–u mutlakın olmadığı” hakikatinde birleşelim. Aslında hangi ilim dalıyla iştigal edersek edelim, neticede bu ilimlerin, vâhid–i hakiki ve vâcibu’l–vücûd olan Allah’a dayanmayınca, muallakta olduğunu duyacağımız kaçınılmazdır. Oysaki mümin gönüller, Kur’an’ın talim ve terbiyesiyle rûhen, vicdanen ve kalben ilimlere konu teşkil eden şeyleri daha farklı duymakta ve hissetmektedirler. Bu noktadaki problemler aşıldığı takdirde, ruh, fikir ve ilimlere ait tıkanıklık sayılan hususlar da kendi kendine vuzûha kavuşacaktır. Evet ilmin inhiraflardan kurtulabilmesi işte böyle bir tevhid anlayışında Kur’an’la anlaşmaya bağlıdır. (4)

    Buna göre Müslüman, onları “kendi konumlarında kabul” edecek, ortak noktada buluşmaya çağıracaktır ki ortak nokta Allah’ın varlık ve birliğini kabul, indirilmiş olan kitaplara iman ve O’ndan başkasına ibadeti reddir. (5)

    Monoteist, yani Tek İlâh’a inanmayı temel özellikleri kabul eden Tevrat ve İncil mensuplarının bu daveti red etmemeleri gerekir. “Allah’ın birliği akidesi; Musevilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın değişmez ve kesin akidesidir.” (D. Mason, Le Coran et la revelation judeochretienne, Paris, 1958, 1, 32). Tevrat’ın açıkça bildirdiği üzere: “Tanrı Yahve’dir ve O’ndan başka tanrı yoktur” (“Tekvin”, 4: 35, 39). “Dinle İsrail! Tanrımız Yahve’dir ve O tektir” (“Tensiye”, 6, 4). Tevrat ve İncil uzmanlarından G. Lagrange şöyle der: “Eski ve Yeni Ahid’in bütün sayfaları tevhid inancını dile getirir.” (De Deo Uno, s.240’dan D. Mason, a.g.e., 1, 31). Hıristiyanların kredosu (amentüsü): “Ben, bir tek Tanrı’ya inanırım” diye başlar. 1215 yılındaki Latran Konsili bu akide hakkında şu açıklamayı getirir: “Biz kesin olarak inanırız ki, gerçek Tanrı bir tektir, her şeyin esasıdır.” (6)

    Yani, “Bizim kabul ettiğimiz ve sizin de kendi kitaplarınızın öğretileri ile desteklendiği ve tasdik edildiği için, ‘yanlış’ diye reddedemediğiniz inancımızda bize katılın.” (7)

    Kur’anın “Ey Ehl-i Kitab” davetine , günümüz Ehl-i Kitabının diğer Asırlara göre daha çok muhtaç olduğunu ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, Ehl-i Kitab ile aynı zamanda Ehl-i Mektebinde (İlim Sahiblerinin ) kast edildiğini ifade etmektedir.(8)

    Ali İmran ,64. ayet-i kerimenin değerlendirmesi:

    A-) Ehl-i Kitab’a (Hıristiyan ,Yahudi ve diğer Kitab indirilmiş dinlere ) ve İlim erbabına (Bilim Adamlarına) yumuşak bir şekilde, kırıcı olmadan ve Diyalog kurarak bir Davet esastır !

    B-) Kurulacak Diyalogta esas amaç ; bir üstünlük kurmadan ,aslında bütün semavi dinlerin kabullendikleri fakat üzerinden geçen Asırlar sonucu unutulan veya yanlış hatırlanan ; Bir olan Allah’a imanın perçinlenmesi ve yine Bir olan Allah’tan başkasına kulluk edilmemesidir ! Burda cay-ı dikkat olan bir husus şudur : Tevbe Suresi 30.Ayet-i Kerimede , Kur’an-ı Kerim Ehl-i Kitabı Allah’a oğulluk isnadında bulunduklarından dolayı kınarken , burda ise , Ehl-i Kitab ile biz Müslümanların aramızda aslen ortak olan bir Kelimeden bahsedilmesi , Kur’anın çok ince latif bir yakklaşımı olarak karşımızda durmaktadır ! Halbuki Allah’a oğul isnadında bulunanlarla bizim ne ortaklığımız olabilirki ? Demek , oğul isnadında bulunmalarına rağmen , Allah inançlarının olması , onlar ile aramızdaki ortak olan inanç esasımızdır ! Lakin , Ayetin devamında hemen , Bir olan Allah’a davetin gelmesi , kurulması emredilen Diyaloğun stratejisini ortaya koymaktadır !

    C-) Bu konuda ikna ve uzlaşma sağlanamadığı takdirde , Efendimiz (SAV) ‘me iman etmelerini istemenin veya beklemenin bir anlamı yoktur ! Çünkü , tevhid İnancına gelmeyen Ehl-i Kitab Efendimiz (SAV) ‘ide kabul etmiyeceklerdir !

    D-) Tevhid inancını kabul etmediklerini gördüğünüzde , onları olduğu konumda kabul edinki ,onlarda sizi olduğunuz konumda kabul etmiş olsunlar ! Umulur ki , onlar Tevhid inancını kabul etmeselerde , yakın çevreleri veya gelecek nesilleri bu kabule uyacaklardır !

    E-) Çünkü Kalbler ve Hidayet Allah’ın elindedir !

  115. Temmuz 19, 2007, 6:36 pm

    Diyaloğu Emreden Ayetler 2

    İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: ‘Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.’ (Ankebut,46)

    Kur’ân, bu ayetiyle de bize, üslûpta takınacağımız tavrı ve sergilememiz gereken edebi gösteriyor. Ehl-i Kitabın zâlim olmayan kesimiyle münasebetlerimizde, şiddetli davranma ve onların iflahını kesme düşüncesinin İslâmî bir düşünce ve davranış biçimi olmadığını dile getiriyor. Evet , böyle bir düşünce ve davranış İslâmî olmaktan öte, İslâmî kaide ve prensiplere aykırı bir çarpıklık demektir.

    Elmalı Hamdi Yazır , Ayetin tefsirinde : “Yahudiler ve Hıristiyanlarla ancak en güzel yoldan mücadele suretiyle; Mesela kabalığa incelikle, sertliğe yumuşaklıkla, öfkeye hazm ile, gevezeliğe nasihat ile, şiddete vakar ile karşılık vererek hak ve gerçek delilleri açıklamak ve izah etmek gibi. Ancak içlerinde zulmedenler başka.” demektedir.

    Mevdudi Tefsirini incelediğimizde : “Tartışma, karşıdaki kişinin fikirlerinin düzeltilebilmesi için medenî ve saygılı bir dilde ölçülü bir şekilde yapılmalıdır. Tebliğ eden kişinin asıl amacı, muhatabının kalbini uyandırmak, ona hakkı ulaştırmak ve onu doğru yola getirmek olmalıdır. O, tek gayesi karşısındakini yenmek olan pehlivan gibi davranmamalıdır. Daha çok, kendi yaptığı bir hatayla hastasının daha kötüye gitmemesi için çok dikkatli davranan ve onu mümkün olduğunca az sorun çıkararak iyileştirmeye çalışan bir doktor gibi olmalıdır. Bu talimat burada özellikle Kitab Ehli ile tartışmalar için verilmiştir, fakat bu dini tebliğ etme konusunda verilmiş genel bir talimattır ve Kur’an’ın birçok yerinde buna değinilmiştir. Mesela: “Ey Peygamber! Hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl: 125) “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel olan şeyle sav. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet: 34) “Ey peygamber! kötülüğü en güzel olanla sav. Biz onların nitelediklerini en iyi bileniz.” (Müminun: 96) “Ey Peygamber, af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerle lüzumsuz tartışmalardan sakın. Ne zaman şeytandan kötü bir düşünce seni dürtüklerse, Allah’a sığın.” (A’raf: 199-200)….. Allah burada müslümanlara, Kitab Ehli ile tartışacaklarında ilk önce meselenin olumlu yönlerini ele almalarını emretmektedir.”

    İbn-i Kesir , Taberi Tefsirlerinde :Ne kadar müsamahakâr olursa olsun, hiçbir insan zulme tahammül edemez ve etmemelidir. Bu itibarla Kur’ân zalim olmayanlarla en güzel bir tarzda görüşmeyi tavsiye buyurmaktadır. Böylece en makul ve nazik bir söylem ile: “Sizin kitabınız da hak kitap, aynı İlah’a ibadet ediyoruz. O’na itaat esasında birleştiğimize göre, dinin aslında beraberiz. Bu çerçevede, bir arada yaşayabilir ve konuşabiliriz” mesajı verilir. “Bu ifade Müslümanların onlarla iyi geçinmelerinin ilkesel gerekçesini ortaya koymaktadır. Zira -putperest Arap’ların aksine- Müslümanlarla Ehl-i Kitap arasında bir inanç yakınlığı bulunmakta, yani Müslümanlar onların Kitaplarının hak kitap olduğunu kabul ettikleri gibi temelde ulûhiyyet konusunda da onlarla aynı inancı paylaşmaktadırlar. Ehl-i Kitap’taki tevhid ilkesine aykırı inançlar, onların dinlerinin aslında bulunmayıp sonradan ortaya çıkmış bir sapmadır. Sonuç olarak Müslümanların temel inanç konularında kendileriyle aynı çizgide gördükleri Ehl-i Kitab’ı düşman bilmeleri anlamsızdır. Müslümanlarla Ehl-i Kitap arasında daha sonra baş gösteren çatışmalar, Müslümanlardan kaynaklanmış değildir. Nitekim tarihî bilgiler de bunu doğrulamaktadır. Bu açıklama-lar dikkate alındığında, haksızlığa sapanlar dışında Ehl-i Kitap’la iyi geçinmeyi emreden bu âyetin, sava-şa izin veren daha sonraki âyetlerle nesh edildiğini ileri süren görüşün de isabetli olmadığı ortaya çıkmaktadır. Zira bu âyetin “İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında” şeklindeki istisna bölümü, zaten gerektiğinde savaşmaya kadar varacak olan sertliğe sertlikle mukabele yolunu açık tutmaktadır. Nitekim müfessirler de bu yönde yorumlar aktarmışlardır (bk. Taberi, XXI, 2; İbn Kesir, VI,292; nakl: DİB, Kur’ân Yolu, Ankebut, 29/46 tefsiri, IV, 258).

    Tefsirul Munir’de (Vehbe Zuheyli) : “Yahudi ve Hristiyanlarla güzel bir metodla, yumuşak ve ılımlı bir üslûpla tartışın. Ancak kendi nefislerine zulmeden, kendi kendilerine yazık eden, hak yoldan sapan, apaçık hüccetleri görmezden gelen, inatçılık yapan ve büyüklük taslayan kimseler müstesna. “ demektedir.

    Fahreddin Razi’de Miftahul Gayb Tefsirinde : : (Peygamberine) ehl-i kitabı irşâd etmenin yolunu da beyân buyurarak, “Ehl-i kitab ile, en güzel olandan başka bir şekilde mücâdele etmeyin…” buyurdu. Bazı müfessirler, bundan muradın, “Zalim olanlar ve savaş açanlar müstesna, imân etmeseler bile, ehl-i kitab ile, kılıçta mücâdele etmeyin” manası olduğunu söylemişlerdir ki bu, “Onlar, küfürlerine ilâveten, zâlim olmadıkları müddetçe” demektir….onlarla önce, en güzel şekil ve usulde mücâdele olunur; Fikirleri hafife alınmaz, ataları sapık olarak nitelenmez…

    Razi Tefsirinin devamında ifade edilen “Onlardan zâlim olanlar, yani Allah’ın, çocuğu olduğunu veya Allah’ın üç ilah’ın üçüncüsü olduğunu söylemek suretiyle, müşrik olanlar müstesna” ve yine benzer bir yaklaşımı sergileyen Elmalı Hamdi Yazır’ın Tefsirinin devamında geçen : “Yeterli olan delili kabul etmeyip, haksızlıkla inada, aşırılığa sapan, mesela hâşâ Allah’ın oğlu var demekle veya “Allah’ın eli bağlıdır (sıkıdır)” (Mâide, 5/64) gibi laflar söylemekte ısrar ile kibirlilik taslayan zalimler müstesna, zira o zaman hallerine uygun şekilde müdafaa yapmak vacip olur.”

    yaklaşımlarından , her teslis inancına haiz insanı zalim addedip , sanki bu kesimin Ayette geçen “en güzel yoldan mücadeleyi” hak etmediği anlaşılmamalıdır. Çünkü ; Ayet , Ehl-i Kitabı kast etmesi hasebi ile başta tüm Hıristiyan ve Yahudileri kapsamaktadır. Saniyen , Teslis İnancına haiz nice Hıristiyanlar var ki , bunu inançlarının gereği olarak görmekte , yoksa Elmalı Tefsirinin devamında ifade edildiği üzere bir kibir mevzuu yapmamaktadır. Dolaysıyla diyebilirizki ; Elmalı Hamdi bu ifadesi ile Teslis inancını bir zulüm aracı yapıp , bu fikri zorla empoze eden Hırsitiyanları Zulmedenler kategorisinde değerlendirirken , Tevhid arayışında olan ve Tevhid’i öğrenmeye muhtaç Hıristiyanlar ile, Teslis inancındaki mantıki çelişkilerine çözüm bulamayıp Tevhid’e yaklaşan Hıristiyanlar “Zulmeden”ler katogorisine müdahil elbette değillerdir.

    Netice olarak diyebiliriz ki ;Kur’an’ı kerimö bu Ayet-i Kerimesi ile de Ehl-i Kitaba öncelikle yumuşak, musamahalı , sevdirerek iyi güzel bir uslub ile yaklaşım sergilenmesini emretmekte ve bizlere bu konuda tevilsiz bir Rehberlik göstermektedir.

  116. Temmuz 19, 2007, 6:37 pm

    Diyaloğu Emreden Ayetler 3

    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8)

    Bu Ayetin nazil olduğu dönem, Müslümanlarla Mekke müşriklerinin ilişkilerinin son derece gergin olduğu bir dönemdir. Buna rağmen Ayetin, inanmayanlara iyiliği, insaf ve adaleti emretmesi dikkate değerdir. Bu Ayetin inmesi ile alakalı olarak, Hz.Ebubekir (R.A.) kızı, Hz.Esma’nın müşrike (Allah’a şirk koşan) olan analığı, Mekke’den Medine’ye gelip kendisiyle görüşmek istemesi sonucu, Efendimiz (SAV) ’ den bu konuda görüş isteyince , bahse konu Ayet-i Kerime nazil olur ve görüşmenin ötesinde, ona iyilikte bile bulunmasının herhangi bir mahzurunun olmadığı ifade edilmiştir. (1)

    Müslümanlara düşmanlık yapmayan, inançlarına saygılı olan gayrimüslimlerekarşı, onlara iyilik yapılmasa bile düşmanlık yapmamak ve adaletli davranmak , adaletin gereğidir. Fakat müslümanlara karşı düşmanlıklarını sürdürenler ile düşmanlık yapmayanları aynı kefeye koymak da adaletsizliktir. (2)

    M. Hamdi Yazır’ın bildirdiğine göre, âlimlerin ekserisi Mümtahine 8 âyetindeki yasaklamanın, ellezine ism-i mevsulünün sılasının ardından zikr edilen iki sıfatı (yani dinden ötürü savaşmayan ve vatandan çıkarmayan) taşıyan kafirler hakkında olduğu görüşündedirler. Bu; zımmî, müste’men, münasebet kesilmeyen antlaşmalı ve barış yapanların hepsini kapsamına almaktadır. Mü’minler burada zikredilen gayr-i müslim gruplardan hiç birine iyi davranmaktan ve ihsanda bulunmaktan men edilmiş değildirler (3). Nitekim Taberi de böyle tefsir etmiştir. Fahrettin Razi de tefsirinde , “müminlerin müşriklere karşı savaş haricinde birbirlerine karşı iyi davranabileceklerine delâlet eder” görüşünün Müfessirlerce kabul gördüğünü belirtmektedir. (4)

    Yani Allah Tealâ, sizinle sulh içinde geçinen, kadınlar ve zayıflar gibi sizinle din konusunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kâfirlere sıla-i rahim, komşuluk yapma, misafir etme gibi iyilik ve hayırları yapmaktan sizi men etmez. Ve yine si­zin, sözünde durma, emaneti yerine verme, satın aldığınız şeylerin parası­nı eksiksiz ödeme gibi onların hakkı olan şeyi vermenizi men etmez. Çün­kü Allah adil davrananları sever ve onlardan razı olur.(5) Müslümanlarla din veya dünya için savaşmamış, onları yurtların­dan çıkarmamış ve çıkarılmalarına yardım etmemiş olan kâfirlere iyilikte bulunmak caizdir. Müslümanlarla onlar arasındaki davalarda adaletli hükmetmek lâzımdır. Çünkü Allah adil davrananları sever ve bütün insan­lara karşı adaletli olmayı emreder. O halde savaşan ve savaşmayan hak­kında da adaletli olmak vacipdir. (6)

    Görüleceği üzere , Kur’an bu Ayeti ilede , müminlerle savaşmayan müşrik ve kafirler ile , iyi geçinmeyi , güzel bir diyalog kurmayı teşvik etmekte , bu zaviyeden her kafiri eşit tutmamaktadır.

    (1) İbn-i Kesir, Tefsir-ul Kuranil Azim, bahse konu Ayetin tefsiri.; Buhari,Hibe 29, Ebu Davut, Zekat 34.
    (2) Mevdudi, Tefhimul Kur’an, VI,221

    (3) Hamdi Yazır, Mümtehıne 8’in Tefsirinde

    (4) Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 21/441-442

    (5) Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/401-402

    (6) Kurtubî, XVIII/59.

  117. Temmuz 19, 2007, 6:38 pm

    Diyaloğu Emreden Ayetler 4

    Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.” (Teğabün,64/14)

    Ayet-i Kerimede görüleceği üzere , düşman olan eşler ,çocuklar veya her ikisi içinde , onların İslam’a kazandırılmaları için affetmeyi , kusurlarını yüzlerine vurmamayı öğütlemektedir.

    Elmalı Hamdi Yazır bu Ayet-i Kerimenin tefsirinde Tirmizi, Hakim, İbn-ü Cerir ve daha başkalarından İbnü Abbas’tan şöyle rivayet ettklerini bildiriyor:
    ‘Bu âyeti bazı Mekkeliler hakkında nazil olmuştur ki, onlar müslüman olmuşlar ve Medine’ye Peygamber (s.a.v) ‘in yanına gitmek istemişlerdi. Hanımları ve çocukları da onları bırakmaya razı olmadılar. Sonra kalkıp Resulullah’a geldiklerinde insanların dinî bilgileri kavramış olduklarını görünce zevcelerine ve çocuklarına ceza vermeyi düşündüler. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti indirdi. Elmalı özetle şöyle devam ediyor: “Ezvacınızdan, yani eşlerinizden ve çocuklarınızdan size bir düşman vardır. Kadın ve çocuklardan oluşan ailelerinizin tamamı değilse de içlerinden bazıları; yani bazı kadın, bazı çocuk veya bazı kadınla çocuklardan teşekkül eden bir takımı, size bilerek veya bilmeyerek bir nevi düşmandır. Bununla beraber sakınacağız diye tazyik edip de sıkmamalı, her kusurlarına aldırmamalıdır. Ve eğer affederseniz yani affetmek hakkınız olup tarafınızdan affı mümkün olan suçlarını bağışlarsanız -ki bunlar, size karşı yapılan ve başkalarını ilgilendirmeyen dünya işleriyle alakalı yahut da dinî konularda olup da tevbe ettikleri suçlardır affeder yüzlerine vurmaz, başlarına kakmaz ve ayıblarını, eksikliklerini örter, müsamaha gösterirseniz, şüphesiz Allah da gafurdur rahîmdir. O da sizin günahlarınızı rahmetiyle bağışlar.” (1)

    Evet, kötülüğün kökünü en keskin kılıçlardan daha güzel kesecek olan şey ihsanla muamelede bulunmak; Allah’ı görüyormuşçasına ya da en azından O’nun tarafından görülüyor olma şuuruyla kötülüklere bile iyilikle karşılık vermektir. Mesela; bir insan size, “falanın oğlu” dese ve babanızı inkar ederek hakarette bulunsa; size düşen vazife, onun babasını en güzel yanıyla zikrederek, “Sen şerefli bir babanın oğlusun, namuslu ve çok iffetli bir annenin çocuğusun. Seni de onlar gibi şerefli ve iffetli olarak biliyordum; nasıl oldu da ağzından böyle yakışıksız bir söz çıktı, anlayamadım” demekten öte mukabelede bulunmamaktır. Zannediyorum, sizin bu tavrınız muhatabınızı kendi saygısızlığının altında bırakacak ve meselenin büyümesine mani olacaktır. Bazen hasma karşı tebessüm etmek onu ve ondan gelebilecek zararı defetmeye kâfîdir.(2)

    Hazreti Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, hasmı mağlûp etmenin en kısa ve emin yolu, fenalığına karşı iyilikle mukabele etmektir. Çünkü, eğer fenalıkla mukabele edilse, aradaki husumet artar. Hasımlardan biri zâhiren mağlûp bile olsa, kalben kin bağlar, adâveti devam eder. Fakat, eğer iyilikle mukabele edilirse, karşıdaki de pişman olur, belki dost halini alır. Öyleyse, mü’minler “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.” (Furkan, 25/72) ve “Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, şüphesiz ki Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.” (Tegabün, 64/14) gibi Kur’an’ın kudsî düsturlarına kulak vermeli ve bu emirleri tatbik etmelidirler. (3)
    “Ey inananlar! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoşgörür, bağışlarsanız muhakkak ki Allah da Gafûr ve Rahîm’dir (O da sizi bağışlar)”. (Teğabun, 64/14) Ayetini özetlemek gerekirse ; mal ve evlat bir yönüyle potansiyel düşman, diğer yönüyle dosttur. Bunlar Allah yolunda değerlendirilebilirse, insan onlar vasıtasıyla hem dünyasını hem de âhiretini mamur edebilir. (4)

    Kafir akrabalara karşı bile , affedici olma ve onlarla Diyaloğu kesmeme şiarını emreden Ayetin yüklediği mana , insanları kazanma ve iman ilke müşerref olmalarına vesile olabilmektir.

    (1) Elmalı Hamdi Yazır , Teğabun(64/14) Tefsiri
    (2) M.Fethullah Gülen , herkul.org, 27.06.2005
    (3) Mektubat , Sayfa 256
    (4) Fethullah Gülen, Akademi, 30.09.2002

  118. Temmuz 19, 2007, 6:41 pm

    Soru : Diyaloğa karşı çıkan Müslümanlar hakkındaki düşünceniz nedir ? Onların bu konudaki temel yanılgısı size göre nedir

    İslami camiada Diyaloğu destekleyen ve bu vesile ile doğru İslamın tanıtılacağına inananlar olduğu kadar , Diyaloğu bir Hıristiyanlaştırma , İslam’dan taviz verme , İslam dışındaki bazı dinleri Hak Din olarak kabul etme şeklinde algılayanlarda vardır.

    Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bir makalesinde Diyaloğa karşı çıkan 3 zümreden bahsederken günümüz Hariciler, Karmatileri ve Anarşistleri demişti. Bunlara ilave olarak birde Diyaloğu hakkıyla bilmeden , dezenformasyondan kaynaklanan , konuya tam vakıf olmadığı halde “acaba İslam’a zarar verebilirmi ?” mülahazası ile endişe duyan samimi kardeşlerimizinde olduğunu görmekteyiz. Bu insanlar , Diyalog Hizmetlerinin içinde olmadıklarından , Diyaloğa biraz mesafeli durmakta ve kendilerince haklı endişelere kapılabilmektedirler.

    Halbuki , “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz “ hükmünce , hayatını İslam ve Kur’ana adamış , 30 yıllık Cami Kürsülerinde Hak aşkından gözü yaşlı bir vaizin önderliğinde ve gözetiminde sürdürülen Diyalog Hizmetlerinin İslam’a zarar vermesi mümkün olsaydı , acaba hayatını Küfre karşı mücadeleye adamış , Erzurumda ilk defa “Kominizme karşı mücadele derneğini “ kurmuş bu gözü yaşlı Vaiz bu denli Diyaloğu teşvik edermiydi ?

    Diyaloğa karşı çıkan Müslüman kardeşlerimizin en başlıca yanılgısı Kur’an ile çelişmeleridir. Yani Kur’anı Kerimi siyak ve sibak bütünlüğü içinde ele almayışlarıdır ! Mesela , Kur’anı Kerim

    Ali İmran suresi,64 ‘te (mealen) :

    “De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda ortak Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım” (1)

    Ankebut suresi,46’ta (mealen) :

    ”İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: ‘Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.” (2)

    Mümtehine suresi,8 ‘de (mealen) :

    ”Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (3)

    diyerek , yani Ehl-i Kitab ile Diyalog ve iyi ilişikiler tesis edin, derken , yine diğer Ayet-i Kerimelerde

    Bakara suresi , 191 (mealen)

    Onları(Kafirleri) nerede yakalarsanız öldürün

    Tevbe suresi , 73 (mealen)

    Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı sert ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir orası!

    Tevbe suresi , 31 (mealen ) :

    Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!

    Tevbe suresi , 5 (mealen ) :

    Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin

    diyerek , Kafirlere karşı nasıl bir tutum izlenmesini öğütlemektedir. Şayet Kur’anı Ehl-i Sünnet Uleması gibi siyak ve sibak bütünlüğü içinde , yani önce nazil olan Ayetler ile sonra nazil olan Ayetleri birbiriyle bağımlı bir bütün olarak kabul etmezsek , o zaman (yüzbin defa Haşa) Kur’an-ı kerimi bir çelişki içinde göstermiş oluruz ki , Diyalog karşıtı kardeşlerimizin yanılgıları burada başlamaktadır. Çünkü , Diyalog karşıtı kardeşlerimiz , bizim ilk paragrafta bahsettiğimiz Kafirlere karşı Diyaloğu ve iyi muameleyi emreden Ayetleri görmemezlikten gelip , sadece daha sonra bahsettiğim Ayetler üzerine konuştuklarından , yanlışa düşmektedirler.

    Buna isnaden soruyoruz : “Kur’anı Kerimde işimize gelen Ayetleri alıp işimize gelmeyen Ayetleri görmemezlikten gelmek , Hakiki bir müminin izleyeceği yomludur ? Diyaloğu emreden Ayetleri ne yapacaksınız ? Bu Ayetler bugünü kapsamıyor mu diyeceksiniz ? Veya nesh edilmiştir diyerek Ehl-i Sünnet Müfessirleri ile çelişeceksiniz ?

    İzninizle bir örnekle konuyu biraz daha açalım :

    Maide Suresi , 51 (mealen)

    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

    yani Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin , derken ;

    Maide Suresi , 5 (mealen) :

    Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.

    diyerek , Yahudi ve Hıristiyan hanımlarından iffetli olanları ile evlenmeye cevaz vermektedir.

    Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin yaklaşımını Elmalı Hamdi Yazır ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin anladığı şekliyle (4) anlamazsak , o zaman bir Ayeti “Yahudi ve Hıristiyanları düşman edinin “ , diğer Ayetide “ Düşman edinmenizi emrettiğim Yahudi ve Hıristiyanların hanımları ile evlenebilirsiniz” şeklinde anlamış oluruz ki , -haşa- bariz bir çelişki ortaya çıkmış olur. Çünkü hem düşman edinin hemde düşmanınız ile evlenebilirsiniz anlamı çıkmaktadırki , işte bu çelişki –yüzbindefa haşa- Kur’anın değil , Kuranı siyak ve sibak bütünlüğü içinde değerlendirmeyen Diyalog karşıtı kardeşlerimizin çelişkisidir !

    Kur’an ve Sünneti tahlil ederken , siyak ve sibak bütünlüğünü göz önünde bulundurmazsanız , Ayetlerin nuzül sırasını hangi olaylara göre indiğini saptamazsanız Kuranı katletmiş olursunuz.

    Hz.Musa (AS) ‘yı, Firavun gibi kendisini –haşa- İlahlaştıran büyük bir Kafire gönderirken: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44) , Efendimiz (SAV) ‘e: ‘Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et ” (Nahl, 16/125) , Allah’ın Ayetlerini inkar eden ve Efendimiz (SAV) ‘i yalanlayanlara karşı : “Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.” (Hicr, 85) demektedir.

    Yani, Kur’anı Kerim bazı yerlerde Kafirler hakkında sert davranmaktan bahsederken, yine bazı Ayet-i Kerimelerine “yumuşak” ve “bağışlayıcı” davranmaktan, “güzel muamele” etmekten bahsetmesi, bahse konu “sert” davranma fiilinin bütün kafirleri kapsamadığını göstermektedir. O zaman hangi Kafir’e karşı “sert” hangisine karşı “yumuşak ve bağışlayıcı” davranacağız sorusu akla gelmektedir. Bunada yine Kur’an cevab veriyor:

    ‘Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin.’ (Maide:58)

    ‘ İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: ‘Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim İlâhımız da, sizin İlâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.’ (Ankebut,46)

    ‘Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever.’ (Mümtehina, 8 )

    Ayetleri “Siyak ve Sibak bütünlüğü” içinde değerlendirirsek :

    Müslümanlarla Zulmeden, Alaya alan, savaşan ve İslam’a açıktan düşmanlığını ilan eden Kafir ve Münafıklara “SERT“ ol, diğerleri ile en güzel yoldan, “yumuşak ve musamaha yolu ile” yani İslamı sevdirerek Tebliğ etme yolunu açık tut! Umulurki, bu şekilde İslam’ın güzelliklerine şahit olurlar ve İman ile müşerreflenirler!
    Şimdi O Öne sürdüğünüz ayetlerin Hepsi Boşa Çıktı Gördünüzmü BilmedenAnlamadan Yaptığınız Yorumlar Sonucu Bilmem Nasıl Hesabını vereceksiniz

  119. Temmuz 19, 2007, 6:43 pm

    Peygamberimiz’in (sas) Ehl-i Kitap’la Diyaloğu

    İslamî düşüncede insan tarif edilirken ‘medeniyyün bittab” (yaratılışı gereği medenî) denilir. İnsanoğlunun genleri sanki cemiyet halinde yaşamak üzere programlanmıştır. O, oturacağı bir eve kavuşmak veya yiyeceği bir lokmayı elde etmek için onlarca insanla münasebet halinde olmak zorundadır. Şaka için bile olsa, ‘Ev olarak mağara, yiyecek olarak ot yeter’ diyecek birine, yazlık-kışlık giyeceklerini, kalemini, mürekkebini hatırlatırız.

    Âdemoğlu, insanca bir hayat yaşamada başka insanlara muhtaçtır, huzuru ve saadeti için de insanlarla iyi anlaşmaya, onlarla uyum içinde olmaya mahkûmdur. Atalarımız, çok yerinde olarak: Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa! demişlerdiir.

    İster istemez birbirine muhtaç bulunan, başkalarıyla bir arada yaşamak zorunda olan insanoğlu, bu başkalarıyla anlaşacak ve anlaşmak için de konuşacaktır. İnsan, kendi kendisiyle konuşmaz; konuşma en az iki kişi arasında olur. Yani insanlar monolog yaparak yaşamazlar; onlar, ‘İki kişi arasında cereyan eden konuşma’ manâsına gelen diyalog yaparlar. Yani diyalog, hayatımızın en temel unsurlarındandır.

    Kimlerle Diyalog?

    Hayatımız diyalogla geçer; temas ettiğimiz herkesle diyalog yaparız: Ailemiz halkıyla, komşularla, iş muhiti ve alış-veriş yerlerinde karşılaştıklarımızla vs. Bir Arap atasözü, ‘Kişi tanımadığının düşmanıdır.’ der. Öyleyse dostluğun, samimiyetin kaynağı ve sebebi tanışmaktır. Bunun da yolu, öncelikle konuşmaktan, yani diyalogdan geçer.

    Sadece komşular, akrabalar, meslektaşlar değil, aile fertleri bile, aralarında samimi olarak görüşüp konuşmadıkları takdirde birbirlerine yabancılaşırlar.

    Zamanımızda, gelişen teknoloji sebebiyle dünya bir köye hattâ bir meclise döndü. Artık değişik renk ve dilde, farklı inanç ve kültürde insanlarla her zaman iç içe olmak durumundayız.

    Peki, bizden olmayanlara, bizden kabul etmediklerimize, hattâ düşmanlarımıza nasıl davranacağız?

    Onlardan kaçacak mıyız? Küsüp, onlarla konuşmayacak mıyız? Kavga mı edeceğiz? Düşmanlık içinde mi yaşayacağız?

    Hele bu bizden olmayan, işverenimizse, işçimizse, meslektaşımızsa, hattâ eşimizse?

    Bir tebessüm, bir selâm daha uygun değil midir! Bu ne kaybettirir? Bayramlarda, başka özel günlerde ikramlaşmayalım mı?

    Mesafeli olacaksak sebebi ne? Sınırı ne?
    Dinlerimiz, kültürlerimiz farklı diye mi?
    Acaba dinimiz bu konuda bir yasak mı koymuş? Bu, bir zan mı, bilgi mi?
    Devletlerimiz farklı diye mi? Devletin böyle bir yasağı mı var?
    Geçmişte ecdadımız, onların ecdadıyla savaştı diye mi?
    Öyleyse barışın manâsı ne?

    Vs’ sorular çoğaltılabilir.

    Ehl-i Kitap’la diyalog meselesini bu çeşitten sorulara arayacağımız cevaplarla daha iyi anlayabiliriz.

    Dinimiz ve Diyalog

    Dinimizin başka din mensuplarıyla karşılaşmayı ve onlarla diyalogu yasakladığını kimse söyleyemez. Her şeyden önce, eğer İslâm hak bir dinse ve kendisini bütün dünyaya götürmesi gereken yeni mesajların sahibi görüyorsa, en ziyade araması gereken şey diyalog olacaktır. Ayrıca, İslâmiyet’te ‘Diğer din mensuplarıyla görüşmeyin, konuşmayın; onlara mesafeli durun, hattâ güç kullanın! Gerekirse onları kılıç zoruyla İslâm’a sokun!’ diye bir prensip söz konusu değildir. Bilakis Kur’ân-ı Kerim, pek çok âyetlerinde, Hz. Peygamber’e Dinde zorlama yoktur; sen sadece tebliğ edicisin; bir uyarıcı ve müjdeleyicisin.. Sözlerine tesir vermek, insanların kalplere imanı koymak Allah’ın işidir. Sen, muhatapların nasıl davranırlarsa davransınlar, tebliğ işinde hep müsamahalı ol, affet, gördüğün kötü muameleleri onları yapanların cahilliğine ver ve onlar için de selâm dile! şeklinde hitap eder.

    İslâm, kelime olarak sulh ile münasebattardır. Hedefi de insanlığı sulhe kavuşturmaktır. Onun ilk muhatapları hep müşrik Araplardı. Hz. Peygamber (s.a.s.), tebliğine başlarken onlara en yakınları için hazırladığı bir yemek ziyafeti vesilesiyle evinde yaptığı davette olsun, arkadan yine dar çerçevede Safa tepesinde yaptığı tebliğde olsun Allah’ı, âhiret hayatını, Âhiret’teki sorumluluğu hatırlatmıştı. Yaptığı tebliğdi; muhatapları müşrikti ve onlara evinde yemek veriyordu. Hz. Hatice’nin servetinin önemli bu kısmı bu tür ziyafetlerde harcanmıştı. Yani o, baştan beri herkesle diyalog halindeydi. Diyalog olmasa tebliğ olmazdı. Ve elbette diyalogun ve onun sürmesinin en önemli şartı, insanların birbirlerini önce ne iseler o olarak ve kendi konumlarından kabuldü.

    Ve o, büyük tepki görüyordu. Alaya alınıyor, işkencelere maruz kalıyordu. Ama, kimse ile münasebetini kesmiyordu. Gelmeyene gidiyor, kovulsa, defalarca reddedilse bile herkesle münasebetini devam ettiriyordu.

    Peygamber aleyhissalâtu vesselâm sabrediyor ve inananlara da sabır tavsiye ediyordu. İşkence altında ölenler oldu. Mü’minler, gittikçe artan müşrik saldırıları karşısında hayatta kalabilmek için ana yurtlarını, baba evlerini, mal-mülk bütün varlıklarını terk ederek kuru canlarıyla önce Habeşistan’a, daha sonra Medine’ye hicret etmek zorunda kaldılar. Ancak müşrik Mekkeliler, mü’minleri hem Habeşistan’da hem Medine’de takibe devam ettiler.

    Hz. Peygamber Efendimiz’in Mekkelilerle yaptığı ilk üç savaşın üçünün de Medine’nin yakın çevresinde cereyan etmesi, Resûlüllah’ın her defasında kendini savunmak mecburiyetinde kaldığının en güzel delilidir. Onun bütün maksadı, insanların manen dirilmesiydi. O, savaşmak zorunda kalırken bile öldürmek için değil, diriltmek için savaşıyordu. Yeri gelince, onun Uhud Savaşı’nda düşürüldüğü çukurda yüzüne batan zırhı çıkarır, kırılan dişini avucuna alır ve kanlar içinde iken, arkadaşlarından bazılarının Mekkeliler için bedduada bulunması isteğine, ellerini kaldırıp, ‘Ya Rabbi, kavmimi affet, çünkü onlar bilmiyorlar!’ dediğini anlatırız. Yine yeri gelince, hayatının en acılı iki gününden biri, Uhud’dan daha acılı bir günü olarak zikrettiği Taif ziyareti dönüşü o hazin münacatı karşısında Hz. Cebrail’in gelip, ‘Ya Muhammed (s.a.s.)! İstersen Dağlar Meleği’ne emredeyim, şu dağı Taiflilerin başına geçirsin!’ demesine, hiç tereddüt etmeden, ‘Hayır! Bu insanların neslinden yüz yıl sonra bile bir mü’min gelecekse, böyle bir şeyin olmasını istemem!’ şeklinde mukabele etmesini anlatırız. Bütün bunlar, insanların dirilişi, imanlarının ve âhiretlerinin kurtulması adına onlarla münasebetin, diyalogun devamını, daima insanların hayrını istemenin gereğini anlatan en güzel misaller değil midir?

    Hudeybiye Sulhü: Diyaloğun Savaşa Tercihi

    İnsanları İslâm’a kazanmada Hz. Peygamber’in takip ettiği metot, savaş ve baskı değil, prensipte her zaman için sulh ve sulh ortamında İslâm’ın yaşanışını göstermek, fiilî örnek ortaya koymak olmuştur. Bunun en güzel örneği Hudeybiye Sulhü’dür.

    Resûlüllah (s.a.s.), bu sulhü elde etmek için en yakınlarının ve bu meyanda ‘Benden sonra bir peygamber gelecek olsaydı o, Ömer ibnu’l-Hattâb olurdu.’ hadisiyle feraset ve kapasitesi nebevî tasdik ve takdire mazhar olan Hz. Ömer gibi birinin bile anlamakta zorlanarak ‘haysiyet kırıcı’, ‘zillet getirici’ taviz olarak değerlendirdiği, hattâ neredeyse bütün arkadaşlarının kabulde zorlandığı davranışlarda bulundu. O gün Hz. Ömer (r.a.) ile Resûlüllah (s.a.s.) arasında geçen konuşma şöyle idi:

    – Ey Allah’ın Resûlü! Biz hak üzere, onlar da bâtıl üzere değiller mi?

    – Elbette, şüphesiz öyle!

    – Bizim ölülerimiz cennetlik, onlarınki cehennemlik değil mi?

    – Elbette! Şüphesiz öyle.

    – Öyleyse niye dinimizde bu zilleti kabul ediyoruz? Allah bizimle onlar arasında (savaşla belirlenecek) hükmünü vermezden önce geri mi döneceğiz?

    – Ey Hattâb’ın oğlu, ben Allah’ın Elçisi’yim ve O’nun emrine muhalif de değilim ve Allah da ebediyen bizi terk etmeyecektir!’

    Medine’ye dönmek üzere yola çıkılır. Yolda Fetih Sûresi iner ve Hudeybiye Sulhü’nü bir zafer olarak müjdeler: ‘Biz sana apaçık bir zafer ve fetih ihsan ettik!’ Hz. Peygamber, sûreyi Hz. Ömer’e baştan sona kadar okur.

    Hudeybiye Sulhü’ne karşı çıkıştaki hatasını bilahare anlayarak kefaret için zaman zaman ömür boyu oruç tutup, sadaka verecek olan Hz. Ömer, ayrıca Hz. Ebu Bekr ve diğer pek çok sahâbî ittifakla, Hudeybiye sulhünün ‘İslâm’ın en büyük zaferi olduğu’nu ifade edeceklerdir (Vâkidî, 1966, 2: 609-610).

    Böylesine itiraz ve hayal kırıklarıyla karşılanan bu sulh öylesine güzel gelişmelere zemin hazırlamıştır ki, onun gerçek bir fetih olduğu ve hattâ ‘İslâm’da Hudeybiye fethinden daha büyük bir fetih olmadığı’ ittifakla kabul edilecektir (a.g.e., 2: 624).

    Vâkidî bu sulhün İslâmî inkişaftaki tesirini şöyle açıklar: ‘Harp, insanlar arasına bir perde ve karşılıklı konuşmalara mâni olmuştu. Karşılaşılan her yerde kavga yapılıyordu. Hudeybiye sulhü gerçekleşince savaş bitti ve insanlar birbirlerine güvenmeye başladılar. Birazcık anlayışı olan bir kimseye İslâm anlatılınca artık hemen Müslüman oluyordu. Öyle ki, bu sulh sırasında savaşın ve şirkin devam ettiricileri konumundaki bazı müşrik liderler bile İslâm’a girdiler.’ Vâkidî’nin örnek olarak ismen kaydettiği iki kişiden biri Amr ibnu’l-As’tır ve istikbalin Mısır fatihidir. Diğeri, ‘Allah’ın çekilmiş kılıncı’ unvanını alacak olan Hâlid ibnu Velîd’dir; o da Suriye ve İran’ın fatihi olacaktır (a.g.e., 2: 624).

    Evet, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), diyalog imkânı elde etmek için, yani Müslümanlarla müşrikleri bir araya getirme, aralarında konuşma, birbirlerini daha yakından tanıma imkânı sağlamak gayesiyle her ne pahasına olursa olsun sulh istemişti. Elde edilen netice, onun ne kadar haklı olduğunu göstermiştir.

    Ehl-i Kitap’la Diyalog

    Müşriklere karşı tavrı bu olan Hz. Peygamber’in Yaratıcıya, Hz. Âdem’den başlayıp Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Yakup, Hz. Musa ve Hz. İsa’ya (a.s.) dayanan peygamberler silsilesine ve ölümden sonra yeniden diriltiliş ve hesap, Cennet, Cehennem ve ebedî hayata inanan Ehl-i Kitab’a karşı tavrı elbette daha iyi ve çok daha yumuşak olacaktı. Nitekim de öyle olmuştur.

    Ehl-i Kitap Kimdir?

    Öncelikle belirtelim ki, ‘Ehl-i Kitap’, Kur’ânî bir tabirdir. İslâm’a göre, Ehl-i Kitap deyince semavî kaynaklı kitaba inanan din mensupları kastedilir. Bu açıdan ilk akla gelenler Yahudî ve Hıristiyanlardır. Ancak, Hz. Âdem’den Resûl-i Ekrem’e gelinceye kadar 124 bin peygamber geldiğine, bunlardan bir kısmına kitap indirildiğine inanıyoruz. Şu halde, prensipte, kendisine kitap inmiş bütün dinler Ehl-i Kitaptır. Nitekim Mecusilere de Ehl-i Kitap muamelesi yapılacağı Resûlüllah’tan rivayet edilmiştir, ancak kestiklerini yememek, kadınlarıyla evlenmemek şartıyla (Taberî, tarihsiz, 3:29). Bediüzzaman merhum, müfessir seleflerinden bir adım daha ileri giderek, Kur’ân’ın ‘Ya Ehle’l-Kitap!’ hitabına, -tabirin ‘ya ehle’l-mektep şeklinde de anlaşılabileceğini söyleyerek- bugünkü ‘aydın’ dediğimiz okur-yazar takımının da muhatap olabileceği görüşüne yer verir (Sözler, ’25. Söz’, RNK l: 183). Biz Müslümanlar için, Resûlüllah öncesi mevcut bütün dinlerin ve hususen mukaddes kitap inancı taşıyanların semavî asıllarının olabileceğini kabul etmekte dinî bir engel yoktur. Nitekim, Alman etnologlarından Wilhelm Schimidt, medeniyet tarihçilerinin insanlığın en ibtidaî medenî safhası kabul ederek, avcı-toplayıcı diye adlandırdıkları dönemde bile çok tanrılı bir inanca değil Tevhid akidesine sahip olduklarını etnolojik verilerden hareketle ispat etmiştir (Kaynak 2004). Kur’ân’da geçen Zülkifl ismiyle Gouthama Boudha’nın kastedilmiş olabileceğine dikkat çeken (Le Saint Coran, Enbiya, 85’in tercümesinde) Muhammed Hamîdullah merhum, Mecusilik, Brahmanizm, Budizm gibi hâlen yer yüzünde mensupları bulunan dinlerin mukaddes kitaplarında Peygamberimizle ilgili olan ifadelerin bir kısmını gösteren bir çalışma yapmıştır (Bu bilgileri, Kütübü Sitte Muhtasarı Tercüme Ve Şerhi isimli çalışmamızda geniş olarak kaydettik,14: 279-83).

    Görüldüğü üzere, Ehl-i Kitap tabiriyle, bazısı münakaşa edilebilecek farklı yorumlar olsa da İslamî kaynaklar, öncelikle Yahudi ve Hıristiyanların kastedildiğinde ihtilaf etmezler. Bu tabir Kur’ân’da sıkça geçtiği gibi, ayrıca ‘Yahudi’ ve ‘Nasâra’ veya bunlara delalet eden başka tabirler de geçer. Bu üç tabir umumiyetle farklı zaman dilimleri içinde, farklı şartlara -ve bunlara bağlı sorulara- göre geldiği için, bu konuyu kavramada âyetlerden sadece birini esas almak yeterli olmayabilir ve hattâ yanlış neticeye de götürebilir. Bu sebeple, imkân nispetinde konuya giren bütün âyetleri, nüzul sebepleriyle birlikte bilmek gerekir. Nitekim Kur’ân’da, Ehl-i Kitab’ı kınayan, tehdit eden ve hattâ şirke nispet eden âyetler olduğu gibi, takdir eden, öven âyetler de vardır. Yâni Kur’ân-ı Kerim’e göre, Ehl-i Kitab’ın hepsi bir değildir, tıpkı Müslümanların da hepsi bir olmayıp kiminin müttaki, kiminin fâsık, kiminin de daha başka derecelerde olduğu gibi.

    Diyalog konusunda bilinmesi gereken bir nokta da şudur: Ehl-i Kitap deyince ister yukarıda belirtildiği üzere, geniş bir yelpazede bakalım, ister mûtad üzere akla hemen geliveren ve Kur’ân’ın zahirine de uygun olan sadece Yahudi ve Hıristiyanları anlayalım, Cenab-ı Hak, yüce Kelâmında Hıristiyanların mü’minlere daha yakın olduğunu belirtir: ‘Mü’minlere sevgi bakımından en çok yakınlık duyanların ise ‘Biz Nasârayız (Hıristiyanlarız)’ diyenler olduğunu görürsün.’ (Mâide, 5/82). Gerçekten, bilhassa Resûlullah döneminde bu bir hakikattır. Resûlullah’ın mesajı kendisine ulaşan ilk Hıristiyanların tepkileri nâdir istisnalar dışında oldukça müspet ve edepli olmuştur: Bahira, Varaka ibnu Nevfel, Necaşi, Herakliyus, Mukavkıs, Addâs, Fervetu’bnu Amr el- Cüzâmî, Kapıcı Mürâ, Süheyb-i Rûmî gibi nicelerinin menkıbeleri okununca, kaydettiğimiz âyetin manâsı hadiselerle müşahede edilir. Mezkûr âyetin devamında, Hıristiyanlardaki yakınlığın kaynak ve sebebi de belirtilir: ‘Bunun sebebi, onlar arasında bilgin keşişlerin ve dünyayı terk etmiş rahiplerin bulunması ve onların kibirlenmemeleridir.’ Bu mânaya mâsadak olan çağdaş Addâs, Süheyb, Mürâ”ların yokluğunu söylemek hem Kur’ân’ın ruhuna ters düşer, hem de fiilî müşahedelerimize.

    Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitab’a Yaklaşımı

    Mekke’de münferit bazı şahıslar dışında Ehl-i Kitap bir cemaat yoktu. Bu sebeple Ehl-i Kitap’la ciddî mânada bir temas Hicret’ten itibaren Medine’de başlar. İncil ve Tevrat, Hz. Peygamber’e göre, Hz. Âdem’le başlayan peygamberlik zincirinin Kur’ân’dan önceki son halkaları idiler. Binaenaleyh, bu iki Kitap mensuplarının kendisine sahip çıkacaklarını, etrafında yer alıp şirke, batıla, ahlâksızlık ve zulme karşı elbirlik mücadele vereceklerini ümit ediyordu. Medine’ye gelir gelmez, günümüzün tabiriyle bir manâda Anayasa diyebileceğimiz yazılı bir anlaşmanın ikinci maddesini, ‘İnananlar müstakil bir ümmettir.’ diye tespit ettiği halde, 25. maddede de: ‘Beni Avf Yahudileri, mü’minlerle birlikte olarak bir ümmet teşkil ederler.’ demek suretiyle onların beraberliğine ne kadar inandığını ortaya koymuştu. Bu ifade, onları inançlarında İslâm’a zorlama manâsına gelmiyor, aksine onları kendi değerleri içersinde olduğu gibi kabullenmeyi ifade ediyordu. Çünkü, aynı maddenin devamında: ‘Yahudilerin dinleri kendilerine, Mü’minlerin dinleri kendilerinedir. Buna gerek mevlâları (azatlıları) gerek kendileri dâhildirler. Yalnız kim ki haksız bir fiil irtikap eder veya bir cürüm îka ederse, o sadece kendine ve aile efradına zarar (vermiş) olacaktır.’ deniyordu. Bunu takip eden 26, 27, 28, 29, 30 ve 31’inci maddelerde teker teker adları zikredilerek diğer altı Yahudi kabilesinin de Beni Avf Yahudileri gibi oldukları belirtilir.

    Yani Yahudiler, bu anlaşmada, Mü’minlerle birlikte yaşayan, birbirleriyle yardımlaşan, biri diğerinin düşmanına yardım etmeyen vatandaşlar konumunda idiler.

    Bazı Jestler

    Resûlüllah (s.a.s.), Medine’ye hicretinin ilk aylarında Yahudilerden destek görme ümidini taşıyordu ve bunu devam ettirmek istemişti. Kazanma ümidiyle, onları memnun etmeye yönelik bir kısım jestlerde de bulunmuştur. Medine’de namaz kılarken 17-18 ay kadar Kudüs’te Beytü’l-Makdis’i kıble edinme, âdaba müteallik bazı hususlarda Ehl-i Kitap olmaları hasebiyle Yahudilere uyma, ‘Ben, kardeşim Musa’nın sünnetine uymaya daha lâyıkım.’ diyerek Aşure Orucu’nu tutma (Buhari, ‘Savm’, 69, Müslim, ‘Sıyâm’, 127, Bak. Kütübü Sitte Tercüme ve Şerhi 9: 460-65), bilhassa Yahudilerle ilgili meselelerde Kur’ân yerine Tevrat’ın hakemliğine başvurma, Yahudilere hoşlanacakları tabirlerle hitap etme ve onlara hitap ederken Allah’ın üzerlerindeki nimetlerini hatırlatma (Vesâik, s.92-93, 15. vesika), bunlardan bazılarıdır.

    Yahudilere Tam Bir Din Hürriyeti Tanınması

    Anayasa maddelerinde yer alan bu husus, Kur’ân âyetleriyle devam edecektir. Sözgelimi, Beni Kaynuka Yahudilerinin Medine’den ayrılmaları sırasında Yahudi aileleri içinde Yahudilik terbiyesi ile yetiştirilerek Yahudileştirilen Arap çocukları ihtilaf konusu olmuştu. La ikrâhe fi’d-din yani ‘Dinde zorlama yoktur’ âyeti ile (Bakara, 2/256) geçmişte yahudileşmiş olanların dinlerini terke zorlanması yasaklanmıştır. Keza, Müslüman olan Himyer meliklerinin, yörelerindeki Yahudi ve Hıristiyanlardan bir kısmının Müslüman olduğunu bildirmesi üzerine, Resûlullah derhal mektup yazarak: ” Eski dinlerinde kalmak isteyen Yahudi ve Hıristiyanların istekleri reddedilmesin, onlardan cizye almanız yeterlidir’ Kim Resûlullah’a bu vecibesini yerine getirirse o, artık Allah ve Resûlullah’ın zimmetindedir (mal-can-ırz garantisi altındadır).’ (Vesâik, s. 220, 109. vesika). diyerek bu meseledeki İslâmî prensibi hatırlatmıştır.

    Resûlüllah aleyhissalatu vesselam, taşra vilayetlerine gönderdiği bir mektupla bütün valilere yaptığı tamimde, diğer bir kısım talimat meyanında şunu da ilâve etmiştir: ”İslâm’a girenler bize terettüp eden hak ve vazifelere tabi olurlar, eski dinlerinde sâbit kalanlara baskı yapılmaz, onlardan maddî imkanlarına göre cizye al (Alınacak cizye) bir dinar ve daha fazla veya bu değerde bir şey olmalıdır, kim bu borcunu öderse o zimmetimiz (garantimiz) altındadır” (Vesâik, s.199, 104 /elif. vesika).

    Keza, Aleyhissalatu vesselâm Yemen valisi Muaz ibnu Cebel’e yazdığı mektupta da bu meseleye teması ihmal etmez: ” Kim dininde sâbit kalır ve cizyesini öderse, o diniyle baş başa bırakılır. Artık o, Allah’ın Resûlü’nün ve Mü’minlerin zimmetindedir. Ne öldürülür, ne esir edilir, yapabileceği mükellefiyete (vergiye) tâbi kılınır. Dinini terk etmesi için eziyet edilmez. Onların gözetleyicisi Allah’tır (Allah’ın işini siz yapmaya kalkmayın)” (Vesâik, s.213, 106/dal. vesika).

    Keza Hayber Yahudilerinden Safiye radıyallahu anhâ ile evleneceği zaman, onu Müslüman olmaya zorlamaz, şöyle diyerek davet eder: ‘Şayet eski dininde kalmak istersen seni İslâm’a zorlamayız. Allah ve Resûlünü tercih edersen, seni zevcem olarak seçeceğim.’ Safiye vâlidemiz, Tevrat menşeli bilgisi ve evlenmezden bir müddet önce gördüğü bir rüyanın da tesiriyle şu cevabı verir: ‘Ben, Allah ve Resûlünü tercih ediyorum.’ (Vâkidî, 2: 707).

    Hanımları arasında herhangi bir tefrike yer vermeyen Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Safiyye’nin, kendisine diğer hanımları tarafından: ‘Yahudi kızı!’ diye rahatsız edildiği şikâyetini ulaştırınca: ‘Sen de onlara: ‘Amcam Hârun, babam Musa!’ deseydin ya!’ buyurur. Ve Safiyye’ye söz konusu sözü söyleyen hanımıyla iki buçuk aya yakın bir müddet konuşmaz.

    Keza Kureyza Yahudilerinden olan Reyhâne’nin hikâyesi de dikkat çekicidir. Aleyhissalâtu vesselâm bu hanımı cariye olarak değil, zevce olarak hâne-i saadete dahil etmek ister ve bu maksatla ‘örtünme’yi teklif eder. Ancak Reyhâne: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Beni cariye olarak tut; bu senin için de benim için de daha muvafık.’ der. Resûlüllah (s.a.s.), Müslüman olmasını teklif eder. Reyhâne bunu da kabul etmeyip, Yahudilikte kalmakta ısrar edince Aleyhissalâtü vesselâm onu zorlamaz. Fakat Reyhâne bir müddet sonra kendi kararı ile Müslüman olur (İbnu Hişâm 3-4: 245; Üsdü’l-Gâbe, 7: 120).

    Bu örnekler çoğaltılabilir.

    Yahudilerle Beşeri Münasebetler

    Daha Medine’ye gelir gelmez yapılan beraber yaşama anlaşmasının 25. maddesinde ‘Beni Avf Yahudileri, mü’minlerle birlikte olarak bir ümmet (câmia) teşkil ederler.’ denmesi, Yahudilere nasıl bir nazarla bakıldığını yeterince ifade eder. Rivayetler hem Resûlüllah’ın ve hem de diğer bir kısım Müslümanların Yahudilerle ziyaret, alışveriş, borçlanma, selâmlaşma gibi her çeşit beşerî münasebetleri sürdürdüklerini gösterir: Hz. Ali’nin ücret mukabilinde bir Yahudi’ye kuyudan su çekme hizmeti sunduğu (Tirmizi, ‘Kıyamet,’ 35), bir kısım Sahabîlerin ve hattâ Resûlullah’ın Yahudilere borçlanmaları bile vâkidir. Resûlullah’ın vefat ettiği zaman zırhının, borcuna mukabil bir Yahudi’de rehin olduğu bilinmektedir (Buhari, ‘Rehin,’ 2, 5; Müslim, ‘Müsakât,’ 124). Resûlüllah (s.a.s.), zaman zaman Yahudilerin toplanıp meselelerini görüştükleri, Tevrat okudukları Beytu’l-Midras denen eve uğrayıp Yahudilerle konuştuğu bilinmektedir (Ebu Davud, ‘Hudûd’, 26).

    Bir Yahudi çocuğunun Resûlullah’la hususî dostluğu bile söz konusuydu. Zira Aleyhissalatu vesselâm’a sıkça uğrayıp bazı hizmetlerini gören bu çocuğun hastalandığını işiten Allah Resûlü, çocuğa ‘geçmiş olsun’ ziyaretinde bulunur Ebu Davud, ‘Cenâiz’, 5, [3095. h]. Beni Kureyza’dan olan Reyhâne’ye, Hayber Yahudilerinden olan Safiyye’ye Hâne-i Saadet’te birine cariye, diğerine zevce olarak yer verilmesini, daha başka maksatların yanı sıra, Anayasa’nın Yahudiler hakkında öngördüğü ‘Mü’minlerle bir ümmet olma’ hedefini gerçekleştirmeye yönelik fiilî tedbirler olarak da değerlendirebiliriz.

    İslâm, komşuluk münasebetlerine çok fazla önem verir. Kapısı yakın olan komşunun uzak olana karşı tekaddüm hakkı vardır. Komşu Yahudi (gayr-ı Müslim) de olsa tekaddüm hakkını korur, ciddi bir hak olan şuf’a hakkında olduğu gibi (Abdurrezzak, 8: 84).

    Hz. Peygamber ve Necranlılar

    Hz. Peygamber’in Necranlılarla olan münasebeti, diyalog deyince öncelikle kastedilen ikili görüşmenin en güzel örneğini teşkil eder. Çünkü Necranlılar, Resûlullah’ın kendilerine yazdığı bir mektup üzerine, aralarında Ebu’l- Hâris diye bilinen meşhur bir alimin de yer aldığı 17’si eşraf olmak üzere 60 kişilik oldukça kalabalık bir heyet halinde gelerek (İbnu Hişâm, 1-2: 575) birkaç gün Aleyhissalâtu vesselâm’a misafir olmuşlardır. On yedi kişilik eşraf takımından üç kişinin ehassu’l- havas ‘en büyükler’ durumunda daha üst, hiyerarşik bir gurup teşkil ettikleri anlaşılmaktadır: İbnu Sa’d, 14 kişilik eşraf grubunun isimlerini teker teker verir (İbnu Sa’d, 1: 357).

    Görüşmeler

    Necranlıların Medine’deki müsaferetleri süresince kendileriyle ‘İslâm dini’ hakkında, hususen de ‘İslâm nazarında Hz. İsa ve Hz. Meryem’in yerleri’ olmak üzere birçok mesele üzerine bilgi alış-verişi ve münakaşa ve müzakereler yapılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Necranlıları İslâm’a davet eder, onlar kabul etmezler. Hz. Peygamber bu hususta ısrar etmez. Necranlılar, Kitaplarında mevcut bazı bilgiler sebebiyle davete icabet etmeyi kendi aralarında münakaşa ederler. Aralarında yer alan âlim kişi Ebu’l-Hâris, Hz. Muhammed’in ‘Beklenen, hak peygamber’ olduğunu itiraf etmesine rağmen, ‘Kavmimizin bize yaptıkları İslâm’a girmeme mani oluyor. Bize şeref, mal-mülk verdiler, ikramlarda bulundular ve bizim bu zâta muhalefet etmemizi istediler. Eğer Müslüman olursak, bütün bu verdiklerini geri alacaklardır’ diyerek Müslüman olmaktansa bir anlaşma yapmaları gereğinde heyeti ikna eder (İbnu Hişâm, 1-2: 573). Ancak diğer iki büyük es-Seyyid ve el-Âkıb bilahare Müslüman oldular.

    Bu müzakereler esnasında Kur’ân’daki mübâhele âyeti (Âl-i İmrân, 3/61) bu vesile ile onlarla ilgili olarak inmiş, en sonunda her iki tarafın da mutâbık kaldığı yazılı bir anlaşma yapılmış ve Peygamber Efendimiz’in elinden insanlığın farklı dinler ve milletler koalisyonu şeklinde sulh içinde yaşama şartlarını gösteren bir vesika ortaya çıkmıştır. Biz insanlığın geldiği bugünkü safhada -ki insan hakları, din ve vicdan hürriyeti üzerinde çokça durulduğu günümüzde bile- bile, başka din ve inanç mensuplarına tanınan hak ve uygulamalarında henüz buna yetişemediği kanaatindeyiz. İbretle okunmaya değer:

    Necranlılarla Yapılan Yazılı Anlaşmanın Metni

    Bismillahirrahmanirrahim,

    Bu, Allah Resûlü Nebî Muhammed’in (Sallâllahu aleyhi vesellem) üzerinde yetkili kılındığı Necran halkı ile bütün meyve mahsulleri, bütün altın ve gümüş ve bütün kölelerle ilgili olarak yazdığı ahiddir. Kendisi bütün bunları, her biri bir okiyye (2136 gramlık gümüş değerinde) 2000 elbiseye mukabil onlara terk etmiştir. Bunun 1000’i her yıl Recep ayında, diğer 1000’i ise her yılın Safer ayında teslim edilecektir. Her bir elbise bir okiyye gümüş değerinde olacaktır. Şu şartla ki, vergiyi aşan veya gümüş miktarından eksik olan kısım hesapta nazar-ı itibara alınacaktır. Zırh, at veya malzemeden yaptıkları ödemeler hesaplanacaktır. Gönderdiğim elçilerin 20 güne kadarki ağırlanma ve yiyecek masrafları Necranlılar üzerinedir. Elçilerim bir aydan fazla tutulamazlar. Yemen’de bir cürüm işlenir, savaş çıkarsa 30 zırh, 30 at, 30 deveyi âriyeten vereceklerdir. Elçilerimin âriyet olarak alacakları zırh, at, deve veya mallarda zayiat meydana gelirse, elçilerim onları tazmin ve zararı mutlaka telafi edeceklerdir.

    Mallarına, canlarına, dinî hayat ve tatbikatlarına, hazır bulunanlarına bulunmayanlarına, ailelerine, mabetlerine ve az olsun çok olsun mülkiyetleri altındaki her şeye şâmil olmak üzere, Allah’ın himayesi ve Resûlullah Muhammed’in zimmeti Necranlılar ve onlara bağlı etraftakiler üzerine bir haktır. Hiçbir piskopos kendi dinî vazife mahalli dışına, hiçbir papaz kendi papazlık vazifesini gördüğü kilisenin dışına, hiçbir rahip içinde yaşadığı manastırın dışında başka bir yere alınıp gönderilemeyecektir. Almış oldukları ödünçlerde hiçbir faiz söz konusu olmayacaktır.

    Bu itaat ediş ve tâbi oluşlarından önce cahiliye zamanındaki kan davaları kaldırılmıştır. Onlar ne toplanıp bir araya getirilecekler ve ne de kendileri öşür vergisine tabi tutulacaklardır. Onların toprakları üzerine hiçbir askerî birlik ayak basmayacaktır. Onlardan herhangi biri alacağını talep ettiğinde onlar arasında bir eşitlik kurulacaktır. Onlar ne zulm edecekler ne de kendileri zulme uğrayacaklardır. Şayet onlar arsından herhangi biri istikbalde faizli muamelelere girecek olursa benim himayemin dışında tutulacaktır: Onlar arasında hiç kimse bir başkasının işlediği suç ve yaptığı haksızlıktan mes’ul tutulmayacaktır.

    Bu duruma göre, Allah’ın himayesi ve Resûlullah Muhammed’in zimmeti, Allah’ın bütün kuvvet ve kudretini gösterdiği güne kadar olmak üzere ve Necranlılar da hiçbir hata ve haksızlık işlemeksizin üzerlerine düşen vazifelerini layıkıyla yerine getirmeleri ve hiçbir zulümde bulunmaksızın iyi hal ve tutum göstermeleri şartıyla, bu yazıda gösterilen hususlar üzerinde bulunacaktır.

    Şâhitler: Ebu Süfyân ibnu Harb, Gaylân ibnu Amr, Mâlik ibnu Avf Ensârî, Akra ibnu Hâbis el- Hanzelî ve el-Muğîre ibnu Şu’be. Bu yazıyı yazan kimse: Abdullah ibnu Ebî Bekr’dir (Vesâik, s.175-76, 94. Vesika, İbnu Sa’d, 1: 287-288).

    Fransız şarkiyatçı Louis Massignon, Resûlullah’ın Necranlılarla yaptığı anlaşmanın âdilane olduğunu, Lammens’e atfen şöyle ifade eder: ‘Lammens’e göre, Hicret’in onuncu yılında yapılan antlaşma, biri zanaatkâr (Necran), diğeri askerî olan (Medîne) iki güç arasında hakkaniyet çerçevesinde müzakere edildi” (Opera Minora, Dar al-Maarif, Lübnan 1963, 1: 558). Tekrar etmenin yeridir: Resûlüllah, gayr-ı Müslimlere siyasî birlik teklifini yaparken, bugünün zorba güçlülerinin tarzında ezici, dayatmacı, sömürücü olmamış, kendinden sonra geleceklere de böyle bir tavsiyede bulunmamıştır.

    Mescid-i Nebevî’de Necranlı Hıristiyanlar

    Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitab’a davranışı ve onlarla münasebetleri çerçevesinde burada kaydı gereken mühim bir hâdise de, Mescid-i Nebevî’nin içinde Hıristiyanlara haftalık ayinlerini yapmalarına verilen izindir. Bu vakayı anlatan râvi ‘Necran heyeti gibisini hiç görmedim’ diyerek, günümüz için de oldukça ibretli olan vak’ayı anlatır: Heyet ibadet vakitleri gelince Mescid-i Nebevî’nin içinde ibadetlerini yapmak isterler. Ashaptan bazıları bunu garipsemiş, belki de bir tepki göstermiş olacaklar ki, Aleyhissalâtü vesselâm ‘Onları serbest bırakın!’ müdahalesinde bulunmuşlardır. Necranlılar doğuya yönelerek ibadet yaparlar (İbnu Hişâm, 1-2: 574, İbnu Sa’d 1:357). Serahsî, Hanefi mezhebindeki, mescide gayr-i Müslimlerin girme ruhsatını açıklarken başka örnekler verir, fakat bu hâdiseye temas etmez (Kitabu’s-Siyerü’l-Kebir, 1989, 1: 90-91).

    Hemen hatırlatmak isteriz: Hz. Ömer zamanında hicretin 14. yılında fethedilen Humus şehrinde, yerli halkın rızasıyla Yuhanna Kilisesi’nin dörtte biri cami olarak kullanılır (el-Belâzurî, 1958, s: 187). Aynı kapıdan girip çıkan Hıristiyan ve Müslüman âbidler birbirinden rahatsız olmazlar. Keza daha sonraki asırlarda Endülüs’te de San Vicent kilisesinin yarısı, yapılan anlaşma gereği, Müslümanlar tarafından cami olarak kullanılır (Mehmed Özdemir, 1994, s: 68).

    Bu uygulamaların yanında, İstanbul’da bazı semtlerde Kilise, Havra ve Câminin yan yana inşa edilmiş olma örneği, İslâm’ın hoşgörüsünü ifade etmede sönük kalır.

    Netice

    Gittikçe küçülüp köy haline gelen ve bu sebeple de her çeşit din ve kültüre mensup insanlarla iç içe yaşamak zorunda kaldığı bir safhaya giren insanlığın sulh ve huzur içinde yaşayabilmesi için, aralarında sevgi, saygı, adalet gibi bir kısım insanî değerleri güncelleştirmesi yani hayata geçirmesi gerekmektedir. Sevgi ve muhabbetin yolu tanışma ve muarefeden geçeceğine göre, bunun gerçekleşmesi için inanç ve ideolojileri ne olursa olsun insanların, her şeyden önce birbirlerini oldukları şekliyle, farklılıklarıyla kabul edip bir araya gelip konuşmaları; birbirlerini araya giren ikinci el kaynaklardan değil, bizzat kendilerinden dinleyerek, kendilerini birbirlerine sulh ortamı içerisinde, insanî ölçüler içinde anlatarak tanıtmaları ve tanımaları gerekmektedir.

    Bunu yaparken Muhammedî bir metotla hareket edip, anlaşamayacağımız apaçık belli olan ihtilaflı, farklı noktalardan değil, birleştiğimiz, anlaştığımız ittifaklı, menfaatli noktalardan başlamalıyız. Geçmişin kavgası kader olmuştur deyip eski devrin şartlarındaki olumsuzluklara da çok fazla takılıp geleceğimizi karartma yerine affı, müsamahayı, hoşgörüyü esas almalıyız.

    Şurası muhakkak ki, gaflet ve saflık, telafisi zor hayal kırıklığı da getirebilir. İstenmeyen menfilikler, bilhassa günümüzde içe kapanmakla önlenemez. Bunun yerine, kendimizi iyi tanımlayıp örnek hale gelmemiz ve inisiyatif sahibi bir aksiyon çizgisine sahip olmamız elzemdir.

  120. Temmuz 19, 2007, 6:55 pm

    Arkadaşlar Bitti Gibi Gene Sorular Geldikçe Gerekli Açıklamaları Yapacağız İnşallah Gelelim Bir Kaç Arkadaşımızın Daha İftiralarına ve ve onlara vereceğimiz cevaplara

    Ali Kardeşimiz demişler ki kendileri

    1. ALÎ Says:
    Temmuz 5th, 2007 at 9:31 am
    HAKK’ı gizleyen bir necîs’e(kâfir’e) “HAZRET” de-ni-le-mez!!!(”papa hazretleri”gibi).
    “EY PEYGAMBER KÂFİRLERLE VE MÜNÂFIKLARLA CİHÂD ET,ONLARA KARŞI SERT DAVRAN.ONLARIN VARACAĞI YER CEHENNEMDİR.O GİDİLECEK YER NE KÖTÜDÜR.”(TEVBE,73)
    Hiç kuşkusuz yumuşaklığın da,sertliğinde kendine göre yeri vardır.Hareketin kendine göre şartları ve bu yöntemin kendine göre uygun aşamaları vardır.Bazı durumlarda yumuşaklık sıkıntı getirir ve bazen de hoşgörü zararlı olur.”

    demiş şimdi gelelim sorun un ikinci kısmından başlıyacağım sen zaten cevap vermişin buna evet hoşgörünün yeri ve zamanı vardır o da zaten kuran ve sünnet perspektifinde ne zaman ne yapılması gerektiği anlatıldı

    Gelelim ilk kısma hoca efendinin papaya papa hazretleri diye hitap etmesi öncelikle şunu ifade ediyim Papa Ali Cenabları” bir taltif veya tazim değil, bir diplomatik uslubtur! Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen ‘Büyük Reis’ hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise , aynı şekilde ‘Papa Ali Cenablarıda’ veya “Hazretleride” bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım.
    Hudeybiye Barış Antlaşması , İslam’ın müşrik ve gayrimüslimlerle Diyalog kurmasına zemin hazırladığı ve bu vesile ile İslam’ın temsil edilmesine ve tanıtılmasına imkan sağladığı bir dönem olması ayrı bir husustur , Efendimiz (SAV) ‘in diğer Devlet Başkanlarına yazdığı doğrudan Tebliğ içeren mektublar yazması ise apayrı bir husustur ! Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır . Hadis-i Şerifde geçen “Efendi demeyin” , onu övmeyin anlamındadır. Yoksa , günümüzde bir çok meslek dalındaki insanlarada “Efendi” diye hitab edilmektedir. Diploması terminolojisinden bihaber olan kardeşlerimizin , “Ali Cenablarını” bir övgü ifadesi olarak görmeleri onların bu noktadaki bir Diplomatik uslub fukeralığının göstergesidir. bilmem anlatabildim mi hem niye bu kadar kelimelere takılı kaldınız bunun hakkındada yukarda bir arkadaşım gayet güzel cevaplamış inşallah sorunuza iyi bir şekilde cevap verebilmişiktir kusurlarımız affola

    saygılarımla

  121. Temmuz 19, 2007, 7:01 pm

    Şimdi Gelelim Başka Kendini İslam Alimi Zanneden Ve sanki haddiymiş gibi bizlere laf atan pessimist0034 şahısının iftiralarına demişsinki

    pessimist0034 Says:
    Temmuz 9th, 2007 at 8:35 pm
    ya fettullahcı arkadaslar galiba hiç kuran okumamıs ya da hiç dinini bilmiyo kuran ın tamamına inanmıyan müslüman degildir hak kitap kuran olduna göre buna inanmıyanla sen ne diyalogu kuruyon biz zaten hz.isa ya inanıyoz nie diyalog kuralım o incil o tevrat dogru mu ki ortak nokta arıyon onlar degiştirilmemiş mi”

    Öncelikle biz fettullahçı değiliz müslümanız müslüman bunu o kaskafana sok tamam mı sonra demişin ki kuranı okumuyormuşuk bilmiyormuşuuk hadi canım sende ordan sen kimsin bu cemaat için yüzlerce kişinin günahını alıyorsun hakkına giriyorsun sonra demişin ki kuranın tamamına inanmayan müslüman değildir evet değildir kuranın bazı ayetlerini görüp diyalogu karalayan kişiler yani siz kuran ın bir bölümünü alıp diğer ayetlerden niye bahsetmiyorsunuz niye tefsirler kuranın bütünlüğüğünü göze almayıp yarı ayetlerini getiriyorsunuz yukarda açıklanan ayetleri görmezden geliyorsunuz yoksa siz kur an ın tamamına inamıyormusunuz….

  122. Temmuz 19, 2007, 7:02 pm

    Ali kardeşime ekleme tamamına kadar dinle lütfen ufaktan cevapları var

  123. Temmuz 19, 2007, 7:33 pm

    Sıra fatih kardeşimizde çok uzun yazısı küçük yazılar ondan alıntı büyük yazılanlar benimdir…

    fatih Says:
    Temmuz 19th, 2007 at 4:15 pm
    veselam ceyhun sen cahilsin (ALLAH RAZI OLSUN)bunu söylerken şunları delil olarak görmekteyim zamanımız efendimize peygamberlik gelmeden öncede bundan farksız hatta kötüde diyebiliriz o zamanlar cahiliğe idi şimdi Allaha çok şükür simdiki zaman o zamandan yine de ii ama peygamberimiz müşriklere gidipde dememiştir hiç bir zaman gelin dioloğa girelim (KARDEŞ SENİN LUGATINDA HATA VAR BAK YUKARDA AÇIKLADIK DİYALOG NEYMİŞ Farklı dinlere mensub insanların inançlarını ve düşüncelerin birbirlerine zorla kabul ettirmeden eşitlik, hoşgörü, doğruluk, samimiyet, sevgi, saygı ve iyi niyet çerçevesinde, ortak olan veya olmayan bir meselede barış ve hürriyet atmosferinde, muhatabını öğrenmek, bilmek, tanımak, dinlemek ve anlamak maksadıyla karşılılı konuşabilmelerini, işbirliğine gidebilmelerini, birlikte yaşayabilmelerini, hatta uzlaşabilmelerini sağlayan bir karşılaşmadır (5) YUKARDAN ALINTI ŞİMDİ PEYGAMBER EFENDİMİZ ZAMANINDA TANIMDA YAZILANLAR YAPILMAMIŞMIDIR İNSANLARA HOŞGÖRÜ VE SAMİMİYET ÇERÇEVESİNDE DİN ANLATILMAMIŞMIDIR TABİKİ HAYIR AKSİNE BU ÇERÇEVELERDE ANLATILMIŞTIR AYRICA DİYORSUN Kİ PEYGAMBERİMİZ GİDİPTE DEMEMİŞTİR DİYALOĞA GİRELİM TABİKİ DEMEMİŞTİR BELKİDE O ZAMAN DİYALOG KAVRAMI YOKTU AYRICA YUKARDA PEYGAMBERİMİZİN DİĞER İNSANLARLA DİYALOĞU KONUSU İÇERİSİNDE DE BİR ÇOK ÖRNEK VERDİM DİYALOĞUN TANIMINA GÖRE KAFİRLERLE ANLAŞMA YAPMAK ONLARLA HERHANGİ BİR YERDE DİNİNİ ANLATMAK EĞER GEREKİYORSA ONLARIN DÜŞÜNCELERİNİDE DİNLEMEK PEYGAMBER EFENDİMİZİN YAPTIĞI DİYALOĞU DEĞİLDİR DE NEDİR İLLA İSMİ DİYALOG MU OLMALI BU KARŞILIKLI UZLAŞMALARIN DEVAM EDEK)

    diyehayır bizansa vede diğer kısra hükümdarlarına da dememiştir onlara sasdece ve sadece islama girin refaha erin demişlerdir.(BİZDE DİYAALOGTA DİNİMİZİ ANLATIRKEN BAŞKA BİR ŞEY DEMİYORUZ ZATEN ) o zaman islam azınlıktaydı kimi hükümdar mektupları yakmış kimi saygıdurmuş muhafaza etmiş kimide müşrikler gibi savaş açmıştır ama peygamberimiz din dioaloğuna girmemiştir hata ona şu teklifi yaptıklarında gel bir gün sen dinimize yer göster bir gün biz gösterelim diye hemen ayet iniyor ve diyorki ayet sizin dininiz size benim dinim bana yani anlayacağın o dinlerini kendilerine havale ediyordu (BURDADA AÇIKLAMAK GEREKİYOR AYETİ YANLIŞ VE BİLMEYEEK YORUMLUYORSUN ORDAKİ ASIL MESAJ BU ŞİMDİ BEN BURDA KENDİ Mİ YIRTIYORUM KLAVYE BAŞINDA SANA BİR ŞEYLER ANLATMAK İSTİYORUM VE ŞU AN İKİMİZ DİYALOG HALİNDEYİZ KENDİMİZİ ANLATIYORUZ OKUYANLARDA KİME İNANIRLARSA İNANICAKLAR ŞİMDİ BU AYET NİYE İNMİŞTRİ BİLİYONMU BEN ŞİMDİ BUNLARI SANA YETERİ KADAR ANLATTIKTAN SONRA EĞER SEN KASKAFALIĞA DEVAM EDERSEN BENİM DİYECEĞİM ŞUDUR TAMAM BENİM DİNİM BANA SENİN DİNİN SANA YANİ GEREKEN YAPILDIKTAN SONRA KENDİMİZİ DAHA ÇOK YIRTMIYACAĞIMIZI DOĞRU YOLU GÖSTERECEK ALLAHIN OLDUĞU BİZ ELİMİZDEN GELENİ YAPTIKTAN SONRA BU SÖZÜ SÖYLEMEMİZ GEREKTİĞİDİR YOKSA SENİN GİBİ HOP DİYE BENİM DİNİM BANA DERSEK HATA EDERİZ DEVAM EDELİM )ama senin hocan öyle değil ülkemizde olan biteni bilmiyormuş gibi bide devletimizi ö kanunlarını övüyor sizler dinler arası dioloğ adı altında din bahçeleri binaların altına kiliseler açılırken (EVET DİN BAHÇELERİ ADI ALTINDA KLİSELER AÇILIYOR BUNUN BİR ÖRNEĞİDE HZ ÖMER ZAMANINDA KUDÜSTE OLMUŞTUR AYRICA HRİSTİYANLARA YADA YAHUDİLERE MECİTTE İBADET YAPMALARINA PEYGAMBER EFENDİMİZ DE İZİN VERMİŞTİR TABİİ BİLMEDEN KONUŞUYORSUN AYRICA BİLMİYORSUN Kİ O BAHÇEYE GELEN İNSANLAR GENELDE TURİSTİK AMAÇLI GELİYORLAR İBADETHANELERİ GEZİYORLAR BİZİM ORADA TEMSİLCİLİKLERİMİZ SAYESİNDE MÜSLÜMANLIĞI İSLAMI DOĞRU Bİ ŞEKİLDE ÖĞRENİYORLAR SADECE KONUŞUYORSUN DEVAM EDEK ) hoş oluyor ama müslüman çoçuğunu kuran kursuna komsusna kuran ögrensin diye götürürken devlet buna el koyarken sesiniz çıkmıyor (YÜREĞİMİZ YANIYOR YÜREĞİMİZ NASIL BÖYLE BİR ŞEY DERSİN ELBETTE GEREKENLER YAPILIYOR DEVLETE ZARAR VERMİYECEK ŞEKİLDE) hatta kanunları översiniz (ÖVEMEYİZ SADECE BAZI DURUMLARDA SESSİZ KALMAYI TERCİH EDERİZ NEDENİ KARIŞIKLIK ÇIKMAMASIDIR ÇAĞLAYANDA MİLYONLARIN YÜRÜTMEK İSTEMEYİZ ANLADIN SEN ONU ) ölenede hakka yürürdü dersiniz şimdi bide olaya şöyle bakalım diyosunuz ki üç din var hakkı(HAKKI DERKEN HAK DİN BİDE DİNLER ARASI DİYALOGTAN BAHSEDİYON GALİBA YUKARDA GAYET İYİ AÇIKLAMASI VAR ) diyorsunuz geçenlerde bir genç söyle olay oldu diyorki mademki bütün dinler eşit diyoloğ halinde ve hepside diyorki yolunsonunda cennete gireceğiz bende dinim olan müslümanlıkta bazı yasaklar var ama hrıstıyanlarda yok o zaman bende hırıstıyan oldum diyo (HEPİMİZ CENNETE GİRECEĞİZ DİYE SÖYLENEN BİR ŞEY YOK TEMENNİMİZ BU FAKAT SAPTIRMA OLAYI ) nasıl olsa ona inananlar da cennete gidecdek bende giderim diyor işte biz bu yüzden diyoz Allah katında tek din islam diye bide diyorsunki atalarımız öteki dinlere hoşgörü ile baktı hayır sadece onlara eşit adalette bulundu (E ŞİMDİ EŞİT BULUNMASI ONLARA HAKSIZLIK YAPILMASI Bİ YERDE AZINLIK BULUNAN BİR ŞEYE YAPILMIŞ BİR HOŞ GÖRÜ DEĞİLMİDİR ANLAYAMADIM DOĞRUSU)onlardan cizre verği alıyordu (AMA ASKERLİK KARŞILIĞINDA ALIYORDU)hatta müslüman beldelerinde çan çalmalarına dahi izin vermiyordu sadece ibadet özgürlüğü çünkü onlar yeryüzünde küfrün değilde hakkın ismini yüce tutuyorlardı(ezan ile) sizler ılımlı yok yumuşak islam diyorsunuz (ILIMLI İSLAM DİYE BİR ŞEYİ YANLIŞ ANLIYORSUNUZ ONUNDA AÇIKLAMASININ YAPILMASI GEREK YENİ BİR KONU AÇICAZ İNŞALLAH OKURSUN ANLARSIN)oysa şeriat dinimizin hükümlerinin tamamına verilen mubarek bir isimdir (TAMAM DİNİN HÜKÜMLERİNİ REDDEDEN YOK ANLATCAZ KISACA AMAÇ BUNDA KAFİRE DİNİN KAFİRE GÖRE GÜZELLİKLERİNİ ANLATMAK MİSAL KAFİR KENDİ DURUMUNU SORDUĞUNDA ONA CEHENNEMLİKSİN DEMEK DEĞİLDE İLK OLARAK TÖVBE KAPISINI ANLATMAK GİBİ ANLADIN MI KAPİŞ ) islam mukaddesatından tahkir eden dinden çıkar o yüzden ılımlı müslümanlık demekcenabı hakka harb açmak gibidir(YA REDDEDİLEN HİÇ BİR AYET KURAN YOK NESİ HARB AÇMAK SAÇMALAMIŞSIN) islamı sözde yüceltmek için küffar ile beraber yatıp kalkmak onlara taviz vermek dioloğa girmek müslümana haramdır(HAYIR CAHİLSİN BİLMİYORSUN FARZDIR DOST OLMAK HARAM TEBLİĞ İÇİN YAKINLAŞMAK FARZDIR NEDEN BİLMEDEN KONUŞUYORSUN Kİ YA) peygamberimiz bir müsriği yahudiyi hrıstıyanı dine çekmek için hiç kurandan taviz vermişmidir (TAVŞZ VEREN YOKKİ BİR ÖRNEK LÜÜÜTFENNNN)şeriata ters düsen bir izlenim ortaya koymak kesinlikle Allaha havalem insanı dinden çıkartır hocana iftira atan da yok bu söylediklerim birazı yeter(HAAHAHA) hocanın nasıl bir şey olduğu bir peygambere nat okuyup ağlayaraksömürüde bulunanın arkasına gitmeyiz hocan çok peygamber aşığı ise yolundan gitsin ne sakal var(GÖZYAŞI MESELESİ İNŞALLAH PEYGAMBERİMİZİN BAHSETTİĞİ GÖZ YAŞI İLE SIRAT KÖRÜSÜNDEKİ ATEŞİ SÖNDÜREN CEMAAT OLACAĞIZ SAKAL KONUSU BAŞKA MESELE ONUDA Bİ KONU AÇİİM O ZAMAN) ne nevlilik var ne zikir meclidsi var ne cihat var böyle sevdalılık olmaz bir kere hocanız yahudi ile hırıstıyanları üzmemek için cihat ve hrıstıyan yahudilere karşı bir cihat ayeti okumuyor(HAYIR SADECE İSLAMDA KELİMELER ARTIK ÇARPITILDIĞI İÇİN CİHAT KELİMESİNİN KÖTÜ ANLAŞILMASINDAN ÖN YARGI OLUŞMASINDAN KORKTUĞUNDAN KİTAPLARINDA CİHAT YERİNE YUMUŞAK İFADELER YER ALIYOR İŞTE ILIMLI İSLAMIN BİR BAŞKA TÜRÜ AÇIKLIYCAZ İNŞALLAH) cemaatinede men ediyor olurmu böyle hocalık işine gelen ayet okunuyor gelmiyen okunmuyor yoksa lions klupleri yahudi locaları izin mi vermiyor yada bush ülkesinde sakallı kabuletmiyormu ki peygamberimizin sünnetiniyapmıyor sakal bırakmıyor(KARDEŞİM AÇIKLIYCAAZ İNŞŞALLAH DİLİMİN DÖNDÜĞÜNCE CEVAP VERECEĞİM TABİİ ART NİYET YAPARSAN ARTIK AYETİ DE ÖĞRETTİM ANLAYABİLİRSİN SENİN DİNİN SANA BENİM DİNİM BANA)
    HAYDİ SELAMETLE

  124. Temmuz 19, 2007, 10:16 pm

    Şimdi Şu Soruya Cevap Verelim Üstad Ve Bediüzzaman Niçin sakal Bırakmamıştır?

    elcevap:Bunu üstadın Emirdağ Lahikasındaki izahı İle İzah Etmek İstiyorum

    Sakal meselesi ise: Bu bir sünnettir, hocalara mahsus değil. Bu millette yüzde doksan sakalsız olanların içinde küçükten beri sakalsız bulundum. Bu yirmi senedir bana resmî hücumlarda bazı arkadaşlarımın sakallarını kestirmeleriyle, benim sakal bırakmadığım, bir hikmet, bir inayet-i İlâhiye olduğunu ispat etti. Eğer sakal olsaydı, tıraş edilseydi, Risale-i Nur’a büyük bir zarardı. Çünkü ölecektim, dayanamayacaktım.

    Bazı âlimler “Sakalı tıraş etmek caiz değildir” demişler. Muradları, sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır, demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur. Fakat bu zamanda, dehşetli pek çok günah-ı kebîreden çekinmek için, bu terk-i sünnete mukabil, Risale-i Nur’un irşadıyla, yirmi sene haps-i münferit hükmünde işkenceli bir hayat geçirdik; inşaallah o sünnetin terkine bir kefarettir.

    diyor üstad Ayrıca başka bir yerde

    Belki hatırınıza benim sakalsız olduğum gelir. Bunu size izah edeyim de tereddüdünüz gitsin. Bu sünneti işlemediğimin sebebi: Benim bir milyondan fazla talebelerim vardır. Ben sakal bıraksam, bunlar da genç-ihtiyar hep sakal bırakacaklar. Gençlerdeki sakal ise akranları arasında istihza mevzuu olacaktır. Bu sebeble ben bu sünneti tehir ettim.’

    İşte Açıklamalar Budur sakal Mevzuunda ise sünnettir Yapmayan Sünneti Terketmiş Olur Ve Günaha Girmez Şimdi Ben sana soruyorum sen Allah Sakal Bırakmayanlara bir ceza bir hüküm uygulamıyorda sen kim oluyorsunda sakalı yok diye hocamı kötülüyorsun yazıklar olsun artı zamanımızda sakal alay konusu olduğu halde artı
    şöyle bir açıklama yapayım günümüzde insanlar birini görünüşü ile karşılar düşünceleri ile uğurlar evet bir islam alimine zor gelir onlarda çok isterler sakal bırakmak ama şartlar onu gerektiriyorsa dinen de sakıncası yoksa sakal terk edilebilir
    anladın mı fatih kardeş kapiş -)

  125. Temmuz 19, 2007, 10:19 pm

    ILIMLI İSLAMMI SERT İSLAMMI

    Bir yanda Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında olduğu iddia edilen “Ilımlı İslam” yakıştırmaları bazı güzide Hak dostları ile anılmaya layık görülürken, diğer yandan Kur’an-ı Kerim’de masum bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek kadar dehşet verici (1), hele hele bir mümini kasten öldürmenin şirk günahına eşdeğer sayılmasına rağmen (2), bu terör eylemleri ile birlikte anılan insanların “Hakiki İslam”ı temsil ettiği iddiası gülünç olmaktan öteye geçmemektedir.

    İslam’ın ruhu prensib olarak acaba sertliği, affedici olmamayı, acımasız olmayı mı öğütlüyor ki, birileri “Ilımlı İslam” adına rahatsızlık telaffuz ediyor?

    Kur’an-ı Kerim, Hz.Musa (as)’ı firavuna gönderirken yumuşak uslub kullanmasını (3), Allah’ın ayetlerini inkar eden ve Efendimiz (sav)’i yalanlayan kafirlere yumuşak davranıp ve güzel muamele etmeyi (4), Efendimiz (sav)’in İslam’a hikmet ve güzel öğütle davet etmesini (5), onları hususi konularda bağışlamayı (6), çok yakın aile bireylerinden iman etmeyenler olsa bile onları affedip kusurlarını başlarına vurmamayı, hoşgörü ile yaklaşmayı (7), Müslümanlarla savaşmayanlarına karşı İyilik yapıp iyi davranmayı (8), zulmedenleri dışındakilerle en güzel yoldan görüşmeyi (9), Uhud savaşında Efendimiz (sav)’in, kendisini yarı yolda bırakanlara karşı yumuşak davrandığından dolayı etrafından dağılmadıklarını (10) vaaz ediyor, ediyor ama birileri hala ısrarla İslam’ı sert, musamahasız ve hoşgörüsüz bir din gibi takdim etme yarışına girmeye devam ediyor!

    Biz hakikatleri dile getirir getirmez, hemen o birileri : “Efendim, Kur’an-ı Kerim’de müminlere karşı yumuşak, kafirlere karşı sert olmak da var” dediklerine şahit olmaktayız! İlmî fukeralığa bakın ki, kendilerine delil olarak takdim edilen onca ayete rağmen, o ayetler üzerinde tefekkür edeceklerine , Ayetler arasında siyak ve sibak bütünlüğü yokmuşcasına, başka ayetlerle cevab vermeyi marifet bilmeleri, kendilerinin bir çelişkiler tufanında yaşadıklarını göstermeye yetiyor ve artıyor! Hafizanallah, -sanki- bizim ayetlerimiz sizin ayetlerinizden daha makbul, daha faziletli tarzındaki bu seviyesiz ve tefsir ruhundan fersah fersah uzak yaklaşımlar, nasıl olur da İslam’ı temsil edebilir Allah aşkına?

    Evet, Kur’an-ı Kerim’de, tüm bu insanî ve yumuşak yaklaşımlara rağmen kafirlere karşı sert davranmayı (11), hatta onları öldürmeyi (12) vaaz eden ayetler de yok değildir. Bundan doğal da bir şey olamaz! Çünkü, bahse konu sert olmayı vaaz eden ayetler, İslam’ın o engin yumuşaklığından, affediciliğinden, iyilikle mukabelesinden nasibini alamayıp, İslam’a açıktan düşmanlık besleyen ve alay eden, müslümanlara karşı savaşan ve zulmeden kafirlerin muhatab olduğunu anlamak için bir Elmalı Hamdi, bir Fahreddin Razi, bir Mevdudi olmaya gerek olmasa gerek?

    Evet, her gayrimüslim İslam düşmanı olmadığı gibi, onları muhtemel bir İslam düşmanı görmeke doğru değildir, nitekim pek çoğununda günümüzde bir arayış içinde olduğu bir vakadır!

    Günümüz Diyalog faaliyetlerini, “Ilımlı İslam” çerçevesinde bir taviz verme anlayışı ile özdeşleştirmek isteyenler, acaba “Hakiki İslam”ın kendisini bir İlah addeden firavuna karşı bile yumuşak davranmasını acaba nereye koymayı düşünüyorlar? Yoksa Hz.Musa (as)’ı da ılımlı davrandığından dolayı –hafizanallah- eleştirme arayışına girecekler? İyi de, bunu emreden bizzat kendisini Rahim, Rahman, Tevvab ve Gafur olarak niteleyen, rahmetim gadabımın önündedir diyen Allah-u Teâlâ değil midir ?

    Netice olarak diyebiliriz ki; İslâm gayr-i müslimlere karşı hoşgörü çerçevesinde yapıcı “yapıcı” ve “makul” bir çizgi izlenmesini isterken, bu yaklaşımlara rağmen, düşmanlıklarında -zulümlerinde devam eden ve açıktan İslam’ın hükümleri ile alay edenlere karşıda gerekli tedbirleri almayı elbette tesis etmiştir.

    Ne mutlu o müminlere ki, yaz mevsiminde (İslam) güneşinin sevgi yüklü atmosferini içlerine kadar soluklayıp soluklatırlar; veyl olsun o kimselere ki, her mevsimi kış zannerek güneşin pırıltılarını sadece kendisine has görüp, ondan başkalarının istifadesini zorlaştırırlar….

    SELAMETLE KALIN SAMİMİ SUALLERE CEVAP VERİLECEKTİR

  126. Temmuz 19, 2007, 11:41 pm

    Ne demiş Üstad Bediüzzaman, “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım. İrşad ve Tebliğ bu devirde Ne kadar uğraşırsak uğraşalım siyasetle olmuyor. Ben buradakilere ve hocalarına hakaret ve alçakça laflar söyleyeceği. çünkü hocamdan bunu öğrendim. İnsanların fikirlerini benimsemeyebilirsiniz. ama bir müslümanın ağzına yakışmayacak laflar söyleyemezsiniz. hele de başka bir müslümana söyleniyorsa bu laflar. Ne demek Fethullah. O senin asker arkadaşın mı aslanım. biraz edebli olun. tamamo insanı sevmeyebilirsin, görüşleri sana ters gelebilir ama bu yüzden hakaret edemezsin tamam mı. bizler ve hocamız Allah Yolunda hizmet saydığımız ve bildiğimiz şeyler uğrunda mücadele veriyoruz. bunda da hiçbir menfi hareket ve iş yapmıyoruz Allah’ın izniyle. zaten yapsaydık geçmişte olduğu gibi -28 şubatı hatırlayın- takılıp düşerdik. Allah bizi ve bütün İslam ı yüceltmek için çalşanları hata yapmaktan alıkoysun. biraz terbiyeli olun. aşırıya gitmeyin. hakaretetmeye hakkınız yok. Sizlere karşı muhabbetim vardı ama buradaki o hakaretvari yorunlarınız yüzünden o datükeniyor. bu şekilde devam ederseniz. daha çok adam kaybedersiniz.

  127. mdamar
    Temmuz 20, 2007, 6:03 am

    ya bırakın bu işleri, bizim tebliğ yapmamız gerekiyor değil mi? tabliğ en yakınından başlar. Nitekim Peygamber efendimiz de tebliğe en yakınlarından başlamıştır. Bizim yakınlarımız günah çukurlarında iken ve bundan da bihaber iken bizim gidip te papayla şununla bununla uğraşmamızın ne alemi var? kaldı ki bizim tebliğimizi doğrudan hristiyan halkına yapmamız icabetmez mi? Sorarım size madem ki tebliğ yapacaz bunu en üstleri ile görüşerek, kapalı kapılar ardında bir araya gelerek mi yapmamız gerekirdi? Kaldı ki Fetullah hocanın yanındaki zat-ı muhterem şahsiyetlerden birisinin papanın elini öptüğünü gösteren fotoğraflar var. Bunlar gereksiz olaylar. Önce yakınlarımız…

  128. Temmuz 20, 2007, 9:47 am

    BİR GÜN BENİM NAM-I CELİLİM GÜNEŞİN DOĞUP BATTIĞI HER YERE ULAŞACAKTIR hadis-i şerif

    Arkadaş Sormuş demiş ki teblüğ en yakından başlar peygamber efendimizde böyle yapmıştır.Benim Evladım Günah Çukurunda İken Ne alemi Var diğerleri ile uğraşmanın

    elcevap:İslam’da esas olan elbette öncelikle yakın çevresine , aile bireylerine , akraba , komşu ve arkadaşlarına tebliğ ve irşad etmektir. “(Öncelikle) En yakın akrabalarını (aşiretini) uyar” (Şu’ara:214) Ferman-ı İlahiside buna işaret etmektedir. Ayet’in nuzülünden sonra Efendimiz (SAV) En yakın akrabalarını Safa tepesinde toplayıp onlari İslâm’a davet için, ‘Size su dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylesem, bana inanırmısınız? ‘ dediği zaman: ‘Hepimiz inanırız. Çünkü sen yalan söylemezsin’ diye cevap vermişlerdi.(Buhari Tecrid Tercemesi, 9/285) Bu örnek üzerine, Efendimiz (SAV) akrabalarını İslam’a davet etmiştir !

    Yakın çevreye yapılan davetler sonucunda hala birileri Hakkıyla gönül vermiyor , hala günah çukurunda yaşıyor diye İman Hakikatlerine muhtaç gönülleri ihmal etmemiz anlamına gelmez. Nitekim , yine henüz Mekke döneminde birinci Akabe Biatından hemen sonra Efendimiz (SAV) Mekke’de onca insan Şirk bataklığında yaşarken , Musab bin Umeyr’i(R.A.) Medine’ye göndermiş ve İslam’ın orada inkişaf etmesini istemiştir.Aradan bir sene geçmemiştir ki ,Musab beraberinde tam 70 kişi ile geri dönmüş ve ileride Büyük Sahabe olma Keyfiyetine mazhar olacak Useyd bin Hudeyr’ler (R.A.) , Sad bin Muaz’lar (R.A.), Musab’ın vesilesi ile İslam’a dehalet etmişlerdir. (İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 116-120)

    Yine , Mekke döneminde Efendimiz (SAV) yanına Zeyd bin Harisi (RA) alarak Taif’e gitmiş , acaba orada İslam’ı anlatabilirmiyim mülahazaları ile Mekke’nin tümü İslam ile müşerref olmadan başka bir beldeye gitme gereği hissetmişti.(İbn Hişam, Sire, 2/60-63; İbn Kesir, el-Bidaye, 3/166)

    Ayrıca Arkadaşım sen sanıyormusun ki Türkiye de bu hizmetler yapılmıyor eğer gerçekten böyle bir şey söylersen gerçekten hata etmiş olursun bu gün türkiyede gerek fettullah hocanın cemaati gerek diğer cemaatle canla başla mücadele etmektedirler fakat Yakın çevreye yapılan davetler sonucunda hala birileri Hakkıyla gönül vermiyor , hala günah çukurunda yaşıyor diye İman Hakikatlerine muhtaç gönülleri ihmal etmemiz anlamına gelmez değil mi Artık anlayın oraya giden oralarda hizmet eden kişiler İnşallah Allahın izni ile oranın önden giden atlıları olacaklardır.

    Netice olarak diyebilirz ki ; etrafına Din-i Mübin-i İslamı hakkıyla nakşettikten sonra “Ahirzamanda benim ismim güneşin doğduğu heryerde duyulacaktır” Ferman-ı Nebeviyeye mazhar olmak için her mümin gayret sarf etmelidir.Ve kendisine bu şiarı rehber edinen kardeşlerine detsek olmalıdır.

  129. mesut
    Temmuz 20, 2007, 4:00 pm

    Tebliğ nedir?ceyhun biz tebliğ ediyoruz,dini anlatıyoruz,çoklarının imanına vesile oluyoruz,bu amaçla diyalog peşindeyiz demiş,
    Evet tebliğ dinimizde çok önemlidir,esas olarak yumşaklıkla güzel bir biçimde yapılması da gerekir,burda sana itirazım yok,itrazım tebliğin içeriği ile ilgili..demişsin ki:
    “De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)
    ayetinde peygamberimize imandan bahsedilmediğinden ilk önce ALLAH inancını tebliğ edelim ,kabul ederse peygamberimize de inanılması gerektiğini belirtelim…fesubhanallah ..alah sana hidayet etsin…Bu AYETİN GİRİŞİNE BAK.PEYGAMBERİMİZE HİTABEN ‘DE Kİ’ DENİYOR,YANİ EHL-İ KİTABA BU AYETİ OKUYAN PEYGAMBERİMİZ,OKUNAN EHLİ KİTAB İLK ÖNCE PEYGAMBERİMİZİN PEYGAMBERLİĞİNİ KABULETMEK ZORUNDA ZATEN,ÇÜNKÜ BU AYETİ ONA OKUYAN PEYGAMBERİMİZ,,,BU AYETİ SENİN GİBİ YORUMLAMAK İÇİN ZEKA ÖZÜRLÜ OLMAK LAZIM ,,PEYGAMBERİMİZ BUYURUYOR Kİ;”Muhammed’in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktır”.
    Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Müslim, İman 240, .
    Yani sen o kişiye Alahın birliğini kabul et desen ,o da kabul etse ve o an ölse (peygamberimizin peygamberliğini kabul etmeden) bu onu cehennemlik olmaktan kurtarmaz,,ALLAH SANA HİDAYET ETSİN..
    Bir İnsanın İmanına Vesile Olmak Güneşin Doğup battığı Her Şeyden Daha hayırlıdır HADİSİ ŞERİFİNİ TEKRAR EDEREK ‘BİZ NE YAPIYORSAK BAŞKALARINI KURTTARMAK İÇİN YAPIYORUZ ,OKUL AÇIYORUZ ,KAFİRLERLE DİYALOG YAPIYORUZ,FETHULLAH GÜLEN DE SIRF BUNUN İÇİN AMAERİKADA,,
    Bak ceyhun ben sizin evlerinizde 3 sene kaldım,çok ihlaslı bir şekilde her emri yerine getirmeye çalıştım,risale-i nurun nerdeyse tamamını,fethulah gülenin birçok kitabını okudum,kasetlerini ezberlercesine dinleyip durdum,,,
    Bu sıralarda peygamberimizin de olduğu bazı rüyalar gördüm .bu rüyalarda çok hayırlı olarak gördüğüm içinde bulunduğum anlayışı yoldan çıkmış olarak görüyordüm..başta anlam veremedim,redettim,şeytanın bir oyunu dedim..kuran meali ,hadis okumaya başladım ve 3 senedir evlerde hiç bahsedilmemiş,şeriat nedir?,küfr nedir,sağlıklı bir iman nasıl olmalı ? gibi en önemli konuları anlamaya çalıştım,,,ve sonra da bana gösterilen o rüyaların ALLAH’ın bir lutfu olduğunu anladım,,,
    Evet sizin yaptığınız tebliğ eksiktir.Hdiste peygamberimizin üzerinde durduğu iman ile sizn tebliğinize kulandığınız iman anlayışı farklıdır,,bu yüzden sağlıklı bir imana sahip bir müslümanın bir rekat namazı sizin milyonluk cemmatinizin gelmiş geçmiş bütün amellerinin toplamından hayırlıdır,yine bu açıdan sağlam iman sahibi kişiler yetişmesini engellemeniz ,(ortalıkta çokluğunuzun da verdiği avantajla eksik bir tebliğ sunumunuzun yaygın olması nedeniyle) sizi cehennemin dibine kadar götürür ,bundan emin olun,,ve ben sizin gibi nefsimden konuşmam,,ALLAH’tan başka kimseden de korkmam,
    ALLAHIN HAK DEDİĞİNİ HAK OLARAK KABUL EDER,BATIL DEDİĞİNİ DE BATIL OLARAK KABUL EDERİM
    Heva ve hevesini ilah edinen, bilgisi olduğu halde Allah’ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar! Anlamaz mısınız?(casiye 23)
    rasulullah buyuruyor:
    “Ümmetim benden sonra yetmişüç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesnâ, diğerleri hep ateştedir.

    -’Onlar kimlerdir yâ Resulellah?’

    Benim ve ashabımın yolunda olanlardır.” (Ebu Dâvud)
    ,,,“Sizin aranızda öyle zümreler türeyecektir ki; siz onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı, oruçlarının yanında kendi oruçlarınızı, iyi işleri yanında kendi iyi işlerinizi küçük göreceksiniz. (Yani onların yaptığı işler dıştan sizinkinden üstün gibi görünecektir.)

    Onlar Kur’an da okuyacaklar. Fakat Kur’an (ın) feyzi onların boğazlarından öteye geçmeyecektir. (Yalnız dilde kalacaktır.) Nitekim onlar, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Okun sahibi (avı delip geçen) okun demirine bakar (kana benzer) bir şey göremez. Sonra ağaç kısmına bakar, bir şey göremez, yelesine bakar, orada da kan izi göremez. Daha sonra (acaba ava dokunmadı mı?) şüphesiyle, kirişe gelen ve fok denilen çatal yerine bakar, orada da bir iz göremez.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 1783)
    ,,,“Âhir zamanda yaşları küçük, tecrübeleri kıt, aklını kötüye kullanan bir zümre yetişecektir. Onlar, iyiler gibi peygamberin tebligâtından Âyet ve Hadis’ten bahsedeceklerdir. Fakat onlar, tıpkı okun hedefini delip geçtiği gibi İslâm’dan hemen çıkıvereceklerdir. İmanları boğazlarından ileri geçmez.Buharî – Tecrid-i Sarih: 1472
    ,,,“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki, İslâm’ın yalnız ismi, Kur’an’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mâmur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak.

    Onların âlimleri gök kubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir.” (Beyhakî
    ,,,”SİZİN İÇİN DECCAL’DEN DAHA ÇOK DECCAL OLMAYANLARDAN KORKARIM.

    – Onlar kimlerdir?

    SAPTIRICI İMAMLARDIR.” (Ahmed b. Hanbel)

  130. Temmuz 20, 2007, 10:43 pm

    ”rabbi işrahli sadri,va yessirli emri,va uhlul ukdeten min liseni,yafkahu havli”

    Bir Gün Benim Nam-ı Celilim Güneşin Doğup Battığı Her Yere Ulaşacaktır.
    Kardeşim Öncelikle Sana Bu Video yu öneririm Baştan Sona İzlersin İnşallah
    http://www.youtube.com/watch?v=A4eUJKOKIkQ gelelim yazına izah etmeye çalışacağız inşallah….

    şu ayetten Başlıyak
    De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)

    Kardeş ben Bu Ayeti Senin Dediğin Gibi yorumlıyan Tek Kişi Gördüm bilirmisin Bilmem muhammed muşi adında biri açıkçası hakkında Çok fazla bir bilgim yok ama dediğin yorum daha çok onun yorumları ama bişi diyeyim gerek Üstad Bediüzzaman Gerekse Diğer Elmalılı hamdi yazır yorumları ile uyuşmamaktadır.Şimdi Biraz Açıklamaya Çalışayım
    soru:Peygamberlerin Ve kitapların Geliş Amacı Nedir
    Elcevap:sırası ile
    1-isbat-ı vacübül vücüd ve vahdaniyet
    2-ahiretin varlığı
    3-nübüvvet
    4-adalet

    Başta Nedir Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım
    http://www.risaleara.com/oku.asp?id=2521&a=n incele lütfen
    yani ilk önce Allahın varlığını kabul edecek sonra peygamberlik hakikatını sonra
    Ahiretin gerekliliğini
    ya bakın ben peygamberlik hakikatı dedim yani daha peygamberimizin peygamber olduğunu kabul etmesi için çok ekmek yemesi gerekir hele ki günümüzde Peygamberimize Atılan Bunca İftira Olduğu Vakitte….
    kainatta tahavvulat/değişimler tedricidir aşama aşama/peyderpey ybilmem anlatabildim mi Ha senin yorumun anlatma şeklin yoğurt yiğişin farkllıdır saygı duyarım zaten cemaatlerin sayısının çok olması da bu yoğurt yiğiş farklılığından kaynaklanıyor ama sonuç hep aynı gaye-i hayal

    Yazında fesubhanallah Diye Bir Yer geçmiş Gerçekten Şaşırdır Öyle Bir saçmalamışın ki ayeti yani bütün yorumcuları geçtin.

    Gelelim Peygamber Efendimizin Peygamberliğini Kabul Etmek Zorunda zaten dediğin bahse biz buna aykırı bişi demiyoruz ki onlar peygamber efendimize inanmadan müslüman oldu da demiyoruz ayrıca cennete giderde demiyoruz sadece tüm müminlerin istediği gibi temennimiz duamız imanlı bir şekilde gider de Allah katında İnşallah Affolunur Şeklinde düşünüyoruz ondan sonrası zaten takdir-i ilahidir

    Gelelim yazının Bundan Sonraki Kısmına Tam Bir trajedi efendim neymiş onlar peygamber efendimizi rüyada görmeler Başkalarının yaptığı tebliği eksik görüp küçümsemeler hatta bir rekatlık namaazın gelmiş geçmiş milyonluk cemaatimizin
    amelleri ile karşılaştırma daha hayırlı göstermeler falan açıkçası yazını okurken dedim ehe şimdi şehlik taslıcak diye ama ALLAH tan onu yapmamışın kardeş sorarım sana peygamberimizi rüyada görmek ne zamandan beri forumlarda anlatılır olmuş yapma ALLAH aşkına rüyanın adabına aykırıdır artı o milyonluk cemaatinde hakkını Alma onlar hoşgörülüdür hakkını helal eder ama Genede yapma derim gelelim yazının devamına

    Yetmiş Üç fırkaya ayrılacaktır meselesinden bahis etmişin ve kötü söz kullanmıyacam sana karşı ama kusra bakma cahilliğinide belli etmişin o hadis ebu hanife hazretleri zamanında tam anlamı ile vukuu bulmuş olup ebu hanife hazretleri tam tamına 72 fıkra ile mücadele etmiştir anladın mı kardeşim bilip bilmeden konuşma………….

    Gelelim saptırıcı imamlara kardeşim sen hoca efendinin din diyanet hakkında yanlış verdiği bir fetvayı bilyormusun etme eyleme daha neye itiraz ettiğini anlamıyorum
    yukardada yazmıştım

    neye itiraz ediyorsunuz anlamıyorum
    yüce İslam Bayrağının Avrupada Göndere Çekilmesine mi itiraz ediyorsunuz
    İslamiyetin Bu denli şekilde yayılmasına mı itiraz ediyorsunuz
    İnsanlara Dininin Anlatılmasına Mı itiraaz ediyorsunuz Yazıklar olsun diyesim geliyor valla ama neyse……

    İnşallah Dilimizin Döndüğü kadar anlatmaya çalıştık faydalı olabildiysek ne mutlu bize

    kalın selametle

  131. Temmuz 20, 2007, 10:46 pm

    Ayrıca Sizede Ben Bir şey sormak İstiyorum diyorsunuz ki diyalog hristiyanlık oyunudur evet doğrudur ama bizim onlarla diyaloga girmemizde sakınca yoktur çünkü korkumuz yoktur hak din bizimdir bir vaad vardır bu gerçekleşecektir bizim alacağımız bi yara olmayacaktır olamaz bunu diyalogun ters tepmesindende anlıyoruz tabii gören gözler görüyor
    Arkadaşlar Güneşi Üflemekle Söndüremezsiniz soruyorum şimdi size Madem Hristiyanlık oyunu Niye Günümüzde Hristiyanlık alemi bu faaliyetleri yasakladı

  132. MESUT
    Temmuz 21, 2007, 12:28 pm

    Bir kimse; Allahû Teâla (cc)’nın varlığına, birliğine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe ve peygamberlerine iman ettiğini ikrar etse, ancak Resûl-i Ekrem (sav)’in peygamberliğine inanmadığını beyan etse, böyle bir iman sahih değildir. Çünkü iman bir bütündür, tecezzi (Cüzlere ayrılmayı) kabul etmez. Yine Kur’an-ı Kerim’e inandığını beyan eden bir kimse; O’nun herhangi bir Ayet-i Kerime’sini yalanlasa, bu kimse mü’min değildir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’den olduğu sabit olan herhangi bir Ayet-i Kerime’yi inkâr etmek küfürdür. Bu noktada: “- Efendim çoğuna inanıyor ya?” diye itirazda bulunulamaz. Zira Kur’an-ı Kerim; Allahû Teâla (cc) katından Cebrail vasıtasıyla ve vahiy yoluyla indirilmiştir. Bir Ayet-i Kerime’yi yalanlamak; vahyi yalanlamak hükmündedir.
    İslâmi hükümlerin tamamını tasdik etmek; delâlet-i ve subuti kat’i olan nass’ları hafife almamak, alay etmemek ve eda etme hususunda gayretli olmak da şarttır. Hayatı boyunca iman üzere olan bir kimse, ömrünün sonunda irtidat ederse ebedi azaba müstehak olur. Dolayısıyla mü’minler; bilmedikleri herhangi bir mesele ile karşılaştıkları zaman ileri-geri herhangi bir söz söylemeden: “Allahû Teâla (cc) ve Resûl-i Ekrem (sav) nasıl bildirmişse öyledir” demelidirler.
    Bu ifadeleri ehl-i sünnet itkadı üzerine yazılmş her kitapta bulabilirsin.Yukarıdaki açıklamamda bir konuyu yanlış anlamışsın.Ben orda Allah’a inanmadan önce peygamberimize inanmalı demiyorum,, İslam’m ilk esası, müslüman olmak için söylenmesi mecburi olan Kelime-i Tevhidin (Kelime-i Şahadet= “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu” (“Ben şahadet ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur ve ben şehadet ederim ki Hz. Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür.”) ifadesinin bir bütün olarak sunulmasını savunuyorum..Ve bu şu ana ehl-i sünnet alimlerinin kabulüdür,ama senin ‘Allah’ın brliğini kabul etsin,önce bununla yetinelim,onlarla kaynaşalım,alışınca peyagamberimizi kabul etmesi gerektiğini biraz zaman geçtikten sonra(gün ,ay ,,belki de yıl)anlatırız mantığınızı hiçbir EHL-İ SÜNNET KİTABINDA GÖRMEDİM.kendince ‘’elcevap(risale okuduğunu anladık,alim(!) olduğunu bu sözünle anladık,sağol)diyerek birşeyler yazmışsın,yazdığınla neyi ipat ediyorsun ALLAH aşkına,.Bana yukarıdaki açıklamalarına bire bir uyan bir ehl-i sünnet aliminin açıklamasını getirmedikçe kimseyi inandıramazsın
    Gelelim diğer elştirine,yok rüya gördüm diyerek trajedi yapmışım vb..Bak,ben orda rüya gördüm diyerek ‘benim her söylediğim doğru,ben peygamberimizi rüyalarında gören ermiş biriyim, gibi meczupça bir anlayış içinde değilim,bunu asıl yapan sizlersiniz.RÜYA İLE EVLENMEYEN,RÜYA İLE DOĞRU YOL BU DİYE İSPAT ETMEYE ÇALIŞAN ASIL SİZLERSİNİZ.RÜYA İLE İSPAT ETME ÇABASI KURANLA,HADİSLE İSPAT EDEMEYEN KİŞİLERİN İŞİDİR…ORDA BENİM SİZDEN AYRILMA SEBEBİME SADECE BİR GİRİŞ YAPMAKTI VE YAZDIĞIMA PİŞMAN DA OLDUM,VE BEN O RÜYALARDAN DOLAYI SİZDEN AYRILMADIM,HATTA ŞEYTAN İŞİDİR DİYE 2YIL DAHA EVDE KALDIM.
    ….. milyonluk cemaatimizin amelleri ile karşılaştırma..bahsine gelince..
    – Hz. Ömer bir rahibin yanından geçerken (herhalde bu hadise Şam’a sefer yaptığı zaman olmuştur) durdu ve rahibi çağırdı. Ona “Bu müminlerin emiridir!” denilince rahib kilisesinden çıktı. Hz. Ömer, hastalanmış, benzi beti kaçmış, yorgun, dünyayı terketmiş bir kişi ile karşılaştı. Onu gördüğünde Hz. Ömer ağladı. Hz. Ömer’e onun hristiyan olduğunu, onun için niçin ağladığını hatırlatan bir kişiye “Bunu biliyorum. Fakat ona acıdım ve Cenabı Hakk’ın (Gaşiye suresinin 3-4.) ayetlerini hatırladım. Onun yorgunluğuna, bitkinliğine rağmen, ateşe girecek oluşuna acıdım” dedi.(hayatüs sahabe 1.cilt)
    AMELİN MİKTARINDAN ÖNCE AMELİN NASIL BİR İMANLA YAPILDIĞI ÖNEMLİDİR..NASIL Kİ PEYGAMBERİMİZİN BİR REKAT NAMAZI ÜMETİNİN BÜTÜN NAMAZLARINDAN ÜSTÜNDÜR,,,NASIL Kİ BOZULMAMIŞ DÖNEMDE İKEN BİR EHL-İ KİTABIN BİR AMELİ BOZULDUKTAN SONRAKİ EHL-İ KİTABIN AMELLERİNİN TOPLAMINDAN HAYIRLI ,AYNI ŞEKİLDE SAĞLAM BİR İMANA SAHİP BİR KİŞİNİN 1 REKAT NAMAZI SİZİN GİBİ BOZUK,EHL-İ SÜNNET ANLAYIŞLARI İLE BAĞDAŞMAYAN KİŞİLERİN AMEELERİNİN TOPLAMINDAN ELBETTE Kİ HAYIRLIDIR..
    Bana hocanın you tube adresini vermişsin,kardeşim zaten ben onları defalarca izledim,,bana kaynak göstereceksen EHL-İ SÜNNET alimlerini göster…ÜSTADI DA BOZUK ANLAYIŞLARINIZ İÇİN KAYNAK GÖSTERMEKTEN VAZGEÇİN.SİZ KURANI DOĞRU ŞEKİDE NASIL ANLAMAKTAN UZAKSANIZ ,AYNI ŞEKİLDE RİSALELERİ DE ANLAMAKTAN UZAKSINIZ,,
    ….Gelelim saptırıcı imamlara kardeşim sen hoca efendinin din diyanet hakkında yanlış verdiği bir fetvayı bilyormusun…DEMİŞSİN
    Bir din aliminin batıl karşısında susması onun bir fetvasıdır.peygamberimiz,ashabı,ve sonra gelenler batıl karşısında ölümü göze alarak hakkı haykırdılar,birçok işkencelere maruz kaldılar,öldürüldüler,tesrere ile ikiye bölündüler,ateşe atıldılar ama hakkı söylemekten vazgeçmediler,,sen diyeceksin ki eğer söylerse bu hizmet sekteye uğrar,,kardeşim o önemli hakikatleri söylemezse de kabulunün şart oduğu bu meselelerin varlığı inkar edilir.BU İSE DİNDEN ÇIKMAKTIR
    Şeriatı inkar eden ,ne olduğunu, önemini bilmeyen,baş örtüsünün farziyetini inkar eden,hafife alan,sevilmemesi gereken din düşmanını seven,bunun imanını zedelediğini bimeyerek yaşayan ve belki böyle de
    Ölecek olan,açık bir şekide söylemediğiniz için iyi hristiyanların da cennete gideceğini düşünerek bu konularda gereken tavrı alamayan kişiler hep sizin ve sizin gibillerin eseri,,neyse bu knuda daha çok şey yazılır,,
    Yukarıda yazdıklarına birkaç yorum daha yapacam,bakalım bunarı nasıl kıvırmaya çalışacaksın
    Demişsin:.. Dini bir Diyaloğun içinde olanların , “öteki” leri Küfür ile veya ebedi cehennemlikle veya batıl yol ile itham etmek yerine , sadece kendi doğrusunu göstermeleri esas olmalıdır..buna sadece peygamberimize inen ikinci vahiyle cevap verecem:
    Ey ortuye burunen!Kalk da UYAR. Rabbini yucelt. Giydiklerini temiz tut. Kotu seyleri terke devam et.
    (Müdessir 1-5) ,,inançsız kişileri cehenneme karşı uyarmak,ve inanırlarsa cennetle müjdelemek peygamberimizin,ashabının temel tebliğ yoludur.
    Diyalog içinde bulunduğumuz insanlarla… Yahudi ve Hristiyanlar bile olsa.. bizi birbirimizden ayıracak hususlar bahis mevzuu edilmemelidir..sapık fikrin için sana birkaç ayet:
    .. Allah’ın göndermiş olduklarını tebliğ edenler, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden karkmazlar. Allah hesap gören olarak yeter. Ahzab-39
    .. Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin(BAKARA 42)
    …Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: “Şüphesiz doğru yol, Allah’ın (gösterdiği) yoludur.” Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. BAKARA-120
    Demişsin: ….Buna göre Müslüman, onları “kendi konumlarında kabul” edecek, ortak noktada buluşmaya çağıracaktır….SİZE GÖRE BİRÇOK NOKTA VAR:ONLARIN NOKTASI,SİZİN NOKTANIZ BİR DE ORTA NOKTA.BENİM İÇİN İKİ NOKTA VAR:BATIL OLAN VE HAK OLAN …ALLAH HAKLA BATILI KESİN OLARAK AYIRMIŞTIR,SENİN GİBİ HAKKA BATIL KARIŞTIRMAK İSTEYENLERLE ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİM,,BİZ VARKEN KOLAY KOLAY BU DİNİ BOZAMAYACAKSINIZ

  133. fatih
    Temmuz 21, 2007, 5:09 pm

    bedüüzzamanı severiz ama onu kullanaıpda sizin gibi beyinleri yalama yapan hocanıza anlam veremiyoz tamam bediüzzamanı biliyoz çileli hayatı sakal bırakmasına mani idi buna bir şey demiyoz ama hocana kim mani papa mı yoksa bush mu
    hadi onada onlar mani peki talebelerine kim mani oluyor peygamberin güzel ahlakını almasına sen bilmezmisin sakal müslümanın kılıçtan daha yakın korumasıdır sen sakalı bırakmak zorundasın çok dine sahipsen senin zorun nedir uzun sakalın kesilmeside yanlış diye birşey yok her türlü sakalm kesimi haramdır iki günlükte olsa kazımak HARAMDIR şunu söylim tüm peygamberler ümmetine sakalı bırakmasını emretmiştir ve tüm ümmet bırakırdı ama tek sedum halkı bırakmazdı oda i…liğinden bırakmazdılar sernin hocan kim oluyorda sakalı uzatmayı kınıyor sen bana ayet açıklama seni ayetlerle susturrurum senin söylediğin ayetlere sen tefsirini yanlış veriyon bi kere be ceyhun biz 1500 yıldır anlattıkta adamlar yüzçevirip duruyor hatta devrimde ilerledi adamlar bizim dinimizi senden daha ii okuyorlar bak hersene senin hocanın bir kişiyi dahi müsklüman etmedenn Allahın izni ile hersene binlerce kişi islamı seçiyor bizonlara herşekilde tebliğ ettik ama senin hocvan tebliğ etmiyor onların yaptığını onaylıyor adeta dininmizi küçük düşürüyor adasmlar kabeyi yıkmakla tehdit ediyor haçlı sabvasına onay veriyor senin feto gidip elini öpüyor hazretdeyip bizleri küçük düşürüyor bizler müslümanız elhamdurillah tarık bin ziyadda müslümandı bak nasıl avrupayı müslüman yaptı bu iş ayetleyola çıkılır siznki hiç cihattan bahsetmez ama kafirler bize topla bomba füze ile saldırıyor yumuşaga gelince emir bin maruf yumuşak yapılır o güzel ona bir şey demiyoz fravuna yumuşak davranılmıştır oda güzel doğru ama onlar emir bin maruf yapıyordu putları kırıyordu ama senin feton hiç öyle değil baksana 2.jean paulu müslüman yapamadı o kadarfda yumuşak davranmıştı adam hrıstıyan olarak öldü çünkü senin hocan emri binraruf yapmyorduancak ancak senin hocan müslümana zarar versin dursun .Ya Allah aşkına söylermisin yahu hangi dinle bir ortak çalışma yapılır hindularlamı nasıl olacak bu iş biz müslümanlar hersene sözde onların tanrılarını kesiyoz kabul ederlermi bunlar ayette diyorki onlar yaradana öyle iftira attılarki nerdeyse yer gök yarılacaktı bu ifti,radan dolayı diyor sen nasılda onlARIN KİLİSELERİNE GİDECEKSİN ya yahudilere ne diyeceksin adamlar di,yorki siz müslüman arablar kızlarınız cariye erkeklerimizi köle yapacaklar adamların kıtabı bunu gerektiriyor ve ant içmişler ve bu işe başalmışlar kudusu işğal ile her toplantılarında bas bas bağırıyorlar bide bu kutsal davamız bir gün zaferle sonuçlanacak diye şimdi biz giderimde bu heriflerle arkadaş mı olarım Allah bize demiyormuki siz onların dinine girmedikçe onlar sizden memnun olmaz diye şişte onlar bizi içimizde kinle beşliyor zaten senin hocanda tayyibe destek verilmaesin emretmiyormu ne olacak sizlerden bopun eşbakanı işte bide abd askerlerinin evlerine en az zayiatla dönmeleri için bir de dua ediyorsunuz yetmez mi vahhabi bile sizden ii düşünüyor o bile biliyor kafirle barış olunmayacağını bunlar bi<zi kıskıvrak yakalasa yiyecekler ama sana bi şeyler anlatmak boş ceyhun yazmışsın ama hepsi boş hep ekranı kaplamış durumda siz yumöuşak davranmaya devam edin nasıl olsa onlar yavaş yavaş yumuşak laokma yapıp bizi yiyorlar dün bosna afgandı buğün ırak iran yarın sıra bize suriyeye gelecek siz devam edin bu kafayla
    NİYE HOCAN ABD DE SIKI BİR KURAN KURSU İLİM İRFAN YERİ AÇMIYORDA GİDİP CEMAATE KONFERANSLAR VERİYOR KAFASINA GÖRE NE DEDİĞİDE SENİN GİBİYALAN YANLIŞ FETVALAR BİDE BİZE SIZINTIDAN ZAMAN GAZETESİNDEN SAMANYHOLUNDAN ÖRNEK VERME AL BEŞİNCİ BOYUTUN SENİN OLSUN AL KALP GÖZÜDE SENİN OLSUN ZATEN Bİ ÇARE MÜSLÜMANIN İÇİNİ KARARTMADAN BAŞKA NE YAPARSINIZ Kİ SİZLER AMA ADAM 7 SENEDE PARAYA PARA DEMEZ OLDU BE NE TİCARET AMA DEĞİLMİ

  134. fatih
    Temmuz 21, 2007, 5:16 pm

    BUNLARIN MEŞHUR BİR RUYASI VAR ONCA KİŞİ İÇİNDEN FETULLAHI GÖSTERİP O YOK MU O YOKMU O DİYORMUŞ PEYGAMBERİMİZS.A.V. ULAN ONUN NE ALAKASI VARSA RESULULLAHLA O TİYATRO İZLER PAPANIN ELİNİ ÖPER O ZINDIKI (ECEVİTİ HAKAK YÜRÜDÜ DİYE) ŞEHİT YAPAR BUSHU B KENDİNİ BARIŞA ADAYAN ADAM DİYEN TARİKATLARI YASAKLAYAN CEMAATİNE .CEMAATİNDE OKUMUŞ MESLEK SAHİBİ OLMUŞ YADA MADDİYATI İYİ OLMUŞU SEÇİP MZIDDINA CEMAATİNE ALMAYAN KİŞİNİN İMAMHATİPLERİ KAPATILMASINI İSTEYİP ÖĞRENCİLERİNE DÜŞMANOLAN ADAMDAN NE BENZERLİK OLUR ONUN YARAI SİYONİSTLERE BAŞKA KİMSEYE YOK

  135. fatih
    Temmuz 21, 2007, 5:28 pm

    CEYHUN SİZİN HOCANIZ HİÇ MÜSLÜMAN ÜLKEDE YAPILAN ZUYLME HİÇ ALDIRIŞ EDİYORMU

    EDİYORSA KATİLLERİN ELİNİ NİYE TUTUP YÜZÜNE GÜLÜYOR BU HİÇ BİR MÜSLÜMANA YAKIŞIYORMU
    YAZIK YAZIK YAZIK
    BU MÜSLÜMANLIĞI AHİRETİ CENNETİ ÜÇ KURUŞ DÜNYALIĞA SATANA YAZIK BU NE KÖTÜ BİR ALIŞ VERİŞ TARİKATLAR TAA HZ EBUBEKİRİN YOLUNDAN GELİR VE KIYAMETE KADAR DEVAM EDER AMA SİZ TUTTURUP BEDÜÜZZAMANIN İSMİNİ KULLANIP TARİKATLARI YOK SAYIP OLMAZSA OLMAZ YAPIYORSUNUZ BİZLER ZAMANIN MÜÇTEİDLERİNİ SEVERİZ YOLUNDAN GİDERKEN Sİ,Z ONLARIN YOLUNU KÖTÜLÜYORSUNUZ YAZIK YAZIK
    UNUTMA O ZAMANIN BİR ALİMİ VARDI SÖYLE BİR SÖZÜ VARDI^^dört mezhebin kitablarını yaksalar ve itiktlarını yok etseler ben bunları eksiksiz tekrar tekrar yazalım^^ diyen ahıskalı ali haydar efendi bedüüzzamanın yaşadığı dönem zamanınimamlığını yapardı bedüüzzamn bile bundan öğüt alırdı İMAM I AZAM EBU HANİFEDE SÖYLE DERDİ ^^O İKİ SENE OLMASAYDI NUMAN HELAK OLURDU^^ DEYİP TARİKATI ÖVMÜŞTÜR AMA SİZLER FETTULLAH DİYE NURCULUĞK ADI ALTIN DA YENİ YENİ BİDATLAR ÇIKARAN BİRİNİN PEŞİNDEN GİDİYORSUNUZ
    YAZIK YAZIK MİLLETE KAST EDEN İN ADI MİLLİ KAHRAMAN YAZIK YAZIK

  136. semih
    Temmuz 21, 2007, 6:13 pm

    Ajan Fethullah Gülen mi yoksa ona ajan diyenler mi?
    Hangi saftasınız Doğrununmu yoksa Yanlışınmı?
    Araştırmaz iseniz Ebu cehiller derki Düşman
    sor Ebu Bekire derki Dost
    Genede araştırın ağızdan değil yoksa yanlış safta olman muhtemel.Bu adam bence dost araştırılmıştır.
    Kanıt ise Ona Sataşanlar İslam Düşmanları

  137. MESUT
    Temmuz 21, 2007, 6:30 pm

    http://www.otuken.net/modules.php?name=News&file=article&sid=4 sayfasından alıntı…
    Fethhullah gülen diyor ki: “… Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. (yenilemelidir) Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümünü yani ‘Muhammad Allah’ın rasulüdür’ kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden (söyleyen) kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır.” Küresel Barışa doğru (Kozadan Kelebeğe – 3) Sayfa :131
    ALLAH Buyuruyor : ”Kim Allah’a ve Resul’üne iman etmezse, bilsin ki biz kafirler için çılgın bir ateş hazırladık” (Fetih : 13)
    “Ey insanlar Rabbinizden size hak bir peygamber gelmiştir.O halde kendi hayrınıza olarak, hemen ona iman ediniz.” (Nisa : 170)
    “ Ey insanlar, Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, Onu büyük tanıyıp, saygı gösteriniz.” (Fetih : 9)
    “Eğer siz gerçekten müminlerseniz, Allah’a ve Peygamberine itaat ediniz.”
    (Enfal : 1)
    “Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler, Allah ve peygamberleri arasını açmak isteyenler, bazılarına inanır, bazılarını da inkar ederiz, diyenler ve (iman ve küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler… İşte gerçekten kafir olanlar bunlardır. Ve biz (böyle) kafirler için zelil edici bir azab hazırladık. Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayanlar ise, işte bunlara da mükafatları verilecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (Nisa : 150 , 151 , 152)
    peygamberimiz buyuruyor ki: Muhammed’in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktır”.Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Müslim, İman 240, .
    SAİD NURSİ HZ.leri diyor ki: Saniyen: Mektubunuzda “Mücerred (sadece) Lâ ilâhe illâllah kâfi midir? Yani, Muhammedür’-Resulullah demezse ehl-i necat (kurtuluş ehli) olabilir mi?” diye, diğer bir maksadı soruyorsunuz. Bunun cevabı uzundur. Yalnız şimdi bu kadar deriz ki:
    Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, biri birisiz olmaz. Madem Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Hâtemü’l-Enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz.
    …. Peygamberi işiten ve dâvâsını bilen adamlar onu tasdik etmezse, Cenâb-ı Hakkı tanımaz. Onun hakkında yalnız Lâ ilâhe illâllah kelâmı, sebeb-i necat olan tevhidi ifade edemez. Çünkü o hal, bir derece medar-ı özür olan cahilâne adem-i kabul değil; belki o kabul-ü ademdir ve o inkârdır. Mucizâtıyla, âsârıyla kâinatın medar-ı fahri ve nev-i beşerin medar-ı şerefi olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı inkâr eden adam, elbette hiçbir cihette hiçbir nura mazhar olamaz ve Allah’ı tanımaz.
    26. MEKTUP 4. MEBHAS (BEŞİNCİ MESELE) KISMINDA ( Sayfa : 344)
    Fethullah gülen diyor ki: “Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan Ayetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M.) döneminde yaşayan yada kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.”
    Kitabın Adı : Küresel Barışa doğru (Kozadan Kelebeğe – 3) Sayfa :45
    Bakınız : Belge Dosyası ( 2- Belge )

    Yukarıdaki sözler, hiçbir Müslümanın kabul edebileceği bir şey değildir. Oysa bütün Müslümanlar bilir ki, Kur’an’ı Kerim’in her Ayet-i kıyamete kadar geçerlidir.Hiç bir zaman değişikliğe uğramaz hükmü baki dir. Belirli bir dönem de hükmü geçerli belirli bir dönemde geçerli değildir gibi düşünceler tamamen batıldır, sapıklıktır. Bu düşüncede olan kim olursa olsun, islam hudutlarından çıkmıştır ve dalalete düşmüştür.
    Artık o kimsenin kendisini Müslüman olarak ifade etmesi ve ameli hükümleri yerine getirmesi de hiçbir şey ifade etmez. Çünkü imandan sonra küfür vardır. İman ile küfür birbirinin zıddıdır. Biri varsa diğeri yoktur.
    “Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arz etmez bunlar Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de efendimiz’e tebliğ edilmiş , namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekat bize farz kılınmış. Ama Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.” Diyor.

    Söylediği Kaynak: Bkz. 23-28 Ocak 1995 tarihinde Hürriyet Gazetesi ile Röpj.
    23-30 Ocak 1995 tarihinde Sabah Gazetesi ile Röpj
    Amentü’nün esaslarını bütün Müslümanlar bilirler, esaslarından birisi de Kitaplara imandır. (yani kur’an’ı Kerim’e de imandır.) Kur’anı Kerime iman eden bir kimse, içindeki Ayetlerini de kabul etmek zorundadır. Kabul etmeyen, hafife alan, bir kimseden de Müslüman diye söz edilemez. Birilerinin söylediği gibi” iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez” demesi kendi zannına göre söylenmiş bir sözdür. Müslüman’ım diyen insanları bağlamaz. Bu iş bu kadar kesindir. …Bütün insanlar ve cinler Hazret’i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini inkar etseler, hafife alsalar, hepsi kafir olur.
    Ferhullah Gülen Konuşmasında “Patrik Hazretleri bu centilmenliği yapmışlardır.” Demiştir.

    Söylediği Kaynak: Diyaloğ Toplantısı görüntülü CD. De söylüyor.
    Peygamberimiz buyuruyor:“Münafık adamlara ‘Efendi’ diye hitap etmeyin. Zira o, efendi denilerek büyütülecek olursa, Allah’ın sevmediğini tazim ettiğinizden dolayı, Aziz ve Celil olan Rabb’inizin gadabını celbetmiş olursunuz.”
    (Ebu Davud)
    “Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyiniz. Yolda onlarla karşılaştığınızda
    onlara iltifat etmeden yolunuza devam ediniz.”
    (Müslim-Ebu Davud-Tirmizi Hz.)
    DİNLER ARASI DİYALOGDAKİ MAKSAT NEDİR?HRİSYANLARIN DİYALOGDAN HEDEFLEDİKLERİ :
    PAPANIN ÇAGRISI:
    Dinlerarası diyalog Kilise’nin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih’i (Hz. İsa) ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.”

    “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı.
    İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştı.
    Üçüncü bin yılda Asya’yı Hıristiyanlaştıralım”
    (Papa II.Paul)

    “Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki, bu faaliyeti kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil’i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih’in sevgisini ve Mesih’in sözlerini nakletmeye yöneliktir.
    Bu sebeple diyalog, Kilisenin İncili yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır.”
    (Pietro Rossano – Vatikan konsil sekreteri)

    “Bütün insanlar Hazreti İsaya döndürülmeli, bütün insanlar vaftiz olarak kilisede birleşmeli ve onun vücudu olan Kiliseye girmelidir. Yollar, üsüller, metodlar değişir; ama hedef hiç değişmez. Bütün insanları Hıristiyanlık dinine sokmaktır nihai maksadımız.” (Vatikan yayını)

    …İmamı Rabbani Kuddise Sirruh Hazretleri MÜSLÜMANIN KÜFÜR EHLİ İLE NASIL MÜNASEBET KURMASI GEREKTİĞİNİ ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE DİLE GETİRMEKTEDİR.
    163. Mektubatını buraya almayı uygun bulduk;
    “İman ve küfür birbirinin zıddıdır, bir arada olamazlar. Ta kıyamete kadar, hatta kıyamette dahi. Bunlardan birini ispat etmek, diğerini kaldırmaktır. Birini ağırlamak, diğerini küçük düşürmektir.”
    Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, peygamberine hitaben şöyle buyurdu:

    “Ey Peygamber, Kafirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” (Tevbe : 73)
    “Sübhan Allah, en güzel huyla sıfatlanan Resul’üne “Küffarla cihad et ve onlara sert davran.” Emrini verdiğine göre, bundan bilinir ki; onlara sert çıkmak en güzel huylar arasındadır.
    İslam dininin izzet bulması küfrün ve küfür ehlinin zelil düşmesindedir.
    Buna göre Bir kimse, küfür ehlini ağırlarsa islam ehlini zelil düşürmüş olur. Kafirleri ağırlamak yalnız onlara tazim edip baş köşeye oturtmak değildir. Onları
    meclislere almak, onlarla sohbet etmek, onların dili ile konuşmak gibi hareketler dahi onları ağırlamaktır. Asıl uygun olanı; köpekleri uzaklaştırır gibi onları uzaklaştırmaktır.
    Eğer onlarla alaka peyda etmek, dünya işlerine ait zaruretler icabı ise …
    başka türlü de olmuyorsa … o zaman uygun olan, ancak zaruret miktarı onlarla
    olmaktır. Bu arada onları bir şey yerine koymamaya ve kendilerine lüzumsuz
    yere iltifatta bulunmamaya riayet etmelidir.
    Ama İslam’ın kemali, böyle bir garazı dahi tamamen terk edip onlara iltifat etmemek ve onlarla karışıp durmamaktır. Zira noksan sıfatlardan münezzeh
    olan Allah, onları (yani küfür ehlini), Kelam-ı Mecid’ inde zatının ve Resulü’nün
    düşmanı olarak tanıttı:”

    “Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost
    edinmeyin. Oysa onlar size gelen hakkı inkar etmişlerdir.” (Mümtehine : 1)

    “Kim Allah’a , meleklerine, peygamberlerine, cebrail’e ve mikail’e düşman
    olursa bilsin ki Allah da inkarcı kafirlerin düşmanıdır.” (Bakara:98)
    İmamı Rabbani Kuddise Sirruh Hazretlerinin 165. Mektubatında da şöyle buyurmaktadır;

    “Allah’u Teala’nın ve Resulünün düşmanı olan kafirleri kendine düşman bilmelidir. İslam düşmanlarını aşağı tutmalı, kıymetsiz ve rezil olmaları için uğraşmalıdır. O alçaklara hiçbir zaman ve hiçbir yerde saygı göstermemelidir. Onlarla görüşmemeli, hiç mi hiç buluşmamalıdır. O düşmanlara hep sert davranmak, elden geldiği kadar yüzlerini görmemek ve işe karıştırmamak lazımdır.”
    Fethullah Gülen bir başka beyanında:
    “Kimse kimseye inancından dolayı ithamda bulunmayacak, kimse kimseye dininden yada dinsizliğinden dolayı taan da bulunmayacak. Kimse kılığından, kıyafetinden, açıklığından saçıklığından, düşüncelerinden dolayı taana (yermeye, kötülemeye) maruz kalmayacaktır.

    … Vahşi insanlar (bağışlayın bu tabirimden dolayı) vuruşa vuruşa, dövüşe dövüşe bir şey gerçekleştirirler. Medeni ve aydın ruhlar düşüne düşüne, konuşa konuşa bu hedifi gerçekleştireceklerine inanırlar. Vahşet dönemini çok gerilerde bıraktığımız kanaatini taşıyorum” Diyor.

    Resulullah ve bütün islam büyüklerinin ve atalarımız olan Osmanlının dini islam için savaş meydanlarında yaptıkları Cihad’a hangi müslüman “Vahşet” diyebilir. Müslümanların takdirine bırakıyoruz. Bunları tanıyın bilin.

    Kaynak Söylediği Yer: Bkz.http://tr.fgulen.com./a.page/basindan/kose.yazilari/
    1995/mart.1995/a1412.html)

  138. Temmuz 21, 2007, 8:34 pm

    ”rabbi işrahli sadri,va yessirli emri,va uhlul ukdeten min liseni,yafkahu havli”

    Selamün Aleyküm

    Kardeş Yazına Gereken Cevapları Vericeğim Dilim Döndükçe ama ama sen anlamamaya devam edeceksin devam edeceksin devam Edeceksin… o yüzden üç beş yazı daha yazıp Sana Cevap Vermeyi Bırakacağım samimi bir Şekilde Bana Ulaşmak İsteyenler Olursa Cevaplarını Verebilirim Site Yönetiminden Bana Ulaşabilir Msn Adresi Mi alabilirler onlarda buounmaktadır….gelelim meseleye

    1. ve 2. paragraftan başlıyalım zira aynı şeyler

    Mümin Tanımı Yapmışın Allah Razı Olsun Amme Niye yaptığını Anlamadım Açıkçası Peygamber efendimizin peygamberliğine ve yahut kuran ın bazı bölümlerine inanmayanlara biz hiç bir yazımızda mümin dedik mi dedimmi bir incele bakalım ve yahut bu tip yarım inananlara Yarısına inanıyor yahu diye bir itirazda bulunan mı var kardeş yoksa yukardaki cevapları bana yazmadın mı ben hiç bir yerde böyle ifadede kullanmadım sonra hiç bir hükümü hafife almışlığımız da yok ayrıca Allahû Teâla (cc) ve Resûl-i Ekrem (sav) söylediklerine de herhangi bir ileri gerilik eksitmişliğimiz bulunmamaktadır ama işte seni suçlamak istemiyorum fakat benim yukarda da yazımda belirttiğim gibi tebliğ de anlatılması sırasında izlenen bir yol vardır kainatta tahavvulat/değişimler tedricidir
    aşama aşama/peyderpey anlatabiliyormuyum anlamassın belki bir örnek vereyim misal bir çocuk ve İslam Anlatılmak İsteniyor şimdi bu çacuğa İslam Nasıl Anlatılmalıdır tabiiki Önce Temel Mevzulardan Başlanmalıdır Çocuğa İlk Önce Allah ın Valığını Birliğini Anlatacaksın Ki Çocuk Allah ı tanısın Sonra Allahın bizi ne kadar Sevdiğini Anlatırsın ki O çocuk Allah ı sevsin Sonra çocuk Biraz daha Piştikten sonra Kuran-ı Kerim İ anlatırsın Dersin Ki Bu Sana Seni sevdiğinden dolayı göndermiş olduğu nimetidir ki Allahın seven Allahında onu sevdiğini bilen çocuk Kuran ı da sevsin Bunu Öğrenmeye De Gayret Etsin Sonra Bu Kuran ı Elçileri Aracılığı ile Gönderdiğini Ve Allahın Peygamber Efendimiz İçin Bu kainatı yarattığını Allahın sözlerini Bizlere Anlatmak içinde onu görevlendirdiğini Anlatırsın ki Çocuk peygamber Efendimizi Tanısın Sevsin Hürmet Göstersin Daha Sonra Çocuk Biraz Daha Pişer Ve Haramı helal i Anlatırsın yalan söylemeyi Allahın yasak ettiğini anlatırsın ki çocuk Sevdiği Tanıdığı Rabinin Yasaklarına uysun sonra Çocuk Biraz daha pişer Fakat Yinede çocuktur Ara sıra yalan söylemeye devam da eder daha sonra cenneti cehennemi anlatırsın ufakda olsa kötü şeyler yapmaması gerektiğini izah edersin böyle yaparsa hem toplumsal açıdan hemde Allah katında Neler Olucağını Anlatırsın Tabii Zaman Geçmiştir Allahın Varlığından onu sevdiğinden şüphesi kalmayan çocuk bunu Anlar ve Bir daha yalan Söylemez ve Çocuk Artık Büyümüştür Ona dersinki Senin İbadet Etme Zamanın Gelmiştir Allahın Farzıdır Bu Allahına gerçekten İnanan Ve Seven Çocuk ham kıvamından Pişme Kıvamına Gelmiştir Artık ve Üzerine Farz Olan Bir İbadeti Niçin diye sual sormaksızın Kabul Eder ve İbadetlerini yapar daha Sonra İbadetlerin Aldığı Şevkle Pişmeye Devam Eden Çocuğa Bol Bol Anlatırsınız kii çocuk öyle bir duruma Gelir Artık Yanmıştır Artık Ona Anlatabilirsiniz Kafirlere Karşı Olan Mücadeleyi Ne zaman Diyalog Kurulacağını Ne Zaman Dost Edinilmiyeceğini Anlatırsınız Ona bir çok alimlerin Talebelerine yasak Ettiği Kadeer Mevzuunu Anlatmaya şimdi soruyorum sana bu çocuğun gelişme aşamasında senin dediğin Gibi Saklanan Bir Gerçek Var mıdır İlk Başta Bazı Şeylerin Anlatılmaması bildirilmesinde bir problem mi olmuştur buna Karşı Gelebilirmisin bunada karşı geleceğini sanmıyorum şimdi Birde Tersten Düşünelim durumu Biz Bu çoçuğa deseydikki Namaz Kılacaksın Bu Allahın Emridir Çocuk diicek dur nedir ne değildir Sonra Desenki Tebliğ edecen Hizmet edecen Acı Çekeccen Çocuk Ne yapıcak Aşırı Ateş ten yancak kül olacak
    ibadeti istemiycek belki benim babam gibi nefret ettirilecek belkii……
    Demişsinki Kelime-i Tevhid Tamamen sunulmalı kardeş tamam doğrudur Bu Yorum farklılıklarından kaynaklanmaktadır.Ve Artık Çağ Kurtarma Çağıdır bak ne güzel diyor üstad

    “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor.

    İçinde evladım yanıyor. İmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, imanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var. Bu büyük hadise karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler.”
    Bende Diyorum Ki Ameller Niyete Göredir Önümüzde büyük bir küfran var Kuran In emrettiği Ölçülerde İnsanlarımıza Dinimizi Anlatalım Yoksa O önce Anlatılmış sonra kabul edilmiş dar düşünceler Bizim Amacımız Tebliğ Ve En İyi Yol Bu Yukarıda Emreden Ayetleride Vermiştim Okursan eğer Artı Diyalog Nedir Ne değildir Onuda Açıklamışım Siz Daha Diyalogun ne olduğunu bilmiyorsunuz sanıyorsunuz Ki onlar peygamberimizi kabul etmeyince müslüman olacaklar diyoruz biz ve yahut ortak yerlerden din çıkarıcaz hayır yalandır….

    Benim elcevap Dememe Takılmışın alim filan Ulan Konuşturcan beni Peygamber efendimizi Gördüğü rüyaları Ulu Orta Anlatıp Şov Yapan İnsan Mı Koskoca Kuran Hizmetlerinin İbadetlerini Küçümseyen Onlar haklarına Giren Bir Rekat Namaz İle Karşılaştırıp Değerlendirmesini Allah a Bırakmayana Ne demeli ha ne demeli Kimsin Sen Küçümsüyorsun kimsin sen ya Bu Cemaate Milyonlar Gönül Vermiş Nasıl Alırsın Haklarını Allahtan Kork…..(başka Bişi Demiyorum)

    Artı Cemaat Evlerinde kalmışın bilmen lazım elcevap 7 den 70 e küçük şarkitten büyüğüne herkesin dilindedir herkez kullanır ve çok hoş sohbetler çıkar bundan beni bunla itham etmişin ya yazıklar olsun sana binlerce kez

    Bizim Hakkımızda Rüya Demişsin Kuran hadis ispat et demişsin edemediğimizi belirtip bize rüya yı yüklemişsin
    hadi canım sende ordan hadi oku biraz oku o kadar evlerde kalmışın hiç değilse yukarda verilen bir bölüm örnekleri oku aşağıdada örneklerini çok kıa verecem oku…ilk emirdir unutma…

    Sonra Hz Ömer Bahsine Gelelim Kardeşim Sen hazreti Ömer msin Acıyorsun Hazreti Ömer Misin Bu derecede Derin Bir Mevzuuda kaç milyon kişinin hakkını alıyorsun Yapma Gözünü Seviim…..

    Üstadı Bozuk Anlayıştan bahsetmişin bilmiyorum ama Bu gün Üstada En çok Sahip Çıkan Onu Yaşatan Onun İman Hizmeti Yolundan Giden En çok Hangi cemaat Bi araştır istersen…..

    Bir din aliminin batıl karşısında susması onun bir fetvasıdır.
    demişsin sana Ufak Bir şey anlatıcam
    Vak’a ;Sahabe-yi Kiram içinde çıkılan bir seferde 40’a yakın Sahabe esir alınır ve Esir alan Kabile Reisi , sefere çıkanların başında olan Sahabeye (zannedersem Sa’d bin Ebu Vakkas olacak) , kendi alnından öpmek şartı ile 40 Sahabeyi kendisi ile serbest bırakacağını taahhüt eder. O Sahabe gider ve Kabile reisinin alnından öper. Olay Hz.Ömer(RA) ‘in Halifeliği döneminde olmuştur ve tüm Sahabeler kurtulup dönünce olay Hz.Ömer’e anlatılır. Oda hadise üzerine Sa’d bin Ebu Vakkas’ın alnından öper.

    İman Kurtarma davasında olanların , Dava ve Dava kardeşlerinin can,mal ,namus ve izzetinin ayaklar altında olduğu dönemlerde , şahsi izzetlerini ikinci plana atmasını bilmeleri adına bizlere – zannedersem – önemli bir ölçü olsa gerek.
    Bilmem Anltabildim mi……

    Artı Bu fetva başka şekildedir daha hafiftir yani hocamız hep söyler bilmen lazım zulme sessiz kalmak zulümdür diye önemli hakikatlerin söylenip söylenmediğini niçin böyle yapıldığını yukarda açıkladım sanırsam devam edek

    Şeriatı İnkar eden Demişin De Sen Ne diyorsun Kardeş Mümkün müdür Böyle Şey Sadece Biz Ülkeyi Çağlayana Meydanlara Dükme Taraftarı Değiliz Anladın Sen onu Ama şeriatı inkar etmek diye bir şey yok Sana şunu diyorum çok büyük iftira etmişin kanıtını bekliyorum Eğer Kanıtlayamazsan Namertsin Müfterisin………..

    Baş Örtüsünü İse Bi Sonraki Yazıda Açıklayacağım İnaşşallah

    Ondan Sonra Bakara dan Ayet Örneği Vermişin Hakkı Batı ile örten de yok gizleyende yok yukarda açıkladım…..

    Sonra İnançsız Kişilere Yapılan Tebliğ Yolundan Bahsetmişin

    Hoşnut olma Meselesine Gelince İse Onları Hoşnut Etmek Gibi Bir Amacımız Yok Aksine zaten onlar diyalog faaliyetlerinden hiç de hoşnut değildirler diyaloğu bırakmalarıda bunun en basit göstergesidir bizim amacımız tebliğ görevini yapmaktır…

    Şimdi Kardeşim Sana Bir Kaç Soru Sormak İstiyorum

    1-Hristiyanlk alemi ne için diyalog faalietlerini bırakmışıtr
    2-Hocamızı Bazı Şeylerden Dolayı ilk yazında Suçlamış 73 fırka hadisesinden Bahsetmişin ne için bilmeden konuşuyorsun yoksa biliyorsunda…….neyse hüsnü zan demi….
    3-Bir gün benim nam-ı celilim Fermanını Diyalogtan Başka Nasıl Gerçekleştirebiliriz Somut Örnek Saçmalama ama
    4-Sen Kim Oluyorsunda Bunca İnsanın İmanına Vesile Olmuş bir İnsana Bu denli rahat iftira atabiliyorsun sen onun yaptıklarını yarısını da birini islam için yap ayaklarını öpecem…
    5-De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)
    saçmalamadan yorumla
    Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.” (Teğabün,64/14)

    Ayet-i Kerimede görüleceği üzere , düşman olan eşler ,çocuklar veya her ikisi içinde , onların İslam’a kazandırılmaları için affetmeyi , kusurlarını yüzlerine vurmamayı öğütlemektedir.

    Ve Yukardaki Ayetleri kopyalamayım uzun oldu nasıl yorumlıyacaksın önce bi oku istersen….
    senin verdiğin örnekler ise kuran ı bilmeden siyak ve sibak bütünlüğünü içinde yapılmamış yorumlardır….

    ayrıca yayınlayacağım yazılarıda oku bir zahmet

    selametle kal

    Not:Bundan sonra İftiralarını cevaplamıyacağım birkaç şey daha ekleyip bitireceğim çünkü samimiyet yok benim yapacak daha mühim işlerim var kolay değil yazı yazmak vakit alıyor samimi olanlar yönetimden adresimi alabilirler birkaç yazı dizisi ekleyip bitireceğim çünkü ne derseniz deyin anlatamazsınız ufak bişi bulurlar gene başlarla saçmalamaya sonra paso yaz olmuyor Allah rızası içinde yazılarımı sebatla okuyun bırakın onlar eleştirsinler bunca kişinin müslüman olmasını

  139. nur
    Temmuz 21, 2007, 9:44 pm

    DİNLER ARASI DİYALOĞU SAVUNAN KARDEŞLERİM
    MÜCADELE SURESİ 22.AYETİ OKUYUN VE TEFEKKÜR EDİN UYANIN ARTIK RABBİMİN AYETLERİ APAÇIK DURURKEN SİZ NEYİ SAVUNMAKTASINIZ…………..

  140. Temmuz 21, 2007, 10:07 pm

    Kardeş Bak Şimdi Başım Ağrıyor Kısa Cevap Vereceğim başım ağrıyor….

    hocaefendi hiçbir yerde Bu peygamberimize inanmaynlar müslümandır veya allah katında değerlidir cennete girecektir demiyor…sadece temennisi var inşallah cennete giderler diyor onuda
    En-Nisa Sûresinin 48.Âyetinde Allah-u Teâlâ şöyle bildiriyor:
    اِنَّ اللّهَ ﻻ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
    Anlamı:”Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar.”
    ayetine dayanarak söylüyor
    lütfen ayetleri bütünlük içinde tefsirlerine göre düzgün yorumlıyalım neyin nerede yapılacağını bilelim
    misal hristiyanları dost edinmeyin diyor bir ayette ama islamda hrist kadınlarla evlenilebilir bu ne perhiz bu ne turşu dersin ama bilinmiyor diyorum ya aradan ayetler çekip çıkarmayın inşallah faydalı olabilmişiktir hadi kalın selametle

  141. Temmuz 21, 2007, 10:08 pm

    hangi ayetin nerede kullanılacağını bilelim

  142. Temmuz 21, 2007, 10:26 pm

    Arkadaşlar daha birkaç yazı yazacaktım fakat sitenin içeriği gereği moderatör onaylı çalışıyor ben iki önceki yorumu mu yaparken sadece cevap yazmış olduğum fatihin yorumu vardı cevabımı verdim baktım ki arkasından onlarca yorum yapılmış onaylanmayan Ama yorumlara baktıkça artık sizin dininiz size benim dinim bana diyorum çünkü anlamamakta ısrar eden önyargılı gönüller var ben böyle sanmamıştın son olarak şunu söylemek istiyorum Lütfen Gönlünüzen okuyun… ama sizlerden de razı olsun allah siz olmasanız ne zevki var hizmetin lütfen aşağıdaki yazıyı okyun son yorumumdur……

    Işığı daima yanan evlerden biridir o. Günün hangi saatinde olursa olsun, sığınanları bağrına basan, açları doyuran, yüreği acıyanları sarıp sarmalayan ve kutlu sakinlerinin en içli iniltilerine sır arkadaşlığı yapan sımsıcak bir yuva. Batının batısında, doğunun bütün motiflerinin mümessili bir Anadolu ocağı. İşte o evdedir Asrın Garibi, o evin bir odasında. O ev okyanusun ötesinde ama onun odası vallahi Erzurum’da, billahi Edirne’de, tallahi İzmir’de. O ev Amerika’da ama o oda Türkiye’de; o odanın sâkini kalben, hayâlen ve rûhen dünyanın her bucağında, bütün kalbi kırıkların yanında. Çağın Ebu Cehilleri kendilerine göre bir “yeni dünya” hayatı tahayyül etseler de, o ilk kez “Vira bismillah” dediği zamanki sadelik ve duruluğunda. Bazılarını buna inandırmak ve onların boğuldukları derin suları ayağı ıslanmadan geçenlerin de var olduğunu kendilerine anlatmak ne kadar da zor! Var mı ki, böyle bir vazifemiz?! Fakat, gönül istiyor ki, su-i zanlara ve iftiralara girmesin hiçbir mü’min kardeşimiz…

    selametle kalın
    HER ŞEYE RAHMEN YOLA DEVAM

    AH HOCAM SANA BUNLARI DİYECEKLERDİ DE BEN SESSİZ KALACAKTIM! AH

  143. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 1:48 am

    51. Ey iman edenler, yahudilerle hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onlara yardaklık ederse, muhakkak o da onlardandır. Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz.

    (maide)

    burda allah yahudi ve jhristiyanlari dost edinmeyin buyuriyor. feto$ ne yapiyor ? onlarla dost degilmi ?gulenin en iyi arkada$i papa degilmi? mdr dinler arasi diyalog hristiyan ve yahudileri dost edinmek degilmi?
    neyse ikinci ayete geçelim:

    52. Onun için yüreklerind münafıklık derdi olanların: “Ne yapalım, başımıza tersine bir devrin gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların içine koşup durduklarını görürsün. Umulur ki, Allah, yakında o zaferi getirir veya katından bir emir buyurur da içlerinde gizlediklerine pişman olurlar. ( maide)

    $imdi allah yahudi ve hristiyanlari dost edenleri munafik olarak nitelendirmiyormu ? ve i$in en komik ve anlamlli yani ise budur: “Ne yapalım, başımıza tersine bir devrin gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların içine koşup durduklarını görürsün”. fethullah gulen aynen bu lafi soyledi aynen aynen. allah bunlari onceden haberdar ediyor bizlere. ve fethullah gulen bu munafikligi içinden gizliyor.
    neyse geçelim 3. ayete:

    54. Ey iman edenler, içinizden kim dininden dönerse, duysun: Allah onların yerine, kendisinin sevdiği, onların da kendisini seveceği, mü’minlere karşı boyunları aşağıda, kafirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda savaşan, dil uzatanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte o, Allah’ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol, herşeyi bilendir. ( maide suresi )

    $imdi dinler arasi diyalogu kabul eden onlarin dinlerinide kabul etmesi lazim bunu papa soyliyor.
    ve fethulla gulo$ da bunu kabul ederek dinler arasi diyaloga girdi. papa ne dedi ? dediki dinler arasi diyalog hristiyanligi dunyaya tanitmak için kurulmu$ ve fethullah gulende hristiyanliga yardim ediyor.
    allah bu ayette onlara boyun egmeyin diye buyuriyor. fethullah gulen onlara ole bir boyun egiyorki hatta onlarin ellerini opuyor.
    allah onlarla sava$in diye buyuriyor aksi halde bizim yerimize ba$ka bir kavim yani onlara boyun egmeyen bir kavim getirecegini soyliyor feto$ ise cihada kar$idir bu olaylari diyalog ile çozmek istiyor allah ise diyalogu yasaklar.
    ba$ka bir ayete geçelim:

    1. Ey iman edenler, düşmanımı ve düşmanınızı dostlar edinmeyin! Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken siz onlara dostluk gösteriyorsunuz. Onları Rabbiniz olan Allah’a iman ettiğiniz için peygamberi ve sizi (yurdunuzdan) çıkarıyorlardı. Eğer sizler, Benim yolumda ve hoşnutluğum uğrunda savaşa çıktıysanız (böyle yapmazsınız). Siz, dostluk göstererek onlara sır veriyorsunuz, oysa Ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da tamamen bilirim ve içinizden her kim onu yaparsa, artık düz yolun ortasında şaşırmış olur. (muntahine suresi)

    mdr vallah bu ayeti kerime tam feto$a yazilmi$ subhanallah.
    $imdi yahudi ve hristiyanlar hz. muuhammed s.a.s ‘ me inanmiyorlar kurana inanmiyorlar uzun lafin kisasi islamiyete inanmazlar. onlar allahin du$manlaridirlar o zaman allahinda buyurdugu gibi onlari dost edinmemeliyiz. bak aynen ayettede solendigi gibi onlar $imdi bizleri yurdumuzdan çikariyorlar bugun filistin irak afganistan çeçenistan ve daha bissuru islam ulkesinden çikartiyorlar bizleri katlediyorlar bizleri onun için onlari dost edinmeyip onlarla sava$maliyiz ama gulen oyle yapmiyor. ayettede solendigi gibi onlari dost edinip sir vermemeliyiz gulen butun islamiyetin sirlarini ogrenip papaya cia ya ve amerikaya aktariyor…
    dolayisi ile gulen duz yolda $a$irmi$tir ve onun yolundan gidenlerde tabi…

    2. Eğer onlar sizi yenip de ele geçirirseler, hepinize düşman kesilirler, sizlere ellerini ve dillerini kötülükle uzatır, hepinizin kafir olmasını isterler. (muntahine suresi)

    ayet ^paçik onlar $imdi guleni ale geçirip hristiyanla$tirmi$lar…

  144. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 1:49 am

    Vatikan’ın en çok korktuğu, Hıristiyanlaştırmada en büyük engel gördüğü, İslamiyetin, “hubbu fillah-buğdu fillah” emridir. Yani, Allah dostlarını Allah için sevmek, Allahın düşmanlarını, (dinimize göre, Müslüman olmayan herkes Allah düşmanıdır) Yahudileri, Hıristiyanları sevmemektir. Hubbu fillah, buğdu fillâh, imanın esasıdır. İmanın altı şartının geçerli olup olmaması bu esasa bağlıdır.

    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

    “İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alameti, hubb-i fillah, buğd-ı fillahtır.” (Ebu Davud)

    “İmanın temeli Mümini sevmek ve kâfiri sevmemektir.” (İmamı Ahmed)

    “İmanın efdali Allah için sevgi, Allah için buğzdur.” (Taberânî)

    Yine Resulullah buyurdu ki:

    “Cebrail aleyhisselam gibi ibâdet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiç bir ibâdetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!”

    Allahü teâlâ, Hz. Musa’ya sordu:

    – Ya Musa, benim için ne işledin?

    – Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim.

    – Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın?

    – Ya Rabbi, senin için olan ameli bana bildir.

    – Dostlarımı benim için sevdin mi, düşmanlarıma benim için düşmanlık ettin mi?
    Musa aleyhisselam, Allahü teâlâ’yı sevmenin onun için olan en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-ı fillah olduğunu anladı.

    (İmam-ı Gazali)

    Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

    “Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, (İslâma olan düşmanlıklarında) birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan olur. Allahü teâlâ, (kâfirleri dost edinip, kendine) zulmedenlere hidayet etmez.” (Maide 51)

    “Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar.” (Ali İmran 28)

    “Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve Resûlüne düşman olanları sevmezler.” (Mücadele-22)

    Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: “Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur” (Taberânî)

    Vatikan, bu inanç yıkılmadıkça, Müslümanların Hıristiyan olmayacağını bildiği için, “Diyalog” vasıtasıyla bu inancı yıkmak istiyor.

  145. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 1:50 am

    Fethullah Gülen, basın yayın organlarıyla yaptığı röportajlar ve verdiği beyanlarla (Fetullah Gülen İslâm dini’ne aykırı bu beyanatları 23-28 Ocak 1995 tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi’nde ve 23-30 Ocak 1995 tarihleri arasında Sabah Gazetesi’nde yayınlanan röportajlarında vermiştir.), kendi dinini ilân etmiş, İslâm dininin hükümlerine karşı gelmiştir.

    Şöyle ki;

    Tesettür:
    “Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

    Bu sözleri ve beyanları nurculuk dinine göredir. İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır. Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.

    “Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

    “Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)

    Bu, İslâm dinine göredir. Nurculuk dinine göre değil! Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

    Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır. “Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)

    Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır!” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir. O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor.

    “Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119)

    Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’nın hükümlerine ters konuştuğu için nefis arzusunu ilâh edinmiş şirke düşmüştür.

    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
    “Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onu şirkten sen mi koruyacaksın.” buyuruyor. (Furkan: 43)

    “Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16 ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.

    Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.

    Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur.

    İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dininin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.

    Âyet-i kerime’de:
    “İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

    Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır. Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

    Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.

    Kadın İdareci:

    Başka bir beyanında ise:
    “Kadınlardan idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” demiş.

    Bu beyanları ile Allah ve Resulü’nün hükümlerine karşı gelmiştir.

    Zira Âyet-i kerime’de:
    “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neden nehyettiyse ondan sakının.” buyuruluyor. (Haşr: 7) “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” buyuruluyor. (Âl-i imran: 31)

    Hadis-i şerif’te:
    “Sizden hiç birinizin arzuları benim tebliğ ettiğim esasa uymadıkça gerçek mânâda iman etmiş olmaz.” (En-nevevi, Erbâin: 41) buyuruluyorken ve kadın idareci hakkında, “Mukadderatını bir kadının eline veren millet felah bulmaz.” buyuruluyor. (Buhari 1660, Megazi 82, Fiten 18, Tirmizi fiten 75, Nesai Kada: 8, Ahmed bin Hanbel 5743, 51, 38, 47)
    Bu İslâm dinine göre böyledir. Eğer Allah’a iman ediyorsak, Resul’üne tâbi isek, onların beyanı Âyet-i kerimeler ve Hadis-i şerif’lerde böyle buyurulmaktadır. Bunun tersini söylemek ve savunmak Allah ve Resul’üne karşı gelmek demektir. Bu da açık bir küfürdür. O kendi kurduğu nurculuk dinine göre kendi nefis putuna dayanarak zanla konuşuyor, Allah ve Resul’ünün hükümlerine karşı geliyor.

    “Kadınlardan idareci olur.” demek, bunca Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’i inkâr etmektir. O yalnız zannını konuşturuyor heva ve hevesine uyuyor. Eğer doğru sözlü ise bir Âyet-i kerime ya da Hadis-i şerif getirebilir mi?

    Âlimim diye geçinen müfsidler, halkı ifsad ediyor.

    Âyet-i kerime’de:
    “Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyor.” buyuruluyor. (En’am: 119) Allah-u Teâlâ ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onları bize şöyle bildiriyor ve tanıtıyor; “Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas: 41) İşte bunlar halkı yanlış bilgilendirerek saptıran imamlardır. Bunlar insanları cehenneme çağırıyorlar.

    Âyet-i kerime’de:
    “Yoksa onların, dinden Allah’ın izin vermediği şeyleri dini kaide kılan ortakları mı vardır.” buyuruluyor. (Şûrâ: 21)

    İslâm’da olmayan mesnetsiz ve asılsız yalanlarını İslâm dininin kaidesi gibi gösteriyorlar. Bu ise İslâm’ın hükümlerine karşı gelmektir.

    Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
    “Onların çoğu Allah’a iman etmişlerdir, fakat müşrik olarak yaşarlar” (Yusuf: 106)
    Allah-u Teâlâ’nın kesin olarak buyurduğu, emir ve nehyettiği şeyleri hükümsüz bırakmak için, kendi arzularına göre söz söylüyorlar. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise onlar hakkında,
    “Şüphesiz ki benden sonra ümmetimden bir zümre gelecektir. Onlar Kur’an okuyacaklar, fakat Kur’an’ın (feyzi) onların boğazlarından öteye geçmeyecektir. (Yalnız dilde kalacaktır.) Nitekim onlar okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar, bir daha da dönmeyeceklerdir. İşte bütün insanların ve hayvanların en kötüsü bunlardır.” buyuruluyor. (Müslim: 1067)

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz onları “Bütün insanların ve hayvanların en kötüsü” olarak ifade ediyor. Okun avı delip geçtiği gibi dinden hemen çıkıyorlar.

    Diğer bir Hadis-i şerif’lerinde:
    “Allah-u Teâlâ ilmi size ihsan buyurduktan sonra (hafızanızdan) zorla çekip almaz. Lâkin âlimleri ilimleri ile beraber cemiyetin içinden alır, ruhlarını kabzeder, artık kara cahil bir zümre kalır. Halk bunlardan dini ihtiyaçlarını sorarlar. Onlar da (âyet, hadis) gözetmeden kendi düşünce ve arzularına göre fetvâ verip hem kendileri saparlar, hem de başkalarını saptırırlar.” buyuruluyor. (Buhari. Tecrid-i Sârih: 2174)

    Ümmet-i Muhammedi ifsad ediyorlar, mesnetsiz asılsız fetvâlarla Din-i mübine zarar veriyorlar.

    “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, İslâm’ın yalnız ismi, Kur’an’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşü ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı, yine onlara dönecektir.” buyuruluyor. (Beyhaki)

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Sizin için deccalden daha çok deccal olmayanlardan korkarım.

    -Onlar kimlerdir?

    Saptırıcı imamlardır.” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel)

    Kendilerine tâbi olanları yoldan çıkartıp saptırırlar.

    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

    “Ahir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyalığa alet edeceklerdir. İnsanlara karşı koyun postuna bürünmüş gibi yumuşak ve güzel huylu görünürler. Dilleri şekerden daha tatlıdır; amma kalpleri kurt gönlü gibidir. Aziz ve Celil olan Allah-u Teâlâ bu gibi kimseler için şöyle buyuruyor:

    ”Bunlar acaba benim sonsuz affediciliğime mi güveniyorlar, yoksa bana karşı meydan mı okuyorlar? Ululuğum hakkı için onlara öyle bir ağır musibet vereceğim ki, aralarında bulunan yumuşak başlılar da şaşakalacaklardır.” buyuruluyor. (Tirmizî)

  146. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 1:52 am

    Misyonerlerin itirafi

    Vatikan ve kiliseler birligi adina « dinlerarasi diyalog » fikrini ortaya atan misyonerler teskilatinin lideri Louis Massignon’un misyonler zirvesi’nde yaptigi konusma aynen soyledir :

    Muslumanlarin her seyini tahrip ile mahvettik.dinlerini,inanclari,ahlaklari dine bagliliklari ve insani duygulari mahvoldu. Onlarin milli-manevi degerlini bati medeniyeti potasinda eriterek kendimize benzettik. Islamiyet ‘ten uzaklastirdik. Islamiyeti ‘i ogrenmeyi, yasamayi namaz kilmayi ve kuran-i kerim ogrenmeyi suç ve gericilik olarak gostermeyi basardik. Artik cogu hicbir seye tam olarak inanmiyorlar. Ehl-i sunnet itikadi basta gelen dusmanimizdir. Bu itikadi gecmiste sapik inanclara kanalize ettik. Son yillarda ise musluman gorunen bazi ilahiyatcilarla , 14 asirlik dinlerini, itikatlarini ibadetlerini tartsir hale getirdik. Derin bir bosluga dusurduk. Bundan sonra siz misyonerlerin isi daha kolaylasti. Maas baglayarak, vize vadi, yurdisinda is imkani hatta fuhsu kulanarak muslumanlari hiristiyan yapiniz…

  147. Temmuz 22, 2007, 8:59 am

    AH HOCAM SANA BUNLARI DİYECEKLERDİ DE BEN SESSİZ KALACAKTIM!

    Yukarda bir Arkadaşımız Süper İfade Etmiş

    hadi lan ordan!!!hocaefendinin islama hizmeti ortada!peki sen ne yapabildin acaba?meyve veren agaci taslamaktan baska?o zaman osmanlida misyoner!cunku ehli kitapla muthis iliskileri vardi bilirsin!…ama helal olsun guzel seytanlik yapiyosunuz!siz gibi 5 para etmez ,kiskanc,duzenbaz,kendinin hicbir icraati yokken baskalarina kostek olmaya calisan munafiklar!belkide siz muslumanlarin arasini bozmaya calisan ajanlarsiniz kim bilir?ben yillarca yurtlarda kaldim ve Allaha sukur ne hiristiyan oldum ne misyoner!tam tersine!ordaki islam ahlaki ne yuce 1 bilsen!tabi biliyorsun ama kiskanclik iste!yada ajanlik!siz gibi daima oldu ve olacak ve yine biz yolumuzda sizi ezerek ilerlicez!ALLAH U EKBER!!!!!

  148. Temmuz 22, 2007, 9:12 am

    Gelelim Tövbekar Kardeşimin Yazılarını Yüzlerce Kez Cevabını Verdim Ama Neyse Birinci Yazısına Cevabımız….

    Dost Edinmeyin Hakkında Ayete Cevaptır…..

    SORU: “Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.”(Maide,51)

    Kur’an-ı Kerim , Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin derken , siz ise buna muhalif davranıyorsunuz?

    El-CEVAB : Kur’anın bu hükmüde, yine siyak ve sibak bütünlüğünde ele alınmadığında, yanlış anlam çıkarmalarda adetten olmakta ve sanki Kur’anı Kerim bütün Yahudi ve Hırsitiyanları dost edinmeyin şeklinde algılayanlar olabilmektedir.

    Merhum Elmalı Hamdi Yazır bu Ayeti Kerime için bakın Tefsirinde ne diyor:

    ‘Yahudi ve hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlara velî olmayınız değil, onları velî tutmayınız, itimat edip de yâr tanımayınız, yardaklık etmeyiniz. Velâyetlerine, hükümlerine yardımlarına müracaat etmek, mühim işlerin başına getirmek şöyle dursun, onlara gerçek bir dost gibi tam bir samimiyetle itimat edip de kendinizi kaptırmayınız. Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur. Çünkü ‘Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.’ (Mümtehine, 60/8 ) buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.’

    Yani özetle:

    Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur.

    ‘Dost edinmek’ ile ‘Tebliğ niyetli dost olmak’ arasındaki Farka VURGU yapıyor,

    1-) Haram olan ‘Dost edinmek’: Onlara her türlü sırrınızı paylaşmak, sıkı-fıkı bir ilişki içinde olmak, onlardan gelen her habere hemen itimat etmek ve onlara yardaklık etmek yasaklanırken,

    2-) Helal olan ‘Dost olmak’: İslamı temsil ve tebliğ noktasında Diyalog kurmak, onlara adaletle hükmetmek, iyilik yapmak olarak sıralayabiliriz.

    Şayet, bu hususu böyle anlamamış olursak, bazı Ayeti Kerimler arasında -haşa- çelişki meydana gelmiş olurki, bu ise Kur’ana değil, Diyalog karşıtı kardeşlerimize münhasır bir vasıftır:

    Maide 5: ‘. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi,…………ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz takdirde, size helâldir.’

    Yani, Ayeti Kerime ile, EHL-İ KİTAB tan kız almak ve onların yediğinden yemek yemek Helaldir. Şimdi şayet (Maide:51) de geçen Dost edinmeyi, Elmalı ve diğer tefsirciler gibi anlamaz ve HER KAFİRİ DÜŞMAN addedersek, o zaman Kuran-ı Kerim hem Kafir Ehl-i Kitabın kızını bir eş olarak almaya ruhsat verirken, hemde Düşman olmayı öğütlemiş olurki, o zaman -haşa-Kuranı çeliştirmiş oluruz.

    Doğrusu tabiki Elmalı Hamdi Yazır’ın merhumun dediği gibidir.

    Konuya bir de Bediüzzaman Hazretlerinin bu Ayeti Kerimenin Tefsiri ile devam edelim :

    Bediüzzaman Hazretleri , Kur’anda men edilen “Yahudi ve hristiyanlarla dost olmayın (Maide, 5/51) Ayeti Kerimesinin tefsirinde , “Delil, katiü’l-metin olduğu gibi katiü’d-delalet olmak gerektir,” diyerek, yahudiler ve hıristiyanlarla diyalog ve dostluk kurmanın yasak olduğuna dair delilin Kur’an’ın ayetleri gibi sağlam bir metne dayandırılmasına rağmen, kastedilen anlamın kesin olmadığını belirterek , Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmaya men değil , tahrif olan yahudilik dini ile yine tahrif olan hristiyanlık dinine dost olmaya nehy olduğunu belirtmektedir. Şayet bu Ayeti Kerimeyi böyle bir anlam verilmemiş olunursa , yine Bediüzzamanın “Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin!” ifadesinde dediği üzere , Ehl-i Kitab hanımları ile evlenmeye ruhsatı belirten (Maide .5/5 ) Ayeti ile çelişeceğine vurgu yapmaktadır. Çünkü , hem dost edinmeyin hemde Hanımları ile evlenmenizde bir sakınca olmaz anlayışı , Kur’anın siyak ve sibak bütünlüğünü zedelemektedir. Tefsirin devamında , Asr-ı Sadet döneminde, İslamın yeni nuzülü ile meydana gelen yeni bir Manevi inkılabat olduğundan, Sahabeyi Kiram bütün kıstaslarını bu noktadan yapmaktalardı , ve bu Din noktasında muhabbet veya düşmanlık beslerlerdi . Buna istinaden , Asrı Saadet döneminde gayri müslimlere muhabbette bir nifak endişesi vardı . Ancak , günümüzde yaşanana inkılabat manevi değil bir nevi medeni ve dünyevi bir inkılabat olduğundan , kıstas olarak medeniyeti nazara almak esastır. Zaten , gayri müslimlerin çoğu da dinlerine bağlı olmadıklarından , onlarla dost olmak , hem medeniyet ve gelişmişlikleri noktasına hemde Dünyevi Barış ve Huzurun temini içindir. Bundan dolayı , Kur’andaki nehiy bunun kesinlikle kapsamamaktadır ! (Münazarat, Sayfa 71)

    Ayrıca diyebilirizki , Hıristiyan ve Yahudilerle Dost olmayı nehy , tümü ile dost olmayı nehy şeklinde algılayanlar , Kur’anın şu Ayetlerini görmemezlikten geldiklerine üzülerek şahit olmaktayız :

    Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8,)

    “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)

    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

    Gelelim Diğer Sert İfade Olan Ayetlere Toptan Çıkarıcam Bunları Aradan…..

    Kur’an-ı Kerim’de, Yahudi ve Hristiyanlar (Kafirler) hakkında sert ifadeler olduğu kadar, onlara karşı

    1- Ehl-i Kitabın hepsinin bir olmadığını, içlerinde gecenin bir vaktinde secdeye kapanıp Allah’ın Ayetlerini okuyanların varlığından bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

    2- Ehl-i Kitab ile aramızda Ortak olan bir Kelimeye, yani “Allah” ‘tan başkasına kulluk etmeyeye bir davetin olması (Ali imran, 3/64)

    3- İçlerinde Emanete ihanet etmeyenlerininde olduğundan övgü ile bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

    4- Onları bazı konularda bağışlamayı (Casiye,45/14) , Affedip, kusurlarını başlarına vurmamaya, hoşgörü ile yaklaşmayı tavsiye etmesi (Teğabun, 64/14)

    5- Müslümanlarla savaşmayanlarına karşı İyilik yapıp, iyi davranmayı öğütlemesi (Mümtehina, 60/8)

    6- Zulmedenleri hariç, en güzel yoldan mücadele edip, aynı İlaha ve indirilen aynı Kitablara iman ettiğimizi beyan etmemizin istenmesi (Ankebut, 29/46)

    7- Onların hanımları ile evlenmeye ve yemeklerinden yemeye Ruhsat vermesi (Maide, 5/5)

    Kur’anı Kerim’i siyak ve sibak bütünlüğü içersinde değerlendiren Tefsircilerin belirttiği üzere, şu sonuca varmak mümkündür :

    Kur’anı Kerim, nasıl ki Gıybet eden mümin hakkında ‘kardeşinin etini yemek ‘ ifadesini yani bir nevi yamyam vahşetine layık görme tarzındaki sert ifadesi tüm mü’minleri kast etmiyor, sadece o fiili işleyenleri kast ediyorsa, aynı şekilde Kur’anda bahse konu Yahudi ve Hristiyanlara yönelik sert ifadeler; İslam’a açıktan düşmanlık sergileyen, müslümanlara zulmeden ve İslamı kendisine düşman kabul eden Hristiyan ve Yahudileri kast etmektedir. Yoksa bütün Yahudi ve Hristiyanları kast ettiğinden bahsettiği söylenemez!

    İşte Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendide, bu hususa vurgu yapmaktadır! Yani, Kur’ân’ın tavrı şahıslara değil, yanlış davranış, yanlış düşünce ve gerçek karşısında ayak direyip, düşmanlık üretme ve tasvip edilemeyecek sıfatlara karşıdır.

    Ayrıca Bir Başka Anlaşılmayan ise

    SORU: Ayet-i Kerime sert davranın derken, siz neden hoşgörü diyorsunuz?

    “Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür! ” (Tevbe: 73)

    Kur’an-ı Kerimde bir Ayet-i Celileyi Tefsir ederken, Tefsir Alimleri, Siyak ve sibak bütünlüğünü kendilerine esas alırlar ! Yani, bir hususu tefsir ederken, bütün Ayeti Kerimelerde bu konu ile ilgili çerçeve tesbit edildikten sonra, gerçek anlamı ortaya çıkarılır !

    Evet, bu Ayet-i Kerime açık bir ifade ile Kafir ve Münafıklara “Sert” davranmayı öğütlerken,başka Ayet-i Kerimelerde ise;

    1-) Hz.Musa (AS) ‘yı, Firavun gibi Kendisini –haşa- İlahlaştıran büyük bir Kafire gönderirken: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44) demektedir.

    2-) Efendimiz (SAV) ‘e Uhud Savaşı ve sonrasında hitab ederken, Efendimiz (SAV) ‘min yanında yer almayan, onun emir ve tavsiyelerini yerine getirmeyen hem Münafık hemde İmanları Tahkiki seviyede olmayanlar için: “Sen yalnızca Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli biri olsaydın kesinlikle etrafından dağılıp gitmişlerdi.’ (Ali İmran, 159) demektedir.

    3-) Yine Efendimiz (SAV) için: ‘Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet etmeyi ” (Nahl, 16/125) vaz etmektedir.

    4-) Allah’ın Ayetlerini inkar eden ve Efendimiz (SAV) ‘i yalanlayanlar için: “Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.” (Hicr, 85) demektedir.

    5-) Hz.İbrahim’in (AS) Babasının Allah düşmanı olduğu vehyedilince, artık babası için tevbe etmediğini belirten Ayet-i Kerime, Hz.İbrahim (AS) mı bize tanıtırken ‘Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.’ (Tevbe,114) demektedir.

    Yani, Kur’anı Kerim bazı yerlerde Kafirler hakkında sert davranmaktan bahsederken, yine bazı Ayet-i Kerimelerine “yumuşak” ve “bağışlayıcı” davranmaktan, “güzel muamele” etmekten bahsetmesi, bahse konu “sert” davranma fiilinin bütün kafirleri kapsamadığını göstermektedir. O zaman hangi Kafir’e karşı “sert” hangisine karşı “yumuşak ve bağışlayıcı” davranacağız sorusu akla gelmektedir. Bunada yine Kur’an cevab veriyor:

    A) ‘Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin.’ (Maide:58)

    B) ‘ İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: ‘Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim İlâhımız da, sizin İlâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.’ (Ankebut,46)

    C) ‘Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever.’ (Mümtehina, 8)

    Ayetleri bu Dengeyi vaaz ediyor ve diyorki:

    Müslümanlarla Zulmeden, Alaya alan, savaşan ve İslam’a açıktan düşmanlığını ilan eden Kafir ve Münafıklara “SERT“ ol, diğerleri ile en güzel yoldan, “yumuşak ve musamaha yolu ile” yani İslamı sevdirerek Tebliğ etme yolunu açık tut! Umulurki, bu şekilde İslam’ın güzelliklerine şahit olurlar ve İman ile müşerreflenirler!

    inşallah yardımcı olmuşuzdur bundan sonra yazı yazarken bunları da göz önünde bulundurun okuyup yorum yazın

    ikinci yazısına da kısa cevap vereyim o ayetlerde geçen hristiyanların falan kimler olduğunu anlattık yukarda yazılan ve daha önce yazılanlara bakın lütfen çünkü eğer öyle olsa idi yahudileri hristiyanları sevmemek gerekse idi evlenmeye niye izin verilsin değilmi onları sevmememiz gereken ayetleri yanlış yorumlayıp bizim onlarla güya dost olduğumuzu sanan arkadaşa şunu söylüyorum

    YARATILMIŞI SEVDİK YARADAN DAN ÖTÜRÜ

  149. baydoğru
    Temmuz 22, 2007, 9:15 am

    ali kod adıyla yazan arkadaşıma aynen katılıyorum ve şunu eklemek istiyorum kendi gazetelerinde cuma sohbetleri adında yazı yazan şahıs nurculuk görüşünün kelime_i tevhiddin 2 kısmının tefarruattan ibaret olduğunu söyluyor ve 1 kısmı kabul edenlerede merhamet nazarıyla bakılacagını söylüyor yani leilaheillallah deyip muhammedin resulullah demeyenlerle muhammedinresulullah diyenlerin aynı olduğunu beyan ediyor bu apacık hırıstiyanlığın propagandası değilde nedir madem gerek yoktuda Alemlerin efendisi ya Muhammed sen olmasaydın ben bu alemi yaratmazdım dediği kendi nurumdan seni yarattığım dediği sevgili peygamberimiz (s.a.v) niçin yeryüzüne islamiyeti getirdi … yazıklar olsun yazıklar birde şimdi ılımlı islam modeli getirdiler ibrani dinler urfada hristiyan papzla sözde müslüman kızı göstermelik evlendirdiler kardeşlerim bunlar misyonerlik faliyetleri yapıyorlar bunların arkasında amerika ve islam düşmanları var düşününsenize diyanetten emekli kactane hoca var kacının özel okulları var hemde dünyanın hertarafında neden isminin başında m harfi yer alıyor bunlar kuzu postuna bürünmüş kurtlardır dünyanın hertarafında amerikanın menfaatleri olmadan okul acmak kolay değildir bu olsa olsa amerikanın bölgede olanları halktan öğrenebilmek içinde okul adına actıkları ayaklı ajanlardır dinimize cocuklarımıza sahip cıkalım yok ablalarmış abilermiş ders calıştırıyorlarmış üniversiteyi kazandırcaklarmış öbür taraftan din değiştiren evlat karşınıza cıkmasın selam ve dua ile

  150. Temmuz 22, 2007, 9:23 am

    Gelelim üçüncü Yazına Tesettürden Bahsetmişin Ve Hocamın Tesettüre Teferruat dediği hakkında bir şey yayınlamışın sana şunu diyorum eğer İspatlayamazsın namertsin müfterisin yalancısın bi daha cevap vermeye bile tenezzül etmem sana gelelim olayın gerçeğini hocaefendinin tessetür mevzuuna teferruat dememiştir furuat demişti buda nedir biliyormusun

    Hocaefendi, hiçbir yazısında, tesettürün farz olmadığını, Allah’ın bir emri olmadığını söylemiş değildir ! Diğer yandan, “tesettür furuattır” cümlesi eksik aktarılmış bir cümledir aslı şu şekildedir:

    ‘İman esasları yanında Tesettür furuattır ‘

    Bu cümle aslında Ehl-i Sünnet İtikadınında bir prensibidir ! Usul İlminde, gerek İbn-i Abidin ve diğer Ulemanın İslamın Genel Hükümlerini (Akaid) ikiye ayırdığını görmekteyiz:

    1-) Usul’e ait hükümler: Buna göre ‘lâ ilâhe illallah; Muhammedün Rasûlullah’ başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; Allah’a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. Yani, hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır

    2-) Furuata ait hükümler: Namaz, oruç, hac, zekât ve tesettür gibi diğer ibadetler, bu asıllar üzerine bina edilen ve asla göre fürûât sayılan amellerdir. Furuata ait hükümler, usule ait hükümler üzerine bina edilir. Bu açıdan denilebilir ki, usûlün olmadığı yerde, sistemli fürûdan bahsetmek mümkün değildir.

    Ancak fürûât demek, Türkçemizde anlaşıldığı şekliyle ‘olmasa da olur’ gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir.

    Bu konuya isterseniz küçük bir örnek ile tenvir etmeye çalışalım: Siz terazinin bir kefesine imanı, diğer kefesine farz olan tesettürü koyarsanız, iman kefesinin ağır bastığına şahit olacaksınızdır! Çünkü, Allah katında en önemli esas İmandır! Peki, bu tesettürün önemsiz veya ehemmiyetszi olduğu anlamına gelirmi? Hayır gelmez, sadece İmanın Allah katında ne denli büyük bir Konumunun olduğuna bir işarettir!

    Tesettür emrini, bu esaslar çerçevesi içinde incelediğimizde, önce onun hicretin yedi veya sekizinci yılı; yani peygamberliğin yirminci senesinde farz olduğunu görürüz. Bu demektir ki, İslâm’ın ilk yirmi yılında kadınlar, cahiliye dönemindeki giysilerini devam ettiriyorlardı..

    Burada, hikmet-i teşri açısından dikkati çeken en önemli husus, teşride meselelere ehemmiyet sırasına göre yer verilmesi ve öncelik tanınması ya da geriye bırakılmasıdır. Bu itibarla da, gönüllere ‘lâ ilâhe illallah’ hakikatinin yerleştirilmesi en önemli mesele olduğu için, öncelik ona tanınmıştır. 13 yıllık Mekke dönemindeki nâzil olan hemen bütün âyetler ve Allah Rasûlü’nün metluv, gayri metluv bütün tebliğatı hep bu mevzu etrafında örgülenmiş gibidir.

    Öyleyse bizim de, tebliğ ve irşadda daha çok bu önemli noktaya dikkatleri çekmemiz gerekmektedir. Allah’ın büyük gördüğü şeyleri büyük görmek, küçük gördüğü şeyleri de küçük kabul etmek kalbin takvasındandır. Aslında bu, din-i mübin-i İslâm’ın da temel bir kuralıdır. Allah’ın vaz’ettiği şeyleri kendi ölçüleri içinde kabullenme ve hayata taşıma, Allah’a olan imanın, O’nunla olan irtibatın önemli bir göstergesidir.

    Tesettür meselesi, farziyetinin gereği tartışılmaz olmasının yanında iman ve imanî hakikatlerin önüne geçirilmemelidir. Hele ‘tesettür -örtünme keyfiyeti mahfuz- ille de şu şekilde olacak! ‘ denilmemelidir. Zira tesettür başka, çâr ve çarşaf başka şeylerdir. Çarşafın tesettür yollarından biri olduğu muhakkak. O, Osmanlı döneminde bazı yörelerde kullanılmaya başlanmış bir giysi çeşididir. Onun mazisi birkaç asır gibi yakın bir tarihe dayanır. Hatta çarşafın bazı yörelerde kullanıldığı o dönemlerde bile Bağdat ve Şam gibi merkezî şehirlerde kullanılmadığı bilinen gerçeklerdendir. Hakikat böyle iken, bir tesettür türü üzerinde imanî meseleler ölçüsünde durmak ve ona her şeyin aslı nazarıyla bakmak, dinî emirlerdeki ilahî tertibi alt-üst etme demektir. Bu, dinde aslî bir mesele olmadığı halde, daha sonraki dönemlerde ibadetmiş gibi ortaya çıkartılan bir husus olması itibarıyla dinin ruhundaki itidale de münafidir.

    Öte yandan, yanlış bir anlayışın tesirinde kalan bazı kesimler -mâalesef- bazı kılık ve kıyafetler karşısında, kelimelerle ifade edilemeyecek ölçülerde tahrik olmaktadırlar. Dini bilmeyen kimseleri tahrik etmeme, dinde çok önemli bir esastır. Aksi halde, gücü ve kuvveti elinde bulunduran bazı kimseler, bırakın fürûâtı, usûlü dahi yaşama ve yaşatma imkânını vermeyebilirler. Yakınçağ itibarıyla tarihimiz bunun nice örnekleriyle doludur.

    Netice itibarıyla; usûle ait meselelerin anlatılması ve hayatın her ünitesine girilip, imanla gönüllerin itmi’nâna kavuşturulmasına şiddetle ihtiyaç duyulduğu günümüzde, yukarıda arzettiğimiz ölçüler içinde, usûl sayılmayan meselelerde takılıp kalmak, bırakın inanmayanları, inanan insanların bile cephe almasına vesile olabilir. Onun için günümüz şartlarını idrak edip realitelere sırtımızı dönmeden, İslâmî hakikatleri anlama, yaşama ve anlatma zorunda olduğumuzu bir kere daha hatırlama mecburiyetindeyiz.

  151. Temmuz 22, 2007, 9:28 am

    Gelelim Aynı Yazıdaki Kadın İdareci Yazına Milleti saptırma kardaş

    SORU : Fehullah Gülen Hocaefendi bir röportajında ‘Kadından idareci olmasında bir mahzur yoktur ” demektedir. Bu yaklaşım ;”‘Mukadderatını kadının eline veren iflah olmaz ‘ Hadisi Şerifi ile çelişmiyor mu ?

    Bahse konu Hadisi Şerifin tümü incelendiğinde , Hadisin Kisranın kızının Kraliçe olması dolaysıyla hususi söylendiğini, yoksa genele şamil olmadığını görmekteyiz :

    Resulullah (sav) ‘dan işitmiş olduğum bir kelimenin Cemel Vak’ası sırasında Allah’ın izni ile faydasını gördüm. Şöyle ki bir ara, neredeyse ashab-ı Cemel’e katılarak onların yanında yer alıp savaşmaya karar vermiştim. Hemen, Resulullah (sav) ‘ın, ‘İranlıların başına Kisra’nın kızı kraliçe oldu’ diye haber geldiği zaman (söylemiş olduğu sözü hatırladım ve onlara katılmaktan vazgeçtim. O zaman Efendimiz: ‘İşlerini kadına tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktır’ demiş idi. (Tirmizi’de şu ziyade gelmiştir: ‘Hz. Aişe Basra’ya geldiği zaman bunu hatırladım. Bu söz sayesinde Allah beni muhafaza etti’) (Buhari, Fiten 17, Megazi 82; Tirmizi, Fiten 75, (2263): Nesai, Kudat 8 (8, 227)

    Evet , Kisranın kızı Kraliçe olmuş ve Efendimiz (SAV) buyurduğu üzere, Kisranın Kızının Saltanıta iflah bulmayıp, Hz.Ömer döneminde fethedilmiştir.Efendimiz (SAV) ‘in Mucizevi beyanı burdada tahakkuk etmiştir.Ayrıca Kur’an-ı Kerimde Neml Suresinde geçen Hz.Süleyman (AS)’mın kıssasında , Sebe hükümdarı Belkıs için onun Hükümdarlığını eleştiren bir noktaya temasın olmamasıda bu hususu teyid etmektedir.

    Netice olarak , bu kadının idareci olamıyacağı anlamına gelmez! Hatta Hanefi Fıkhında kadın, kadı bile olabilir. Çünkü kadınlar , belki bazı meseleleri hemcinsleri bir hakime daha rahat anlatırlar.

  152. baydoğru
    Temmuz 22, 2007, 9:34 am

    şunu a eklemeyi unuttum neden malum şahıs amerikada ve amerikalı ajanlar tarafından korunuyor siz şimdi diyeceksiniz ki peygamber efendimizde medineye göç etti diye peki peygamberimiz din ugruna gitti malum şahıs ne için gitti hapis korkusundan ne hapsi bu artık devlet büyüklerimizde silahlı kuvvetlerimizde kim olduğunu anladı ben burdan anne ve babalara sesleniyorum evlatlarınıza sahip cıkın bakınız diyorlarki biz kuranı kerimi 21 asra göre aklın ve mantığın kabul ettiği şekilde tefsir edeceğiz yahu 14 asırdan beri gelen alimler bilememiş yanılmışta daha sen baldırı cıplak taharatsız mı doğrusunu tefsir edecen kuranıkerim akıl işi degil iman işidir asabı keyf haklarıda sure var 309 sene uyudular diye akıl bunu kabul etmez ama Allah yaparmı yapar iman etmekten başka caren yok baştan aşşağı kuranı kerim böyledir hep iman işidir işte insanların önce imanlarını parcalıyorlar sonra istedikleri gibi şekillendiriyorlar bunların modeli nurlu islam modeli yani ılımlaştırılmış hristiyanlık isevi cilik

  153. Temmuz 22, 2007, 9:35 am

    Gelelim Tövbekarın son yazısına kardaş sen çnce bir tövbe et bence evet haklısın vatikanın amacı budur fakat bizim amacımızda budur teeee yukarda ayetlerlede niye diyalog yaptığımızı anlattık şimdi sen o açıklamaları bırakta sana şunu soruyorum Madem Vatikan amacına ulaşıyor ne olduda son papa diyalog faaliyetlerini yasakladı….
    ben cevap veriim onlar sizden önce gördüler hak dinin diyalogla yayılması esnasında bizim galip geldiğimizi ve birçok kişinin müslüman olduğunu…ama siz anlamadınız
    bu yüzden vatikan diyaloğu bırakıp iftiraya geçmiştir bu da son anlarını yaşayan insan gibi çırpınışlarını yapmaktadır peygamber efendimize attığı iftiralarlar bellidir zaten bu yüzden de biz dost edinmeyin fermanına göre bu ayetin işte uygulanacağı papa bu papadır bu yüzden h.efendi bu papa ile görüşmemiş diyaloğa girmemiştir bilmem anlatabildimmi

  154. Temmuz 22, 2007, 9:43 am

    baydoğru kardeşimizin cevabına geliyorum ilk yazısında ki kelimei tevhid ile ilgili yazısına cevabımız

    “Muhammederresulullah” demeyen cennete girermi ?

    ‘Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve islah etmelidir. Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümüne, yani ‘Muhammed Allah’ın Resulüdür’ kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır…’ diyor hocamız

    Burada merhamet nazarı ile bakmak, Ehl-i Sünnet anlayışını zorluyor diyorsunuz siz kardeş yapma yaa

    Dikkat edilirse, muhterem Hocaefendi ‘merhamet’ nazarı ile bakılmalıdır, diyor ama ehl-i necattır (kurtulan zümredendir) demiyor. Neden merhamet nazarı ile bakılmaldır derseniz, onun cevabınıda Muhterem Hocaefendi Fasıldan Fasıla -3 isimli eserinde ‘Bir demet Sosyal Mesele’ bahsinde dile getirmektedir:

    ‘Hz. İsa (a.s) ’nın Resûlullah olduğunu kabul etme, Efendimiz (s.a.s) ’in de peygamberliğini kabul yolunu açacaktır. Evet, Hz. İsa (a.s) böyle kabul edildiği an, Efendimiz’in peygamberliği kabulü adına da bir adım atılmış olacak.. ve -inşâallah- şimdiye kadar onların ifadeleri ile ‘ümmîlerin peygamberi’ denilip hafife alınan Efendimiz’in, ‘Rasûlullah’ olduğu inancı da pekişmiş olacaktır’

    İŞTE TEBLİĞ STARTEJİSİ, bize Dialog konusunda ki muhterem Hocaefendinin niyetini bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. ‘Allah birdir’ diyenler, Hz.Muhammedin(SAV) peygamberliğini şimdilik kabul etmeseler bile, Hz.İsa (AS) ‘nın Allahın oğlu değil, Allahın bir Resulu olduğunu kabul etmiş olacaklardan (teslis inancından vazgeçmiş olacaklarında dolayı) , buna bir geçiş dönemi nazarı noktasında merhametle bakılmalı. Niye? Çünkü, umuyoruzki, bu vesile ile Efendimiz (SAV) ‘i kabul etmeleri daha kolay olur!

    Diğer yandan , Allah’ın isimlerinden olan “Rahman” İsm-i Celilesi , Dünyadaki Kafirlere “Merhamet” sureti ile bakması açısından Cay-ı dikkattir. Yani , Allah (C.C.) , kendisine iman etmeyen hatta inkar eden kuluna bile , dünyada Rızkını vermekte ve Hayat Hakkı tanımaktadır.

    Yani, muhterem Hocaefendinin birtakım husulardaki cümlelerinin cevapları yine kendi eserlerinde verildiğinden, oraya bakmalı ve bir mümin olarak hemen su-i zanna kapılmamalıyız.

    Konuyu Hocaefendinin, ‘Muhammederresulullah ‘ın önemi ile ilgili diğer yazıları ile noktalıyalım:

    “La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli. Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda, buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu “inkâr-ı ulûhiyet” anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdi hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. Fakat ben ne kadar arzu ederdim, “La ilahe illallah” diyen bu insanlar, “Muhammedun Resûlullah” desin ve tam kurtuluşa ersin! Meselâ, Jean deli gibi âşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. James Jean Pakistanlı bir dostundan “Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır.” ayetini duyunca “Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı…” itirafında bulunur; bulunur ama bu Hz. Peygamber’i de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim; ama Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sas) ’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri. (Fasıldan Fasıla, 2/255-56)

    Günah ve hataların ötesinde Cenâbı Hakk’ın rahmeti var, O dilerse çok küçük şeylerden dolayı da affeder. Hem Üstad’ın, hem İmam Gazalî’nin ve hem de Muhasibî’nin dediği gibi hayattayken insan korkuyla tir tir titremeli; ama çaresiz kaldığı ölüm anında ümide ve recaya sarılmalı ve “Ya Rab, benim hiç sermayem yok; sadece ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Rasûlullah’la Sana geliyorum.” demeli. Sekerât-ı mevtte recaya sığınmalı ve “Artık elimden bir şey gelmez; fakat Senin rahmetin melceimdir (sığınılacak yerdir) , rahmeten lilâlemîn olan Habîbin de şefaatçim.” duygusunda olmalı. Ne var ki, o zorlu dakikalarda bu hali yakalayabilmek her şeyi yerli yerine koymaya ve temiz olup temiz kalmaya bağlıdır. (Kırık Testi, s.111)

    Hz. İsa’nın (as) materyalist bir topluma uyguladığı ıslah hareketiyle kendisinden sonra gelecek olan ve müjdesini de bizzat kendisinin verdiği “İnsanlığın İftihar Tablosu”na giden yolları da açmıştır. Ancak daha sonraki müntesipleri, Yahudi ifratına karşı tefrite düşerek, bütün bütün fiziği de maddeyi de inkar etmişlerdi. Fetih Suresi’nin en sonunda yer alan uzunca âyet, bu mevzuya ışık tutmaktadır. Ayet, “Muhammedün Rasulullah” diye başlamaktadır. Ayetin başındaki bu ifade ile Efendimiz’in (sas) risaleti vurgulanmış ve değişik yerlerde geniş olarak bu hakikat ifade edildiği için de, icmâlen geçilmiştir. Bu ayette, daha ziyade Kur’an, Efendimiz’in (sas) etrafındaki insanlara dikkat çekmekte ve değişik evsaf ve kategoriler halinde, birbirinden farklı maddeye ve manaya bakan yanları ile onları nazara vermektedir. (Prizma, 3/120-21)

    İslâm dininde, inanç ve amel adına mükelleflere teklif edilen hususlar “usûl” ve “fürû” diye iki ayrı bölümde mütalâa edilir. Bunlardan hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır. Diğerleri bu usûl üzerine bina edilir. Buna göre “Lâ ilâhe illallah; Muhammedün Resûlullah” başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; Allah’a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. Namaz, oruç, hac, zekât veya diğer ibadetler, bu asıllar üzerine bina edilen ve asla göre fürûât sayılan amellerdir. Ancak fürûât demek, “olmasa da olur” gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir.

    En-Nisa Sûresinin 48.Âyetinde Allah-u Teâlâ şöyle bildiriyor:
    اِنَّ اللّهَ ﻻ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
    Anlamı:”Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar.”

  155. MESUT
    Temmuz 22, 2007, 10:41 am

    BU KONUDA SON YORUMUM
    YUKARIDAKİ YORUMLARIMI OKUYAN CEMAATLE İLİŞKİLİ BAZI KİŞİLER BENİM İÇİN ‘NE VEFASIZ KİŞİ,EVLERDE KALMIŞ,İSTİFADE ETMİŞ, BAK ŞİMDİ YAPTIĞINA DİYEBİLİR
    ÇOK SERT ELEŞTİRİYOR,MİLYONLARCA KİŞİNİN AMELİNİ KÜÇÜMSÜYOR,ONLARLA NASIL HELALLEŞİR DİYEBİLİR..
    BAKIN ,ŞUNA AÇIKLIK GETİREYİM,,,,HİZMETTE BULUNANLAR GENELDE ÜÇ GRUBA AYRILIR
    1-FETHULLAH GÜLENİN HER DEDİĞİNİ ,EHL-İ SÜNNET ANLAYIŞIYLA BAĞDAŞMASA BİLE OLDUĞU GİBİ KABUL EDEN,ONUN KUSURSUZ,HATA YAPMAZ,KESİNLİKLE İTAAT EDİLMESİ GEREKEN BİR YÜCE(!) ZAT OLDUĞUNU DÜŞÜNEN KİŞLER,ADETA ONA TAPAN KİŞİLER,ONUN HER DEDİĞİ EHL-İ SÜNNET YOLUYLA BAĞDAŞMAYAN AÇIKLAMALARINA BİR KILIF UYDURMAYA ÇALIŞAN GERÇAEK ANLAMDA SAPITMIŞ KİŞİLER
    ‘HATTA ALLAH KORUSUN BİR GÜN HOCA ÇIKIP DESE Kİ ‘ZİNA TEFERRUATTIR,PEK MÜHİM BİRŞEY DEĞİLDİR DESE’ERTESİ GÜN ZİNA ETMEKTE BİR SKINCA GÖRMEYECEK SAPIK GRUP
    2-YUKARIDA DA BAHSETMEYE ÇALIŞTIĞIM ŞEKİLDE SAĞLAM BİR İMANA SAHİP,İHLASIN ZİRVESİNDE,ALLAH RIZASINI HER ŞEYİN ÖNÜNDE TUTAN,FETHULLAH GÜLENİ BU HİZMETİN BAŞLAMASINA VESİLE OLAN KİŞİ OLARAK SAYGI DUYAN AMA ONUN HER DEDİĞİ DOĞRUDUR,HER YAPTIĞI HAKTIR MANTIĞINDAN ÇOK ,BEN İNSANLARA DİNİ ANLATAMAYI ÖNEMSİYORUM,TALEBE YETİŞTRMEYİ ÖNEMSİYORUM DEYİP,DAHA ÇOK ÜSTADI MERKEZDE TUTARAK,HİZMET EDEN KİŞİLER….FAKAT BUNLARIN SAYISI DİĞERLERİNE GÖRE DAHA AZ
    3-EVLERDE KALAN,EVLERDE KALMAZSAM ,DIŞARIDA İNANÇSIZ,İÇKİCİ,ZİNACILARLA BERABER OLURUM KORKUSUYLA EVİ ADETA GÜNAHLARA KARŞI BİR SIĞINAK GÖREN,FETHULLAH GÜLENLE PEK İLGİSİ OLMAYAN ,DAHA ÇOK BAŞKA ALİMLERİ ÖNEMSEYEN KİŞİLER.
    BEN ELEŞTİRİLERİMİ 1.GRUBA(SAYICA DAHA ÇOK OLAN VE BU SINIRSIZ İTAATLERİNDEN DOLAYI GENELDE ÜST MEVKİLERE ÇIKABİLEN GRUBA) YAPIYORUM,,2. GRUBA BİRŞEY DİYEMEM,PEYGAMBERİMİZİN ÖNEMSEDİĞİ BU KİŞİLRE BİRŞEY SÖYLEYEMEM..AMA NE YAZIK Kİ BUNLARIN SAYISI ÇOK AZ.
    YORUMLARIMIN SERTLİĞİNE GELİNCE:
    BAKIN İMAN MESELESİ ÇOK ÖNEMLİ:KİŞNİN EBEDİ HAYATINI BELİRLEYEN TEMEL ETKEN İMANDIR… EHL-İ SÜNNET İTİKADINDAN UZAKLAŞMIŞ KİŞİ DÜNYALAR KADAR AMEL YAPSA DA BU ONU KURTARMAZ……
    ALLAH BİZİ RAZI OLDUĞU ŞEKİLDE BİR İMANA SAHİP KILSIN VE BU İMANLA RIZASINI KAZANDIRAN AMELLER YAPMAYA MUVAFFAK EYLESİN,,,,SAPMAKTAN DA SAPTIRMAKDAN DA ALLAHA SIĞINIRIM……..

  156. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 8:09 pm

    haydi ya sizler kimi kandiriyorsunuz!!!!

    papanın şu sözü kayıtlardadır:

    Papa II. Paul:

    “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.” “Dinlerarası diyalog, Kilise’nin bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır… Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.”

    F.GÜLEN’İN PAPA’YA YAZDIĞI MEKTUBU OKUMANIZI TAVSİYE EDİYORUM…

    “Pek muhterem Papa cenapları;

    Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatıalilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

    Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.

    İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.

    Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.

    Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.

    Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinler arası diyalog konusunda Vatikan’ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.

    bu alttaki yaziyi iyice oku ve bak dostlukmu kurmak istiyor yoksa onlara islamiyeti ogretmek istiyor adeta filistini ve diger musluman yerlerini ona satmak amacinda…

    papanın şu sözü kayıtlardadır:

    Papa II. Paul:

    “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.” “Dinlerarası diyalog, Kilise’nin bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır… Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.”

    Peygambere terosirt diyen bu kafire Fethullahın verdiği cevap:

    Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlikler önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.

    Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile, ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa’nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.

    Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şumullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.

    Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.”

    M. Fethullah Gülen / Rabb’in aciz kulu” 9 Şubat 1998

    karde$im benim gulenle bir alip veremedigim yok. sadece yaptigi $ey yalni$ bi$eydir papa diyor:
    “Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım”

    gulen ise buna cevaben:

    bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlikler önermek istiyoruz. yani bu sehirleri hristiyanla$tiralim demek istiyor papa dedi ya 3. bin yilda asya hristiyanla$acak.

    neyse in$aallah anladin.

  157. tovbekar
    Temmuz 22, 2007, 8:09 pm

    bak buda gulen gibi buyk hocalardandir iki lider va ayni zamanda hemseri olan kisilerin papaya yazdiklari mektup ve aralarindaki fark.

    Emir`ül Muminin ve Halifetül Müslimin M.Metin Müftüoglu (Kaplan)ndan;

    katoliklerin ruhani lideri olan 16. benedict`e teblig mahiyetinde acik mektup

    tarihten misal;
    Resulullah(s.a.v)Rum meliki Herakl`e bir mektup yazarak onu Islama davet etti.
    Mektuba sadece bir olan Allah`a samimiyetle ibadet etmeye davet eden bir ayet`i kerime`yi ilave ederek davasinda hakli olduguna sahid getirdi.Bu mektubun Sahih-i Muslimdeki metnin tercumesi sudur;

    Bismillahirrahmanirrahim!Allah`in Rasulu Muhammed`de,Rum`un buyugu Herakl`e!Selam dogru yola girenlere olsun!Simdi ben seni Islam`a cagiriyorum.Musluman ol ki,selamete eresin!Islam`a girersenAllah sana ecrini iki kat verir.
    Eger yuz cevirirsen halkinin vebal ve gunahi senin uzerinedeir.
    “Ey ehli kitap!Bizm ve sizin aramizda esit olan bir kelimeye gelin yalnizca Allah`a ibadet edelim.
    Ona hic birseyi ortak kosmayalim.Allah`i birakip da birimiz digerini ilah edinmesin .Eger yuz cevirirlerse, “Sahid olun biz Muslumanlariz!”deyin!”
    (kaynak Buhari ve Muslim)
    Buna binaen,bizlerde diger Peygamberlerin ve bilhassa son Peygamber Hz Muhammed (s.a.v)`in ummeti olma hasebiyle teblig ve davet gorevi
    bizlere intikal etmistir.

    Peygamber varisi olan bizlere dusen:

    Hz Muhammed`in son ve cihansumul bir Peygamber oldugunu Onun teblige memur edilen yuce Kur`an-i Kerim`inde cihansumul bir kitap
    oldugunu Yuce Islam dininin de cihansumul,zamansumul ve hayatsumul,yani butun bir dunyayi kaplayan bir din oldugu gibi kiyamete kadar gelecek olan butun nesil ve asirlara samil olanve hepsinin ihtiyacina cevap veren bir din ve nizam oldugunu hepimizin bu dunya hayatinda birer misafir bulundugumuzu ve yine bu dunyada imtihana tabi tutuldugumuzu dunya insanligina duyurmak ve teblig gorevimizi yerine getirmektir.
    Ben istiyorum ki,herkes dininde, inancinda,davasi ve dusuncesinde hur olsun.Zulum,vahset ve haksizlik ortadan kalksin,guclunun zayifi ezdigi,mazlumlarin haklarinin gasb edildigi bu dunyayi huzurla,sevgi ve barisla kaplayalim.
    Herkes yarinindan emin olsun.Korku ve endise icerisinde hayat surdurulmesin.Ve bu arada mustekbirlerin baski ve tahakkumlerine,taguti sistemlerine.zulum ve iskencelerine,tecavuz ve isgallerine son verilsin!..
    Ve nihayet butun bir bir dunyaya sesleniyor ve diyoruz ki:
    Hur dogan insanoglu kula kul olmasin,(insanlarin emrine tàbi olmasin)Allah` kul olsun(Allah`in emrine tàbi olsun)Islami manada hur yasasin,yol ve yoresini kendisi hur iradesiyle secsin,baski rejimleri ona mudahale etmesin!
    Biz istiyoruz ki;insan haklarina hurmet edilsin,fikir hurriyetine riayet edilsin,mabedler hurriyetine kavussun,adalet teessus etsin ve nihayet kula kulluk yok olsun da Allah`in mulkunde Allah`in dini hakim olsun!
    Fitne fesaddan eser kalmasin!Insanlari idare etme sekli,su duzene-bu sisteme gore degil (Allah`in kendi mulkunde ve kendi kullari icin koydugu ve vaaz ettigi sistemlerin en guzeli,yonetimlerin kusursuz ve hatasiz olan ilahi hukumlerle hukmedilsin!)Iste o zaman goreceksiniz
    Dunyada huzur olur, baris olur ,adalet meydana getirilmis olur…Insanlar arasinda sevgi ve muhabbet artar…
    Yeryuzunde ne anarsi olur nede terör olur!Fitne ve fesaddan hic eser kalmaz!..
    Butun bunlarin olmasi dunya insanliginin kurtulusu icin gonderilen ve Hz Muhammed(s.a.v)tarafindan teblig edilen Islamla bir butundur.Buyurun tek kurtulus kapisi olan Islam duzenine!
    Her ihtilaf mevzuunu dünyanin gündemine getirip serbestce ve rahatca
    münazarasinin yapilabilmesi icin bir sart vardir.O da hurriyet,fikir hurriyeti,konusma hurriyeti,korkmama hurriyeti vs.!
    Bundan dolayidir ki,Islam dini hurriyete,fikir hurriyetine,konusma hurriyetine,vicdan hurriyetine,inanc hurriyetine vb. hurriyetlere son derece onem vermistir.Fakat bir sartla;
    Körü körüne degil,münazaraya acik olma kayit ve sartiyla!
    Keza ilmi ve fikri tenkitleri yapmalari da haklaridir.Ama Islam`in addettigi iman ve amel meseleleriyle hic bir kimsenin alay etmeye,hor görmeye,hakaret etmeye hakki yoktur.Velev ki bu kisi papa da olsa !
    papa nin bu pervasizca aciklamalari ya Islami geregi gibi bilmiyor ,geregi gibi arastirmamis,cahil kalmis cehaletine kurban gitmis,yda art (kötü)niyetlidir!
    Nitekim Kur`an bazen Muslumanlara karsi kinlerini disariya vurduklarini ifade etmektedir.”…size olan kinlerinden parmaklarini isirirlar!”
    (Al-i Imran,119)
    Ayet-i Kerime` de oldugu gibi bu arada papaya sesleniyor ve diyoruz ki:

    Hemen Islam aleminden özür dilemelisin ve yaptigin bu hatayi gidermelisin!Aksi takdirde Muslumanlarin nezdinde mahkum durumuna duser,maglub olursun!Buna binaen medrese-i Yusufiyye (tekirdag f-tipi cezaevi)den papayi basin araciligiyla acik oturuma davet ediyorum!
    Ben inaniyor,iddia ediyor ve diyorum ki:
    Hz Muhammed geldikten sonra Ona uymayanin ne yaptigi hayir nede ibadeti kendisine asla fayda vermeyecektir”Hz Isa”da” Allah”veya “Allah`in oglu”degil insandir ve ayni zamanda bir Peygamberdir!
    Butun Muslumanlarin inanci bu sekildedir!Sende iddianda ve inancinda samimi isen buyur acik oturuma basin yoluyla münazaraya!Senden onceki papayida Islama davet ettigim gibi Turkiye ye geldiginde sanada “Islama davet mektubunu “biiznillah !
    Bu hususta Kur`àn soyle der:Helak olanlar bilgi ve belgelere dayanarak,onlarin münazara ve müsahadelerini görerek helek olsunlar,hayatta kalanlar da bilgi ve belgelere dayanarak,onlarin münazara ve müsahadelerini hissederek hayatta kalsinlar(Enfal.42)
    Birkac Ayet-i Kerime ile mektubumuzu noktalayalim:

    1.”Hic suphe yokki,Allah`in indinde din Islamdir”(Al-i Imran-19)

    2.”Her kim Islamdan baska bir din ararsa bilsin ki,o din kendisinden asla kabul edilmeyecektir.Ahirette de o kimse zarar cekenlerden olacaktir.”(Al-i Imran-85)

    3.”O O`dur ki,Peygamberlerini hidayet ve hakk dinle gönderdi.Ta ki,Onu butun dinlere ustun kilsin,sahid iolarakda Allah yeter!”(Fetih-9-tevbe-33)

    ve netice

    “De ki:Ey ehli kitap bizimle sizin aranizda olan bir kelimeye gelin!Soyle ki:Allah dan baskasina tapmayalim,Ona hicbirseyi ortak kosmayalim,
    Allah`i birakip da birbiimizi rabler edinmeyelim!”
    “Eger bundan yuz cevirirlerse sahid olun biz Muslumanlardaniz deyiverin!”(Al-i Imran-64)

    teblig bizden,dogru yolu gostermek(hidayet)Allah`dandir!

    24 Saban 1427(18 Eylul 2006)
    Muhammed Metin Müftüoglu
    bin Cemaleddin(Kaplan)
    Emir`ül Mü`minin ve Halifetül Müslimin

  158. Temmuz 22, 2007, 9:32 pm

    Kardeş Bilmiyorsun galiba Şu anki Papa Diyaloğu Yasaklamıştır Çünkü O verdiğin “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.” “Dinlerarası diyalog, Kilise’nin bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır sözü Allahıma bin şükür ters tepmiştir….. bu yüzden bu papa yasaklamıştır…
    gelelim mektuba bütün geleBİLECEK SORULARA CEVAP NİTELİĞİNDİR ÇÜNKÜ SİZLERİ İYİ BİLİYORUM İYİ TANIYORUM…

    İtiraz :

    Peygamberimiz (SAV) mektublarına başlarken mesela “Bismillahirrahmanirrahim! Allah Resûlü Muhammed’den, Habeş Meliki Necâşiye” demektedir. Ayrıca , Hadis-i Şerifte : “Münafığa “efendi” demeyin. Zira eğer o, seyyid olursa (kendine bir değer atfederse) Allah’ı kızdırırsınız.”(Ebu Dâvud, Edeb 83,) denmektedir.

    El-Cevab :
    “Papa Ali Cenabları” bir taltif veya tazim değil, bir diplomatik uslubtur! Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen ‘Büyük Reis’ hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise , aynı şekilde ‘Papa Ali Cenablarıda’ veya “Hazretleride” bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım. Hudeybiye Barış Antlaşması , İslam’ın müşrik ve gayrimüslimlerle Diyalog kurmasına zemin hazırladığı ve bu vesile ile İslam’ın temsil edilmesine ve tanıtılmasına imkan sağladığı bir dönem olması ayrı bir husustur , Efendimiz (SAV) ‘in diğer Devlet Başkanlarına yazdığı doğrudan Tebliğ içeren mektublar yazması ise apayrı bir husustur ! Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır . Hadis-i Şerifde geçen “Efendi demeyin” , onu övmeyin anlamındadır. Yoksa , günümüzde bir çok meslek dalındaki insanlarada “Efendi” diye hitab edilmektedir. Diploması terminolojisinden bihaber olan kardeşlerimizin , “Ali Cenablarını” bir övgü ifadesi olarak görmeleri onların bu noktadaki bir Diplomatik uslub fukeralığının göstergesidir.

    2-Metin :
    ‘Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen Türk halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zat-ı alilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

    İtiraz : Üç Büyük Din yanlıştır , çünkü tek büyük ve Hak din İslamdır ! Ayrıca Ehl-i Kitaba selam vermek caiz midir ?
    El-Cevab :
    Dinler Kategorize edilirken , Hak ve Batıl olarak tasnif edilmektedir. Bir Dine mensub insanların çokluğu o Dinin büyük olmasını göstermediği kadar , o dinin Hak olmasını gerektirmez ! Diğer yandan ifadede geçen “üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen topraklar” ile Filistin (Kudüs) ve Ortadoğu kast edilmek istenmektedir ! Müşerref olma, tanışma uslubundan kaynaklanmaktadır! Müşrik Mut’im bin Adiyy, Efendimiz (SAV) Taif dönüşü Mekkeye alınmadığında ve kendisinden bir kefil istendiğinde Peygamberimize Kefil olmuş ve peygamberimiz bu iyiliği hayatı boyunca unutmadığı gibi, Mut’imin oğlu Cübeyire Bedir esirlerini taleb ettiğinde : ” Senin baban bana o kadar büyük bir iyilik yaptıki , şayet baban gelmiş olsaydı Allah’a dua eder , ölülerinizi tekrar diriltmesini isterdim ” diyerek , esirleri vermiş ve babasından müşrik olmasına rağmen iltifat etmiştir ! Ehl-i Kitab ile birlikte müşriklere bile selam verilebilinir (Nisa suresi , 86.Ayet-i Kerime) , hatta muhatab kendini bilmez cahil müşrik bile olsa “selam” diyerek selametle neticelenecek söz söylemelidir . ( Furkan Suresi , 63.Ayet-i Kerime )

    3-Metin :
    Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinler arası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.

    İtiraz : Papalık Misyonunun bir Hırsitiyanlaştırma olduğu bilinmesine karşın Papalık Misyonunun bir parçası olduğunu kabul etmek caiz midir ? Kafirler birbirlerinin yardımcılarıdır (Enfal suresi , 73.Ayet-i Kerime) gereği bu apaçık Küfür değilmidir ?

    El-Cevab :
    Bir kere ifadeyi doğru okumakta fayda vardır : Papalık Konseyinin bir parçası olmaktan bahsedilmiyor , Papalık Konseyinin Dinler arası Diyalog misyonundan bahsediliyor. Çünkü Dinlerarası Diyalog Faaliyetlerinde Hrsitiyanlığı yaymak diye Resmi bir ifade yokki bu cümleye itiraz edilsin! Dinler arası Diyalog Misyonun Ana Görevi: 3 Dinin mensublarının birbirlerini daha yakından tanımalarını sağlamaktır . Doğru temsil, en etkili tebliğ yöntemdir. (Maide Suresi, 67.Ayet-i Kerime ) .Şayet Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine yardımcı olunmuş olsa idi , o zaman “Kafirler birbirlerinin yardımcılarıdır” hususu bir geçerlilik kazanabilirdi . 10 yılı aşkın süredir Faal olan Diyalog sürecinde , acaba kaç kişi Hırsitiyan olmuşta bu iddiayı dile getirme cüretini kendinizde buluyorsunuz ? Biz Diyalog faaliyetleri vesilesi ile İslam ile müşerref olan veya en azından hak Din olduğunu kabullenen yüzlerce Ruhani , onbinlerce insan biliyoruz . Buda sizin iddialarınız tekzib etmektedir.

    4-Metin:
    İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır. Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinler arası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir. ‘

    İtiraz : İslam’da yanlış olan nedir ? Yoksa Hırsitiyanların hoşuna gitmeyen Ayetlerin Diyaloğa uygun şekilde yorumlanması mı istenmektedir ?

    El-Cevab :
    İslam’da yanlış olan bir husustan bahis yok , yanlış algılanan İslam’dan bahis var ! Yani yanlış bir şekilde bir terör veya barbar dini gibi tanıtılan İslamın Diyalog vesilesi ile doğru tanıtılarak, İslamın temsil edilmesidir. Burda İslami kanadı temsil eden Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kendine biçtiği misyonda budur ! Kur’an-ı Kerimde Diyaloğu emreden Ayetleri , Elmalı Hamdi Yazır Tefsirinden ve Bediüzzaman Hazretlerinin yaklaşımlarından defaatle izah etmiştik. Oraya müracaat edebilirsiniz. Metinde devam eden yaklaşım ile Bilimin, Allah ile çelişmesinin mümkün olmadığını, çünkü bilginin Allah’ın ilminden geldiğini ve birtakım ateistlerin ısrarla bilim ile dini farklı vadilerde göstermelerine karşın, bu konudada işbirliği yapılması gerektiğine bir vurgu yapılmaktadır!

    5-Metin :
    ‘Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.’

    İtiraz : “Allah indinde Hakdin islamdır” (Ali İmran Suresi , 19.Ayet-i Kerime) ‘sine yine bir muhalefet var. Bakın üç büyük dinden bahsediliyor.

    El-Cevab :
    Yukarıda izah ettiğimiz üzere , Dinler hak ve Batıl dinler olarak tasnif edilmektedir. Din mensublarının çokluğu o Dinin Hak olduğu anlamına gelmez ! Metnin devamında , günümüz dünyasında, gerek medeniyetler arası gerekse kültürler arası bir çatışma ortamı oluşturmak isteyen şaşkınlara karşı, bahse konu Dinler Arası diyalog faaliyetleri bir bariyer görevi görebilir denmiştir.!

    6-Metin
    ‘Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetler arası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinler arası diyalog konusunda Vatikan’ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz. Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz.

    İtiraz : Üç büyük dinin bağlılarından bahsediyor , ne gibi bir bağ var acaba ? İsa Allah’ın oğludur diyen bir zihniyetle nasıl bağ kurulabilir, diyelim kuruldu barış içinde kavga etmeden yaşadılar, güzel bu barış ne zamana kadar sürecek, hiç onlara demeyecek miyiz “Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir” ,bunu dersek yine kavga başlayacak, demezsek insanı cehennem azabından kurtaracak tek kelime olan kelime-i tevhidi insanlara ulaştırma maksadıyla gönderilen peygamberlerin sünnetine ters iş yapmış olmayacakmıyız? Acaba “Muhammedür Resulullah” gerekli değildir anlamı çıkmıyormu ?

    El-Cevab :
    Ehl-i Kitab ile biz müminlerin arasında ortak olan bir bağdan Kur’an-ı Kerim bahsediyor : “De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın.”(Ali İmran suresi , 64.Ayet-i Kerime) . İşte hernekadar onlar Allah’ın vasıflarında yanılmış olsalarda , Allah’a oğul isnadında bulunmuş olsalarda , Kur’anın ifadesi ile aramızda ortak olan bir söz (Allah inancı) mevcuttur ! Bu ortak bağ , onların Ehl-i necat olmaları için yeterli olmasada , Ayetin devamında dile getirildiği üzere birkaç adım daha atabilirlerse inşallah Ehl-i necat olmaya namzed olacaklardır. İslam tarihine bakacak olursak , Barış dönemi hep İslam’ın lehine gelişmiştir. Hudeybiye Barış Antlaşması sonrası , 2 yıl gibi kısa bir zaman diliminde Mekke’nin Fethini getirmiştir. Çünkü , seviyeli temsil vicdan sahiblerini herzaman müteessir bırakır. Allah’ın birliğine iman eden ve Hz.İsa (AS) mın Allah’ın oğlu değil Allah’In bir peygamberi olduğunu kabullenen insanların , Efendimiz (SAV) ‘min nübüvvetine iman etmemeleri bekelenemez. Niyetleri sorgulamak sadece Allah’a mahsustur ! İtirazlarınızı Niyetleri sorgulamadan yapın….

    7-Metin:

    Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlikler önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir. ‘

    İtiraz : Fethullah Gülen Hocaefendinin , Hıristiyanlığın üçüncü bin yılı kutlamalarından bahsetmesi nekadar doğru ?

    El-Cevab :

    Kutlamalar vesilesi ile birtakım etkinlikler önermektedir. Örneğin Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi yerlere birlikte ziyaretler düzenlenebileceğinden bahsetmektedir. Özellikle Filistin Liderleri ile bir Diyaloğun sağlanmasında ısrarla vurgu yapılmıştır. Ki bu Filistindeki Barış sürecini mtühiş katkısı olacağı kesindir. Ayrıca , Kudüsün hernekadar bugün Yahudi Devleti topraklarındada olsa her üç din mensublarına vizesiz giriş hakkı verilmesini önermiştir ! Metnin bir kısmını delillendirip , diğer kısmını görmemezlikten gelmek sizin gibi Ehl-i iman kardeşlerimize yakışmıyor. Metnin devamında ,
    Dinler Arası Diyalog faaliyetlerine müdahil olmadan öncesinde düzenlenen Medeniyetler arası Barış ve Diyalog sempozyumuna bundan sonra Vatikanın da davetli olduğunu, dönemin Cumhurbaşbakanı Demirel’in resmi davetinin kendilerine iletileceğinide bildirmektedir.

    8-Metin :

    Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile, ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa’nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir. Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hz İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şumullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir. Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.’

    Fethullah Gülen
    (Rabbin aciz kulu)

    İtiraz : ”Rabbin aciz kulu” ifadesi Hırsitiyanların ifadesi değilmidir ?

    El-Cevab :

    Ehl-i Sünnet vel-Cemaat anlayışına göre “Rab “ ismi , Allah’ın umumi isimlerinden biridir. Terbiye eden, yaratan, besleyen, malik, en mükemmel, sahip tutan ve idare eden anlamlarına gelir. “Aciz kul” olma , özellikle Acz-i mutlak , fakr-ı mutlak mesleğine haiz herkesin hayatlarına örnek almaları gerekn bir husustur. Şimdi , bu ifadeler madem Ehl-i Sünnet perspektifinde esastır ve haktır , başkaları da kullanıyor diye , Hocaefendi nasıl bir zan altına alınabiliniyor anlamış değiliz !

    Metnin devamında ;
    Dinler arası Diyalog faaliyetlerinin, tüm dünyanın büyük kentlerinde konferanslar şeklinde tertip edilmesini, karşılıklı öğrenci değişim programının uygulanmasını, Hz.İbrahim (AS) ‘ın doğum yeri Urfa’da her 3 dinin öğrencilerinin eğitim göreceği bir Üniversitenin kurulması, bu vesile ile her üç dinin mensublarının birbirlerini daha iyi tanımaları sağlanmış olacaktır!

    Sonuç olarak diyebilirizki, 09.02.1998 tarihli bu mektub , bazı çevrelerce İlmi ve dini delillerden yoksun olarak eleştiriler getirilsede,bu niyetleri sorgulamadan öteye geçememektedir ve müminlerin ilk şiarı olması gereken hüsn-ü zan müessesesi, adete yok sayılmaktadır !

  159. Temmuz 22, 2007, 9:34 pm

    Yanlı Diğer Kardeşler Ne yazıkki Benim sorduğum Sorulara Cevap Vermiyorlar Bekliyorum Bende cevaplarınızı samimi olarak varsa bi ihtilafınız benim bilmediim bir konuyu öğretmiş olursunuz sevinirim… yazıları ilk okuyan veya cevap yazmak isteyenler yazılarımı okuyup cevap versin lütfen cevabı verilmiş şeye itiraz komik oluyor…

  160. Temmuz 22, 2007, 9:37 pm

    Efendimiz (SAV) ‘min Ehl-i Kitaba muhalefeti emrettiği biliniyorken , Diyalogtan bahsetmek nasıl mümkün olabilmektedir ? biliyorum bu soruda yukarı yazılmış ve daha yazılacak yukardaki gözümden kaçmış bu konu hakkında yukardaki peygamberimizin ehli kitapla diyaloğu bölümünü okuyabilirsiniz ayrıca cevabımız şudur ki

    Soru sorma kriterleri noktasında ; bir kişi ile hem muhalif olma hemde diyalog kurabilmeye engel bir husus yok iken , sanki “muhalif” olarak diyalog kurulamayacağı anlatılmak isteniyorki , bu yanlıştır. Fikirlerini , inançlarını veya düşüncelerini beğenmediğiniz nice insanlar var ki, onlarla diyalog kurarak ve belki yanlış noktaları doğrulara kanalize etme zeminini oluşturmaya çalışmaktayız.

    Hatta denebilir ki , muhalif olduklarınızla diyaloğu daha çok artırmalısınız ki , size muhalif olan yönlerini tadil ve tekmil edebilesiniz , yanlış veya sapık bir takım düşüncelerini revize edebilesiniz.

    Efendimiz (SAV) nübüvvetin ilk dönemlerinde , vahye muhalif olmayan konularda müşriklere muhalefet ederek Ehl-i Kitaba muvafakatı (benzemeyi) prensib edinmiş ve Ehl-i Kitabın yaptığı gibi saçlarını alnına doğru serbest bırakmıştır.(1) Daha sonraki yıllarda , Ehl-i Kitabın kablarından (2) ve kestiklerinden yemeğe , onların kadınları ile evlenmeye (Maide:5) gereği ruhsat vermiştir. (3) Ehl-i Kitabın söylediği bir takım incitici sözlere (Ali-İmran:186) ve çekememezliklerinden ötürü yaptıkları nahoş muamelelere (Bakara:109) mukabele etmek yerine, af ve musamaha yolunu tercih etmiştir. (4)

    Bununla birlikte giyim-kuşamda (5) , cenaze işlemlerinde (6) Ehl-i Kitaba muhalefet etmeyi öğütlediğ doğrudur. Hatta bu kapsamı sadece Ehl-i Kitabla sınırlı tutmamış , müşrikleride içine alarak : “Müşriklere muhalefet edin, sakallarınızı uzatın, bıyıklarınızı kesin” (7) demiştir.

    Görüldüğü üzere Efendimiz (SAV) , Ehl-i Kitaba veya müşriklere benzeme noktasındaki fiil ve davranışlara muhalefet etmeyi önermesine mukabil , onlarla Diyalog kurmayı men etmemiştir: Habeş Meliki Hıristiyan Necaşiye Ashabını emanet etmesi , Medine’de Yahudi ve yerli müşriklerle Medine vesikası adı altında onlarıda “ümmet vasfında” zikretmesi , Hudeybiye Barış antlaşmasında müşrik Huzaa Kabilesi ile müttefik olması (8) gibi pek çok konuda Diyalog ve işbirliğide yapmıştır.

    Acaba günümüzde Diyalog Hizmetlerini yapanlar , hangi konuda Ehl-i Kitaba benzemeye başladılar veya böyle bir tavır içine girdilerde , “Diyalog” eleştiri konusu ediliyor ? Şayet “muhalefet”i bahane ederek Diyalog yolları kapatılsaydı, Vatikan Dinlerarası Diyalog Sekreteri Prof.Dr.Thomas Michel (9) ile Vatikan Türkiye Temsilcisi Men.Marovitch’in (10) “Allah ‘üç’ değil ‘bir’dir” demeleri , acaba mümkün olabilirmiydi ?

  161. barisdogru
    Temmuz 23, 2007, 8:26 pm

    nasil diyalog kuruyorlarmis ,nasilsiniz kafirler ? diyerekmi kurani acin okuyun allah bize siz onlara benzemedikce sizden razi olmazlar diyiyor eger fetullah hocandan razilarsa o baya benzemis onlara demekki bugun bu musrikler bizlere ibadetimizde ses cikarmiyorsa bizim allahtan baska ilah yoktur muhammed onun kulu ve elcisidir dedigimiz sahadetin manasini yerine getirmedigimizdendir yani zararsiz goruyorlar her ortamda muslumaniz biz diyenler allahin kanunlarina nizamlarina edilen kufurlere ses cikarmiyanlar demokrasi mitinglerinde kahrolsun seriat diyenlerle dostlugunu kesemiyenler kendini musluman sanan insanlar toplulugunun bu tur diyaloglara girmesi normaldir bakin sahabeye bakin peygamber efendimize davasinda biraz yumusasindiye peygamberimiz e mal mulk servet yoneticlik teklif ediyorlardi ama sag elle yemek iyip tuvalete sol ayakla giren sonrada biz peygamberimizin sunetine uyuyoruz diyenler onun en buyuk suneti batilla savasmak ,gunesi bir elime ayi bir elime verseniz davamdan donmem demesini goz ardi ediyorlar cunku rahatlarini bozmak istemiyorlar sadece aman amerikayla tersdusmeyelim biraz paramiz var huzur olsun degerlenir ee ne yapalim namaz kiliyoruz ya diyerek kendilerini hak yolda sananlar sadece kendi cikarlari icin kendi menfatlari icin islam dan allahin dininden taviz veriyorlar diyalog yapanlar papazlara, allahin kuranda kafir dedigin insanlarin yuzune siz kafirsiniz demedikce kuranin bazi ayetlerini gizlemedikce diyalog yapmasi mumkun degildir kuran ayetini bir kismini one alip bazilarini saklamaya calismak insani kafir eder ben alim degilim ama sizce etmezmi dusunun sen papazin elini ne diye sikacaksin ne diyeceksin anlamadim allah kuranda size meryem oglu isayi rab edinmisiniz kafirsinizmi diyeceksin incilde allah kainati 6 gunde yaratip sonra dinlenmismis diyiyor allah c.c kuranda bana yorgunlukta dokunmaz diyiyor yada biz muslumanlar vaftiz olmuyoruz ceheneme gidecegiz mi diyeceksin allah icin biri bu diyalogun nasil yapildigini anlatsin kendi icinde alevi suni ayrimi yapan mezhepcilik yapan allahin bir kurali digerinde farkli diye bir birlerine nalet okuyan muslumanlar kendi arasinda diyalog kuramazken hiristiyan hele hele yahudi alemiyle nasil bir diyalog icin dedirler anlamak mumkun degildir ..

  162. cemkarakurt
    Temmuz 24, 2007, 2:50 am

    selamlar saygi deger arkadaslar ben kendimden bir az bahsedeyim fakat kisisel bilgilerimi veremem ben ingilterede yasayan bir kisiyim ve 40 yasina yakin bir yastayim.
    ben CIA ye calisan bir kisiyim son 10 yildir islam dinini ve teror olaylarini arastiran ve cok capli buyuk bir arastirmanin icinde yer almaktayim, arastirmam iran yemen turkiye irak afganistan amerika ingiltere arasinda bir diyalog aslinda muslumanim ama namazini niyazini yasamayan bir kisiyim taki 2 yil oncesine kadar su anda kendimce yasamaya calisan bir vatandasim.
    arkadaslar iyi dinleyin simdi beni fetullah gulen hakkinda soyleyeceklerimi o oyle bir kisi ki inaninmasi ve anlanmasi cok zor bir kisi ve simdiye kadar yaptigi her sey inanki islami disariya tasimaktir ben ilk once terorist anmistim ama anladimki fehtullah bey islamin gunumuzde en iyi sekilde dile getirebilen kisilerden birisidir.
    ben bunlari yazarken inanki her seyi goze aliyorum canimi bir hice sayiyorum da yaziyorum bakan yarin burda olamam bir daha bir sukaste dehil olabilirim.
    simdi arkadaslar bakin ABD deki vurulan ikiz kulelere o gun hic bir yahudi ise gelmemisti ve gelmeme sebleride yoktu ne bir bayramlari idi nede seyranlari vardi olayi biliyorlardi onceden sayin bush beyde biliyordu ve o binalari koruyan fuze sistemleri kullanimdan cikartilmisti 3 gun once ve new york semalarinda devamli kesif ucaklari ucardi o gun hic gorunmediler niye sizce? orasinida siz anlayin.
    afganistanni almak icin.
    irakda kimyasal silah var dedi bush girdi ve nerde kimyasel silah cikti ben kendimce arastirdim AB kucuk basli kimyasel silah var diye rapor yazmami istediler benden onlar dedi ben yazdim ama gercekte hic bir kimyasal silah yoktu adamlarin elinde 10 tane uzun menzilli s300 fuzeleri vardi yanlisca bununla hic bir seyde yapilmaz ve 2 tanesinin yapim yeri s300 fuzelerin yapim yeri rusya 8 tane ise AB devletlerinin ozel muhru vardi.
    ve bizlerden istenilen raporsa onlarin uzerinde kimyasal baslik bulunmasi idi ama malesef yoktu ama hayel olarak bulundu mecburi olarak anlayacaksiniz.
    ve bu olaya kimse inanmadi yani halk inanmadi.
    iran davasina bakin simdi sira iranda yavas yavas ic savas cikartiyorlar genlerle yaslilar arsinda fakat iranin gecmisine bakarsaniz yine iranda CIA var seryati kimler getirdi irana CIA cunku irani bu gunku haline gelecekti ve simdi irani cokertecekler 13 yil irakla savas yapti iran hem iraka silah satti ABD hemde irana onla cokmedi iran ama simdi ic savasla cokucek.
    arkadaslar uyanin lutven uyanin
    Turkiyeye bakin ab ye alacaklar ama ayni zamandada irana vuracaklar bizleri bu serefsizler masa olarak kullaniyor.
    avrupadaki yasanan alaylari goruyorsunun her gun bir yerlerde bomba olaylari yapanlarsa yine kendileri maksat muslumanligi bolmek muslumanlarin arasinda bir kargasa savas acmak ve fetullah gulen bunlari biliyor ve bunlarin oyunu icinde kendilerini yenmeye calisan birisi vede bende destekliyorum gulen beyi ya degilse bunlar biz muslumanlari terorist olarak bilecek gelin gozumuzu acalim arastiralim kimler dusman kimler dost onlari bulalim yeterinki uyanim gercek dunyayi gorun politakayi izlayin ve bir seyler ogreninki dosmanimizi iyi taniyalim onlardan once biz onlari taniyalimki ne yapacaklarini engelleyelim insanlar olmesin ve kutsal topraklari bunlara kullandirmayalim fetullah gulen beyde onlar gibi fakat bizim iyiligimize calisan bir kisi cunku diyolog altinda baska seyler var onlari arastiralim ve anlarsinizki sonrada destekleyeceginize emin olurum.
    saygilarimla

  163. Temmuz 24, 2007, 10:42 am

    Allah senden razı olsun ama kaç gündür yazıyorum burada görmüyorlar göremiyorlar ya da işlerine gelmiyor ne diim artık

  164. Temmuz 24, 2007, 4:22 pm

    ESSLEMUALEYKUM YUCE DINIMIZE GONUL VERMIS DIN DOSTLARIM.CEM KARA BEY TAHLILLERIN OLDUKCA HAKLI SAOLASIN.BU IRANI VURMAKTAN BAHSEDILMISKEN.IRAN SUANKI HUKUMET ORATKLIGINDA VURULACAK NASILKI IRAKI TURKIYE VE DIGER ISBIRLIKCILERLE VURDUYSA AYNI OYUNU YAPCAK.VE IMAN ETTIK DIYIPTE BU OYUNA DESTEK VERENLERE NE DEMELI OYLARIYLA.SOYLEKI IRAKTA 650000 BIN BACIMIZIN IRZINA AMERIKAN SEREFSIZLERI TECAVUZ ETTI 1000000 UZ,ERINDE INSAN KATLEDILDI CAMILERIN ICINDE OLDURULDULER PEKI BIR MUSLUMAN BU TAPLODA NE YAPAR ELINDEN NE GELIYORSA HADISI SERIFE VE ISLAM AKIDINE GORE YOK ETMEYE CALISIR.BU DURUMDA BIR ISLAM DEVLET BASKANINDAN SU BEKLENIR KINIYORUZ LANET EDIYORUZ GEREKIRSE ASKERI MUDAHALA BU NE YAPTI.HALA KULAKLARIMDAN GITMIYOR EKIM 2004 TARIHINDE SOYLE DIYOR AMERIKAN ASKERLERINE DUA EDIYORUM ULKELERINE AZ ZAIYATLA SAG SALIM BIR SEKILDE DONSUNLER SEN KIMSIN KIME DUA EDIYORSUN KAFIRMISINDE KAFIRLERE DUA EDIYORSUN NIICN PEKI EDIYOR MUSLAMUNLARI DAHA IYI OLDURSUNLER IRZLARINA DAHA IYI GECSINLER VS… PEKI BU KONUDA DEVLET BAKANI CEMIL CICEK AYNEN SOYLE SOYLEDI INCIRLIK HAVA USSUNDEN 4990 TANE IRAKA SORTI DUZENLENDI.BU SORTI HADISESINI BIR ARAKADASLAN TANISTIM VE AYNEN SOYLEDIKLERI KENDISI HAPISTE KALMIS VE HUCEREDE YATARKEN GECE UCAKLARIN KALKIP INMESINDEN UYUYAMIRDUM SABAH OLUNCA ORATLIK SUT LIMAN PEKI BU ISLERE SEBEP OLAN MUSLUMANLRA NE DEMELI KAFIR OLMAZLAR AMA GERCEKLESEN ZULUM AYNISINDAN HESABACEKILIRLER NASIL VERCEKLERSE O KADAR TECAVUZ SUCU O KADAR OLDURULMELER VS… SIMDIDE AYNI OYUNU OYNAMAK ICIN YANI IRANA VE DIGER MUSLUMAN ULKELERE SOYKIRIM UYGULAMAK ICIN YAHUDI BASINI TARAFINDAN CUMHUR BASKANLIGI MAGDURIYET OYUNU OYNANDI.SIZ OY VERENLER O KADAR VICDAANLIYDINIZ EZILENIN YANINDA YER ALIYORDUNUZ NEDEN 28 SUABAT MAGDURU SUCU SADECE ISLAM BIRLIGINI KURMAK YANI SIYONIST BIRLIGINI YIKMAK AYNI ZAMANDA SSK % 256 BAGKURA % 312 ASAGARI UCRETE & 112 ZAM YAPAN VE ONUN DONEMINDEN ONCE BIR ASGARI UCRETE YAKLASIK 18 TUP ALINIYORKEN ERBAKAN HOCAEFENDININ 10 AYLIK IKTIDAR DONEMINDE 41 MUTFAK TUPUNE ULASTIRAN GUNUMUZ PARASI ILE 1600 YTL OLAN ASGARI UCRETE ZAM YAPMASI YUZUNDEN YANI UYAN ISLAM DUNYASINI UYANDIRAN VE BUNUN ONUNE BIR AN ONCE GECMEK ICIN 1996 DA ATINADA SIYONISTLER BIR TOPLANTI YAPIYORLAR TURKIYEDEN GIDEN TUSIAD VE TURKIS BASKANLIGINI BILL CLINTON YAPTI ORDA 14 COOOK ONEMLI KARALAR ALDILAR BUNLARDAN ILKI ERBAKAN HOCAEFENDI BASTAN INDIRILECEK 2.PARTI IKE BOLUNCEK BU OLMAZASA BIRDEN FAZLA DINI SAVUNAN PARTI KURULACAK VSS14. MADDE BUNLARDA ZAFERE ULASILAZASA KESINLIKLE ISALMA BIRLIGI ASKERI GUCUNU TAMALAMADAN ONCE TURKIYEYE SAVAS ILAN EDILECE VE BUNUN ICIN 28 SUBAT YAPILMISTIR VE BU OYUNAKANIP AKP YE OY VERENLERDIR KASTIMIZ HANI SIZ MAGDURUN YANINDAYDINIZ SIZ HANI COK VICADANLIYDINIZ NEDEN 28 SUBAT DABESINDEN SONRA AYNI VENEZUELLADAAKI HUGO ÇAVEZE VERILEN DESTEK GIBI DESTEK VERMEDINIZ VE SIZIN ICIN CALISAN BIR LIDERE VE SU COKVAHIM KIM ISLAM ICIN CALISIRSA O LIDER SUCLANIR VEHALK HEPSI DEILTABI IYI ISLERIARAMZYAHUDIAININI OKUDUGUNDAN SEYRETTIGINDEN DOLAYI SUREKLI ELESTIRIR.ACABA NE ZAMAN UYANIP SU DUNYA DUZENINDE ISLAM DEVLETLERIZULMVARKEN BIRLIK OLMUYORUZ PEKI OYLARINIZ VERDINIZ ONUMUZDE 5 SENE VAR BUTUN YAPACAKLARINA DESTSIZNIZ IRANI YOK ETMELERINE SONRA SURIYE OYLE OYLE VE NIHAYETINDE TURKIYE HEPSI NIICIN BUYUK ISRAIL KURULSUN DIYE.ACIN YOUTUBE RECEP E. DIYORKI BEN BOP UN ESBASKANIYIM BE BOPUN BASKENTINI DIYARBAKIR YAPCAZ BUNUN ICIN ALT YAPI CALISMALARIMIZ SURUYOR BUNU ACIN KENDI AGIZNDAN DINLEYIN.VE BUNA OY VERENLER SUNU BILIYORLARKI RECEP E. ISLAMIYETI CAKTIRMADAN YAVAS YAVAS YAPACAK BUNU BILENLER 16000000 KUSURATI BILIYOR SU AHMAK YAHUDILER ABD VE AVRUPA BIRLIGI BILMIYOLAR VE HICDE DUSUNEMIYORLAR NE YAPSINLAR O KADAR ZEKI DEIILLLER AMA SIZLER BILIYORSUNUZ NE ZEKISIN BE COK PARLAK KAFALISINIZ.OMRUMUZ OLURSA GORUCEZ 5 SENE SONRA KIME HIZMET ETMIS.UYANIN UYANINNNNNNNNN TABIKI HIDAYET ANCAK YUCE ALLAHU ZUL CELAL HZ INSALLAH BIZLERDE MELAMIZ CC HZ TUM DILEDIKLERI EFENDIMIZ SAV HZ HURMETINE HIDAYETE ERENLERDEN OLURUZ.AMA BURDA YAI YAZAN KARDESLERIME TESEKKURLER CUNKU EN AZINDAN FIKRI BIR MUCADELEDE BERABER OLMAK ISTIYORLAR.CEYHUN KARDES MESUT KARDES BELGESIYLEN DIYORKI F. GULEN KELIMEI TEVHIDIN EFENDIMIZ SAV HZ KABUL ETTIGIMIZ BOLUMU OLMADANDA OLURMUS DIGER SAVUNMALARIN AKLA YATKIN HADI DIYELIM YONTEM METOD GEREGI OYLE DEDI PEKI YONTEM NE OLURSA OLSUN KELIME I TEVHID BU ZAMANA KADAR BOYLE BIR SEKILDE HIC BIR KIMSE BEN DINI YACAM VS.. GIBI KILFLARLA IMAN HAKIKATLERINI BOZAMAZ VE BOYLE ADILIK YAPAMAZ TABI DEDIYSE BILGIMIZ YOK BU KONUDA DEDIYSE YADA DEMEDIYS BIZE BELGELERLE YAYINLARSANIZ SEVINIRIZ CUNKU ZANLAN KONUSMAK BILINDIGI UZERE YOKTUR.ISIN GUZELI ARASTIRARAK SONUCA VARMAK

  165. zübeyde
    Temmuz 24, 2007, 4:40 pm

    ben hacer kardeşimin yazdıklarına katılıyorum ve sonuna kadar okuduklarının arkasındayım ve kardeşinde dediği gibi sizde kitabı okuyun gerçekten gerçek yolu bulacaksınız

  166. fatih
    Temmuz 24, 2007, 8:15 pm

    ya ceyhun sen kendini çok akılı sanıyon galiba sanki sorduğum sorulara cevap verdiğini sanıyon hayır hep yanlış ve carptırıyon senin hocan dialoğ yapıyor ama bu şekilde islam diyoloğu olmaz islam tebliğ dir bu şekilde yanionlara gidip ey kitab ehli siz tek olan Allaha ibadet ederim diyeceksin nünkeri nekili anlatacaksın onlarla bu şekilde irtibat kurup konuşacan gidipde ona mevkisi sayesinde itibar edip hazret deyip elini öpersen bu onu sımartır kendisini beğenir bübürlenir onu resmen dini anlatacan kelimeyi tevhidisöyleyeceksin bak kimse hoca sayesinde müslüman olamadı üstüne üslük abdliler diyorki bakın aranızdan bir hoca çıktı (gülen) bizi methediyor diyip duruyor iste sizlerde bu hoca (feto) gibi olun radikar islam istemiyoz ılımlımdiyip duıruyoprlar sayenizde sen sonra gelmişsin cıhadın yerinin şimdi olmaz diyon o ayetleri onlara okumayalım diyorsun doğru o ayetleri feto arablara karşı okunmasını daha makbul görüyıor sende haklısın sen nasıl olurda h.z. ömerin kiliseler açılmasına izin veriyon o vermez o verse kendilerine ait yerde rahat ibadet etmelerine izin verir senin nasıl yüreğin yansın hocanın nasıl yansın münafık mason liderlerimize estek verip ve ecevit öldüğünde arkasından şehit yolcu eder gibi hakka yürüdü dediğinde ki o ölen kişi imamhatipleri ve küçük yaşta kurana gidenleri başörtülü bacılarımı okula almayan kurankurslarını kapatanın ta kendisi idi sen diyon ki sad bin vakkas kafirin alnından öpmüş bu nu senden duyuyom bi kere sahebe ölüm için gidiyor cihada şehitlik için bide yaşamak için gidipde kafirin alnından ayağından mı öpsün senin feto hocan gibi o sahebeki şeref için ölümü beklerken bide yaşamak için rezil içinde yaşamak mı istiyormuş yazık senin müslümanlığına ceyhun her müslümanı hocan sanma o adam amerikada rahat yaşamak için papanın buşhun clıntonun elini öpmeyi seref sayıyor yazık bu adama diyon ki yumuşak neymiş fravuna yumuşak olmuş tamam bizde ülkemizde içki içene zina yapana kominist rejimin peşinmde kosana bak yavrum güzel kardeşim diye yumuşak bir şekilde yaptığın işin ii olmadığını söylüyoz çok şükür onlar anlayışla karşılıyor bizi hafif boyun büküyorlar yaptıklarının hatalı bir şey olduğunu bildiklerinde kimi pişman oluyor bizimle beraber zikir meçlişlerine geliyorlar oylşe bir sadakatla bağlanıyorlar biz bille imreniyoruz bazen onların bu durumuna ZATEN ALLAH BİZLERE DİYORKİ İLİM MESLİSLERİNDE BULUNUN NERDE ALLAH ZİKREDİLİYORSA ORAYA MELEKLER SALAT GETİRİRMİŞ DER SENİN HOCAN GİBİ PAPAZLARLA HAHAMLARLA OTURP SÖZDE DİOLOĞ YAPMIYOR ALLAH İLİM MESLİSİNİ ÖVER BİDE SÖYLE DER KURANDA ^^ BİLMEDİĞİNİZ KONULARI İLİM MECLİSİNİN ALİMLERİNE SORUN DER ^^ BUNDAN KASIT TARİKATI ÖVER SİLS,LEYİ ÖVER O SİLSİLEKİ TAA PEYGAMBERİMİZ S.A.V. HZEBA BEKRİNDEN H.ZSELMANI FARİSİDEN DEVAM EDERİMAM ABDULKADİR GEYLANİDEVAM EDER NAKSİBENDİ KOLUYLA MÜMİNLERE IŞIK SAÇAR sizler bedüüzzmanın tarikatı olmadığı için onu kullanıyorsunuz onun tarikatı yok diye bizde tarikat olmayız diyorsunuz onu7n sakalı yok diye sizde sakal bırakmazsınız TAMAM ONUN SAKALINI ANLADIKTA SİZİN SAKALINIZA BİR ŞEY DİYEN Mİ VAR HEM BU DEVİRDE ŞEF İNÖNÜDE YOK NAMAZINIZA NİUYAZINIZA SARIĞINIZA SAKALINIZA KARISIRSIN AMAAAAAAA OLURMU SİZE ZOR GELİYOR YAKIŞIKLI GÖSTERMEZ GALİBA SAKAL UZATMAK SARIK BAĞLAMAK SİZİN SAKALINIZA ENGEL OLAN MI VAR HEM GENÇ İHTİYAR BABASIYLA BERABER SAKAL BIRAKSA BABA VE CEMAAT BUNDAN GURUR DUYAR ÇÜNKÜ RESULULLAHTA GENÇ YAŞTA SAKAL BIRAKANI SEVER ÇÜNKÜ DEDİĞİM GİBİ SAKAL ADAMI MÜSLÜMANI KÖTÜLÜKTEN KORUR BU ŞAHİTTİR ey peygamber kafirlerle münafıklarla cihad et onlara karşı SERT davran onların varacağı yer cehennemdir o gidilecek yer ne kötüdür (tövbe 73)rabbımız böyle der ama senin hocan dioloğ adı altında müslümanın şeriatın yıkımı ile uğraşsın ılıman islamı yaysın yok böyle oyun bu din kıyamete kadar böyle şeriat akımı ile gider zaten dediğim gibi olmasa hocanız abdye inönüden sonra ençok yardımı olan mualişf iktida<ra bu kadar destek verip cemaatine bu partiye oy kullandırtmazdı bu iktidarın kanunlarını (baş örtü yaşagı domuz çiftliği , zina yasağı özgürlüğü,bopa eşbaşkanlığı tıpkı hocan gibi abd askerlerine ırakta duA ETMESİ )onaylamazdı BİDE BİZ SENİN HOCAN GİBİ DEĞİLDE RABBIMIZIN BİZE DEDİĞİ GİBİ ey iman edenler benimde düşmanım sizinde düşmanınız olanları dort edinmeyin oysa onlar size gelen hakkı inkar etmişlerdir ONLARI YANIMIZA İÇİMİZE SOKMAYIZ YANINDADA AYNI MASADADA YEMEK YEMEZDİK MAHŞER DE BEDÜÜZZMAN HOCANIZIN BOĞASZINA SARILACAKTIR BEDÜÜZZAMAN H.Z. LERİ KENDİLERİ MİLLETİN DURUMU KÖTÜ DİYE MİLLETİNİ UYARMAKTA İKEN SENİN HOCAN SANKİ ÜLKESİ DÖRT DÖRTLÜK MÜSLÜMAN MIŞ GİBİ BİRDE HAHAM PAPA PAPAZLARLA DİNİ KONUŞUYOR ÖNCE BU VATANIN(ÇEKİRDEĞİ) DÜZERTİN . BİZ CİHJADI FARZLARIN EN BÜYÜKLERİNDEN GÖRÜRÜZ AMELLERİN EN EFDALİ DER PEYGAMBERİMİZ AMA SİZİN HOCANIZ YOK OLURMU CİHAT ÖNCE DİOLOĞ
    YA KARDEŞİM HİÇ TANRISINI KESTİĞİMİZ HİNDULARF BİZE YANAŞIRMI ONLARLA DİOLOĞ YAPARIM ANCAK ONLARIN TANRILARINI KURBAN BAYRAMLARINDA KESMEYELİM O ZAMAN GELİRLER HİÇ PEYGAMBERİMİZE EZELDEN DÜŞMAN OLAN MUSEVİLERLE DİOLOĞ OLURMU ADAMLAR MÜSLÜMAN KADINLARI CARİYE ERKEKLERİ HİZMETÇİ OLARAK GÖRÜYORLAR HEM BİZ ONLARIN GÖZÜNDE KÖPEĞİZ HİÇ İNSAN KÖPEĞİNİ AYNI SOFRAYA KOYARMI SÖZDE ONLAR SEÇİLMİŞ KAVİMLER BİZLER KÖPEKMİSİZ SEN BUNLARA CEVAP VER ZATEN VERDİKLERİNEDE CEVAP DENMEZ KONU YU BAŞKA YERE ÇEKMEK ÇARPTIRMA DENİR YOKSA SEN İSRAİLİN İSTANBUL BÜYÜK ELÇİLİĞİNDE GÖREVLİMİSİN yahu bu adamlar hangi Allah dostunu sağ bırakırlar yadfa kral gibi yaşamasına izin verirler yada dinininden olanların saf değiştirmesine gözyumarlar lanbunların hepsi siyonist dini imanı mevkilik onlarda biliyor islamın son ve gerçek din olduğunu nama adamlar bunu mevki para yüzünden red ediyorlar yani hocanı yaşatmazlardı ama menfaatleri içibn yaşatıyorlar ne yapalım
    KAPİŞ DEME BANA BİRDAHA YOKSA SEN TARLABAŞI ÇOÇUĞUMUSUN

  167. barisdogru
    Temmuz 24, 2007, 9:05 pm

    arkadaslar bence kendiniz kandiryorsunuz cunku sizler amerikadan yok sundan bundan korkarak allaha sirk kosuyorsunuz bence once allahtan korkun ,firavun arkasinda onu deniz olan hic bir cikis yolu yokken hz musayi kurtaran allah . bedirde uc kati dusmana karsi muslumanlara zafer kazandiran allah , su anki allah ogunku allah ayni ,biz allaha hakiyla inanirsak dini yanliz allaha has kilarak inanirsak bizlerede yardim edecektir amerika degil isterse butun dunya karsi gelsin ama yok biz amerika yok rusya yok bu su diyiyorsak diyalogda yapabiliriz cunku biz dunyevi dusunuyoruz yani gordugumuze inaniyoruz tank goruyoruz bunun mermisi vardi bunu kimse durduramaz diyiyoruz ama allah durdurur o her daim canli her daim galip gelendir kuranda allah muslumanlara yardim edecegini soyluyor niye bize yardim etmiyor dusunelim cunku bizler allahi hakiyla bilip ibadet yapmiyoruz sanki islam komisnist bir dusunce demokrasi insan urunuymuste kuranda gecenler masalmis gibi bir varmis allah varmis denizi yarmis peygamber gecmis firavun olmus sonra diger peygamber gelmis sonra diger gelmis arkadasi ali varmis bedirde uc kati insani yenmis masalda bitmis ama onlar insan ustuydu biz aciz varliklariz bizim canimiz yanar aman savas olamsin tanklar var aman amerika kizmasin aman hapse gireriz aman burasi bizim ulkemiz degil ezanin sesini disari vermeyin ,arkadaslar allah vardir ve birtek kendisine guvenmemizi istiyorki bize yardim etsin boyle cia masallari anlatmayin tanktan korkacagina allahtan kork din allahin dini ya boyle konusanlar hz bilali hicmi tanimiyorlar musluman olduktan sonra babasina karsi savasan ailesine karsi savasan sahabelerden hicmi haberleri yok allahu teala diyiyor iman ettik diyince imtahan edilmeyeceginizimi sandiniz yani hz bilalin ustune koca kayanin konulup iskence yapilamsi haktida senin burnunun kanamasi hak olmayacakmi hicret edip geride malini ailesini birakanlar senin benim gibi cani kani olan kisiler degillermiydi mekke musrikleri ambargo uyguladiklari zaman yillarca ac kalan muslumanlarin cani sizinkinden dahami degersizdi bizler sadece dunyevi dusunuyoruz bizi onlarla diyaloga itende budur korkagiz allaha inancimiz tam degil tabiki ben demiyorumki kendimizi hazirlamadan cikip savas nidalari atalim ama egerki sen amerikayi dusuman biliyorsan halki oyle uyar de boyle bir dusman var hazirlik yapin deme taviz verelim evet evet hazirlik eger bunlar islam ve musluman dusmaniysa kendini musluman goren herkez kendini hazirlamalidir icinde ne olursa olsun bir kac kisi kuran ogrenecek bir kac ecnebi musluman olacak diye allahin dininden kimse taviz veremez taviz yine allahin dini icin verilir sahinslarin cikari icin degil ki bu tavizde dinin hicbir hukmu kuranin hic bir ayeti saklanmadan yapilir necasi diyiyorlar hiristiyan kiral yardim etmis hicret edenlere bunu soyleyen akilli arkadasim o gunku sartlarla simdiki sartlar aynimi orda muslumanlar necasiye islami anlatmistir ozelikle meryem sure sini o zamanda basin yok yayin yok internet yok yani hiristiyanliga ait bir bilgiyi uzaklardan gelen birilerinden duymasi necasiyi etkilemistir yani necasi yerden bir tahta parcasi almis ve bizimle sizin aranizda bir fark yoktur kimine gorede isik suzmesini gosterip kaynagi aynidir demis ,simdik sizin diyalog kurduklariniz sizinle kendileri arasinda bir fark olmadiginimi dusunuyor yoksa size dusmanmi bunlar kendinizi kandirmayin arkadaslar birde galip gelecek olan allahtir mekke musrikleri en iyi siyasetcilerini konusmacilarini ganimetlerle yollamistir necasiye ama necasinin kalbi allahin izniyle yumusamistir oda allahin yardimidir mekkeden hicret eden peygamber efendimiz 8 yil gibi kisa bir surede mekkeye gelip o putlari yikip batili yok etmistir bu sure bile allahin yardimin dellilidir arkadaslar yanlis soylemek istemiyorum hz omer ne diyiyordu bizi dusaman galip getiren haramsiz olmamizdir yani duzgun musluman olmamizdir demistir sen duzgun ol allaha hakiyla inan ve iman et allah sana yardim edecektir butun dunya beraber plan yapsada unutmayalimki arkadaslar tum islerin ona donucu oldugu alemlerin sahibininde bir plani vardir goklerin ve yerin gizli bilgileri allahin yanindadir

  168. barisdogru
    Temmuz 24, 2007, 9:11 pm

    goklerin ve yerin gizli bilgileri allah aittir tum is ve olus ona dondurulur o halde ona kulluk et

  169. barisdogru
    Temmuz 24, 2007, 9:39 pm

    goklerin ve yerin gizli bilgileri allah aittir tum is ve olus ona dondurulur o halde ona kulluk et ona DAYANIP GUVEN rabin yapmakta olduklarinizdan habersiz degildir ( hud123)
    yani arkadaslar her seyi dunyevi hesaplar icinde yaparsak birde imanimiz tam degilse bu bozulmus inancimizi duzeltmesek peygamberin yasamini kendimize ornek almasak zaten taviz vermek zorundayiz iki cihandada kaybeden oluruz
    allah kuluna kafi degilmidir ? SENI ONDAN BASKALARIYLA KORKUTUYORLAR allah kimi saptirirsa artik onun yolunu dogrultacak biri yoktur allah kimide dogru yola iletirse artik onu saptiracak hic kimse yoktur.allah mutlak guc sahibi degilmidir (zumer 36-37)
    iste bunlar bizim yetisme seklimizden dolayi kurana uzakligimizdan dolayi unutuklarimizdir bizler sahadet etmisiz allahin birligine peygamberimizin peygamberligine ama sahadet ettigimiz allahi pek ogrenememisiz sadece mekke musrikleri gibi rizk veren yada yaratan goklerin hakimi gibi biliyoruz allah kimilerinin amerikaya yada buyuk guclere ortak kostuklarindan daha buyuk daha yucedir neden allah yenilmez kimse allaha karsi galip gelemez allahin gucunden bir sey eksilmez bizler bu degerleri unutmusuz ( fil vakasini dusunun tam hatirlamiyorum ama mekkenin korumasini uslenen musrik ne diyiyordu mekkeye saldiranlara benim devemi ver devenin sahibi benim ben devemi korurum mekkenin sahibida allahtir o mekkeyi koruyacaktir yani bizler bir musrikten daha az inaniyoruz sanki allah afetsin )

  170. Temmuz 24, 2007, 9:50 pm

    ESSLEMUALEYKUM YUCE DINIMIZE GONUL VERMIS DIN DOSTLARIM.CEM KARA BEY TAHLILLERIN OLDUKCA HAKLI SAOLASIN.BU IRANI VURMAKTAN BAHSEDILMISKEN.IRAN SUANKI HUKUMET ORATKLIGINDA VURULACAK NASILKI IRAKI TURKIYE VE DIGER ISBIRLIKCILERLE VURDUYSA AYNI OYUNU YAPCAK.VE IMAN ETTIK DIYIPTE BU OYUNA DESTEK VERENLERE NE DEMELI OYLARIYLA.SOYLEKI IRAKTA 650000 BIN BACIMIZIN IRZINA AMERIKAN SEREFSIZLERI TECAVUZ ETTI 1000000 UZ,ERINDE INSAN KATLEDILDI CAMILERIN ICINDE OLDURULDULER PEKI BIR MUSLUMAN BU TAPLODA NE YAPAR ELINDEN NE GELIYORSA HADISI SERIFE VE ISLAM AKIDINE GORE YOK ETMEYE CALISIR.BU DURUMDA BIR ISLAM DEVLET BASKANINDAN SU BEKLENIR KINIYORUZ LANET EDIYORUZ GEREKIRSE ASKERI MUDAHALA BU NE YAPTI.HALA KULAKLARIMDAN GITMIYOR EKIM 2004 TARIHINDE SOYLE DIYOR AMERIKAN ASKERLERINE DUA EDIYORUM ULKELERINE AZ ZAIYATLA SAG SALIM BIR SEKILDE DONSUNLER SEN KIMSIN KIME DUA EDIYORSUN KAFIRMISINDE KAFIRLERE DUA EDIYORSUN NIICN PEKI EDIYOR MUSLAMUNLARI DAHA IYI OLDURSUNLER IRZLARINA DAHA IYI GECSINLER VS… PEKI BU KONUDA DEVLET BAKANI CEMIL CICEK AYNEN SOYLE SOYLEDI INCIRLIK HAVA USSUNDEN 4990 TANE IRAKA SORTI DUZENLENDI.BU SORTI HADISESINI BIR ARAKADASLAN TANISTIM VE AYNEN SOYLEDIKLERI KENDISI HAPISTE KALMIS VE HUCEREDE YATARKEN GECE UCAKLARIN KALKIP INMESINDEN UYUYAMIRDUM SABAH OLUNCA ORATLIK SUT LIMAN PEKI BU ISLERE SEBEP OLAN MUSLUMANLRA NE DEMELI KAFIR OLMAZLAR AMA GERCEKLESEN ZULUM AYNISINDAN HESABACEKILIRLER NASIL VERCEKLERSE O KADAR TECAVUZ SUCU O KADAR OLDURULMELER VS… SIMDIDE AYNI OYUNU OYNAMAK ICIN YANI IRANA VE DIGER MUSLUMAN ULKELERE SOYKIRIM UYGULAMAK ICIN YAHUDI BASINI TARAFINDAN CUMHUR BASKANLIGI MAGDURIYET OYUNU OYNANDI.SIZ OY VERENLER O KADAR VICDAANLIYDINIZ EZILENIN YANINDA YER ALIYORDUNUZ NEDEN 28 SUABAT MAGDURU SUCU SADECE ISLAM BIRLIGINI KURMAK YANI SIYONIST BIRLIGINI YIKMAK AYNI ZAMANDA SSK % 256 BAGKURA % 312 ASAGARI UCRETE & 112 ZAM YAPAN VE ONUN DONEMINDEN ONCE BIR ASGARI UCRETE YAKLASIK 18 TUP ALINIYORKEN ERBAKAN HOCAEFENDININ 10 AYLIK IKTIDAR DONEMINDE 41 MUTFAK TUPUNE ULASTIRAN GUNUMUZ PARASI ILE 1600 YTL OLAN ASGARI UCRETE ZAM YAPMASI YUZUNDEN YANI UYAN ISLAM DUNYASINI UYANDIRAN VE BUNUN ONUNE BIR AN ONCE GECMEK ICIN 1996 DA ATINADA SIYONISTLER BIR TOPLANTI YAPIYORLAR TURKIYEDEN GIDEN TUSIAD VE TURKIS BASKANLIGINI BILL CLINTON YAPTI ORDA 14 COOOK ONEMLI KARALAR ALDILAR BUNLARDAN ILKI ERBAKAN HOCAEFENDI BASTAN INDIRILECEK 2.PARTI IKE BOLUNCEK BU OLMAZASA BIRDEN FAZLA DINI SAVUNAN PARTI KURULACAK VSS14. MADDE BUNLARDA ZAFERE ULASILAZASA KESINLIKLE ISALMA BIRLIGI ASKERI GUCUNU TAMALAMADAN ONCE TURKIYEYE SAVAS ILAN EDILECE VE BUNUN ICIN 28 SUBAT YAPILMISTIR VE BU OYUNAKANIP AKP YE OY VERENLERDIR KASTIMIZ HANI SIZ MAGDURUN YANINDAYDINIZ SIZ HANI COK VICADANLIYDINIZ NEDEN 28 SUBAT DABESINDEN SONRA AYNI VENEZUELLADAAKI HUGO ÇAVEZE VERILEN DESTEK GIBI DESTEK VERMEDINIZ VE SIZIN ICIN CALISAN BIR LIDERE VE SU COKVAHIM KIM ISLAM ICIN CALISIRSA O LIDER SUCLANIR VEHALK HEPSI DEILTABI IYI ISLERIARAMZYAHUDIAININI OKUDUGUNDAN SEYRETTIGINDEN DOLAYI SUREKLI ELESTIRIR.ACABA NE ZAMAN UYANIP SU DUNYA DUZENINDE ISLAM DEVLETLERIZULMVARKEN BIRLIK OLMUYORUZ PEKI OYLARINIZ VERDINIZ ONUMUZDE 5 SENE VAR BUTUN YAPACAKLARINA DESTSIZNIZ IRANI YOK ETMELERINE SONRA SURIYE OYLE OYLE VE NIHAYETINDE TURKIYE HEPSI NIICIN BUYUK ISRAIL KURULSUN DIYE.ACIN YOUTUBE RECEP E. DIYORKI BEN BOP UN ESBASKANIYIM BE BOPUN BASKENTINI DIYARBAKIR YAPCAZ BUNUN ICIN ALT YAPI CALISMALARIMIZ SURUYOR BUNU ACIN KENDI AGIZNDAN DINLEYIN.VE BUNA OY VERENLER SUNU BILIYORLARKI RECEP E. ISLAMIYETI CAKTIRMADAN YAVAS YAVAS YAPACAK BUNU BILENLER 16000000 KUSURATI BILIYOR SU AHMAK YAHUDILER ABD VE AVRUPA BIRLIGI BILMIYOLAR VE HICDE DUSUNEMIYORLAR NE YAPSINLAR O KADAR ZEKI DEIILLLER AMA SIZLER BILIYORSUNUZ NE ZEKISIN BE COK PARLAK KAFALISINIZ.OMRUMUZ OLURSA GORUCEZ 5 SENE SONRA KIME HIZMET ETMIS.UYANIN UYANINNNNNNNNN TABIKI HIDAYET ANCAK YUCE ALLAHU ZUL CELAL HZ INSALLAH BIZLERDE MELAMIZ CC HZ TUM DILEDIKLERI EFENDIMIZ SAV HZ HURMETINE HIDAYETE ERENLERDEN OLURUZ.AMA BURDA YAI YAZAN KARDESLERIME TESEKKURLER CUNKU EN AZINDAN FIKRI BIR MUCADELEDE BERABER OLMAK ISTIYORLAR.CEYHUN KARDES MESUT KARDES BELGESIYLEN DIYORKI F. GULEN KELIMEI TEVHIDIN EFENDIMIZ SAV HZ KABUL ETTIGIMIZ BOLUMU OLMADANDA OLURMUS DIGER SAVUNMALARIN AKLA YATKIN HADI DIYELIM YONTEM METOD GEREGI OYLE DEDI PEKI YONTEM NE OLURSA OLSUN KELIME I TEVHID BU ZAMANA KADAR BOYLE BIR SEKILDE HIC BIR KIMSE BEN DINI YACAM VS.. GIBI KILFLARLA IMAN HAKIKATLERINI BOZAMAZ VE BOYLE ADILIK YAPAMAZ TABI DEDIYSE BILGIMIZ YOK BU KONUDA DEDIYSE YADA DEMEDIYS BIZE BELGELERLE YAYINLARSANIZ SEVINIRIZ CUNKU ZANLAN KONUSMAK BILINDIGI UZERE YOKTUR.ISIN GUZELI ARASTIRARAK SONUCA VARMAK

  171. melisa,rusya
    Temmuz 25, 2007, 7:05 am

    selamlar..kardesler oncellikle sunu vurgulamak isterim;hickimse hakkinda bu kadar onyargili olmayalim,hele Hocaefendi hakkinda o sekilde dusunmeniz onu hakikaten taniyamamissiniz demektir.Su da bir gercekki oyle bir insani anlamak herkese nasip olmuyormus.onun kitaplarini okumak bir tarikata bagli olmak DEGILDIR.Ki kendisi de zaten hoslanmaz cilardan celerden..yillardir kitaplarindan kasetlerinden istifade ediyorum,bana Allahi ve Resulu evvel Allahin kudretiyle Hocaefendi ogretti.ben yabanci uyruklu bir ogrenciyim ve Hocaefendi nin okullarinda okudugum icin kendimi cok sansli goruyorum ve bununla onur duyuyorum.Sizler,olumsuz yorum yapanlar bunu belki hicbir zaman anlayamiceksiniz ama bir ricam olcak lutfen icinizdeki o kini ezip gecin hic olmassa o sahis hakkinda bir yorum yapmassaniz ne bizi rahatsiz etmis olursunuz ne de siz yanlis bir harekette bulunmus olcaksiniz..

  172. Temmuz 25, 2007, 9:16 am

    ALAH razı olsun melisa kardeşim ne güzel rabbim nasip eylemiş ama işte anlamıyor anlamak istemiyorlar sen bir değilsinki senin gibi yüzlerce binlerce insan var bunu göremiyorlar üstad ne güzel diyor ama

    İNSAN BİLMEDİĞİNE DÜŞMANDIR

  173. Temmuz 25, 2007, 12:15 pm

    oooooop okuyup duruyorum ıslama hızmet ettıgını soyluyorsunuz ne guzel ama sakın ha hak tarikatlara laf atmayın bırde ceyhun kardes her f. gulene sorulan soruyu cevaplıyorsun ya sunuda cevapla neden kalıme ı tevhıdın EFENDIMIZ SAV.HZ.bolumune ınanmadanda musluman olunuyormus.ne metod olursa olsun boyle bır dangalaklık kabul edılemez .tabı dedıyse demedıyse bır sozumuz yok

  174. tovbekar
    Temmuz 25, 2007, 4:18 pm

    ya bo$versene bir papas ile bir imam ne konu$a bilirler ki ??? sanki gulen papayi muslumanmi edecek?????

    iki ki$i dinini savunuyor ve kendi dinlerinden en buyuk ki$ilerdir nasil olurda diyalogla anla$acaklar ve birbirinin dinini oburune begendirecekler buna akil ve mantik sigmiyor…. illaki ikisinden biri yalan soyliyor…

  175. Alim
    Temmuz 25, 2007, 4:21 pm

    bu nurcu arkadaşlara sesleniyorum kardeşim ilminiz yok cahil zümresisiniz kendi kolejleriniz için islamiyyeti alet ediyorsunuz.dışarıdaki okullrınızı biliyorum yüzde doksanı hiristiyan ne imiş diyalog öbür alemdeki diyaloğuda görürsünüz herşeyiniz para ve papazlık doğru değil mi yalan mı kardaşim açın ayetlere bakın sizi islamiyete davet ediyorum çünkü kendinizi o kadar hiristiyan ve yahudilerle kardeş ettiniz ki geri dönün diyorum okullarınızın alman robert kolejlerinden ne farkı var onlarda öğrenci okutuyor eğer biz böyleyiz diyorsanız o zaman peygamber ümmeti değilsiniz çünkü peygamber sizin yaptığınızı yapmadı benim sizden istediğim dini alet etmeyin açık sözlü olun yatırım deyin bizde evet diyelim benim birçok arkadaşım o guruhta idi ama şimdi anladılar gerçeği .hocanız kendimi bildim bileli yahudilerle dost araştırın ama iyi araştırın heyecanlanmayın kuru kuru bağlanmayın aklınızla değil ayetlerle amel edin bakınız dış cepheden kendinize işiniz gücünüz para bu herkes anladı ve de anlayacaklar ve zeki çocuklar zengin takımı peygamber böyle mi yaptı kendinizi avutmayın akli selim ile düşünün bir papaza hazret denilir mi uşaklık yapılır mı geri dönün diyorum bir müslüman kardeşiniz olarak sıradan biri de değilim.siz aklı ayetten önde tutuyorsunuz bu görüş mutezilenin yani sapık bir görüştür.ehli sünnet iseniz akıl ayeti anlamakla vazifelidir ayeti geçmez bunlar ağır şeylerdir tabi.hangi nurcu arkadaşı konuşturursanız konuşturun hep kuru bir mantık vardır.bu arkadaşlar ne kuranı ne de kuranı anlamaya yönelik eserleri bilirler işleri güçleri milleten para koparmak kapılarına vardığınız zaman ya makamın olacak ya da zengin olacan başka yok allaha aşkına düşünün peygamber böyle mi yaptı.ashabı suffeyi toplarken efendimiz böyle mi yaptı.ben yurt dışında okurken okullarını ziyaret ettim maneviyat yok GERÇİ ŞUNU DA SÖYLEMEK İSTERİM KENDİLERİ BİLMEYEN BİR İNSAN BAŞKASINA NASIL ÖĞRETSİN ÖYLE BİR AMAÇLARI YOK.KURANI KERİMİ ARKA PLANA İTEN NASIL ÜMMETİ MUHAMMETTEN OLABİLİR

  176. fatih
    Temmuz 25, 2007, 5:35 pm

    bu fetoyu zamanında arkadaşları demişki bak burda bir hoca kendisi çok alim islam bilgiside çok kitablarıd avar kürt bir hoca deyince fetoda aman benimkürtle mürtle işim olmaz deyip gittiğini biliyormuydunuz
    millet
    ,

  177. melisa,rusya
    Temmuz 25, 2007, 5:44 pm

    Efendimizin sav hayatini az cok okuduysaniz sayin Alim bey o sekilde yorum yapmazdiniz,Efendimiz sav herkese diyaloga girmisti,dusmanina bile guzel davranirdi.Buna ne dersin?Hocaefendi,goruluyorki heryonuyle Efendimizin yolu uzerinde yasiyo.Ya nerden cikaryorsuznuz su hiristyanlik meselesini,iyi misiniz siz yahu? Kimse de dinini alet etmiyor,Kurani Kerimi on plana alan ve cok onem verendir o sahis,bilmeden yorum yapma.

  178. fatih
    Temmuz 25, 2007, 5:47 pm

    tamam bir yabancu uyrfuklu biride tam müslüman oldu dedik onuda feto okulunda yıkamış emek ki fatihe adıyamana konyaya gelse görse anlayacak müslümanlık nasılmış diye ama alim güzel yere vurgu yaptın bu adamlar cemaatine okuluna hem ŞEÇKİN kişileri alıyor çok biliyorsa hani resulun yolundaydılar ya onlarda ashabı sufe gibilerini, alsaydı GÜZEL CEVAPLAR VERMİŞTİM GÜZEL SORULAR SORMUŞTUM CEYHUNA AMA SİTE SİLMİŞ HEPSİNİ YAZIK BU SİTEYE HOCA ERBAKAN GİBİ DİYOR HADİ ORADAN HADİORADAN HADİ ORADAn DİYEREK PROTESTO EDİYORUM zaten bunlar 40 yıldır milletimizi siyonizme karşı uyandıran milleti refrah içinde yaşatan erbakanı kötülerler yetmez zamanenin imamına cemaatine düşman olurlar ne beklersin bu hocadanda cemaatindende ONLARA PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ VE İMAMI RABBANİNİN BENZER SÖZÜ LAZIM^^ŞEYHİ OLMAYANIN ŞEYHİ ŞEYTANDIR ^^der bide derimki hangi mezhebe göre namaz kılarlar merak ettim ceyhun bi söylesede bilsem

  179. melisa,rusya
    Temmuz 25, 2007, 5:48 pm

    fatih bu bir yalandir…atma ordan baska neler cikarirsin..gerci daha cok sey cikarirsiniz sizler,o insanin hakkini nasil verceksiniz dusunun artik.Korkun be kardelesler,gunahlarimiz zaten yetiyor,herkes isine baksin

  180. fatih
    Temmuz 25, 2007, 5:55 pm

    arkadaş lar site den özür diliyom yazılarımı yeni gördüm gözümden kaçmış tekrar özür dilerim

  181. fatih
    Temmuz 25, 2007, 6:03 pm

    amerikalılar sırayla tüm müslümanları vuruyor sağlam kaynaklardan papa ile işbirliği içinde olduğu ve buğun yarın sırada türkiyenin olduğu söyleniyor hocanızın bundan haberi yokmu varsa neden o lanet mahluklarla beraber yiyip işiyor onlardan tayyibo gibi övgüler alıyor ben bunuda merak ettim demek ki amerika salak aralarında bir müslüman dostu varda milleti gizliden gizliye müslüman yapan bir hoca var kamunun her alanında adamı var ama amerika uyuyor yazık demekki amerika şaşırmış zaten şaşkındı ama şimdi lügattada sasırmış
    hocanız amereikalılar tarafından ii besleniyor valla dünyaya önem versem beraber oturup bende yiyecem ya ne olsun Allah korkusu ğır başıyor

  182. ceyhun
    Temmuz 25, 2007, 9:38 pm

    Selamun Aleyküm Samimii Soruların Cevabını vermeye çalışaağı İnşallah….

    Musa Kardeşimden Başayayım İnşallah

    musa Says:
    Temmuz 25th, 2007 at 12:15 pm
    oooooop okuyup duruyorum ıslama hızmet ettıgını soyluyorsunuz ne guzel ama sakın ha hak tarikatlara laf atmayın bırde ceyhun kardes her f. gulene sorulan soruyu cevaplıyorsun ya sunuda cevapla neden kalıme ı tevhıdın EFENDIMIZ SAV.HZ.bolumune ınanmadanda musluman olunuyormus.ne metod olursa olsun boyle bır dangalaklık kabul edılemez .tabı dedıyse demedıyse bır sozumuz yok

    Demişin Kardeş Ama Dangalak Lafını kullanmayalım bir daha lütfen

    cevabı şudur ki o
    o sözün aslı şu şekildedir M. Fethullah Gülen Hocaefendi, Küresel Barışa Doğru adlı eseri Sh.131’de, şu cümleleri sarfetmektedir: ‘Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve islah etmelidir. Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümüne, yani ‘Muhammed Allah’ın Resulüdür’ kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır…’
    ve herkes bu sözü yanlış anlamaktadır ve Burada merhamet nazarı ile bakmak, Ehl-i Sünnet anlayışını zorluyor sanmaktadır….

    bu konu hakkında tartışmalarda pekçok bulunmaktddır konuyu biraz izah edersem..

    Dikkat edilirse, muhterem Hocaefendi ‘merhamet’ nazarı ile bakılmalıdır, diyor ama ehl-i necattır (kurtulan zümredendir) demiyor. Neden merhamet nazarı ile bakılmaldır derseniz, onun cevabınıda Muhterem Hocaefendi Fasıldan Fasıla -3 isimli eserinde ‘Bir demet Sosyal Mesele’ bahsinde dile getirmektedir:

    ‘Hz. İsa (a.s) ’nın Resûlullah olduğunu kabul etme, Efendimiz (s.a.s) ’in de peygamberliğini kabul yolunu açacaktır. Evet, Hz. İsa (a.s) böyle kabul edildiği an, Efendimiz’in peygamberliği kabulü adına da bir adım atılmış olacak.. ve -inşâallah- şimdiye kadar onların ifadeleri ile ‘ümmîlerin peygamberi’ denilip hafife alınan Efendimiz’in, ‘Rasûlullah’ olduğu inancı da pekişmiş olacaktır’

    İŞTE TEBLİĞ STARTEJİSİ, bize Dialog konusunda ki muhterem Hocaefendinin niyetini bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. ‘Allah birdir’ diyenler, Hz.Muhammedin(SAV) peygamberliğini şimdilik kabul etmeseler bile, Hz.İsa (AS) ‘nın Allahın oğlu değil, Allahın bir Resulu olduğunu kabul etmiş olacaklardan (teslis inancından vazgeçmiş olacaklarında dolayı) , buna bir geçiş dönemi nazarı noktasında merhametle bakılmalı. Niye? Çünkü, umuyoruzki, bu vesile ile Efendimiz (SAV) ‘i kabul etmeleri daha kolay olur!

    Diğer yandan , Allah’ın isimlerinden olan “Rahman” İsm-i Celilesi , Dünyadaki Kafirlere “Merhamet” sureti ile bakması açısından Cay-ı dikkattir. Yani , Allah (C.C.) , kendisine iman etmeyen hatta inkar eden kuluna bile , dünyada Rızkını vermekte ve Hayat Hakkı tanımaktadır.

    Yani, muhterem Hocaefendinin birtakım husulardaki cümlelerinin cevapları yine kendi eserlerinde verildiğinden, oraya bakmalı ve bir mümin olarak hemen su-i zanna kapılmamalıyız.

    Konuyu Hocaefendinin, ‘Muhammederresulullah ‘ın önemi ile ilgili diğer yazıları ile noktalıyalım:

    “La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli. Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda, buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu “inkâr-ı ulûhiyet” anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdi hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. Fakat ben ne kadar arzu ederdim, “La ilahe illallah” diyen bu insanlar, “Muhammedun Resûlullah” desin ve tam kurtuluşa ersin! Meselâ, Jean deli gibi âşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. James Jean Pakistanlı bir dostundan “Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır.” ayetini duyunca “Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı…” itirafında bulunur; bulunur ama bu Hz. Peygamber’i de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim; ama Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sas) ’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri. (Fasıldan Fasıla, 2/255-56)

    Günah ve hataların ötesinde Cenâbı Hakk’ın rahmeti var, O dilerse çok küçük şeylerden dolayı da affeder. Hem Üstad’ın, hem İmam Gazalî’nin ve hem de Muhasibî’nin dediği gibi hayattayken insan korkuyla tir tir titremeli; ama çaresiz kaldığı ölüm anında ümide ve recaya sarılmalı ve “Ya Rab, benim hiç sermayem yok; sadece ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Rasûlullah’la Sana geliyorum.” demeli. Sekerât-ı mevtte recaya sığınmalı ve “Artık elimden bir şey gelmez; fakat Senin rahmetin melceimdir (sığınılacak yerdir) , rahmeten lilâlemîn olan Habîbin de şefaatçim.” duygusunda olmalı. Ne var ki, o zorlu dakikalarda bu hali yakalayabilmek her şeyi yerli yerine koymaya ve temiz olup temiz kalmaya bağlıdır. (Kırık Testi, s.111)

    Hz. İsa’nın (as) materyalist bir topluma uyguladığı ıslah hareketiyle kendisinden sonra gelecek olan ve müjdesini de bizzat kendisinin verdiği “İnsanlığın İftihar Tablosu”na giden yolları da açmıştır. Ancak daha sonraki müntesipleri, Yahudi ifratına karşı tefrite düşerek, bütün bütün fiziği de maddeyi de inkar etmişlerdi. Fetih Suresi’nin en sonunda yer alan uzunca âyet, bu mevzuya ışık tutmaktadır. Ayet, “Muhammedün Rasulullah” diye başlamaktadır. Ayetin başındaki bu ifade ile Efendimiz’in (sas) risaleti vurgulanmış ve değişik yerlerde geniş olarak bu hakikat ifade edildiği için de, icmâlen geçilmiştir. Bu ayette, daha ziyade Kur’an, Efendimiz’in (sas) etrafındaki insanlara dikkat çekmekte ve değişik evsaf ve kategoriler halinde, birbirinden farklı maddeye ve manaya bakan yanları ile onları nazara vermektedir. (Prizma, 3/120-21)

    İslâm dininde, inanç ve amel adına mükelleflere teklif edilen hususlar “usûl” ve “fürû” diye iki ayrı bölümde mütalâa edilir. Bunlardan hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır. Diğerleri bu usûl üzerine bina edilir. Buna göre “Lâ ilâhe illallah; Muhammedün Resûlullah” başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; Allah’a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. Namaz, oruç, hac, zekât veya diğer ibadetler, bu asıllar üzerine bina edilen ve asla göre fürûât sayılan amellerdir. Ancak fürûât demek, “olmasa da olur” gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir.

    bilmem anlatabildimmi sadece bu kara propagandacıların atmış olduğu iftiradır…inşallah anlatabilmişiktir

    selametle kalın

    bu arada tatile çıkıam pek fazla sorulara cevap yazamıyam ama dönüşte mükemmel bir site ile her iddanın cevabını vermiş olaacağım bir site ile karşınızda olacağım Allahın izni ile

  183. ceyhun
    Temmuz 25, 2007, 10:13 pm

    tovbekar Says:
    Temmuz 25th, 2007 at 4:18 pm
    ya bo$versene bir papas ile bir imam ne konu$a bilirler ki ??? sanki gulen papayi muslumanmi edecek?????

    iki ki$i dinini savunuyor ve kendi dinlerinden en buyuk ki$ilerdir nasil olurda diyalogla anla$acaklar ve birbirinin dinini oburune begendirecekler buna akil ve mantik sigmiyor….

    demiş Tövbekar Kardeşimiz…

    kardeş Akıl ve mantık sığmıyor demişsin Niyet Varsa Rabbim De İstere Olur İnşallah Rabbim O günleride gösterecek bize
    sana bir olay anlatayım…

    Üstad İstanbula Geliyor ve Kendisine Oda Gibi Bir Yer Alıyor Odasının kağısına da her sorruya e cevap verilir soru sorulmaz yazıyor..

    Daha sonra günler geçiyor insanların sorularını üstad bediüzzaman çok güzel şekilde yanıtlıyor ve ünü yayılıyor sonra bir yahudi din adamı adı şu an gelmedi aklıma diyorki bakiim bir de ben gidiim şuna şunu bir güzel benzeteyim şeklinde küçümsiyerek üstadın odasına giriyor dışarda ise talebeler sonra aradan az bir zaman geçiyor yahudi din adamı odadan koşarak çıkmaya başlıyor ve kaçıyor…Talebeler gerçekten şaşırıyor ve ne olduğunu merak ediyorlar gidiyorlar soruyorlar yahudiye ne oldu niye böyle bir şey olmuş gibi dışarıya kaçtın
    Yahudiden cevap

    EĞER BİRAZ DAHA DURSAYDIM AZ KALSIN BENİ MÜSLÜMAN EDECEKTİ diyor kardeş papa da müslüman olabilir niye olmasın ki bizim dinimiz hak din davamız hak dava değilmiki böyle konuşuyorsun elbette zordur fakat inşallah rabbim o günleride bize gösterecektir

  184. ceyhun
    Temmuz 25, 2007, 10:23 pm

    Fatih kardeşimin Sorularını Yanıtlamıyorum kötü söz sahibinindir ne demek feto ya adam gibi konuşmayı öğren önce o zat hakkında hiç değilse saygın olsun hadi bizlere diyebilirsin ama bilip bilmeden o adamın adını ağzına alma Adam gibi Konuş

    Sitenin yazılarını yayınlamadığından bahsetmişin yönetici arkadaşlar sağ olsun hergün konuşuyoruz böyle bir şey nakletmedi sen yaz o güzel sorularını bi güzel güzel cevabımızı veririz

    Not:tatile çıkıcam cevaplara biraz ara gelince yeni sitemle ve sürprizlerimle Karşınızdayım bütün sorular ve cavpalrı sitemizde bulabileceksiniz

    saygılarımla

  185. melisa,rusya
    Temmuz 26, 2007, 4:03 am

    sagol ceyhun kardes..guzel aciklamissin.
    bu arada fatih,kimsenin beyni yikanmadi bu okullarda,herkesin kendine ait bir beyni var ok.tahmin ediyordum zaten oyle diceginizi cunku turkiye ye has klasik bir sacma ifade seklidir bu.VE SUNU BILESINKI,o okullarda hicbir dini bilgiler verilmiyor ok.ordaki hizmet eden ogretmenler yalnizca davranislariyla ve guzel ahlaklariyla bize ornek olmuslar,yani anliyacagin sizin gibi fazla cene yapmadan daha cok yasiyarak bize DOGRU yolu,SEVGI ve SAYGIYI ogrettiler.Beyin yikama lafini birakin allah askina cok komiksiniz.Hocaefendi nin anlattigi hersey Kuran ve Hadisten ibaret bunu bil ok.o zaman ne oluyor Kurani ve Hadisi okuyan onu uygulayan beyni yikanmis mi oluyor,bu kadar dar beyinli olamazsin ya,kusura bakma bunu soylemek zorunda kaldim cunku en azindan oyle geliyor bana.ve son olarak ben okuluma laf soyletmem ve sonuna kadarda savunurum gerekirse,o nedenle oyle bos laflar sarfedip durmayin,daha cok isine yaricak seyleri sorarsan ceyhun kardese kazanirsin ok,bye

  186. ceyhun
    Temmuz 26, 2007, 7:10 am

    Musa Kardeşimin sorusunda Bir Şeyi Eklemeyi Unutmuşum Yukarılarda Zaten bu geçiyor amayazıyim bi daha
    hocaefendinin bu sadece temennisi olup her müslüman gibi onlarda kurtulur nşallah diyor ve bunuda öyle boş değil

    اِنَّ اللّهَ ﻻ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
    Anlamı:”Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar.”

    Ayetindeki ALLAHIN dilediği kimselerden olmasını temenni ediyor.Ayrıca Bakara suresinde de böyle bir ayet var o ehli kitabın hepsinnin bir olmayacağı ve bazılarına korku olmadığından bahsediliyor tam hatılamıyom sure ayet olarak tam ama bu şekildeydi

  187. Temmuz 26, 2007, 2:22 pm

    insllah cevaplıyalım arif kardes.hic kise kimseye sen cennetliksin diyemez yada cehennemlik ama anladıgım kadarı ile sen pek fazla islam ilmi tahsil etmemissin.bak fıkhta ilk giris sudur insan aklını kullanarak bldileri arasından bir hukme ulasır.tani daha önce bu konuda bir hukum yoksa bunada ıhtıhsan denilir.ve emirler üzere zina yapanın icki içenin vs.. gunahları yapanın yada vesile olanın büyük ve elim verici bir azabın oldugu bildrilir.peki recep erdogan 1 haziran 2005 tarihli cmuk yasalarını degistirerek zina yapanın tecavuz yoksa gonul birligi ile yapanınsuc olmaktan cıkardı bu konuda bır hadısı serıfı nakledelım ınsllah EFENDİMİZ SAV. HZ. GELECEKLE İLGİ HADISI SERIFLERINDE ISTANBULUN FETHEDILECEGINI.HİLAFETİN TURKLERE GECECEGİNİ BİLDİRDİ PEKİ 1453 YILINDAN ÖNCE VEFAT EDEN HERHANGİ BİR KİMSE bu fethi görmedi diye hasa EFENDİMİZ SAV. HZ. yalanmı soyledi demekki olay var zaman ve kisiler yok.aynı sekilde EFENDİMİZ SAV. HZ. BWNİM UMMETİMDEN BİR KISIM KİSİLER ZİNAYI SERBEST YAPACAKLAR SUC OLMAKTAN CIKACAK BUYURDU VE İSLAM AKAİDİNDE BUNA SEBEP OLANLARIN ASLA AFFEDİLMEYECEGİ bildiriliyor.ALLAHU TEALE HZ katında af nefsı yanlızca nefsi ile ilgili her turlü günahın affedilme mujdesi var soyleki eger bir insan icki ics kumar oynasa vs.. boyle buyuk gunahları ıslase TEK YUCE OLAN ALLHU ZULCELAL HZ. DİLERSE AFF VAR amadini yıkmaya vesile olmak canıyla malıyla sevgiyle vs.. ALLAHUTEALE HZ kanunlarını helalı haram haramıda helal kıldıgından asla affedilmeyecekleri bildirildi.bosbakan sadece bu ısı yapmadıki ırakta 65000 bacımızın ırzına gecen 1000000 fazla kısıyı camılerde ve baska yerlerde hunharca katleden 250000 fazla cocugu olduren bır serefsızler ordusu olan abd ye soyle dıyor hic unutamıyorum ekim 2004 de amerıkan askerlerınin az zaiyatla sagsalım ulkelerıne donmelerı icin dua edıyoruz.kafir kafire dua eder.hemde bu duayı ıyıce oldursunler kessınler daha iyi tecavuz etsınler dıye yaptı senın aklın alıyormu boyle bir seyi ve cccemil cicek incirlik hava üssünden 4990 sortı ıraka duzenlenmis devamı var amerıkaqn ordusun ust rutbeli bir subay tom soy ismini hatırlayamadım 103 bin ton muhımmat turkıye uzerınden aktarıldıgını bildirdi.peki sen ben sen annen benım annem vs.. orda olabilirdik aynı tecavuzlerı soykırımı senın annene yadabneım anneme yapılsa bunun YERİİ NERSİ BE NERSİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ ne bicim vicdan var sizlerde ıste senın bosbakanın gercek yuzu buna oy vermek CEHENNEMİN EN ALTI DEİLDE NERESİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ VE SUAN HEDEFTE LUBNAN IRAN SURYIE VE NIHAYETINDE TURKIYEEEE var bu yaptıgı serefsız hızmete karsı yahudiler ona 1890 lı yıllarda herheld onculugunde kurulan (AJC) ORGUTUNDEN ODUL alan goruntude yahudı olmayan tek kısı bu odul buzamana kadar 10 defa verıldi 117 yılda yanlızca 10 defa aklını basına al yahudi ıcın bu kadar degerli olan ödlü yahudi kalkıp bosyere vermez hemde goruntude yahudı olmayan bir kisi icin.ve youtube den ac senın bos bakın soyledıklerını kulaklarınlan duy ısraıl ıcın dıyar bakırı baskent yapcaz bunun hazırlıklarını surduruyoruz.(bop) bunun ıcın HOCAEFENDİ bu adamın pesinden gitmeyin dedi.sizlere yalvardı aynı sekılde EFENDİMİZ SAV HZ YALVARMISTI ozamanki munafıklara din düsmanlarına unatma bu dunya ısık hızından daha hızlı gecer bak 5 sene basta kalmak ıcın yaptı ve gectı ne oldu o yedi biftek pirzola bindi en kral arabaya aldı ogluna 6 trılyonluk gemi ne oldu bir fayda sagladımı bıtıı İSTE DUNYA HAYATI BUUUUUUU gelip gecer.baksana bun adamın ıc yuzu suankı basın danısmanı olan akif peki amerikadan geldikten sonra bir kitap yayınladı ismipeygamber soyu musanın cocukları kıtapta yazan ibare emine erdogan asıl ismi emily hakim karrıyla emineye degistiriliyor ve erdogan aslen potemyalı aynen ıbareyi aktarıyorum nasılki HZ MUSA AS. fıravunun yanında buyuerek omu yıktıysa ısım vermemeksızın HOCAEFENDİYİ FİRAVUNA benzetıyr ve onu darmadagın ettıgını bıldırıyor bu kitaptan sonra akif peki recep erdoganın basın danısmanlıgına getırtıldı ve bunu youtubeden ergun poraz dıye yaz ve oldugu gıbı kendı kulaklarınlan duy ve gor ve suan basın danısmanı.hatta ben ıstanbulda medresede ALLAHU ZULCELAL HZ rahmetıyle ıslam ilmi tahsil ederken basın bu adamı acayip reklam yapıyorlardı ve 2001 kadar ısın ıcınden cıkamadım bu yahudı basını HOCAEFENDIYE DUSMAN NEDEN sureklı ovuyorlar ovemezler eger tayyip onlardansa bu ıhtımal dogru dur ama olamaz diyordum.ama yahudı 5765 yıldır benı arzı mevud cın calıstı ve nıtekım bır cok velı gorunuste tabı aslen yahudıdir bir örnek F.SULTAN MEHMET HZ nın bas doktoru molla buyuk alım yakup efendı olarak blılnıdı yıllarca takı zehır verıp oldurene kadar.ne oldu ortaya cıkınca yenıcerıler canlı canlı kollarını ve bacaklarını cekerek geberttıler pekı o yakup ısmıyle musluman gorunen ve cok takava yasayan tabı muslumanları kandırmak ıcın bılmıyormuydu padısahı suıkastlen oldursem sorgusuz gebertırler benı bılıyordu ama ne azım sureklı namaz kılcak ehlı takva yasıyacak artık ınasanlar kendılerınden daha ıyı musluman olduklarını gonullerıne naks ettikten sonra emeli icin calısıcak aynı oyun recep erdogan oyle bır kıvama getırdıkı bu mılletı ne yaparsa yapsın kımse bır sey demıyor destek verıyor aynınsın 10 bırını bır baska partı baskanı yapsaydı kafır ılan etmıslerdı ve her cuma gosterıler ayakalnmalar yasanıcaktı ama sımdı bu yaptı gunah gunalıktanmı cıktıı buzulumlerı tekrar tekrar yazlaım ama hidayet ancak YUCE MEVLAMIZ CC HZ . dendır İNSALLAH sana ve dıger akp li kardeslerımıze

  188. barisdogru
    Temmuz 26, 2007, 2:53 pm

    http://www.youtube.com/user/firttix bakin buna arkadaslar farkli bir acidan baska bir arkadas bakmis sizlerle paylasmak istedim ben dusuncelerimi soyledim yazacak baska bir sey bulamiyorum allaha emanet olun

  189. melisa,rusya
    Temmuz 26, 2007, 7:16 pm

    hey barisdogru,o youtube tekini yollamakla bisey elde edemessin,ordaki sacma seylere inanacagimizi sanma.toplamislar guya Kuran i cok iyi bilenler,ozellikle hurriyet yazarlari ne anlarlar,ne olduklari belli.bu bir ABSURD.YALAN.bunu ozellile yapmislar,aslinda Hocaefendi nin hangi yanlislarini bulsac acaba diye gece gunduz dusunurler bu zalimler,VE HICBI YANLISI BULMAYINCA OYLE SACMA VIDEOLAR CIKARIYORLAR,yok efendim lemalarin su sayfasinda bunu demis Ustad emirdag lahikasinda sunu demis felan.sen kendin acip onu suurunla hic okudun mu,okumadin belli..ugrasmayin artik o mubarek sahislarla.siz onlarin seviyelerin cokkkkkkkkk altindasiniz ondan akil mantiginiz sigmiyor.ne zamanki az dahi o seviyeleri yakalar akliniz basiniza gelirse iste O ZAMAN MUMKUN OLACAKTIR HOCAEFENDI YI VE USTAD I ANLAMAK..

  190. barisdogru
    Temmuz 27, 2007, 4:27 pm

    melisa.rusya allahima bin sukurki bir sey elde etmenin niyetinde degilim bugun cuma amerikadayim cuma namazi sonrasi bu sahsin acmis oldugu okullardanbirine gidecegim orada musluman turklerle oturup yemek iyecegim allahin izniyle allah c.c adiller adilirdir herkezin hakini ahirette verecektir ama ben farkli ulklerde musluman okullarin acilmasini allahin dini icin ugrasmasini elestirmedim ben diyalogu elestirdim sadece diyalog bundan onceki yazimda diyalog icin yazmis oldugum yazidada hedefim digerleri gibi sadece fetullah hoca degildir bence fetullah hoca yanlis yapmistir niyeti ne olursa olsun yanlis yapmayan bir allah yani ben bir kula yanlis yapamaz gozuyle bakan her keze karsiyim tamam hoca iyi seyler yapiyor ama bazende insandir kuldur hatalarda yapiyor biz onu tartisiyoruz ama sen ona hata yapamaz gozuyle bakiyorsan kafirlik yapiyorsun derim bu sirk tir .. babama bile konu allahin diniyse yanlisini soylerim bu bana farz ,zaten ummetin bu hale gelmesi sehlerini yada kisileri hatasiz goren anabablarinin dinine baglanan insanlar yuzundendir (AMA SIZDEN RICAM BIR ONCEKI YAZIMI OKUYUN ISTE BENIM GORUSUM DIYALOGLA ILGILI BUDUR birde size soyleyeyim sizde fetullah hocanin haricinde peygaber efendimizin hayatini okuyun kurani okuyun musriklerle diyaloglarina bir bakin (ne zamanki az dahi o seviyeleri yakalar akliniz basiniza gelirse (belki akli basina glemeye sizinde ihtiyaciniz vardir )iste O ZAMAN MUMKUN OLACAKTIR HOCAEFENDI YI VE USTAD I ANLAMAK.. iste o zamanmumkun olacaktir kurani ve sunneti anlamak )

  191. barisdogru
    Temmuz 27, 2007, 8:06 pm

    birde bir yazini okudum yukarida yalan soyluyorsunuz (Efendimizin sav hayatini az cok okuduysaniz sayin Alim bey o sekilde yorum yapmazdiniz,Efendimiz sav herkese diyaloga girmisti DIYALOGA GIRIP ELLERINI SIKMAMISTI ONLARI UYARMISTI HERKEZI UYARMISTI OZATEN ALAMLERE RAHMET PEYGAMBERIDIR UYARICIDIR ZATEN ,dusmanina bile guzel davranirdi. Buna ne dersin? YALAN DERIM HELE KI SU ANDA OLSA MUSLUMAN KANI DOKEN BACILARIMIZA TECAVUZ EDEN ISLAMI ASAGLAYAN HIRISTIYAN ALEMI ICIN ELINE SADECE KILIC ALIR CIKARDI HAYATINDAN ONU ANLIYORUM YANLISSAM ALLAH AFETSIN Hocaefendi,goruluyorki heryonuyle Efendimizin yolu uzerinde yasiyo KANDIR SEN KENDINI PEYGAMBERINI TANIMIYORSUNKI SEN YOLUNU NERDEN BILECEKSIN .Ya nerden cikaryorsuznuz su hiristyanlik meselesini,iyi misiniz siz yahu SORUNDA BU BUNU FETULLAH HOCA VE YANDASLARI CIKARIYOR HIRISTIYANLIK MESELESINI BIZ SIZE SORUYORUZ IYIMISINIZ YAHU? Kimse de dinini alet etmiyor,Kurani Kerimi on plana alan ve cok onem verendir o sahis,bilmeden yorum yapma SIZ YAPIYORSUNUZ INSANLARIDA ALDATIYORSUNUZ …peygamberimiz dusmanina dusman gibi yaklasmistir siz bilmeden duygusal olarak yalan seyler yaziyorsunuz peygamberimiz mekke musrikleri ey muhammed atalarimiza sovme diyiyordu SOVME DIYIYORDU O ZAMAN FETULLAH HOCADA PAPAYA BABAN ATAN SEN CEHENNEMDESIN DESIN peygamberimiz kendisine bakan amacasina bile senin yolunda dogrudur dememistir ne sahabe nede peygamberimizin musriklere yumusak davranmamistir amcasinin olumunden sora diger amcasi ebu leheb aileden oldugu icin peygamberimizi korumasi altina alamistir ama ebu cehil ey ebu talip dune kadar karsi oldugun muhammedi korumanami aldin oysa osenin atanin cehenemde oldugunu soyluyor diyince oda peygamber efendimze gidip benim atam nerdedir demistir peygamberimiz kendi toplumuyladir der ebu leheb tekrar arkasinin yanina gelir ona hayir oyle demedi dediki cematiyle mekkelilerledir bunun uzerine ebu cehil bire dangalak iyi ya git sor bakalim bu mekeliler atalarimiz nerdedir bunun uzerine ebu leheb tekrar gelir peygamber efendimize bu sekilde sorar peygamber efendimiz hepsi cehenenmdedir der bunun uzerine korumasina aldigi peygamberimizi korumasindan almistir cikarmistir OKUYUN OKUYUN once kurani sonrada sunnetti SIZIN ICIN DAHA HAYIRLI OLUR
    birde duygularinizla yazmayin bu dilaog kismina kuran ayetleriyle ve sunnetle bilinen hadislerle cavap verin yani delille konusun olurya kim yanlissa ortaya cikarda kimse kimsenin vebalini almaz yanlis yolda olan kendini duzeltir

  192. barisdogru
    Temmuz 27, 2007, 8:11 pm

    yukardaki ebu talip dedigim kisimda YANLIS yazmisim ebu talip yerine ebu leheb (…alamistir ama ebu cehil ey ebu talip DEGIL EBU LEHEB dune kadar karsi oldugun muhammedi koruman )

  193. ceyhun
    Temmuz 27, 2007, 9:39 pm

    Barisdogru Kardeş yapma Gözünü Seveyim etmeyin Eylemeyin Yukarda Yazmışsınki Peygamberimiz Eline Kılıcı Alırdı Filan işte Sizin Gibiler Oldu Peygamberimize Hakaretler Durmuyacak Sizin Gibiler İslamiyeti Böyle Yanlış Gösterince Haşa Muhammed Dinini Kılıçla Yaymaktan Başka Ne Yaptıki Sözleri Söylenicek Karikatürler Çıkacaktır.Gerçi Hepsinde Bir Hikmet Vardır Misal O Karikatürlerin çıktığı ülkede karikatürler yayımlandıktan sonra o ülkede en çok satan kitap kuran olmuş ve birçok kişi doğru İslamı Öğrenmiştir Gelelim TECAVUZ EDEN ISLAMI ASAGLAYAN HIRISTIYAN ALEMI ICIN ELINE SADECE KILIC ALIR CIKARDI sözüne
    Burda Hemencecik herkesin yanılgıya düştüğü hatta (Hacc: 19) ayetinide gösterdikleri mevcuttur bu konuyu açıklayım madem açtın konuyu

    Soru:Bunca fetihler ve savaşlar niçin yapıldı? Ayet-i Kerime’de geçen : “Birbirine hasım iki zümre….” (Hacc: 19) olarak , hasmımıza karşı Diyalog mu yoksa savaşmı esastır ?

    El-Cevab : Diyalog mevsiminde Diyalog , savaş mevsiminde savaş esastır !

    Efendimiz (SAV) öncelikle Diyalog yolu ile Gönülleri İslama kazandırmayı hedeflemiş ve 13 yıllık Mekke döneminde onca zulüm ve baskılara rağmen eline silah almamıştır ! Nitekim Medineye hicretten sonra , yine Medine’deki müşrik ve Yahudi kabilerle Medine Vesikasını imzalayıp , onların İslamı yakından tanıma ve müminlerdeki doğru İslam’ın temsil yolu ile ehl-i vicdan gayrimüslimlerin iman nuru ile tanışmasını istemiş , bunda da muvaffak olmuştur. Diğer yandan onca Diyaloğa rağmen , İslam’a açıktan düşmanlıklarını izhar eden ve Müslümanları öldürmeyi akıllarına koyan Mekkeli Müşriklere karşı , savunma amaçlı mücadeleler yapmış , bu tür İslam düşmanlarına savaşarak ders de vermiştir.
    Hudeybiye Barış antlaşmasında , müşrik Huzaa kabilesi ile Mekkeli müşriklere karşı ittifak yapan Efendmiz (SAV) , bir yandan İslamı bilmeyen Huzaa kabilesinin İslamı yakından tanımasına imkan sağlarken , diğer yandan İslama açıktan düşmanlık izhar eden Mekkeli Müşriklere karşı onları yanına alıyor , ileride Müslüman olacak aynı Huzaa kabilesine yapılacak bir saldırıyıda vesile kılarak Mekke Fethinin önünü açmış oluyordu !
    M.Hamidullah Hocaya göre , Efendimiz (SAV) vefatına kadar iman ve küfür cephesinde ölenlerin sayısı 400’ü aşmazken , Veda hutbesinde Efendmiz (SAV) ile birlikte olanların sayısının 100 bini aştığını belirtmektedir. Ölenler arasında 200 müşrik varsa , kazanılan 100 bin insanın varlığı Diyaloğun önceliğine işaret etmektedir.
    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61)
    – Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.(Nisa,90)
    Ayetlerdeki hakikatler gösteriyor ki , Savaş esnasında bile olunsa , Küfür cephesi size Barış teklif ederse , Savaşmak caiz değildir. Çünkü İslam İnsanları “cennete” kazandırmak için gelmiştir ,yoksa onları Küfür üzerine öldürüp cehenneme ehil hale getirmek için değil !
    Özetlersek , Diyalog yolu tıkanmadan savaşmak esas değildir ,savaş mevsiminde Diyalogta ısrarcı olmak bir basiretsizlik bir ferasetsizlik örneği olur !

    Ülkemizin bir savaş ile karşı karşıya kaldığı bir durumda ise , takınılacak tavrı Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’den dinliyelim :”Yalnız her meselede olduğu gibi bu süreçte de bazen olur ki konjonktürün gerektirdiği bazı farklılıklar zuhur edebilir. Mesela, küçük çapta ve aksi istikametteki irade ve gayretlerimize rağmen şartlar öyle gerektirir ve bir devlet devletimize savaş açarsa o zaman biz yine dinimizin belirlediği şekilde, savaş hukuku adına ortaya koyduğu disiplinlere göre hareket ederiz. Daha doğrusu hareket etmek mecburiyetinde kalırız. Nitekim bu o dönemin yükümlülüğüdür. Fakat şunu unutmamak lazım, savaş kişilerin ve kurumların değil ancak devletin/devletlerin karar vereceği bir hadisedir. (herkul.org, 04.04.2004)

  194. barisdogru
    Temmuz 28, 2007, 7:02 am

    ceyhun Says:
    Temmuz 27th, 2007 at 9:39 pm
    SELAM ALEYKUM KARDESIM CEYHUN Barisdogru Kardeş yapma Gözünü Seveyim etmeyin Eylemeyin Yukarda Yazmışsınki Peygamberimiz Eline Kılıcı Alırdı Filan FILANI BILMIYORUM AMA ALDIGINI BILIYORUM Resul (s.a.v)’”Allah’a and olsun ki; Allah, İslâm’ı muzaffer kılıncaya veya şu baş, bu vücuttan ayrılıncaya kadar gönderildiğimin uğrunda cihad edeceğim” işte Sizin Gibiler Oldu Peygamberimize Hakaretler Durmuyacak PEYGAMBERE HAKARETTEN KORKACAGINA ALLAHTAN KORK ONCE YANI PEYGAMBERE HAKARET EDENLER NE ICIN EDIKLERINI BILIYOR ONLARIN ZATEN EDECELERKI TAKI NE ZAMANA KADAR BAK ALLAHU TEALA CEVAP VERIYOR Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır. bakara 120 Sizin Gibiler İslamiyeti Böyle Yanlış Gösterince Haşa Muhammed Dinini Kılıçla Yaymaktan Başka Ne Yaptıki Sözleri Söylenicek Karikatürler YUKARIDA ALLAH C.C CEVABI VERDI DEDIKI SEN ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR SENDEN RAZI OLMAZ YANI SEN ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR ZATEN BIZI DOST GORUP BU TUR KARIKATUR OLAYLARINDAN VAZGECMEYECEKLERDIR EGER FETULLAH HOCADAN RAZI OLMUSLARSA FETULLAH HOCA BAYAGI BENZEMIS OLAMALI Misal O Karikatürlerin çıktığı ülkede karikatürler yayımlandıktan sonra o ülkede en çok satan kitap kuran olmuş ve birçok kişi doğru İslamı Öğrenmiştir AMERIKADADA 11 EYLUL OLAYLARINDAN SONRADA DURUM AYNIDIR Gelelim TECAVUZ EDEN ISLAMI ASAGLAYAN HIRISTIYAN ALEMI ICIN ELINE SADECE KILIC ALIR CIKARDI sözüne BEN ZATEN ALLAH BILIR DEDIM YANI BEN GAYBI BILEMEM KIMSEDE BILMEZ AMA SUNNETTEN ANLASILAN ODUR BANA GORE
    Burda Hemencecik herkesin yanılgıya düştüğü hatta (Hacc: 19) ayetinide gösterdikleri mevcuttur bu konuyu açıklayım madem açtın konuyu
    Soru:Bunca fetihler ve savaşlar niçin yapıldı? Ayet-i Kerime’de geçen : “Birbirine hasım iki zümre….” (Hacc: 19) olarak , hasmımıza karşı Diyalog mu yoksa savaşmı esastır ? OZUR DILERIM KARDESIM HAC SURESININ 19 AYETI 18 VE 20 ILE YAZIYORUM (Görmedin mi ki şüphesiz, göklerde ve yerde olanlar, güneş ay, yıldızlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde etmektedir. Birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi alçaltırsa ona saygınlık kazandıracak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz, Allah dilediğini yapar. 18 İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkar edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. 19 Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır. 20 BEN ANLAYAMADIM SIZI AMA BU HASIMLARA SADECE CIHADLAMI KARSILIK VEREMELIYIZ DERSEN CIHADIN HUKUMLERI VARKI ZATEN YANI TEK BASINA BIRI CIKIP CIHAD YAPALIM DEMEZ YANI BUNUN HUKUMLERI ARASTIRILIR KURANA VE SUNNETE SORULUR KI DINI ALIMLERIN FETVALARI VAR BU KONUDA CIHADIN HUKUMLERI KIMLER OLDURULUR KADINLARIN COCUKLARIN YASLILARIN DURUMU NEDIR NE SARTLARDA NASIL CIHAD EDILIR ,BUNUN ICIN ZATEN BENCE SAHSIMA DINI ALIMLERE IHTIYAC VARDIR Cevab : Diyalog mevsiminde Diyalog , savaş mevsiminde savaş esastır ! BIRDE KONU DIYALOG BEN CIHADTAN BAHSEDERKEN AKADASIN BIRININ DUYGUSAL BIR YAZISINA CEVAP YAZDIM Efendimiz (SAV) öncelikle Diyalog yolu ile Gönülleri İslama kazandırmayı hedeflemiş ve 13 yıllık Mekke döneminde onca zulüm ve baskılara rağmen eline silah almamıştır ! BAK ARKADASIM BU DIN BUDIZM DEGIL TABAK CALAN HIRSIZA IKINCISI VERILMEZ ELI KESILIR HIRISTIYANLIKTA DEGILDIR TOKAT ATANA TOKAT ATILIR CAN ALANIN CANI ALINIR AMA CIHAD AYETLERINE BAK ALLAH C.C MUSLUMANIN BU YOLDA HAZILIK YAPMASINI ISTER YANI GUCLENME BAKIMINDAN PEYGAMBERIMIZIN GUCU NEYDIKI MEKKEDE INSANLARA SALDIRSIN AMA 13 YIL SALDIRMADI DIYIYORSUN SALDIRMADIGI BU INSANLAR HEP BEKLEDILERKI BU SALDIRIYI PEYGAMBERIMIZ ONLARA BEN SIZE SAVASMAKLA EMROLUNDUM DIYE BAGIRIYORDU YANI DINI NERDEN OGRENIYORSUNUZ BILMIYORUM BU INSANLAR BEDIRDE KARDES KARDESI OLDURMEDIMI BIR DAHA YAZIYORUM KARDES KARDESI BU OYLESINE BIR LAF DEGIL GERCEK KIM SU AN KARDESINI OLDUR SIZ HIRISTIYANA YAHUDIYE KAFIR DIYEMIYORSUNUZ BIRDE BU INSANLARA PEYGAMBER EFENDIMIZE IFTIRA ATIYORSUNUZ Nitekim Medineye hicretten sonra , yine Medine’deki müşrik ve Yahudi kabilerle Medine Vesikasını imzalayıp , onların İslamı yakından tanıma ve müminlerdeki doğru İslam’ın temsil yolu ile ehl-i vicdan gayrimüslimlerin iman nuru ile tanışmasını istemiş , bunda da muvaffak olmuştur OZUR DILIYORUM AMA O ZAMAN ISLAM YENI BIR DIN KIMSE BILMIYOR OGRENCEKLERI TEK YOL BUDUR AMA GUNUMUZDE MASALLAH COK IYI BILIYOLAR YANI KONU DISI AMA BU DEMOKRASI MITINGLERINDE ALLAHIN HUKUMLERINE HAYIR DIYENLER BILMEDIKLERI HUKUMLEREMI HAYIR DIYIYOR GUNUMUZDE HERKEZ HER SEYI BILIYOR Diğer yandan onca Diyaloğa rağmen , İslam’a açıktan düşmanlıklarını izhar eden ve Müslümanları öldürmeyi akıllarına koyan Mekkeli Müşriklere karşı , savunma amaçlı mücadeleler yapmış PEYGAMBERIMIZ BEDIRDE ,NEYI SAVUNMUS LUTFEN YANI OKUMAYA ERINIYORSAN BUTUN WEB SITELRINDE CAGRI FILMINI BULABILIRSIN BU FILM BUTUN ISLAM ULKELRINDEN GECERLIDIR RAPORU ALMISTIR DAHA DOGRUSU BU FILMIN YANLISI ANLATIGINI SOYLEYEN SAHIS OLAMISTIR HER RAMAZANDA OYNAR SEYRET AMA BU SEFER ANLAMAYA CALIS bu tür İslam düşmanlarına savaşarak ders de vermiştir. BURDA HEM FIKIRDEYIZ SAVASARAK DERS VERMISTIR
    Hudeybiye Barış antlaşmasında , müşrik Huzaa kabilesi ile Mekkeli müşriklere karşı ittifak yapan Efendmiz (SAV) SIMDI BU DIYALOGLARA PAPAZ VE RAHIPLERLE KIME KARSI ITTIFAK YAPIYORUZ , bir yandan İslamı bilmeyen ISLAMI BILMEYEN BIR KABILEMI VAR KILISE KANALI IZLEDINMI SEN HIC IZLE BAK NASIL BILIYORLAR Huzaa kabilesinin İslamı yakından tanımasına imkan sağlarken , diğer yandan İslama açıktan düşmanlık izhar eden Mekkeli Müşriklere karşı onları yanına alıyor , ileride Müslüman olacak aynı Huzaa kabilesine yapılacak bir saldırıyıda vesile kılarak DIYALOGLA ITTIFAKLARLA FETULLAH HOCAM YADA SIZIN FETH EDECEGINIZ BIR YERMI VAR YANI SIZDE BOYLE BIR PLANIN ICINDEYSENIZ SIZDEN OZUR DILERIM Mekke Fethinin ( BU FETIH DONUM NOKTASI PUTLARIN YIKILIP BATILIN YOK OLUP HAKIN GELDIGI ZAMAN SIZ DE BIR YERLERI FETH EDIP BATILI YOK EDERSINIZ INSALLAH önünü açmış oluyordu ! INSALLAH SIZINDE BATILI YOK ETME YOLUNDA ONUNUZ ACILIR
    M.Hamidullah Hocaya göre , Efendimiz (SAV) vefatına kadar iman ve küfür cephesinde ölenlerin sayısı 400’ü aşmazken LUTFEN ARKADASIM BU MUSLUMAN OLAN 100 BIN INSAN IN NASIL MUSLUMAN OLDUGUNA BAK BU INSANLAR PUTA TAPANLARLA ELMI SIKISTILAR TABIKI DIN BU YANI ALLAHIN YARDIMI GELECEKTIRKI ,OGUNKU SAHABENIN KARARLILIGI DINI ALLAHA HAS KILARAK YASAMALARI ,PEYGAMBER EFENDIMIZIN DINI YAYMADAKI METODU, KOLELIK ,AKRABA ILISKILERI HEPSI NEDENLERDIR BAK SIMDI NE DIYECEGIM BUNLAR NEDEN MUSLUMAN OLDU CUNKU ISLAM ONLARA ANLATILDI AMA AYETLER OLDUGU GIBI YANI KAFIRE KAFIR DIYEREK ANLATILDI AYETLER GIZLENMEDI BIDE INSANLAR KURANLA HARKET ETILER YANI KURANI YASADILAR MEKKELI MUSRIKLER NE DIYIYORDU BU MUSLUMANLARIN DINI HAK OLMASAYDI BU KADAR ZULME DAYANAMAZLARDI SEN DIN ICIN NEYE DAYANDIN HANGI ZORLUGU YENDINKI NEYDEN ODUN VERDIN …GELIN DIN ICIN DEMOKRASIYI DEGISTIRELIM TAM AVRUPA BIRLIGINE GIREREKEN SERIATI GETIRELIM BIZE DELI DESINLER INSANLAR AMBARGO KOYSUNLAR BIZ ZEYTIN EKMEM YIYEREK DAVAMIZDAN VAZ GECMEYELIM BU DIN ICIN FEDAKARLIK YAPALIM ANNEMIZLE BABAMIZLA SIRF SERIATA KARSILAR DIYE ILISKIMIZI KESELIM BIZE MECNUN DESINLER MALLARA MULKLERE DINIMIZI SATMAYALIM ULKEMIZE GELEN TURISTLERE CIPLAK GEZEMEZSINIZ DIYELIM (PARA GELIYOR TURIZM GELIR KAYNAGI) DINI OLDUGU GIBI YASAYALIM CEBIMIZDEKINI CIKARIP FAKIRE VERELIM ISTE O ZAMAN YINE INSANLAR MUSLUMAN OLUR CUNKU DINI HAK OLAN INSANLAR OYLE YAPAR (SAHABENIN TAVRI PEYGAMBERIMIZIN TAVRI BU DININ HAK OLDUGUNU GOZTERIYORDUKI )RAHAT VE MENFEAT ICIN DININI SATMAZ NE OLDUGUMUZ BELLI DEGILKI BUTUN ISLAM ALEMI ICIN GECERLI BU… KENDISI DEMOKRASI ILE YONETILEN BIR ULKEDEN CIKMIS BU DURUMDAN YANI ALLAHIN KANUNLARININ ULKESINDE UYGULANMADIGINDAN RAHATSIZ OLMAYAN BIR ADAMIN SADECE ALLAH DIYINCE AGLAMSIYLE KIMSE MUSLUMAN OLMAZ OLURSADA ALLAHTAN BASKA ILAHLAR EDINEN MEKKE MUSRIKLERI GIBI OLUR SEN DININI YASARKEN ORNEK OL SADECE VE SADECE ALLAHA HAS KIL DINI VE BEKLE BAK KAC INSAN MUSLUMAN OLACAKTIR ZATEN SORUN OKI INSANLARI MUSLUMAN YAPMAK ISTIYORSAN SAGA SOLA BAKMA KAFANDAN BIR YOL UYDURMA KURANA VE SUNNETE BAK BUNUN HARICINDEKI HER YOL SEYTANIN YOLUDUR BENCE YANLISSAM ALLAHA SIGINIRIM Veda hutbesinde Efendmiz (SAV) ile birlikte olanların sayısının 100 bini aştığını belirtmektedir. Ölenler arasında 200 müşrik varsa , kazanılan 100 bin insanın varlığı Diyaloğun DIYALOGLA KAZANILMADI COK EMEK HARCANDI AC KALINDI KARDES OLDURULDU BABALAR INKAR EDILDI COCUKLAR BILE CIHAD ETI önceliğine işaret etmektedir. KORLER ICIN
    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61) SAVAS HALINDE DEGILIZKI ( SEN DAHA SAVASAMAMISINKI )SADECE SEYIRCIYIZ KIMSEYLE SAVASMIYORUZ
    – Eğer onlar sizden uzak durur ( BIZDEN HIC UZAK DURMADILAR FILISTINDE CINDE, BOSNADA, CECENISTANDA .AFGANISTANDA, PAKISTANDA,AFRIKADA IRAKTA HEP BIZIMLE UGARSTILAR UGRASIYORLARDA FIRSAT BULSUNLAR TURKIYEDE DE UGRASACAKLAR KARDESLERIMIZE TECAVUZ EDENLER YARIN OBUR GUN TURKIYE BU DURUMA DUSSE BIZIM INSANIMIZA NEDEN AYNISINI YAPMASINKI NEDEN BIZI KENDISINE BENZEMEDIGIMIZ SURECE YANI DINIMIZDEN CIKIP ONLARIN DININE TABI OLADIGIMIZ SURECE BIZEDE AYNISINI YAPACAKLARDIR SENCE IRAKLIYA YAPAN SANA YAPMAZMI MUSLUMAN KALIRSAN )Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.(60-MÜMTEHİNE/9)
    Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın; fakat haksız yere saldırmayın. Çünkü Allah haksız yere saldıranları sevmez.”

    sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.(Nisa,90) BU AYETLERDEN DIYALOGUMU CIKARIYOSUNUZ BENCE SIZ YAHUDILER GIBI AYETLERI YANA CEKIP ISINIZE GORE ALGILIYOSUNUZ BAK SIZE BIRKAC AYET YAZAYIM Ey kendilerine kitap verilenler, neden hakkı batıla buluyorsunuz da gerçeği bile bile gizliyorsunuz? ALI IMRAN 71 Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi. BAKARA 75 Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunurlar. BAKARA 78 Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler. ALI IMRAN 78 BU AYETLER KENDILERINE HAK OLARAK INDIRILEN KITABI KENDI HEVA VE HEVESLERINE GORE YANSITMAYA CALISANLAR ICINDIR Ayetlerdeki hakikatler gösteriyor ki AYETLERIN HAKIKATINI GOREMIYORSUN ARKADASIM, Savaş esnasında SAVAS ESNASINA GIRELIM ONCE SU AN DIYALOG YAPIYORUZ bile olunsa , Küfür cephesi size Barış teklif ederse , Savaşmak caiz değildir. Çünkü İslam İnsanları “cennete” kazandırmak için gelmiştir ,yoksa onları Küfür üzerine öldürüp cehenneme ehil hale getirmek için değil ! KARDESIM ALLAHIN CENNETIDE HAKTIR CEHENEMIDE HAKTIR CEHENNEM BOSUNA YARATILAMDIKI ALLAHIN SERIATINA HAYIR DIYENLERI GORUNCE IYIKI VAR DIYIYORUM YOKSA EBU CEHILIN YAPTIKLARI YANINAMI KALMALIYDI
    Özetlersek , Diyalog yolu tıkanmadan savaşmak esas değildir ,savaş mevsiminde Diyalogta ısrarcı olmak bir basiretsizlik bir ferasetsizlik örneği olur ! KURAN VE SUNNET ISIGINDA KENDI HEVA VE HEVESIMIZE GOR DEGIL Ülkemizin bir savaş ile karşı karşıya kaldığı bir durumda ise , takınılacak tavrı Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’den dinliyelim :”Yalnız her meselede olduğu gibi bu süreçte de bazen olur ki konjonktürün gerektirdiği bazı farklılıklar zuhur edebilir. Mesela, küçük çapta ve aksi istikametteki irade ve gayretlerimize rağmen şartlar öyle gerektirir ve bir devlet devletimize DEVLET HANGI DEVLET ISLAM DEVLETIMI? CIHADIN HUKMU OYLE DEGILDIR DUSMAN BIR MUSLUMAN ULKEYE SALDIRIRSA VE MUSLUMANLAR GUC OLARAK ZAYIFSA ONA EN YAKIN MUSLUMAN ULKEYE SAVAS FARZ OLUR IKINCI ULKENINDE GUCU YETMIYORSA UCUNCU ULKEYE FARZ OLUR UCUCU ULKENIN GUCU YETMIYORSA ONA YAKIN OLAN DIGER ULKELERE FARZ OLUR AMA SAVAS EDILEN ULKENIN GUCU YETIYORSA DIGER ULKELERIN UZERINDEN BU FARZ DUSER ( SADECE MUSLUMAN MUSLUMANIN KARDESIDIR )savaş açarsa o zaman biz yine dinimizin belirlediği şekilde,SIZ YINE BIR KULP BULURSUNUZ savaş hukuku adına ortaya koyduğu disiplinlere göre hareket ederiz. Daha doğrusu hareket etmek mecburiyetinde kalırız NE ZAMANMIS BU DIYALOG CEVAP VERMEDIGI ZAMANMI . Nitekim bu o dönemin yükümlülüğüdür. Fakat şunu unutmamak lazım, savaş kişilerin ve kurumların değil ancak devletin/devletlerin karar vereceği bir hadisedir. (herkul.org, 04.04.2004) BU SON SOYLEDIGI MUSRIK ULKELER ICIN YANI GUNUMUZUN DEMOKRASISINDE GOZUKEN ODUR YANI DEMOKRASI DININI BENIMSIYEN ULKE ILISKILERINI DININ DEGIL SAHISLARIN VEYA TOPLUMUN TAGUTUN V.B CIKARLARINA DAYAYARAK YASANLAR ICINDIR BU SEKILDE DOGRUDUR
    Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
    (3-AL-İ İMRAN/142)
    Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resûlü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah ‘bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
    (9-TEVBE/16)
    De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resûlü’nden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.
    (9-TEVBE/24)
    Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..
    (9-TEVBE/73)
    Kendilerine; “Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin” denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?” dediler. De ki: “Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ‘bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız.”
    (4-NİSA/77)
    Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.
    (9-TEVBE/38)
    Mü’minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah’ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever.
    (49-HUCURAT/9)
    KURAN DA BIR COK CIHAD AYETI VARDIR BUNLAR BIR KACI ..KURANDA CIHAD VE ORUC AYNI SEKILDE MUSLUMANLARA FARZ KILINMISTIR LAKIN BIR COK ALIM ORUCUN FARZ OLDUNU SOYLER CIHATTAN BAHSETMEZ BELKI INSANLARA SEVIMLI GELMEDIGINDEDIR
    Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. BAKARA 216

  195. Cengiz
    Temmuz 28, 2007, 9:37 am

    Ceyhun’ a ; Dinler arası diyalog her dinin eşit olara ılımlı bakması ile olur. Sadece İslam Dinin ılımlı bakması diger dinlerin bildiklerini okuması değildir. Sende biliyorsundur ki. Diğer kitap değiştirilmiştir aslını koruyamamıştır. Ilımlı islamı ABD kullanmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi için. Çünkü kendisi Mason hareketidir. İslamin ılımlısı olur mu ? İslamiyet zaten tüm insanlara eşit yaklaşır. Ama gel görki senin yaptıgını karşı tarafında yapması gerekir. Devlet yönetimindeki insaları yani masonlar ise şeytana taparlar. Senin muhattap oldugun zümre bunlardır. Şeytan tapan bir ülke başkanları ile nasıl dinler arası diyalogtan bahsedersin ???? .

    Netice itibari ile yüzyıllardır diğer dinlerle diyalog sadece şeytana tapan bir cemiyetle yapılmıştır. Bu diyaloglar Osmanlılın ve T.C sonunu hazırlamıştır.

    Senin değindiğin Diyalog ile bu diyalog arasında kilometrelerce fark vardır. Arz-ı Mevdud ne olduğunu öğren. Neden ılımlı islam istediklerini öğren. Karşı tarafın dinler arası diyalog ta samimi olduklarını zannetme hayal kırıklıgına düşersin. Senin diyalog yaptıgın kişiler İsrailin Filistindeki kardeşlerini öldürmesine ses etmiyorlar. Kısacası Objektiflik yok.. Sen objektif olmaya devam edersen onların başına gelen senin başınada gelir ve geliyorda….

  196. ceyhun
    Temmuz 28, 2007, 12:44 pm

    Kardeş Gözünü Seveyim Yapma Şu An Pek Vaktim Yok Bir Hafta Kadarda Giremiyeceğima ama dönüşte inşallah diyalog hakkında sitemde yayınlayacağım ama yazına göz attığım kadarı ile peygamberimizin uygulamalarında dialog hakkında bilgi vereyim daha sonra vakit kalırda bakara 120 ye değineceğim bir hafta sonrada sitede her şeyi bulabilirsiniz yavaş yavaş yayınlayacağım…

    peygamber Efendimiz (SAV) uygulamalarında Diyalog

    İnsanlığın İftihar Tablosu ‘nun (SAV) hayat-ı seniyyeleri, baştan sona hep af ve müsamaha yörüngelidir! Kendisine hayatı boyunca eziyet etmiş, İslam adına hep karşısında durmuş, kendisini hep yarıyolda bırkamış nicelerini, belki imana gelir, belki İslam’a ileride sahip çıkar mülahazası içinde olmuş ve öyle olunmasını da tavsiye etmiştir.
    Efendimiz (SAV) ‘in Ehl-i Kitab ve kafirlere karşı uygulamalarında Diyalog :

    1-) Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (15)

    2-) Efendimiz (SAV) , Mekke Fethedildiğinde kendisini kendi vatanından çıkaran, kendisine Hayat Hakkı tanımayan ve o dönem müşrik olan Ebu Süfyan ve Mekke’nin ileri gelenlerine, hiçbir şekilde cezalandırmamış, onlara bir itab mahiyetinde bu yaptıkları zulmü yüzlerine karşın hatırlatmamış, hatta “Kabe’ye sığınan emn,iyette olduğu gibi, Ebu Süfya’nın evine sığınanda emniyettedir” buyurarak, müşrik Ebu Süfyan’ın evini emniyet ve sığınma bakımından Kabe ile beraber zikretmiştir. (16)

    3-) Ebu Sa’lebe el-Huşeni naklediyor: Ben Hz. Peygamber (sav) ‘e ‘Ey Allah’ın Resulü, biz Ehli Kitab’ın yaşadığı bir yerdeyiz. Onların kap kacaklarından yiyip içebilir miyiz? diye sordum. Dedi ki: ‘Onlarınkinden başka kap-kacak bulabilirseniz onlarınkinden yemeyin. Başka birşey bulamazsanız onları yıkadıktan sonra kullanın.’ diyerek, Ehl-i Kitaba bu noktadan bir ayrıcalık yapmış ve komşuluk hakkından doğan bir Diyaloğun kapısını kapatmamıştır.(17)

    4-) Ehl-i Kitabtan alınan cizye (baş vergisi) , müşriklerden alınmazken, Ehl-i Kitab’ın kendi dini yaşantılarında serbest kalıp, canları ve malları da emniyette olmaları açısından,bir ayrıcalık tanınmıştır. Ayrıca, cizye ödeyen Ehl-i Kitabtan birisi müslüman olunca bu vergiden muaf tutulmuştur (18)

    5-) Efendimiz (SAV) , üç grub insanın ecrinin 2 kat verileceğini, bunlardan bir grubunda , Kitab ehlinden olan birisinin, kendi peygamberi ile birlikte kendisinide inanırsa, onun sevabının iki kat verileceğini müjdelemiştir (19)

    6-) İbnu Ömer (R.A.) naklediyor: ‘Abdullah İbnu Übey İbni Selül öldüğü zaman oğlu (ra) Resulullah (sav) ‘ın huzur-i alilerine çıkıp, mübarek gömleklerini babasına kefen olarak vermesini taleb etti. Resulullah (sav) talebi kabul edip verdi. Bunun üzerine, babasının cenaze namazını kıldırıvermesini taleb etti. Resulullah (sav) bu talebi de kabul etti ve namaz kıldırmak üzere kalktı. Ancak, Hz. Ömer (ra) kalkarak Resulullah (sav) ‘ı elbisesinden tuttu ve: ‘Ey Allah’ın Resulü, Rabbin seni, ona namaz kılmaktan men etmişken, sen nasıl ona namaz kılarsın? ‘ diye müdahale etti. Resulullah (sav) : ‘Allah beni muhayyer bırakmıştır, zira: ‘Onların ister bağışlanmasını dile, ister dileme, birdir. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de Allah onları bağışlamayacaktır’ (Tevbe, 80) buyurmaktadır. Ben yetmişden de fazla bağışlama talebinde bulunacağım’ dedi. Hz. Ömer (ra) : ‘Ama, o münafıktır! ‘ dedi. Resulullah (sav) buna rağmen onun ardından namaz kıldı. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: ‘Onlardan ölen hiç kimse için ebediyyen namaz kılmayacaksın, mezarı başında da durmayacaksın. Çünkü onlar Allah ve Resulüne inanmadılar, fasık olarak öldüler’ (Tevbe, 84) . Hz. Ömer (ra) der ki: ‘Sonra o gün Resulullah (sav) ‘a karşı izhar ettiğim cür’ete hayret ettim. Allah ve Resulü daha iyi bilirler. (20)

    Peygamber Efendimiz (SAV) , kendisini Uhud Savaşında yarı yolda bırakıp Uhud savaşı öncesinde psikolojik olarak zarar veren, Hz.Aişe annemize İfk hadisesinde İftira atıp babası Hz.Ebu Bekir’in evine gitmesine sebeb olan, Medineye hicret sonrası yahudilerle Medine vesikası imzalandıktan sonra, Mekkedeki müşrikleri tahrik edip:’Muhammed (SAV) kendine taraftar topluyor, uyuyorsunuz’ diyen bir MÜNAFIK için,

    1-) Kendi gömleğini Kefen olarak veriyor
    2-) Cenaze namazını kılma konusunda ve bağışlanmasını dileme konusunda (Tevbe:80) Ayeti Kerimesi gereği, Efendimiz (SAV) muhayyer (serbest) bırakılıyor ve Efendimiz (SAV) , Hz.Ömer (R.A) ‘in engellemelerine rağmen, 70 den fazla istiğfar ederim, diyerek yine Hoşgörü gösteriyor ve cenaze namazını kılıyor! Taki bir sonraki Ayeti Kerime ile men edilinceye kadar!

  197. ceyhun
    Temmuz 28, 2007, 12:46 pm

    7-) İbnu Abbas(R.A.) naklediyor: Ehl-i Kitap, saçlarını alınlarına döküyorlardı, müşrikler de ayırıyorlardı. Resulullah (sav) (vahiyle) emir gelmeyen hususlarda Ehl-i Kitab’a muvafakatı severdi. Saçını alnı üzerinde o da serbest bıraktı. Sonra (ortadan) ayırarak (sağ ve sola) taradı. (21)

    Allah Resulu, Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında Mekkeli Müslümanların Hristiyan melik necaşi’nin memleketi olan Habeşistana hicretlerini arzu etmiş ve bu düşüncesini şu ifadelerle belirtmiştir: “İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan’a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren Kralın topraklarında kimseye zulüm edilmez.Orası doğru ve emin bir yerdir, Allah asan edinceye kadar orada kalın “ (22) demiş, ve bir Hristiyan Melikin idaresindeki Habeşistana kendi Ashabının Hicret etmesini istemiştir. Bu vesile ile, Necaşinin imanına vesile olmuş, Necaşinin zaman zaman bazı meseleleri sormak için Medineye gönderdiği heyetlerin bir tanesinde ,Yedi rahip ve beş keşişten oluşan bu elçilik heyetinin aldıkları cevaplar karşısında gözleri yaşarmış ve İslâm’ı kabul etmiştir (23) ve vefatında, Medine’de gıyabında cenaze namazını kılmış (24) , Habeşistan’dan Cafer bin Ebu talib ile birlikte Medineye gelen Ehl-i Kitaba mensub bir Grub Hristiyan’a Efendimiz (SAV) İslama davet etmiş, onlarda iman etmişlerdir. Daha sonra Kur’an-ı Kerim dinleyen bu insanların gözlerinden yaşlar akınca şu Ayet-i Kerime nazil olmuştur (25) : Peygamber’e indirilen (Kur’ân) i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: ‘ Ey Rabb’imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz’ derler.(Maide:83)

    9-) Necran Hristiyanları ile ilgili detayılı bilgiyi 2.Bölümümüzde aktardığımızdan, burda şu kadarını anlatmakla yetineceğiz: Necran Hristiyanları, Medine’ye altmış kişilik bir Heyet ile öğleden sonra geç vakitte ulaşmış ve Mescid-i nebeviyyede Efendimiz (SAV) ‘in huzuruna çıkmışlarıd. İbadet vakitleri geldiğinden Mescid’de ibadet etmişler, Ashab-ı Kiram buna itiraz etmelerine rağmen, Peygamberimiz onlara ibadet etmeleri için izin vermiştir. Onlarda şark’a dönerek ibadetlerini yaptılar. (26) Mübahale teklifini geri çevirmiş, cizye vermeyi kabul etmiş ve Peygamberimiz (SAV) aralarındaki ihtilafları çözmek için Ebu Ubeyde bin Cerrah’ı görevlendirmişdi.(27) Daha sonra Necranlılara gönderilen emannamede, mevcut kiliselerinin kendilerine ait olduğunu ve onlara zara verilmeyeceğini ifade etmiştir (28)

    10-) Elli civarında Maddeden oluşan, Müslümanlar ile Medineli arap ve yahudi kabileleri arasında karşılıklı Hak ve vazifeleri tanzim eden, Medine vesikasını adı verdiğimiz, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk Anayasayıda Allah Resulu yürürlüğü koymuştur. Bu metnin 25. maddelesinde, yahudi ve müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğunu, ve müslümanlar ile birlikte bir ümmet olduklarını hem 25.ci maddede hemde 2.ci maddede bahsedilmiş olması, din hürriyeti açısından bir ilktir.(29)

    11-) Aynı anlayış içersinde, Efendimiz (SAV) , yahudilerin medine’deki ilim ve adliye merkezi konumundaki Beyt-ul Midras’ larına bizzat gitmiş, onlara “ Ey yahudi topluluğu, islam olun, selamet bulursunuz “ tebliğde bulumuştur. (30)

    12-) Hicri 630 senesinde, Müslüman olduklarını bildirmek üzere medine’ye gelen Hımyer hükümdarının elçilerine şu talimatı vermiştir: “ Bir yahudi veya bir hristiyan, Müslüman oldukları takdirde, müminler ile aynı Hukuka sahip olurlar. Kim yahudiliğinde veya hristiyanlığında kalmak istiyorsa, ona madahale edilemez “ (31)

    13-) Peygamber Efendimiz (sas) , Allah Resûlü sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke’de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk günlerinde Hz. Hatice’yi ve Peygamber Efendimiz’i teselli eden Varaka b. Nevfel de İncil’in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan’dı. (32)

    14-) Allah ve Resûlü adına, bütün değerleriyle dokunulmazlıklarına saygı gösterilmek üzere kendileriyle sözleşme yapılanlar (muâhitler) ile veya himaye edileceklerine dair Allah ve Peygamber’i adına kendilerine taahhütte bulunulan zimmîlere karşı yapılacak en küçük bir haksızlık, en kutsal değerlere karşı işlenmiş bir günah ve suç kabul edilmiştir: “Her kim, bir muâhide/zimmiye zulmederse veya onu gücünden fazlası ile yükümlü tutarsa, yahut hakkını kısarsa, ya da rızası olmadan kendisinden bir şey alırsa, onun hasmı benim. Kıyâmet günü onunla hasımlaşacağım.”(33)

    15-) Peymaberimiz (SAV) , cihada gönderdiği ordu komutanlarına şu konuyu talim etmiştir, özetle: “..Müşrik düşmanlarla karşılaşınca onları önce üç şeyden birine çağır: Bunlardan birine cevap verirlerse onlardan bunu kabul et ve artık dokunma! Önce İslam’a davet et. İcabet ederlerse hemen kabul et ve elini onlardan çek……Bu şartlarda Müslüman olma teklifini kabul etmezlerse, onlardan cizye iste, müsbet cevap verirlerse hemen kabul et ve onları serbest bırak. Buda olmaz ise o zaman Savaş! (34) . Bu direktiften anlaşılan, şayet karşı taraf herhangi bir sözleşme teklif ederse bu sözleşme çerçevesinde barışın yapılmasını ve “Eğer onlar barıştan yana olurlarsa, sen de barıştan yana ol” (Enfal:61) Ayetinin emrinin yerine getirilmesidir.

    16-) İslam memleketinde cizye ödemeyi kabul ederek yaşayan Ehl-i Kitab’a verilen kendi inanç özgürtlükleri ile mal ve can emniyetini teyid eden bir başka Hadis-i Şerfite: ‘Kim bir zımmiyi haksız yere öldürürse, cennetin kokusunu duyamaz. Halbuki onun kokusu kırk yıllık yoldan duyulabilir” (35) demektedir.Ayrıca, müşriklerden bir kişinin hac dönüşü bir müslüman tarafından öldürülmesi üzerine, peygamberimiz müşrikin ailesine diyet ödenmesini hükmetmiştir. (36) Hz.Ömer ve Hz.Ali, kendi hilafetleri döneminde zımmileri öldüren müslümanlara kısas cezasını uygulamışlardır (37)

    17-) Peygamberimiz (SAV) , Amr bin Hazm el Ensari’yi, Beni Haris bin Ka’b hayetine İslamı öğretmek için gönderdiğinde vermiş olduğu yazılı talimatta,yahudi ve hrsitiyanları dinlerinden dönmeye zorlamamasını istemiştir. (38) . Yine, Münzir bin Sava’ya yazdığı mektubta, dinlerinde kalan Ehl-i Kitaba cizye gerektiğini ve dolaysıyla İslam’a girmek istemeynelere nasıl davranacağını bilfdirmiş olmaktadır (39) .Yemen’e gönderilen Muaz bin Cebel’e verilen talimatların bir tanesinde yine kişilerin dinlerinde zorla döndürülmemesiydi. Şayet iman etmeleri halindede namaz kılmalarını ve zekatı vermeleri gerektiğini beyan etmiştir. (40)

    “De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah’tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O’na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah’ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)

  198. barisdogru
    Temmuz 28, 2007, 2:44 pm

    selam aleykum bence su an calisyorum mesgulum ama pazar gunu insallah size cevap verecegim yukarida yazmiz oldugunuz metinler zaten zamana ve mekana gore dogruluklar tasir her sarta oyle davranilmaz yukarida yazdiklarinizin gunumuzde hangi ortama denk geldigine insallah beraber bakacagiz birde niyet ne olursa olsun islamin kurallarindan taviz verilmez eger boyle bir vaka bulursan ve yazarsan sevinirim insallah butun yazini ele alip hangi donemde ni icin soylenmislerdir yada uygulanmislardir bakariz cunku siz diger dinlerden komsulara iyi davranma gibi olaylari su anki diyolagla ozlestiriyorsunuz insallah kuran ve sunnet isiginda buna cevap yazacagim dogrunun ve hakkin bulunmasi dilegiyle allah emanet olun

  199. Cengiz
    Temmuz 28, 2007, 5:11 pm

    Ceyhun’a ;

    Anlamadığın bir nokta var senin. Hiristiyanlar Museviler hakkında yazı yazmadım sana . Su anda diyalog kurdugun kişiler Masondur ve Şeytana tapınmaktadır.. Farkı anlayabildin mi ??? Eğer hala inadında devam etmekteyse diyecek bir lafım yok … Yapılmış olan diyaloglarda karşı taraf samimi değildir ve kullanılyoruz… Hala Peygamber Efendimizin yazılarını bana yazıyorsun. Bunları bizde biliyoruz . Ama Diyalogta olduğun kişiler kutsal kitapları bile yok sapık bir cemaat.. Masonlar hakkında bilgin yoksa öğrenmeni tavsizye ederim zira Dünyayı ve Türkiyeyi (Sebataycılar) yönetmektedir.

    “İnönü Mahallesi Muhtarı Mustafa Aydın, “Akyazı ilçesi mütevazı ve küçük bir ilçe. Benim mahallemde bana kayıtlı bir Hristiyan bile yok. Fakat açık adresimize ve isimlerimize gönderilen bu kitaplarda yalan yanlış bilgiler yer almakta. ‘Neden Hıristiyan Oldular’ kitabına biraz göz gezdirdim. ……………….Dinimizi ilkel, kötü, çıkmazlarda olan bir din gibi gösteren birçok hikaye anlatılmış. Bunu okuyan bir gencimizin yanlış bilgilerle daha farklı düşünmesine sebep olabilir……………….”

  200. fatih
    Temmuz 28, 2007, 6:29 pm

    ceyghun bak bu gun tRİH 28.07.2007 AKŞAM HABERLERİ DİYORKİ DİYARTBAKIRDA 70 KİŞİ DİN DEĞİŞTİRİP PROSTANTANLIK DİNİNE BAĞLANDI HANİ SİZ DİYORSUNUZ YA DİOLOĞ İŞTE ADAMLAR DİOLOĞ ADI ALTINDA KİLİSELER AÇIYOR HANİ SİZLER BUNU DOĞAL KARŞILIYORSUNUZ YA ADAMLAR MADDİYAT BAKIMINDAN TAZE BEYİNLERİ SATIN ALIYOR KUCAKTA 4-5 YAŞLARINDA COCUKLAR AMA BU KİŞİLER KURANA GİTTİMİ SUÇ OLUYOR YOBAZ OLUYOR MEDYADA OLAY OLUYOR SİZİN HOCANIZ İMAMHATİPLERE KURANKURSLARINI BİZLERE LAYIK GÖRMÜYOR TAYYİBEDE TAM DESTEK VERİP BİZE BU KURALLARI YAPTILIYORLAR KURAN KURSLARINI YIKIP KİLİSELER İÇİN YETİMİN GARİBİN FAKİRİN TRİLYONLARINI HEBE ETSİNLER NEYMİŞ EFENDİM DİNLER ARASI BAĞI KUVVETLENMEKMİŞ HAY BEN SİZİN DİYOLOĞUNUZA HAY BEN SİZİN KUVVET BAĞINIZA TÜKÜREYİM SİZLER YÜZÜNDEN YURDUM İNSANI MADDİYATINI KAYBETTİĞİ YETMİYOR BİRDE İNANCINI DİNİNİ KAYBETMEYE BAŞLADI SİZ HALA DİNLER ARASI DİOLOĞ DİYİP GİDİN YAZIK SİZLER BU ÜLKEYİ BU DÜNYAYI UÇUIRUMA SÜRÜKLERSİNİZ

  201. fatih
    Temmuz 28, 2007, 7:03 pm

    SEN BANA KAPİS ( BEN BUNUMERTER ÇOÇUKLARININ CİCİM NONOSUM LAfI İLE EŞ DEĞER BULUYOM)DERSEN BEN DAHA ÇOK SANİN HOCANA FETO DERİM İKİ BEN GÖRMEMİŞTİM O YAZILARI DAHA SONRA FARK ETTİM VE ÖZÜR DİLEDİM ONUDA OKUSAYDIN KORMA KİMSENİN HAKKI BENDE ALLAHIN İZNİ İLE KALMAZ KOLAY KOLAY SEN ROBOT GİBİ CEVAP VER AMA SEN TERS YORUM YAPIYONAYETLERİDE NEDENSE HEP BEDÜÜZZAMAN HA.Z LERİNİ YORUMUNU YAPIYON SANKİ HOCANLA BEDÜÜZZAMAN VARMIŞ DÜNYADA TEKALİM GİBİ BİZ SANA NİCE ALİMLER İN TEFSİRİNİ VERİYOZ AMA BEN EMİNİMKİ BEDÜÜZZAMANDA SİZİN GİNBİ DÜŞÜNMÜYORDUR O SİZLERİN HEP VURGULARINIZ OLUYOR ÇÜNKÜ BEDÜÜZZAMAN İBİ BİRİ HİÇ BİR ZAMAN BİR KAFİRE DİOLOĞ MESELESİNE GİRMEYİ KABUL ETMEZ O KİŞİ Kİ CEVABINI LAFA BIRAKMAZ KAFİRE KARSI YERİ GELDİĞİNDE TÜKÜRÜR KAFİRİN YÜZÜNE YERİ GELDİĞİNDE ZALİM KAFİR KRALIN GELDİĞİNİ GÖRDÜĞÜNDE YERİNDEN KALKMAZ VE DER Kİ BENİM İMANIM VAR SENİN İMANIN TERS DEYİP SAYGIO VERMEZ BU İMANINDAN ALDIĞI GÜÇLE OLUYOR AMA SENİN O ÇOK MUHTERM GÖRDÜĞÜN HOCA DEĞİL KRALIN YANINDA OTURMAK PAPAZIN BİLE ELİNİ ÖPME CÜRETİ GÖSTERİP HAZRET LAFNI KULLANIP BENİM GÖZÜMDE (kendini rezil duruma düşürmüş) BİR HOCA DEMİYOM ARTIK ÇÜNKÜ BU LAFIMLA GERÇEK ALLAH DOSTLARNI İNCİTMİŞ OLUYOM O ZAT ANCAK SÖYLEDİĞİM KADARDIR SİZDEN RİCAM LÜTFEN BEDÜÜZZAMAN HAZRETLERİNİN SÖZLERİNİ ÇARPITIP TERS EKLEMELER YAPMAYIN DEDİĞİM GİBİ BU SİZİN FAALİYETLERİNİZ YÜZÜNDEN İSLAM HEP ZARAR GÖRMÜŞTÜR BAKIN DEDİĞİM GİBİ 28.07 2007 NTARİHLİ AKSAM HABERLERİ MAALESEF BU ÜZÜCÜ HABERİ BİZE VERİYOR ŞUANDA SÖYLEYECEK BİR ŞEY DEMİYOM DİYECEĞİM TEK ŞEY FETULAH GELİP ÖNCE ÜLKESİNİN SAF ANADOULU ÇOCUKLARINA DİNİ BELLEKLERİNE YERLEŞTİRSİN GİDİPTE OKULLARINDA ZENGİNVE TAHSİLLİ İŞN GÜÇ SAHİPLERİNE TEK BAKMASIN BİDE BU SIZINTIYI FAZLA MİLLETE AŞILAMAYIN BEDAVADAN İSTER SÖYLEDİKLERİME CEVAP VER İSTER VERME BENİM İÇİN HİÇ ÖNEMİ İSTERSEN DE GİT O ZATIN YANINDA MİAMİDE TATİLİNİ YAP HİÇ UMRUMUZDA DEĞİL AMA BU TYAZE BEYİNLERE TERS VEDE YANLIŞ YORUMLAR KURANDAN TEFSİRLER VERMEYİN BİER KERE CİHADIN ANLAMINI BİLMİYORSUNUZ NEDEN CİHAD HEP TERSYORUM YAPIYORSUNUZ

  202. fatih
    Temmuz 28, 2007, 7:29 pm

    MELİSSA FETULLAH SAYESİNDE MÜSLÜMAN OLDUĞUN BELLİ BAKSANA SENDE DÖNME DOLAP OLDUN HE SANMA KÖTÜ BİRLAF KULLANDIP ASLINI ARAŞTIRIR İİ DÜŞÜNÜRSEN ANLARSIN DEMEK İSTEDİĞİMİ ben sana doğru söylüyom şeyhi olmayan seyhi seytandır bak yıllarca kendin seytanlaydı simidi şeyhin sayesinde müslüma olmuşssun ve onunsöyledikleri ile amel ediyon heee merak mı ettin seyhini bu seninde baştan söylediğin gibi fetullahtır şeyh demek mürşid olarak algılama şeyh sana amel etmeni sağlayan ilim hocandır ama kamil bir mürşidlede karıştırma sakın hani zamnımıza kadar bize tefsirleriyle fikirleri ile fıkıh bilgileri ile ısık tutan islam alimlerinin hepsi bir tarikat kolu ile birbi,rlerine silisileye bağlıdır bunlardan tek yanılmıyorsam bedüüzzaman said nursi hazretleri değildir onunda neden bağlı olmadığını ben bilmiyom ama zamanında o nun dahi çok yanılgıları mevcut olup büyük hatalara aldan ması vardır lakin bu ceyhun gibileri onu ulu bir zat gib görüp zamanın mesihi ilan edip ikinci mesh olarakta fetullahı görüyorlar bedüüzzaman hazretleri zamanında çok büyük islam alimleriyaşamış hala günümüzde yaşayan buyükkamil mürşid yetiştirmiş imamlar islam alimleri vardır kimisi, (iskilpli atıf hoca) gibi idam edilmiştir o zamanlarda yaşayan ahıskalı ali haydar efendinin talebesi olan şimdi hayatta olan zamanenin imameti olan şeyh mahmut efendi(efendi hazretleri)vardır ine doğuda abdulhakim arvasi hazretleri vardır onunda talebeleri vardır hatta bu buyuk alimlerin milyonlarca dinleyeni seveni vardır bu şahışlar senin fetullah hocandan daha sünneti uygun bir hayat tarzı yaşarlar amaçları koyunların sürüden ayrılmaması çünkü onlarda biliyorlar sürüden ayrılan koyunu ya bir kurt çakal yada bir aslan yutabilir onlarda bu sürüye hizmet etmişlerdir amaçları aslamnlara çakallara yani söyle diyim nefse ve şeytanna ardı sura gitmemeleri onları her zaman Allah farzı ile peygamber sünneti ile terbiye etmeye sağlamasıdır diyip ben sana iste imamrabbani hazretleri işte bu yüzden peygamberimizin sözünü söylüyor şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır diye şimdi anladınm ı melissa rusyalı

  203. fatih
    Temmuz 28, 2007, 7:34 pm

    bu Allah dostları kuranın en titiz sekilde ve harfiyen ayak uydurmaya çalışırlar bunlar ichtihad konularında birebirdir bunlar rablaerinin bir biz müslümanlara bir müjdesi diyebiliriz bizim şu zamanda bize ışık tutup bizi nünkerde ayırıyorsa bu rabbimizin bize bir lutfudur her babagidin harçı değildir tefsir yazabilmek yani

  204. melisa,rusya
    Temmuz 29, 2007, 1:28 am

    fatih buarada bilesinki ben Fethullah hoca nin sayesinde degil de dogustan beri muslumanim.musluman bir ailenin cocuguyum ve islamiyeti kucukken tanimaya basladim ok,Hocam ise bana islamiyeti nasil yasamam gerektigini ogretti sadece.ne dersen de ben Hocami senden daha iyi tanidigim icin beni o seyh meyh yorumlarinla bisey ispat edemessin cunku Fethullag hoca nin yaptiklari ve niyeti belli hersey ortada,ondan kimse zarar gormedi bu zamana kadar bilakis DUNYAYA MEYDAN OKUYOR siz sadece korsunuz.veya daha once dedigim gibi sizler nur cemmatin bir imtihanisiniz.sizin gibileri de olmasaydi hayat daha kolay olcakti ama maden herkes bu dunyaya bir imtihan icin gelmistir senin gibilerin var olmasini cok normal olarak kabul ediyorum..

  205. barisdogru
    Temmuz 29, 2007, 5:51 pm

    MELISA RUSYA KARDESIME
    fetullah hoca dunyaya meydan okumuyor bilakis dunya ondan razidir dunyaya meydan okuyanlar cia tarafindan araniyor yada Guantanamo da hapisteler
    CEYHUN KARDESIME
    diyalogu tartimayacagim ama su tartisma yazilara bakinca fetullah hocaya bazilariniz hata yapmaz gozuyle bakip sirk kosuyorsunuz ama bununda sebebi kurana olan uzakliginiz yada peygamber efendimizin hayatini bilmeyisiniz bunu bizden alin kendiniz bu diyalogu yargilayin gidin allaha ve peygambere sorun diyinki ne yapalim acin kurani once allah c.c den vevaplara bakin sonrada peygamberimize sorun okuyun hayatini bakin nasil davranmis yada gidin fetullah hocaya sorun diyin bu kadar insan baska soyluyor gerci size gore o hata yapmaz sormayada gerek yok ama sorun unutmayinki sahabe pegamberede soruyordu peygamberden sonra gelen halifelerde
    bedirde esirler icin hz omer r.a bana ver ben benim akrabalarimi hz ali de kendi akrabalarinin kafasini kesin diyiyordu ama hz.ebu bekir ve peygamberimiz allahin rahmeti uzerine olsun ikiside esirler icin fidye alip geri salmayi uygun goruyorlardi simdi gorunuste guzel bir davranis esirlerin ganimet karsiligi geri salinmis olmasi kan yok oldurmek yok para gelecek ganimetler kullanilacak esirlerlerden okuma yazma bilenlerden faydalanilacak bunlar okumayi ogretecekler ne kadar hos gorunuyor ki karari veren kim peygamberimiz adiller adili dusmaninin bile emin dedigi el emin digeri kim peygamberimizin arkadasi allahin onlardan onlarinda allahtan razi oldugu sahabesi hz ebu bekir r.a bakin allah c.c guzel gozuken bu karar icin ne diyiyor <> allah seciminden dolayi peygamber efendimizi uyarmis tir
    bu olayi neden ornek verdim peygamber efendimizde hata yapabiliyorsa her kul yapar birde secimlerimiz ne kadar bize dogru gozuksede allah katinda ne kadar gecerli oldugu onemlidir yoksa ammellerimiz bosa gider cok calisip yorulsakta Allah Kuran da hayatlarının sonuna kadar çalışmış, çaba harcamış olup da yaptıkları boşa gitmiş insanlardan bahseder

    bana gorede fetullah hoca bu dilaloglarla yaptiklarini musluman olan sahislarin dunya menfaatleri icin yapmaktadir kendi menfeatlari icin ama hocanin yapmis oldugu diolag cikar icin gozuksede islami yanlis anlatmaktan oteye gidmeyecektir bence dusuneneler sahabe gibi allahin dini icin hayatlarini ortaya koymak babalarini ailelerini dislamayi degilde burnumuz kanamadan olelim yolunu secmislerdir
    simdi siz hocayi savunanlar neden savundugunuzu tekrar bir gozden gecirin bu sahsa hatasidir gozuyle bakmayin peygamberimiz oldu allah rahmet etsin yer yuzunde karsilastigimz olaylarla ilgili allahtan vahi alan kimsede yok dogruyu biz kendimiz kuran ve sunnet isiginda bulmaya calismaliyiz biz kislere yaptiklariyla bakip ona gore muamele yapmakla yukumluyuz din allahin dini degilmi ona has kilip yasamaliyiz bu din icin ama kimse ye hata yapmaz gozuyle bakip kisilerinin amelinin kurana uygun olup olmadigini sunnete uygunlugunu arasirmadan pesinden gidersek yaptiklarini iyi kotu arastirmadan bu sahis yapiyorsa dogrudur diyiyorsak hasa onu rab edinmis oluruz bakin simdi size ornek olarak bir ayet ve bir hadis verecegim
    “Onlar Allah’i birakip hahamlarini, papazlarini ve Meryemoglu Mesih’i rabler edindiler. Oysa tek bir ilahtan baskasina kulluk etmemekle emrolunmuslardi. Ondan baska ilâh yoktur. Allah kostuklari eslerden münezzehtir” (31).
    Resulullah (s.a.s), bu ayeti Hristiyan olup, henüz Müslüman olmamis olan Adiy b. Hatem’in yaninda okudugu zaman o, buna itiraz ederek, Hristiyanlarin, papazlara tapinmadiklarini, onlara ibadet etmediklerini söylemisti. Resulullah (s.a.s), Allah Teâlâ’nin emrettiklerine muhalif olarak, papazlarin helâl kilip, yasakladiklarina uymanin, onlari ilâh edinip, onlara tapinmaktan baska bir sey olmadigini söylemisti (Ibn Kesir, Tefsiru’l-Kur’an-i-Azim, Istanbul 1985, IV, 76 )
    yani bu sahisa hata yapmaz gozuyle bakanlar onu rab edinmislerdir burada yazanlarin hic biri kuran ve sunnet isiginda bu sekildeki bir diyalogu aciklayamaz sadece peygamberimiz komsuna iyi davrandi yanindan gecen hiristiyana guldu gibi seylerle savunuyor yada siz biliyormusun bu adam ne yapyor biz biliyoruz diyiyorlar yapiyordur muhakak kendi heva ve hevesine gor kuran ve sunnete gore degil yada bu boyle yapmazsa huzurumuz kacacak burnumuz kanayaca gibi dunyevi dusunerek savunuyorlar ..benim son sozum bu… allahin selami rahmeti bereketi peygamberimizin uzerine olsun selam bizim uzerimize ve allahin butun iyi kullarinin uzerine olsun allaha emanet olun

  206. barisdogru
    Temmuz 29, 2007, 6:00 pm

    bedir savasinda esir lerin fidye karsiligi serbest birakilmasina allah c.c nin uyarisi <> bu kismi yazacaktim ayet i kafamda kalniyla yazmak istemedim yazimin bitiminden sonra ekleyecektim unutmusum ama siz okurken ekleyin allaha emanet olun

  207. barisdogru
    Temmuz 29, 2007, 6:02 pm

    enfal 67 Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir.

  208. fatih
    Temmuz 30, 2007, 2:19 pm

    melisa zaten tüm insanlar müslüman olarak doğar ama onları anne ve bababları yada yetiştikleri kurum deyim bunlar yahudii yada hıerıstıyan yada müslüman yapar sana fetullah yol göstermiş olabilir ilim yolunda ama onun yaşamı kuran yaşamı değil şerii yaşam değil o men fi görüşleri savunuyor güttüğü yol yanlış diyopz müğslümana ve diğper dinlere yaklaşımı yanlış diyorm bide şunu söylüm şeyh yada geçmiş alimleri yolunu yanlş sadece fetullahın yolu nu güzel görüyorsun derimki o zaman peygamberimiz ahirete intikal ettiğinde o zaman gerçek islam bitmiş ve bu islam şu geçen 15 yılda gelmiş öylemi sen iice yanılıyorsun yani fetullah gelmese idi islam yanlış yolda olacaktı öylemi sen şimdiden fetullahın mehdiliğine biat etmişsin desene yazık o alimler yada şeyhler olmasa idi senin benim müslümanlığım papazınkinden yada hahamın dininden beter değişeme uğrardı onlar dinimizin yolumuzun peygamberimizin şeriatlarını ışıktutmuştur bu zamana önce ashab sonra tabiin sonra tabiin tabiini ve onların binlerce talebelerinin yool kavramı ile temelictiadları ile bu gune gelmiştir yoksa bedüüzzamanın bağlı bulunduğu (şafii) mezhgebi nerden gelebilirdi yada imam azam ebu hanife hazretleri kötü olsaydı tarikatı hiç dermiydi o iki sene olmasaydı numan helak olurdu diye silsileyi bütün enbiya veliya mezhep imamları gerçek yol olarak kabul etmektedir sana tavsiyem biraz islam kitabları oku gidipte fetullahın anlam çıkarttığı risaliye kulliyeleri okuma başka başkja kitab oku ne bileyim ihyayı ulumiddin dini, marifettullah, ehli sünnet ittikadı islam ilmihalleri v.s. oku

  209. özgür
    Temmuz 31, 2007, 1:10 am

    A) FİRAVUNUN İDDİA VEYA MARİFETLERİ VE TÜRKIYEDEKI LAIK SISTEME BIR BAKIN AYNISI

    · Ben en büyük Rabbinizim dedi,
    · Bu mülk, bu ırmaklar benim dedi,
    · Halkını zayıflatarak gruplara ayırdı, adamlarını ise güçlendirdi.
    · Eşini şehit ettirdi, İsrail oğullarının erkek çocuklarını öldürttü, kız çocuklarını kendi ve taraftarlarının zevk ve eğlencesi için bıraktırdı,
    · Mustazafların haklarını haksızlıkla yedi,
    · Kendi sistemini din kabul etti,
    · Hz. Musa’ yı fitne veya terörist olarak gördü ve öldürmek istedi,
    · Hz. Musa ile savaşarak yalnızlaştı ve kendi sonunu hazırladı,
    · Sahip olduğu tüm sarayları, bahçeleri mustazaflara miras olarak kaldı, arkasından ağlayanı da olmadı. Bunlardan hareketle Batı zihniyeti ile kıyaslarsak

    cool BATI ZİHNİYETİ İLE FİRAVUN’ UN KIYASLANMASI

    1) Firavun ” ben en büyük Rabbinizim ” derken, Batı da;
    · Kendilerini üstün ırk, efendi ve uygar, başkalarını ise vahşi adam ya da sömürülecek köleler olarak görmektedir,
    · İnsanlığın merkezinde kendilerini görerek toplumlara çeki-düzeni ancak kendilerinin verebileceğine inandılar,
    · Afrikalı’ yı yamyam, Türk’ leri veya benzerlerini barbar olarak görerek ancak bunları da kendilerinin medenileştirebileceğini iddia etmişlerdir.

    2) Firavun: “Bu mülk, bu ırmaklar benim değil mi? ” derken, Batı ve ABD de;
    Güçlü olduğuma göre haklıyım diyerek hak, hukuk tanımadan dünyadaki birçok ülke ve adalara saldırarak veya sömürge yaparak yeraltı ve yerüstü kaynaklarında hak iddia etmekte ve dünya jandarmalığına soyunmaktadırlar.

    3) Firavun halkını gruplara ayırdı, Batı da hep yukardan bakarak;
    İnsanları ırk, renk, din ve mezhep ayırımına ve kavgasına itmekten çıkar sağlamaktadır.

    4) Firavun erkek çocukları öldürttü. Batı zihniyeti veya takipçileri de kendi çıkar ve hâkimiyetlerine karşı gelenleri;
    · Düşman olarak görmekte,
    · Onlara kuşku ile bakmakta ve istikballeri ile oynamakta,
    · İşgal ettikleri ülkelerde âlimleri, önderleri, eli silah tutanları veya tutabilecekleri ya öldürmekte ya da esir kamplarına götürmektedir.
    · Geçmişe bakarsak Amerikalılar Kızılderilileri yok ederken İspanyol’ lar da Endülüs halkını yok etmiştir. Fransızlarda Cezayir’ de 1,5 milyon müslümanı katletmişlerdir.

    5) Firavun mustazafların haklarını haksızlıkla yedi, Batıda sömürge bakanlıkları kuruldu;
    · Dostluk kurduğu her ülkenin ya beyin insanlarını ya da işlerine yarayan madenleri Batı’ ya taşıdılar,
    · Zencileri köle yaparak ülkelerine götürdüler ve onların kan ve emeklerini sömürdüler,
    · İnsancıl görünüp hümanizmi yayarken köpeklerine verdiği değeri 3. dünya ülke halklarına vermediler.

    6) Firavun kendi sistemini din kabul etti, Batı da;
    · İdeolojilerini din haline getirdi.

    7) Firavun Musa’ yı fitne veya terörist olarak gördü ve öldürmek istedi, Batı zihniyeti de kendi işgal ve katliamlarını meşru görürken;
    · İslam’ ın cihat anlayışına ve müslümanların kurtuluş savaşlarına dahi İslam’ i terör olarak bakmakta ve vatanlarını kurtarmak için çalışan öncülerin ölüm listelerini yayınlamaktadırlar.
    · Kendilerine karşı olan ekonomik veya dinen gelişen ülkeleri bir tehdit unsuru olarak değerlendirmektedirler. Kendileri her türlü nükleer silah yaparken, enerji üretirken kendilerine karşı gördükleri ülkelere ne silahı ne de enerjiyi reva görmemektedirler.

    8) Firavun Musa’ yı takip ederek ve savaşarak tükendi ve kendi sonunu hazırladı, Haçlılar da;
    · Yenemeyeceği İslam’ la savaşa savaşa maddeten ve manen sünnetullah gereği bir gün tükenecektir.
    · Yeni oryantalist ve Siyonist lobilerin teşviki ile en güçlü devlet olan Amerika ve İngiltere ” Teröristleri temizleyip demokrasi getireceğiz. ” bahanesi ile yandaşlarını 21. yy. da kendilerinden çok çok daha zayıf olan hem Afganistan’ ın hem de Irak’ ın hem yeraltı, hem de yerüstü kaynaklarını yağmalamak için kullandılar.
    · İşgal esnasında esir aldıkları insanların yüzlerine, kutsal kitaplarına ve yiyeceklerinin üzerine idrar yaptılar, hem rızıkları ile hem de namusları ile oynadılar, elektrikle, köpekle, tazyikli su ile işkence yaptılar, yular takarak hayvana biner gibi bindiler, Allah’ ı inkar et serbest bırakalım dediler vs. Böylece bu zihniyet; Firavun’ dan bugüne insanlık bakımından hiç gelişmediklerini gösterdikleri gibi vahşi hayvanların bile yapmadıklarını yaparak, bu halleri ile Araf 179 / 173′ e göre ” … Onlar hayvanlar gibidir hatta daha da sapıktırlar… ” ayetinde belirtilen seviyeye düştüler.
    · Bu seviyeleri ile medet beklediği toplumlardan daha çok nefret kazanmakta ve aldıkları yine nefret ve kinle kendi sonlarını hazırlamaktadırlar.
    · Geçmişte köleler olduğu gibi günümüzde de ezilenler uyandıkça ve bilgi ve kaynaklarını kendileri kullandıkça yükselecekler ve Batı’ nın sömürü kaynakları bittikçe Batının bu zihniyeti de inşallah bitecektir.

    9) Firavunun sahip olduğu tüm sarayları, bahçeleri mustazaflara miras olarak kalmış, arkasından ağlayanı da olmamıştır,
    Firavunu takip ettikçe, ahlaksızlık derinleştikçe Haçlı zihniyeti ile Batı ve ABD de, böyle giderse Sovyet’ ler gibi belki de daha acı bir sona gidecektir.

    Bu karşılaştırmalar ışığında Afganistan ve Irak işgali ile yeni oryantalist karargâhı ABD ve Batı’ yı değerlendirirsek;
    · Uluslararası hukuka uymadıkları,
    · Birleşmiş Milletleri hiçe almaları,
    · Özgürleştirme yerine kısıtlamaların artması,
    · Özgürlük götürmek için gittiği ülkeleri sömürge yapmaları ve petrol yağmalamaları,
    · Medenileştirme iddialarının çürüğe çıkması,
    · Özellikle bu ülkelere saldırdıklarında kendilerine yardım etmeyenleri tehdit etmeleri,
    · Ev basma, el bağlama, namusla oynama, kafaya çuval geçirme ve Kur’an’ la top oynama ile savundukları demokratikleşmeye kendilerinin de uymayışları ile özgürlükler ve özlem duyulan ülke olmayı kaybettikleri için 3. sınıf ülkelerin batılılaşma hayalini fiyasko ile sonuçlandırmışlardır.

    Yeni oryantalist karargâhı ABD ve Batı bilimde ve teknikte her ne kadar ilerlese de binlerce yıl önce yaşayan Firavun’ un hatasına düşmekten kendilerini kurtaramamışlardır. Bu nedenle insanlığa iyi bir örnek olamamaktadırlar.

    Müslümanlar da hayatın çok kısa, ahiretin de ebedi olduğunu düşünmeli, Firavun takipçilerine yardakçı bir kuyruk olmaktansa fakir de olsa onurlu bir şekilde abi ve kardeşçe yaşamayı ve ölmeyi tercih etmelidirler.
    One Response to “FİRAVUN MANTIĞININ BATI’ NIN KÜLTÜR VE SİYASETİNE YANSIMALARI”

    1. Mehmet Bahadır Says:
    Temmuz 11th, 2007 at 5:02 pm

    FİRAVUN bir puttur. Anadolu’yu da firavun adlarıyla donatarak putlaştırmak istemektedirler. Firavun döneminden kalma isimler, Anadolu şehirlerinde çoğu yere verilmek istenmekte, popüler kültür ile mağazin kültüründe hep pohpohlanan “ünlü” bazı sanatçı(!)lara “Diva” falan denmektedir. Bunlar hep put isimleridir.
    İslâm ahlâkı, irfan ve harsı ile medeniyeti; bütün putları yerin dibine gömerek ve parçalayarak oluşmuştu. Bizim batı’dan alacağımız sadece teknik ve teknolojik gelişmelerdir. Bunu da kendi kültür potamızda eritmemiz gerekir. Bilindiği gibi batı tekniği, aynı zamanda kendi kültür inancıyla birlikte gelmektedir.
    Uydurdukları ve insanların gözlerini boyadıkları “Demokrasi, Hürriyet, İnsan hakları ve Eşitlik” gibi yaldızlı lafları Afganistan dağlarında, Irak’taki petrol kuyularında artık karın doyurmamaktadır.
    Takke düşmüş, Batı’nın ve Batılıların keli görünmstür

  210. melisa,rusya
    Temmuz 31, 2007, 7:34 am

    fatih,anlasilan beni biraz yanlis anlamissin.Fethullah hoca hata yapamaz diye birsey yok, bunu savunmuyorum zaten.oyle yazdin ki sanki bizler Hocaefendiye (hasa)taparcasina bagliyiz.hayir,kesinlikle oyle degil.onu bir Allahin kulu olarak goruyoz bir peygamber bir seyh veya baska bisey olarak degil,normal bir insan,yazar,dusunur,Allah yolunda hizmet eden bir birey olarak goruyoz.Hz Yunus as.bir peygamber,o dahi bir hata yapmistir ve sonra cok pisman olup Allah a duada bulunmustur.O bir peygamber hata yaptiysa Hocaefeni de yapabilir,yapamaz diye bir iddiam yok.Diyorsunki Hocaefendi nin yasami kuran yasami peki efendim kuran sunnet degilse peki nedir onun yasami?Buarada baska kitaplar da okuyorum,sevdigim seyhler var onlarin sohbetlerini daima dinler tevsirlerini okurum ins.mesela tevhid konusunu Muhammed ibn Wahhab cok guzel izah etmistir,imam Gazali,Mevlana onlar da benim cok sevdigim Allah dostalari..Hocafendiyi seven saygi duyan onu peygamberlerden ustun goren anlamina gelmez,ve yuceltmez bu bir sirkttir evet.TEKRAR EDIYORUM.onu sadece derin bir dusunur,yazar,hizmeti allah rizasi icin yapmaya calisan bir hzimet adami olarak kabul ediyoruz.Sizler onun hakkinda yanlis dusundugunuz icin onu savunmaya gerek duydum,YUCELTMEYE DEGIL.cok sevdigim ve cok iyi tanidigim baska bir sahis hakkinda da soz bahis olmus olsaydi ayni sekilde savunur gercekleri aktarmis olurdum size.o kadar.her asrin bir dusunuru onderi vardir allah tarafindan,onlar insanlar icin hizmet eder allah rizasini kazanirlar.Hocaefendi gibi cok insan vardir dunyada bilemeyiz ve onlarin da talebeleri vardir,EN ONEMLISI SUDURKI.NE OLURSA OLSUN HANGI TARIKATTAN OLURSA OLSUN EGERKI ALLAH RIZASI ICIN BIRSEYLER YAPILIYORSA BILKI ONLAR DOGRU YOLDALAR INSALLAH……NASILKI 5 PARMAK FARKLI HIZADA AYNI KOL UZERINDE BIRLESIYORSA,ONLARDA BIZLERDE INSALLAH HEPIMIZ AYNI YOLUN YOLCUSU VE AYNI YOLUN TAKIPCISIYIZ……………….

  211. aydın
    Ağustos 1, 2007, 10:50 pm

    ben hoca efendinin art niyetli davrandığına inanmıyorum ayrıca kendisni çok seviyorum uykum var daha fazla yazamayacağım

  212. aydın
    Ağustos 1, 2007, 11:04 pm

    uykum var ama şunları kısaca yazmak zorundayım ben üniversiteye başladığımda gözünüzde canlandırıın tam bir şerefsizdim içki de içtiğim olurdu değişik filmlere de baktığım olurdu şu an birilerinin yaptığı gibi başkalarının hakkında ileri geri bazen doğru olmayan şeyler söylediğim olurdu eee haliyle böyle bir adamdan namaz kılmasını da beklemezsiniz benim namaz kılmaya başlamama ve kötü huylarımın bazılarını terk etmeme Allah fethullah gülenin kasetlerini vesile yapmış ise bu insanın iyi bir insan olma ihtimalini de birazcık göz önünde bulundurun ve sözlerinizede dikkat edin zira bu insan sizin düşündüğünüz gibi değil de benim düşündüğüm gibi ise burda binlerce kişi atılan iftiralara şahit oluyor.Allah hepimize doğru yolda yürürken ölmeyi nasip etsin.siz de bana dua edin

  213. aydın
    Ağustos 1, 2007, 11:07 pm

    ya saati yanlış yazıyorlar arkadaş şu an gecenin ikisi ilgililere duyuyrulur

  214. aydın
    Ağustos 1, 2007, 11:08 pm

    melisa kardeş seninde türkçen baya güzelmiş

  215. melisa,rusya
    Ağustos 5, 2007, 7:35 am

    aydin kardes sagol.

  216. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 11:58 am

    Arkadaşlar geldim sonunda çok şükür bakıyorum ki benden sonra bayaa yorum yapılmış siteye yazılarda eklenmiş bu gün biraz sitemle uğraşacağım dinler arası diyalog ile ilgili yarın inşallah yukarda bana seslenen arkadaşlara cevap vermeye çalışacağım

  217. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 3:57 pm

    Selamun Aleyküm Kaldığımız Yerden Devam Edelim İnşallah

    barisdogru Says:
    Temmuz 28th, 2007 at 2:44 pm
    selam aleykum bence su an calisyorum mesgulum ama pazar gunu insallah size cevap verecegim yukarida yazmiz oldugunuz metinler zaten zamana ve mekana gore dogruluklar tasir her sarta oyle davranilmaz yukarida yazdiklarinizin gunumuzde hangi ortama denk geldigine insallah beraber bakacagiz birde niyet ne olursa olsun islamin kurallarindan taviz verilmez eger boyle bir vaka bulursan ve yazarsan sevinirim insallah butun yazini ele alip hangi donemde ni icin soylenmislerdir yada uygulanmislardir bakariz cunku siz diger dinlerden komsulara iyi davranma gibi olaylari su anki diyolagla ozlestiriyorsunuz insallah kuran ve sunnet isiginda buna cevap yazacagim dogrunun ve hakkin bulunmasi dilegiyle allah emanet olun

    demiş…

    Sonunda İnşallah Zamana Göre Diyalogun Gerekliliğini Anladınız İnşallah Sizde KAbul Etmişiniz…Günümüz Zamanında da zaman diyalog zamanıdır….

    Asrımızın Mücedditi Bediüzzamanın Dediği Gibi Medenileri galebe ikna iledir….

    İslamın Kurallarından Taviz Verilmekten Bahsetmişin Birkaç Örnek Verde Açıklayalım tamam mı Kardeşim Misal Ver Öyle Atıp Tutma Çok Detaya İnmiyeceğim Site Yönetiminden Uyarı Var Uzun Yazıyom Diye Sen Örnek Ver ben açıklayım paşa paşa tamam mı yoksa boş konuşmakla olmaz hadi kal selametle….

  218. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 4:05 pm

    Cenghiz KArdeşimize Cevabımız…

    Kardeş Kim Mason Kim Şeytana tapmakta papa mı yapma gözünü seviim hangi şeytana tapanla diyalog kurulmuş örnek lütfen….Ayrıca Şeytana Tapanlada belli ölçüde diyaloga girip ona anlatılmalı tebliğ yapılmalıdır o şeytana tapıyor diye biri onla diyaloga girmiyecekmi konuşmuyacakm ona din anlatılmayacakmı…

    Ayrıca Bahsettiğin Nufus KAyıt İşlemlerini bilmiyorum ama dediğin gibi dinimizi ilkel gösterildiği vs.. doğrudur bu imajıda kaldıran kaldırmayan çalışan en önde cemaatte olimpiyatlardaki başarıları okulları pırıl pırıl gençleri ile bu cemaattir…
    selametle

  219. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 4:18 pm

    fatih Says:
    Temmuz 28th, 2007 at 6:29 pm
    ceyghun bak bu gun tRİH 28.07.2007 AKŞAM HABERLERİ DİYORKİ DİYARTBAKIRDA 70 KİŞİ DİN DEĞİŞTİRİP PROSTANTANLIK DİNİNE BAĞLANDI HANİ SİZ DİYORSUNUZ YA DİOLOĞ İŞTE ADAMLAR DİOLOĞ ADI ALTINDA ……………………….. devam eden yazısına

    Kardeş Bu Haber Hakkında Bediüzzamanın Müslümanlar Hrististiyan olabilir mi yazısını yayınlıyorum o yazı konuyu zaten iyice açıklıyor o din değiştirenlerin akıbetini belirliyor ve diyalog faaliyetleri ile Hristiyanların Bir ŞEy Kazanamıyacağını ispatlıyor…

    Bediüzzaman’a göre bir Müslüman Hristiyan olabilir mi?

    Bediüzzaman Hazretlerine göre , bir İsevi (Hıristiyan) Müslüman olsa , Hz.İsa (AS) mı bir mümine oranla daha fazla sever , bir Musevi (yahudi) Müslüman olsa , Hz.Musa(AS) mı bir mümine oranla daha fazla sever , ancak bir müslüman Hz.Muhammed (SAV) ‘in zincirinden çıksa yani İslam dinini terk etse , hiçbir dine giremiyeceğini , ruhunun maneviyata kapanacağını ya anarşist,ya da ateist olacağından bahsetmektedir. (86)

    Bunun nedeni olarak , İslamiyete inanan bir müslümanın , zaten Hz.İsa(AS) ‘ma ve Hz.Musa (AS) ‘ma inandığını , bundan dolayı Hz.Muhammed (SAV) mi inkar eden bir müslümanın bu peygamberlerin tahrif olmuş dinlerine girmesinin yeni bir inanış olmıyacağından , ayrıca Hz.Muhammed (SAV) vesile ile tüm peygamberleri sevmiş olduğundan , kalben diğer dinlere girmesinin mümkün olmadığından bahsetmektedir. (87) Günde 5 vakit namaz kılan , haftada 40 kez Rabbisinin (C.C.) huzuruna yönelen bir müminin , bunları terk edip haftada 1 kez Kiliseye ibadet etmek için gidip dinini terk etmesini ve bu şekilde Allah’a daha yakın hissetmesini beklemek düşünülemez !

    Efendimiz (SAV) ve Hulefa-yı Raşidin zamanında, irtidat hadiseleri olmasına rağmen , Hıristiyanlığı seçen insanların sayısı 2-3 kişiyi geçmemektedir ! Bunlardan bir tanesi Efendimiz (SAV) ‘min hanımlarından Ümmü Habibe anemizin ilk eşi Ubeydullahtır ! İlk yaşantısı Hıristiyan olmasına rağmen , daha sonra İslam’ı seçen Ubeydullah, Habeşistan’a Ümmi Habine annemizle hicret etmiş , lakin bir süre sonra eski dini Hıristiyanlığa dönmüştür ! İrtitad ettikten sonra , içki alemine dalmış ve sarhoşken ölmüştür! ( 88) Burda görüleceği üzere , aslında dönüş eski dinine olmakla beraber , birtakım kötü alışkanlıklarını İslam içinde rahatça yapamamasından kaynaklandığı ortadadır ! Yoksa , Allah’a dahafazla ibadet etme düşüncesi ile İslamı terk ettiğinden bahsetmek mümkün değildir !

    Bir diğer olay, Hz.Ömer(R.A.) halifeliği döneminde yine içki sebebiyle Rebia İbnu Ümeyye’yi Hayber’e sürmüştür. Rebia, oradan kaçıp Herakliyus’a giderek Hıristiyanlığa geçtiği rivayet edilmiştir. Hz. Ömer (ra) bu hadise üzerine: “Bundan böyle hiçbir Müslümanı sürmeyeceğim” diyecektir. (89) Burda da görüleceği üzere, İslam bünyesinde içinde, içki gibi haram olan bir alışknalığı terk edemediğinden sürülen bir kişi, bu kötü alışkanlığını rahatça yaşayabileceği bir memlekete kaçmış, oradada müslüman olarak yaşayamıyacağı için dinini terk ettiğini görmekteyiz. Yoksa, herhangi bir şekilde Allah’a daha yakın olmak adına bir din değiştirme değildir !

    Dinsiz bir milletin uzun ömürlü olamıyacağını beyan eden Bediüzzaman, 2 büyük Dünya savaşı görmüş milletlerin dinsizliği kabullenmiyeceklerini, Rusya’nın ne dinsiz kalabileceğini nede Hıristiyanlaşacağını, aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile ya sulha gireceğini yada İslam’a tabi olacağını müjdelemiştir. (90) Bu vesile ile ileride İslam alemi ile bir Savaş yapmıyacağına hükmetmiştir. (91)

    İslamiyete zarar veren 3 cereyanın başında koministlik ve dinsizlik cereyanı olduğunu, bu cereyanlar içinde en hafifinin batılılaşma ve hıristiyanlaşmayı teşvik eden Siyasi bir yaklaşımın olduğunu, yani gayri müslimlere özentiden ziyade, dinsizliğin İslama zarar vereceğinden bahsetmektedir. (92) Bediüzzaman bunun nedenini açıklarken: “Madem o cereyanın yüzde ancak birisini belki binden birisini Purutlar (Protestan mezhebi) ve Hıristiyan gibi yapmaya çevirebilirler. Çünkü, İngiliz iki yüz sene zarfında, tahakküm ettiği iki yüz milyon İslamdan iki yüz adamı Purutluğa çevirememiş ve çeviremez. Hem hiçbir tarihte bir İslam, Hıristiyan olduğunu ve kanaatle başka bir dini İslâmiyete tercih etmiş olduğu işitilmediğinden” bahsetmektedir. (93)

    Sonuç olarak, diyebiliriz ki, Diyalog faaliyetlerine müdahil olan İslami tarafın, acaba Hısirtiyanlaşırmıyız veya gençlerimiz hıristiyanlaşırmı tarzındaki endişeleri yersizdir! Bu konuda şayet endişe edecek bir taraf varsa, oda kesinlikle İslami taraf değildir !

    4-5 yaşlarında çocuğun suçlu sayılması yobaz olması ise bizle alakası olmayıp devletle alakalıdır.Hocamız Kesinlikle Siyasi bir partiye desteklemesi söz konusu değildir bu sadece medyanın uydurmasıdır talebeleri belki oy atmış olabilirler sende bilirsinki eüzübillahimineşşeytanirracim ve siyaset…. bilmem anlatabildimmi ayrıca öyle yazmışın ki biz kuran kurslarını yıkıyoruz da klise yapıyoruz yapma gözünü seveyim gerçekçi ol biraz burda kurulan kliselerden bahsediyorsunda dünyanın dört bir yanındaki ışıkevlerini görmezlikten geliyorsun el insaf….

    selametle

  220. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 4:22 pm

    Farih Kardeşimin Aynı Yazısı İle Devam
    fatih Says:
    Temmuz 28th, 2007 at 6:29 pm
    ceyghun bak bu gun tRİH 28.07.2007 AKŞAM HABERLERİ DİYORKİ DİYARTBAKIRDA 70 KİŞİ DİN DEĞİŞTİRİP PROSTANTANLIK DİNİNE BAĞLANDI HANİ SİZ DİYORSUNUZ YA DİOLOĞ İŞTE ADAMLAR DİOLOĞ ADI ALTINDA ………………………..
    Yukarda Bir Hristiyanın Müslüman Olamıyacağından Bahsettik Şimdide Hristiyanların Akıbetini Görelim Bakalım Neler Oluyor
    İşte Üzerinde Çalıştıpım Sİte Ve Videolar Lütfen İzleyin
    http://pirlanta.wordpress.com/belgesel/

    Ayrıca Yukarda Sitenin Sahibi Abim Diyaloga KArşı Ama Diyalogun Meyvelerini Sanki Kendileri Geçekleştirmiş Gibi Yayınlıyor Bu videoların ve sonuçlarının diyalog faaliyetleri sonucunda olduğunu unutmayın
    buyrun izleyin bu siteden
    https://bilinmeyenler.wordpress.com/wideo/
    Selametle Kalın

  221. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 4:39 pm

    fatih Says:
    Temmuz 28th, 2007 at 7:03 pm
    SEN BANA KAPİS ( BEN BUNUMERTER ÇOÇUKLARININ CİCİM NONOSUM LAfI İLE EŞ DEĞER BULUYOM)DERSEN BEN DAHA ÇOK SANİN HOCANA FETO DERİM İKİ BEN GÖRMEMİŞTİM O YAZILARI DAHA SONRA FARK ETTİM VE ÖZÜR DİLEDİM ONUDA OKUSAYDIN KORMA KİMSENİN HAKKI BENDE ALLAHIN İZNİ İLE KALMAZ KOLAY KOLAY SEN ROBOT GİBİ CEVAP VER AMA SEN TERS YORUM YAPIYONAYETLERİDE NEDENSE HEP BEDÜÜZZAMAN HA.Z LERİNİ YORUMUNU YAPIYON SANKİ HOCANLA BEDÜÜZZAMAN VARMIŞ DÜNYADA TEKALİM GİBİ BİZ SANA NİCE ALİMLER İN TEFSİRİNİ VERİYOZ AMA BEN EMİNİMKİ BEDÜÜZZAMANDA SİZİN GİNBİ DÜŞÜNMÜYORDUR O ……………………….devam eden yazısı

    hahahahaha Kardeş sen neymişin kimsenin hakkı kalmaz filan helal olsun Özür Diledinde Kabul Edildimi Bakalım Gerçi Hocam Hoşgörülüdür O Hakkını Helal Eder Ama Milyonluk Cemaate attığınız İftiralar Bakalım Nasıl Dönecek Size İnşallah Hayır Olur Sonra Şey demişin

    SEN TERS YORUM YAPIYONAYETLERİDE NEDENSE HEP BEDÜÜZZAMAN HA.Z LERİNİ YORUMUNU YAPIYON SANKİ HOCANLA BEDÜÜZZAMAN VARMIŞ DÜNYADA TEKALİM GİBİ BİZ SANA NİCE ALİMLER İN TEFSİRİNİ VERİYOZ AMA BEN EMİNİMKİ BEDÜÜZZAMANDA SİZİN GİNBİ DÜŞÜNMÜYORDUR O SİZLERİN HEP VURGULARINIZ OLUYOR ÇÜNKÜ BEDÜÜZZAMAN İBİ BİRİ HİÇ BİR ZAMAN BİR KAFİRE DİOLOĞ MESELESİNE GİRMEYİ KABUL ETMEZ …

    falan filan Şimdi Bediüzzamanın Düşüncelerini yayınlarım kalırsın orda yapım aşamasında olmasına rağmen sen incele bi istersen
    http://pirlanta.wordpress.com/tag/bediuzzaman-said-nursi-perspektifinde-diyalog/
    birkaç yazı daha ekliyecem senin için…………….

    Alim Meselesinde Sadece Bediüzzaman Değil Teee Yukarılarda Elmalılı hamdi yazır başta olmak üzere birçok tefsir mevcut artı tefsirlerde bu gün gerek diyanet işleri gerekse birçok Alim Tarafından Kabul Görmektedir Ayrıca Senin Yayınladığın Tefsirler pek bilmiyorum ama nasıl oluyor anlamadım evet doğrudur hris. vs. dost edinmez ama yerine göre ayetler siyak ve sibak bütünlüğü içerisinde nazil olma sırasına göre incelenmelidir.

    Bediüzzamandan Örnek Vermişin Evet O Ne Yapıcağını Bilir Diyalog Kurulmaması Gereken Kişi İle Zalimle Dİyalog Kurmazdı…

    Ayrıca Hocama Çok Büyük Bir İftira Atmışın Kanıtlayamazsan Namertsin Müfterisin Böyle Bir İFtira Bilemiyorum Allah Islah Etsin KArdeş Hazret Meselesinide Yukarda Açıkladık Oku Bi Ayrıca Kelimelere Takılmayın Üstadın Dediği

    Gibi Dar Düşünceler Dar Görüşler……

    Yukarda Ülkemizde Ki Faaliyetlerden ve ülkemizi fethetmeden dışarı açılmaktan bahsettik onuda oku bi zahmet biraz yukarılarda ama ara bul okul konusunda da yazıklar olsun Bunca Burslu Okuyan Çacuğu Görmezden Gelmişsin Cihadın Anlamından Bahsetmişin Bediüzzamana Göre Cihadı Verdiğim Linkte Bulabilirsin kardeş tamam mı Kal Hadi Selametle

    Bu arada Hocamın Papanın Elini Öptüğünün İspatını İstiyorum İspatlayamazsan namertsin müfterisin tayyipin ifadesi ile 🙂

  222. ceyhun
    Ağustos 5, 2007, 4:43 pm

    Barisdogru Kardeş Sonra Bahsetmiş Şirk Falan filan filan……

    Yok Öyle Düşünmüyorumm hocamda hata yapar aslında siz hata yapamaz gözü ile bakıyorsunuz en ufak hatada vay efendim bi hoca bunu yaparmı falan filan diyorsunuz ama hocamında dediğği gibi

    İSLAM DAVASINDAN DÖNERSEK KALLEŞİZ

    yukarısı çok uzun zaten çoğunun cevabı verilmiş okuyun derim ben benden sonraki yazılara cevaplar yazıcağım inşallah

  223. özgür
    Ağustos 5, 2007, 10:38 pm

    Laik Devlet – İslami Devlet

    Bilindiği gibi Şeriatçı olarak bilinen İslami kesim, laik devlet hukuk kurallarını kendi İslami öğretileri ile bağdaştıramayarak kabul etmez..

    Kuran’da açıklanan İslam anlayışına göre bireyler, kendi yaşamlarını ve bağlı bulundukları devlet düzenini tayin edici hukuk kurallarını kendi istediği ve akıllarının kabul ettiği şekilde belirleyemez.. Şeriat anlayışına göre, ortada insan ve toplum için Allah’ın tayin edip belirlediği kurallar vardır ve bunlar Allah’ın kitabı Kuran’da açık bir şekilde belirtilmiştir. Uyulması gereken hükümler bunlardır, insanların koyduğu hukuk düzeni değildir. Bu nedenle, hernekadar bazı tefsirciler, Kuran’daki anlamları farklı bir anlayış içinde algılamaktaysalarda, şeriatçı kesim, insanın uyması gereken hukuk kurallarını Kuran hükümlerini baz alarak belirlemektedir..

    Aşağıdaki ayetleri dikkatli bir şekilde incelediğimiz zaman, eğer Kuran’ı Allah kelamı olarak kabul edip esas alıyorsak, bu çerçevede şeriatçı anlayışın değerlendirmesinin gerçekte hiç de yanlış olmadığını açıkça görürüz..

    İslami Devlet anlayışı, Nisa / 59. da açık bir şekilde belirtilmiştir.. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.

    Ayet açık bir şekilde Allah’a itaat edin demektedir. Allah, yani O’nun sözlerinin bulunduğu iddia edilen Kuran.. Daha sonra, Peygamber’e ve sizden olan idarecilere itaat edin ifadeleri yer alıyor..
    Ayetteki, bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a götürün ifadesini çok dikkatli algılamak gerekir.. Buradaki anlam, hukuk kuralları için açıkça Kuran’daki ayetlerin esas alınmasını öngörmektedir..

    Maide / 47. Ayet, Allah’ın hükümleri ile hükmetmeyenleri açıkça fasık olarak niteler..

    Maide / 47. İncil’e inananlar, Allah’ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.

    Maide / 44 hüküm konusunda ayetleri esas almayanları kafir olarak değerlendirir..

    Maide / 44. Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini (Allah’a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitab’ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

    Bir sonraki ayette de benzer ifadeler vardır..

    Maide / 45. Tevrat’ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

    Görüldüğü gibi ayetler açıkça Kuran hükümlerinin geçerli olması gerektiğini ve buna uymayanların da Allah katında fasık ve kafir olarak nitelendiğini bildirmektedir..
    Bu durumda laik devletin insanlar tarafından tespit edilmiş hukuk kuralları mı, yoksa Allah’a ait olduğu iddia edilen hükümler mi geçerli olacaktır..?
    Burada herhalde, bir yandan Kuran’ı Allah’ın kitabı olarak kabul edip, onun evrenselliğinden sözederken diğer taraftan Kuran hükümlerini değilde, insanlar tarafından belirlenen kanunları tercih eden, veya laik düzeni savunarak bu düzenden yana tercihlerini kullanan Müslümanların, İslam önündeki konumlarını tekrar gözden geçirmeleri gerekecektir..

    Maide 48′ de ise doğrudan peygambere hitaben, Allah’ın ayetleri ile hükmedilmesi konusunda daha belirleyici şekilde benzer bir hüküm yer alır….

    Maide / 48. Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.

    Bir sonraki ayet de aynı hükümleri içerir..
    Maide / 49. (Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.

    Bugün, kendilerini modern İslami görüş olarak tanımlayan bazı çevreler ve ilahiyatçılar, Kuran’daki bu açık yasaları görmezliğe gelerek, bunlara kendi saptırılmış anlayışlarında çeşitli kılıflar bulmaya çalışmaktalar. Onlar da çok iyi bilmektedirler ki, bugünün şartlarında, evrensel olduğu iddia edilen Kuran yasalarını uygulmak imkansızdır. Çözüm olarak geriye kalan, Kuran’daki anlamı açık olan ayetleri saptırarak, buradan farklı bir görüş ortaya çıkarmaktır. Genelde, bu tür yaklaşımlar da, birşekilde Prof. Dr. payesi almış kişilerden gelmekte olduğu için, toplumda bu anlayış kolayca kabul görmektedir.
    Bu tür yaklaşımların altındaki bir diğer önemli nokta da, sayın ilahiyatçı Prof.’lerin, toplumda var olan İslam inancının zedelenmesi durumunda, öncelikle kendi konumlarının zedeleneceğidir.

    Ahzab / 36 ayet, daha önce yukarda örnekleri verilmiş ayetlerin paralelindedir.

    Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.

    Ve gene, Araf / 3 de, Kuran’a uyulması, açıkça ifade edilmiştir.

    Rabbinizden size indirilene (Kur’an’a) uyun. O’nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

    Maide / 5 de de benzer ifadeler vardır.. Ayetler açıkça bireylerin Kuran’daki hükümlere göre yönetilmesini belirtmektedirler.

    Bütün bu ayetleri bir araya getirdiğimizde, Kuran’ı Allah kelamı olarak kabul edip ona inananların, laik düzeni tercih etmek gibi bir seçimleri olamıyacağı açıkça görülür..

    Yönetim konusunda İncil’in yaklaşımı ise, Pavlos’un Romalılara Mektubu Bab 13’de şu şekilde belirtilir ;

    1. Herkes, altında bulunduğu yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur.
    2. Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı’nın düzenlediğine karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır.
    3. İyilik yapanlar değil, kötülük yapanlar yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin? İyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın.
    4. Çünkü yönetim, senin iyiliğin için Tanrı’nın hizmetindedir. Ama kötü olanı yaparsan, kork! Yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine Tanrı’nın gazabını salan öç alıcı olarak Tanrı’nın hizmetindedir.
    5. Bunun için, yalnız Tanrı’nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. 6. Vergi ödemenizin nedeni de budur. İşte yöneticiler, Tanrı’nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır.
    7. Vergi hakkı olana vergiyi, gümrük hakkı olana gümrüğü, korku hakkı olana korkuyu, saygı hakkı olana saygıyı, herkese hakkını verin.

    Sonuç olarak akıl, inanç duvarı ile mantık arasında bir yol seçmek durumundadır. Bir yanda, Allah’dan geldiği varsayılan yasalar, bir yanda insan aklının bu günün şartlarına göre uyarladığı yasalar.

  224. ÖZGÜR
    Ağustos 6, 2007, 8:13 pm

    BENIM MERAK ETIGIM SU FETULLAH GÜLEN HER YERDE ISLAMI SAVUNAN BIR KISI PEKI NEDEN ONA SORULDUGUNDA LAIK SISTEMI NASIL BULUYORSUNUZ CEVAP ALLAHIN BIR LUTFUDUR DIYE BIR CEVAP VERDI LAIKLIK KAFIRLIK DEGILMI KÜFÜRÜ ÖVEN BIR KISI NASIL OLURDA ISLAMA HIZMET EDER BU ARADA ALMANYADA TOPLADIGI PARALARI BILIYORSUNUZDUR BIRDE BAKIN BU AYETLERLE FETULLAH GÜLENIN ÖVDÜGÜ LAIK SISTEM NASIL TERS BIR OKUYALIM ??- Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde, seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, inanmış değildir.

    44- Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.

    45- Biz onda, onların üzerine yazdık: Can’a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

    46- Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

    47- İncil sahipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.

    48- Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

    49- Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için diye onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır.

  225. baris dogru
    Ağustos 6, 2007, 8:53 pm

    ceyhun kardesim sen ne kadar rahat bir adamsin ya .. ya yazilanlari okumuyorsun yada ucmussun sen masal anlatiyorsun bir suru insan kuran sunnet diyiyor sen hala Bediüzzaman diyiyorsun ehli sunnetin imamlari bile bizim ogretilerimizde kuran ve sunnet le celiski gorurseniz kuran ve sunnete uyun der goruluyorki sana bin kiside soylese sen yikanmis bir beyinsin gozun kor gormek istemiyorsun sana kuran ayeti yaziliyor sen hala su bu diyiyorsun seninle ugrasmak zaman kaybi yazmiyorumki yazilar az olsun guzeli yazan bir suru arkadas var bunlar okunsun sen hocanin heva ve hevesine gore yasayabilirsin

  226. baris dogru
    Ağustos 6, 2007, 8:56 pm

    bu yaziyi yine bu sitede buldum oylesine buraya kopyalayip yapistirdim aslinda bu diyalog konusuna cok uyuyor

    ALMAN PROFESÖR NAUMARK ‘IN İTİRAFLARI

    İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Alman asıllıProfesör Dr. Naumark İle bir kısım öğrencisi Boğaziçi’nde geziye çıkarlar. Öğrencilerden biri Prof. Naumark’a şu soruyu sorar : “Avrupa bizi neden sevmez hocam?”
    Prof. Naumark şu cevabı verir : “Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalılar Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir. Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanlar’ın hücrelerine sinmiştir.
    Sebeplerine gelince :
    Ø Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama faraza laik olmanız şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder.

    Ø Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türkler çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, tarihin yeniden yazılması gerekir.

    Ø Avrupa’nın pazarı idiniz. Şimdi Avrupa’yı pazar yapmaya başladınız.

    Ø En az 400 yıl Avrupa’da sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz.

    Ø Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar ise Orta Avrupa ve Balkanları Haçlı ordularına mezar ettiler.

    Ø Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek
    Hakimiyet sağladılar. Önce ahlaki değerlerinizi yıpratmaya
    başladılar, giyiminizden yaşantınıza kadar…
    Sonra kendi içinizde sizi bölmeye başladılar, A-B-C-D gibi.

    Ø Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslamiyet uğruna her şeyini
    feda etmeseydiler, İslamiyet bugün belki sadece Hicaz’da
    varlığını devam ettirirdi. Kaldı ki, Vehhabiliği kuran varlığını
    devam ettirirdi. Kaldı ki, Vehhabiliği kuranlar da, İngiliz
    Dominyon Bakanlığı ‘nın adamlarıdır. Batı her yerde İslamiyet’i, sapık inançlara kanalize etti. Ama Osmanlı, Asr-ı Saadet’i devam ettirdi.

    Ø Kilise size kin kusmaktadır. Ve sebepleri yukarıdadır.

    Ø Ben Türkiye’ye geldiğimde 2 üniversiteniz vardı, şimdi 50
    civarında üniversite var. Osmanlı zamanında ise her yerde bir medrese vardı.Tarihinize bakın, her medresede bilim eğitimi verilirdi.İlk denizaltı’yı Osmanlı ‘nın yaptığını
    çoğunuz bilmiyorsunuzdur belki De ama Avrupa bunu biliyor.

    Ø Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa’nın refahı Ve medeniyeti yıkılır. Ama sizde bunun olması bu şartlar altında çok zor.

    Yine sizler, Avrupa ‘nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman Olarak kalacaksınız.

  227. baris dogru
    Ağustos 6, 2007, 9:12 pm

    ceyhun senin hocan iste bu hiristiyanlara turk dusmanlarina muslumanlarin dusmanlarina dost oluyor ama nafile sadece kukla olabilir

  228. ceyhun
    Ağustos 6, 2007, 9:14 pm

    Özgür Kardeş Bir Kaynak Verirsen Sevinirim ona göre cevap gelecek ufak bir kaynak lütfen olay galiba yine yanlış anlama saptırma yada iftiradan ibaret bende yazına aradım bi kaynak ama bulamadım bi göster nerde nasıl söylemiş ona göre dimi….

  229. ceyhun
    Ağustos 6, 2007, 9:24 pm

    barisdogru kardeş yok anlaşamıyacaz senle tek tek cevaplayım

    Bir Sürü İnsan Kuran Diyor Dedin Sana Şunu Söyleyim Bir Ayet Gösteer Bana ki O Ayet Diyaloğu Yasaklasın…söylermisin bana hangi cihad ayetinde diyalog olmamamılıdır diye bir sonuç çıkmakta lütfen gevelemeden tek tek sırala ayetleri şundan dolayı şöyle olduğundan dolayı bu diyalog olmaz de ben sana ayet üzerinden dersini vereyim…

    Bediüzzaman işi Biri Demiş bediüzzaman Diyalog alakası yok gibi şeklinde bişi ona cevaben ekledim…

    Sünnete ters demişsin Yapma Göünü seveyim Sitemde Yayınladığım Yazıyı buraya da aktarayım peygamberimizin diyaloğunu o zaman başka türlü anlamıyorsun sen…

    o zaman bi sonraki mesajda yazıları oku…hadi kal selametle
    De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.” Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız.” (Al-i İmran Suresi, 64)

  230. ÖZGÜR
    Ağustos 6, 2007, 11:31 pm

    ESSELAMUN ALEYKÜM CEYHUN KARDESIM MALESEF SANA VEREBILECEK BIR KAYITIM YOK AMA SOW TV ALABILIRSINIZ FETULLAH CANLI TEL KONUSMASINI BENIM ÖYLE BIR SANSIM YOK KESKE OLABILSEYDI ALIP SIZLERE DINLETSEYDIM —-ALMANYADAN OLAN OLAYLARA SIZE HEM SEHIR HEMDE SAHIS ISIMLERIDE VERIRIM ISTERSENI TABIKI SAHISLARIN YAPTIGI YANLISLARI FETULLAH GÜLENE YAKISTIRMA GIBI BIR CABAM YOK BENIM DEMEK ISTEDIGIM ZATEN COK AYRI BIR KONU AYETLERE BAKARSANIZ ANLARSINIZ NE DEMEK ISTEDIGIMI ISLAMI TEBILG EDERKEN SADECE BIR SEYE TAKILIP KALMAYIN SEH SAIDE TAKILIP KALMAYIN YANI KURAN VAR INSANLARA AYETLERI YAZIN ONLARI ANLATIN KÜFÜR NEDIR NASIL KÜFRE DÜSER INSAN NASIL IMAN EDER KURANA GÖRE BUNLARI ÖGRETIN SIZ TAKILIP KALMISSINIZ SAIDNURI ZAMANINA O SAHIS ALLAH DOSTU BIRI KOMINIZIM I PATLADIGI ZAMAN ALLAHIN VARLIGINI INKAR EDENLERI IKNA ETMEYE CALISMIS BIR ALIM INSAN AMA SADECE BUNUNLA KALMAYIN DEDIGIM GIBI KÜFRÜ ANLATIN BILIYORSUNUZ KI INSANLAR COK CABUK KÜFRE DÜSER BILMEYEREK CÜNKÜ KÜFRÜN NE OLDUGUNU ANLATAN YOK SIMDI SIZLER BIZLER CIKIP NEDE DEMIYORUZ KARDESLER BAKIN SU LAIK SISTEM VARYA ISLAMA GÖRE TAM BIR KÜFÜR SISTEMIDIR ALLAHIN KANUNLARINI KALDIRMIS KENDI KANUNLARIN KOYMUS BU FIRAVUNUN KANUNLARINA TABI OLMAYIN ALLAHIN KANUNLARINA SERIATA TABI OLALIM ACIKCA INSANLARA BUNU ANLATIN NEYSE SAHSINIZA LAF ETIYSEM ÖYLE BIR AMACIM YOKTUR AMA YINEDE HAKINIZI HELAL EDIN ESSELAMUN ALEYKÜM ÖZGÜR

  231. ÖZGÜR
    Ağustos 7, 2007, 2:15 am

    ESSELAMUN ALEYKÜM
    Tevhid demek, Allah bir dir demektir!

    Tevhid, yani Allah’in birliği inancı, dinın temelidir!

    Tevhid demek her işi Şeriat’a göre yapmak demektir!

    Hakimiyyeti, yaratana vermek O’nun Şeriat’ını devlet yapmak Tevhid’in, adaletin ta kendisidir!

    Tevhid, Kur’an’in özü, Şeriat’in teferruatıdır!

    Bir kimse hem muvahhid hem müsrik olamaz!

    ĺslam devleti şirki reddetmiş, Tevhid’i getırmiştir!

    Tevhid ehli, hakimiyyetin kayıtsız ve sartsız Allah’a ait olduğunu kalbiyle tasdik, diliyle ikrar, hareketleriyle isbat eder!

    Tevhid ve iman hareketinın önü alınmaz!

    Allah Tevhid akidesini ve ondan yana olanları, ĺlim, fikir ve hak meydanında galib kıldı, düşmanlarını mağlub etti!

    Peygamberler ve onlara tabi olanlar hakimiyyetin Allah’a ait olduğuna inanırlar!

    Hüküm ve hakimiyyet Allah’a mahsustur!

    Tagutu red ve inkâr insani Tevhid’e götürür!

    Günümüz müslümanının en önemli meselesi Tevhid’dir!

    Mekke’de ele alınan mesele hemen hemen sadece Tevhid’dir!

    La ilahe illallah demek suretiyle uluhiyyet Allah’a tahsis edilmiş olur!

    Allah’ın kanunları varken insanlar tarafindan konan kanunlara uyanların müşrik olacaklarında şüphe yoktur!

    Mü’minleşen ve imanını muhafaza eden o kimsedir ki, onun her halkı ve her yönü Tevhid’dir!

    Peygamberler ve tagutlar arasındaki asıl mücadele hakimiyyettir, Tevhid ve şirktir!

    Tagutu, putu ve her türlü put sistemini red ve inkâr eden kişiler Tevhid ehlidir!

    Şeriat sistemini tümüyle kabul ve hürmet etmenin yanında diğerlerini red ve inkâr etme Tevhid’i, Tevhid akidesini meydana getırir!

    ĺslam dini önce Kelime-i Sehadet’le ile başlar. Kelime-i Sehadet iki şeyden ibarettir. Bunlardan biri Allah’in birlığine sehadet, diğeri ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’in kulu ve Resülü olduğuna şehadettir!

    Ne zaman Tevhid, hak ve adalet Tebliğ edilmeye başlanmış ise karşısına şirk, batıl, zulüm dikilmıştir!

    Tevhid ayrı bir yoldur, şirk ayrı bir yoldur ve ikis asla birleşmez!

    Davanın başlangıcı ve bu yolda atılacak ilk adım, şirk ve Tevhid saflarının kesin çizgilerle birbirinden ayırt edilmesidir!

    ********************************************

    Tebliğ yolu, Peygamber’in (s.a.v.) ve onun sahabesinın yoludur!

    Peygamberler, Tebliğ yolunu tutmuşlardır!

    Tebliğ mevzuunda ilk Tebliğcimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ve onun şahabesi bizim için en güzel örneklerdir. Onları taklit etmemiz ve onlara tabi olmamız gerekmektedir!

    Tebliğcilere ilk düşen iş, Allah Resulü’nü ve onun örnek hayatını en ince noktalarına varıncaya kadar çok iyi bilmeleri ve onu adım adım takib etmeleridir!

    Tebliğci, Tebliğ yapmanın zaman ve zeminıni çok iyi seçmelidir!

    Tebliğde aslonan açıklıktır. Açık açık anlatmaktır!

    Ulema bütün ümmet fertlerinden ve onlarla alakalı Tebliğattan sorumludur!

    Tebliğatı ulema yapacak, gençler yapacak ve her müslüman yapacaktır!

    Devlet reisi ve devlet erkanı başında bulundukları ülke sakinlerine Tebliğat yapmaktan mesuldürler!

    Tebliğ yolu, kolay bir yol değildir. Çetindir, izdiraplı ve işkenceli bir yoldur. Ter isteyen, göz yaşı isteyen ve nihayet kan isteyen bir yoldur!

    Müslüman Tebliğ yolunda ölürse şehid olur, muvaffak olursa gazi olur!

    Tebliğ serefli bir vazife ve feyizli bir bir hizmettir!

    Tebliğci bir müslümana düşen Tebliğ ve ikazını yapmaktır!

    Tebliğ yapmak, tabir caizse çok ince bir sanattır. Son derece dikkat isteyen, ihtiyatlı davranılmasını gerektıren bir hizmettir!

    Tebliğci önce kendinden, kendi nefsinden işe başlayacaktır!

    Tebliğciler, önce kendileri yaşayacaklardır!

    Tebliğ ve cihad vazifesini yapmayanlar da ister istemez kaybedenlerdir!

    meşru her vasita ile Tebliğ caizdir!

    Tebliğci her şeyden önce ihlaslı olmaya çalışır!

    Tebliğ yolunun, başka bir ifade ile cemaatleşme yolunun Peygamber yolu, Mekteb-i Ibrahim’in yolu ve dolayısıyla meşru ve ve makul bir yol olduğu her müslümanın kabul ve iman ettiği bir yoldur!

    Allah davasını savunanlar hep hakkı Tebliğ etmişler, tağutu savunanlar ise hakkı Tebliğ edenlere hep işkence edegelmişlerdir!

    Nerede ve ne zaman bir Tebliğ hareketi başlamış ise karşısına mutlaka bir reaksiyon çıkmıştır, bir işkence hareketi başlamıştır!

    Mükemmel bir dine, mükemmel bir Tebliğ gerekir!

    Tebliğin mevzuu, muhatabın ihtiyacına göre değişiktir. Iman meseleleri olabilir, siyaset ve devlet meseleleri olabilir, Kur’an ayetleri ve ayetlerin getirdikleri emir ve yasaklar olabilir!

    Tebliğcide cesaret mühimdir. Korkak bir insan Tebliğ yapamaz. Tebliğci Allah’dan başkasından korkmayacak ve korkmamalıdır!

    Tebliğci kardeşlerimiz ölümden korkmayacaklardır!

    Tebliğciler, taviz verme yoluna asla gitmeyecekler, ĺslam’ın çizgisinden milim şaşmayacaklar, yeri geldiğinde kırılacak ve fakat eğilmeyeceklerdir!

    Tebliğde sabır çok mühim bir esastır ve Tebliğin temel taşıdır!

    Sabır sıfatına sahib olmayan ve bu manevî zirha bürünmeyen Tebliğ yapamaz!

    Tebliğde iki önemli unsur vardır. Bunlardan biri Hakk’i tavsiye, ikincisi de sabrı tavsiyedir!

    Tebliğ ve cihad vazifesini yapan her halde kazanır. Ölürse şehid, kalırsa gazi olur!

    Tebliğciler emin kişiler olacaktır!

    Tebliğ yolunda açıklık vardır, cesaret vardır, selabet vardır, bereket vardır!

    Tebliğ yolunda Allah’ın yardımı vardır, zafer vardır!

    Tebliğ yolunda iki güzelliğin biri vardır; şehid olmak, gazi olmak!

  232. ÖZGÜR
    Ağustos 7, 2007, 1:41 pm

    Türkiye’de tek bir iktidar vardır, tek bir söz sahibi vardır; o da Kemalizm’dir!

    Kemalizm demek, M. Kemal’in tabu haline getırilmesi yani putlaştırılmasıdır!

    Kemalizm, bir felsefe, bir doktrin veya bir devlet sistemi değildir. Bir maskedir, dine vurulan bir darbedir, bir başkı unsurudur!

    Kemalizm demek, M. Kemal’in putlaştırılması, sözlerinın her şeye hakim olması demektir!

    M. Kemal puttur. Arkasından gidenler de birer putçudur. Hilafet ve Şeriat düşmanıdır!

    Anayasalar, laik rejim, devletin bütün müesseseleri kaynağını ve ölçüsünü hep kemalizmden alır!

    Türkiye’de kemalizm bir din, Kemal de bir ilahtır!

    Türkiye’de Kemalizm, ĺslam dinınin yerine konmak istenmektedir!

    Türkiye’de her kötülük, kemalizmden kaynaklanmaktadır!

    Kemalist devlet, müslümanların devleti değildir!

    Kemalist devlet güç ve hakimiyyetini Ümmet-i Muhammed’den değil, kafirlerden ve kafir güçlerden almaktadır!

    M. Kemal ismini taşıyan bu deccal, deccallığını yapmak üzere bir çok insanları etrafinda toplamıştır, onları igfal, idlal ve ifsat etmis, onların da yardimiyla ĺslam Dini’nın temeline 98 dinamit koymustur!

    Ne M. Kemal ve ne de arkasından gidenler ümmet ve devlet idaresine ehil değillerdir. Velayet hakları yoktur. Topraklara da sahib değillerdir!

    ĺngilizlerin, Fransızların, ĺtalyanların ve hatta tarihi boyunca haçlı seferlerinın yapamadıkları tahribati M. Kemal ve kemalistler yaptılar. Dünya tarihinde misli görülmemis tahribati yaptılar!

    M. Kemal’in mefsedet ve melanetleri, ihanet ve hiyanetleri, meyhurluğu ve sarhoşluğu, casusluğu ve usaklığı din ve ĺslam düşmanlığı delil ve kaynaklarıyla ortaya çıktıgı halde ilmen de fiilen de cevab veremiyorlar da başkı rejimine, devlet terörüne müracaat ediyorlar!

    Kemalist rejim, bugüne kadar ayakta durmuş ise hep başkı rejimiyle, hep süngü zoruyla, hep devlet terörüyle ayakta durmuştur!

    Kemalistler, şeytan mantığına dayanıp Şeriat’i kaldırmışlar ve yine bu mantıkla küfür inkılablarını yapmışlardır!

    M. Kemal’in ve kendisini takib edenlerin de kurdukları idareler meşru değildir!

    Gerek M. Kemal’in, gerekse kemalistlerin kurdukları devletler ve hükümetler meşru değildir. Birer terör hükümetidir; kendileri de birer isyankâr ve teröristtir!

    M. Kemal, bagidir, haindir, zalimdir ve kafirdir!

    M. Kemal’in ve kemalistlerin kurdukları ve devam ettırdikleri devlet, dinsiz bir devlettır, sarhoş bir devlettır, meyhaneci ve kerhaneci bir devlettır. Kendileri de birer teröristtır!

    Hilafet makamina ihanet ve hiyanet eden maskeli kemal ve kemalistler, din ve imanımıza, Şeriat ve Kur’an’imıza örf ve adetlerimize, tarih ve kültürümüze ihanet ve hiyanet etmislerdir!

    M. Kemal’in ilke ve inkilabları ĺslam’a ve müslümanların inancına ters düşmektedir!

    Bize, Rejim düşmanı Atatürk düşmanı dediler.

    Evet doğru söze ne denir? Biz rejimin de kendisinın de düşmanıyız ve her müslüman da onun düşmanıdır. Çünkü o, Şeriat’a düşman kesilmiş ve Şeriat’ı kaldırmıştır.

    ********************************************

    Müslümanlar olarak, bu zillet ve bu perişanlıktan kurtulma, dünya ve ahiret saadetine mazhar olmak ancak Saadet ve Hulefa-i Rasidin devrine dönmekle mümkündür!

    ĺslam’ın devleti yoksa onu kurmak, varsa onu korumak, kadın-erkek her müslümana farzdır!

    ĺslam hem dindir, hem de devlettir, hem ibadet, hem de siyasettir. Din-devlet birbirini tamamlayan iki unsurdur!

    ĺslam’ın din ve devlet oluşunu birbirinden ayırmak mümkün değildir!

    Gayemiz ĺslam’ın devlet olmasıdır!

    ĺslam aynı zamanda bir hukuk devletidir!

    ĺslam Dini, hayatın her safhası, her hareketi hakkında hüküm getirmiştir!

    ĺbadetsiz ĺslam olmayacağı gibi, siyasetsiz de ĺslam olmaz!

    ĺslam’ın devletini kabul etmemek bir takım farzları kabul etmemek demektir. Farzı kabul etmemek ise insanı kâfirliğe götürür!

    Bir yerde müslümanlar varsa orada ĺslam vardır. ĺslam varsa orada onun devletinden ve siyasetinden bahsetmek de vardır!

    Her müslüman, ĺslam devlet reisini tanıyacaktır, tanıması farzdır!

    Din ayrı şey, devlet ayrı şey demek, her fitnenin ve melanetin başı olmustur!

    ĺnsanın kafasına ve gönlüne hükmeden Allahü Azimüssan onun devlet ve siyaset hayatına da elbette hükmedecektir!

    Allah’ın gönderdiği Şeriat kanunları ortada durup dururken kanun koymaya, anayasa yapmaya kalkışmak demek, Allah ile yarışa kalkışmak demektir, savaş açmak demektir!

    Dini devletten ayırmayı istemek ve böyle bir teklifte bulunmak demek, dine karşı yönelmiş bir düşmanlık demektir!

    ĺslam Dini aynı zamanda devlettir!

    Müslümanın devleti de, hükümeti de ĺslam’dir. Anayasası Kur’an, kanunu Şeriat’tır!

    Biz müslüman bir milletiz; Hz. Muhammed’in ümmetiyiz. Devletimiz olmalıdır ve farzdır. Farz olan bu devlet Hilâfet Devleti’dir, ĺslam Devleti’dir!

    Müslümanları temsil eden bir devlete her zaman ihtiyaç vardır!

    Devleti ĺslam olmayan müslüman esirdir!

    Müslümanın bir gün bile hatta bir saat bile devletsiz ve Halife’siz kalması caiz değildir!

    Müslümana devlet, hava ve su gibi lazımdır, vacibtir!

    ĺslam’ın devleti, dünyanın cennetidir!

    ********************************************

    Rabb’imizin güzel vasıflarından ve yüce isimlerinden biri de ĺlim ve âlimdir!

    Bir millet, ĺlim ve ulemaya kıymet vermezse, mevcutlara itibar edip devlet idaresinde söz hakkı tanımaz veya sözlerine itaat edilmezse, o milletin akibeti hüsrandan başka ne olabilir?

    Âlimle cahil, Allah indinde bir olmadigi gibi akl-i selimin ve sagduyunun yanında da elbette böyledir!

    ĺlme hürmet etmek ve saygı duymak bir vecibedir!

    Müslümanın ĺlimle mücehhez, imanla münevver olması kaçınılmazdır!

    ĺlim ögrenmek aynı zamanda ibadettir!

    ĺlim meclisleri cennetin birer bahçesidir!

    ĺlim halkasına oturanları melekler ziyarete gelir ve onları tebrik ederler!

    ĺslam Dini ĺlim dinidir. ĺlimle çatışan, ilme ters düşen bir tarafi yoktur!

    Müslüman bilecek ve bilgili olacaktır!

    ĺslamî hareket, Tevhidî hareket olma hususiyetlerinden birisi de Ulum-i Arabiyye’yi ve Ulum-i Ser’iyye’yi tahsil etme ve ĺlim ehli olmadır!

    ĺlim ehli olan mü’min yükseklerdedir. ĺlimsiz mü’min alçaklardadır!

    ĺlmin yanında takva gelir!

    Takva ehli olma da yine ĺlim ehli olmaya baglıdır!

    Kişinın ömrünün en bereketli zamanı hazreti ilmi elde etmek için harcadığı dakikalarıdır!

    ĺlim tahsili yolunda ölenler şehid olarak ölürler!

    Hakiki manada talebe olmanın hayatı da temiz, mematı da!

    Şu anda öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, ĺlim meydanı boştur ve boş kalmıştır!

    Cumhuriyet’in gelişiyle medreselere sed çekildi!

    ĺlimsiz ne tefsir yapılır ne de dervişlik!

    ĺlim tahsili yönünden her ev medrese, her cami üniversite olmalıdır!

    ĺlim tahsil etmek için kadın-erkek, genç-ihtiyar istisnasız hepinizin günde bir iki saatlik zaman ayırması elbette mümkündür ve imkân dahilindedir!

    Bir ĺslam Devleti’nın kuruluşunda önce bir ilmî heyet meydana getırilir!

    ĺdareyi yani icraati, ilmin ve muttaki âlimlerin emrine vermek şarttır!

    Mensublarımız hem kendilerini hem de aile ve efradını eğitim ve öğretime tabi tutacaklardır!

    Hoca efendiler mevcut bilgisiyle yetinmeyecek, her gün kitab okuyacak, yeni yeni meseleler öğrenecektir!

    Muhtaç olduğu ĺlimleri tahsil etmek, erkek-kadın her müslümana farz-i ayindir!

    Allah’a asker olma şerefini üzerine alma niyet ve maksadını hedefleyen şu cemaata 12 ilmi tahsil etmek farz-i ayn hükmündedir!

    Bütün camilerimiz ĺlim yönünden birer üniversite olmalıdır!

    Hoca demek, 12 ilme asina demektir!

    ********************************************

    Tevhid demek, Allah bir dir demektir!

    Tevhid, yani Allah’in birliği inancı, dinın temelidir!

    Tevhid demek her işi Şeriat’a göre yapmak demektir!

    Hakimiyyeti, yaratana vermek O’nun Şeriat’ını devlet yapmak Tevhid’in, adaletin ta kendisidir!

    Tevhid, Kur’an’in özü, Şeriat’in teferruatıdır!

    Bir kimse hem muvahhid hem müsrik olamaz!

    ĺslam devleti şirki reddetmiş, Tevhid’i getırmiştir!

    Tevhid ehli, hakimiyyetin kayıtsız ve sartsız Allah’a ait olduğunu kalbiyle tasdik, diliyle ikrar, hareketleriyle isbat eder!

    Tevhid ve iman hareketinın önü alınmaz!

    Allah Tevhid akidesini ve ondan yana olanları, ĺlim, fikir ve hak meydanında galib kıldı, düşmanlarını mağlub etti!

    Peygamberler ve onlara tabi olanlar hakimiyyetin Allah’a ait olduğuna inanırlar!

    Hüküm ve hakimiyyet Allah’a mahsustur!

    Tagutu red ve inkâr insani Tevhid’e götürür!

    Günümüz müslümanının en önemli meselesi Tevhid’dir!

    Mekke’de ele alınan mesele hemen hemen sadece Tevhid’dir!

    La ilahe illallah demek suretiyle uluhiyyet Allah’a tahsis edilmiş olur!

    Allah’ın kanunları varken insanlar tarafindan konan kanunlara uyanların müşrik olacaklarında şüphe yoktur!

    Mü’minleşen ve imanını muhafaza eden o kimsedir ki, onun her halkı ve her yönü Tevhid’dir!

    Peygamberler ve tagutlar arasındaki asıl mücadele hakimiyyettir, Tevhid ve şirktir!

    Tagutu, putu ve her türlü put sistemini red ve inkâr eden kişiler Tevhid ehlidir!

    Şeriat sistemini tümüyle kabul ve hürmet etmenin yanında diğerlerini red ve inkâr etme Tevhid’i, Tevhid akidesini meydana getırir!

    ĺslam dini önce Kelime-i Sehadet’le ile başlar. Kelime-i Sehadet iki şeyden ibarettir. Bunlardan biri Allah’in birlığine sehadet, diğeri ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’in kulu ve Resülü olduğuna şehadettir!

    Ne zaman Tevhid, hak ve adalet Tebliğ edilmeye başlanmış ise karşısına şirk, batıl, zulüm dikilmıştir!

    Tevhid ayrı bir yoldur, şirk ayrı bir yoldur ve ikis asla birleşmez!

    Davanın başlangıcı ve bu yolda atılacak ilk adım, şirk ve Tevhid saflarının kesin çizgilerle birbirinden ayırt edilmesidir!

    *insallah devami gelece bugünlük bu kadara *******************************************
    SAYGILARIMLA ÖZGÜR

  233. gerçekler
    Ağustos 8, 2007, 3:27 am

    Diyalog Karşıtlarının ‘Kuran ve Sünnet’noktasındaki Çelişkileri

    SORU (1)

    ‘Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.’(Maide,51)

    Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı?

    Bakınız Elmalı hamdi Yazır Tefsiri bu Ayeti kerime için ne diyor:

    ‘Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur. Çünkü ‘Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.’ (Mümtehine, 60/ buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.’

    Şayet, sizin dediğiniz anlam çıksa idi, yani her hrsitiyan ve her yahudi ile düşman olunması gerekse idi, o zaman, Kuranı Kerim neden Ehl-i Kitabtan kız alınmasına cevaz vermiş olurdu? (Maide,5) ve onların yemeklerinin yenmesini helal atfederdi? (Maide,5) .

    Sizin mantığınıza göre, ehl-i Kitab ile dost olmayın ama kızların alın mantığı ortaya çıkarki, bu mantık ile -yüzbin defa haşa- sanki Kuranı Kerim birbiri ile çelişiyor mantığı çıkarki, aslen çelişen Bu Ayetleri bir bütün olarak değerlendirmeyen

    DİALOG KARŞITLARIDIR!

    SORU (2)

    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? Eğer Niyetimiz Tebliğ ise, o zaman dost olunmadan, güven telkin edinmden nasıl Tebliğ olacakki?

    Diyalog olmadan Tebliğ nasıl olur? El-kol hareketleri ile mi, veya kaş-göz hareketleri ile mi?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, Diyalog kurun ve TEBLİĞ yapın demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLE İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!

    SORU (3)

    “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? Yoksa, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN VE ONLAR İLE AYNI KİTABA, AYNI İLAHA TAPTIĞIMIZ BELİRTEREK, bir tebliğ Stratejisi olarak, İSLAMI SEVDİRMEK Mİ?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!

    SORU (4)

    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8,9,)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Küfür ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? Yoksa, onlardan müminlerle savaşmayanlara İYİLİK YAPIP, ADİL DEAVRANMAK MIDIR? ve bu vesile ile İSLAMI TEMSİL etmekmidir?

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Kafir ve müşrikleri Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, İYİ ve ADİL DAVRANIN demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!
    SORU (5)

    Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?

    SORU (6)

    Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?

    Soru (7)

    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?

    SORU (8)

    Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç: Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? Biz diyoruzki, herkesi konumunda kabul edelim! Dileyen dilediği inanca sahib olsun. Ayrıca, şu an dünyada bir terörsit bir dinmiş gibi algılanan İslamın doğru yüzünü hrsitiyan ve yahudi ruhanilerine gösterelim! Bunda sizi rahatsız eden ne tür bir sakınca var?

    SORU (9)
    Şamın Valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şamı terk etmek zorunda kalıdığı Bizans istilasına karşın, kendi raiyetindeki papazları çağırmış, onlardan geçici bir süre Şamı terk etmek zorunda kalacakları için, onlardan aldığı vergiyi iade etmiş, ve papazlar üzülerek kiliselerine dönmüş tekrar Müslümanların raiyetine girmek için kendi halkları ile beraber dua etmişlerdir. Yani,gerek Efendimiz (SAV) gereksede Sahabe Efendilerimiz (R.A) her dönemde özellikle Ehl-i Kitab ‘a İrşad ve Tebliğ yapmış ve örnek olmuşlardır.

    SORU (10)

    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?

    SORU (11)

    Kuranı Kerim, hristiyan papazlara, kardinallere veya hahamlara İslamı tebliğ etmeyin mi diyor?

    SORU (12)

    Peygamber Efendimiz(SAV) , bir yahudi alimi olan Abdullah ibni Selem ile dialog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi?

    SORU (13)

    Peygamberimiz’in Hicret’ten önce ilk ilgi duyduğu ve Müslümanların hicret etmelerini arzu ettiği Hıristiyan ülke, Habeşistan olmuştur. Allah Resûlü, Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında Mekkeli Müslümanların Habeşistan’a hicretlerini arzu etmiş ve bu hislerini şu ifadelerle belirtmiştir: “İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan’a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren kralın topraklarında kimseye zulüm edilmez. Orası doğru ve emin bir yerdir, Allah âsân edinceye kadar orada kalın”

    SORU (14)

    2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur?

    SORU (15)

    Dialog süreci ile Türkiye’deki Papaz ve hahamlara İslam dininin bir vecibesi olan Oruçu tanıtma gayesi ile İftar yemekleri verildi, hatta bazı papazların saygı gereği olsa gerek Ramazan ayında oruç tuttuklarını beyan etmeleri, hergün cevşen ve yasin okudukları beyan etmiş olmaları (Kardinal Men.Marovitch – Vatikanın Türkiye temsilcisi) , İslam camiyası adına sevindirici değilmidir?

    (Bakınız:http://www.nurpenceresi.com/moduller.php? modul=dosyaizlet&op=1&id=239)

    SORU (16)

    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir. Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)

    Şayet, tüm yahudi ve ehl-i Kitaba düşmanca tavır takınılması istenseydi, acaba Efendimiz (SAV) böyle davranırmıydı?

    Soru (17)

    Kuran-ı Kerim, zekat verilecek 8 zümreden, bir tanesini, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklar) demektedir (Tevbe,60) . Siyer Kitablarında, Efendimiz (SAV) in Uyeyne b. Hısn, Akra’ b. Hâbis ve Abbas b. Mirdas gibili azılı Kafirlere bu Ayeti Kerime gereği zekat dağıttığını naklediyorlar. Resulullah, bunların şerlerini defetmek ve müslümanlara eziyetlerini, kendi kabilelerinden İslâm’a girenlere eza ve cefa etmelerini önlemek, ve İslama ısındırmak için Kafirlere Zekat veriyor, onlar ile bir nevi DİYALOG kuruyor ve İslam ısındırmaya çalışıp, TEBLİĞ yapıyordu.

    Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır

    SORU (18)

    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir. Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)

    SORU (19)

    Peygamber Efendimiz (sas) , Allah Resûlü sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke’de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk günlerinde Hz. Hatice’yi ve Peygamber Efendimiz’i teselli eden Varaka b. Nevfel de İncil’in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan’dı. (Buhârî, Bedu’l-Vahy 3)

    Allah Resûlü’nün (sas) Mekke’de Ehl-i Kitab’a mensup kölelerle, hatta demircilik yapan Hıristiyan biriyle yakın dostluklar kurduğunu ve bu insanlara karşı oldukça olumlu yaklaştığını görmekteyiz.

    SORU (20)

    İslâmiyet’in beşiği olan Mekke’de daha başlangıçtan itibaren Allah Resûlü’nün (sas) , Hıristiyanlarla münasebeti, dostâne hudutlar içinde başlamıştı. Henüz risâletten üç yıl gibi kısa bir zaman sonra, Bizans’ın İran’a mağlubiyeti, Mekke’de Müslümanları üzmüştü. Çünkü Ehl-i Kitap olan Bizans, Mecûsî İran’a mağlup olmamalıydı. Nitekim Yüce Allah da kitap ehli Rumların galip geleceği tesellisini bildiren vahyini göndermişti (Rûm, 1-5) .

    SORU (21)

    Medine devrinde Hıristiyan münasebetlerinde bir artış görülmektedir. Allah Resûlü (sas) Medine’de komşu kabilelerle anlaşmalar yapmış ve Hıristiyan reislerinden Mısır Mukavkısı’na, Heraklius’e, Zağatur piskoposuna, Kayser’e ve diğer birtakım hükümdarlar ile yöneticilere mektuplar göndererek onları İslâm’a davet etmiştir. Kur’ân’ın mesajını sadece kitap ehlinden olanlara ulaştırmakla kalmamış aynı zamanda, bir Mecusi olan Fars Kralı Kisra’yı da İslâm’a davet etmek için bir mektup göndermiştir.

    Peygamberimiz’in yazdığı mektuplarda veya Necranlılarla bizzat karşılaşmada Hıristiyanlığa karşı tavrı, onların yanlış itikatlarını bizzat kendilerine duyurmak ve Hakk olan inancın tebliğini yapmaktır. Ama her şeye rağmen zorlama yoktur. O’nun (sas) , Necranlıları, Mescid-i Nebevî’ye alması, onlara ibadet izni vermesi, kendi dinlerinde kalmak üzere antlaşma isteklerini kabul etmesi, sadece İslâm’ın genel dinî tutumu içindeki müsamaha ruhu ile izah edilebilir

    SORU (22)

    Peygamber Efendimiz, muhacir Mekkeli Müslümanlarla yerli Arap ve Yahudiler arasında, karşılıklı hak ve vazifeleri tanzim edecek teşebbüslerde bulunma ihtiyacını duydu. Adliye, eğitim, maliye, askerlik gibi sahalarda toplumu teşkilatlandırmak gerekiyordu. İşte bu zaruretledir ki, Peygamberimiz, Medine ileri gelenlerini toplayıp şehir devleti nizamnamesi vücuda getirmiştir. Zamanımıza kadar ulaşan bu yazılı metin, aynı zamanda, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk anayasa olarak kabul edilir. Günümüzde ne Lahey ve Strasbourg, ne de Helsinki İnsan Hakları Sözleşmeleri, Allah Resûlü’nün 14 asır önce ortaya koyduğu bu hukukî ve insanî esaslar seviyesine ulaşmıştır. Elli civarında maddeden oluşan bu yazılı vesikanın pek çok yerinde Yahudiler ele alınmakta, Medineli ve muhacir Müslümanların onlarla oluşturdukları birliğe ümmet ismi verilmekte; mesela, 25. maddesinde, Yahudilere ve bunların müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğu ifade edilmektedir. Çeşitli ırk ve inançta kimselerin bir idare altında birleşebileceklerinin en güzel örneklerinden birisini işbu Medine şehir devleti teşkil ediyor olsa gerektir

    SORU (23)

    Peygamber Efendimiz, Yahudilerin Medine’deki ilim ve adliye merkezi durumunda olan Beytu’l- Midrâs’larına kadar gitmiş, onlara, “Ey Yahudi toplumu! İslâm olun, selamet bulursunuz.” demiştir. (Buhari, İ’tisâm 1 Yahudiler bu teklife kulaklarını tıkadılar ama hiçbir zorlamayla da karşılaşmadılar

    SORU (24)

    Peygamberimiz, 630 senesinde, Müslüman olduklarını bildirmek üzere Medine’ye gelen Hımyer hükümdarının elçilerine şu talimatı vermektedir: “Bir Yahudi veya bir Hıristiyan, Müslüman oldukları takdirde, müminlerden olurlar (onlarla hukuken eşittirler) . Kim Yahudiliğinde veya Hıristiyanlığında kalmak istiyorsa, ona müdahale edilemez.”

    SORU (25)

    Bu inanç hürriyeti, sadece manevi sahada kalmadı, hukukî sahada da geçerli oldu. İslâm idaresinde yaşayan, Yahudi, Hıristiyan vs. çeşitli toplumların kendi hukuklarını uygulama hürriyetleri Kur’ân-ı Kerim’in garantisi altında idi. Gayrimüslim cemaatler bazen bunun dışına çıkıyor, kendi aralarındaki ihtilafı Peygamberimiz’e çözümletmek cihetine de gidebiliyorlardı. Bu durumda hâkimlik yapıp yapmaması, Kur’ân-ı Kerim’de Peygamberimiz’in arzusuna bırakılmış, şayet hüküm vermek isterse, adaletten ayrılmaması, Allah’ın kendisine inzal ettiği ile hükümde bulunması emredilmiştir. (Mâide, 42, 48, 49)

  234. ceyhun
    Ağustos 8, 2007, 4:09 pm

    LÜTFEN OKUYUN

    Şimdi Bre Gafiller Konuşun Anlatın Bakalım Sizlere Sesleniyorum Müslümanlığı Sadece Biçimcilikle Gören Ufak Tefek Sözlere Takılıp Kalan Dar Düşünceli Dar Görüşlü İnsanlar
    Karşımızda müt­hiş bir yangın var, alevleri gök­lere yükseliyor, içinde evladımız yanıyor. O yangını söndürme­ye, imanı kurtarmağa koşuyoruz Sizler Hala Anlamayıp Kaskafalılık edip Üstüne üstlük Müslümanım Diye geçinip Utanmadan İftiralara Da Sarılıyorsunuz….
    Hadi Canım Ordan Sizde Hocaefendinin Yaptığı Hizmetlerin Yarısını Yapın Ayaklarınızı Öpücem
    SANAL ALEM KLAVYE DELİKANLILARI
    Ama Hamdolsun Rabbimin İnayetiyle Sizin Gibilerin Tüm Çelme Çakmaya çalışmalarına Karşın Hizmetimiz Çığ Gibi Büyüyor Ve Büyümeye de devam Edecektir Çünkü Her Zaman Dediğimiz Gibi
    İSLAM DAVASINDAN DÖNERSEK KALLEŞİZ….
    Tabi Sizin O dar Ufuklarınız Göremiyor Ama rabbim İnşallah Sizede Nasip Edecektir….
    Birde Müslümanım Diye Geçiniyorsunuz Yukarda Haftalardır Attığınız iftiralar

    BEDÜÜZZAMAN İBİ BİRİ HİÇ BİR ZAMAN BİR KAFİRE DİOLOĞ MESELESİNE GİRMEYİ KABUL ETMEZ fatih

    O ÇOK MUHTERM GÖRDÜĞÜN HOCA DEĞİL KRALIN YANINDA OTURMAK PAPAZIN BİLE ELİNİ ÖPME CÜRETİ GÖSTERİP Fatih

    Hocam demişki Güya
    Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Tövbekar dan alıntı

    Başka bir beyanında ise:
    “Kadınlardan idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” demiş.

    Bu beyanları ile Allah ve Resulü’nün hükümlerine karşı gelmiştir. tövbekar

    Atılan İftiralara Bak Nasıl Bili Bilmeden Konuşuyorsunuz da İslama Hizmet eden Kişilere İftira edebiliyorsunuzdur Bunlarla Sınırlı Değil Onlarca İftira var Yukarıda

    Eğer Müslümansanız Adamsanız Sözünüzün Arkanızda Delikanlıysanız Bu Söylediklerininizi İspat Edin
    İSPAT EDEMEZSENİZ NAMERTSİNİZ MÜFTERİSİNİZ YAZIKLAR OLSUN SİZLERE….

    Neler Denilmedii ki Güya Hocam tesettür tefferruat demiş papanın elini öpmüş kadın idareci konusunda yanlış bilgi vermiş Muhammeden resurullah demiyenin Müslüman Olacağını Söylemiş Hatta Ve Hatta Cia Ajanıymışmış Öyle Yapmış Böyle Yapmış Devleti Ele Geçirecekmiş Masonmuş Misyonermiş Devleti bölecekmiş ŞŞeriatçıymış Çelişkiye bak Yazıklar Olsun Sizlere
    Tekrar Söylüyorum Önce Yukardaki Sorulara Cevap Verin
    Sonra Papalık Diyalog Faaliyetlerini Neden Yasaklamıştır Onu Bi Araştırın dahada önemlisi
    Attığınız İftiraları Bir Daha Gözden Gerçirin Allahtan Korkun Hiç Değilse Okuyuculardan af dileyin Ama Nerde sizde O yüz siz bi zatı muhterreme iftira atabilecek kadar yüzsüzsünüz…

    Bu İşi Yeni Yeni öğrenmeye Çalışan Okuyucukar Arkadaşlar Şimdide Sizlere Sesleniyorum

    Dinler arası diyalogu ilk defa kim ortaya atmış?
    Bu güne kadar bunu savunanlar kimler olmuş?

    Bu işi başlatanların gerçek gayeleri ne olabilir?

    Bu yolda şimdiye kadar neler yapılmış?

    Bütün bu ve benzeri soruları bir an için bir tarafa bırakıp, böyle bir fikirle ilk defa karşılaştığımızı düşünün ve diyaloga karşı tavrımızın nasıl olması gerektiğini belirlemeye çalışın.

    Peygamber Efendimizin O Büyük İnsanın Muhteşem Hoşgörüsünü Okuyun Kimlere Nasıl Davrandığına bakın ebu cehilin ayağına kaç kere gittiğine bakın Ve Ona Göre Tavrınızı Alın
    Bakın Allah-u Teala Ne diyor
    “De ki, “Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda ortak bir kelimeye gelin: Allah’tan başka bir mâbut tanımayalım. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da bazımız bazımızı Rab edinmesin.” (Âl-i İmran, 64)

    Bizim Onlara Belkide Bu Çalışmalar Sayesinde Allah Birdir Demeleri Bile Ne Derece Mühim Bir Olaydır Allah a İsa Allahın Oğludur Dememeleri Bile Ne derece kıymettar bir başarıdır araştırın bakın Allahu Teala Ayeti Kerimseinde Ne diyor

    اِنَّ اللّهَ ﻻ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
    Anlamı:”Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar.”

    Kim Bilir Rabbim Diler Belki merhamet eder

    Son olarak şunları nakledeyim ve işi vicdanınıza bırakayım

    “Dünya büyük bir manevi buhran geçiriyor. Manevi te­melleri sarsılan garb cemiye ti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felake ti gittik­çe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karşı İslam cemiye ti ne gibi çarelerle karşı koyaca k? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, batıl formülleriyle mi, yoksa İslâm cemiye tinin ter ü taze iman esasla rıyla mı? Büyük kafala rı gaflet içinde görüyorum. İman kalesi ni, küfrün çürük direkl e­ri tutama z. Onun için, ben yal­nız iman üzerine mesaim i tek­sif etmiş bulunu yorum.

    Risale-i Nur’u anlamıyorlar, yahut anlama k istemi yor­lar. Beni skolas tik bataklığı içinde saplan mış bir medres e hocası zanned iyorla r. Ben, bü­tün müsbet ilimle rle, asr-ı ha­zır fen ve felsef esiyle meşgul oldum. Bu husust a en derin mesele leri hallet tim

    Bana, “Sen şuna buna ni­çin sataştın?”diyorl ar. Farkın­da değilim. Karşımda müt­hiş bir yangın var, alevle ri gök­lere yükseliyor, içinde evladım yanıyor. O yangını söndürme­ye, imanımı kurtar mağa koşu­yorum. Yolda biri beni kös­teklemiş de ayağım ona çarp­mış, ne ehemmi yeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi?
    Dar düşünceler! Dar gö­rüşler!

    Ben cemiye tin iman selâ­meti yolund a ahiret imi de fe­da ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehenn em kor­kusu. Yirmi beş milyon luk Türk cemiye tinin imanı namı­na bir Said değil bin Said feda olsun. Kur’anımız yeryüzünde cemaat sız kalırsa Cennet i de is­temem, orası bana zindan olur. Millet imizin imanını selame tte görürsem, Cehenn emin alevle ri içinde yanmağa razıyım. Çün­kü vücudum yanark en, gön­lüm gül-gülistan olur.

    Bir tek gayem vardır, o da mezara yaklaştığım bu zaman­da İslâm memlek eti olan bu vatand a Bolşevik baykuşlarının sesler ini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâm’ın iman esasla rını zedeli yor.

    Halkı, bilhas sa genç­leri imansız yapara k kendis ine bağlıyor. Ben bütün varlığımla bunlar la mücadele ederek gençleri ve müslümanları ima­na davet ediyor um.

    Bu mücadelem ile inşaallah Allah hu­zuruna girmek istiyo rum, bü­tün faaliy etim budur. Beni bu gayemd en alıkoyanlar da kor­karım ki, Bolşevikler olsun. Bu iman düşmanlarına karşı müca­dele açan dindar kuvvet lerle el ele vermek, benim için mu­kaddes bir gayedi r. Beni ser­best bırakınız, elbirl iğiyle, ko­münistlikle zehirl enen gençle­rin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim .

    Işığı daima yanan evlerden biridir o. Günün hangi saatinde olursa olsun, sığınanları bağrına basan, açları doyuran, yüreği acıyanları sarıp sarmalayan ve kutlu sakinlerinin en içli iniltilerine sır arkadaşlığı yapan sımsıcak bir yuva. Batının batısında, doğunun bütün motiflerinin mümessili bir Anadolu ocağı. İşte o evdedir Asrın Garibi, o evin bir odasında. O ev okyanusun ötesinde ama onun odası vallahi Erzurum’da, billahi Edirne’de, tallahi İzmir’de. O ev Amerika’da ama o oda Türkiye’de; o odanın sâkini kalben, hayâlen ve rûhen dünyanın her bucağında, bütün kalbi kırıkların yanında. Çağın Ebu Cehilleri kendilerine göre bir “yeni dünya” hayatı tahayyül etseler de, o ilk kez “Vira bismillah” dediği zamanki sadelik ve duruluğunda. Bazılarını buna inandırmak ve onların boğuldukları derin suları ayağı ıslanmadan geçenlerin de var olduğunu kendilerine anlatmak ne kadar da zor! Var mı ki, böyle bir vazifemiz?! Fakat, gönül istiyor ki, su-i zanlara ve iftiralara girmesin hiçbir mü’min kardeşimiz…

    Allah a emanet olun
    saygılarımla

  235. gerçekler
    Ağustos 8, 2007, 4:27 pm

    Bu Arada Yukardaki Gerçekler nicki ile yazzan daBen Oluyorum yanlışlık oldu gerçi Kimin Yazdığı Kimin Konuştuğu Hiç önemli değil
    Konuşan Yanlızca Hakikatlerdir

  236. baris dogru
    Ağustos 8, 2007, 4:49 pm

    arkadaslar once bir bakin bu ayetlere bu 25 soruyada insallah cevap yazacagiz hala ayni tarzdalar insanlari bilerek yada bilmeyerek kandiriyorlar

    KUR’AN’DA EHL-İ KİTAP ÎLE İLGİLİ AYETLER

    “Kur’an-ı Kerirn’de onlarca ayet-î kerimede geçen Yüce Allah’ın “Ey Ehl-i Kitap” şeklindeki hitabı, onları (Ehl-î Kitabı) diyaloga davet eden bîr çağn değil midir?”

    Müthiş bir mantık.

    Ya da aynen “silm” kelimesinde olduğu gibi, tam bir kelime oyunu.

    “Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965’te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek.

    Hep İslam’ın ve Müslümanların kan kaybetmesiyle süren bu diyaloga bu kadar medhiyeler dizmenin başka bir sebebi olmalı.

    İslam’ın ölçüsü “tebliğ”dir. Gelen sayısız peygamber bu gaye için gelmişti.

    Son peygamber Hz. Muhammed (as)’ın görevi, tek görevi de bu “tebliğdir”.

    O Yüce Peygamber, Vatikan’da bulunan Papa cenaplarından çok daha güçlü bir konumda olan Bizans Kralı Herakl’e gönderdiği mektupta da bu “tebliğ” görevini yerine getirmiştir.

    Bizim gayemiz herhangi bir dini eleştirmek veya o din mensubunu aşağılamak değildir. Ama hiçbir kurum veya kişinin İslam’ın ölçülerini yanlış yorumlayıp, millî bütünlüğümüzün teminatı olan dinimizi tahrif edemez diyoruz. Zira bu “Diyalog” sürecinden sonra ülkenin bölünmez bütünlüğü çok ciddi bir tehdit altındadır. Bazılarının “Diyalog kurmak” şeklinde anladığı Kur’an’da geçen “Ey Ehl-i Kitap” hitaplarından bazılarını ana başlık olarak yazmak istiyorum.

    Kur’an’da Ehl-i Kitap üç başlık altında ele alınıyor:

    1- Sadece Yahudilerden bahseden ayetler.
    2- Sadece Hıristiyanlardan bahseden ayetler.
    3- “Ey Ehl-i Kitap” şeklinde, hem Yahudilere hem Hıristiyanlara hitap eden ayetler,

    A- Sadece Yahudilerden bahseden ayetlerden bazıları:

    1- Buzağıyı put edindiler;
    * Bakara: 2/92 *A’raf,7/18.

    2- Üzeyir Allah’ın oğludur dediler:
    * Tevbe, 9/30.

    3- Cibt ve Tağut’a inandılar, müşrikler daha doğru yoldadır dediler:
    * Bakara, 2/109
    * Nisa, 4/51.

    4- Yahudiler biz Allah’ın oğullarıyız dediler:
    * Bakara, 2/111
    * Ali İmran, 3/24 *Maide,5/18.

    5- Yahudiler Hz. İsa’yı öldürdük dediler:
    * Nisa, 4/157-158.

    6- Yahudiler peygamberleri yalanladılar:
    * Bakara, 2/109,
    * Maide, 5/70.

    7- Hz. Muhammed (as)’ı bile bile yalanladılar:
    * Bakara, 2/146.

    8- Kur’an-ı Kerim’i ve Allah’ın ayetlerini inkar ettiler:
    * Bakara, 2/89-90
    * Ali İmran, 3/70-73
    * En’am, 5/91.

    9- Cibril’e ve Mikail’e düşmanlık ederler:
    * Bakara, 2/97-98.

    10- Yahudiler işittik, isyan ettik dediler:
    * Bakara, 2/93
    * Nisa, 4/46.

    11- Yahudiler iman etmemek için “kalplerimiz kılıflı” dediler:
    * Bakara, 2/88
    * Nisa, 4/155.

    12- Yahudiler “Allah’ın eli bağlıdır” dediler:
    * Ali İmran, 3/181
    * Maide, 5/64
    * Yasin, 36/47.

    B- Kur’an’da sadece Hıristiyanlardan bahseden ayetlerden bazıları:

    1- Hıristiyanlar “Allah İsa’dır” dediler:
    * Maide, 5/17 ve 72
    * Tevbe, 9/31.

    2- Hıristiyanlar “İsa Allah’ın oğludur” dediler:
    * Al-i İmran, 3/79-80
    * Tevbe, 9/30.

    3- Hıristiyanlar “teslisi” kabul etmekle kafir oldular:
    * Nisa, 4/171-172
    * Maide, 5/73.

    4- Hz. İsa ve annesi Hz. Meryem’i Tanrı edindiler:
    * Maide, 5/75 ve 116.

    5- Hıristiyanlar din adamlarını Tanrı edindiler:
    * Al-i İmran, 3/63
    * Tevbe, 9/31.

    C- Ehl-î Kitap’ın hem Yahudilerin hem de Hıristiyanların İslam’a aykırı ortak fikirleri:

    1- Yahudiler “İbrahim Yahudi”, Hıristiyanlar “İbrahim Hıristiyan’dır” dediler:
    * Bakara, 2/140 ve 174
    * Al-i İmran, 3/65-68.

    2- Allah’a karşı yalan uydurup iftira ettiler:
    * Al-i İmran, 3/93-94.

    3- Allah yolundan bile bile saptırmak istediler:
    * Bakara, 2/109.
    * Al-i İmran, 3/69, 99-100
    * Nisa, 4/44.

    4- Ehl-i Kitap ancak Yahudi ve Hıristiyan olanlar cennete girecek dediler:
    * Bakara, 2/111,135,137.

    5- Ehl-i Kitap kendilerine “beyyine(*)” geldikten sonra ihtilafa düştüler:
    * Al-i İmran, 3/19-20
    * Beyyine, 98/4-6.

    6- Ehl-i Kitap müşriktir:
    * Bakara, 2/135
    * Al-i İmran, 3/64
    * Maide, 5/17, 73,116
    * Tevbe, 9/31
    * Nisa, 4/51.

    D- Ehl-i Kitap’m İslam’a karşı tutum ve davranışları:

    1- Ehl-i Kitap dinlerinde aşırı gittiler:
    * Nisa, 4/171
    * Maide, 5/77.

    2- Ehl-i Kitap’ın ölçüsüz istekleri vardır:
    * Bakara, 2/103
    * Al-i İmran, 3/183
    * Nisa, 4/153
    * Araf, 7/138
    * Hac, 22/78.

    3- Ehl~i Kitap kafirler de, müşrik kafirler de sana hayır indirilmesini istemezler:

    * Bakara, 2/105
    * Maide, 5/64, 68 *En’am,6/91 »Hud, 11/10,

    4- Ehl-i Kitap yeni gelecek Peygamberi tasdik edeceklerine dair Allah’a verdikleri sözü tutmamışlar, gizlemişlerdir:
    * Bakara, 2/129
    * Al-i İmran, 3/81-82
    * Nisa, 4/154-156,160-161
    * Maide, 5/14-15 *A’raf, 7/157.

    5- Hz. Peygamber (as)’m Tevrat’ta ve İncirde geçen isim ve sıfatlarını gizlemişler veya değiştirmişlerdir. Hakkı batıla karıştırmışlardır:
    * Bakara, 2/159,174
    * Al-i İmran, 3/70-71
    * Maide, 5/14

    6- Ehl-i Kitap kendi kitaplarını tatbik etmemiş ve tahrif ermişlerdir:
    * Bakara, 2/75-79
    * Al-i İmran, 3/23,78
    * Nisa, 3/46
    * Maide, 5/8,13,47, 66, 68.

    7- Ehl-i Kitap İslam’ın kıblesine tâbi olmazlar:
    * Bakara, 2/143,145.

    8- İsrailoğulları helali haram haramı helal yapmışlardır:

    * Ali İmran 3/93-94 *En’am, 6/140
    * Tevbe, 9/29.

    9- Ehl-i Kitap’tan Yahudiler daima yeryüzünde savaş ve fesat çıkarmaya çalışırlar:
    * Maide, 5/14, 64.

    E- Ehl-i Kitap’ın Müslümanlara karşı tutum ve davranışları:

    1- “Ümmilere karşı sorumluluğumuz yoktur” derler:
    *Al-i İmran, 3/75.

    2- Ehl-i Kitap İslam dini ile alay eder ve Müslümanlara eza verirler:
    * Al-i İmran, 3/111,186
    * Maide, 5/57-58.

    3- Müslümanlara hainlik ederler:
    * Al-i îmran, 3/120
    * Maide, 5/82.

    4- Müslümanlara en şiddetli düşman Yahudiler ve müşriklerdir:
    * Al-i İmran, 3/119
    * Maide, 5/82.

    F- Müslümanların Ehl-i Kitap’a karşı davranışları nasıl olmalıdır:

    1- Müslümanlar Ehl-i Kitap’ı dost edinemez:
    * Bakara, 2/107,120,157
    * Al-i İmran, 3/100
    * Nisa, 4/44,138-139
    * Maide, 5/51,55-58
    * Enfal, 8/73
    * Tevbe, 9/71
    *Hud, 11/112-113
    *Casiye, 45/19.

    2- Ehl-i Kitap’ı İslam’a davet etmek bir görevdir:
    * Bakara, 2/41-42,
    * Al-i İmran, 3/19-20, 64, 70-71, 85, 97-98
    * Maide, 5/15,19,59, 68,97-98
    * Nisa, 4/47
    * Tevbe, 9/29
    * Nahl, 16/125
    * Ankebut, 29/46-47.

    Yukarıda ancak bir kısmını, ana başlıklarıyla sunduğum Ehl-i Kitap ile ilgili ayetlerden Yahudi ve Hıristiyanlarla Diyalog kurma manasını çıkaranlara ayet numaralarını da verdim. Lütfedip meallerini, ehil bir kişinin mealinden okurlar inşallah. Bu millet çok arif bir millettir, millî bütünlüğünü tehdit eden kelime oyunlarına tahammül etmez, etmedi zaten.

    (*) Beyyine: Apaçık delil. Yani Muhammed (as) onlara -Ehli Kitap’a- Kur’an’la gelip, sapıklıkta ve cehalette olduklarını açıkladı ve onları imana davet etti. (ibrahim el-Bağdadi, Hazin Tefsiri, c. 4, s. 471) KURAN LA GELIP SAPIKLIKTA VE CEHALETTE OLDUKLARINI ACIKLADI VE ONLARI IMANA DAVET ETTI BU KELIMEYI BIR DAHA OKUYUN OLDUMU ANLAYANA KADAR SORULARINIZA CEVAPTA GELECEK INSALLAH

  237. Merve Kozan
    Ağustos 8, 2007, 4:52 pm

    Diyalog kelimesi, bazılarının tüylerini ürpertiyor ve önyargılarına irticai kelime olarak kazınmış durumda. Peki diyalog nedir, ne değildir? Kavram kargaşası, algılamaya en büyük engeldir. Diyalog insan olmanın gereğidir ve insani ilişkidir. Bu anlamda dinler arasında değil farklı dinlere ve inanışlara mensup insanlar arasında diyalog olabilir.
    Birbiriyle konuşarak ortak paydaları bulmak ve farklı noktaları gündeme getirmeme şartıyla yapılan insani bir danışma yöntemidir.Yoksa diyalog dinlerarası ittifak veya tek bir din oluşturma aracı değildir. Bilinmeyen öteki olmaktansa bilenen öteki olmaya çalışmak, karşısındakini olduğu gibi kabullenme ve kendimizi de olduğumuz gibi benimsetmedir. İnsan merkezli ve eksenli bir barış dünyası kurabilmenin ilk adımıdır diyalog. Yoksa başkasının dinini değiştirme girişimi değildir.

    Hıristiyan misyonerler ve müslüman teblig erleri, eğer diyaloğu ‘karşısındakinin dinini çürütüp kendi dinine çekme’ olarak algılarsa diyalog değil monolog olur, münakaşa başlar; hoşgörü ve tolerans unutulur, insani bir meleke olan konuşarak uzlaşma ve birbirine saygı gösterme kültürü rafa kaldırılır. Bazıları, ‘ konuşmak zorunda değiliz’ diye düşünebilir. ‘Onların dini onlara, bizimki bize’ diye ayetle izah getirebilir. ‘Onlardan dost ve veli edinmeyin, sırlarınızı paylaşmayın’ ayetlerine dikkati çekerek diyalog kuranları küfre girmekle suçlayanlara rastlayabilirsinz. ‘Küfür tek milletdir’ diye kestirip atabilirler. Kuran’ın mealinden okuduğu bir kaç ayetle alim kesilebilir, içi boşaltılmış cihad teriminin arkasına saklanıp savaş naraları atabilirler. Diyalog yapmayı her müslüman ve erkeğe helede bu devirde farz olan cihadı dışlamak olarak görebilirler.

    Hem radikallerimiz ( bu terimin absürd olduğunun farkındayım), hem laiklerimiz diyaloğa karşı çıkıyor. Neden acaba? İkisininde gerekçeleri farklı. Birisi Kuran’ı, peygamberimizi ve onun peşinden ayrılmayan Hak dostlarını yanlış okuyor veya hiç okumuyor. Diğeri, diyalog kültürünün bütünleşmeye götüreceğini hissedip dünya işleri karşısında rakip olacakları kabusunu görüyor. Konuşarak anlaşan insanlardan korkanlar, aslında vicdanları konuşmamaya, öğrenmemeye ayarlanmış talihsizler. ‘İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır’ derler. O halde konuşmak ve ortak paydalarımızı dile getirip insan olduğumuzu idrak etmenin ne gibi bir sakıncası olabilir? İnsan olduğunu keşfetmenin getireceği sorumluluklar vardır. İnsanlığını kaybetmemiş her vicdan, insaf, merhamet, adalet gibi duygulara sahip olduğunu farkeder ve şeytaniliğin sesini dizginlemeye çalışır. İnsana yerleştirilen Rabbani letaifler ortaya çıktığı oranda insanlaşırız. Mehmet Akif’in deyimiyle, aksi halde ‘vahşetimizle hayvanlardan daha aşağıya düşer, yırtıcılıkta sırtlanları geçeriz.’ İnsanda iki melekede vardır: İnsanlaşma ve hayvanlaşma, hata aşağıya düşüp canavarlaşma.

    Bazı hakşinas olamayan veya bilmediği için düşmanlık sergileyen Batılılar, özellikle 11 Eylül 2001 miladından başlayarak müslümanları toptan “terörist” , İslam’ı “savaşçı, kan döken” bir din olarak gösterme gayretine girdi. Makalelerini okuduğunuz zaman dehşete düşüyorsunuz. Bu kadar cahilliğe pes diyorsunuz. Bizim radikallerin diyalog kurmanın küfre götüreceğine dair kullandıkları ayetleri, bu Batılı azılı İslam düşmanlarının köşelerinde okuyorum. Bazısının İslam ve müslüman düşmanı olmasına ihtimal vermiyorsunuz, belli odaklardan beslenen psikolojik saldırı bombardımanına maymun gibi taklit ederek düştüğünü hissediyorsunuz. ‘İt itin ayağına basmaz’, ‘bunların topu kafir’, ‘asmak, kesmek lazım’ diyorsanız, vurmadan önce bir konuşun derim. Peygamberimiz ‘ Mazluma da zalime de yardım edin’ dediğinde sahabeler, ‘ mazlumu anladıkta zalime nasıl yardım edeceğiz’ diye merakla sormuştu. ‘Ona doğruyu söyleyerek’ dedi Allah Rasulü. Zalime doğruyu haykırabilmek cihattır. Başka türlü muhatabımızın cehlini, bilgisizliğini, önyargısını değiştirmeniz mümkün değildir. İnsan, bilmediğinin düşmanıdır. Onları toptan düşman olmakla suçlamadan önce onlara bizim doğru İslam’ı ne kadar anlattığımızı ve doğru müslümanın nasıl olacağını yaşantımızla örnek olarak ne kadar tanıttığımızı sorgulamamız gerekir.

    Kuran’ı sadece meal okuyarak anlayacağını sananlar, ne usul bilir nede tefsir ilmi. Ayetin niye indiğini merak etmez. Peygamberimizin hayatını ve inen ayetler karşısında tavrını öğrenmez. Sahabelerin ayetleri nasıl anladığını, Allah dostlarının nasıl yorumladığını duymak istemez. Yukarıda bahsettiğimiz ayetlerin hepsi savaş zamanında inmiş ve savaş durumunda geçerli olan ayetlerdir. Bu tarzdaki ayet örneklerini çoğaltmamız mümkün. İslam barış dini midir, yoksa savaş dini midir? Bu soruya vereceğimiz yanıt aslında neden diyalog yaptığımızı gösterir. İslam, elbette barış dinidir. O halde, ‘ kafirleri öldürün’ ayetleri, savaş gibi olanağanüstü durumlarda geçerlidir. Düşman ülkenizi işgal etmiş, canınızı, malınızı, ırzınızı tehdit ediyorsa karşılık vermeniz gerekir. Zalime susmak ve zulme rıza göstermek zalimliktir ve zulme ortak olmaktır. Kuran’da karşı taraf barış isterse barış yapma, savaşa devam etmeme şartı vardır. Bir insanın ölümünü tüm kainatın ölümü ile eşdeğer gören ve öğretisinin temeline insanı yerleştiren barış dini olan İslam’ın insanları öldürerek, zorla müslüman yaptığını iddia etmek, dinin ruhunu anlamamaktır. ‘ Dinde zorlama yoktur’ ayetini ve paralelindeki hadisleri hepimiz biliriz. O halde neden diyalog yaptığımız insanları zorlayalım? Peygamberimizi Kuran’da ikaz eden Rabbimiz, hidayet verici değil öğüt verici olduğunu hatırlatmış, kendi işine karışmamasını istemiştir. Eğer diyalog sonucu muhatabımızın kalbi insani özelliklerimizden etkilenerek nurlanırsa diyalogun meyvesi de elde edilmiş olur.

    Peygamberimizin diyalog yapmadığını söylemek açıkca onu anlamamaktır. Yumuşaklıkta zirvede olan peygamberimiz 13 yıl süren Mekke hayatı döneminde müşriklerle, Hıristiyanlarla, Yahudilerle muhatap olmuş defalarca kovulduğu kapıyı ısrarla tekrar çalmıştı. Eğer sözünü yumuşaklıkla söylememiş olsa ve affedici olmasa, etrafına insan toplaması mümkün değildi. Dünyanın en medeniyetsiz milletini medeni hale getirirken sabırlı davrandı. 11.5 yıl namaz kılmayı emretmedi. Bedrin, Uhudun aslanlarının kursağında içki vardı; çünkü henüz haram olmamıştı. Hemen haram etseydi, arkasında kimseyi bulamazdı. Önce insan dedi ve insan yetiştirmeye çalıştı. Medine’ye hicret ettiğinde ilk işi, bu beldede bulunan değişik din ve ırk mensuplarıyla bir barış anlaşması yapmak oldu. Tarihe ‘ Medine Vesikası’ olarak geçen bu anlaşma diyaloğun ilk yazılı belgesidir. Akabede kendisine biat etmiş 70 kişiyi gerçek imana sahip yapmak, insani melekelerini geliştirmek için gayret etti. Sevgi halesi hızla büyürken zor kullanmadı. Münafıklara münafıksın, kafirlere kafirsin demedi. Bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkıp saygı gösterdi, onun bir insan olduğuna işaret etti ve şirke düşmesini esas almadı. Barış anlaşmasını bozanlar dışında savaşa çıkmadı. Savaş ayetinin gelmesi, müşriklerin bir avuç müslümanı henüz azlarken yok etmesinden kaynaklandı. Cesaretiyle savaşta en önde savaştı. Necrani Hıristiyanlarıyla barış anlaşması yaptı. Barışı bozan Yahudilerle, Hıristiyanlarla savaştı, ama aynı anda savaşı bozmayanlarla barış içinde yaşadı, diyalog kurdu. Hz. Ali kuyumculuk yapan bir Yahudi ile ticari ilişkiye girebiliyordu; peygamberimizde zırhını bir Yahudiye teslim edip borç almıştı. Hayber savaşından sonra kendisine keçi pişirip getiren Yahudinin ikramını kabul etti., o tarihte henüz müslüman olmamış bir Yahudi olan Safiye annemizi eş olarak kabul etti. Bunlar hoşgörü ve diyalog değilde, nedir?

    Bazı zavallılar haşa peygamberimizi o dönemde zayıf olduğu için ‘takiye’ yapmakla suçluyor ve siyasi davrandığını ileri sürüyor. Medine Vesikas’ında din ve vicdan özgürlüğünün temelini atan peygamberimiz 10 yıl sonra yaptığı hacdan sonra irad buyurduğu veda hutbesinde insan hakları beyannamesini kendisini dinleyen 30 bin sahabeye anlatıyordu: Arapın aceme, acemin Araba üstünlüğü yoktur, siyahın beyazdan, beyazın siyahtan farkı yoktur, üstünlük takva ile Allah’an korkma ve saygıda olur.’Kadınlar size Allah’ın emanetidir’ diye başlayan beyanname kadın hakları konusunda tarihi bir vesikadır ki, o dönemde Batı’da kadının ruhunun olmadığı için insan bile olamıyacağı tartışılıyor, O gelmeden önce Araplar kız çocuklarını diri diri gömüyordu. Batı dünyası, peygamberimizin 14 asır önce çizdiği çerçevede insan hakları beyannamesini ve kadın haklarını keşfedeli henüz 30 sene bile olmadı. Kanada 1982 yılında İnsan Hakları’nı anayasallaştırdı. Halen bu seviyeye gelemeyen onlarca Batı ve Doğu ülkesi var. Milyarlarca onun sunduğu barış mesajına muhtaç insanla ömrü az kalmış bu dünyada yaşıyoruz. Hudeybiye barışını bozan müşrikler nedeniyle Meke’yi fetheden peygamberimiz, o tarihte tamamı müşrik olan Mekkelilerden ganimet almadı, evlerine, mallarına dokunmadı, ‘Ebu Süfyan’ın evinde olan emniyetdedir’ diyerek herkesi affettiğini ilan etti, garip bir fetih yaptı, kan dökmedi. İşte bu Mekke, kısa zamanda tamamen müslüman oldu. Zorla değil sevdirerek, öldürerek değil affederek…

    Dört büyük halifeden başlayarak ecdatımız Selçuklu ve Osmanlı’nın kılıçla kan dökerek, savaşarak İslamiyet’i yaydığını iddia etmek, tarihi bilmemektir.130 bin sahabenin sadece 26 binin mezarları Mekke ve Medine’dir, geriye kalanların çoğunun mezarı meçhuldur. Sadece Çin’de 260′dan fazla sahabe mezarına rastlanmış. Bunlar dil bilmezlerdi. Tek başlarına gittiler, arkalarında ordu yoktu. Pek çoğunun elinde ise kılıç yoktu. Hüsam Bin Abbas’ın mezarı Çin ile Kazakistan arasındadır. Halid Bin Velid Özbekistanda yatar. Daha nicelerini dilinde sadece hakikat sözü ve iman ışığı vardı. Gerçek imanı elde etmişler ve dünyaya meydan okumuşlardı. Ama İslam’ı sevdirerek, yaşayarak öğretmeyi yeğlediler. Emevilerden halife Velid döneminde Şam’da yapılan Dımeşk camisi küçük gelmeye başlamış ve Araplıklarının ve dinlerinin üstün olduğu düşüncesiyle komşu kiliseyi yıkarak camiye birleştirmişlerdi. Bu durumu Hıristiyanlar bir sonraki adil halife Ömer Bin Abdülaziz’e şikayet ettiler. Halife, çok büyük tartışmalara yol açan tarihi kararını aldı ve camiyi Hıristiyan haklarına tecavüz ettiği için toptan yıktırdı. Ubeydullah Bin Cerrah, Bizans ordusu karşısında Suriyeli Hıristiyanlarının emniyetini koruyamayacağı gerekçesiyle topladıkları cizreyi geri iade etti. Bu ince adalet anlayışını gören pek çoğu müslüman oldu ve Bizanslara karşı müslüman saflarında çarpıştılar. Adalet, gerçektende mülkün temelidir. Adalet olmayan yerde zulüm vardır. Eğer biz zalimsek Allah ne diye başka bir zalimi tard edip bizi başa getirsin. Zalimlerin sonu cehenemdir. Zulmü engelleme, hayrı emretme ve şerri men etmeyi misyon etmişlerin üzerine düşen görevdir.

    Selçuklu devletlerinin temelinde Hoca Ahmet Yesevi’nin alperenleri vardı. Sarı Saltuk, henüz 10. asırda Anadolu’ Rum’, İstanbul, ‘ Bizans’ iken Romanya’ya ulaşmış, buraya otağını kurmuştu, mezarı Babadağ’dadır. Tatarların müslüman olmasına vesile olan bu Hak dostu, diliyle haliyle temsil gücüyle irşatda geçmiş peygamberleri kıskandıracak derecede muvaffak oldu. Peşinden gelecek orduyu beklemedi, hiç aklına bile gelmedi. Bir milyona yakın Yesevi alpereni Anadolu’yu Türkleştirip müslümanlaştırırken kılıç kullanmadılar. Kılıçlar zalim Haçlı ordularınaü Bizansa, halkı ezmeye çalışanlara karşı havadaydı. Asıl fethi yapanlar dervişti. Geyikli Baba, Somuncu Baba, Emir Baba ve daha niceleri… Anadolu’ya Selçuklular geldiğinde zemini hazırladılar, gönüllere müslümanın nasıl bir barış ve adalet misyonuna sahip olduğunu yaşantılarında ispatladılar. Savaş, Bizansın ordusuyla sadece müslümanların değil hıristiyan halklarının yardım edin mektupları ve yakarışları karşısında adaleti sağlamaya çalışan Alparaslan’ın onların üzerine çullanmalarına engel olmak istemesi nedeniyle çıktı. Anadolu’ya akın etmeyi planlamayan Alparslan, mecburiyetden onların hamisi olmak zorunda kaldı. Yoksa kesinlikle ilk kanı döken onlar olmadı. Kan dökmeye değil gönüllere İslam güneşini yansıtmaya gelmişlerdi. Zaten halk onları Bizanslılara karşı tercih etmeseydi, zoraki fetih kalıcı olamazdı. Bazıları Anadolu Rumlarının Selçukluyu ülkelerine çağırmak için adeta yalvardığını unutuyorlar. İşgal amaçlı fetih asla yapılmadı.

    Osmanlıda adalet anlayışı ve müsamaha peygamberimizden besleniyordu. Sırp Kralı, Macarlarla Osmanlılar arasında tercih yapması gerektiğinde Osmanlıları seçmiş ve kızını 2. Murad’a gelin olarak göndermişti. Sırp gelin müslüman olmadı. Aynen Dracula adıyla meşhur Romen Voyvodasının oğlu Vlademir Spec’in Fatih’i Enderun’daki 6 yıllık sınıf arkadaşı olmasına rağmen müslüman olmadığı gibi. Fatihle aynı hocalardan Akşemddin’den ders alan Dracula’nın müslüman olmak için zorlanmayışı atalarımızın hoşgörü seviyesini gösterir. Drcaula Osmanlı elçilerini kazığa oturtana kadar Fatih sabretti. Ancak adaleti sağlamak için Macar Kralına sığınan Dracula’yı teslim aldı, yargılattı ve idam etti. Fatih ile bir Yahudinin eşit şatlarda yargılanması ve Fatih’in elinin kesilmesine Kadı İlyas tarafından karar verilmesi karşısında adalet anlayışına hayran kalan yahudinin müslüman olması tamamiyle gönüllü olmuştur. Bosna fatihi Fatih Sultan Mehmet, Bosna’daki Hıristiyanlara gönderdiği fermanda ki halen orada kilisede asıldır, Hıristiyan tebanın kiliseleri, din adamları ve inanışlarının koruması altında yemin içerek vaat ediyor, aksine davranış sergileyenlerin karşısında kendisini bulacağını vurguluyordu. Osmanlı’nın en büyük veziri Sokullu Mehmet Paşa’nın Sırp kardeşinin aynı tarihte Sırbistan’da Başpiskopos olması, hoşgörü ve diyaloğda ecdatımızın ne derece ileriye gittiğini gösteren örneklerdendir.

    Osmanlı’nın temelinde Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Ahi Evren, Hacı Bektaş Veli ve Şeyh Edibali mayası vardır. Bu maya, gücünü insan sevgisinden ve yaradılanı Yaratandan dolayı hoş görmekten alır. Bazıları ecdatımızın sadece kılıçla fetih yaptığını sanıyor. Akıncılarımızın Macar hanımlarla gönül eğlendirirken, acı kaba kuvvetiyle gücünü zorla kabul ettirdiğini, yanlış çekilmiş tarihi Türk filmlerinin bilinçaltında oluşturduğu yanılsama ile benimsiyor. Akıncılar, esasen bir dervişler tekkesiydi. Onlar, İslamiyeti doğru yaşayarak anlatan ilk göçmen Türklerin koruyucusu, paratöneriydi. Barış zamanının güvercinleri savaş zamanınn kartallarıydı. Osmanlının temelinde Dursun Fakihlar vardır, dervişane hizmet eden muhabbet fedaileri vardır.Onlar İstanbul’u Fatih fethetmeden zaten fethetmişti. İstanbul’un her köşe başında müslümanlığı doğru yaşıyan bir müslüman esnaf, bir sade vatandaş, bir eren bulunurdu. Halk, müslümanların adaletini, barışçı tutumunu bu insanların hayatında görmüş ve sevmişti, bu nedenle zulmeden haçtan ise Osmanlı sarığını başlarında görmek istediler. Hiçbir kale yoktur ki içten fethedilmeden gerçek fetih yapılabilsin, gönüller fethedilmeden yapılan sadece işgaldir. Aksi halde 450 sene Balkanları, Ortadoğu’yu, Arabistan’ı, Kuzey Afrika’yı Doğu Avrupa’yı sulhla idare eden atalarımızı anlamamız mümkün değildir. Onlar diyalog kuracak gönüllere sahip olmasalardı, muhataplarının kalbinde kıvılcımlar çakamazlardı. İçte derin dışta fatihdiler.

    Kuran’dan ve peygamberimizden beslenen ecdatımızın ehli kitapla diyalogları, çok kültürlü, çok dinli Osmanlı toplumunu barış içinde uzun yıllar idare etmesini sağladı. 450 sene Osmanlı gibi Irak’ta tek damla kan dökmeden huzuru sağlamak bugünün insan hakları şampiyonu olduklarını, demokrasi getirdiklerini iddia edenler için imkansızdır. 30 sene sağlasınlar adımı değiştireceğim. Halbuki Hz. İsa, insan sevgisi eksenli bir din anlayışı getirdi, O ‘ barışın prensi’ydi, savaşın aracı değildi. Bu bağlamda gerçek Hz. İsa’yı onlara diyaloğla anlatmalıyız. Üç çeşit hıristiyan veya Musevi var: İlk kısım İslam düşmanıdır, kalbi kararmış, gözünü kan bürümüştür. Bunlarla diyalog kurmak mümkün değildir. Papa 2. Jean Paul’un 1980′de itiraf ettiği gibi diyalog derken asıl gayeleri misyoner çabalarla Hıristiyanlığı yaymaktır. İçlerinde safderun misyonerler, insaf sahipleri bulunabilir, ancak genellikle ‘en iyi müslüman ölü müslümandır’ düşüncesindeler. İkinci gurup tarafsız kalır, demokratım der, ne fayda verir nede müslümanlara zarar verir. Üçüncü bir gurup var ki, vicdan sahibidir, insani melekeleri kuvvetlidir. Sizdeki insani özellikleri gördüğünde takdir eder, hatta yardım eder. Aynı Allah’a inandığımızı kabul eder ve inanışların dünyaya barış ve huzur getirmek için geldiğine inanır. Kilisede vaaz veren bir papaz ise, cemaatine Hz. İsa’yı iyi tanıyamadıklarını ve Rablerine kulluk edemediklerinden yakınır. Ahlak sahibidir. Müslümanlarda aynı ahlaki müşahade ederse, Kilisesini, evini, kalbini size açar, açık görüşlüdür. Bu kısım insanlarla diyalog kurulması, sonuç vericidir. Demokratım diyenlerde sizi dinler. Eğer bunları kafir diye kesecek, cihat ilan edecekseniz, imanınız size insanlık kazandırmamış demektir. Cihadın büyüğü nefsinize karşı yapılandır. Şahısların zaten devletlere cihat ilan etmeye hakkı hukuku yoktur. ‘Size zarar vermedikçe onlarla harp etmeyin’ diyen Kuran, hep barışı anlatır. Peygamberimiz, barış ortamı içinde yaşıyorsanız Medine Vesikası ve Hudeybiye’deki gibi davranmayı salık vermiştir.

    Kuran’da ehli kitap ayrı bir kategoride ele alınmış, müşrik ve kafirler ayrı zikredilmiştir. Oysa şirk koşma konusunda eğer Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu diyorlarsa bu ortak koşmaktır. İçi küfürdür. Buna rağmen kafir olarak nitelendirilmemeleri ehli kitabın insaniyeti bulma konusunda ilahi mevhibelerin kırıntıları ile beslendikleri için daha elverişli olmalarından kaynaklanıyor. Ayrıca tarih boyu ehli kitap içinde Allah’ı hakkıyla tanımış ve ona kulluk etmiş pek çok insan vardır. İslam’ı tanıma ve peygamberimize itaat konusunda önlerine pek çok engeler konduğu için hakiki davete ulaşmaları zordu. Bu tam bir fetret dönemiydi. Bugün internet ve teknoloji gelişmesine rağmen İslam ve müslümanı terör kategorisine koyarak engeller icat eden fesat çeteleri bulunuyor. Yaşadığımız döneme bu itibarla yarı fetret dönemi diyebiliriz. Allah’ın bir olduğunu bulan, ama peygamberimizi bulamayan pek çok ehli kitapla aynı dünyada yanyana yaşıyoruz. Bazıları Allah’ın sıfatlarında hata etsede Allah’a iman konusund abelki bizden daha kavi ve sevgili bir kul olabilir. Bilemeyiz. Bu kısımdan ehli kitapla komşu olmamıza rağmen diyaloğsuzluğumuz nedeniyle kalbimizin, ruhumuzun ulaştığı barışı, huzur dininin mahiyetini anlatamıyoruz. Aradaki bariyerler bir türlü kalkmıyor. Halbuki bu insanlardan sorumluyuz. Ahiretde yakamıza yapışıp, ‘ benle neden diyalog kurmadın’ diye hesap sorarsa hesap veremeyiz. Diyaloğa onların olduğundan daha fazla bizim ihtiyacımız var. 1.3 milyar müslüman, bugün karar verilen yuvarlak masalarda bir sandalye verilip fikrine başvurulmuyorsa şapkayı öne alıp düşünmelidir. İslamiyet’in neler sunduğunu doğru olarak anlatabilirsek, savaş rüzgarları esen ülkelerde, beldelerde sulh adacıkları oluşabilir. Veya ahirzamanın dehşetli yıkıntı dönemi öncesi yıkıntı girdaplarının önünde bir dalgakıran olabilir. 21. yüzyılda dünya barışını sağlayacak olanlar ve global sorunlara çözüm bulacaklar, insana hizmeti eksenlerine alanlardır. Müslümanların, bu bağlamda insanlığa insanlığın ne olduğunu anlatma gibi bir borcu vardır. Mutlaka dinleyen bulacaklardır. Çünkü Allah muhabbetlerinin dengi muştak gönüller de yaratmıştır.

    Tüm örneklerde gördüğünüz gibi başka dinin mensuplarıyla diyalog kaçınılmazdır. İslam güneşine, ipine sımsıkı sarılanların korkacakları bir şey yoktur. Eğer Hak davalarını temsil edemiyorlarsa veya adları müslüman kendileri değilse sözümüz meclisten dışarıdır. Kraldan kralcılık yaparak, peygamberd camide gözü olmadığı halde müslüman geçinenlerin, müslümanların diyalog girişimlerine kızmasına da hiç gerek yoktur. Abesle iştigal ediyorlar. Maskeleri sırıtıyor. Muhabbet fedailerinin husumete, düşmanlığa vakti yoktur. Aç kalbini ummanlar gibi, faydalandır kalbinin derinliğindeki ışıktan, nur huzmesinden herkesi ki, insan olmanın gereği budur. İman insanı insan eder, belki de sultan eder. Kalbinde nur değil fitne taşıyanları, nefsine zulmedenleri medenice ikna etmek ne kadar zor olsa da, diyalog erleri, yumuşaklıkla, sabırla, affetmekle, dövene elsiz, sövene dilsiz, biraz gönülsüzde olsa kapılarını herkese açmakla mükelleftir. Diyaloğa karşı çıkan insanın önce kendi nefsiyle diyaloğa ihtiyacı vardır. Yunus misali,
    içindeki ‘ bir ben vardır benden içeru’yu bilen, Rabbini tanır, Rabbini bilen iman eder, sevgi dolar ve insanlığın gereği olarak insaniyetin barışı, selameti için çalışır.

  238. baris dogru
    Ağustos 8, 2007, 5:16 pm

    BIRDE BU YAZI ALINTIDIR AMA DUYGULARIMI YANSITIGI ICIN BURDA YAZDIM YANI BENIM KENDI FIKRLERIMDE OLSA BASKASI TARAFINDAN YAZILMISTIR YAZANDAN ALLAH RAZI OLSUN KONU BILGI USTUNLUGU DEGIL DINI ALLAHA HAS KILMAKTIR COK BILGIDI OLUPTA ESEK OLANI BILIYORSUNUZDUR EN KOTUSUDE AGZI BOYLE OLAMAK BEN SOYLERIM BEN BILIRIM
    Kişide olmayınca hayâ ile edeb, Okusa, âlim olsa yine merkeb, yine merkeb.” (Necip Fazıl Kısakürek)

  239. ZAVALLI
    Ağustos 10, 2007, 11:24 am

    FETHULLAH GÜLEN ÇAĞDAŞ BİR BELAM BİN BAURA DIR

    BELAM BİN BAURAYI OKUYUN

    FETHULLAH GÜLENİN NE OLDUĞUNU ANLARSINIZ

  240. baris dogru
    Ağustos 10, 2007, 8:17 pm

    BEL’AM

    Arapça olmayan bu isim, bir başka lisandan (büyük ihtimalle İbranice’den) geçmiş bir kelimedir. İsm-i has olarak kullanılır. Bel’am bin Bâura’nın kıssasıdır. (1) Önce Bel’am ile ilgili ahkâmın istibat edildiği âyet-i kerimelere dikkat edelim: “(Ey Muhammed!) Onlara, o kimsenin haberini de oku ki, biz kendisine âyetlerimizi vermiştik de o, bunlardan sıyrılıp çıkmış, derken şeytan onu arkasına takmış, nihayet azgınlardan olmuştu. Eğer dileseydi, onu bu (âyetler)le yükseltirdik. Fakat o yere saplandı, hevâsına uydu. Artık onun sıfatı o köpeğin hâli gibidir ki, üstüne varsan dilini sarkıtıp solur, yahut kendi hâline bıraksan yine dilini uzatıp solur. İşte âyetlerimizi yalan sayanlar gürûhunun sıfatı budur. Artık sen (Ey Muhammed!) kıssayı onlara anlat. Belki iyice düşünürler.” (2)

    Âyet-i kerimede kıssanın “onlara” anlatılması emrolunmuştur. Kadı Beyzavi “Onlardan murad, yahûdilerdir” hükmünü beyan ediyor. (3) Tefsir-i Mücahid’de de, Bel’am b. Bâura’nın ismine rastlıyoruz. (4) Müfessirlerin büyük çoğunluğu; Hz. Musa (as)’ya karşı mücadele veren bir âlimden söz etmektedirler. Tâbir-i câizse Allah (cc)’ın peygamberlerine karşı, Allah adına mücadele veren ve halk katındaki itibarını bahane ederek “tevhid” mücadelesine karşı direnen bir azgın!..(5) Bir kısım müfessirler, bu âyet-i kerime’nin, Ümeyye b. Ebü’s-Salt hakkında nâzil olduğunu beyan etmişlerdir. Bu zâtın da; Hz. Muhammed (sav)’e nübüvvet görevi verilmeden önce “hanifler”den olduğu, Allahû Teâla (cc)’nın kısa bir süre içerisinde peygamber göndereceğini söyleyip durduğu halde, gurura kapılıp iman etmediği bilinmektedir. Bu iki rivayetin dışında, dört rivayet daha mevcuttur.(6) Ancak bütün rivayetlerdeki ortak yön; bir şahsı tariften çok, onun mahiyetini ortaya koyar.(7) Zira sebebinin hususi olması, hükmün umumî olmasına mani değildir.(8) Kıyamete kadar “bel’am” ve onun vazifesini yapan bütün şahısların keyfiyetleri ortaya konulmaktadır.

    Kitab-ı Mukaddes’te “Beor oğlu Bel’am”ın kıssası yer almaktadır. Hz. Musa (sa)’ya karşı “Allah (cc)’m dini adına” savaşan bu tip üzerinde ne kadar durulsa azdır. Çünkü insanları; “Allah (cc) adını kullanarak” aldatan, hevâ ve heveslerini tatmin için “tevhid akidesini” tahrip eden bel’am’ın etkisi korkunçtur. İslâm topraklarında, kâf’irlerin istilâsını hazırlayan güç, “bel’am”dr. Afganistan’da Babrak Karmal’ın kurduğu, “Ulemalar Yüksek Konseyi”, bel’amın nasıl müesseseler haline geldiğini göstermiştir. Diğer İslâm topraklarında da durum bundan farklı değildir. Allah (cc)’ın indirdiği hükümlere karşı ayaklanan ve İslâm’a küfreden yönetimlerle, (yani tâğûtî güçlerle) din adına uzlaşan ve müslümanları da “Allah (cc) adını kullanarak” aldatan, (Kur’ân’daki ifadeyle) “köpek sıfatlı” kimselerin ortak ismi bel’amdır. Dikkat edilirse “kuduz” mikrobunun beyin üzerindeki etkisi, bütün vücudun ilgisini, uzuvlardan koparmaktı. Bu köpek sıfatlı kimseler de; Allah (cc)’ın indirdiği hükümlerin bir kısmını kabul, bir kısmını “zamanın değişmesi” gerekçesiyle sükûtla geçiştirirler. Günümüzde, başta resmî ideolojiyi kabul eden ve İslâm’ı o ideolojiye·hizmetçi kılmaya çalışan müesseseler olmak üzere, binlerce bel’am vardır. Bunlar “çok dindar” görünmekle birlikte, tâğûta itikad ve iman etme noktasında titizdirler. “Ulu’lemr” kavramını, İslâm’a karşı ayaklanan güçlere izafe ederek, mü’minleri yanıltırlar!..

    Mü’minler, bel’am’a karşı uyanık olmak zorundadırlar. Bel’am, “Allah (cc) admı kullanarak” insanları aldatanların ortak ismidir. Şahısperestlik hastalığı tedavi edilemediği müddetçe, bel’amların tuzakları ortadan kaldırılamaz.

  241. baris dogru
    Ağustos 10, 2007, 8:20 pm

    zavalli nikli arkadasin belam dan bahsetmesi uzerine hani olur erinirsiniz diye bulup yapitirdim .. allahin hepimize dogruyu gostersin bize yardim etsin amin ve bizler bu tuzaklara dusmeyelim

  242. gerçekler
    Ağustos 11, 2007, 4:19 pm

    ceyhun…..

    Oh be Barisdogru Kardeş Helal Olsun Gerçekten Çok Mutlu Oldum Her Ne kadar sen Yazmamış Olsanda Yukarıda Ağustos 8th, 2007 at 4:49 pm tarihli yazın Beni Çok Mutlu Etti Sonunda Anladınız ki Kuran İncelemesi Sırasında Kuranın Siyak Ve Sibak Bütünlüğü İçinde Hangi Devirlerde Hangi Durumlarda Ne Şekilde İndiğini Kimleri kapsadığının Nasıl İncelenmesi Gerektiğinin Farkına Sonunda Vardın….
    Elbette Yukardaki sorulara cevap verememişsin zaten kalbi Olan hiçbir adamın O Sorulara Zıt bir cevap vermesi düşünülemez…
    Şimdi Devam Edelim Mükemmel Bir Çalışma Yapmışın Ayetleri İncelemişsin
    A- Sadece Yahudilerden bahseden ayetlerden bazıları:
    B- Kur’an’da sadece Hıristiyanlardan bahseden ayetlerden bazıları:
    C- Ehl-î Kitap’ın hem Yahudilerin hem de Hıristiyanların İslam’a aykırı ortak fikirleri:
    D- Ehl-i Kitap’m İslam’a karşı tutum ve davranışları
    F- Müslümanların Ehl-i Kitap’a karşı davranışları nasıl olmalıdır:

    Mükemmel Bir Şekilde İncelemişsin Fakat Bunları Alırken çok Büyük Bir Hata Yapmışın Ya F den sonrasını Buraya Aktarmamışın Ki Bunu düşünme bile istemiyorum yada Bu Yazının Yazarı Bilerek Ayetleri burada kesmiş devamını getirmemiş
    Şimdi F Seçeneğine bakıyoruz

    F- Müslümanların Ehl-i Kitap’a karşı davranışları nasıl olmalıdır:

    1- Müslümanlar Ehl-i Kitap’ı dost edinemez:
    * Bakara, 2/107,120,157
    * Al-i İmran, 3/100
    * Nisa, 4/44,138-139
    * Maide, 5/51,55-58
    * Enfal, 8/73
    * Tevbe, 9/71
    *Hud, 11/112-113
    *Casiye, 45/19.

    2- Ehl-i Kitap’ı İslam’a davet etmek bir görevdir:
    * Bakara, 2/41-42,
    * Al-i İmran, 3/19-20, 64, 70-71, 85, 97-98
    * Maide, 5/15,19,59, 68,97-98
    * Nisa, 4/47
    * Tevbe, 9/29
    * Nahl, 16/125
    * Ankebut, 29/46-47.

    Şimdi Burada Çok Büyük Bir Hata Yappılmıştır
    F Seçeneğinide İkiye ayırmak zorundayız
    1-Ehli Kitap İçinde Zalim Olan Zulmeden Kesim
    ikincisi
    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8)
    Ayeti Nazarınca
    2-İnsanlara Zulmetmeyen Doğru Dürüst ehli kitap İnsanları

    Bunu Böyle İncelemek Zorundayız Ve Bu Böyledir Çünkü Bu Şekilde İncelenmeyince İnsan Birçok Paradoksa Düşmüş Oluruz Misal
    Şu Ayeti Örnek Göstermişin Müslümanlar Ehl-i Kitap’ı dost edinemez:
    Şimdi Bu Ayeti Baktığımızda Bütün Ehli Kitabı Mı kapsıyor Yoksa Bir Kısım ehli Kitabı mı kapsıyor Sana Soruyorum Eğer bütün ehli kitabı kapsıyorsa biz Müslüman Olmayanlarla dost olmaktanda öte nasıl evlenebiliyoruz ve buna izin veriliyor.Haşa Senin Dediğin Gibi İncelersek Hata yapmış Olur Ve küfre Girmiş Oluruz O yüzden Dikat etmeliyiz Şimdi Ben O yarım bırakılan F şıkkını tamamlıyorum

    F:Müslümanların Ehl-i Kitap’a karşı davranışları nasıl olmalıdır:
    1:Zalim Olanlara Ki Onu Sen Açıklamışsın

    2:Bize Zulmetmeyen Ehli Kitaptan Kimseler

    Efendimiz (SAV) için:“ Sen yalnızca Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli biri olsaydın kesinlikle etrafından dağılıp gitmişlerdi.(Ali İmran, 159)

    – Hz.İbrahim (AS) için: Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi (Tevbe,114)

    – Hz.Şuayb (AS) için: “Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın. (Hud,87)

    – Hz.Musa (AS) ’mı, Firavuna gönderirken: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Taha, 44)

    – Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.(Nisa,90)

    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61)

    -De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: ‘Şahit olun biz müslümanlarız’. (Ali İmran,64)

    “İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: ‘Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.’ (Ankebut,46)

    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8)

    Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. (Nisa,36)

    Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir. (Teğabün,14)

    DİKKAT
    “Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez.” (Ali İmran,75)
    ve
    Ehl-i Kitabın hepsi bir değildirler. Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir ümmet (topluluk) vardır ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okurlar.(Ali İmran,113)

    GÖRÜYORMUSUN EHLİ KİTABIN HEPSİ BİR DEĞİL

    Bilmem Bir Şeyler anlatabildimmi Yukardaki ayetlerin tefsirlerine bir bir bakılarak yayınlanmıştır onlarıda yayınlayabilirim ama kr@l abim kızıyor o yüzden mesajı verebildiğime inanıyorum inşallah
    Size acizane de bir tavsiyede bulunayım Lütfen Mevlananın hayatını okuyun ve onun Hoşgörüsünü Görün Anlayın Misal Birkaç Örnek Veriyim duramıyacam

    Bir gün Konya çarşısından geçerken, karşılarına bir papaz gelmişti. Papaz, Mevlâna’yı görünce eğilerek sevam verdi. Mevlâna Hazretleri daha fazla eğilerek karşılık verdi. Papaz doğrulunca baktı ki, Mevlâna hala saygı duruşundadır. Sonunda görüşüp ayrıldılar. Biraz ilerledikten sonra, Mevlâna yanındakilere:

    -Şükür Allah’a tevazuda papazı yendik, demişti.

    Görüldüğü üzere bazen taşı gediğine oturtarak, bazen tevazu göstererek, başka dinden olan insanları bile olduğu gibi kabul ederek işe başlamış ve kısa zamanda hidayetlerine vesile olmuştur. Hattâ Mevlâna’nın cenazesine Rum ve papazlardan iştirak edenler olmuştu. Bazı münasebetsizler: “Hıristiyan müslüman cenazesine gelmez, niye geliyorsunuz?” dediler.

    Onlar da: “Biz peygamberimizi bu zâttan öğrendik.” cevabını verdiler.

    Yine bir gün papazla karşılaştılar. Mevlâna selam verip eğildi. Papaz sordu:

    – Ben hıristiyan olduğum halde niçin selam verdin ve eğildin.

    – Ben senin şahsına değil; Allah’ın sendeki tecellisine; sendeki, Allah’tan kutsal emanet olan ruha selam verdim, deyince papaz sanki yeniden doğmuş gibi şehadet getirip müslüman olur.

    http://www.kevser.org/icerik/Biyografiler/Alimlerin_Hayati/Alim%20Mevlana.htm

    İşte böyle Aslında O kadar Asılsız İddialarda Bulunuyorsunuz ki bakıyorum arkadaşlara süper yazılar yazıyorlar bilgili gözüküyorlar ama nasıl bu hataya düşebiliyorlar anlamıyorum Yazıları Lütfen Başka saçma sapan yerlerden bulup getirmeyin yani bu gün bu cemaatte zaman gazetesinin trajına bakarsak 750 bin benim gazete almadığımı filanda düşünürsek 1 milyona yakın kişi var kolay mı bunları bi arada tutmak elbette bunlarda sizin gibi başkaldırış yapıp soru soruyorlar misal ben Süper oturttuğum zamanlar olurdu abileri bu sizin yazılarınızla ama onlar onlar olmazsa daha büyükleri açıklayınca mevzuyu durumu anlıyorsunuz yoksa bu kadar çelişki olan cemaatin içinde bir milyon kişinin olması tuhaf olmazmıydı

    selametle kalın

  243. gerçekler
    Ağustos 11, 2007, 4:29 pm

    ceyhun….

    BEL’AM mevzuu ise sadece bir iddiadır cevap vermiyorrum yani daha öncedende bilmeyenler örnek verdi ümmet 73 fırkaya ayrılacak 1 i kurtulacak dedi bunun daha önce yaşandığını söylediiğimde de bi daha yüzünü göremez olduk müfterinin bu da bi düşüncedir ama tabii örnekleri yoktur yukarda da görüyoruz saygı duymak lazım tekrar tavsiyem lütfen yunusu mevlanayı okuyun
    Merve Kozan kardeşime teşekkür ediyorum
    Zavallı Kardeşim Zavallılık yapmadan Misaller vererek konuş

    Yaradılanı Sevdik Yaradandan Ötürü İşte bütün mesele bu kardeşler
    tabii bazı dar göüşlü insanlar keşke bu Derinliklerde boğulup gitmesinler ister gönlümüz

  244. baris dogru
    Ağustos 11, 2007, 5:58 pm

    gerçekler Says
    Diyalog Karşıtlarının ‘Kuran ve Sünnet’noktasındaki Çelişkileri
    ys:
    Ağustos 8th, 2007 at 3:27 am SORU (1)
    ‘Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.’(Maide,51)
    Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı? (((EVET BUTUN HIRISTIYAN VE YAHUDILERDEN BAHSEDIYOR DIYELIMKI DEGIL ZULMEDEN HIRISTIYAN VE YAHUDILERI KAST EDIYOR DIYELIM ..SU ANKI HIRISTIYAN ALEMININ YAHUDI ALEMININ YAPTIKLARIDA ZULUMDUR YER YER SILAHLA YER YER KULTUR DEGISTIRMEYLE KARIKATURLE KITAPLARLA YER YERDE KUFURLE ZULM EDIYORLAR BUGUN TICARETLE TELEVIZYONLARLA BASIN YAYINLA HER TURLU ISLAMA ZULM EDILIYOR KARDESIM YILLARDIR FILISTINDE OLANLAR YAHUDI ZULMU DEGILMIDIR NE ZAMAN GECERLI OLACAK BU AYET, TAKI IRAKLIYA TECAVUZ EDEN SENIN BACINADA EDINCEMI )))
    Bakınız Elmalı hamdi Yazır Tefsiri bu Ayeti kerime için ne diyor:
    ‘Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki ‘Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız’ buyurulmamış, ‘Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz’ buyurulmuştur. Çünkü ‘Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.’(((EVET DOGRU SIZINLE SAVASMAYAN BUNLAR SAVAMIYORLARMI DAHA DUN BUSH DEMEDIMI HACLI SEFERLERI BASLAMISTIR .. ZATEN HEP SAVASTALARKI HER TURLU HEMDE SILAHLI VE SOGUK BU DIYALOG BILE SOGUK BIR SAVASTIR AMA KORLER GORMUYOR GUNUMUZUN GAZETELERINI OKUSANIZ BUNU GOREBILIRSINIZ YANI DAHA DUN KAFIRLER SENIN ULKENDE BILE ALLAHIN HUKUMLERINE HAYIR DERKEN ISLAMA ZULM EDMIYORLARMIYDI BIRAK HIRISTIYAN YAHUDI ALEMI MUSLUMANIM DIYENLER BILE BU DINE ZULM EDIYORLAR NEDEN CUNKU HIRISTIYANLARININ SAVASLARINI KAZANMALARINDAN DOLAYI INGILIZLERIN EZELI OYUNUNUN BIR PARCASIDIR ISLAMI YIKMAK ISTEYENLER ONCE ICTEN BASLATIRLAR VE SAVASI KAZANIYORLAR SENIN ULKENDE NE MUSLUMANLIK NE SORUYORUM BUNA CEVAP VER ?????????????? CEVAP VER OLDUMU …SENIN SHOW TVINMI ASKERINMI MECLISINMI ISLAM DINININ NE YI KALMISKI GUNUMUZDE KUFREDIYORLAR DININE PEYGAMBERINLE DALGA GECIYORLAR YILLARDIR HER YERDE ZULM EDIYORLAR DAHA NE YAPSINLAR ISLAM SAVAS HALINDEDIR PEYGAMBERIMIZIN OLUMUNDEN BUYANA OYLEDIR BAKIN TARIHE KARDESIM))) (Mümtehine, 60/ buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik (((HASA KIMSE HIRISTIYANA IYLIK EDMEYIN DEMIYOR BIZLERINDE ARKADASLIK ETIKLERIMIZ VAR AMA SADECE BU KADAR TEVHID BAKIMINDAN DOSTLARIMIZ DEGILLERDIR YER YER ISLAMIDA ANLATIYORUZ)))etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları (dost edinmekten, yardaklık etmekten )(((BIZDE DEMIYORUZKI KOMSUMUZ HIRISTIYANSA KONUSMAYALIM TABIKI ALLAH C.C HIC BIR IYILIGI ZAHI ETMEZ AMA BUNLAR SAHSI DIR OYLE OLSA YANI HER GORDUGUN HIRISTIYANI OLDURMEN LAZIMKI BOYLE BIR SEY YOK ZATEN BIZDE DOST EDINMEKTEN YARDAKLIK ETMEKTEN BAHSEDIYORUZ AMA SIZ YAZILARI OKUMUYORSUNUZ SADECE YAZIYORSUNUZ))) yasaklanmışlardır.’
    Şayet, sizin dediğiniz anlam çıksa idi, yani her hrsitiyan ve her yahudi ile düşman olunması gerekse idi, o zaman, Kuranı Kerim neden Ehl-i Kitabtan kız alınmasına cevaz vermiş olurdu? (Maide,5) ve onların yemeklerinin yenmesini helal atfederdi? (Maide,5) .
    Sizin mantığınıza göre, ehl-i Kitab ile dost olmayın ama kızların alın mantığı ortaya çıkarki, bu mantık ile -yüzbin defa haşa- sanki Kuranı Kerim birbiri ile çelişiyor mantığı çıkarki, aslen çelişen Bu Ayetleri bir bütün olarak değerlendirmeyen((( CELISKI YOKTUR SADECE FETULLAH HOCA KIZ ISTEMEYEMI GITTI O ZAMAN BIZ DERIZKI TAMAM DOGRUDUR KIZ ISTEDI ODA AYETE UYARSA EYVALLAH BU AYETIN BU KONUYLA ILGISI YOK SIZ KISI YANI ZATLAR ICIN OLAN BIR AYETI BUGUN BACILARIMIZA TECAVUZ EDENLER KURANLA DALGA GECENLERE UYGULUYORSUNUZ )))
    DİALOG KARŞITLARIDIR!
    (((AYETLERI BUTUNU OLARAK DEGERLENDIRDIGINIZI SOYLERSENIZ SIZE GULERLER))
    SORU (2)
    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)
    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? Eğer Niyetimiz Tebliğ ise, o zaman dost olunmadan güven telkin edinmden nasıl Tebliğ olacakki?((( SIZ ISTE BU KISMI COZEMIYORSUNUZ ONUN YOLUNU PEYGAMBERIMIZIN HAYATINDAN BULABILIRSINIZ YANI HOCA GIDIP PAPAZLARA PAPAYA PEYGAMBERIMIZ GIBI KURANLA GIDIP SAPIKLIKTA VE CEHALETTE OLDUKLARINI ACIKLIYORSA VE ONLARI IMANA DAVET EDIYORSA AMENNA AMA OYLE OLMADIGI KESIN ZATEN HOCANIN BIR ALIM GIBI DAVRANMADIGI DIGER KONULARDADA LAIKLIK DEMOKRASI BIR COK ANLAMDA ORTADADIR

    Diyalog olmadan Tebliğ nasıl olur? El-kol hareketleri ile mi, veya kaş-göz hareketleri ile mi?((( YOK KARDESIM BIRI GIDER ONLARIN EYLENCELERINE KATILMADAN AYNEN YUKARDA YAZDIGIN AYETI SOYLER VE GERI GELIR …IFTARIMIDA BURDA ACAYIM GELMISKEN DEMEZ )))
    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, Diyalog kurun ve TEBLİĞ yapın demiş olacaktıki,(((( DIYALOG KURUN DIYE BIR AYETMI VAR KARDESIM SU AN HOCANIN YAPTIKLARINI HANGI AYETLE ACIKLAYABILIRSIN TEBLIG BASKADIR DIYALOG BASKADIR SIZE NE DEMELI BILMIYORUM …ALLAH C.C BIZLERI UYARIYOR KARDESIM BIR COK AYETTE DIYIYOR SIZ ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR SIZDEN RAZI OLMAZ SADECE FETULLAH HOCADAN RAZILARDIR CUNKU O KILISE ZIYARETLERIYLE PAPAZLARLA DIYALOGLARIYLA ONLARA BENZEMIS OLMALIKI ONDAN RAZILAR)))
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ((SIZ GERCEKTEN RAHATSIZSINIZ KIM DEDIKI SIZE KURAN HAKDEGILDIR KURAN HAKTIR ))
    ÇELİŞENLE İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!
    (((HADI YA) INSANLAR TEBLIGDEN YANADIR AMA HOCANIN DIYALOGU KURAN VE SUNNETE AYKIRIDIR ))
    SORU (3)
    “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)
    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? ((SANA SORUYORUM BU AYETI KERIMEDE DUSMANMI OLUN DIYIYOR DOST MU OLUN DIYIYOR SIZI ASLINDA CIDDIYE ALMAMAK LAZIM AMA INSANLARI KANDIRIYORSUNUZ DIYE YAZMAK SORUMLULUGUNU DUYUYORUZ SURENIN BASINDA BAKIN NE VAR Zulmedenleri hariç SU AN ZULMETMEYEN VARMI HER TURLU TELEVIZYONLA KARIKATURLE FILISTINDE YILLARDIR KORLER GORMUYOR BUGUN IRAK DAHA GECEN GUN AMERIKALI BIR ASKER KUCUK BIR KIZA IRAKTA TECAVUZ ETTIGI VE AILESINI OLDUDUGU ICIN HAPSE MAHKUM OLDU SU AN SIZLERDE DAHIL ISLAMA ZULM EDIYORSUNUZ…. BAKIN KARDESIM ANKEBUT SURESININ ALIMLERCE ACIKLANMASINA BAKIN
    ((Diyanet / Elmalılı
    Mekke’de nâzil olan bu sûre 69 (altmışdokuz) âyettir. “Ankebût”, örümcek demektir. 41. âyetinde kâfirlerin işleri örümcek ağına benzetildiği için sûre bu ismi almıştır.
    Süleyman Ateş
    Ankebût, örümcek demektir. 41. âyetinde kâfirlerin işleri örümcek ağına benzetildiğinden sûreye bu ad verilmiştir. Mekke’de inen en son sûre olduğu söylenir. Rûm Sûresinden sonra inmiştir. 1-11. âyetleri Medine’de nâzil olmuştur. Mushafta 29, inişte 85 sûre olup 69 âyettir.
    Abdullah Parlıyan
    Sûre imtihan ile başlar. İmanı açığa çıkaracak unsur olan imtihansız olunamayacağını beyan ederek iki yüzlü kimselerin imanlarını ortaya kor. Peygamberlerin davet ve tebliğde çektikleri sıkıntıları ortaya konularak Nuh, İbrahim, Lut’un toplumlarının peygamberlerine tavırlarından da bahsedilerek, son peygamber ve mesajı da anlatılır. İmtihan ve sıkıntılara göğüs gererek çabalayanlara pekçok yollar açılacağını müjdeleyerek sûre son bulur. Sûre, örümcek ve evi örnek verilerek hakikat fırtınası karşısında uzun süre dayanamayıp paramparça olmaya mahkum bulunan batıl inanç ve değerleri gözler önüne sermektedir.
    41. Allah’ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi. ANKEBUT 41 )))

    Yoksa, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN VE ONLAR İLE AYNI KİTABA, AYNI İLAHA TAPTIĞIMIZ BELİRTEREK, bir tebliğ Stratejisi olarak, İSLAMI SEVDİRMEK Mİ?
    (((SIZ RAHATSIZSINIZ ))) KARDESIM BAK SIMDI BEN YURT DISINDAYIM BIRI BANA SIZ NEYE INANIYORSUNUZ DERSE BEN BU SEKILDE DERIM SIZINLE AYNI ALLAHA INANIYORUM SIZE INDIRILENEDE INANIYORUM AMA BEN TESLIM OLMUSLARDANIM DERIM ZATEN BU KELIME BIZIM AYRI OLDUGUMUZ GOSTERIR DEMIYORKI BIZ HEPIMIZ TESLIM OLANLARDANIZ BIRI SORARSA HOCADA OYLE DIYEBILIR AYETIN KONUYLA ALAKASI YOKTUR )))
    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Yahudi ve tüm Hristiyanları Düşman telakki etmiş olsaydı ((( LAFLARLA OYNUYORSUNUZ DEMIYORMU KARDESIM ASAGIDAKI AYETLERDEN HANGISINDE GENELLEME YAPILMAMIS GENEL OLARAK YAHUDI VE HIRISTIYANLARIN GENEL YAPILARI BELLIDIR COK AZI IMAN EDER COK AZI CENNETE GIDER BIZ BILEMEYIZ ALLAH BILIR ALLAH C.C KIMSENIN HAKINI ZAHI ETMEZ ))) ASAGIDAKI AYETLERI OKUYUN LUTFEN GENELLEME YOKMU ?
    Diyanet Vakfı: Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.ALI IMRAN 69
    Diyanet Vakfı: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın âyetlerini inkâr edersiniz? ALI IMRAN 70
    Diyanet Vakfı: Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? ALI IMRAN 71
    Diyanet Vakfı: Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: «Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkâr edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler. ALI IMRAN 72 (BU AYETI HOCAYA YAZINDA SIZE ACIKLASIN )
    Diyanet Vakfı: Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın.» (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah’ın yoludur. Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler:) «Size verilenin benzerinin başka herhangi bir kimseye verildiğine, yahut Rabbinizin huzurunda onların size karşı deliller getireceklerine de (inanmayın).» De ki: Lütuf ve ihsan Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah’ın rahmeti geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir. ALI IMRAN 73 ( (((SIZIN DININIZE UYANLARDAN BASKA HICBIR KIMSEYE INANMAYIN ))))
    Diyanet Vakfı: Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların, «Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur» demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar. ALI IMRAN 75 (( BU AYETIDE OZELIKLE YAZDIM BASINDA NE DIYIYOR EHLI KITAPTAN OYLESI VARDIRKI ONA YUKLE MAL EMANET ETSEN ONU SANA NOKSANSIZ IYADE EDER BU ONLARDAN DURST OLANLARIN OLDUGUNU BIZE SOYLUYOR BIR INSANA DURUST DEMEKLE ITIKATI GUZEL DEMEK ARASINDA FARK VARDIR BU KONUDA SORUN OLURSA SIZE COK GUZEL ACIKLARIM ))
    Diyanet Vakfı: Ey ehl-i kitap! Resûlümüz size Kitap’tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.MAIDE 15
    Diyanet Vakfı: «Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesîh’dir» diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh’i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah’a kim bir şey yapabilecektir (O’na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah’a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyle kadirdir. MAIDE 17
    Diyanet Vakfı: Yahudiler ve hıristiyanlar «Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O’nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah’a aittir. Sonunda dönüş de ancak O’nadır.MAIDE 18
    Diyanet Vakfı: Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. AMIDE 51 ””’OKU OKU
    Diyanet Vakfı: İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah’a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir MAIDE 69 (( BUNUDA OZELIKLE YAZDIM ANLAMADAN KARSIMIZA KOYMAYIN DIYE))
    SIZE BIR SURU AYET YAZARIM ALLAH C.C BIZI UYARIYOR BUDA ONUN RAHMETINDENDIR SUKUR ETMEMIZ LAZIM
    ONCEKI YAZIMDA BURADA YAZMAMIS OLDUGUM AYET NUMARALARI VERDIM OKU BAK AMA TEK TEK OKU OLDUMU HOCAYI GORURSEN ONADA OKUT , o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE MUAMELE EDİN demiş olacaktıki, ((( LAFLARLA OYNUYORSUN KARDESIM BAK SIMDI DUNYADA HIC BIR MUSLUMAN KOTU DURUMDA DEGILDIR IRAKTA FILISTINDE ZULM YOKTUR TURKIYE YADA KENDINI MUSLUMAN SANAN ULKELER ALLAHIN SERI HUKUMLERIYLE YONETILIYORDUR YANI OSMANLI GIBI BIRAZ ISTE O ARADADA ICIMIZDE HIRISTIYANLAR YASIYORDUR O ZAMAN KURANDA GECEN ONLARA IYI DAVRANIN AYETLERINI UYGULARSIN IYI DAVRANIRSIN AMA SIMDIKI GIBI MUSLUMANLARIN KANI EN UCUZ KANKEN MUSLUMANLAR DUNYADA OLDURULUYORLARSA VE HIRISTIYANLAR TELEVIZYON GAZETE HER TURLU EVIMIZE GIRMISSE YANI MAGDUR BIZKEN DE DIYER AYETLER GECERLIDIR ))
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR, ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR! (( VAY BE ANALIZE BAK ))
    SORU (4)
    “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 8,9,)
    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Küfür ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? Yoksa, onlardan müminlerle savaşmayanlara İYİLİK YAPIP, ADİL DEAVRANMAK MIDIR? ve bu vesile ile İSLAMI TEMSİL etmekmidir?
    -(((( AYNI SEKILDE ARKADASIM BIR ONCEKI AYETIN ACIKLAMSI GIBI DONEM E GORE OKU SU YAZIYI OKUMAMISSIN Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965′te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek. SIMDI BU AYET BUNLARA UYUYORMU AKILLI OLUN LUTFEN SIMDI BUNLAR CEVREDE OLANLARA BAKINCA BUNLAR BIZIMLE DINLERI UGRUNDA SAVASMIYORLARMI BUTUN DUNYAYI HIRISTIYAN KULTURUYLE INANCIYLA BUTUNLESTIRMEK DEGILMI BUNUN ICINDE ARAMIZA AJANLAR KOYAN MEZHEPLER UYDURAN BUNLAR DEGILMI ….FILISTINDE INSANLARI YURTLARINDAN CIKARMAYA CALISMIYORLARMI EKONOMIK VE SIYASAL USTUNLUK SAGLAMAYA CALISMIYORLARMI BU AYETI BOYLEMI ANLADINIZ YAZIK YAZIK )))

    Sizin iddia ettiğiniz üzere, Kuran-ı Kerim, tüm Kafir ve müşrikleri Düşman telakki etmiş olsaydı, o zaman, -yüzbin defa haşa- Kuranı Kerim bir Ayetinde hepsi ile DÜŞMAN olun derken, bir AYETİ KERİMESİNDE, İYİ ve ADİL DAVRANIN demiş olacaktıki,
    -haşa- çelişen bir Kuran izlenimi ortaya çıkardı, fakat aslen Kuran HAKTIR,
    (((KURAN HAKTIR KIMSE TERSINI SOYLEMEDI )))
    ÇELİŞENLER İSE KURANI BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRMEYEN DİALOG KARŞITLARIDIR!
    (((BOS BOS KONUYORSUN BIRDE IFTIRA ATIYORSUN ADIL DAVRANILACAK ZAMANI ANLATIK UMARIM ANLAMISSINDIR MUSLUMAN ADILDIR ZATEN)))

    SORU (5)
    Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?
    (((SIMDI FETULLAH HOCA BORCMU ALIP VERIYORMUS YADA BIZ YURT DISINDA CALISANLARIMI ELESTIRIYORUZ ZATEN ONA BAKSAN TURKIYEDE BIR COK KISI KONUSTUGUMUZ GORUSTUGUMUZ PATRONUMUZ OKUDUGUMUZ GAZETE SEYRETIGIMIZ TELEVIZYON DIN DUSMANIKI SIMDI BU ORNEGIN KONUYLA NE ALAKASI VAR…. BIR SAHSIN BIR SAHISLA TICARETI ,BORC ALIP VERMESI BASKA GENEL ANLAMDA ONLARLA KILISELERDE OTURMAK INANC KARDESLIGI DOSTLUGU YAPMAK BASKA FARKINDA DEGILSIN BU ORNEKLE PEYGAMBER EFENDIMIZE VE HZ ALI RA IFTIRA ATIYORSUN DIKKAT ET BEN DE SAHSIMA IKI HIRISTIYANI YANIMDA CALISTIRIYORUM IS BASKA TEVHID MANASINDA DOSTLUK BASKA SIZ YAZILANLARI OKUMADIGINIZ ICIN BOYLE SAHSI OLAYLARI FETULLAH GULENIN YAPTIKLARIYLA KIYASLIYORSUNUZ
    SORU (6)
    Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?
    ((((YA BEN SIZE NE DIYEYIM BILMIYORUM FATIH SULTAN MEHMET HIRISTIYAN ALEMINI COKERTI YAV YANI GUCLUYDU GUCLUYE IYLIK ETMEK DUSER YANI YUKARIDA ANALATIGIM GIBI GUC KENDISINDEYKEN ISTANBUL ALLAHIN SERI HUKUMLERINE KAVUSURKEN GAYRI MUSLUMLERE OSMANALI IYI DAVRANMISTIR BU DUSUNULMEDEN SORULAN BIR SORU DUNYAYA BIZ HAKIM OLSAK BENDE DERIM HIRISTIYANLARA IYI DAVRANIN GADARLIK YAPMAYIN ADAMLARIN YAPTIKLARI ORTADA HER TURLU SAVAS HALINDELER BIZIMLE SIZIN YAPTIGINIZA BAK DURUM AYNI OLSA ANLARIMKI PADISAH PEYGAMBERIN YOLUNDA GITMISTIR GUCLUYKEN ZULM ETMEMISTIR ( BIRDE FATIH SULATAN MEHMEDI BIR DAHA OKU AMA HER YERDE ARASTIR BAK COK SEYLER OGRENECEKSIN KONUMUZ DISI YAZMIYORUM))))
    Soru (7)
    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?
    (((( FETULLAH HOCADA AYNISINI YAPSAYA VAY BENIM AKILLI KARDESIM PAPAZIN AYAGINA YUZ DEFA GIDIP SAPIK YOLDASINIZ ISLAMA GEL DESE YA SORU 7 BOSA GITTI KARDESIM CUNKU PEYGAMBERMIZ EBU CEHILLE YEMEK IYIP EL SIKISMAMISTIR ONLARIN EYLECELERINE KATILMAMISTIR SADECE TEBLIG ETMISTIR ANLIYORMUSUNUZ BILMIYORUM AMA ANLAMAYA CALISMIYORSUNUZ UTANMADAN YINE CAVAP YAZACAKSIN UTANMADINMI BU ORNEGI VERIRKEN BIRDE SANKI PEYGAMBERIMIZ FETULLAH HOCA GIBI YAPMIS GOSTERIP PEYGAMBERIMIZE IFTIRA ATIYORSUN ))))
    SORU (8)
    Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç( SIZ SAKIN HA ISLAMI TARAFTAN DEGILSINIZ SIZ YAPTIGINIZLA DUNYANIN HER YERINDEN BEDUA BILE ALIYORSUNUZDUR SIMDI BENDE MUSLUMANIM BU DIYALOGA KARSI OLAN HERKEZDE BIN SUKURKI MUSLUMAN AMA SENIN GIBI DUSUNMUYORUZ SIZ SIZIN TARAFINIZDAN DIYIN ZATEN BIZIM ZORUMUZA GIDENDE BU ..BUNU FETULLAH HOCA ADINA NE DERSE DESIN ISLAM DEMESIN ISLAM DEMESI ICIN ISLAM ALEMINDEN ONAY ALMASI LAZIM OYLE KAFASINDAN GIDEMEZ BANA PEYGAMBER GITTI DEME INSALLAH : Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu?HIRISTIYANLIK HAKDINI DEGILDIR YAHUDILIK HAKDINI DEGILDIR DEDIGINIDE DUYMADIK BELKI SESIS SESIS BUNU BOYLE BILENLERE DEMISTIR AMA BEN HOCANIN BUNU HIRISTIYAN VE YAHUDILER SOYLEDIGINIDE DUYMADIM SENCE HOCA PAPAZA OYLEMI DEMISTIR
    Biz diyoruzki, herkesi konumunda kabul edelim! Dileyen dilediği inanca sahib olsun.(((BIRINCISI HERKEZI KONUMUNDA KABUL EDELIM ORADA KALSIN AMA BU KAFIRLER BIZI BIRAKMIYOR HER YERDE FIRSAT BULDUKCA SALDIRIYORLAR SINSI SINSI YERINE GORE SILAHLA YERINE GORE POLITIKA YERINE GORE KULTURLERIYLE HEP BIZE SALDIRIYORLAR BIRDE BIZ TEBLIG ETMEKLE GOREVLIYIZ SAVASMAKLA GOREVLIYIZ TAKI HER YER HAK DINI OLUNCAYA KADAR )))
    yrıca, şu an dünyada bir terörsit bir dinmiş gibi algılanan İslamın doğru yüzünü hrsitiyan ve yahudi ruhanilerine gösterelim! Bunda sizi rahatsız eden ne tür bir sakınca var? ((BIZDE DIYIYORUZKI BOSA ZAMAN KENDINIZI REZIL ETMEYIN HEM BU DUNYADA HEM AHIRETTE NEDEN ? ALLAH C.C OYLE DIYIYOR SIZ ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR SIZDEN RAZI OLMAZ BIRDE ISLAMI YASANTINLA GUZEL GOSTERIRSIN SAHABE GIBI YASARSIN DININI SATMAZSIN SIKINTILARA KATLANIRSIN KURAN A GORE YASARSIN ISLAMI GUZEL GOSTERMEN ICIN ONCE ULKENI ISLAM YAPACAKSIN ALLAHIN HUKUMLERININ YASANMADIGI BIR YERDE MUSLUMANLIGIN GUZELIGINI GOSTEREMEZSIN AMA SAHSI DURUSTLUGUNLE MUSLUMANIN GUZELIGNI GOSTEREBILIRSIN ))
    SORU (9)
    Şamın Valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah, Şamı terk etmek zorunda kalıdığı Bizans istilasına karşın, kendi raiyetindeki papazları çağırmış, onlardan geçici bir süre Şamı terk etmek zorunda kalacakları için, onlardan aldığı vergiyi iade etmiş, ve papazlar üzülerek kiliselerine dönmüş tekrar Müslümanların raiyetine girmek için kendi halkları ile beraber dua etmişlerdir. Yani,gerek Efendimiz (SAV) gereksede Sahabe Efendilerimiz (R.A) her dönemde özellikle Ehl-i Kitab ‘a İrşad ve Tebliğ yapmış ve örnek olmuşlardır
    .((( COK GUZEL TEBLIG IYIDIR YAPMAK LAZIM AMA BUNU YAPANIN ONCE KENDISI MUSLUMAN OLAMASI LAZIM BUNUN ANLAMI EBU UBEYDE BIN CERRAH IYI ADIL BIR YONETICIYMIS KILISE GOREVLILERI BILE SEVMISLER AMA SONUNDA MUSLUMAN OLMUSLARMI YOK UMARIM OLMUSLARDIR ..KONU DISIDIR AMA GUZEL BIR YAZI COK SAGOL ))
    SORU (10)
    Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir? (((BUNU DALDIN SANIRIM IKINCI KEZ SORUYORSUN )))
    SORU (11)
    Kuranı Kerim, hristiyan papazlara, kardinallere veya hahamlara İslamı tebliğ etmeyin mi diyor? (((TEBLIG EDIN DIYIYOR HERKEZE EDIN DIYIYOR AMA ONCE SEN TEBLIGIN KELIME ANLAMINI OGREN TEBLIGIN ANLAMINI BILMIYORSUNUZ GALIBA)))
    SORU (12)
    Peygamber Efendimiz(SAV) , bir yahudi alimi olan Abdullah ibni Selem ile dialog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi? (((ABDULLAH ILMI SELEM SAHABEYI GORMUS KARDESIM BUNUN ANLAMI NE BILIYORMUSUN EDEP SIMDIKI PAPADA FETULLAH HOCAYI DEGILDE SAHABEYI GORSE MUSLUMAN OLMA SANSI VARDI EN DOGRUSUNU ALLAH BILIR ..SENCE PEYGAMBERIMIZ SADECE TEBLIGMI ETMISTIR SADECE ANLATMISMIDIR YOKSA IFTAR YEMEKLERINI MUSLUMAN OLMADAN ONCEDE ABDULLAH IBNI SALEMLE YEMISMIDIR SEN DUSUN CEVAP VER SIZ TEBLIGLE DOSTLUGU KARISTIRIYROSUNUZ TEBLIGIN ANLAMINI COZSENIZ ANLARSINIZ KONUYU)))
    SORU (13)
    Peygamberimiz’in Hicret’ten önce ilk ilgi duyduğu ve Müslümanların hicret etmelerini arzu ettiği Hıristiyan ülke, Habeşistan olmuştur. Allah Resûlü, Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında Mekkeli Müslümanların Habeşistan’a hicretlerini arzu etmiş ve bu hislerini şu ifadelerle belirtmiştir: “İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan’a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren kralın topraklarında kimseye zulüm edilmez. Orası doğru ve emin bir yerdir, Allah âsân edinceye kadar orada kalın”
    (((BUNU YAZMISTIM SANA AMA OKUMAMISSIN ONCEKI YAZIM KOPYALIYORUM
    necasi diyiyorlar hiristiyan kral yardim etmis hicret edenlere bunu soyleyen akilli arkadasim o gunku sartlarla simdiki sartlar aynimi orda muslumanlar necasiye islami anlatmistir ozelikle meryem sure sini o zamanda basin yok yayin yok internet yok yani hiristiyanliga ait bir bilgiyi uzaklardan gelen birilerinden duymasi necasiyi etkilemistir necasi yerden bir tahta parcasi almis ve bizimle sizin aranizda bir fark yoktur kimine gorede isik suzmesini gosterip kaynagi aynidir demis ,…simdi sizin diyalog kurduklariniz sizinle kendileri arasinda bir fark olmadiginimi dusunuyor yoksa size dusmanmi bunlar kendinizi kandirmayin arkadaslar birde galip gelecek olan allahtir mekke musrikleri en iyi siyasetcilerini konusmacilarini ganimetlerle yollamistir necasiye ama necasinin kalbi allahin izniyle yumusamistir oda allahin yardimidir )))

    SORU (14)
    2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur? ((( YA BU ADAM BIZ SIZIN ICIN PEYGAMBERINIZIN DOGUM GUNUNU KUTLADIK SIZDE ALLAH UC TUR DIYIN DERSE NE OLACAK DIYALOGYA SEN TEBLIG ETMEDIN ETSEYDIN O KISI PEYGAMBERIMIZIN DOGUM GUNUNU KUTLAMAZDI INANKI BUNLAR BUNU YAPTIYSA FAZLASIYLA ALMAK ICINDIR SIZI HIRISTIYANLASTIRIYORLAR KILISEYE OLAN TAVRINIZI DEGISTIRIYORLAR SONRADA DININIZI DEGISTIRECEKLER BOYLE OLMASI SIZI HAKLI CIKARMIYOR …..PEKI YARIN DIYALOG ICIN SIZ NEYDEN ODUN VERECEKSINIZ
    SORU (15)
    Dialog süreci ile Türkiye’deki Papaz ve hahamlara İslam dininin bir vecibesi olan Oruçu tanıtma gayesi ile İftar yemekleri verildi, hatta bazı papazların saygı gereği olsa gerek Ramazan ayında oruç tuttuklarını beyan etmeleri, hergün cevşen ve yasin okudukları beyan etmiş olmaları (Kardinal Men.Marovitch – Vatikanın Türkiye temsilcisi) , İslam camiyası adına sevindirici değilmidir? ((( SIZDE HAC TAKAR ALLAH UCTUR DERSINIZ ))) DIYALOG YA… BIRDE NE VAR BILIYORMUSUNUZ BU PAPAZLAR ZATEN BOZULMUS BIR DININ TEMSILCILERI YAPTIKLARI ISLER ICIN GUZEL DIYEMIYORUM MUSLUMAN OLMUSLARMI ONU MERAK ETTIM
    (Bakınız:http://www.nurpenceresi.com/moduller.php? modul=dosyaizlet&op=1&id=239)
    SORU (16)
    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir. Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)
    Şayet, tüm yahudi ve ehl-i Kitaba düşmanca tavır takınılması istenseydi, acaba Efendimiz (SAV) böyle davranırmıydı?
    (( KARDESIM SIMDI BU OLAYLA DIYALOGUN NE ALAKASI VAR BENDE HER GUN YASLI BIR SURU HIRISTIYANA SAYGILI DAVRANIYORUM BU TUR GUZELIKLERI BU DIYALOGLA NASIL KIYASLARSINIZ BU DIYALOGLA ILGILI DEGILKI INSANLARA IYI DAVRANMAMIZI ALLAH BIZE YASAKLAMAMIS SU ANKI GIBI MUSLUMANLARA ZULM EDENLERE DINLERINI SINSI SINSI YAYANLARA DOST OLMAMAMIZ BIZE EMREDILMIS BIZ MUSLUMANIZ GUCSUZU EZMEYIZ BU ANLATIGIN BASKA HOCANIN DIYALOGU BASKA SIZI ANLAMIYORUM )) SIZE SORUYORUM HOCANIN DIYALOGUYLA SAHISLARA IYI DAVRANMANIN NE ALAKASI VAR
    Soru (17)
    Kuran-ı Kerim, zekat verilecek 8 zümreden, bir tanesini, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklar) demektedir (Tevbe,60) . Siyer Kitablarında, Efendimiz (SAV) in Uyeyne b. Hısn, Akra’ b. Hâbis ve Abbas b. Mirdas gibili azılı Kafirlere bu Ayeti Kerime gereği zekat dağıttığını naklediyorlar. Resulullah, bunların şerlerini defetmek ve müslümanlara eziyetlerini, kendi kabilelerinden İslâm’a girenlere eza ve cefa etmelerini önlemek, ve İslama ısındırmak için Kafirlere Zekat veriyor, onlar ile bir nevi DİYALOG kuruyor
    (((BIR NEVI DIYALOG DERKEN HOCANIN DIYALOGUYLA AYNIMI DIYIYORSUN)) ve İslam ısındırmaya çalışıp, TEBLİĞ yapıyordu. ((BAK HALA AYNI YALAN UZERINDESIN HOCA PAPAYA ZEKATMI VERIYOR KARDESIM HOCA NIN YAPTIKLARI BU KADARMI HOCANIN YAPTIKLARINDAN BAZILARI BURADA BAK http://www.youtube.com/user/firttix

    Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır ((BU LAFINI ACIKLAMANI ISTIYORUM CELISKI BUNU TARTISALIM OLDUMU))
    ((( SIZ RAHATSIZSINIZ PEKI BUNA CEVAP VER TAM TERSINI DUSUN KAFIRLERE SADECE TEBLIG YAPACAKSAK DIYALOG KURACAKSAK BU KADAR CIHAD AYETI HIRISTIYANLARI DOST EDINMEYIN AYETLERI KURANI CELISKILI BIR KITAP OLARAK GOSTERMIS OLMAZMI SENIN DUSUNCE TEKNIGINE GORE KENDI KENDINI YALANLIYORSUN …GERCEK MUSLUMANLAR BU AYRIMI BILIYORLAR GERCEK MUSLUMANLAR NE ZAMAN IYI NE ZAMAN KOTU DAVRANACAKLARINI BILIYOR )) ??????????????????????????????????????? DIKKAT OKUMUYORSUN DIYE BOYLE YAPTIM BU SORUMA CEVAP ISTIYORUM ???????????????????? CELISKI OLMUYORMU O ZAMAN SENIN ANLAYISINA GORE SIMDI BEN SANA SORUYORUM
    SORU (18)
    İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) , Rabb’inden aldığı terbiye ile Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi demeden hemen her insana değer vermiştir.
    ((( BENCEDE AMA DEGER VERME BASKA BACILARINA TECAVUZ EDENLERLE DIYALOG KURMAK BASKA)BUNLAR NIYETLERINI ACIKLAMIS KARDESIM SIZ SADECE PAPAGAN GIBI TEKRARLIYORSUNUZ AYNI SEYLERI ) Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ” (Müslim, Cenâiz 78, 81)
    (((EE SIMDI NE OLDU…. HOCA HAKLIMI OLDU… YOKSA BIRILERI YAHUDILER INSAN DEGILDIRMI DEDI KIMSE OYLE DEMEDIKI KONU DISI …BULANDIRIYORSUN INSANLARI KANDIRIYORSUN BU OLAYIN DIYALOGLA HIC BIR ILGISI YOK BIZIM OYLE BIR SORUMUZ YOK.. AMA BENIM BILDIGIM YAHUDIYI GENEL OLARAK BEN RABIMDEN OGRENMISIM YAHUDIYI BEN TANIYORUM KURANI OKUSAN SENDE TANIRSIN AMA GUCSUZ BIR YAHUDIYE ZULM ETMEM MUSLUMAN YARTILANI YARADAN DAN DOLAYI SEVER BEN BUTUN HAYVANLARI SEVIYORUM ..HERKEZIN DINI KENDINE ONUN DIN ONA BENIM DINIM BANA YANI )))
    SORU (19)
    Peygamber Efendimiz (sas) , Allah Resûlü sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke’de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk günlerinde Hz. Hatice’yi ve Peygamber Efendimiz’i teselli eden Varaka b. Nevfel de İncil’in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan’dı. (Buhârî, Bedu’l-Vahy 3)
    Allah Resûlü’nün (sas) Mekke’de Ehl-i Kitab’a mensup kölelerle, hatta demircilik yapan Hıristiyan biriyle yakın dostluklar kurduğunu ve bu insanlara karşı oldukça olumlu yaklaştığını görmekteyiz.
    ((( AYNI TARZ.ASLINDA CEVAPLARA DEN DEN KOYACAGIM HEP AYNI CUNKU ORNEKLER AYNI… NEDEN ANLAMIYORSUN INSANLARA BIRIYSEL OLARAK IYI OLMAK AYRI ISLAM ADINA OZELIKLE GUNUMUZDE YASANAN BUNCA OLAYLARA KARSI NIYETLERININ NE OLDUGUNU AGZIYLA ACIKLAMIS OLAN PAPAZLARLA YAPILAN DIYALOG AYRI KOLELERE IYI DAVRANMIS RESULI EKREM PAPA ELIMIZDE KOLE OLSA BIZDE BIR CAY VERIRIZ HER HALDE IYI DAVRANIRIZ YANI BENDE KOMSUMA HIRISTIYANDA OLSA IYI DAVRANIRIM ..AMA ONLAR DAVRANMAZ IRAKTAKI GIBI TECAVUZ EDERLER ZEVKINE OLDURURLER BU HADISENIN GUNUMUZ SARTLARINI ACIKLAMIYOR OLAYLA HIC BIR ILISKISI YOK BUNLAR IKILI ILISKILER BIRDE HIRISTIYANLARIN ISLAMI TAM TANIYIP DUSMAN EDINDIKLERI DONEMLER DEGIL SARTLAR AYNI SARTLAR DEGIL )))
    SORU (20)
    İslâmiyet’in beşiği olan Mekke’de daha başlangıçtan itibaren Allah Resûlü’nün (sas) , Hıristiyanlarla münasebeti, dostâne hudutlar içinde başlamıştı. Henüz risâletten üç yıl gibi kısa bir zaman sonra, Bizans’ın İran’a mağlubiyeti, Mekke’de Müslümanları üzmüştü. Çünkü Ehl-i Kitap olan Bizans, Mecûsî İran’a mağlup olmamalıydı. Nitekim Yüce Allah da kitap ehli Rumların galip geleceği tesellisini bildiren vahyini göndermişti (Rûm, 1-5) ((CILDIRMAMAK ELDE DEGIL YA SIZ UZAYDAMI YASIYORSUNUZ GUNUMUZDE BIR BUDIST HIRISTIYAN SAVASI YOKKI BIZDE HIRISTIYANLARIN ZAFERINE SEVINELIM TABIKI MUSLUMANLAR SEVINDI O GUN AMA O GUN (, O DONEMDE, O CAGDA , O YILDA ,) CUNKU IRAN PUT PERESTI HIRISTIYANLAR SA TEK ALLAHA INANIYORLARDI VE ISLAM YENI KURULAN BIR DINDI SAYILARI COK DEGIL HIRISTIYANLARLA SIKINTILAR YASAMAMISLAR… GUNUMUZDE ISLAM DUSMANLIGI VAR YANI RUM SURESININ INDIGI ZAMANDA HIRISTIYANLAR BUDISTLERLE DOST MUSLUMANA DUSMAN DEGILDI CAHIL KARDESIM BILMEYENI KANDIRISIN NECASI OLAYI GIBI DONEME GORE DUSUNSENE NE YAPACAGIZ SIMDI HIRISTIYANLAR BACILAIMIZA TECEVUZ EDERKEN ISLAMA DUSMANKEN MESELA IRAKTA HIRISTIYAN AMERIKLILARDAN YANAMI OLACAGIZ SIZ HARBIDEN RAHATSIZSINIZ)))
    SORU (21)
    Medine devrinde Hıristiyan münasebetlerinde bir artış görülmektedir. Allah Resûlü (sas) Medine’de komşu kabilelerle anlaşmalar yapmış ve Hıristiyan reislerinden Mısır Mukavkısı’na, Heraklius’e, Zağatur piskoposuna, Kayser’e ve diğer birtakım hükümdarlar ile yöneticilere mektuplar göndererek onları İslâm’a davet etmiştir. ((TAMAM ISTE MEKTUP GONDERMIS TEBLIG ETMIS HOCADA OYLE YAPSAYDI ARKASINDA BUTUN MUSLUMANLAR OLURDU ANLADINMI FARKI BULMAYA CALIS ))Kur’ân’ın mesajını sadece kitap ehlinden olanlara ulaştırmakla kalmamış aynı zamanda, bir Mecusi olan Fars Kralı Kisra’yı da İslâm’a davet etmek için bir mektup göndermiştir. (( HOCADA MEKTUP YOLLASAYDI HERKEZE BUDISLERE HIRISTIYANLARA AMERIKAYA DESEYDIKI SIZ YANLIS YOLDASINIZ ISLAMA GELIN DESEYDI O ZAMAN EYVALLAH SIZE NE DEMELI BILMIYORUM SANKI HOCA PAPAYI ISLAM DAVET ETMIS ….SIZ OLAYLARI AYIRD EDEMIYORSUNUZ )
    Peygamberimiz’in yazdığı mektuplarda veya Necranlılarla bizzat karşılaşmada Hıristiyanlığa karşı tavrı, onların yanlış itikatlarını bizzat kendilerine duyurmak ve Hakk olan inancın tebliğini yapmaktır(((IYI YA HOCADA BOYLEMI YAPIYOR YANLIS ITIKATINIZMI VAR DIYIYOR BEN SIZE INANAMIYORUM CEYUN KARDESIM ASAGLAMADAN INSAN GIBI YAZMAK ISTIYORUM AMA ISLAMIN BUTUN GUZELIKLERINE KARSIYMISIZ GIBI UTANMADAN BUNLARI YAZIYORSUN . BIZLEREDE IFTIRA ATIYORSUN )))Ama her şeye rağmen zorlama yoktur((.KIM ZORLAYALIM DEDIKI MUSLUMAN ULKELERDEN ELLERINI CEKSINLER ZOLAYAN KENDILERI )))….O’nun (sas) , Necranlıları, Mescid-i Nebevî’ye alması, onlara ibadet izni vermesi, kendi dinlerinde kalmak üzere antlaşma isteklerini kabul etmesi, sadece İslâm’ın genel dinî tutumu içindeki müsamaha ruhu ile izah edilebilir (( BUNLAR OLMASI GEREKENKI DIYALOGA KARSI OLANLAR BUNA KARSI DEGIL ANLAMAYA CALIS SIMDI MUSLUMAN BIR ULKEDEMI PAPA YADA HIRISTIYANLAR IBADETINE MUSLUMANLAR TARAFINDAN IZINMI VERILMIYOR YOK OYLE BIR SEY BIZ NEDEN TURKIYEDE KILISE VAR DERSEK O ZAMAN BU ORNEGI VERIRSIN KONU HOCA NE YAPIYOR )))
    SORU (22)
    Peygamber Efendimiz, muhacir Mekkeli Müslümanlarla yerli Arap ve Yahudiler arasında, karşılıklı hak ve vazifeleri tanzim edecek teşebbüslerde bulunma ihtiyacını duydu. Adliye, eğitim, maliye, askerlik gibi sahalarda toplumu teşkilatlandırmak gerekiyordu. İşte bu zaruretledir ki, Peygamberimiz, Medine ileri gelenlerini toplayıp şehir devleti nizamnamesi vücuda getirmiştir. Zamanımıza kadar ulaşan bu yazılı metin, aynı zamanda, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk anayasa olarak kabul edilir. Günümüzde ne Lahey ve Strasbourg, ne de Helsinki İnsan Hakları Sözleşmeleri, Allah Resûlü’nün 14 asır önce ortaya koyduğu bu hukukî ve insanî esaslar seviyesine ulaşmıştır. Elli civarında maddeden oluşan bu yazılı vesikanın pek çok yerinde Yahudiler ele alınmakta, Medineli ve muhacir Müslümanların onlarla oluşturdukları birliğe ümmet ismi verilmekte; mesela, 25. maddesinde, Yahudilere ve bunların müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğu ifade edilmektedir(( IYIDE FETULLAH HOCAYA BOYLE BIR YETKIMI VERILMIS SIMDIKI DONEMDE KURALLARI KOYANLAR ONLAR. FETLLAH HOCA DEGIL KONU DISI SIZ HER GUZELIGI HOCAYA BAGLIYORSUNUZ HER HALDE YADA KAFA KARISTIRMAK ICIN YAZIYORSUNUZ ASLINDA YAZDIKLARINIZ PEYGAMBERIMIZIN BUYUKLUGUNU GOSTERIYOR ))Çeşitli ırk ve inançta kimselerin bir idare altında birleşebileceklerinin en güzel örneklerinden birisini işbu Medine şehir devleti teşkil ediyor olsa gerektir (((EE NE OLDU BUNU NIYE YAZDIN FETULLAH HOCA BOYLE BIR NIYETLEMI DIYALOG KURUYOR SIZ HALA ANLAMIYORSUNUZ BUNLARIN NIYETI ONCE AVRUPA SONRA AMERIKA VE AFRIKA SIMDI BIZLERI HIRISTIYAN YAPMAK COK GUVENDIKLERI DEMOKRASILERI VAR VE ZATEN INSANLAR DA BUNA UYUYOR SU AN GUNUMUZDE VIZE ISLEMLERI OLSUN TICARETLER OLSUN ULUSLAR ARASI ILISKILER CERCEVESINDE TAGUTU BIR SISTEMDE OLUSUYOR SIMDI SIZE SORUYORUM BUNUN FETULLAH HOCAYLA ILGISI NE HOCADAN BUGUNE KADAR ALLAHIN SERI HUKUMLERINI UYGULAYALIM DEDIGINI DUYMADIM OYLE BIR NIYETI VARSA TUKIYEDEN BASLASIN )))
    SORU (23)
    Peygamber Efendimiz, Yahudilerin Medine’deki ilim ve adliye merkezi durumunda olan Beytu’l- Midrâs’larına kadar gitmiş, onlara, “Ey Yahudi toplumu! İslâm olun, selamet bulursunuz.” demiştir. (Buhari, İ’tisâm 1 Yahudiler bu teklife kulaklarını tıkadılar ama hiçbir zorlamayla da karşılaşmadılar ((FETULLAH HOCA DA AYNISINI YAPSAYA GIDIP ISRAILDE EY YAHUDI TOPLUMU ISLAM OLUN SELAMET BULURSUNUZ DESEYA HOCA BUNUMU YAPIYOR HOCA YIYIYORSA GITSIN HAPISHANENIZDEKI FILISTINLILERI SERBEST BIRAKIN DESIN ….BIRAK ISLAM OLUN SELAMET BULURSUNUZ DEMEYI ….LUTFEN YA BU ORNEKLERLE SIZ HOCANIN PEYGAMBERIMIZ GIBI YAPTIGINIMI SOYLUYORSUN SOYLUYORSAN IFTIRA ATIYORSUN TEBLIG BASKA DOSTLUK DIYALOG BASKA PEYGAMBERIMIZ ACIK ACIK TEBLIG ETMISTIR))
    SORU (24)
    Peygamberimiz, 630 senesinde, Müslüman olduklarını bildirmek üzere Medine’ye gelen Hımyer hükümdarının elçilerine şu talimatı vermektedir: “Bir Yahudi veya bir Hıristiyan, Müslüman oldukları takdirde, müminlerden olurlar (onlarla hukuken eşittirler) . Kim Yahudiliğinde veya Hıristiyanlığında kalmak istiyorsa, ona müdahale edilemez ((HER HALDE EN CAHIL MUSLUMAN BOYLE DUSUNUR ….SIZ UCMUSSUNUZ BU OLAYLA FETULLAH HOCANIN ILGISI NE ZATEN MUSLUMANLAR BIR BIRLERINE KARDESTIR HER MUSLUMAN ESITTIR YANI BIZIM MUSLUMAN OLAN BIR YAHUDIYE YADA HIRISTIYANA KOTU DAVRANALIM DEDIGIMIZIMI IMA EDIYORSUN BOYLE BIR NIYETTEYSEN YALACISIN .. KONUNUN DIYALOGLA ILGISI YOK KAFA KARISTIRMAK ICINMI YAZIYORSUN YAHUDI VE HIRISTIYAN KALMAK ISTEYENLERE MUDAHALE EDIN DENILMIYORKI ZATEN BANA DUNYADA BIR ULKE ISMI VER MUDALE EDIYOR DE BIRAKIN HIRISTIYANA YAHUDIYE MUDAHALE DINIMIZE KUFREDENE BILE MUDAHALE EDEMIYORUZ ALLAH YARDIM ETSIN SIZE KARDESIM )))
    SORU (25)
    Bu inanç hürriyeti, sadece manevi sahada kalmadı, hukukî sahada da geçerli oldu. İslâm idaresinde yaşayan, Yahudi, Hıristiyan vs. çeşitli toplumların kendi hukuklarını uygulama hürriyetleri Kur’ân-ı Kerim’in garantisi altında idi.((((DAYANAMIYORUM SIZE SORUYORUM SIZE BU OLAYIN OLDUGU ZAMAN IRAKTA FILISTINDE YASANANLAR YASANIYORMUYDU ….SANKI KURAN GUNMUZDE AYNI OZELIGI TASIYOR …….BUNLARIN DIYALOGLA NE ILGISI VAR ANLATIRMSIN))) Gayrimüslim cemaatler bazen bunun dışına çıkıyor, kendi aralarındaki ihtilafı Peygamberimiz’e çözümletmek cihetine de gidebiliyorlardı. ((SIZDE PAPAYA GIDERSINIZ ARTIK ))) Bu durumda hâkimlik yapıp yapmaması, Kur’ân-ı Kerim’de Peygamberimiz’in arzusuna bırakılmış, şayet hüküm vermek isterse, adaletten ayrılmaması, Allah’ın kendisine inzal ettiği ile hükümde bulunması emredilmiştir.((( SIZ NE ANLADINIZ BU AYETTEN BEN DOGRUYU ANLADIGIMA INANIYORUM BIZ DEMIYORUZ MALARINI CALALIM HAKSIZLIK YAPALIM AMA IRAK A BAKARSAN HAKIN NE OLDUGUNU GORURDUN BIRAK IRAK I COK UZAK TURKIYEYE BAKARSAN MECMUAYA GIYIME KUSAMA ICKI ZINA (BUNDAN RAZI OLANLAR VE BU KONUDA KONUSMAYANLAR) ALLAHIN PEYGAMBERE INZAL ETTIGI HUKUMLERMIDIR ….YADA GUCLU OLAN VE GUCUNU KULLANIP INSANLARA HASKIZLIK YAPANLAR BIZLERMIYIZKI BU AYETI YAZDIN ..HAKSIZLIKMI YAPIYOR SENCE GUNUMUZDE MUSLUMANLAR… HAKSIZLIK YAPARAK ALLAHIN PEYGAMBERE INZAL ETTIGI ILE HUKUMDE BULUNMUYORLARMI ….YOKSA TAM TERSIMI (Mâide, 42, 48, 49) BU AYETLE NEYI ANLATMAK ISTEDINIZ SIZ ? SIMDI DUNYANIN NERESINDE ALLAHIN PEYGAMBERE INZAL ETTIGI HUKUMLER KULANILIYOR SIZE SORUYORUM BUNDAN RAHATSIZLIK DUYUYORMUSUN BIR DAHA SORUYORUM BUNDAN RAHATSIZLIK DUYUYORMUSUNUZ YOKSA BEN RAZIYIM DIYALOG YAPALIM MI DIYIYORSUN.. SEN MUSLUMANLIGIN NE OLDUGUNU BILIYORMUSUN SIZE GORE PEYGAMBERIMIZ BEYAZ SACLI AK SAKALI ELINDE BIR POSET HERKEZE GULEN SADAKA VEREN BIRI GIBI GELIYOR HERHALDE.. KAC SAVASTA BULUNDU BILIYORMUSUN AILESINE KARSI SAVASTI ISLAM ICIN AMA SIZ UTANMADAN IFTIRA ATIYORSUNUZ UTANMADANDA KURANDA CELISKI VARMIS GIBI GOSTERDIGIMIZI YAZIYORSUNUZ KURANDA CELISKI YOKTUR SEN KENDI KENDINE SIRF DIYALOGU HOCAYI HAKLI CIKARMAK UGRUNA BUNU BILE DENEDIN ..ALLAH BIZE SAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN HERKESIN KALBINI BILIYOR … KOTUYU YAZMAKTAN ALLAHA SIGINIRIM .
    KURANDAKI AYETLERIN HEPSI ISLAMIN ILK DONEMIDE YADA ORTASINDA YADA GELISME DONEMINDE YADA SONUNDA INMEMISTIR SIRA SIRA DONEME GORE OLAYLARA GORE INMISTIR PEYGAMBERIMIZIN HIRISTIYAN VE YAHUDILERE OLAN TAVRIDA DURUMLARA GORE DEGISMISTIR SAVASMASI GERKEN YERDE SAVASMIS GUCSUZU EZMEMISTIR ICINDE YASAYAN HIRISTIYANLARA YAHUDILERE KOTU DAVRANMAMISTIR AMA ONLARIN DINIMIZE KUFUR ETMESINEDE IZIN VERMEMISTIR TEBLIG ETMISTIR AMA SIZIN ANLADIGINIZ DIYALOG HELE BOYLE BIR DONEMDE YAPMAMISTIR PEYGAMBERIMIZE IFTIRA ATMAYIN KURANDA CELISKI YOKTUR SADECE AYETIN INDIGI DONEME BAK YADA HADISIN O GUNKU DURMUNA BAK SAVAS ANINDAMI YASANMIS BARIS ANINDAMI YOKSA MUSLUMANLARIN ZULME UGRADIGI ZAMANDAMI YOKSA MUSLUMANLIGIN EN GUCLU ANINDAMI SIZIN VERDIGINIZ ORNEKLER ISLAMIN GUCLU ANLARININDIR YANI ZAFER ANIDIR ALLAHTA BOYLE BIR DURUMDA HAKTAN AYRILMAYIN DER UMARIM ANLADINIZ YANI HOCA IRANDA YASAYAN YADA ALLAHIN SERII HUKUMLERININ YASANDIGI BIR ULKEDE HIRISTIYAN VE YAHUDILERLE DIYALOG KURSA .. VEYA OYLE BIR ULKEDEN DUNYA LIDERLERINE YADA PAPAZLARA HAHAMLARA MEKTUP YAZIP YADA TELEFON ACIP YADA RESMI VE CIDDI BIR ZIYARETLE ONLARA SIZ SAPIK YOLDASINIZ ISLAMA GELIN NAMAZ KILIP ZEKAT VERIN DERSE O ZAMAN HAKLI OLUR KURAN VE SUNNETE UYAR AMA ISLAMIN BOYLE ZELIL OLDUGU BIR DONEMDE BU DURUMA TURKIYE ORNEGI YETER (ANLAMIYORSAN ACIKLAYAYIM BIRAKIN ALLAHIN HUKUMLERININ UYGULANMASI BU HUKUMLERE KARSILAR MUSLUMANIN ORTUSUNE BILE KARSILAR , OLENIN SEHIT OLDUGU ORDUSUNDA ALLAH KELIMESI YASAK KIM ALLAHA ALLAH DER BILIYORMUSUN MUSLUMANLAR….. ORTAK DILDIR BU KELIME BUTUN DUNYA MUSLUMANLARI ICIN …. BUNLARI DININ NE OLDUGUNU ANLAMAN ICIN YAZIYORUM BIRDE BIR AYET HADIS VERIRSEN HADISI VE AYETI IYICE ANLAMAYA CALIS NE ZAMAN GELMIS YADA HADIS NE ZAMAN OLMUS ALIMLER NASIL DEGERLENDIRMIS O GUNUN SARTLARI GUNUMUZLE UYUSUYORMU ONLARA CALIS ALLAH YARDIMCIN OLSUN
    ALLAHA EMANET OLUN

  245. baris dogru
    Ağustos 11, 2007, 6:02 pm

    Yaradılanı Sevdik Yaradandan Ötürü İşte bütün mesele bu kardeşler (( bizde yardandan oturu yaradilani seviyoruz sadece agizlariya islam dusmanligi yapanlari sevmiyoruz ))
    tabii bazı dar göüşlü insanlar keşke bu Derinliklerde boğulup gitmesinler ister gönlümüz (( bizimde))

  246. özgür
    Ağustos 11, 2007, 7:58 pm

    1- Æslam’æn devlet yapæsæ bir tane olduåuna göre bu devlete
    giden yol da bir tane midir? Veya birkaç tane olabilir mi? Yani;
    Æslam, devlet yapæsænæ vahye ve ñeriat’a dayandæræp bizzat kendisi
    tayin ve tesbit ettiåi gibi, devlete giden yolu da bizzat kendisi
    tâyin ve tesbit edip bildirmiñ midir, yoksa serbest mi bærakmæñtær?
    Mesela: Particilik de bir yol mudur? Mesela: Bir partiye oy veren
    veya en azændan partiye karñæ çækmayan Süleymanîler’in,
    Nursîler’in, ülkücülerin tâkib ve tatbik ettikleri, rejimle iç içe, tavizci
    ve uzlañmacæ, sentezci ve kavmiyetçi metodlar da birer yol mudur
    veya hoñgörücü zihniyete sahip vahdetçilerin ve Ehl-i Sünnet’i
    ve kaynaklarænæ hor gören bey’atçælaræn takib ve tatbik ettikleri
    metodlar da birer yol mudur?
    Sual: 2- Æslam’æn devletine giden yol bir tane olup vahye ve
    ñeriat’a dayandæåæ ve aynæ zamanda taviz vermeyi ve en azændan
    hakkæn karñæsænda susmayæ dahi kabul etmediåi takdirde:
    Diåer metodlar batæl mædær? Batæl ise:
    a) Metodu yanlæñ ve batæl olan kuruluñlara katælan cemaatlerin
    ñer’an hükmü nedir?
    b) Böyle kuruluñlarda imamlæk yapan hocalaræn arkalarænda
    kælænan namazlaræn ñer’an hükmü nedir?
    c) Ayræca laik rejimin dümen suyunda giden, ñeriat’æn deåil de
    rejimin yanænda yer alæp laik ve kemalist rejimi müdafaa eden ve
    ñeriat’æn devlet olmasænæ isteyen cemaat ve hocalara düñman
    kesilen hocalaræn ñer’an hükmü nedir?
    Sual: 3- Bir caminin kürsü ve minberinde Æslam’æn hem din hem
    devlet olduåu anlatælmazsa, laik ve kemalist rejimin küfür ve kâfir
    düzen olduåu, Mustafa Kemal’æn bir put, onun getirdiåi rejimin
    de bir putperestlik rejimi olduåu söylenmese, böyle camilere
    yardæmda bulunmak, gidip namaz kælmak caiz midir?
    CEVAPLAR:
    Cevap: 1- Æslam vahye dayanan bir dindir; kaynaåænæ AIlah’tan
    alær. „Kaynak Kur’an, örnek Peygamber“ düsturundan hareket
    eder. Ve, bu noktadan hareketle devlet sistemini bizzat kendisi
    tâyin ve tesbit etmiñ ve o sisteme uyulmasænæ emretmiñtir. Keza;
    devlete giden metod ve usulü de bizzat kendisi tayin etmiñtir ve
    tavize asla müsaade etmemiñtir.
    Binaenaleyh, „Hakk dava“ bir tane olduåu gibi, „Hakk metod“
    da bir tanedir. O da fetvasæ alænan „Tebliå“ metodudur, Peygamberî
    bir metoddur. Diåer metodlar, yani tebliå metodunun dæñænda
    kalan metodlar ise -isimleri ne olursa olsun- yanlæñtær, batældær
    demiñ, tümünü red ve inkâr etmiñ, takbih ve tel’in etmiñtir. (Metod
    çeñitlerini, bunlaræn tenkid ve tahlillerini „Yeni Neslin Görevi“
    bañlæåænæ tañæyan yazæyæ mutlaka okuyunuz!)
    Elhasæl; Parti metodu da onun ñemsiye ve ayakkabæsæ da ñeriat
    deåildir. Taviz veren bir metod da ñeriat deåildir. Hoñgörülü olmak
    için hakkæ-batælæ söylemiyen bir metod da ñeriat deåildir. Bunlaræn
    hiç birinin fetvasæ yoktur ve bulunamaz. Çünkü: „Hakkæn ötesinde
    delaletten (batældan) bañka bir ñey yoktur.“ (Yunus, 32)
    Cevap: 2- Hakk metodun (yani tebliå metodunun) dæñændaki
    metodlarla çalæñan kuruluñlara katælan:
    a) Cemaatlerin durumu:
    Cemaatler günahkârdær. Batæla hizmet etmekte, para ve
    gayretleriyle batælæn ayakta durmasænæ ve yañamasænæ saålamakta,
    bilerek veya bilmeyerek tefrikaya (ayrælæk ve gayrælæåa) sebebiyet
    vermekte ve Ali Æmran Suresi´nin 103. ayetinin hükmüne ters
    düñmektedirler. Dolayæsæyla sevap yerine günah
    kazanmaktadærlar. Bunun hesabænæ ne dünyada verebilirler ne
    de ahirette!..
    b) Hocalaræn durumu:
    Hocalaræ bu hususta dört gruba ayærmak lazæm:
    1- Metodu ve sistemi hak olmayan, üstelik tâviz veren bir
    kuruluñta çalæñtæklaræ halde kuruluñun yanlæñ olduåunu

  247. gerçekler
    Ağustos 11, 2007, 10:20 pm

    Öncelikle Site den Kaynaklanan Sebeplerle Hemen Üstteki Yazımı Görmemiş Olabilirsin Ona bir Göz At Hani Şu F Şıkının devamını Yazdığım bu biiir

    Gelelim saçmalamalarına Kardeş Yazının Tamamını Okumadım zaten bundan sonrada pek okumam hala aynı teraneler üstünde dönüp duruyorsun diyorum ya ufuk meselesi neyse Yazının Okuduğum Kadarı İle Daha Önce Hepsinin cevabı biraz fazla yukarıda teee baya önceki yazılarda diyaloğu Emreden Ayetleri Peygamber efendimizin diyalog Uygulamalarını görebilirsin ayrıca
    Burayı incelersen gerekli yanıtlar senin gibilere daha önce verildi zaten yazında tek dikkatimi çeken yer Şu Anki hristiyanlşarın İşte zulmedenler Olduğundan Filan Bahsetmişin o yüzden bunlarla dost olunamıyacağını söylemişsin öncelikle şunu söyleyim Çok şükür ki size yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin ayetini kimleri kapsadığını öğretttim artık bu ayeti direk yazıpp işte dost edinmemek gerekiyor diye işin içinden çıkmıyorsunuz
    Gelelim Senin o ilk paragraflarda bahsettiğin Onlarla dost edinilmemesi gerektiği onların zalim oldukları kötü sözler söylediklerine filan

    Öncelikle bu söylediklerin senin birebir cahil Olduğunun ve diyalog faalietlerini hiç incelemediğinin bir gösterdi şöyleki

    Günümüz dünyasında müslümanlara zulmeden ve kardeşlerimizi mağdur eden Evangelist Hıristiyanlar (ABD) ile Siyonist Yahudiler (İsrail) dir.

    Halbuki , Diyalog toplantılarında , ne Evangelsitler nede Siyonistler yoktur , olamazlar. Onlar bu toplantılara girmek istediklerinde karşılarına ilk önce bu zulümlerden vazgeçmeleri isteneceği için katılamamaktadırlar. Diyalog Dünya Barışına katkı sağlama sloganı ile ortaya çıktığı için , onlar barış istememektedirler.

    Dolaysıyla , nasıl ki , Şii veya Vehhabi müslümanlığına bakıp İslamın tümü hakkında yorum yapmak yanlış ise , evangelist hıristiyanlara bakıp tüm hıristiyanları aynı kefeye koymak veya siyonist Yahudilere bakıp tüm yahudileri siyonist addetmek aynı yanlışın bir tezahürü olacaktır.

    İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir (aynı ilahtır). Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz.” (Ankebut Suresi , 29/46)

    Bu açıdan , bugün olduğu gibi Doğru kişilerle yapılan Diyalog çalışmaları Dünya Barışını tesisi adına en etkili bir yöntem olarak karşımızda durmaktadır ve inanıyoruzki inşallah önümüzdeki birkaç sene içinde, başta Filistin olma üzere Ümmet-i Muhammedin mazlumiyeti ve mağduriyeti sonuçlanacaktır. Diğer alternatif yaklaşımların , bu mazlumiyeti gideremediği ortadadır. Bu zaviyeden , tek çözüm Ehl-i Kitabın ehl-i vicdan ve insaf Sahiblerini insanlık adına Dünya Barışı adına Diyalog yapıp , bunu müsbet bir baskı unsuru olarak değerlendirmektir.

    Bir hususa daha değinemden geçemiyeceğim : Diyalog yapanlara karşı yukarıdaki soruya ilave olarak :” Filistinde , Irakta müslüman hanımların ırzlarını iğfal edenlerle nasıl Diyalog yapılır ?” şeklinde eksik bilgilenme sonucu yapılan ithamlara üzülüyor ve şunu demek geliyor içimizden : ” Siz bu yaklaşımınızda samimi iseniz , neden hala oradaki mazlum kardeşlerimizin yanına gidip savaşmıyorsunuz ? Neden -bağışlayın – bu işin lafazanlığı yerine gereğini yerine getirmiyorsunuz o zaman ?

    Evet , Diyaloğu doğru muhatablarla yapılmasını emreden Kur’an-ı Kerim olduğu göz önünde bulundurlmalı ve Ülkemizin Dünya muvazenesinde hak ettiği yeri alıncaya kadar , Kavl-i Leyyineyi elden bırakmamalaıyız…

    Ayrıca Papalığın Hakaretlerinden Bushun sözlerinden başlamışın buda bilmeden konuştuğunun bir göstergesi
    1-hocam bu günkü papa ile diyaloğa girmemiştir.
    2-Bushlar diğerleri nereden çıktı anlamadım

    Son Olarakta Sizin O Dar görüşlü Kıt beyilerinize Şunu sokiim az sonra gene bir iftira gelecek o yüzden şimdiden cevaplayım Bu diyalog faaliyetleri sadece iki üç saatlik bir papa ziyareti ile olmamaktadır bunlar sadece bir protokol olması gerekenler asıl diyalog ordaki okullarda ışık evlerinde olmuştur bu görüşmelerle onların yolu açılmıştır ordaki halka hizmet açılmıştır Bilmem Anlatabildimmi bilip bilmeden konuşmayın lütfen

  248. baris dogru
    Ağustos 12, 2007, 6:53 pm

    gercekler yada ceyhun kardesim
    25 soru sordunuz daha oncede ayni oldu sordunuz cevapladik ama siz her seferinde yeni seyler getirdiniz size gore yeni bize gore ayni simdi
    1- soruda bende size sordum sizde cavaplayin maide 51 ne zaman gecerli olacak
    2- peygamberimiz ebu cehilin yanina 100 defa gitmistir dedin oturup yemek yemismi ? el sikismismi ? simdi ben fetullah gulenin admalarinin birinin papanin elini optugunu size verdigim siteden gorebilirsin( http://www.youtube.com/user/firttix) yada peygamberimizin yanindaki bir sahis ebu cehile yada diger teblig edikleri kafirlere bunlara hurmet gosterip el opmusmu yada peygamberimizin ebu cehile sayin hazret gibi hitaplarda bulunmusmudur (2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur) eger ebu cehil iman etmeden namaz kilayim yada oruc tutayim deseydi sizce peygamberimiz olur dermiydi ? bunlari sormak zorundayim cunku sizler iki dengsizin diyalogunu peygamberimizin tebligiyle bir tutup peygamber efendimize iftira atiyorsunuz birde sizler yada hoca peygamber efendimizin dogum gununu kutlayan papaz ve kardinellere boyle size gore hos olan bir davranisa karsilik siz onlar icin ne yapmayi dusunuyorsunuz yada buna karsilik hocada bir seyler yapmismidir ?
    3- (Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır) simdi size tam tersini sunup soruyorum kafirlerle hiristiyanlarla sadece diyalog yapilacaksa bu kadar cihad ayetleri hiristiyanlari dost bilmeyin ayetleri kurani celiskili bir kitap olarak goztermis olmazmi ((lutfen cevaplayin niyetiniz nedir kafa karistirmakmi?))
    4- soru 20 de rum suresini ornek vermissiniz(İslâmiyet’in beşiği olan Mekke’de daha
    başlangıçtan itibaren Allah Resûlü’nün (sas) , Hıristiyanlarla münasebeti, dostâne hudutlar içinde başlamıştı. Henüz risâletten üç yıl gibi kısa bir zaman sonra, Bizans’ın İran’a mağlubiyeti, Mekke’de Müslümanları üzmüştü. Çünkü Ehl-i Kitap olan Bizans, Mecûsî İran’a mağlup olmamalıydı. Nitekim Yüce Allah da kitap ehli Rumların galip geleceği tesellisini bildiren vahyini göndermişti (Rûm, 1-5) gunumuzde bir budist hiristiyan savasi varmi bu ayetin diyalogla ilgisi nedir ?siz bu ayeti bugune nasil yorumlayabilirsiniz cahiliginizdenmi yoksa niyetiniz islam dini onemli degil ben hocami temizemi cikarayimmi ?
    5- hiristiyan kral nacasiyi ornek verdiniz ikisindede ayni seyi yazdim peygamberimiz hicret edeceklere durust bir kral dedigi bak peygamberimiz durust diyiyor peygamberimizin durust dedigi durustur peygamberimiz soylemisse dogrudur ayrica necasininde duygulari ve muslumanlara olan tavri butun islam dunyasinca bilinmektedir butun kaynaklarda onun islamin ve kaynaginin ayni oldugunu soyledigidir necasi yerden bir tahta parcasi almis ve bizimle sizin aranizda bir fark yoktur kimine gorede isik suzmesini gosterip kaynagi aynidir demis .. simdi gunumde sizin diyalog yaptiklariniz kisiler durustmudur durustse size kim soyledi yada papanin agzindan siz necasininkine benzer laflarmi istiniz de bu ornegi verdiniz ? cahiliktenmi yoksa sadece derdiniz hocayi hakli cikarmakmi ? benim bildigim niyetleri bu Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965′te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek.
    daha cok sorulurda uzun yaziyoruz siz bunlara lutfen cevap verin cunku farkinda olarak yada olmayarak sahabeye ve peygamber efendimize iftira atiyorsunuz lutfen diyalogu hakli cikaracaksaniz dunyevi konusun ama bu yapilanlari sakin kuran ve sunnete varmis gibi gostermeyin

    gerçekler Says:
    Ağustos 11th, 2007 at 10:20 pm
    Öncelikle Site den Kaynaklanan Sebeplerle Hemen Üstteki Yazımı Görmemiş Olabilirsin Ona bir Göz At Hani Şu F Şıkının devamını Yazdığım bu biiir
    Gelelim saçmalamalarına( UTAN UTAN) Kardeş Yazının Tamamını Okumadım zaten bundan sonrada pek okumam(25 SORUYU BEN SORMADIMKI SIZ SORDUNUZ CEVABINI OKUMAYACAKSAN NEDEN SORDUN SIZE SORUYORUM CEVAP VERIN ) hala aynı teraneler üstünde dönüp duruyorsun (OKUMADIYSAN NEREDEN BILIYORSUN )diyorum ya ufuk meselesi neyse (AYIP AYIP) Yazının Okuduğum Kadarı İle Daha Önce Hepsinin cevabı biraz fazla yukarıda teee baya önceki yazılarda diyaloğu Emreden Ayetleri Peygamber efendimizin diyalog Uygulamalarını görebilirsin (HALA IFTIRA ATIYORSUN TOVBE ET BENCE )ayrıca
    Burayı incelersen gerekli yanıtlar senin gibilere daha önce verildi zaten yazında tek dikkatimi çeken yer Şu Anki hristiyanlşarın İşte zulmedenler Olduğundan Filan Bahsetmişin o yüzden bunlarla dost olunamıyacağını söylemişsin öncelikle şunu söyleyim Çok şükür ki size yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin ayetini kimleri kapsadığını öğretttim artık bu ayeti direk yazıpp işte dost edinmemek gerekiyor diye işin içinden çıkmıyorsunuz
    Gelelim Senin o ilk paragraflarda bahsettiğin Onlarla dost edinilmemesi gerektiği onların zalim oldukları kötü sözler söylediklerine filan
    Öncelikle bu söylediklerin senin birebir(BIRE BIR CAHIL SIZDE BIRE BIR KANDIRILMIS) cahil Olduğunun ve diyalog faalietlerini hiç incelemediğinin SIZINDE DUNYA HABERLERINI OKUMADIGINIZI FETULLAH HOCANIN HARICINDE HIC BIR SEYLE ILGILENMEDIGINIZI)bir gösterdi şöyleki
    Günümüz dünyasında müslümanlara zulmeden ve kardeşlerimizi mağdur eden Evangelist Hıristiyanlar (ABD) ile Siyonist Yahudiler (İsrail) dir.(OKU Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965′te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek. LUTFEN DURUST OLUN SIMDI SIZ BUNLARI BIR BIRINDEN AYIRDIGINIZIMI SOYLUYORSUNUZ . BUNLAR HEP SAVASIYORLARKI SEN KORSUN SADECE SEN HIC KILISE KANALI IZLEDINMI SEN HIC INTERNETTE HIRISTIYAN WEB SITELRINI GEZDINMI SEN YALANCISIN KARDESIM HEP LAF EBELIGI YAPIYORSUN )
    Halbuki , Diyalog toplantılarında , ne Evangelsitler nede Siyonistler yoktur , olamazlar. (KESIN SOYLEMININ DELILINI GOSTER YOKTUR DIYIYORSUN OLAMAZLAR DIYIYORSUN YANI BIRDE GIRSELERDI NE GEREK VARKI PAPAZLARI ORDAKI )Onlar bu toplantılara girmek istediklerinde karşılarına ilk önce bu zulümlerden vazgeçmeleri isteneceği için katılamamaktadırlar(TABIKI ISTE O YUZDEN SOKMUYORLAR GIRSELER YA VE PAPA SOYLESEYA ZATEN OYLE OLSA YALANLARI CIKARKI BU NEYE BENZIYOR BILIYORMUSUN SUCLU BIRINI BIRINE SIKAYET EDERSIN O KISDE TAMAM BEN KONUSURUM DER SALAKLARI OYALAR SUCLUDA KENDISINE SIKAYET EDILENE SORAR NE OLDU DER? ODA SALAK ISTE MERAK ETME IKI GUZEL LAFLA YOLLADIM DER ANALAMAN ICIN ACIKLAYAYIM BIR IS YERINDE GEMIDE TURKUN BIRI POLANYALI BIR HIRISTIYANIN DINSEL IRKCI YAKLASIMIYLA KARSILASMIS COCUKTA BUNU ITALYAN OLAN MUDURUNE ILETMIS MUDUR O KISYI CAGIRMADAN TURKLE KONUSMUS SONRADA MERAK ETME BEN ONUNLA KONUSURUM DEMIS SONRADA POLANYALIYI CAGIRMIS AMA POLANYALI OFISTEN CIKINCA YINE GEVREK GEVREK GULEREK RAHATSIZ ETMELERINE DEVAM ETMIS KARDESIM KURAN KERIM DIYIYOR BUNLAR BIRBIRLERININ DOSTU ). Diyalog Dünya Barışına katkı sağlama sloganı ile ortaya çıktığı için , onlar barış istememektedirler.(DUNYA BARISI BUTUN DUNYAYI HIRISTIYAN KULTURUYLE INANCIYLA BUTUNLESTIRDIKTEN SONRAMI SAGLAYACAKLAR BUNU KENDILERI SOYLEMEMISMI SIZIN DIYALOG KURDUKLARINIZ KURANI KERIM DIYIYOR SIZ ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR SIZDEN RAZI OLMAZ )
    Dolaysıyla , nasıl ki , Şii veya Vehhabi müslümanlığına bakıp İslamın tümü hakkında yorum yapmak yanlış ise ,( SIA BIRCOK KONUDA DIYALOGCULARDAN DELIKANLI IRANI GORUYORUZ ..VEHABILERDE KURANI DIYALOGCULARDAN DAHA IYI ANLAMISLARDIR ORAYA SOYLE YAZSAYDIN NASILKI DIYALOGCULARA BAKIP BUTUN ISLAMIN HAKINDA YORUM YAPMAK YANLIS ISE COK DAHA DOGRU OLURDU )evangelist hıristiyanlara bakıp tüm hıristiyanları aynı kefeye koymak veya siyonist Yahudilere bakıp tüm yahudileri siyonist addetmek aynı yanlışın bir tezahürü olacaktır. ( SIZLER NE KADAR SEVMISSINIZ BU YAHUDILERI VE HIRISTIYANLARI KURAN INSAN SEVDIGIYLEDIR DER ..ZATEN OYLEKI SIA YA BENZEMEYIN DIYEN FETULLAH HOCA HIRISTIYANLARA BENZEMEKTEN RAHATSIZ OLMUYOR SIA NIN YALAN YANLIS ALLAHIN HUKUMLERIYLE YONETILDIGINI BILIYORUZ BIR DAHA YAZIYORUM YALAN YANLIS( NIYETIN HERANGI BIR FIRKAYI OVMEK YADA KARALAMAK DEGILDIR GUNUMUZDE KARALANACAKSA BIRILERI ALLAHIN BIZE KURANDA KAFIR DEDIGI DOST OLMAYIN DEDIGI VE BIZIMDE YASAYARAK IRAKTA FILISTINDE OLANLARI TANIDIGIMIZ HIRISTIYAN VE YAHUDI ALEMIDIR ) SENIN HOCA LAIKLIKLE MUTLUDUR BUNUDA NIMET SAYIYOR HER HALDE )
    İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve (onlara) şöyle deyin: “Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir (aynı ilahtır). Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz.” (Ankebut Suresi , 29/46) (OKU Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965′te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek SIZCE BU GORUS ZULM DEGILMIDIR BU SORUMA CEVAP ISTIYORUM OZELIKLE CUNKU AYET KULLANIYORSUN BIRDE DOGRU BIZ TESLIM OLMUSLARDANIZ ONLARDAMI TESLIM OLMUSLARDAN )
    Bu açıdan , bugün olduğu gibi Doğru kişilerle yapılan Diyalog çalışmaları Dünya Barışını tesisi adına en etkili bir yöntem (OKU Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi” adı altında 1965′te kuruları bu kurumun neyi amaçladığını, o kurumu tesis edenler ilan ettiler. Bütün dünyayı Hıristiyan kültürüyle/inancıyla bütünleştirmek BENCE BU YONDE ETKILI BIR YONTEM OLARAK KARSIMIZDA DURMAKTADIR) olarak karşımızda durmaktadır ve inanıyoruzki inşallah önümüzdeki birkaç sene içinde, başta Filistin olma üzere Ümmet-i Muhammedin mazlumiyeti ve mağduriyeti sonuçlanacaktır (HANI SIYONISTLERIN DIYALOGLA ILISKISI YOKTU SIMDI NASIL OLACAK TOPLANTILARINIZA BILE ALMIYORSUNUZ YOKSA ORASI TAMAMEN YAHUDI TOPRAGI OLUDUGUNDAMI OLACAK NIYE AYNI SEYLERI YAZDIRIYORSUNUZ BANA BEN KURAN DIYIYORUM ALLAH C.C BIZE KURANDA SIZ ONLARA BENZEMEDIKCE ONLAR SIZDEN RAZI OLMAZ DIYIYOR HASA ALLAH C.C YALANMI SOYLUYOR ). Diğer alternatif yaklaşımların( BUGUNE KADAR ISLAM DUNYASININ HIC BIR YAKLASIMI OLMAMISTIR IRAGI VURAN UCAKLARIN TURKIYEDEN KALKAMSI ARAPLARIN AMERIKAYLA SIKI FIKI ILISKILERI AMAN BIZE DOKUNMAYAN YILAN BIN YASASIN ZIHNIYETINDEN BASKA YOKSA MUSLUMAN ULKELRIN ORTASINDA EDI BUDU OLMAYAN BIR YAHUDI DEVLETININ BU KADAR ZULM YAPMASI YILLARDIR ZULM YAPMASI KOLAY OLMAZDI ONLAR BILE SASIRIYORLARDIR ISTE SIZIN GIBILERIN URUNU BUNLAR BIZ ISIK OKULARINI ACALIM ORDA INSANLAR OLSUN YADA BIZ AVRUPA BIRLIGINE GIRELIM ORDA INSANLAR OLSUN YOK AMERIKAYLA ILISKILERIMIZ BOZULMASIN ORADA INSANLAR OLSUN SENIN BEYENMEDIGIN IRAN HARIC YAPTIKLARI GAZETELERDE SON IKI YILDIR OKU YANI ) , bu mazlumiyeti gideremediği ortadadır. Bu zaviyeden , tek çözüm Ehl-i Kitabın ehl-i vicdan ve insaf Sahiblerini ( PAPA SIZCE BU TANIMA GIRIYORMU CUNKU KURANDA ALLAH .C.C BUNLAR ICIN COK AZI DIYIYOR KI BU PAPA HIRISTIYANLARIN BASI )insanlık adına Dünya Barışı adına ( DIN ADINA BIR SEYLER OLACAKMI PEKI INSANLIK DUNYA BARISI AMAN OLSUNDA NE OLURSA OLSUN BIZDE EVDE SESIZ SESIZ NAMAZ KILARIZ EGER BIZDEN RAZI OLACAKLARSA ONLARADA BENZERIZ )Diyalog yapıp , bunu müsbet bir baskı unsuru olarak değerlendirmektir.
    Bir hususa daha değinemden geçemiyeceğim : Diyalog yapanlara karşı yukarıdaki soruya ilave olarak :” Filistinde , Irakta müslüman hanımların ırzlarını iğfal edenlerle nasıl Diyalog yapılır ?” şeklinde eksik bilgilenme sonucu yapılan ithamlara üzülüyor ve şunu demek geliyor içimizden : ” Siz bu yaklaşımınızda samimi iseniz , neden hala oradaki mazlum kardeşlerimizin yanına gidip savaşmıyorsunuz ? Neden -bağışlayın – bu işin lafazanlığı yerine gereğini yerine getirmiyorsunuz o zaman ? ( BIRAVO BRAVO NASILDA SOYLEDIN SIMDI BEN HAKSIZIM DIYALOGA DEVAM ALLAH ..NASIP EDER INSALLAH CANI GONULDEN SOYLUYORUM SIZLER INSANLARIN NIYETLERINI BILMIYORSUNUZ UNUTMAYINKI BENIM SU AN ORDA OLMAM HIC OLMAYACAGIM ANLAMINA GELMEZ INSALAR HATALRI ELIYLE DILIYLE YUREGIYLE DUZELTMEK ISTERLER BEN BU CABANIN ICINDE OLDUGUMA INANIYORUM ALLAH ELIMLEDE YAPMAYI NASIP EDER INSALLAH ..BUGUN BACILARIMIZA TECAVUZ EDENLERIN CANLARINI BIZLERIN ELIYLE OLMASINI NASIP EDER INSALLAH SENIN BOYLE BIR DUAN VARMI ?
    BIRDE AKILLI OLALIM.. MADEM OYLE ORDA OLMAYAN ORADA SAVASMAYAN BU KONUYU KONUSMAYACAKSA TURKIYEDE KIMSE KONUSAMAZ MADEM SEN ALLAHA INANIYORUM DIYIYORSUN NEDEN TURKIYEDEKI LAIKLIGI YIKMAYA CALISMIYORSUN YADA SENIN HOCAN CUNKU ALLAHIN HUKUMLERIYLE HUKMETMEYENLER KAFIRLERDIR DIYIYOR RABIM SENIN HANGI ISINI ALLAHIN HUKUMLERIYLE YAPIYORSUN BU DURUM SIZI RAHATSIZ EDIYORMU ?
    Evet , Diyaloğu doğru muhatablarla yapılmasını emreden ( IFTIRA ATIYORSUN TEVBE ET BOYLE BIR DIYALOGU KURANI KERIMIN NERESINDEN CIKARIYORSUN ?)Kur’an-ı Kerim olduğu göz önünde bulundurlmalı ve Ülkemizin Dünya muvazenesinde hak ettiği yeri alıncaya kadar ( EGER BU DINSIZLIKSE YADA HIRISTIYANLASMA EYVALLAH), Kavl-i Leyyineyi elden bırakmamalaıyız…
    Ayrıca Papalığın Hakaretlerinden Bushun sözlerinden başlamışın buda bilmeden konuştuğunun bir göstergesi
    1-hocam bu günkü papa ile diyaloğa girmemiştir. ( BEN ANALMIYORUM BUGUNKU OGUNKU NEDEN BU SIKKI YAZMA ITHIYACI DUYDUN)
    2-Bushlar diğerleri nereden çıktı anlamadım ( AYETLERI ORNEK VEREN SEN DEGILMISIN KARDESIM BUSH MUSLUMANMI
    Son Olarakta Sizin O Dar görüşlü Kıt beyilerinize(KIT BEN ALLAHIN ADALETINE GUVENIYORUM BENCE KIT OLAN SENSIN SITENIN ALTINDA VE USTUNDE BIR SURU YAZAN VAR BU KONUYA AMA HALA SEN ACABA DEMEDEN BU LAFI DIYIYORSAN BUNUNDA HESABINI VERECEKSIN )Şunu sokiim (SEN KIMSENIN AKLINA BU ILMINLE BIR SEY SOKAMAZSIN HA IYI BUDIST RAHIBI OLUR SENDEN )az sonra gene bir iftira gelecek o yüzden şimdiden cevaplayım Bu diyalog faaliyetleri sadece iki üç saatlik bir papa ziyareti ile olmamaktadır bunlar sadece bir protokol olması gerekenler asıl diyalog ( EVET EVET BIZDE AYNISINI DIYIYORUZ )ordaki okullarda ışık evlerinde olmuştur ( BEN BU ISIK OKULARINI COK IYI BILIYORUM KARDESIM ORDAKILER GUZEL INSANLAR AMA YAPILAN IS KURAN VE SUNNETE AYKIRIDIR VE SIZ BU GUZEL INSANLARI YAPILANLARI GUZEL GOSTERIP KANDIRIYORSUNUZ SIZ BIR TEK ALLAH GUVENMEK GEREKTIGINI UNUTMUSSUNUZ SIZ DUNYEVISINIZ BUGUN YAGMUR DUASIYLA ILGILI KONUSMA YAPAN FETULLAH HOCA SOYLE DIYIYOR BEN BUNA SASIRIYORUM ZATEN BELAM DENMESI BUNDAN.. BAK NE DIYIYOR .. INSANLAR CANI YUREKTEN INANARAK ALLAHIN BUNA KADIR OLDUGUNU BILEREK YAGMUR DUASI YAPARLARSA ALLAH VERIR DIYIYOR ALLAHIN OZON TABAKSINI ONARMAYA GUCU YETER KI ALLAH OZON TABAKSINI YOKTAN YARATMIS BAKIN OYLE BIR KONUSYORKI ALLAH ALLAH SIMDI BEN SORUYORUM AYNI ALLAH BUGUN ISLAM ALEMI ELLERINI SEMAYA KALDIRIP MUHAMEDIN UMETINE RAHMET EYLE DERSE MUHHAMEDIN UMMETINI YUCELT DERSE YAPMAYACAKMI YANI FETULLAH HOCA ALLAHIN HER SEYE KADIR OLDUGUNU BILIYORDA BUNA KADIR OLDUGUNU BILMIYORMU DA ISLAMA HIZMETI BU SEKLDE DUSUNUYOR AYNI HOCA HIC BIR YONETIM SEKLINEDE CATMIYOR BUDIST RAHIBI GIBI YANLISSAM ALLAHA SIGINIRIM BELAM DENMESIDE BUNDAN ALLAH ALLAH DIYIYOR BEN DINLIYORUM BAZEN SASIYORUM SAHABEYI BILIYOR KURANI BILIYOR AMA BU YAPTIGI ACIKLANAMAZ KESKE SIZDEN DAHA AKILLI BIRI ANLATSADA ANLASAM INANIN AMACIM DOGRUYU BULMAK BENIM KIMSEYI SAVUNMA YADA OYLESINE BEN MUSLUMANIM DIYENI KOTULEME NIYETIM YOK ALLAHIN NALETI BU NIYETTE OLANLARIN UZERINE OLSUN KARDESIM DAHA NE DIYEYIM BEN BEN YAZIYORSAM INANIYORUM YOKSA BIR ISME GICIGIM YOK BEN ALLAHIN DININI DUSUNURUM bu görüşmelerle onların yolu açılmıştır ordaki halka hizmet açılmıştır Bilmem Anlatabildimmi bilip bilmeden konuşmayın lütfen BILEREK KONUSYORUM BILMEDEN KONUSTUGUMU SORULARIMA CEVAP VEREREK ISPATLAYIN AMA FARKLI BIR KONU YA GECMEYIN BUNU BITIRELIM SONRA OLDUMU HER SEFERINDE YAZIYORUM ONUME BASKA SEYLER CIKARIYORSUNUZ BU SEKILDE GIDREK HEM KACIYORSUNUZ HEMDE UTANMADAN ASAGLIYORSUNUZ ..KARDESIM SIMDI SIZ BUTUN SORULARIMA CEVAP VERIN YUKARIDA YAZDIGIM BEN OZELIKLE YAZINIZI OKUDUGUMU HER SORUNUZA CEVAP VEREREK ISPATLIYORUM YENI BIR SEY YAZMADAN SADECE SORULARIMA CEVAP VERIN OLDUMU LUTFEN

  249. özgür
    Ağustos 12, 2007, 9:03 pm

    Bir haber duydum ki, kardeş olmuşsun,
    Vatikan’ın kara dinli dölüyle.
    Ezanı kaybedip, çanı bulmuşsun
    Anlaşırsın kara donlu ölüyle.

    Varın patriklere verin haçını,
    Neden övüyorsun gavur piçini?
    Niyetin ne, döksene bir içini!
    Palazlanır köpeklerin yalıyla.

    Diyalogla, hoş görüyle yutturma,
    Milletimin kafasını attırma.
    Necaseti temiz suya kattırma.
    Kol kola mı girmeliyim çalıyla?

    Tapuları aldın, ne sözler verdin.
    Her türlü imkanı kendine derdin.
    Nice yüz binleri toprağa serdin.
    İmanımı çaldın, sirkat yoluyla!

    Her meclise burnunuzu soktunuz.
    Kafkasya’da fazlasıyla koktunuz.
    Sancak’ta, Bosna’da niçin yoktunuz.
    Çullar bana, sen konaklan halıyla.

    Demokrasi, hürriyetmiş bahane.
    Irak’ta yıkılmış binlerce hâne.
    Rezalet yuvası adı meyhane.
    Hoplarız, zıplarız düşman eliyle.

  250. gerçekler
    Ağustos 12, 2007, 10:16 pm

    Barisdoğru Kardeş Dersine yine iyi Çalışmamışsın olmadı kısaca Meseleyi İzah Edeyim

    İddia
    1-soruda bende size sordum sizde cavaplayin maide 51 ne zaman gecerli olacak
    Cevap
    Kardeş İslam Barış hoşgörü Dinidir Maide 51 Ne zaman Geçerli Olacak demişsin Kardeş Her zaman Geçerlidir burda Kastedilen Zalim Kişilerdir Bu Kişilerde dünyamızda Masonlar Ve siyonistlerdir bu İnsanlar Hiçbir zaman Diyalog faaliyetlerin içinde yer almamıştır yani bu ayet uygulanmaktadır bi önceki yazıda diyalog faaliyetlerine bu tip insanların alınmadığından ve bu işleri bilmediğinden söz etmiştim hemen oku

    iddia
    2-)peygamberimiz ebu cehilin yanina 100 defa gitmistir dedin oturup yemek yemismi ? el sikismismi ?

    Cevap:
    Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ”
    15 Müslim, Cenâiz 78, 81)

    İddia
    3-fetullah gulenin admalarinin birinin papanin elini optugunu size verdigim siteden gorebilirsin
    cevap
    Aladdin Kaya ‘nın Bu kişi Olduğu söyleniyor fakat tam olarak bu kişi belli olmayıp görüntüler fotomontajdır kesinlikle alakası yoktur!

    Ayrıca Siz nerden bileceksiniz ki Acaba Mevlana hazretlerinin bir papazin eteginden optugunu biliyormusun
    yukardada bi örnek verdim mevlana ile ilgili papazın önünde eğilmesini devam edelim

    İddia
    4- peygamberimizin ebu cehile sayin hazret gibi hitaplarda bulunmusmudur
    elcevap:
    hazret sadece diplomatik bir usluptur Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen ‘Büyük Reis’ hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise ynı şekilde Hazretleride” bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım.
    Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır .

    daha sonraki yazılarında saçmalamışın zaten onlar sadece temsili yapılan şeylerdir önemli olan kameraların önünde islamı doğru bir şekilde tanıtmaktır

    iddia
    5-simdi size tam tersini sunup soruyorum kafirlerle hiristiyanlarla sadece diyalog yapilacaksa bu kadar cihad ayetleri hiristiyanlari dost bilmeyin ayetleri kurani celiskili bir kitap olarak goztermis olmazmi

    Elcevap:
    Diyalog mevsiminde Diyalog , savaş mevsiminde savaş esastır !

    Efendimiz (SAV) öncelikle Diyalog yolu ile Gönülleri İslama kazandırmayı hedeflemiş ve 13 yıllık Mekke döneminde onca zulüm ve baskılara rağmen eline silah almamıştır ! Nitekim Medineye hicretten sonra , yine Medine’deki müşrik ve Yahudi kabilerle Medine Vesikasını imzalayıp , onların İslamı yakından tanıma ve müminlerdeki doğru İslam’ın temsil yolu ile ehl-i vicdan gayrimüslimlerin iman nuru ile tanışmasını istemiş , bunda da muvaffak olmuştur. Diğer yandan onca Diyaloğa rağmen , İslam’a açıktan düşmanlıklarını izhar eden ve Müslümanları öldürmeyi akıllarına koyan Mekkeli Müşriklere karşı , savunma amaçlı mücadeleler yapmış , bu tür İslam düşmanlarına savaşarak ders de vermiştir.
    Hudeybiye Barış antlaşmasında , müşrik Huzaa kabilesi ile Mekkeli müşriklere karşı ittifak yapan Efendmiz (SAV) , bir yandan İslamı bilmeyen Huzaa kabilesinin İslamı yakından tanımasına imkan sağlarken , diğer yandan İslama açıktan düşmanlık izhar eden Mekkeli Müşriklere karşı onları yanına alıyor , ileride Müslüman olacak aynı Huzaa kabilesine yapılacak bir saldırıyıda vesile kılarak Mekke Fethinin önünü açmış oluyordu !
    M.Hamidullah Hocaya göre , Efendimiz (SAV) vefatına kadar iman ve küfür cephesinde ölenlerin sayısı 400’ü aşmazken , Veda hutbesinde Efendmiz (SAV) ile birlikte olanların sayısının 100 bini aştığını belirtmektedir. Ölenler arasında 200 müşrik varsa , kazanılan 100 bin insanın varlığı Diyaloğun önceliğine işaret etmektedir.
    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61)
    – Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.(Nisa,90)
    Ayetlerdeki hakikatler gösteriyor ki , Savaş esnasında bile olunsa , Küfür cephesi size Barış teklif ederse , Savaşmak caiz değildir. Çünkü İslam İnsanları “cennete” kazandırmak için gelmiştir ,yoksa onları Küfür üzerine öldürüp cehenneme ehil hale getirmek için değil !
    Özetlersek , Diyalog yolu tıkanmadan savaşmak esas değildir ,savaş mevsiminde Diyalogta ısrarcı olmak bir basiretsizlik bir ferasetsizlik örneği olur !

    Ülkemizin bir savaş ile karşı karşıya kaldığı bir durumda ise , takınılacak tavrı Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’den dinliyelim :”Yalnız her meselede olduğu gibi bu süreçte de bazen olur ki konjonktürün gerektirdiği bazı farklılıklar zuhur edebilir. Mesela, küçük çapta ve aksi istikametteki irade ve gayretlerimize rağmen şartlar öyle gerektirir ve bir devlet devletimize savaş açarsa o zaman biz yine dinimizin belirlediği şekilde, savaş hukuku adına ortaya koyduğu disiplinlere göre hareket ederiz. Daha doğrusu hareket etmek mecburiyetinde kalırız. Nitekim bu o dönemin yükümlülüğüdür. Fakat şunu unutmamak lazım, savaş kişilerin ve kurumların değil ancak devletin/devletlerin karar vereceği bir hadisedir.artı neden bu kadar savaş vahşet meraklısı Olduğunuzu Anlamadım kuran ayetlerine vahşi diyor değilim sadece önce güzellikle diyorum
    iddia
    6-siz bu ayeti bugune nasil yorumlayabilirsiniz cahiliginizdenmi yoksa niyetiniz islam dini onemli degil ben hocami temizemi cikarayimmi ?

    Yukarda da yazdım tefsirler hocamın değil başta bediüzzaman ve elmalılı hamdi yazır olmak üzere birçok tefsir örneği verdim oku zavallı duruma düşüyorsun

    iddia
    daha cok sorulurda uzun yaziyoruz siz bunlara lutfen cevap verin cunku farkinda olarak yada olmayarak sahabeye ve peygamber efendimize iftira atiyorsunuz lutfen diyalogu hakli cikaracaksaniz dunyevi konusun ama bu yapilanlari sakin kuran ve sunnete varmis gibi gostermeyin

    cevap:
    hahaha yapma gözünü seveyim kardeş aynını iade ediyim…

    daha sonra yazımın arasında stand up karışıklı bir şeyler yazmışın yapma gözünü seveyim komik duruma düşüyorsun böyle yazılar arasında saçma sapan yorumlar yapıp sayfayı dolduracaksan site yönetimi kızıyor yapma dur böyle adam gibi örneklerle adam gibi şekilde tartışacaksan hayhay
    o kadar sorunu cevapladım bak şimdi bende sana soruyorum bi soru
    günümüz papası niye diyalog faaliyetlerinden vazgeçmiştir ve niye kendilerini geliştirmek amacı ile kurulmuş diyalog faaliyetleri niçin bug nü hristiyanlar tarafıdan desteklenmemektedir.cevap gayet açık ama yinede soriim bi sen bak bakalım avrupada seçilen din istatistiklerine diyalog faaliyetlerinden beri nasıl bir artış var.Gelecek yanıtı da biliyorum ülkemizdede hristiyanlığı seçenler var fakat bunlarda bizden değil devletten kaynaklanan sebeplerle avrupa devletleri ne kadar dinlerine sahip çıksalarda Olmuyor nedense çünkü bu faaliyetlerle islamın terör vahşet dini olmadığını anlattık
    elhamdülillah
    saygılarımla kardeş çalış biraz daha öyle gel

  251. ÖZGÜR
    Ağustos 12, 2007, 10:44 pm

    esselamun aleyküm hani su sayin gülenin dinler arasi diyaloguna biraz deginmek isterim bakalim kur ani kerim ne diyor Kur’an-ı kerimde, Ehli kitabın kâfir olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:

    (İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O Allahı tanıyan doğru bir Müslüman idi.) [A. İmran 67] [Her peygamber gibi Hz. İbrahim de Müslüman idi. Ehli kitap hak olsa idi, böyle denmezdi.]

    (“Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” diyenlere de ki: “Aksine biz, hanif [doğru olan] İbrahim’in dinine uyarız.”) [Bekara 135] [Ehli kitap hak olsa idi, sözleri red edilmezdi. Hz. İbrahim’in dini olan İslam’a uyan kurtulur.]

    ([Ehl-i kitap] “Yahudi ve Hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek” dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: “Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.” Hayır onların dedikleri gibi değildir.) [Bekara 111, 112] [Şu halde Ehli kitabın iddiaları kuruntudur, gerçek değildir.]

    (Yahudiler, Üzeyr’e, Hıristiyanlar da İsa’ya Allah’ın oğlu dediler. Daha önceki kâfirlerin sözlerini taklit ettiler. Allah onları kahretsin.) [Tevbe 30] [Ehl-i kitap kâfir olduğu için lanetlendi.]

    (Ehli kitap [İslâm’a] iman edip, [kötülüklerden] sakınsalardı, kötülüklerini örter ve onları nimetleri bol cennete sokardık.) [Maide 65] [Ehli kitap hak olsa idi, imana davet edilmezdi.]

    (Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslâm düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allah, [kâfirleri dost edinip kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51] [Ehli kitap hak olsa, onlara dost olana kâfir denmezdi.]

    (Sen, onların dinine uymadıkça, Hıristiyanlar ve Yahudiler senden hoşnut olmazlar. De ki “Doğru yol, ancak Allahın yoludur.”) [Bekara 120] [Yani, Ehli kitabın bozuk dinine girmedikçe, hoşnut olmazlar. Kiliseye gitmekle, Papazın elini öpmekle de hoşnut olmazlar.]

    (İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduğunu söyleyenlere de ki: Siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allahın bildirdiğini gizleyenden daha zâlim kim olur.) [Bekara 140] [Her peygamber Müslüman idi, Ehli kitap ise bâtıldır.]

    [Ehl-i kitaba] de ki: (Eğer Allahı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [A. İmran 31] [Yani Ehli kitap, Resulullaha iman etmedikçe, Allah onları sevmez.]

    (De ki: “Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: “Ancak Allaha kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allahı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim” Yine de, yüz çevirirlerse, “Şahit olun ki, biz Müslümanız” deyin!) [A. İmran 64] [Ehli kitap kâfir olduğu için, onlara biz Müslümanız deyin buyuruluyor.]
    ([Senden önce peygamberlere] iman edenler, Yahudi, Hıristiyan ve sabiinlerden Allaha ve ahirete inanıp salih amel işleyenler için elbette Rablerinin katında mükâfatlar vardır.) [Bekara 62]

    [Hz. Musa zamanında, ona inanan Yahudiler ve Hz. İsa zamanında ona inanan Hıristiyanlar, elbette cennete gidecektir. Çünkü, bütün peygamberler gibi Hz. Musa da, Hz. İsa da Müslüman idi.]

    İki hadis-i şerif meali de şöyledir: (Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette cehenneme girecektir.) [Hakim] , (Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buharî, Müslim]

    Bu vesikalara rağmen, (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok) diyenler çıkarsa, bunların cahil değil, sinsi birer misyoner olduklarında şüphe kalmaz.

  252. gerçekler
    Ağustos 13, 2007, 1:37 pm

    Özgür Kardeş Yapma Yeni Mübarek Miraç Kandilini Eda Ettik Orda Şöyle Bir Söz Söylemişin

    İki hadis-i şerif meali de şöyledir: (Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette cehenneme girecektir.) [Hakim] , (Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buharî, Müslim]

    Bu vesikalara rağmen, (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok) diyenler çıkarsa, bunların cahil değil, sinsi birer misyoner olduklarında şüphe kalmaz.

    Yazıklar Olsun sana Yazıklar Olsun O Kuran ı Yanlış Bilmeden Tanıtanlara Yazıklar Olsun O Kuran ı İşlerine Geldiği Gibi Yorumlayanlar Varya İşte Onlar Gerçek Kafirlerdir… gelelim efendimin Sözüne Kurban olurum Efendime s.a.v Acaba Bu Hadisin ne zaman Söylendiğinden haberin Varmı İşte bilmiyorsunuz Bilmeden Yorum Yapıyorsunuz Sonrada Cahilliğinizden ötürü Rezil Oluyorsunuz…

    Şimdi geçen Miraç kandiliğidi eda ettik Çok şükür Bu Kandilde Bize Gelen Hediyeler Nelerdir Bir Bakalım Bakalım
    1-Çok Şükür Ki Namazdır
    2-Bakara suresi 285 ve 286 ayetleri amena rasulu
    3-Allahın Kendine Şirk Koşulması haricinde diğer günahları af edebileceği kendi merhametinde oludğu bbakın ayeti kerime ne diyor

    اِنَّ اللّهَ ﻻ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
    Anlamı:”Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz.Bunun dışındaki günahları, dilediği kimse için bağışlar.”

    Gördünmü Kardeşim Daha ayetler hadisler nasıl incelenir bilmiyorsunuz burdada aynı alkol-namaz arasındaki münasebet vardır daha sonra inen ayet öncekinin hükmünü kaldırmıştır bilip bilmeden konuşmayın sonra komik duruma düşüyorsunuz hadi siz biraz daha çalışın öyle gelin bakalım daha ne direniyorsunuz bu konuda anlamadım master yapacam bu konuda artık.Neyse siz devam edin böyle yazmaya komik duruma düşüyorsunuz bende bayaa gülüyorum…hadi kalın selametle dersinize iyi çalışın gelin bu arada özgün yazılarınızı da bekliyorum hehe

  253. gerçekler
    Ağustos 13, 2007, 1:42 pm

    He şunuda Unutmuşum yukarda da büyük bir iftira var
    hocam
    Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok) kesinlikle dememiştir olayın gerçeği şudur
    Hocaefendi, Küresel Barışa Doğru adlı eseri Sh.131’de,şu cümleleri sarfetmektedir: ‘Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve islah etmelidir. Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümüne, yani ‘Muhammed Allah’ın Resulüdür’ kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır…’
    diyor dikkat ederseniz senin dediğin gibi luzum yok veya kurtulur demiyor sadece bu ayete dayanarak eğer Allaha Şirk koşan hristiyan allah 3 tür diyen hristiyan eğer allah birdir derse büyük yol katetmiş demektir bu yüzden Merhamet nazarı ile bakılmalıdır diyor.Allah u Teala Bile Bak Merhamet Nazarı İle bakabileceği müjdesini vermiş yukardaki ayette bize ne oluyor ki anladınmı kardeşim hadei kal selametle

  254. baris dogru
    Ağustos 13, 2007, 4:19 pm

    LUTFEN ARKADASIM BU MUSLUMAN OLAN 100 BIN INSAN IN NASIL MUSLUMAN OLDUGUNA BAK BU INSANLAR PUTA TAPANLARLA ELMI SIKISTILAR TABIKI DIN BU YANI ALLAHIN YARDIMI GELECEKTIRKI ,OGUNKU SAHABENIN KARARLILIGI DINI ALLAHA HAS KILARAK YASAMALARI ,PEYGAMBER EFENDIMIZIN DINI YAYMADAKI METODU, KOLELIK ,AKRABA ILISKILERI HEPSI NEDENLERDIR BAK SIMDI NE DIYECEGIM BUNLAR NEDEN MUSLUMAN OLDU CUNKU ISLAM ONLARA ANLATILDI AMA AYETLER OLDUGU GIBI YANI KAFIRE KAFIR DIYEREK ANLATILDI AYETLER GIZLENMEDI BIDE INSANLAR KURANLA HARKET ETILER YANI KURANI YASADILAR MEKKELI MUSRIKLER NE DIYIYORDU BU MUSLUMANLARIN DINI HAK OLMASAYDI BU KADAR ZULME DAYANAMAZLARDI SEN DIN ICIN NEYE DAYANDIN HANGI ZORLUGU YENDINKI NEYDEN ODUN VERDIN …GELIN DIN ICIN DEMOKRASIYI DEGISTIRELIM TAM AVRUPA BIRLIGINE GIREREKEN SERIATI GETIRELIM BIZE DELI DESINLER INSANLAR AMBARGO KOYSUNLAR BIZ ZEYTIN EKMEM YIYEREK DAVAMIZDAN VAZ GECMEYELIM BU DIN ICIN FEDAKARLIK YAPALIM ANNEMIZLE BABAMIZLA SIRF SERIATA KARSILAR DIYE ILISKIMIZI KESELIM BIZE MECNUN DESINLER MALLARA MULKLERE DINIMIZI SATMAYALIM ULKEMIZE GELEN TURISTLERE CIPLAK GEZEMEZSINIZ DIYELIM (PARA GELIYOR TURIZM GELIR KAYNAGI) DINI OLDUGU GIBI YASAYALIM CEBIMIZDEKINI CIKARIP FAKIRE VERELIM ISTE O ZAMAN YINE INSANLAR MUSLUMAN OLUR CUNKU DINI HAK OLAN INSANLAR OYLE YAPAR (SAHABENIN TAVRI PEYGAMBERIMIZIN TAVRI BU DININ HAK OLDUGUNU GOZTERIYORDUKI )RAHAT VE MENFEAT ICIN DININI SATMAZ NE OLDUGUMUZ BELLI DEGILKI BUTUN ISLAM ALEMI ICIN GECERLI BU… KENDISI DEMOKRASI ILE YONETILEN BIR ULKEDEN CIKMIS BU DURUMDAN YANI ALLAHIN KANUNLARININ ULKESINDE UYGULANMADIGINDAN RAHATSIZ OLMAYAN BIR ADAMIN SADECE ALLAH DIYINCE AGLAMSIYLE KIMSE MUSLUMAN OLMAZ OLURSADA ALLAHTAN BASKA ILAHLAR EDINEN MEKKE MUSRIKLERI GIBI OLUR SEN DININI YASARKEN ORNEK OL SADECE VE SADECE ALLAHA HAS KIL DINI VE BEKLE BAK KAC INSAN MUSLUMAN OLACAKTIR ZATEN SORUN OKI INSANLARI MUSLUMAN YAPMAK ISTIYORSAN SAGA SOLA BAKMA KAFANDAN BIR YOL UYDURMA KURANA VE SUNNETE BAK BUNUN HARICINDEKI HER YOL SEYTANIN YOLUDUR BENCE YANLISSAM ALLAHA SIGINIRIM Veda hutbesinde Efendmiz (SAV) ile birlikte olanların sayısının 100 bini aştığını belirtmektedir. Ölenler arasında 200 müşrik varsa , kazanılan 100 bin insanın varlığı Diyaloğun DIYALOGLA KAZANILMADI COK EMEK HARCANDI AC KALINDI KARDES OLDURULDU BABALAR INKAR EDILDI COCUKLAR BILE CIHAD ETI önceliğine işaret etmektedir. KORLER ICIN
    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61) SAVAS HALINDE DEGILIZKI ( SEN DAHA SAVASAMAMISINKI )SADECE SEYIRCIYIZ KIMSEYLE SAVASMIYORUZ
    BAK CEYHUN HEMEN OKU DEMISSIN YA BOYLE OKUMAMISIM GIBI IFTIRA ATARAK BU YAZI ESKI BIR YAZINA SENIN OKUMADIN BIR YAZINA CEVAPTI INSNLARIN KENDILERININ YAPMADIGINI BASKALARINDAN ISTEMESI BOYLE BIR KONUDA CAK AYIP VE IKIYUZLULUKTUR BOYLE BIR KONUDA IKINCISI OKUMADAN CEVAP YAZAMAM OKUYORUM ZATEN YAZINIZI KOPYALAYIP ARALARA YAZIYORUM BU BENIM OKUDUGUMA DAIR DELILIMDIR SIZ DELILI OLANA BILE IFTIRA ATIYORSUNUZ YALANCILIKTAN ARINMANIZ LAZIM

  255. baris dogru
    Ağustos 13, 2007, 4:34 pm

    iddia
    5-simdi size tam tersini sunup soruyorum kafirlerle hiristiyanlarla sadece diyalog yapilacaksa bu kadar cihad ayetleri hiristiyanlari dost bilmeyin ayetleri kurani celiskili bir kitap olarak goztermis olmazmi

    Elcevap:
    Diyalog mevsiminde Diyalog , savaş mevsiminde savaş esastır !

    Efendimiz (SAV) öncelikle Diyalog yolu ile Gönülleri İslama kazandırmayı hedeflemiş ve 13 yıllık Mekke döneminde onca zulüm ve baskılara rağmen eline silah almamıştır ! Nitekim Medineye hicretten sonra , yine Medine’deki müşrik ve Yahudi kabilerle Medine Vesikasını imzalayıp , onların İslamı yakından tanıma ve müminlerdeki doğru İslam’ın temsil yolu ile ehl-i vicdan gayrimüslimlerin iman nuru ile tanışmasını istemiş , bunda da muvaffak olmuştur. Diğer yandan onca Diyaloğa rağmen , İslam’a açıktan düşmanlıklarını izhar eden ve Müslümanları öldürmeyi akıllarına koyan Mekkeli Müşriklere karşı , savunma amaçlı mücadeleler yapmış , bu tür İslam düşmanlarına savaşarak ders de vermiştir.
    Hudeybiye Barış antlaşmasında , müşrik Huzaa kabilesi ile Mekkeli müşriklere karşı ittifak yapan Efendmiz (SAV) , bir yandan İslamı bilmeyen Huzaa kabilesinin İslamı yakından tanımasına imkan sağlarken , diğer yandan İslama açıktan düşmanlık izhar eden Mekkeli Müşriklere karşı onları yanına alıyor , ileride Müslüman olacak aynı Huzaa kabilesine yapılacak bir saldırıyıda vesile kılarak Mekke Fethinin önünü açmış oluyordu !
    M.Hamidullah Hocaya göre , Efendimiz (SAV) vefatına kadar iman ve küfür cephesinde ölenlerin sayısı 400’ü aşmazken , Veda hutbesinde Efendmiz (SAV) ile birlikte olanların sayısının 100 bini aştığını belirtmektedir. Ölenler arasında 200 müşrik varsa , kazanılan 100 bin insanın varlığı Diyaloğun önceliğine işaret etmektedir.
    – Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Enfal,61)
    – Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.(Nisa,90)
    Ayetlerdeki hakikatler gösteriyor ki , Savaş esnasında bile olunsa , Küfür cephesi size Barış teklif ederse , Savaşmak caiz değildir. Çünkü İslam İnsanları “cennete” kazandırmak için gelmiştir ,yoksa onları Küfür üzerine öldürüp cehenneme ehil hale getirmek için değil !
    Özetlersek , Diyalog yolu tıkanmadan savaşmak esas değildir ,savaş mevsiminde Diyalogta ısrarcı olmak bir basiretsizlik bir ferasetsizlik örneği olur !

    YUKARIDAKI YAZI BUNA CEVAPTIR SIZ YINE ONCA MUSLUMANIN DIYALOGLA MUSLUMAN OLDUGUNU SOYLEYEREK RESULU EKREME VE SAHABESINE IFTIRA ATIYORSUNUZ BEN SADECE BU KONUYU KONUSALIM CUNKU SIZ SORULARIMA CEVAP VERMIYORSUNUZ O YUZDEN SIZE SORUYORUM BUNCA INSANIN MUSLUMAN OLMASI FETULLAH HOCANIN YAPTIKLARIYLA KIYASLAMAK RESULU EKREME VE SAHABESINE IFTIRA DEGILMIDIR UMARIM ANLAMISSINIZDIR ..SIZ ORNEGI VERDINIZ BENDE DIYIYORUMKI BU 100 bin insanın varlığı DIYALOGTAN COK PEYGAMBER EFENDIMIZIN VE SAHABESININ BU DINI YASAMASIDIR ZORLUKLARA KATLANMASI VE GORENLERI BU DININ HAK OLDUGUNA INANMASIDIR YUKARIDA ACIKLADIM YASANMIS GERCEK OLAYLAR BUNLARDIR
    ONCE BU KONUYU ACIGA KAVUSTURALIM SONRA KIM TEFSIRLERI YALANLAMIS .. NECASI OLAYI .. RUM SURESI BUNLARA BAKALIM YADA SEN SEN 25 SORUNDAN BIRINI SADECE ONU KONUSALIM SONRA YINE SIZIN SECIMINZLE DIGER KONULARA GECELIM YANI 25 SORUNUN BIRINI KOY ORTAYA ONDAN BASLAYALIM SIZE BIRAKIYORUM BENIM GIBI CAHIL BIR ADAM SIZE BOYLE BIR TEKLIFTE BULUNUYOR 25 SORUNDAN HANGISI ONCE SEN SEC DIYIYOR SADECE ONU KONUSALIM CUNKU SIZ LAF EBELIGI YAPIP KACIYORSUNUZ BUNUNDA FARKINDASINIZ VE YALAN SOYLUYORSUNUZ BEN HIC BIR TEFSIR ICIN YANLISTIR DEMEDEIM SADECE AYETI GUNUMUZDE MILADI 2007 AGUSTOSUN 13 ITIBARIYLE NASIL BU GUNUMUZE YORABILDINIZ DIYE SORUYORUM AMA OLSUN ALLAHA EMANET OLSUN YA YUKARIDAKI KONUDAN BASLAYALIM YADA SIZ SECIN 25 SORUNUZDAN BIRINI AYNI SEKILDE YAZIP YADA KOPYALA YAPISTIR O SORUYU COZELIM FIKIR ALIS VERISI YAPALIM SIZ ZEKISINIZ ZATEN HEM OKUMU OKUMAMIS SORUNUDA ORTADAN KALKAR
    saygılarımla kardeş çalış biraz daha öyle gel (NEYE CALISAYIM KURANI KERIMEMI YOKSA ONERDIGIN BASKA BIR KITAP VARMI KURAN KAFAMI KARISTIRIR ISTERSEN RISALLLERE CALISAYIM ..SEYTANIN SERINDEN ALLAHA SIGINIRIM)

  256. baris dogru
    Ağustos 13, 2007, 4:41 pm

    BEKLIYORUM 25 SORUNDAN BIRINI SEC BILGINE IHTIYACIM VAR BOS BOS KONUSUYORUM BENDE

  257. gerçekler
    Ağustos 13, 2007, 7:02 pm

    ”rabbi işrahli sadri,va yessirli emri,va uhlul ukdeten min liseni,yafkahu havli”
    Selemun Aleyküm
    Arkadaşlar Yok Harbiden sizde bir Problem Var rabbim Maalesef Nasip Etmedi Ki Yada ben Tam olarak size Anlatamadım Ki Durmadan bilmeden saçma sapan yorumlar üzerinde dönüp duruyorsunuz bende hep aynı cevapları yukarıdan kopyala yapıştır yapıyorum…
    Öncelikle Bu Konu Hakkında Gerçekten Gerçekleri Öğrenmek İsteyen Samimi Arkadaşlar Burdan,Site Yönetiminden Benimle irtibata geçebilirler.Ayrıca yukarda Yazdığım Onlarca yazıdan Gerçekleri Öğrenebilirler…
    Şimdi Bu sitedeki yorumlarımın Uyarılarımın Gerektiği Kadar Olduğunu Hatta Fazla bile Olduğnu Gördüm Ve Uğraşacak Sizden daha değerli işlerim Site Projelerim Olduğundan Ve Bunlara Zaman Ayırmam Gerektiği için Öncelikle Barisdogru kardeşim gibi anlamak Bilmeyen İnsanlarla Daha Fazla Uğraşmıyacam Son defa iddiaları Cevaplayacam bundan Sonra Bu sayfadaki yorumlara dahi bakmıyacam Çünkü her yanıtlanmamış bir iftirayı bi yalanı gördüğümde bunun sorumluluğunu Üzerimde Olduğunu Hissediyor yorum yapıyorum Gelelim son defa Yapılan Yorumlara

    iddia
    BU INSANLAR PUTA TAPANLARLA ELMI SIKISTILAR
    Cevap:
    Bu İnsanlar Öncelikle Karşıdakilere Değer verdiler Ve Sizin Gibi Vahşet Yanlısı Olmadılar Kur’anı Kerim, Hz.Musa (AS) ‘ma, Firavuna karşı: ‘Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar’ (Taha:44) Ayeti Nazarınca Onlara Gayet İyi Ve Hoşgörülü Bir Biçimde davrandılar Ayrıca Peygamber efendimizin emri ile Bizle Aynı dinden Olan Habeşistan Kralınnın korumasına Bile girdiler
    Peygamber Efendimiz (SAV) , kendisini Uhud Savaşında yarı yolda bırakıp Uhud savaşı öncesinde moral ve psikolojik olarak zarar veren, Hz.Aişe annemize İfk hadisesinde İftira atıp babası Hz.Ebu Bekir’in evine gitmesine sebeb olan, Medineye hicret sonrası yahudilerle Medine vesikası imzalandıktan sonra, Mekkedeki müşrikleri tahrik edip: “Muhammed (SAV) kendine taraftar topluyor, ne diye bekliyorsunuz ” diyen bir MÜNAFIK için,

    1-) Kendi gömleğini Kefen olarak veriyor
    2-) Cenaze namazını kılma konusunda ve bağışlanmasını dileme konusunda (Tevbe:80) Ayeti Kerimesi gereği, Efendimiz (SAV) muhayyer (serbest) bırakılıyor ve Efendimiz (SAV) , Hz.Ömer (R.A) ‘in engellemelerine rağmen, 70 den fazla istiğfar ederim, diyerek yine Hoşgörü gösteriyor ve cenaze namazını kılıyor! Taki bir sonraki Ayeti Kerime ile men edilinceye kadar!

    Evet , Efendimiz (SAV) tam bir edeb ve hoşgörü insanıydı; bahse konu ayetin devamında dediği gibi , Cenab-ı Hakk: “Onları affet ve onlar için istiğfar et! ” buyuruyor. Çünkü onların da kendi ulviyetlerine gölge düşürecek hareketlerden kaçınmaları gerekir. Onun için onlar namına Allah’tan mağfiret dile. Bir de, Sana muhalefet ettiklerinden ötürü, suçluluk ruh haletine girdiler. Bu hâl devam ettiği müddetçe kendilerini hep suçlu kabul edecekler. Öyleyse, onları çağır ve hiçbir şey olmamış gibi onlarla yeniden meşveret et… ”

    Ayrıca , Kur’anı Kerim , birçok peygamberi yine ‘yumuşak’ olma noktasında takdirle anlamktadır :

    – Hz.Şuayb (AS) için: ‘Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın. ‘ (Hud,87)

    – Hz.İbrahim (AS) için: ‘Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi ‘(Tevbe,114)

    – Hz.Yahya (AS) için: ‘Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.’ (Meryem 14)

    Yani sizin Gibi Vahşet Yanlısı Bir biçimde Onları Küçük düşürmediler
    Ayrıca Niçin bu El Sıkma Hadisesini Bu Kadar Yadıgadın Anlamadım Galiba atacak başka iftira bulamadın Hristiyanlarla evlenmemizi bile kabul eden dinimiz Onlarla El Sıkışmayı Yasaklıyor mu yapma Allah Aşkına Artı Niye Elini Sıkmasın Ki Hocam İman Kurtarma davasında olanların , Dava ve Dava kardeşlerinin can,mal ,namus ve izzetinin ayaklar altında olduğu dönemlerde , şahsi izzetlerini ikinci plana atmasını bilmeleri adına bizlere – zannedersem – önemli bir ölçü olsa gerek.Bu Davranış bilmem Anlatabildimmi Gerçi Sizin Gibi Gözünü kan bürmüş Vahşet yanlısı İnsanlar Bu Gerçeği anlamazlar ama neyse

    İddia
    BUNLAR NEDEN MUSLUMAN OLDU CUNKU ISLAM ONLARA ANLATILDI
    cevap:
    Evet Onlara İslam Doğru Bir Şekilde Anlatıldı ki Müslüman oldular Ne Zaman ki sizin Gibi İnsanlar Çıktı Bu İş Bozuldu Ama Hamdolsun bu Muhabbet fedailerinin Sayesinde Durum Yine Eski Günlere dönüyor
    elhamdülillah…
    iddia
    AYETLER OLDUGU GIBI YANI KAFIRE KAFIR DIYEREK ANLATILDI AYETLER GIZLENMEDI
    Cevap:
    Kardeş Şimdiye Kadar Böyle Onlarca Kişi Saçma Sapan Konuştu Örnek Göster dediğimde Öyle Ortada Kaldılar Sende konuşuyorsun da Misal Hangi Ayeti Gizlemişik Yapma be Böyle konuşup Komik duruma düşüyorsunuz Ben dediğim Gibi Böyle sorular sorduğumda İşte muhammeden resulullah tessettür kadın idareci vs. gibi iddialar geldi bizde yukarda bunların iftira olduğunun izahını gayet güzel yaptık
    Bu konu Hakkındadda Tabii Kıt Görüşlü Olduğunuz İçin anlamıyorsunuz araştırma yapmadan söylediğiniz için sonra komik duruma düşüüyorsunuz bizim yaptığımız Öncelikle Bi İnsana Dini Anlatırken Ona Sen Kafirsin Zındıksın Cehennemin Çukurlarında yuanacaksın allahsız demektense Sen Bi HAta yaptın evet Fakat Dinimiz Öyle bir anlayış içerisindedir ki Ne Olursan Ol Yine Gel Felsefesi içinde Olduğunu Tövbe Kapısının açık Olduğunu öncelikle Anlatıyoruz Durum Bu Yani bir şeyin Saklandığı Yok Yine doğrular anlatmakta ama Burasını Umutsuzuk Dergahı Olarak Göstermeden Anladımı O kAskafan saklanan bişi varmıymış….

    SÜPER Bİ ÇAĞRI KARDEŞİMİZDEN
    GELIN DIN ICIN DEMOKRASIYI DEGISTIRELIM TAM AVRUPA BIRLIGINE GIREREKEN SERIATI GETIRELIM BIZE DELI DESINLER INSANLAR AMBARGO KOYSUNLAR BIZ ZEYTIN EKMEM YIYEREK DAVAMIZDAN VAZ GECMEYELIM BU DIN ICIN FEDAKARLIK YAPALIM ANNEMIZLE BABAMIZLA SIRF SERIATA KARSILAR DIYE ILISKIMIZI KESELIM BIZE MECNUN DESINLER MALLARA MULKLERE DINIMIZI SATMAYALIM ULKEMIZE GELEN TURISTLERE CIPLAK GEZEMEZSINIZ DIYELIM

    DESTEKLİYORUZ:
    Kardeş davanda her zaman yanındayız zaten bunlarda yapılmakta Bu din için fedakarlık yapıp afrikaların Önden giden Atlıları Olan abilerimiz Gerçekten Dediklerini Yapmakta Zeytini Bile bazen bulamamakta ailelerinin Karşı Çıkmasına Rağmen Onlar Davam diyip gidiyorlar bu memlekete onlar gizli kahramanlar önden giden atlılar ama bakın sizlerin bile haberi yok ne yazıkki

    iddia
    RAHAT VE MENFEAT ICIN DININI SATMAZ
    cevap:
    Aynen İade Siz Ne Yaptınız Ki Hocamın Yanında Bu din İçin Kıyas Bile edilemez

    İddia
    BIR ULKEDEN CIKMIS BU DURUMDAN YANI ALLAHIN KANUNLARININ ULKESINDE UYGULANMADIGINDAN RAHATSIZ OLMAYAN BIR ADAMIN SADECE ALLAH DIYINCE AGLAMSIYLE KIMSE MUSLUMAN OLMAZ OLURSADA ALLAHTAN BASKA ILAHLAR EDINEN MEKKE MUSRIKLERI GIBI OLUR
    Cevap:
    Büyük Zan Altına girion kardeşşşş Nerden biliyorsun Ki Hocamın Böyle düşündüğünü Bizim sadece Amacımız o dediğin Şeylerin diktatörlükle değil anlatılarak insanların gönlünde öncelikle bu işi bitirerek davamıza Ulaacağımıza inanmamızdır yoksa eğer bazı şeyler anlatılmadan direk baskı ile yapılırsa o İş tam manası ile gerçekleşmez biz vahşet taraftarı değil gönül insanlarıyız

    iddia
    SAGA SOLA BAKMA KAFANDAN BIR YOL UYDURMA KURANA VE SUNNETE BAK
    Cevap:
    Hamdolsun Peygamberimizin Kuranın Ve Ülkemizde kuranın en güzel yaşandığı osmanlının izindeyiz osmanlıyı oku sen biraz

    iddia
    100 bin insanın varlığı Diyaloğun DIYALOGLA KAZANILMADI COK EMEK HARCANDI AC KALINDI KARDES
    cevap
    hamdolsun abilerimizde aynı zorluğu çekmektedirler ayrıca o 100 bin kişi vahşet ile de değil hoşgörü ile anlatılarak diyalog kurularak kazanıldıı

    iddia
    BAK CEYHUN HEMEN OKU DEMISSIN YA BOYLE OKUMAMISIM GIBI IFTIRA ATARAK
    cevap:
    Ulan Sen Hocama o Kutlu Zata o kadar iftira attın sen onların hesabını bakalım nasıl verecen bide beni yargılıyorsun artı yazdıklarından okumadığın gayet belli ben o videoların filan görüntülerini kaç yazı önce vermiştim bi daha getirip önüme sunmuşsun Şimdi eğer Okuduysan Ya Aptalsın Anlamamışsın veya Unutmuşsun Okuduğunu Bile Anlamamışsın Yada tekrar tekrar önüme getirerek laf gebeliği yapıyon yazılarımında hepsini kopyalmaıyorsun sadece sen buraya geldiğinden beri kopyalıyorsun ben onlardan bahsetmiyorum kaskafalı sen gelmeden daha önce benim yaptııım teee yukardaki yorumlardan bahsediyorum

    İddia
    ONCA MUSLUMANIN DIYALOGLA MUSLUMAN OLDUGUNU SOYLEYEREK RESULU EKREME VE SAHABESINE IFTIRA ATIYORSUNUZ
    cevap:
    Ne ile Müslüman Olmuştur Diyalog nedir daha anlamını bilmiyorsun diyalog bir nevi konuşmadır bak gene okumamışın tee yukarda diyalog nedir gerçek anlamı nedir dinler arası diyalog ne demektri açıkladım bek okumadığının göstergesi ne yani konuşmadan anlatmadan mı misal bizim şu an yazışmamız bile bi diyalogtur ama bak diyalog yolu kapandığında yani ben bundan sonra yazı yazmadığımda gerçekleri öğrenemiyeceksinnn bilmem anlattabildimmi

    iddia
    COK PEYGAMBER EFENDIMIZIN VE SAHABESININ BU DINI YASAMASIDIR ZORLUKLARA KATLANMASI VE GORENLERI BU DININ HAK OLDUGUNA INANMASIDIR YUKARIDA ACIKLADIM YASANMIS GERCEK OLAYLAR BUNLARDIR
    cevap:
    elbette öyledir Şimdide ben şöyle diyorum O zaman Yukarda bak dünya islamiyete koşuyor diye videolar var bu videolarda da bu insanların bu dini seçmesi diyalog faaliyetleri ve dinimizin sizin gibilerden kurtulup diyalog faaliyetleri sayesinde doğru anlatılması sonucudur

    iddia
    25 SORUNDAN HANGISI ONCE SEN SEC DIYIYOR SADECE ONU KONUSALIM
    Cevap:
    KArdeş Yazılan Şeyleri Bi daha mı yazacam Madem Bilgin Var soruları tek tek cevapla Allah Allah Adama Baak yukarda yazıyor sorular İşte bu arada ben senin sorularına hep yanıt veriyorum ama arada sana sorduğumm Sorularada gerekli yanıtları alamadım elbet kendi çapında cevap verdin ama bu yazıma kadar hep cevaplarını verdim bende onlara neyse bu saatten Sonra Yazmıyacam Size Bişi Çok Vaktimi Alıyor Tek Başıma Onun Yerin Kendi Sitemde Gerekli Cevapları Zaten Gerekli Biçimde Verdim ehe inceleyin
    BURAYI
    bide kardeş bundan sonra benim sana yanıt seçeneğim kapalı olacağından benim üstümden değilde Kendin Adam gibi propgandanı yaparak yanıt yaz ben çünkü ilk günler öyle yapıyordum Hadi selametle kal
    not:burada yorum yazmamamın nedeni dershanelerin başlamaı ve vakit azlığıdır kendi sitemlede uğraşma istiyorum Çok Merak edilen Sruları Sorularınız bölümünde arkadaşlar sorabilirler
    saygılarımla
    KONUŞAN YANLIZCA HAKİKTLERDİR

  258. AHRAM
    Ağustos 13, 2007, 8:54 pm

    SEVGILI KARDESIM GERCEKLER –RUMUZLU HER YAZDIGINA KATILIYORUM VE SU NASIHARI SANA KARDESCE SÖYLÜYORUM BUNARA NE YAZARSAN YAZ HANGI AYETI SUREYI HADISI ACIKLARSAN ACIKLA NAFILE BUNLARA NE ANLATA BILIRSIN NEDE SENI ANLAMAK ISTERLER SANA NACIZHANE DOSTCA TAVSIYEM BUNLARLA LAFA GIRME BUNLAR ADAMI DINDEN IMANDAN EDERLER:BU KADAR TERS BUNLAR SEN IYISIMI –ATATÜRK DINI KALDIRMAK ISTEDIMI-ADLI BASLIKLI YAZILARI OKU BIRDE YAZDIKLARIMI OKU ANLARSSIN BENI BEN BUNLARA SANTIM YOL KATETTIREMEDIM FIRAVUN KAFIR OLDUK BUNLAR BÖYLE KENDILERINDEN OLMADINMI FIKIRLERINI PAYLASMADINMI SEN DINDEN CIKMISINDIR HERSEYSIN YANI BÖYLE ZIHNIYET SAHIBI ISLAMI YANLIS ALGILAYAN PEYGAMBERIMIZIN SÜNNETINI UYGULAMAYI BIRAK DAHA TANIMAYAN BU CAHILLER AKILLARI SIRA KENDILERINCE ISLAMA HIZMET EDIYORLAR YANI SEN YAZILANLARI OKU ANLARSIN SEVGILERIMLE AHRAM

  259. baris dogru
    Ağustos 13, 2007, 11:13 pm

    siz laf ebesisiniz o kadar cahilsinizki utanmadan necasi dediniz peygamberin emin dedigi insani papayla bir tutunuz sahebinin yaptiklariyla abilerinizin yaptiklarini bir tuttunuz peygamberimze . kurani kerime ve sahabesine iftira attiniz ISPATLARIM
    – maide 51 .. den diyalog cikardiniz .. aynen soyle dediniz Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir?.. diyerek bu ayetin papayi kas etmedigini ima ettiniz KURANA IFTIRA ATTINIZ hatta daha ileri gidip bunuda eklediniz bu ayeti kerimeyi yazarak bizlerin bu ayetin karsisindaymisiz gibi izlenim yaratarak BIZE IFTIRA ATINIZ ayni zamanda diyaog kurduklariniz temize cikarmaya calistiniz en dogrusunu allah bilir bile demediniz
    -De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)
    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? diyerek KURANA IFTIRA ATINIZ peki soruyorum sadece dusunun bu ayete dost olun varmi ?sadece teblig var ama COK ACIK ALLAHTAN BASKASINA IBADET ETMEYELIM ALLAHI BIRAKIP KIMIMIZ KIMIMIZI RABLER EDINMESIN burada diyalog degil teblig vardir diyalogunuzu hakli cikarmak sanki fetullah hoca teblig yapiyormus gibi gosterip MUSLUMAN ALEMINI KANDIRMAYA CALISTINIZ
    -“Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? diyerek zulmedenler haric kismini goz ardi ederek yine diyalog yaptiklarinizin zulmeden olmadigini soyleyip KOCA BIR TARIHI YALANLADINIZ
    Mekke’de nâzil olan bu sûre 69 (altmışdokuz) âyettir. “Ankebût”, örümcek demektir. 41. âyetinde kâfirlerin işleri örümcek ağına benzetildiği için sûre bu ismi almıştır. siz DIYALOGCULARIN ISIDE ORUMCEK AGINA BENZIYOR oyle olmasa bu kadar karsi fikir bulunmazdi gerci fetullahcilardan baska savunan yok
    – resulu ekremin butun guzeliklerini insana insan gibi davranmayi yada sahabenin kisilere tutumunu koca hiristiyan aleminin papaziyla bir tutup gunumuzde yapilan musluman zulumleri gormemezlikten gelip PEYGAMBER EFENDIMIZE VE ASABINI YAPTIKLARINIZLA BIR TUTTUNUZ VE INSANLARI KANDIRMAYA CALISTINIZ
    -fatih sultan mehmedin ornek davranislarini galip geldigi istanbuldaki diger dinlere olan davranisini sanki bizler niye boyle yapti demisiz gibi BIZE IFTIRA ATINIZ birde sanki guclu musluman ulkeleri oyle yapmiyormus gibi yada iclerinde yasayan ehli kitaba kotu davranan varmis gibi gosterip ISLAM ALEMINE IFTIRA ATINIZ
    -Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir? diyerek fetllah hocanin papazlarla olan diyaloglarini ayni oldugunu ima edip PEYGAMBERIMIZE IFTIRA atiniz ebu cehil bedirde geberdi resulu ekremin komutasindaki muslumanlarin ordusu tarafindan
    -Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? diyerek sanki papazlara papaya hiristiyanlik hak dini degildir yahudilik hakdini degil diyiyoruz imaji verip INSANLARI SALAK GORUP ALDATMAYA CALISTINIZ
    – teblig ve diyalogun kelime manasiyla oynayarak DIYALOGUNUZU TEBLIG GIBI GOSTERMEYE CALISTINIZ
    -islam dini ve hiristiyanlik dini arasinda az bir fark goren peygamberimiz tarafindan destekli peygamberimiz tarafindan durust oldugu soylenen bir sahisi icini hic bilmedigimiz asli gunumuz papazlariyla bir tutarak NECASIYE IFTIRA ATINIZ
    -2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur? DIYEREK SACMALAYIP ISLAMDA BIR ILK YAPTINIZ peygamberimize sizin yaninizda savasmak istiyorum diyen musrike resulu ekrem once iman et demistir ama siz imani bilmediginizden onlara oruc tuturdunuz boyleliklede RESULU EKRIMIN YOLUNDA OLMADIGINIZI SIZ KENDINIZ ISPATLADINIZ DIKAT DIKAT OKU BURAYI EVET KARDESIM SIZ AMELI IMANIN ONUNE ALDINIZ siz sasirmissiniz imansiz amel olmaz fetullah hocaya sorun anlatsin size bu konuyu sonra yazacagim size insallah
    – rum suresini ornek vererek dunyanin her yerinde yasanan cecenistan bosna filistin irak cin .. muslumanlara yapilan zulmleri unutarak sanki bir budist hiristiyan savasi varmis gibi gosterip AYETLE OYNADINIZ BIRDE APTAL OLDUGUNUZU ISPATLADINIZ
    -Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır …diyerek yine KENDI TUZAGINIZA DUSTUNUZ oysa sormustuk cevap vermediniz tekrar soruyoruz KAFIRLERE SADECE TEBLIG YAPACAKSAK DIYALOG KURACAKSAK BU KADAR CIHAD AYETI HIRISTIYANLARI DOST EDINMEYIN AYETLERI KURANI CELISKILI BIR KITAP OLARAK GOSTERMIS OLMAZMI SENIN DUSUNCE TEKNIGINE GORE KENDI KENDINI YALANLIYORSUN

    BIRDE SON YAZI SIZIN DEGIL HER HALDE BILMIYORUM ALLAH AFETSIN SANKI BIR KAC KISDEN CIKMIS GIBI BANA OYLE GELDI ARKADASLARINLA BERABERMI YAZIYORSUN

    -Ulan Sen Hocama o Kutlu( SIZE GORE KUTLU BANA GORE IYLIGI VARSA ALLAH .C.C BILIR BEN YAPTIKLARININ KURANA VE SUNNETE AYKIRI OLDUGUNU SOYLEDIM SIZ KURANI KERIME VE RESULU EKREME YAPTIKLARINIZA BAKIN Zata o kadar iftira attın sen onların hesabını bakalım nasıl verecen bide beni yargılıyorsun artı yazdıklarından okumadığın gayet belli ben o videoların filan görüntülerini kaç yazı önce vermiştim bi daha getirip önüme sunmuşsun ( YINE YALAN SOYLUYORSUNUZ BEN SIZ ILK CEVABIMI AYNI SEKILDE VERDIM ZATEN BENIM ILK YAZDIGIM YERDEN ITIBAREN KONUYA GIRDIM VE DAHA ONCE YAZDIYSANNIZ NEDEN 25 SORU ADI ALTINDA TEKRAR SORDUNUZ SIZ YALANCISINIZ BEN SORULARINIZA SIZIN YAZDIGINIZI YAZIP CEVAP VERDIM ONCEDENDE DIREK YAZINIZA CEVAP VERMISTIM O SORULARI SIZ YAZMADIGINIZIMI SOYLUYORSUNUZ Şimdi eğer Okuduysan Ya Aptalsın ( APTALSIN SOYLEYENE BAK RUM SURESINI KULLANDIGIN YERDEN NECASIDEN BAHSETMENDEN BELLI ZATEN AKILLI OLDUGUN Anlamamışsın veya Unutmuşsun Okuduğunu BEN SIZE NE DIYEYIM BILMIYORUM YUZSUZLUGUN BU KADARI OLMAZ Bile Anlamamışsın Yada tekrar tekrar önüme getirerek laf gebeliği yapıyon yazılarımında hepsini kopyalmaıyorsun YER YER AMA DIREK CEVAPLARDA COGUNDA KULLANDIM SEN NEDEN YAPMADIN AYNISINI BEN SIZDEN HER SORUMA CEVAP ALAMADIM AMA OLSUN NE DIYELIM SENDE BOYLESIN ISTE sadece sen buraya geldiğinden beri kopyalıyorsun ben onlardan bahsetmiyorum kaskafalı( KOTU SOZ SAHIBININDIR sen gelmeden daha önce benim yaptııım teee yukardaki yorumlardan bahsediyorum IYIDE BENDE BEN SITEYE GELDIKTEN SONRAKI YAZILARIMDAN BAHSEDIYORUM BEN SITEYE GIRDIM BIR YAZI GORDUM HEMEN ONUN ALTINA YAZDIM SONRA SONRA CEVAP GELDI YADA YENI YAZI ONA YAZDIM SONRA SORU GELDI ONA YAZDIM NORMALI BU DEGILMI .. BEN SIZE COK ONCEKI BIR YAZINIZA CEVAP YAZMADIMKI SITEYE GELDIKTEN SONRAKI YAZILARINIZA CEVAP YAZDIM AYRICA SEN YAZDINDA DOGRUMUYDU? YANI SORU SORMADAN KABULMU EDEYIM ..ONCEDEN YAZIP INSANLARA YEDIRMISIN SANIRIM .. NE DIYELIM

  260. Ağustos 13, 2007, 11:33 pm

    SORU (1)

    ‘Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.’(Maide,51)

    Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı?

    CEVAP,[1]

    EHLİ KİTAB IN DOST EDİLİP EDİLMEMESİ ONLARIN BİZE ZÜLMEDİP ETMEMESİNE BAĞLI DEĞİLDİR.ONLARIN İSLAM GELDİKTEN DEN SONRA BATIL ŞİRK DİNLERİN DE ISRAR ETMELERİNDEN DOLAYIDIR.HİÇ BİR AYET TE EHLİ KİTAP BU ŞEKİLDE AYIRILIP BUNA GÖRE DOSTLUK VE DÜŞMANLIK YAPILACAĞI SÖYLENMEMİŞTİR.

    Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmayacaklardır. De ki: “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur”. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur. Bakara / 120

    “Müminler müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imrân: 28)

    ANCAK KENDİ DİNLERİNE [YAŞAM TARZLARINA KURALLARINA] UYARSAN SENDEN HOŞNUT OLURLAR.

    ” Ey müminler, kendilerine kitap verilenlerin bir grubuna uyarsanız bunlar sizi iman ettikten sonra döndürüp kafir yaparlar.”
    “ALLAH’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun Peygamberi aranızdayken nasıl kafir olabilirsiniz? Kim ALLAH `a sımsıkı sarılırsa doğru yola iletilmiş olur.”
    (Al-i İmran 100-101)

    Müslüman için hiçbir şey; imandan sonra küfre dönmek, Cennet’e girdikten sonra ateşe dönmek kadar korkunç olamaz. Bu, her çağda ve her mekandaki gerçek müslümanların özelliğidir. Bu nedenledir ki bu ikaz, vicdanları yakalayan bir alev gibi müslümanları uyarıcının sesine kulak vermeye sevkediyor. Ayetler, korkutma ve hatırlatma şeklinde seyrine devam ediyor… ALLAH’ın ayetleri kendilerine okunduğu, ALLAH’ın Resulü de aralarında olduğu, iman davetçileri hazır olduğu ve iman davası sürdüğü, küfürle iman arasındaki yol ayrımına da bu ilahî nur asıldığı halde iman edenlerin tekrar küfre dönmeleri ne korkunç bir şeydir:
    “ALLAH’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun peygamberi aranızdayken nasıl kâfir olabilirsiniz?”
    Evet… İman için gerekli bütün şartlar mevcutken müminin küfre dönmesi büyük bir cürümdür. Her ne kadar Resulullah vefat etmişse de ALLAH’ın ayetleri ve O’nun Resulü’nün hidayete erdiren fiili önderliği bu gün de vardır. Bizden öncekiler muhatap oldukları gibi biz de bugün doğrudan doğruya bu Kur’an’la muhatabız. Kurtuluş yolu açıktır ve kurtuluş sancağı yükseltilmiştir…

    Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi. Beyyine / 1

    OYSAKİ ŞİMDİKİ EHLİ KİTAP DİNİN DE ISRAR ETMEKTE VE AÇIK BİR ŞEKİLDE İSLAMA SAVAŞ AÇMIŞTIR .FAKAT ALLAH[C.C] DİYALOGÇULARIN GÖZLERİN DEKİ BASİRETİ ALMIŞTIR ONLAR BUNU GÖREMEMEKTE .AYRICA ZULMEDEN LERİN YARDIMCILARI OLMAKTADIR LAR.

    Onun için emrolunduğun gibi doğruluk et; sen ve beraberinde tövbe edenler de böyle olsun ve aşırı gitmeyin! Çünkü o bütün yaptıklatınızı görür. Ve zulmedenlere meyletmeyin; yoksa size ateş dokunur. Allah! , ‘tan başka kayıranlarınız da yoktur; sonra kurtulamazsınız.
    Hûd Sûresi / 112-113

    RESULALLAH[S.A.V] ŞUAN Kİ YAPILAN DOSTLUK GİBİ BİR DOSTLUK YAPMAMIŞTIR. ONLARA İSLAM DİNİ Nİ TEBLİĞ ETMİŞTİR

    “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter” (Fetih, 48/28).

    Sayılarını ancak Cenab–ı Hakk’ın bildiği bütün peygamberlerin görevi tebliğdir. Gelen yüz üç kitap da –bozulmadan önce– bu hakikatleri içerirdi.
    Tek ve son hak kitap Kur’an–ı Kerim de baştan sona bu hakikatlerle doludur.
    Kur’an–ı Kerim’de içinde “tebliğ” kavramının geçtiği onlarca ayet vardır. “Tebliğ” kelime olarak; Ulaşmasını sağlamak, götürmek, iletmek, bilgilendirmek gibi manalara gelir. Bir terim/deyim olarak “tebliğ”; İslam’ın insanlara ulaşması/ulaştırılması anlamına gelir.

    Yeri gelmişken şunu da ifade edelim ki, Hıristiyanlık inancında “tebliğ”in karşılığı misyonerlik/diyalogdur. Müslüman “mübelliğ/tebliğci olduğu gibi her Hıristiyan da kendi inancı için misyoner/diyalogcudur.
    Ama tebliğ ile misyonerlik asla aynı şey değildir.
    Tebliğde Allah rızası esasken, misyonerlikte ise gayeye ulaşmak için her yolun mubah olduğu inkar edilmez bir hakikattir.
    Kuran ölçülerine göre son Peygamber Hz. Muhammed (as)’in yegane görevi de işte bu “tebliğ”dir. Bir başka ifadeyle O bir “mübelliğ/tebliğcidir. Bu bizim şahsi kanaatimiz değil, Allah’ın beyanıdır.

    OYSAKİ ŞİMDİKİ DİYALOGCULAR EHLİ KİTABA TEBLİĞ DEĞİL DİYALOG ALTINDA RADİKAL İSLAMCI OLARAK TANIMLADIKLARI MÜSLÜMANLARA KARŞI İŞ BİRLİGİ YAPMAKTADIRLAR. VE EHLİ KİTAB TA DİYALOGCULARA GEREK KENDİ GEREK DİĞER ÜLKELERDE FAALİYET İMKANI SAĞLAYARAK DOSTLUKLARINI GÖSTERMEKTEDİRLER..VE BU KUR AN I KERİM LE ÇELİŞKİDEDİR.

    Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmayacaklardır. De ki: “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur”. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur. Bakara / 120

    ANCAK KENDİ DİNLERİNE [YAŞAM TARZLARINA KURALLARINA] UYARSAN SENDEN HOŞNUT OLURLAR

    “Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a âittir.” (Nisâ: 139)

    Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma. (Enam 68).

    DİĞER SORULARIN CEVABI GELECEKTİR. [İNŞ] VES SELAM….

  261. baris dogru
    Ağustos 13, 2007, 11:50 pm

    CEYHUNA
    utanmadan necasi dediniz peygamberin emin dedigi insani papayla bir tutunuz sahebinin yaptiklariyla abilerinizin yaptiklarini bir tuttunuz peygamberimze . kurani kerime ve sahabesine iftira attiniz ISPATLARIM
    – maide 51 .. den diyalog cikardiniz .. aynen soyle dediniz Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir?.. diyerek bu ayetin papayi kas etmedigini ima ettiniz KURANA IFTIRA ATTINIZ hatta daha ileri gidip bunuda eklediniz bu ayeti kerimeyi yazarak bizlerin bu ayetin karsisindaymisiz gibi izlenim yaratarak BIZE IFTIRA ATINIZ ayni zamanda diyaog kurduklariniz temize cikarmaya calistiniz en dogrusunu allah bilir bile demediniz
    -De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)
    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? diyerek KURANA IFTIRA ATINIZ peki soruyorum sadece dusunun bu ayete dost olun varmi ?sadece teblig var ama COK ACIK ALLAHTAN BASKASINA IBADET ETMEYELIM ALLAHI BIRAKIP KIMIMIZ KIMIMIZI RABLER EDINMESIN burada diyalog degil teblig vardir diyalogunuzu hakli cikarmak sanki fetullah hoca teblig yapiyormus gibi gosterip MUSLUMAN ALEMINI KANDIRMAYA CALISTINIZ
    -“Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mıdır? diyerek zulmedenler haric kismini goz ardi ederek yine diyalog yaptiklarinizin zulmeden olmadigini soyleyip KOCA BIR TARIHI YALANLADINIZ
    Mekke’de nâzil olan bu sûre 69 (altmışdokuz) âyettir. “Ankebût”, örümcek demektir. 41. âyetinde kâfirlerin işleri örümcek ağına benzetildiği için sûre bu ismi almıştır. siz DIYALOGCULARIN ISIDE ORUMCEK AGINA BENZIYOR oyle olmasa bu kadar karsi fikir bulunmazdi gerci fetullahcilardan baska savunan yok
    – resulu ekremin butun guzeliklerini insana insan gibi davranmayi yada sahabenin kisilere tutumunu koca hiristiyan aleminin papaziyla bir tutup gunumuzde yapilan musluman zulumleri gormemezlikten gelip PEYGAMBER EFENDIMIZE VE ASABINI YAPTIKLARINIZLA BIR TUTTUNUZ VE INSANLARI KANDIRMAYA CALISTINIZ
    -fatih sultan mehmedin ornek davranislarini galip geldigi istanbuldaki diger dinlere olan davranisini sanki bizler niye boyle yapti demisiz gibi BIZE IFTIRA ATINIZ birde sanki guclu musluman ulkeleri oyle yapmiyormus gibi yada iclerinde yasayan ehli kitaba kotu davranan varmis gibi gosterip ISLAM ALEMINE IFTIRA ATINIZ
    -Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir? diyerek fetllah hocanin papazlarla olan diyaloglarini ayni oldugunu ima edip PEYGAMBERIMIZE IFTIRA atiniz ebu cehil bedirde geberdi resulu ekremin komutasindaki muslumanlarin ordusu tarafindan
    -Dialog çalışmalaı süreci içersinde, Biz İslami taraftan hiç Hristiyanlık Hak Dindir, yahudilik Hak dindir diye bir ifade duydunuzmu? diyerek sanki papazlara papaya hiristiyanlik hak dini degildir yahudilik hakdini degil diyiyoruz imaji verip INSANLARI SALAK GORUP ALDATMAYA CALISTINIZ
    – teblig ve diyalogun kelime manasiyla oynayarak DIYALOGUNUZU TEBLIG GIBI GOSTERMEYE CALISTINIZ
    -islam dini ve hiristiyanlik dini arasinda az bir fark goren peygamberimiz tarafindan destekli peygamberimiz tarafindan durust oldugu soylenen bir sahisi icini hic bilmedigimiz asli gunumuz papazlariyla bir tutarak NECASIYE IFTIRA ATINIZ
    -2004 yılı Mevlüt Kandili kutlamaları AB nin Merkezi olan Brükselin en büyük Kilisesinde İsevi ruhanilerce (papaz ve kardinaller dahilinde) Peygamber Efendimizin (SAV) doğum günü kutlanmış ve bunu Dinler arası Dialog çatısı altında yapıldı. Bu tarihte bir ilk idi, peygamberliğini kabul etmedikleri Peygamberimiz (SAV) ruhaniyeti karşısında onun doğum gününü kutlanması.Bugün hürmet eden, yarın sizce iman etmezmi? Bundan daha iyi tebliğ mi olur? DIYEREK SACMALAYIP ISLAMDA BIR ILK YAPTINIZ peygamberimize sizin yaninizda savasmak istiyorum diyen musrike resulu ekrem once iman et demistir ama siz imani bilmediginizden onlara oruc tuturdunuz boyleliklede RESULU EKRIMIN YOLUNDA OLMADIGINIZI SIZ KENDINIZ ISPATLADINIZ DIKAT DIKAT OKU BURAYI EVET KARDESIM SIZ AMELI IMANIN ONUNE ALDINIZ siz sasirmissiniz imansiz amel olmaz fetullah hocaya sorun anlatsin size bu konuyu sonra yazacagim size insallah
    – rum suresini ornek vererek dunyanin her yerinde yasanan cecenistan bosna filistin irak cin .. muslumanlara yapilan zulmleri unutarak sanki bir budist hiristiyan savasi varmis gibi gosterip AYETLE OYNADINIZ BIRDE APTAL OLDUGUNUZU ISPATLADINIZ
    -Şimdi, şayet Kuranda sizlerin delil olrak sunduğunuz, KAFİRLERE KARŞI SERT ve onları Dost edinmeyin, mealindeki Ayeti Kerimeler ile, her kafire düşman olma, hiçbirine TEBLİĞ YAPMAMA, gibi bir anlam çıksa idi, o zaman -haşa- Kuran-ı Kerimi çelişkili bir KİTAB olarak göstermiş olurdunuzki, -yüzbindefa haşa- çelişen Kuran değil, çelişen Kuran-ı bir bütün olrak görmeyen DAŞLOG KARŞITLArıdır …diyerek yine KENDI TUZAGINIZA DUSTUNUZ oysa sormustuk cevap vermediniz tekrar soruyoruz KAFIRLERE SADECE TEBLIG YAPACAKSAK DIYALOG KURACAKSAK BU KADAR CIHAD AYETI HIRISTIYANLARI DOST EDINMEYIN AYETLERI KURANI CELISKILI BIR KITAP OLARAK GOSTERMIS OLMAZMI SENIN DUSUNCE TEKNIGINE GORE KENDI KENDINI YALANLIYORSUN

    BIRDE SON YAZI SIZIN DEGIL HER HALDE BILMIYORUM ALLAH AFETSIN SANKI BIR KAC KISDEN CIKMIS GIBI BANA OYLE GELDI ARKADASLARINLA BERABERMI YAZIYORSUN

    -Ulan Sen Hocama o Kutlu( SIZE GORE KUTLU BANA GORE IYLIGI VARSA ALLAH .C.C BILIR BEN YAPTIKLARININ KURANA VE SUNNETE AYKIRI OLDUGUNU SOYLEDIM SIZ KURANI KERIME VE RESULU EKREME YAPTIKLARINIZA BAKIN Zata o kadar iftira attın sen onların hesabını bakalım nasıl verecen bide beni yargılıyorsun artı yazdıklarından okumadığın gayet belli ben o videoların filan görüntülerini kaç yazı önce vermiştim bi daha getirip önüme sunmuşsun ( YINE YALAN SOYLUYORSUNUZ BEN SIZ ILK CEVABIMI AYNI SEKILDE VERDIM ZATEN BENIM ILK YAZDIGIM YERDEN ITIBAREN KONUYA GIRDIM VE DAHA ONCE YAZDIYSANNIZ NEDEN 25 SORU ADI ALTINDA TEKRAR SORDUNUZ SIZ YALANCISINIZ BEN SORULARINIZA SIZIN YAZDIGINIZI YAZIP CEVAP VERDIM ONCEDENDE DIREK YAZINIZA CEVAP VERMISTIM O SORULARI SIZ YAZMADIGINIZIMI SOYLUYORSUNUZ Şimdi eğer Okuduysan Ya Aptalsın ( APTALSIN SOYLEYENE BAK RUM SURESINI KULLANDIGIN YERDEN NECASIDEN BAHSETMENDEN BELLI ZATEN AKILLI OLDUGUN Anlamamışsın veya Unutmuşsun Okuduğunu BEN SIZE NE DIYEYIM BILMIYORUM YUZSUZLUGUN BU KADARI OLMAZ Bile Anlamamışsın Yada tekrar tekrar önüme getirerek laf gebeliği yapıyon yazılarımında hepsini kopyalmaıyorsun YER YER AMA DIREK CEVAPLARDA COGUNDA KULLANDIM SEN NEDEN YAPMADIN AYNISINI BEN SIZDEN HER SORUMA CEVAP ALAMADIM AMA OLSUN NE DIYELIM SENDE BOYLESIN ISTE sadece sen buraya geldiğinden beri kopyalıyorsun ben onlardan bahsetmiyorum kaskafalı( KOTU SOZ SAHIBININDIR sen gelmeden daha önce benim yaptııım teee yukardaki yorumlardan bahsediyorum IYIDE BENDE BEN SITEYE GELDIKTEN SONRAKI YAZILARIMDAN BAHSEDIYORUM BEN SITEYE GIRDIM BIR YAZI GORDUM HEMEN ONUN ALTINA YAZDIM SONRA SONRA CEVAP GELDI YADA YENI YAZI ONA YAZDIM SONRA SORU GELDI ONA YAZDIM NORMALI BU DEGILMI .. BEN SIZE COK ONCEKI BIR YAZINIZA CEVAP YAZMADIMKI SITEYE GELDIKTEN SONRAKI YAZILARINIZA CEVAP YAZDIM AYRICA SEN YAZDINDA DOGRUMUYDU? YANI SORU SORMADAN KABULMU EDEYIM ..ONCEDEN YAZIP INSANLARA YEDIRMISIN SANIRIM .. NE DIYELIM

  262. Ağustos 14, 2007, 12:00 am

    SORU (1)

    ‘Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.’(Maide,51)

    Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı?

    CEVAP,[1]

    EHLİ KİTAB IN DOST EDİLİP EDİLMEMESİ ONLARIN BİZE ZÜLMEDİP ETMEMESİNE BAĞLI DEĞİLDİR.ONLARIN İSLAM GELDİKTEN DEN SONRA BATIL ŞİRK DİNLERİN DE ISRAR ETMELERİNDEN DOLAYIDIR.HİÇ BİR AYET TE EHLİ KİTAP BU ŞEKİLDE AYIRILIP BUNA GÖRE DOSTLUK VE DÜŞMANLIK YAPILACAĞI SÖYLENMEMİŞTİR.

    Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmayacaklardır. De ki: “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur”. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur. Bakara / 120

    “Müminler müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imrân: 28)

    ANCAK KENDİ DİNLERİNE [YAŞAM TARZLARINA KURALLARINA] UYARSAN SENDEN HOŞNUT OLURLAR.

    ” Ey müminler, kendilerine kitap verilenlerin bir grubuna uyarsanız bunlar sizi iman ettikten sonra döndürüp kafir yaparlar.”
    “ALLAH’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun Peygamberi aranızdayken nasıl kafir olabilirsiniz? Kim ALLAH `a sımsıkı sarılırsa doğru yola iletilmiş olur.”
    (Al-i İmran 100-101)

    Müslüman için hiçbir şey; imandan sonra küfre dönmek, Cennet’e girdikten sonra ateşe dönmek kadar korkunç olamaz. Bu, her çağda ve her mekandaki gerçek müslümanların özelliğidir. Bu nedenledir ki bu ikaz, vicdanları yakalayan bir alev gibi müslümanları uyarıcının sesine kulak vermeye sevkediyor. Ayetler, korkutma ve hatırlatma şeklinde seyrine devam ediyor… ALLAH’ın ayetleri kendilerine okunduğu, ALLAH’ın Resulü de aralarında olduğu, iman davetçileri hazır olduğu ve iman davası sürdüğü, küfürle iman arasındaki yol ayrımına da bu ilahî nur asıldığı halde iman edenlerin tekrar küfre dönmeleri ne korkunç bir şeydir:
    “ALLAH’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun peygamberi aranızdayken nasıl kâfir olabilirsiniz?”
    Evet… İman için gerekli bütün şartlar mevcutken müminin küfre dönmesi büyük bir cürümdür. Her ne kadar Resulullah vefat etmişse de ALLAH’ın ayetleri ve O’nun Resulü’nün hidayete erdiren fiili önderliği bu gün de vardır. Bizden öncekiler muhatap oldukları gibi biz de bugün doğrudan doğruya bu Kur’an’la muhatabız. Kurtuluş yolu açıktır ve kurtuluş sancağı yükseltilmiştir…

    Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi. Beyyine / 1

    OYSAKİ ŞİMDİKİ EHLİ KİTAP DİNİN DE ISRAR ETMEKTE VE AÇIK BİR ŞEKİLDE İSLAMA SAVAŞ AÇMIŞTIR .FAKAT ALLAH[C.C] DİYALOGÇULARIN GÖZLERİN DEKİ BASİRETİ ALMIŞTIR ONLAR BUNU GÖREMEMEKTE .AYRICA ZULMEDEN LERİN YARDIMCILARI OLMAKTADIR LAR.

    Onun için emrolunduğun gibi doğruluk et; sen ve beraberinde tövbe edenler de böyle olsun ve aşırı gitmeyin! Çünkü o bütün yaptıklatınızı görür. Ve zulmedenlere meyletmeyin; yoksa size ateş dokunur. Allah! , ‘tan başka kayıranlarınız da yoktur; sonra kurtulamazsınız.
    Hûd Sûresi / 112-113

    RESULALLAH[S.A.V] ŞUAN Kİ YAPILAN DOSTLUK GİBİ BİR DOSTLUK YAPMAMIŞTIR. ONLARA İSLAM DİNİ Nİ TEBLİĞ ETMİŞTİR

    “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter” (Fetih, 48/28).

    Sayılarını ancak Cenab–ı Hakk’ın bildiği bütün peygamberlerin görevi tebliğdir. Gelen yüz üç kitap da –bozulmadan önce– bu hakikatleri içerirdi.
    Tek ve son hak kitap Kur’an–ı Kerim de baştan sona bu hakikatlerle doludur.
    Kur’an–ı Kerim’de içinde “tebliğ” kavramının geçtiği onlarca ayet vardır. “Tebliğ” kelime olarak; Ulaşmasını sağlamak, götürmek, iletmek, bilgilendirmek gibi manalara gelir. Bir terim/deyim olarak “tebliğ”; İslam’ın insanlara ulaşması/ulaştırılması anlamına gelir.

    Yeri gelmişken şunu da ifade edelim ki, Hıristiyanlık inancında “tebliğ”in karşılığı misyonerlik/diyalogdur. Müslüman “mübelliğ/tebliğci olduğu gibi her Hıristiyan da kendi inancı için misyoner/diyalogcudur.
    Ama tebliğ ile misyonerlik asla aynı şey değildir.
    Tebliğde Allah rızası esasken, misyonerlikte ise gayeye ulaşmak için her yolun mubah olduğu inkar edilmez bir hakikattir.
    Kuran ölçülerine göre son Peygamber Hz. Muhammed (as)’in yegane görevi de işte bu “tebliğ”dir. Bir başka ifadeyle O bir “mübelliğ/tebliğcidir. Bu bizim şahsi kanaatimiz değil, Allah’ın beyanıdır.

    OYSAKİ ŞİMDİKİ DİYALOGCULAR EHLİ KİTABA TEBLİĞ DEĞİL DİYALOG ALTINDA RADİKAL İSLAMCI OLARAK TANIMLADIKLARI MÜSLÜMANLARA KARŞI İŞ BİRLİGİ YAPMAKTADIRLAR. VE EHLİ KİTAB TA DİYALOGCULARA GEREK KENDİ GEREK DİĞER ÜLKELERDE FAALİYET İMKANI SAĞLAYARAK DOSTLUKLARINI GÖSTERMEKTEDİRLER..VE BU KUR AN I KERİM LE ÇELİŞKİDEDİR.

    Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmayacaklardır. De ki: “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur”. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur. Bakara / 120

    ANCAK KENDİ DİNLERİNE [YAŞAM TARZLARINA KURALLARINA] UYARSAN SENDEN HOŞNUT OLURLAR

    “Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a âittir.” (Nisâ: 139)

    Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma. (Enam 68).

    DİĞER SORULARIN CEVABI GELECEKTİR. [İNŞ] VES SELAM….

  263. özgür
    Ağustos 14, 2007, 2:00 pm

    “Hem müslüman hem hıristiyanım!”

    “Diyalogdan Düğüne” başlıklı Zaman Gazetesinin Habrleri

    Önce size merhum Nasreddin hocadan bir fıkra anlatayım: Hoca’nın devrinde bir ara asayiş sebebiyle, bıçak, kama vb. şeyleri taşımak yasaklanmış. Mutat aramalarda müderris olan Hoca’nın üzerinde kocaman bir kılıç bulunur.Subaşı, Hoca’ya sorar,

    ”Hoca bu nedir?”

    “Bu tashih bıçağıdır.Yazılardaki yanlışlıkları bununla kazıyorum.”

    “Hocam, bu nasıl tashih bıçağıdır, bizim bildiğimiz o küçücük bir şeydir. Seninki yarım metre boyunda? “

    “Dediğiniz doğru, eskiden kafi geliyordu, fakat şimdi bildiğiniz gibi değil, öyle hatalar, yanlışlıklar yapılıyor ki, kazımakda bu bile az geliyor.”

    ***

    Şimdi de gazetelerde yayınlanan bir haberi vermek istiyorum:

    “Diyalogdan Düğüne”-Haber Arşivi:http://arsiv.zaman.com.tr/2000/04/15/guncel/2.html

    “Lester Kurtz ve Mariam (Meryem) Kurtz, Dinlerarası Diyalog toplantısının en ilginç konuklarıydı. Biri Teksas’tan yani Amerikalı, diğeri Darussalem yani Tanzanya’dan. Biri metodist protestan bir ailede büyüyüp Quaker (tarikat üyesi)olarak hayatını sürdürüyor, diğeri ise Müslüman. Biri Teksas Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü, diğeri ise gazeteci. Afrika’da katıldıkları bir konferansta tanışıp evlenmeye karar vermişler. Amerika’ya yerleşip resmi nikahlarını yapmışlar ve tam bir yıldır dini nikah kıymak için beklemişler. İşte bu bekleyiş, nihayet Urfa’da son buldu.

    Haham, papaz ve müftünün huzurunda kendisini Kelime-i şehadet getirerek ‘hem Hıristiyan, hem de Müslüman’ ilan eden ve aynen çifte vatandaşlıkta olduğu gibi çifte dinli olmak istediğini ve Meryem ile evlenerek geçmişinde sahip olduğu Hıristiyan kültürle İslam kültürünü meczetmek istediğini belirten Lester, ‘ İslamiyet’in güzellikleri ile geçmişimdeki Hıristiyanlıktan kaynaklanan güzellikler arasında bir tezat görmüyorum ve iki dinin güzelliklerini İbrahim Peygamber’in mekanında Musevi dostlarımın da duaları ile Meryem’le birlikte dini nikah kıyarak sürdürmek istiyorum’ dedi.

    Gözleri dolu bir biçimde bu anı beklediğini belirten Meryem ise, Lester’in geçen yıl bir ay oruç tuttuğunu, Ramazan boyunca beş vakit namaz kıldığını, birlikte Hıristiyan bayramlarını da kutladıklarını; fakat İslami usullerle nikah kıymayı hep arzuladıklarını vurguladı. Üç dinin duaları ile salevatlar eşliğinde gerçekleşen nikah merasimi, katılımcıları derin ve anlamlı düşüncelere sevk etti. Bu evlilik, diyaloğun bir göstergesi olarak algılandı.”

    (15 Nisan 2000 Cumartesi-Zaman Gazetesi)

    Gel de şimdi Hoca’nın fıkrasını hatırlama. Fakat, olaydaki yanlışlıkları Hoca’nın kılıcı da düzeltecek gibi değil… Çünkü, diyalogun neticesi, meyvesi olarak takdim edilen olay, tamamen gayri İslami… Yapılanı izah etmeye kalksam günler sürer. Zaten lüzum da yok; her Müslümanın bildiği yanlışlıklar… Bu olay, Hıristiyan aleminin ne yapmak istediğini açık şekilde ortaya koymaktadır.

    Şimdi sormak lazım: Bu bir dinlerarası diyalog mu, yoksa dinleri birleştirme mi? Diyalog, zaten asırlardır devam etmektedir. Mesela, İstanbul’da aynı sokakta, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi iyi komşuluk içinde yaşıyordu. Birbirlerinin inançlarına saygı gösteriyorlardı. Fakat, hiç bir Müslüman, nikah için, Kiliseye, Havraya gitmezdi. Onlar da camiye gelmezdi. Herkes kendi ibadetini kendi mabedinde yapardı. Olması gereken de zaten bu değil mi? Bunun tersini düşünmek saygısızlık, inançları hafife almak olmaz mı?

    Bu toplantılar ile ilgili şöyle de bir yorum gözüme çarptı:

    Ahmed Şahin

    “Ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Garip olan şudur ki, ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da, ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Halbuki temelde ittifak varken, teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir.”
    (17 Nisan 2000 Pazartesi-Zaman Gazetesi-Ahmed Şahin’in “Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!” başlıklı yazısından alıntı)

    İnsan ne söyleyeceğini bilemiyor doğrusu… Derler ya, küçük dilimi yuttum… Aynen öyle. Şimdi bu iddia sahibine sormak lazım: Onlarla aramızdaki fark, amentünün sonundaki, “Ben şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam, O’nun kulu ve resulüdür.” hükmüdür. Müslümanı Müslüman yapan da bu farktır. Bu fark olmasaydı, İslamiyet olur muydu? Bu farka hiç “teferruat” denebilir mi? Peygamberimiz bu farkı kabul ettirmek için mücadele etmedi mi? Dört büyük halife, diğer Eshabı kiram efendilerimiz, başta ecdadımız Osmanlılar olmak üzere bütün Müslüman devletler, asırlardır bu farkı dünyaya tebliğ için çalışmadılar mı? Bütün bunlar teferruat mıydı?..

  264. özgür
    Ağustos 14, 2007, 2:16 pm

    ESSELAMUN ALEYKÜM

    İSLÀM DEVLETİNİN KURULMASI KARŞISINDA DURAN ENGELLER

    Birinci Cihan Savaşı sona erdi. Müttefikler İslâm Devleti’nin bütün beldelerini işgal ettiler. Onların nihai hedefi bu devleti tamamen yok etmek ve bir daha kuruluşunu engellemekti. Nitekim onlar bu devleti nihai şekilde yok ettiler ve İslâm dünyasının herhangi bir kısmında İslâm Devleti’nin tekrar kurulmasını engellemek için çalışmaya başladılar. Bunun için bir kaç plan çizdiler. Ve İslâm Devleti’nin tekrar var olmamasını garanti edecek bir çok usluplar kullandılar. Ve hala bunun için çalışıyorlar.

    Sömürgeci kâfirler, İslâm memleketlerini işgal eder etmez çizdikleri esaslar üzerine bu memleketlere yönetimlerini yerleştirmeye başladılar. 1918’de Osmanlı Devleti’nin yönetimi altında bulunan beldeleri işgal ettiler. 1922 senesine kadar bu beldelerde askerî yönetimi kurdular. Kendi yönetimlerini, bazı beldelerde “manda yönetimi” adı altında, bazılarında da “özerklik” adı altında yerleştirdiler. 1924 senesi gelir gelmez düşmanlar özellikle Britanya, İslâm Devleti’nin kuruluşuyla ilgili mevcud olan her şüpheyi yok etmek için çeşitli işler yaptılar. Bu senede M. Kemal, sömürgeci kâfirlerin tesiri ile Osmanlı Devleti’nden Hilâfet’i kaldırıp yerine Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. İslâm Devleti’nin geri dönmesi ile ilgili son ümidi kaldırdı.

    O sene Hicaz’dan da Hüseyin b. Ali çıkartıldı ve Kıbrıs’ta hapsedildi. Çünkü o, halife olmayı istiyordu. Aynı sene Kahire’de yapılan Hilâfet Konferansına İngilizler ajanları vasıtası ile müdahale ettiler. O konferansın dağılmasına ve başarısız hale gelmesine çalıştılar. Aynı sene İngilizler, Hindistan’da kurulan Hilâfet Cemiyetini ilga etmek, çalışmasını suya düşürmek ve seyrinin millî ve milliyetçi hale dönüşmesini sağlamak için çalıştılar.

    Yine aynı sene sömürgeci kâfirlerin tesiri ile Mısır’da Ezher’in bazı alimleri tarafından dini devletten ayırmaya davet eden, İslâm’da yönetim esaslarının bulunmadığını iddia eden İslâm’ı kehanetçi bir din suretinde gösteren, İslâm’da yönetimle ve devletle ilgili bir şeyin geçmediğini anlatan bir takım yazılar ve kitaplar çıkartıldı. O sene ve ertesi senelerde Arap memleketlerinde şu iki konu üzerinde kısır tartışmalar çıktı. “Arap Camiası/Birliği” mi daha iyi ve daha sağlıklıdır, yoksa “İslâm Birliği” mi daha iyi ve sağlıklıdır. Gazeteler ve dergiler bu iki konuyla uzun müddet meşgul oldu. Halbuki “İslâm Birliği” ve “Arap Birliği” ikisi de doğru ve sağlıklı bir şey değildir. Ayrıca onların var olmaları İslâm Devleti’nin kuruluşunu engeller. Fakat sömürgeci kâfirler, zihinleri İslâm Devleti’nden uzaklaştırmak için bu tartışmayı ortaya çıkarttılar. Bu şekilde sömürgeciler İslâm beldelerinde Hilâfet ve İslâm Devleti düşüncesini zihinlerden uzaklaştırabildiler.

    Sömürgeciler, işgalden önce Türk gençleri arasında Türk milleyetçiliğini ve Türkiye’nin Türk olmayan halkların yükünü taşıdığını ve bunun için bu halklardan vazgeçme zamanının geldiği düşüncesini yaymaya başladılar. Türk milliyetçiliği ve Türkiye’nin Türk olmayan memleketlerinden bağımsız olmasını temin etmek için çalışacak siyasî partiler kuruldu. Sömürgeci kâfir, Arab gençleri arasında da Arap milliyetçiliği ile ilgili sözleri, Türkiye’nin sömürgeci bir devlet olduğu ve Arablar için Türk sömürgeciliği buyonduruluğundan kurtulmanın zamanının geldiği fikirlerini yaymaya başladılar. Arab birliği ve Arab istiklali uğruna çalışılacak siyasî partiler kurdurdular.

    İşgal gerçekleşince, işgalci kâfirler milliyetçi sözleri yaymaya başladılar. Bu sözler İslâm yerine geçer oldu. Bunun neticesi Türkler millî (vatancı) ve milliyetçi esasa dayalı bir bağımsızlık gerçekleştirdiler. Araplar da millî ve milliyetçi esasa dayalı bağımsız yönetimi gerçekleştirmeye çalıştılır. Millî ve milliyetçi sözler yayılıp havayı doldurdu. Övünme ve kendisini aziz görme kaynağı o kelimeler oldu.

    Sömürgeciler bununla yetinmediler. İslâm hakkında ve İslâm’daki yönetim nizamı hakkında hatalı çarpık mefhumlar yaydılar. Hilâfet’i papalık suretinde, kehanetçi dini bir yönetim şeklinde göstermeye çalıştılar. Öyle oldu ki müslümanlar halife kelimesinden sözetmekten ve Hilâfet’i istemekten utanmaya, kaçınmaya başladılar. Müslümanlar arasında Hilâfet’i istemenin gericilik ve yobazlık olduğuna, bir kültürlü tarafından öyle şey sadır olmasının caiz olmadığına ve düşünür bir insanın öyle şeyi söyleyemiyeceğine dair genel örf oluştu.

    Bu millî (vatancı), milliyetçi atmosfer içerisinde İslâm beldeleri birer devletçiklere bölünüp, her memleketin ahalisi bu bölünmeyi yerleştirmeye başladılar. Osmanlı Devleti bir kaç parçaya bölündü ki onlar da şunlardır: Türkiye, Mısır, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Doğu Ürdün, Hicaz, Necd ve Yemen. Siyasetle uğraşan kişiler ister sömürgeci kâfirlerin ajanları olsun ister diğrlerinden iyi niyetliler olsun her memlekette bağımsızlığı gerçekleştirmek için konferanslar yapmaya başladılar. Yani sömürgecilerin diğer parçalar dışında kendileri için çizdiği parçanın istiklalini gerçekleştirmek ve ayrı devletini kurmak için böyle konferanslar yapmaya başladılar. Ondan sonra her bir bölge bir devlet adı altında bağımsız bir varlığa dönüştü. İşte bu esas üzerine Türkiye devleti, Irak devleti, Suriye devleti, Mısır devleti ve diğerleri kuruldu. Sonra Filistin’de Yahudiler için daha sonra “devlet” ismi altında müstakil bir varlığa dönüşecek bir millî vatan kurdular. Sömürgeci kâfirler bu varlığı tesis ederken müslümanların memleketlerine geçmek için bir köprü olsun, müslümanların İngiltere, Amerika ve Fransa gibi batı devletleri olan sömürgeci kâfirlerle mücadeleden uzaklaştırıp onunla meşgul olsunlar. Bu varlık, İslâm Devleti’nin tekrar kurulması önünde bir engel olsun. Böylece coğrafî konum ve genel atmosfer müslümanların kurtuluşunu gerçekleştirmeyi engelleyecek bir vaziyet üzerinde yerleştirildi.

    Sömürgeci kâfirler iktisatta kapitalist düzeni, yönetimde demokratik düzeni, idare ve yargıda batı kanunlarını uyguladılar. Böylece hadaretlerini ve hayat hakkındaki mefhumlarını yerleştirdiler. Hayat hakkında bakış açısını müslümanların hayatta yürüyecekleri metod yapıp, yaşam tarzı haline getirmek için yerleştirmeye çalıştılar. Bu alanda tam başarı elde ettiler. Nitekim Mısır’ı ayrı bir saltanat (krallık) haline getirip orada parlamenter krallık sistemini kurdular. Lübnan ve Suriye’de birer cumhuriyet sistemini kurdular. Doğu Ürdün’de bir emirlik kurdular. Filistin’de manda yönetimi kurdular. Ondan sonra bunu bir devlet adı altında Yahudiler arasında parlamenter demokratik bir sisteme dönüştürdüler. Filistin’den kalan diğer kısmı Doğu Ürdün’e ilhak edip orada parlamenter krallık kurdular. Hicaz’da ve Yemen’de birer diktatör kraliyet sistemi kurdular. Türkiye’de cumhuriyet, Afganistan’da varesete dayalı krallık sistemini kurdular. İran’ın Şahlık sistemine bağlı kalması için teşvik ettiler. Hindistan’da sömürgeciliklerini devam ettirdiler. Ondan sonra onu bölüp iki devlet kurdular.

    Böylece sömürgeci kâfirler, kendi nizamlarını İslâm beldelerinde uygulanır hale getirdiler. Nizamlarını uygulamakla İslâm yönetimini tekrar elde etme düşüncesini müslümanların nefislerinde zaafa uğrattılar. Bununla yetinmediler, kurdukları nizamı korumak için her memleketin ahalisini birer bekçiler haline getirdiler. Çünkü, her memleketin ahalisi memleketlerinde kurulan devletin kendilerinin olduğunu sandılar. Devletin istiklalinin diğer memleketlerden ayrı olarak korunmasının gerekli olduğunu düşünmeye başladılar. Böylece Iraklılar Türkiye’de ve Suriyeliler de Mısır’da birer yabancı olarak sayılmaya başlandı. Her memlekette aynı durum geçerli oldu. Her memleketin yöneticileri, kurulan demokratik kapitalist sistemi kâfir sömürgecilerden daha fazla korumaya ve hırs göstermeye başladılar. Sömürgecilerin onlar için kurdukları sistem ve anayasayı koruma vazifesini eda etmede tam birer memur oldular. Bunu değiştirmek için herhangi bir hareketin çıkmasını gayri meşru saydılar. Sömürgecilerin yürürlüğe koyduğu kanunlarla o hareketi cezalandırmaya başladılar.

    Kâfir sömürgeciler, Batı kanunlarını daha önce İslâm beldelerinde ajanları vasıtası ile uygulamaya çalışırken daha sonra direk olarak uyguladılar. Şöyle ki: Sömürgeciler 19. yüzyılın ortalarından itibaren batı kanunlarını İslâm beldelerine sokmaya çalıştılar. Mısır’da sömürgeciler, Fransız medenî kanununu şerî hükümlerin yerine koymak için ajanlarını teşvik etmeye başladılar. Bunda başarılı oldular. Böylece Mısır 1883 senesinden itibaren Fransız kanunlarını uygulamaya başladı. Nitekim eski Fransız kanununu tercüme edip orada kanun haline getirdiler ve şerî hükümler yerine mahkemelerde uygulamaya koydular.

    Osmanlı Devleti’nde 1856 senesinden itibaren batı kanunlarını almak için bir hareket ortaya çıktı. Fakat Mısır’da gördüğü kolaylığı burada göremedi. Çünkü, Osmanlı Devleti’nde İslâm Hilâfeti henüz kaldırılmamıştı. Fakat sömürgecilerin ısrarları ve kendilerine ajanlarının icabet etmeleri ceza kanunları, hukuk ve ticaret kanunlarını İslâm’a aykırı olmadığına dair fetva ile sokabildiler. Ondan sonra bazı şerî hükümler uydurmak şekli ile kanun haline getirme düşüncesi ortaya çıktı. Ondan sonra şerî hükümleri ihtiva eden Mecelle bir kanun şekli ile yazıldı. Mahkemeler ikiye bölündü. Kanun şekli ile şerî hükümleri uygulayacak “şerî mahkeme” ve alimlerin fetvası ile İslâm’a aykırı olmayan batı kanunlarını uygulayan “nizamî (medenî) mahkeme”. Şerî kanunlar batı kanunlarını taklid edecek bir ifade şekliyle açıklanmıştır. Kanunlarla ilgili husus böyledir.

    Anayasa ile ilgili husus ise; devlet için bir anayasa çıkartmak ve bu anayasayı Fransız anayasasından iktibas etmek maksadıyla meydana çıkan hareketle Batıdan kanunları almak için meydana gelen hareket aynı zamanda başladı. 1878’da neredeyse başarılı olacaktı. Fakat müslümanların mukavemeti ve buna karşı çıkmaları o hareketi başarısız kıldı. Ancak sömürgeci kâfirlerin durmadan çalışmaları, ajanlarının ve kültürleriyle aldananların başarısı o anayasa hareketinin tekrar meydana çıkmasını sağladı. Böylece muvaffak oldular. 1908’de Osmanlı Devleti’nde bu anayasa yürürlüğe konuldu. Devlette bu kanunların ve anayasanın yürürlüğe konulmasıyla Arap Yarımadası ve Afganistan dışında bütün İslâm beldeleri genel şekilde Batı kanunları ile idare edilmeye başlandı.

    Sömürgeci kâfirler, bu beldeleri işgal eder etmez batı kanunlarını direk olarak uygulamaya başladılar. Bu kanunları İslâmî kanunlar olarak değil medenî kanunlar olarak uygulamaya başladılar. Böylece şerî hükümler terkedildi, İslâm hükmü uzaklaştırılıp küfür hükmü yerleşterildi. Bu hususta kendilerine yardım eden faktör, yönetimin temelini ve hayatla ilgili bütün hususları, öğretimde ve eğitimde çizdikleri siyaset ve programlar esası üzerine oturtmalarıdır. Ve bu durum bu güne kadar tüm İslâm beldelerinde devam etmektedir. Bu programları korumak ve himaye etmek için tahsilliler ordusu oluşturdular ve onları söz sahibi kıldılar. Bunların hepsi sömürgeci kâfirlerin isteğine göre yürümeye başladı.

    Öğretim siyaseti ve programları şu iki esas dayanır:

    Birincisi; dini hayattan ayırmaktır. Bundan otomatikman dini devletten ayırma hususu doğar ve bu durum müslüman çocuklarının İslâm Devleti’nin kurulma fikri ile savaşmalarını gerektirir. Çünkü İslâm Devleti fikri, gördükleri öğretim ve eğitimin esası ve siyaseti ile çelişmektedir.

    İkinci esas ise; bilgi ve kültürle yetişen zihinleri doldurmak için sömürgeci kâfirlerin kişiliği baş kaynak olarak gösterildi. Bu durum, sömürgeci kâfirlere saygı göstermeyi gerektirir ve onu yüceltmeye götürür. Aynı anda ona benzemek ve taklid etmeye yöneltir. Sömürgeci ve kâfir olsa bile bu ona yönelişi meydana getirir. Ayrıca müslümanları horlamayı, ondan uzak kalmayı, ondan nefret etmeyi ve ondan herhangi bir şeyi almamayı icabettirir. Böyle durum olunca, İslâm Devleti’nin kuruluşu ile savaşmayı gerektirecek ve onu gericilik olarak saydıracak.

    Sömürgeciler kontrol ettikleri okulların programları ile veya hükümetlerin kendi yerine kurdurduğu okulların programları ile yetinmedi. Bunların yanında sömürgecilik esası üzerine kurulan misyoner okulları kurdu. Bunun yanı sıra yanlış siyasî bilgiler vermeyi ve yanlış yönlendirmeyi ve hatalı, karışık kültürel yönlendirme işini üslenecek kültür enstitüleri ve fakülteleri kurdurdu. Böylece okulların değişik şekilleri ile ve kültür enstitüleri ile toplumda fikrî havayı karıştırıp ümmeti bununla kültürleştirmeye başladı. Bu kültürle ümmeti İslâm Devleti’ni düşünmekten ve onun için çalışmaktan uzaklaştırmaya çalıştı.

    Öte yandan bütün İslâm beldelerinde siyasî programlar, “dini hayattan ayırma” esası üzerine kuruldu. Bunun neticesi, tahsilliler nezdinde dini devletten ve halk nezdinde dini siyasetten ayırmak genel bir örf oldu. Bunun sonucu kültürlü ve tahsillilerden bazı topluluklar çıkıp şöyle eddia etmeye başladılar: “Müslümanların geri kalmasının sebebi dine bağlı olmalarından kaynaklanıyor. Bunun için kalkınmanın tek yolu milliyetçilik ve milliyetçi harekettir.” Bir de müslümanların geri kalmasının sebebinin ahlâka bağlanmama olduğunu iddia eden topluluklar ortaya çıktı.

    Böylece milliyetçi ve vatancılık esası üzerine ve bunun için çalışan ismen siyasî partiler kuruldu. Bu partiler, İslâm esası üzerine çalışmayı sömürgecilerin bir hilesi ve geri kalmaya ve çöküşe götürecek gerici yobaz bir hareket saydılar. Bunun yanı sıra ahlâk, va’z ve irşad esası üzerine cemiyetler kuruldu. Bu cemiyetler fazileti ve ahlâkı yaymaya çalıştılar. Çalışırken siyasete karışmamayı kendi kendilerine şart koştular.

    Bu partiler ve bu cemiyetler, İslâm Devleti kurmak için çalışmayı engelleyen birer pratik manzaralar teşkil ettiler. Çünkü bu cemiyetler, zihinleri saptırdı. Zihinleri İslâm Devleti kurmak için şer’an farz olan siyasî çalışmaktan alıkoyup müslümanın İslâm ahkâmını tatbik etmesi sonucu bir netice olarak ortaya çıkacak ve İslâm yönetiminin kuruluşunun tabiî bir neticesi olacak ahlâkî çalışmaya yönlendirdiler. O partiler ise İslâm’la çelişen sömürgeci zihniyet esası üzerine kurulduğu gibi İslâm Devleti’nin kuruluşunu engellemeye çalışan birer kuruluşlardı.

    Siyasî programlar yanında bu programları koruyacak ve bunların uygulamasını temin edecek kanunlar ortaya çıkartıldı. İslâmî siyasî parti ve hareketlerin kurulmasını yasaklayan kanunlar çıkartıldı. Bu kanunlar, müslümanları etnik gurublardan bir etnik gurub olarak saydı. Halbuki müslümanlar, o beldelerin ahalisidirler. Çıkartılan kanunlar, kurulacak bir siyasî hareket veya partinin demokratik olması ve üyelerini sadece bir etnik gurupta münhasır kılmaması şartını içerdi. Bunun manası, İslâm Devleti tekrar kurulmasın diye İslâm beldelerinde İslâmî siyasî hareket ve partilerin kurulmasını yasaklamaktı. Müslümanların hayır cemiyetlerinden başka cemiyetler kurma hakları yoktur. İslâm’a dayalı siyasî çalışma yapmak kendilerine yasaktır. Bazı kanunlar, İslâmî siyasî partiler kurmayı cezalandırılacak bir cürüm saydılar. Böylece o siyasî programlar bu çıkartılan kanunlar yoluyla İslâm Devleti’nin kuruluşunu engelleyecek esas üzerine yerleştirildiler.

    Sömürgeciler bununla da yetinmediler. Müslamanları İslâm Devleti’ni düşünmekten uzaklaştırmak için kendilerini meşgul edecek basit ve değersiz işlerle uğraştırmaya başladılar. İslâm ümmetini İslâm Devleti gölgesi altında İslâmî hayatı başlatmak ve İslâm Davetini yüklenmek için çalışmaktan uzaklaştırıp kendisini meşgul edecek İslâm Ülkeleri Konferansı gibi İslâmî konferansları yapmaya teşvik ettiler. Bu konferanslar, duyguları boşaltmak için birer araç oldular. Kararları alır, gazetelerde ve radyolarda yalnız haber olsun diye yazarlar. Halbuki bu karaları hiç uygulamazlar. Hatta uygulamak için uğraşmazlar. Ondan sonra sömürgeciler İslâm Devleti’nin var olmasının tehlikesini beyan etmek ve İslâm’da yönetim nizamı bulunmadığını göstermek için yazarları ve konuşmacıları teşvik ettiler. Bu nedenle sömürgecilerin bu davetine hizmet edecek kiralık bazı müslümanların telif, kitap ve risaleleri çıkartıldı. Bundan maksat, müslümanları saptırmak, dinlerinden uzaklaştırmak ve İslâmî hayatı yeniden başlatmak için onların yapacakları çalışmaları engellemekti. Böylece sömürgeciler, İslâm Devleti’ni yok etmelerinden bugüne kadar İslâm Devleti’nin kuruluşunu engellemek için durmadan çeşitli engeller ortaya atıyorlar. Bu devleti ortadan kaldırdıktan sonra bunun kuruluşunu ve tekrar var olmasını engellemek için var olan bütün çabalarını gösteriyorlar.

  265. ahmet seriati
    Ağustos 14, 2007, 4:46 pm

    CEYHUN A
    SORU (2)

    De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

    Bu Ayeti Kerimede İfade edilen, Ehl-i Kitab ile düşman olun ve dost olmayın mı? Eğer Niyetimiz Tebliğ ise, o zaman dost olunmadan, güven telkin edinmden nasıl Tebliğ olacakki?

    Diyalog olmadan Tebliğ nasıl olur? El-kol hareketleri ile mi, veya kaş-göz hareketleri ile mi?

    CEVAP

    Allah Resulü Muhammed’den, Habeş Meliki Necaşiye!…

    Ey Melik! Müslüman olmanı dilerim.

    Ben, senin namına, La İlahe İlla Hü, Melik, Kuddüs, Selam, Muheymin (sıfatlarına haiz) olan Allah’a hamd ü sena ederim.

    Ve şehadet ederim ki, Meryem oğlu İsa, Allah’ın kulu ve Kelimesidir. Allah, O Kelime’yi (ki İsa’ya vucüd veren ‘’Kün’’ hitabıdır) ve o ruhu çok temiz ve afif olan ve dünya hayatından tamamıyla çekilmiş bulunan Meryem’e nefhetti (ruhundan üfledi). Bu suretle Meryem, İsa’ya hamile kaldı. Böylece Allah, İsa’yı yarattı.

    Nasıl ki, Adem’i de Allah, kudret eliyle (ve bir mucize olarak) yaratmıştır.

    Ey Melik!

    Seni; eşi, ortağı olmayan bir tek Allah’a imana ve O’na ibadete, bana uymaya ve Allah tarafından bana gönderilenlere inanmaya davet ediyorum. Çünkü, ben, Allah’ın bunları tebliğe me’mur elçisiyim.
    Seni ve halkını Aziz ve Celil olan Allah’a (imana) davet ediyorum.

    Şimdi ben size (İslam esaslarını) tebliğ ettim ve nasihatta bulundum. Siz de nasihatımı kabul ediniz!
    Selam hidayete tabi olanlara olsun.’’

    “Bismillahirrahmanirrahim,

    Allah’ın Elçisi Muhammed’den, Bizanslıların Reisi Heraklius’a:

    Selam hakikat yolunu izleyene (olsun)! İlave edeyim ki, seni bütün olarak İslam’a davet ediyorum. İslam’ı kabul et ki felah bulasın. İslam’ı kabul et ki Allah değerini iki kat artırsın. Ama eğer kaçınırsan, tebeanın günahı da senin üzerine yüklenecektir. Ve siz, ey Kitab-ı Mukaddes’in insanları (Ey Ehl-i Kitab!) sizinle bizim aramızda aynı olan bir söze doğru geliniz; ki biz ancak Allah’a taparız, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah’ın dışında sahib (Rab) edinmez. Şimdi, eğer kaçınırlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız (Allah’a teslim olanlarız).”

    ‘’Bismillahirrahmanirrahim’

    Allah’ın Resulü Muhammed’den, Hevze b. Ali’ye!

    Doğru yolda gidenlere selam olsun!

    Şunu iyi bilmelisin ki: Benim dinim yakında dünyanın en uzak ufuklarına kadar parlayacaktır!

    Binaenaleyh, ey Hevze!

    Sen de Müslüman ol ki, selamete eresin!

    Ben de, hükmün altındaki memleketin idaresini sana bırakayım!’’

    RESULALLAH[S.A.V] NASIL YAPMIŞSA ÖYLE OLUR .YORUM YOKTUR…

    Ey imân edenler! Sesinizi, Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Onunla konuşurken birbirinize bağırır gibi konuşmayın. Aksi taktirde, farkına varmadan, amelleriniz boşa gider…Hucûrat sûresi 2.

  266. baris dogru
    Ağustos 14, 2007, 4:59 pm

    DİNLERARASI DİYALOG VE MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

    İNKİŞAF – Eylül-Kasım 2005

    Özellikle son yıllarda ülkemizin değişmez gündem maddeleri arasında kendisine sağlam bir yer edinen dinlerarası diyalog ve misyonerlik faaliyetleri, orta ve uzun vadede ülkenin geleceği üzerinde kalıcı ciddi etkiler yapabilecek tabiatı dolayısıyla, karşı karşıya bulunduğumuz handikaplar listesinin başlarına, hatta en başına yerleştirilmelidir.

    Zira söz konusu faaliyetler, ülkemizi ve insanımızı “din” ve “kültür” gibi temel varoluş alanlarında zayıflatmayı, kuşatmayı ve son tahlilde teslim almayı hedeflemekte, bu hedefe ulaşabilmek için başta siyaset ve ekonomi olmak üzere birçok enstrümanı etkin biçimde kullanmaktadır.

    Bu bakımdan dinlerarası diyalog ve misyonerlik faaliyetleri yürütülürken ön plana çıkarılan “hoşgörü, barış, çoğulculuk, farklılıklara tahammül, İbrahimî dinlerin birliği…” gibi kavramsal gücü olan “masum” ve “sivil” tabirlerin, bu meyanda yalnızca birer “maske” işlevi gördüğünü tesbit etmek durumundayız.

    Elbette bu kanaatimiz sadece bu iki faaliyetin AB süreci ile birlikte büyük bir ivme kazandığı vakıasından kaynaklanmıyor. Bu faaliyetlerin maksadına, yürütülüş biçimine, aralarındaki ilişkiye ve yürütenlerine atfedilecek yüzeysel bir nazar bile, özellikli bir tarihin ve özellikli bir coğrafyanın çocukları olarak bizleri bu faaliyetler hakkında başkalarından daha hassas olmaya icbar ediyor.

    İlerleyen paragraflarda ilgili dokümanlardan iktibasen göreceğimiz gibi “diyalog” ve “misyon(erlik)”, en azından Vatikan için birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemeyecek iki kavramdır. Vatikan için bir yerde diyalog varsa, orada perde gerisinde misyon(erlik) vardır ve bir yerde misyon(erlik) varsa orası daha önce diyalog faaliyetleri tarafından “uygun zemin” haline getirilmiş demektir. Bu, en azından II. Vatikan Konsili’nden sonra kesin olarak böyledir.

    Bu itibarla bu tebliğde dinlerarası diyalog faaliyetleri ile misyonerlik faaliyetleri birbirinden bağımsız olarak ele alınmamış, bu iki olguya aynı bağlamın birbirini bütünleyen cüzleri olarak itibar edilmiştir.

    Diyalog faaliyetlerinin tarihî arkaplanı

    Dinlerarası diyalog faaliyetlerine ülkemizden iştirak edenler tarafından geliştirilen, “diyaloğun yeni değil, insanlık tarihi kadar eski olduğu, zira insanın bulunduğu yerde mutlaka diyaloğun da mevcut olacağı, İslam’ın da başından beri diyaloğu fiilen gerçekleştirmiş bir din olduğu”… gibi, aslında “anakronizm”den başka bir şey olmayan söylem tarzı, diyaloğun bir kavram olarak ne ifade ettiği konusunda serapa manipülatiftir.

    Zira Vatikan tarafından ortaya atılana kadar “diyalog”un en azından kavramsal ölçekte bu yaygınlıkta kullanımda olmadığı açıktır. Şu halde bu kavram hakkında objektif olabilmek için onu teori ve pratiğiyle ortaya koyan II. Vatikan Konsili’ne bakmak durumundayız.

    Vatikan’ın 1962-1965 yılları arasında düzenlediği “II. Vatikan Konsili”nin diğer konsillerden[1] farkı sadece katılımın en yoğun olduğu konsil olması değildi şüphesiz. Diğer Hristiyan mezhepleri ve özellikle de diğer dinlere karşı o zamana kadar görülmemiş bir açılımı öngörmesi, bu konsili diğerlerinden ayıran en önemli unsurdur.

    Hristiyan dünyanın bölünmüşlüğü sebebiyle Kilise’nin kendi görevlerini yapmada yaşadığı sıkıntılar bu konsilin toplanmasındaki önemli etkenlerden biri ise de, asıl temel etken, modern dünyada Kilise’nin, misyonunu arzu edilen seviyede gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu açılımlar olarak tesbit edilebilir. Dolayısıyla II. Vatikan Konsili, Katolik Kilisesi’nin, klasik misyon anlayışını terk ederek diğer din mensuplarıyla, hatta diğer Hristiyan mezheplerle diyalog suretiyle iletişim kurma talebini, misyonu bu iletişim zemini üzerinden gerçekleştirme öngörüsünü ve bunun teolojik temelini ifade ettiği bir konsildir.

    Nitekim açış konuşmasında Papa XXIII. John’un kullandığı “aggironamento” kelimesi, Konsil’in hedef ve amaçlarını ifadede anahtar konumundadır ve “Kilise’yi günümüze taşımak ve onu, çağdaş misyonunu yerine getirmede daha etkili hale getirmek” anlamına gelmektedir.[2]

    Bu konsil sürecinde alınan kararlar hemen her dereceden dokümanda ifade edilmiştir:

    – Kilise hakkındaki dogmatik yasa (Lumen Gentium),

    – Kilise hakkındaki pastoral yasa (Gaudium et Spes),

    – Nostra Aetate, Ad Gentes, Diginitatis Humanae gibi deklarasyon ve kararlar,

    – Eclesiam Suam isimli genelge bunlardan başlıcalarıdır.

    Burada dikkat çekici olan, Konsil öncesi diğer din mensupları ve bilhassa Müslümanlar, kategorik olarak “kötü” iken, Konsil sonrası bir tavır değişikliğine gidilmiş ve “kötü”ler, bu yeni süreçte “Hristiyanlığa aday” olarak tavsif edilmiştir.

    Hemen belirtelim ki Katolik Kilisesi’nin bu konsilde aldığı kararlar ne Kilise dogmalarına aykırı, ne de geleneklere tersdir. Kilise’nin burada bütün yaptığı, dünya çapında hızla yayılmakta olan Kilise’den uzaklaşma tavrına karşı ve Kilise’nin kaybetmekte olduğu prestij, nüfuz ve etkinlik alanlarını yeniden kazanabilmek adına yöntem ve söylem belirlemekten ibarettir.

    II. Vatikan Konsili’nde Katoliklik dışındaki Hristiyan mezhepleriyle diyalog konusunda alınan kararlar ilgi alanımızın dışında olduğu için, burada diğer dinlerle ve bu arada İslam’la ilgili olarak Konsil sırasında ve sonrasında Kilise resmî dokümanlarına geçen hususlara kısaca değineceğiz.

    İlgili kavramlar

    1. Diyalog

    Katolik Kilisesi, diğer dinler hakkındaki görüşünü ve bu dinlerin mensuplarıyla diyaloğa girme isteğini Konsil’in “Nostra Aetate” isimli deklarasyonunda ifade etmiştir. Bu deklarasyon, Kilise’nin, diğer dinlerle ilişkisi konusunda müstakil olarak hazırlanmış bir belge olması dolayısıyla son derece önemlidir.

    Deklarasyon, Katolik Kilisesi’nin diğer dinlerle diyaloğa girme isteğini şöyle ifade etmektedir:

    “… Bu yüzden Kilise, evlatlarını, diğer dinlerin mensuplarıyla basiret ve yardımseverlik içinde görüşmeye ve işbirliğine davet eder.”[3]

    Esasen Nostra Aetate’de mevcut, diğer dinlerle diyaloğu öngören ifadeler, diğer Konsil dokümanlarına göre üslupta bir farklılık arz etse de, teolojik temeller açısından aralarında herhangi bir uyumsuzluk söz konusu değildir. “Lumen Gentium” isimli dogmatik yasa, Kilise’nin diğer dinlerle ilişkisini belirlerken, diğer din ve kültürlerle bunların mensuplarında, düzensiz ve bütünlük arz etmekten uzak olsa da bir takım iyi unsurlar bulunduğuna işaret etmektedir. Bu “iyi unsurlar” onların sadece kalp ve düşüncelerinde değil, ayin ve geleneklerinde de mevcuttur. Bu unsurlar, Kilise’nin misyoner faaliyetleri vasıtasıyla sadece muhafaza edilmekle kalmayacak, aynı zamanda saflaşacak, yücelecek ve mükemmel hale gelecektir.[4]

    “Nostra Aetate”de de bu husus teyit edilir ve şöyle denir:

    “Katolik Kilisesi, bu dinlerdeki (Hristiyanlık dışındaki dinler) gerçek ve kutsal olan hiçbir şeyi reddetmez. Kendi öğretisinden birçok yönden farklı olmakla birlikte, bütün insanlığı aydınlatan ilahî gerçeğe ait bir parça ışık yansıtan doktrin, ahlakî kural, hareket ve hayat tarzlarına büyük saygı duyar. Yine de Kilise, gerçek yol, ilahî hakikat ve doğru hayat olan Mesih’i ilan etmeye mecburdur.”[5]

    Burada, “Acaba bu “iyi unsurlar” Hristiyanlık dışındaki dinlerde nasıl olup da yer bulabilmiştir?” gibi bir soru akla gelebilir. Bu soruya da II. Vatikan Konsili’nin misyoner faaliyetleri hakkındaki “Ad Gentes” isimli kararı cevap vermektedir. Bu kararda, söz konusu “iyi unsurlar”ın Kutsal Ruh tarafından onlara saçıldığı ve bunların adeta Hristiyanlığa dönüşün zeminini teşkil eden birer “nüve” olarak görüldüğü dikkat çekmektedir.[6]

    Öyle de olsa, diğer dinlerdeki bu “gerçek” ve “kutsal” şeyler, müntesiplerini kurtuluşa götürmek için yeterli olamaz mı?

    Cevap yine “Ad Gentes”den: “Tanrı’nın insanlığı kurtarma planı, bir tür gizlilik içinde sadece bir kişinin ruhunda gerçekleşmez. Sadece insanların Tanrı’yı bulmak için körü körüne araması ve çok yönlü çabalarla gerçekleşmez. Çünkü bu teşebbüsler, İlahî İnayet’in müşfik çalışmaları vasıtasıyla aydınlatılmaya ve saflaştırılmaya muhtaçtır. Bu teşebbüs veya iyi unsurlar zaman zaman gerçek Tanrı hakkında bir eğitim veya İncil’e bir hazırlık olarak hizmet edebilirler.”[7]

    Yukarıda zikredilen “Nostra Aetate” isimli deklarasyon, Katolik Kilisesi bakımından diğer dinlerin konumunu şöyle belirlemektedir:

    Hristiyanlar’la özel bir bağı olan Yahudiler Katolik Kilisesi’ne en yakın olan kimselerdir. İkinci sırada, monoteist bir inanca sahip olan ve Hz. İbrahim’i örnek alan Müslümanlar vardır. Daha sonra münzevi yaşantı, derin meditasyon ve Tanrı’ya güven ve sevgiyle yönelmek suretiyle kurtuluşu arayan Hindular ve kendilerine özgü çabalarla aynı amaca yönelmiş bulunan Budistler gelmektedir.[8] Bunlar dışındaki dinlerden ise genel olarak bahsedilmiştir.

    Burada Yahudiler’e tanınan ayrıcalıklı konum hemen dikkat çekmektedir. Bu durum Yüce Kitabımız’ın “Ehl-i Kitap” diye kategorize ederek aralarındaki “özel” yakınlığa dikkat çektiği[9] bu iki kesim hakkındaki haberlerine ve vakıaya da mutabıktır. Burada Papa XXIII. John’un Yahudiler’e olan özel ilgisi ile Yahudiler’in II. Vatikan Konsili resmî dokümanlarına girebilmek için kullandığı bireysel ve kurumsal her türlü inisiyatifin etkisi açıktır.[10]

    Hatta Hristiyan olmayan dinlerle ilişkiler hakkındaki “Nostra Aetate” isimli genelge, sözünü ettiğim ilgi ve etki sebebiyle başlangıçta sadece Yahudiler’le ilişkileri düzenleyen bir belge olarak tasarlanmıştı. Arap ülkelerindeki Hristiyan azınlıkların zarar görmesine yol açabileceği endişeleri dile getirilince ya diğer dinlerden de bahsedilmesi veya hiçbirisinden bahsedilmemesi gündeme gelmiş, uzun tartışmalar sonucunda bugün elde bulunan metin ortaya çıkmıştır.[11]

    Dolayısıyla Müslümanlar ve diğer din mensuplarıyla diyalog meselesi, “Yahudiler sayesinde” Vatikan belgelerine girebilmiştir demek yanlış olmayacaktır.

    Mezkûr deklarasyonda Müslümanlar’la ilgili ifadeler şöyledir:

    “Katolik Kilisesi Müslümanlar’a da büyük bir saygıyla bakar. Onlar tek, diri, mevcut, bağışlayıcı ve Kadir-i Mutlak, Cennet’in ve yeryüzünün yaratıcısı, insanlara seslenmiş olan Tanrı’ya taparlar. Onlar, inancıyla kendi inançları arasında kuvvetli bir bağ kurdukları İbrahim’in kendisini Tanrı’nın planına adadığı gibi Tanrı’nın gizli emirlerine çekinmeden boyun eğmeğe çalışırlar. Her ne kadar Tanrı olarak kabul etmeseler de İsa’yı bir peygamber olarak yüceltir, O’nun bakire annesine hürmet eder ve hatta zaman zaman onu samimiyetle anarlar. Dahası Müslümanlar, hüküm gününü ve ölümden sonra tekrar dirilişi takiben Tanrı’nın vereceği karşılığı beklerler. Bu sebeple onlar, dürüst yaşamaya oldukça önem verir ve Tanrı’ya özellikle dua, sadaka ve oruç vasıtasıyla ibadet ederler.”[12]

    Acaba bu ifadeler diğer dinlerin ve özellikle İslam’ın insanları kurtuluşa götürücü özellikte olup olmadığı konusunda nasıl anlaşılmalıdır?

    Şurası unutulmamalıdır ki, II Vatikan Konsili’nden ne önce ne de sonra Kilise, diğer dinlerin böyle bir özelliğe sahip olduğu konusunda herhangi bir şey söylemiştir. Hatta mezkûr konsili toplayan fakat faaliyetler devam ederken vefat eden XXIII. John’un yerine geçerek konsil faaliyetlerini devam ettiren Papa VI. Paul, bu süreçte yayımladığı “Eclesiam Suam” adlı genelgesinde şöyle demiştir:

    “Biz her ne kadar Hristiyan olmayan dinlerin manevî ve ahlakî değerlerini tanıyor, onlara saygı gösteriyor, kendileriyle diyaloğa hazırlanıyor ve din hürriyetini savunmak, insanlık kardeşliğini tesis etmek, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloğa girmek istiyorsak da, dürüstlük bizi, gerçek kanaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir: Yegâne gerçek din vardır, o da Hristiyanlık’tır.”[13]

    Bütün bu ifadelerde dikkatli bir göz için kaçırılması mümkün olmayan bir incelik bulunmaktadır: Metinler diyalog bağlamında “İslam”dan değil, “Müslümanlar”dan bahsetmektedir. Bu, son derece önemli bir inceliktir. Zira Thomist çizgideki Hristiyan teologlardan Gadret ve Anawati gibi isimler, bid !”din” olarak İslam’la diyaloğun mümkün olmadığını, bu faaliyetin ancak “Müslümanlar”la gerçekleştirilebileceğini söyler.[14] :Bu düşüncenin, Konsil metinlerinde benimsendiği, hatta hayli etkili olduğu görülmektedir.

    Bu ifadeler, dinlerarası diyalog faaliyetleri ile misyonerliğin niçin birbirinden ayrı telakki edilemeyeceği sorusunun da cevabını oluşturmaktadır. O halde buradan diyalog-misyonerlik ilişkisine geçebiliriz:

    2. Misyon

    Öncelikle şu hususu kesin bir hakikat olarak tesbit edelim: Kilise, yapısı gereği misyonerdir ve bu, Kilise’den asla ayrı düşünülemeyecek bir özelliktir. Zira Kilise kendisini İsa Mesih’in biricik temsilcisi olarak görmekte, onun getirdiği mesajı, onun bıraktığı yerden bütün insanlığa ulaştırma sorumluluğunun muhatabı olarak telakki etmektedir. Eğer Kilise dışında kurtuluş yoksa, ki Kilise’ye göre yoktur, misyonerlik faaliyetleri de insanlığı kurtuluşa çağırmanın biricik vasıtası olarak elbette devam edecektir.

    Kilise’nin kendisine tanıdığı merkezî rol öylesine vazgeçilmezdir ki, Katolik teolojisine göre Kilise İnciller’den doğmamış, aksine İnciller Kilise’den doğup zuhur etmiştir.[15] Kilise’nin ontolojik mahiyeti hakkındaki bu tesbit, Hristiyanlık üzerine konuşurken daima hatırda tutulmalıdır.

    Kilise’nin misyonerlik faaliyetleri hakkındaki kararı “Ad Gentes”de şöyle deniyor: “Kilise tabiatı gereği misyonerdir. Bu misyon, ona sonradan ilave edilmiş bir özellik olmayıp, bilhassa onun özünden kaynaklanır. Çünkü o, Baba’nın istek ve kararıyla Oğul’a tevdi edilen ve Kutsal Ruh’la desteklenen bir misyondur.”[16]

    Şu halde diyalog faaliyetleri ile misyonerlik faaliyetleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmak hayatî derecede önemlidir.

    1974 yılında Roma’da yapılan bir toplantı bu noktada ayrı bir önem arz etmektedir. Dünyanın birçok yerinden gelen Kilise temsilcilerinin iştirakiyle yapılan Dünya Piskoposlar Toplantısı’nda dinlerarası diyaloğun Kilise misyonundaki yeri enine boyuna tartışılmıştır.

    Bu toplantıda dinlerarası diyalog, Hristiyan misyonunun ayrılmaz bir bölümünü oluşturan “Evangelizasyon”un tabii bir parçası olarak tarif edilmiştir. Yine bu toplantıda şöyle denmiştir: “Diyaloğun temel amacı, Mesih’in yüklediği temel sorumluluk gereği, Hristiyanlar’ın bütün insanlara hizmet etmek ve sevgi duymak isteğine şehadette bulunmaktır. Bu sebeple diyaloğa giren her Hristiyan, bir taraftan samimi ve açık kalpli iletişim vasıtasıyla diğerlerinin dinî tecrübeleri hakkındaki değerlendirmelerini genişletirken, diğer taraftan kendi inancını keyifle takdim etmelidir. Diyaloğun temel kuralı, Hristiyan olmayanların dinî ve kültürel kimliklerine saygı duymaktır. Bunun sebebi, Tanrı’nın herkesi Mesih’in imajında yaratması ve herkesin aydınlığa kavuşmasını istemesidir.”[17]

    Bu toplantının sonunda yapılan kapanış duasında da şöyle denmiştir: “Kutsal Ruh, misyonunu ve sevgisini bütün Hristiyan olmayanlara götürme konusunda uyanık ve şuurlu olan bütün Kilise’yi hassasiyetle desteklemeye devam etmektedir.”[18]

    Bu noktada bir hususun altını çizmek istiyorum: Yeni Papa XVI. Benedict’in dinlerarası diyaloga soğuk bakan birisi olduğu söylenerek bu sürecin bitebileceğinin ileri sürülmesi bana göre doğru değil. Zira II: Vatikan Konsili’nde misyonerlik için belirlenen yeni yöntem, yani diyalog, şu an için Katolik dünya bakımından herhangi bir risk içermiyor. Kilise misyondan vaz geçemeyeceğine ve şu an için misyona diyalogdan daha elverişli bir zemin bulunmadığına göre, yeni Papa’nın tavrını amiyane tabirle biraz “naz yaparak” konumunu muhafaza etme ve belki diyalogun diğer taraflarından biraz daha taviz koparma siyaseti olarak okuyabiliriz.

    3. Evangelizasyon

    Süreç içerisinde diyalog-misyon ilişkisi çeşitli Kilise metinlerinde şu veya bu şekilde ifadelendirilmiş, ama en önemli sarahatini müteveffa Papa II. John Poul’ün “Redemptoris Missio” (Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinde bulmuştur.

    Bu genelgede Kilise’nin kuruluşu, misyonu ve bu misyonun bütün insanlara yönelik olduğu belirtildikten sonra şöyle denir:

    “Dinlerarası diyalog, Kilise’nin, bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Karşılıklı bilgilenme ve anlayışı zenginleştirme vasıtası ve metodu olarak diyalog, misyona zıt değildir. Esasen misyonla ve misyonun şekilleriyle diyalog arasında özel bir bağ vardır. Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. Tanrı Mesih vasıtasıyla bütün insanları kendisine çağırmakta, vahyinin ve sevgisinin mükemmelliğini onlarla paylaşmak istemektedir. (…) Bu açıklamalar yapılırken, kurtuluşun Mesih’ten geldiği ve diyaloğun evangelizasyondan ayrılmadığı gerçeği göz ardı edilmemiştir.”[19]

    Burada geçen “Evangelizasyon” kavramı son derece önemlidir. Bu kavramın mana ve muhtevası, Papa VI. Paul’ün “Evangelii Nuntiandi” isimli genelgesinde açık biçimde ifade edilmiş ve Kilise’nin “evangelizasyon” için var olduğu vurgulandıktan sonra şöyle denmiştir:

    “Bu yüzden Kilise için evangelizasyonun anlamı, “iyi haberler”i insanlığın bütün tabakalarına götürmek, bunun etkisiyle insanlığı içten değiştirmek ve onu yenilemektir. Fakat her şeyden önce eğer vaftizle yenilenmiş ve İncil’e göre yaşayan yeni insanlar yoksa, insanlık da yoktur. Bu yüzden evangelizasyonun amacı bu iç değişikliği gerçekleştirmektir…”[20]

    Yine aynı genelgede evangelizasyonun, Kilise tarafından ilan edilen İncil mesajını işitenlerin Kilise’ye girmesiyle tamamlanacağı, bu sebeple Kilise’nin, Hristiyan olmayan kültür ve cemaatlerin arasına dikilmesinin evangelizasyona dahil olduğu vurgulanmıştır.

    Müteveffa Papa II. John Paul’ün yukarıda adı geçen genelgesine dönecek olursak, orada diyalog-misyon ilişkisi konusunda sarih bir şekilde ifade edilen hususlar arasında şunu görüyoruz: “Diyalog, Kilise’nin kurtuluşun tabii yolu olduğu kanaatiyle yönlendirilmeli ve ikmal edilmelidir.”[21]

    Söz konusu genelgenin dinlerarası diyalogla ilgili bölümü şu ifadelerle sona ermektedir: “Çok iyi bilmekteyim ki, birçok misyoner ve Hristiyan cemaat Mesih’e samimi şehadette bulunmak ve diğer dinlerin mensuplarına cömertçe hizmet sunmaktan dolayı kendilerini zorluk içinde ve sık sık diyaloğun yanlış anlaşılmış tarzı içinde bulmaktadırlar. Onları, gayretleri iyi anlaşılmayan yerlerde bile inançlarında ve sevgilerinde sebat göstermeye teşvik etmek istiyorum. Diyalog, Tanrı’nın Krallığı’na doğru bin yoldur ve bunun süresini ve mevsimini sadece Baba bilse de, mutlaka sonuç verecektir.”[22]

    Buradaki “Tanrı Krallığı”nın, Hristiyan teolojisinde, kıyametten önce Mesih’in yeryüzüne tekrar gelerek Tanrı’nın egemenliğini ilan ve bütün insanlığı huzur ve esenliğe vasıl edeceği zaman dilimi olduğunu hatırlayalım.

    4. İnkültürasyon

    Yine mezkûr genelgenin, “Hristiyan Olmayan Halkların Kültürlerinde İncil’in Tecessümü” başlıklı bölümünde “İnkültürasyon”un Kilise misyonundaki öneminden bahsedilmektedir.

    “Hristiyan mesajının ve hayat tarzının, dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan cemaatlerin sahip olduğu çeşitli kültürlere uygun hale getirilerek sokulması ve canlandırılması” olarak tarif edilen bu kavram[23] diyalog-misyonerlik ilişkisi bağlamında merkezî yer tutan ikinci kavramdır.

    Papa II. John Paul bu kavramla ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştır: “Kilise’nin Hristiyan olmayan kültürlere girme süreci oldukmça uzun bir yoldur. Bu, sadece dışarıdan bir adaptasyon meselesi değildir. Çünkü İnkültürasyon, hakiki kültürel değerlerin Hristiyanlıkla bütünleşmek suretiyle aslî bir değişime uğraması ve Hristiyanlığın çeşitli insan kültürlerine sokulması anlamına gelir. Kilise, İnkültürasyon vasıtasıyla İncil’i çeşitli kültürlerde canlandırır ve aynı zamanda insanları kendi kültürleriyle Kilise cemaatine sokar. Kilise bu insanlara kendi değerlerini aktarır ve aynı zamanda onlarda mevcut olan iyi unsurları alır, onları içten tekrar yeniler. İnkültürasyon vasıtasıyla Kilise’nin ne olduğu, neyin işareti olduğu daha iyi anlaşılır ve bu suretle Kilise, misyonunda daha etkili olur.”[24]

    5. Proclamation

    II. Vatikan Konsili ile birlikte resmî Kilise belgelerine giren bir diğer kavram da “proclamation”dur. Mesih’in ve İncil’in, bütün insanlara açık ve doğrudan, minnet ve övgü ile ilan edilmesi anlamına gelen bu kavram da, diğer üç kavramla iç içedir. Birbirini bütünleyen bu kavramları gereği gibi tanımadan ve aralarındaki ilişkiye vakıf olmadan dinlerarası diyalog faaliyetlerine nüfuz etmek mümkün değildir.

    DİYALOG FAALİYETLERİ VE İSLAMÎ ARGÜMANLARI

    Buraya kadar söylenenler, II. Vatikan Konsili’nden itibaren Katolik Kilisesi’nin diğer din mensupları ve bahusus Müslümanlar’la ilişkiler konusunda izlediği tutumu sağlıklı bir okumaya tabi tutabilmek için bilinmesi gerekenleri özetlemektedir.

    Bir de meselenin “bizim cenahımızdan” arz ettiği durum var ki, diyalog meselesi söz konusu edildiğinde mutlak surette ele alınıp tahlil edilmesi gerekir.

    Bu cümleden olarak ülkemizde diyalog faaliyetlerini yürütenler tarafından, bu faaliyetlerin “meşruiyetini”, hatta “elzemiyetini” ifade ettiği ileri sürülen argümanlara kısaca atf-ı nazar etmek istiyorum.

    Ehl-i Kitap’la aramızdaki “ortak kelime”

    Diyalog faaliyetlerine Kur’an’dan zemin teşkili için “(Resulüm) de ki: “Ey Ehl-i Kitap! Sizinle aramızda müşterek olan bir söze gelin: Allah’tan başkasını mabud tanımayalım, O’na hiçbir şeyi ortak kılmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın…” mealindeki 3/Âl-i İmrân, 64. ayetinin sıkça kullanıldığı dikkat çekiyor.

    İleride ele alacağım “mübâhale ayeti”nden hemen sonra yer alan bu ayetin diyalog faaliyetlerine delil yapılmasının tam bir “el çabukluğu” örneği olduğunu söylemek zorundayız. Zira ayetin ne mantuk ne de mefhumu, bugün müşahede ettiğimiz tarzda bir “diyalog”a geçit vermektedir.

    Önce ayetin “mefhum”undan başlayalım: Eğer “Allah’tan başkasını mabud tanımamak, O’na hiçbir şeyi ortak kılmamak ve insanları ilah edinmemek” Müslümanlar ile Ehl-i Kitap tarafından herhangi bir farklılık arz etmeyecek tarzda kabul gören ortak bir kelime ise ayet niçin “hasılı tahsile” çağırsın?

    Bir başka şekilde söylersek; ayette dile getirilen bu üç temel nokta Müslümanlar ile Ehl-i Kitap arasında aynı tarzda benimsenip bağlanılmış hususlar olsaydı, “gelin bu hususlar üzerinde birleşelim” demenin elbette hiçbir anlamı olmazdı. Şu halde burada, Ehl-i Kitab’a, çarpıttıkları, tahrif ettikleri bir gerçek hatırlatılıyor olmalıdır ki, kitaplarının ve bütün ilahî dinlerin esasıdır. Nitekim –Allahu a’lem– 66. ayette dile getirilen husus da bu noktaya işaret ediyor olmalıdır ki, orada Ehl-i Kitab’ın, “hakkında bilgi sahibi oldukları hususlarda tartıştığı” dile getirilmektedir. Yani ayetin ilk muhatapları olan Ehl-i Kitap, mezkûr üç nokta üzerinde yapılan tahrif faaliyetinin bilincindedir ve meselenin aslından haberdardır…

    Ayetin mantukuna gelince, dikkat edilirse burada Ehl-i Kitab’a bir çağrı var: “Gelin” diyor ayet. Yani Efendimiz (s.a.v)’e bir noktada sabit durması ve Ehl-i Kitab’ı da o noktaya çağırması emir buyuruluyor. Elbette İlahî Kelam’ın hiçbir kelimesi hatta harfi için “abes” söz konusu değildir. Buradaki “Gelin!” çağrısı, ayetten, biraz bizim gitmemiz, biraz onların gelmesi suretiyle bir “ortak nokta”da buluşulması tarzında bir diyalog çıkarılmasını kesinlikle engellemektedir.

    Öyleyse eğer bu ayetten hareketle dinler arasında bir diyalog faaliyeti başlatılacaksa, Müslümanlar’ın, muhataplarına öncelikle ayette ifade buyurulan çağrıyı, Tevhidî konumlarını muhafaza ederek yapmaları gerekir. Yani diyalogun zeminini bizim durduğumuz yer ve mezkûr üç temel nokta teşkil etmelidir.

    Burada dinlerarası diyalog faaliyetlerinin içini, “tanıma ve anlama” kelimeleriyle doldurmaya ve diyalogun başka bir anlamı bulunmadığını söylemeye çalışanlara da bir uyarı bulunduğunu söyleyebiliriz: Bu ayetten anladığımız odur ki, Müslümanlar’la diğer din mensupları arasındaki ilişki, onları tanıma ve anlama gayesine matuf ve bundan ibaret bir “diyalog” değil, “tebliğ” zemininde yürütülmelidir.

    Üstelik Yahudiler’i ve Hristiyanlar’ı tanımak ve anlamak için dinî metinlerimiz ve tarihsel tecrübemiz hangi noktalarda yetersiz kalmıştır ki, bugün böyle bir diyalog sürecine ihtiyaç duyulmaktadır? “Ehl-i Kitap hakkındaki ayetler günümüzde yeni bir bakış açısıyla ele alınmalıdır” diyenlerle Kur’an’ın “tarihsel bir metin” olduğunu söyleyenler arasında nasıl bir fark vardır?

    Efendimiz (s.a.v)’in tebliğ faaliyetleri

    Hz. Peygamber (s.a.v)’in, İslam’ı tebliğ maksadıyla çeşitli kabilelere gitmesi, Ebû Cehil gibi müşriklerin ayağına kadar defalarca gitmekten imtina etmemesi de dinlerarası diyalog faaliyetlerine dayanak yapılmaya çalışılan hususlar arasında bulunuyor.

    Oysa bu ve benzeri hususların, Tevhid’i tebliğ amacına yönelik olduğu ve esasen bir peygamber olarak Efendimiz (s.a.v)’in en temel görevinin tebliğ olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda bu argüman kendiliğinden buharlaşacaktır.

    Eğer bugünkü diyalog taraftarları “Tevhid’i tebliğ” maksadıyla hareket ettiklerini söyleyecek olurlarsa, “tanıma, anlama ve hoşgörme” söylemini nereye terk ettiklerini sormak gerekir. Ve yine sormak gerekir: Hz. Peygamber (s.a.v)’in, tebliğ maksadıyla gittiği yerlerde muhataplarını “tanıma, anlama ve hoşgörme” tavrında olduğunu gösteren bir belge var mıdır?

    Necran heyeti meselesi

    Bir diğer argüman da Hz. Peygamber (s.a.v)’in Necran hristiyanları ile görüşmesi ve kendilerine ibadet etmeleri için Mescid-i Nebi’yi tahsis etmesi olayıdır.

    Necran hristiyanlarını Medine’ye getiren eğer Hz. Peygamber (s.a.v)’in onları iman ile cizye arasında bir seçim yapmaya çağıran mektubu ise, olay daha başından diyalog zemininden uzak bir tarzda başlamış demektir. Zira burada da “tanıma, anlama ve hoşgörme” söylemi ile taban tabana zıtlık teşkil eden bir durumun mevcudiyetini teslim etmek zorundayız.

    Akabinde Necran heyeti Medine’ye geldiğinde, sırf üzerlerindeki ipek giysiler ve altın takılar sebebiyle Hz. Peygamber (s.a.v)’in kendileriyle konuşmayı reddetmesini “diyalog ve hoşgörü”nün neresine yerleştirebiliriz?

    Nihayet ipek ve altınları çıkardıktan sonra huzura kabul edilen heyetle Efendimiz (s.a.v) arasındaki söz dönüp dolaşıp Hz. İsa (a.s)’a geldiğinde 3/Âl-i İmrân, 59-61. ayetleri nazil oldu. Necran heyeti “mübâhale”yi kabulden imtina ettiğinde olanları biraz sonraya bırakarak bu ayetlerin muhtevasına bakalım:

    “Allah katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı; sonra ona “Ol!” dedi ve (o da) oluverdi. (Bu), Rabb’inden gelen bir gerçektir. Öyleyse şüphecilerden olma! Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda tartışanlara, “Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, karşılıklı olarak çocuklarımızı ve kadınlarımızı çağıralım; sonra da dua edelim de Allah’tan yalancılar üzerine lanet dileyelim” de.”

    İmdi, Hz. İsa (a.s) hakkında muhataplarına Kur’an’daki sarahati ve Hz. Peygamber (s.a.v)’in net tavrını izhar etmeye yanaşmayan/izhar edemeyen diyalogcuların Necran heyeti hadisesini diyaloga delil getirmesi ne kadar tutarlıdır?

    Bir de olaya şu açıdan bakalım: Necran heyeti, öyle görünüyor ki Medine’ye İslam’ı kabul etmek üzere değil, “bir orta yol bulabilme ümidiyle” gelmiştir. Bu niyetle başlayan macera, sonunda en temel anlaşmazlık konularından biri olan Hz. İsa (as.)’nın kimliği/kişiliği noktasına gelip dayanmıştır.

    Bu noktada inen yukarıdaki ayetler, Efendimiz (s.a.v)’e –aralarında kendisinin Hak Peygamber olduğunun farkında bulunanlar da olduğu halde–, bu heyet hakkında “diyalog, tanıma, anlama ve hoşgörü”yü değil, “karşılıklı lanetleşme”yi, yani köprüleri atmayı emretmektedir, neden?

    Nihayet “mübâhale ayeti”nin gereğini icra etmek için Efendimiz (s.a.v), yanına torunları, Hz. Fatıma ve diğer bazı eşleri (Allah hepsinden razı olsun) bulunduğu halde karşılıklı lanetleşmek için yola çıktı.

    Ancak durumun vehametini sezen heyetten bazıları, başlarına gelecek büyük belayı savuşturmak için Hz. Peygamber (s.a.v)’e “anlaşma” teklif ettiler ki, bence diyalog faaliyetleri ile Necran heyetinin Medine macerası arasında kurulması gereken ilişkinin tam bu noktada aranması gerekir.

    Bu teklif üzerine Efendimiz (s.a.v)’in yazdırdığı anlaşma metni şöyle:

    “Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu, Allah’ın elçisi Peygamber Muhammed’in Necran (halkına) yazısıdır. Onların bütün mahsulleri, sarı, beyaz, siyah her çeşit nakitleri ve köleleri hakkında Resulullah’ın hükmü, onlara ihsanda bulunmaktır. Bin adet Recep, bin adet de Safer ayında olmak üzere ikibin adet elbise verecekler; her bir elbise kırk dirhem (bir okiyye) değerinde olacaktır. Elbiselerden haraç vergisini aşan ve okiyyelerden eksilen olursa, hesaplanacaktır. Haraç olarak ödedikleri zırhlar, atlar, binek hayvanları ve diğer eşyalar hesaplanarak onlardan alınacaktır.

    “Necranlılar elçilerimi yirmi gün ve daha az müddetle ağırlayacaklar ve hiçbir elçi otuz günden fazla tutulmayacaktır. Yemen’de bir savaş ve olay vuku bulursa otuz adet zırh, otuz adet at ve otuz adet deve ödünç olarak vereceklerdir. Vermiş oldukları zırh, at ve bineklerden telef olanlar tazmin edilmek suretiyle Necranlılar’a geri verilinceye kadar elçimin kefaleti altındadır. Necranlılar’ın canları, dinleri, vatanları, malları, burada bulunanları ve bulunmayanları, aşiretleri ve onlara bağlı olanlar, Allah’ın himayesi ve Peygamber Muhammed’in emanı altındadırlar. Şu an içinde bulundukları hallerine müdahale edilmeyecek, dinlerinden ve haklarından hiçbir şey değiştirilmeyecektir. Ne bir piskopos bu görevinden, ne bir rahip rahipliğinden, ne de bir kilise bakıcısı bu görevinden alınacaktır. Ellerinde bulunan az ya da çok her şeyleri kendilerinindir. Artık ne geçmişten dolayı bir töhmet, ne de kan davası vardır. Onlar savaş için çağırılmayacak, mahsullerinden de ondabir vergi alınmayacaktır. Yurtlarını başkalarının askerleri çiğnemeyecektir. Kim hakkını isterse zulmetmeden, zulme de uğramadan insaf ile hükmedilecektir.

    “Bundan sonra kim faiz alırsa benim emanımdan çıkmış demektir. Onlardan hiç kimse diğerinin yerine cezalandırılmaz. Necranlılar, üzerlerine aldıkları yükümlülükleri yerine getirip iyi hal üzere devam ettikleri sürece bu sayfada yazılı olan hususlar Allah’ın emri gelinceye kadar Allah’ın himayesi Resulullah Peygamber Muhammed’in emanı altındadır.”

    İslam’a davet mektupları

    Efendimiz (s.a.v)’in, çeşitli kişilere hitaben yazdığı, literatüre “İslam’a davet mektupları” olarak geçmiş bulunan mektupların dinlerarası diyalog faaliyetlerine “meşruiyet” gerekçesi yapılması, en hafif tabiriyle “çarpıtma”dır.

    Eğer bu mektuplar diyalog faaliyetlerine gerekçe yapılmaya uygunsa, bu faaliyetleri yürütenlerin, muhataplarına bu mektupların muhtevasında gördüğümüz tavrı aynen takınması, yani evvelemirde onları Tevhid’e çağırması gerekir. Yoksa bu mektupları diyaloğa referans olarak takdim etmenin kabul edilebilir bir yanı olamaz.

    Hz. Peygamber (s.a.v)’in, herhangi bir Ehl-i Kitap grup ile –bugün yapıldığı tarzda– kendilerini İslam’a çağırmaksızın “sizi olduğunuz gibi kabul ediyorum” tavrıyla diyalog kurduğunu gösteren bir belge var mıdır?

    Şurası açık ki, bu mektupların muhtevasında tebliğden mücerret (soyutlanmış) bir diyalogdan eser bile bulmak mümkün değildir. Temel görevi “tebliğ” olan peygamberlerin, insanları Hakk’a çağırmaksızın, onları oldukları hal üzere kabullendiğini söylemek, görevlerini yapmadıklarını söylemekten farksızdır!

    Eğer “tebliğ eşittir diyalog”sa, dinlerarası diyalog faaliyetlerinin üzerine inşa edildiği “tanıma, anlama, hoşgörme” gibi temel söylemler arasında niçin “tebliğ”e yer yok? Yıllardan beri yürütülen bu faaliyetler meyanında “tebliğ” anlamına gelebilecek bir tavra niçin tesadüf edilmiyor?

    Eğer “tebliğ eşittir diyalog” değilse, Tevhid’e davetten başka hiçbir anlama gelmeyen bu mektupları niçin “tebliğsiz diyalog” faaliyetlerine gerekçe olarak kullanıyorsunuz?..

    Denebilir ki “tebliğ, doğası gereği diyalogla bağdaşmaz; diyaloğun ilk şartı, tarafların birbirini “olduğu gibi” kabullenmesidir.” O zaman biz de deriz ki, diyalog faaliyetlerine kitleler nazarında meşruiyet kazandırmak –hatta belki daha önce kendinizi ikna etmek!– için tebliğ maksatlı/muhtevalı Nebevî söz ve davranışlara sığınmaktan vaz geçin!..

    Medine vasikası

    Medine vesikasına gelince;

    Her şeyden önce bu vesikanın, daha önce merkezî bir yönetime sahip bulunmayan Medine ahalisi için yepyeni bir sistem inşa ettiğini görüyoruz. Bu sistemde Hz. Peygamber (s.a.v) ve Müslümanlar “metbu” (tabi olunan), diğerleri ise “tabi” konumundadır.

    Bu o kadar böyledir ki, –Muhammed Hamidullah’ın da vurguladığı gibi– bu vesika, Yahudi kabilelerini kesinlikle müstakil varlıklar olarak tayin ve tavsif etmemekte, aksine Müslüman Arap kabileleri ile müttefik olan Yahudi kabilelerinin birtakım hak ve sorumluluklarından söz etmektedir. Hatta Yahudiler’in özellikle siyasî bağımsızlıklarını kısıtlamıştır. Dolayısıyla Yahudiler’in bu vesikada, Müslümanlar’la eşit konumda olduğunu söylemenin imkânsız olduğu açıktır…

    Bütün bunlar bir yana, Yahudiler’in, mezkûr vesikanın iki maddesinde geçen “Allah’ın Resulü Muhammed” (s.a.v) tabirini kabul etmiş olmaları dahi bu vesikanın diyalog faaliyetlerinin meşruiyetine delil olarak kullanılmasının “akla ziyan” bir iş olduğunu ortaya koymaya yeterlidir!

    Yine bu meyanda mezkûr vesikada zikredilen kimseler arasında vuku bulabilecek bütün anlaşmazlıklarda veya öldürme hadiselerinde konunun “Allah’a ve Resulü’ne götürülmesi”nin hükme bağlanmış olması, altı çizilmesi gereken hususlar arasında bulunmaktadır.

    Bugüne kadar izlediği seyir ve katılımcı tarafların konumları itibariyle dinlerarası diyalog faaliyetlerinde bu vesikanın muhtevasıyla refere edilebilecek herhangi bir husus var mıdır?

    Öyle görünüyor ki, diyalog faaliyetlerinin Medine vesikasına dayandırılması çabası, bu vesikada Yahudiler’in dinî hayatlarına karışılmayacağının hükme bağlanmış olmasından kaynaklanıyor.

    Tarih boyunca İslam devletlerinin tebaası durumunda bulunan Gayrimüslimler’in dinlerine ve kimliklerine dokunulmamış olması da aynı maksatla öne sürülen hususlar arasında bulunuyor.

    Ancak yukarıda da söylediğim gibi burada İslam’ın, “tabi (Gayrimüslimler) ile metbu (Müslümanlar)” arasındaki ilişkiyi düzenleyen hükümleri bahis konusudur. Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin yürütüldüğü konjonktür için ise (reel durumda Müslümanlar’ın metbuiyetinden söz edilemeyeceğine göre) iki şıktan biri geçerlidir: Ya esasen böyle bir “tabi-metbu ilişkisi” yoktur veya bu ilişki bugün için tersinden yürümektedir; yani Müslümanlar tabi, Gayrimüslimler metbu durumundadır.

    Bu şıklardan hangisini kabul ederseniz edin, dinlerarası diyalog faaliyetlerinin taraflarının şu anki konumları Medine vesikasındaki durumu yansıtmaktan uzaktır. Şu halde bu vesika da diyalog faaliyetlerine dayanak teşkil etmeye elverişli olmamalıdır…

    Bu vesika sonrasında Medine Yahudileri ile Müslümanlar arasındaki ilişkinin nasıl bir seyir izlediği ise ehlinin malumudur…

    Hasılı, Dinlerarası diyalog faaliyetlerini yürütenlerin, yaptıkları işin meşruiyetini (hatta “zaruretini”!) isbatlamak amacıyla ortaya attıkları sözümona “delil”lerin, maksadı hasıl etmekten uzak olduğu açıktır.

    Sonuç olarak

    1. Şu haliyle diyalog faaliyetlerinin “İslamî”, hatta “İslam’ın emri” olduğunu ileri sürmekle, hal-i hazırda diyaloğu bir “politika”, içeride (ve hatta belki “dışarıda” da) yaşanan sıkıntılardan bir “çıkış yolu” olarak görmek birbirinden farklı şeylerdir.

    Bunlardan ilki, yapılan işin “mahza emr-i ilahî” olarak nitelendirilmesi sebebiyle, diyaloğun İslam’ın “olmazsa olmazı” olduğunu ileri sürmek anlamına gelirken, ikincisi, –ucu yine Din’e dokunmakla birlikte– belli bir oluşumun sübjektif anlayış ve politikası sınırında tutulması ve anlaşılması gereken bir faaliyet olarak hadiseyi lokalize eder.

    Diyalog faaliyetlerini yürütenler, meseleyi ilk nokta-i nazardan ele aldığı ve dahi sonuçları da umumi olacağı için, önümüzde, bütün Ümmet-i Muhammed (s.a.v)’i ilgilendiren bir durum var demektir.

    Bu gerçeği meseleye bakışımızın temel hareket noktası yaparak devam edersek:

    2. Şu haliyle diyalog faaliyetlerinin İslam’ın onayladığı biçimde yürütülüp yürütülmediği konusunda diyalogcularla aramızda görüş ayrılığı bulunduğuna göre, meselenin bizim baktığımız pencereden arz ettiği görünümü dile getirmek bizim için hem bir “hak”, hem de “sorumluluk”tur.

    Şimdi şu ikileme bir bakın:

    Bir yanda Ümmet-i Muhammed (s.a.v), diğer yanda Ehl-i Kitap ve diğerleri.

    Diyaloğun “İslam’ın emri” olduğunu söyleyenler, nedense bunun, öncelikle Müslümanlar’a yönelik olarak yerine getirilmesi gereken bir emir olduğunu düşünmüyor, dillendirmiyor; onları olduğu gibi kabul edip kanaatlerine saygı duymuyor, hatta canları sıkıldığında Müslümanlar’ı türlü olumsuz sıfatlarla tavsif etmekten geri durmuyor.

    Peki aynı kesimin Ehl-i Kitap ve diğerleri hakkındaki tavrı nasıl?

    Siz şimdiye kadar bu kesimin politikalarını belirleyenlerden, Ehl-i Kitab’ın İslam ve Müslümanlar’a yönelik her türlü ithamat ve hücümatını tenkit mahiyetinde bir satır okudunuz ya da duydunuz mu?

    Bütün kesimleriyle Ehl-i Kitab’ın İslam ve Müslümanlar’a yönelik olarak her sahada yürüttüğü “kuşatma” politikalarına inat ve ısrarla sessiz kalınırken, Müslümanlar’ın uyarı ve eleştirilerine tahammülsüzlük gösterilmesi belki diyalog zemininin zedelenmemesi kasdıyla ya da kendilerine yönelik eleştirilere haklılık payı kazandırmama düşüncesiyle açıklanabilir; ama bu tavrın “meşru/dinî” bir izahı yapılamaz!

    3. Diyalog faaliyetlerinin, “yeryüzünde barış ve adaletin tesisi” söylemiyle gerekçelendirilmesi de inandırıcı olmaktan hayli uzaktır. Zira yeryüzünde barış ve adaletin tesisinin önündeki en büyük engelin bizzat Ehl-i Kitap olduğunu görmemek için ya aşırı saf veya maksatlı olmak gerekir.

    Diyelim ki bu gerekçeye samimi olarak inanıyorlar. Peki bugüne kadar “diyalog ve hoşgörü” adı altında düzenlenen organizasyonlar bu amacı gerçekleştirmeye ne kadar hizmet etmiştir? Dünya çapında Ala-yı vala ile yapılan 200’ün üzerinde organizasyondan geriye kalan nedir?

    4. Bunu da izninizle ben söyleyeyim: Bu organizasyonlar Müslüman milletimizin hafızasını silici, Tevhidî hassasiyetini zedeleyici ve kültürel/toplumsal dokusunu tahrip edici bir işlev görüyor.

    Özellikle son yıllarda ortaya atılan “İbrahimî/semavî dinler”, “dinlerin aşkın birliği” gibi kavramlar, İslam’la Yahudilik ve Hristiyanlık arasındaki “temelli” ihtilafları buharlaştırıcı bir etki yapıyor. Gayrimüslimler ile aramızda “geriye dönük” ortak noktalar ihdas etmeyi hedefleyen bu kavramların yanı sıra, bir de “hakikati” buharlaştıran bir kavram kullanımda: “Dinsel çoğulculuk.”

    “… Ancak ne yazık ki günümüzde Müslümanların çoğunluğu Allah tarafından kabul edilebilir olmayı sadece Hz. Muhammed’in mesajını yani kurumsal İslam’ı izleyenlerle sınırlayarak tıpkı Yahudi ve Hıristiyanların yaptıkları gibi kendilerinin dışındakilere karşı dışlayıcı bir tutum takınmaktadır. Bunu yaparken de Hz. Muhammed’in misyonunun ne yeni bir din kurmak ne de Yahudi ve Hıristiyanlık gibi diğer dinsel geleneklere hakkıyla tabi olanları kendi izleyicisi yapmak olmayıp bilakis Hz. İbrahim’in dinine uymak, onu tamamlamak ve kendinden önce gelen peygamberleri tasdik etmek olduğu gerçeğini unutmaktadırlar…”[25]

    Bir müslümanın kaleminden dökülen bu satırlar, bu ülkeyi misyonerlik için “verimli bir alan” haline getirmek dışında bir fonksiyon icra edecekse eğer, hiç şüpheniz olmasın, o, “ebedi hüsran”dan başka bir şey olmayacaktır. Zira Kur’an, İslam’dan gayrı bir din arayanın bu çabasının hüsran olduğunu vurgularken bizler “hakikatin mutlaklığı” döneminin geride kaldığını, artık “izafiliğin” kabul edilmesi gerektiğini söylüyoruz!..

    Aynı garabet, ülkemizde ve pek çok coğrafyada “Geleneksel İslam’ın Bayraktarı” ünvanıyla göklere çıkarılan bir isimde, Seyyid Hüseyin Nasr’da da görülüyor: Hz. İsa (a.s)’ın, tanrısal bir varlık olarak kabul edilmeyi insanlara asla öğretmediğini, bu anlayışın Kilise’nin ürünü olduğunu ve artık terk edilmesi gerektiğini söyleyen Hristiyan bilim adamı John Hick’e itiraz eden Nasr, bu doktrini Hristiyanlar için Tanrı’nın murad ettiğini, bu doktrini kabul etmenin bir hata olmadığını ve Hristiyanlar’ın da buna böyle inanmaları gerektiğini söylüyor![26]

    Alemlerin Efendisi (s.a.v) ne buyurmuştu: “Karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yoluna uyacaksınız. Hatta onlar bir keler deliğinden girse, siz de gireceksiniz…”

  267. ümit
    Ağustos 14, 2007, 5:06 pm

    birşey yapmıyorsunuz bari bırakın da İslama hizmet edenlerin önünü açın.Yani gölge etmeyin başka ihsan istemiyorlar.Allah yar ve yardımcın olsun Fethullah G.hocaefendi

  268. özgür
    Ağustos 14, 2007, 9:03 pm

    bazi kus beyinli insanlar daha bu ayet ne demek istedigini bile bilmiyor anladik cahil ve ….. ama küfürbaz olmayin bari allah.c.c. böyle büyuruyor cahilerde kalkip yok bu ayet bu anlamda degil diyo vay zavalli insanlar bir bakin türkce yaziyo anlamaniz lazim bunu 44- Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.

  269. baris dogru
    Ağustos 14, 2007, 10:48 pm

    kardesim umit ve ahram
    kim kimin karsisina geciyorki sadece tartisiyoruz konuda bu tur bir diyalogun kurana ve sunnete uygunlugu bunu tartisirkende hic kimse allahtan vahi almiyorki bu boyle olmalidir diyip kesmiyor dogruyu bulmaya kendi icimizde diyalog kurmaya calisiyoruz.. sadece kendi bilgimize gore kuran ve sunnet isiginda tartisiyoruz cunku islam bir is sirketi degildir islama islami olmayan bir yolla hizmet edemezsiniz mesela icki satisi yapip kazanilan parayla cami acamazsin … o yuzdendirki her islama calisyorum diyenin yolu dogru olacak bir kural yoktur
    bugun ben yurt disindayim yine fetullah hoca efendinin adi altinda acilan bir kuran kursuna gidip geliyorum orada cani yurekten calisan bir suru insan var allah onlardanda razi olsun butun dunyada ki muslumanlar dinlerini islami anlatmaya calisiyorlar ( bunun icin fetullahci olmak lazim degil )bunlar bize dusen gorevler ama bunu yaparken teblig yapmak ayridir kiliseye gidip bizimle sizin allahi aynidir oruc tutun ama iman etmesenizde olur demek ayri ama siz konuyu anlamaya calismadiginizdan yanlis yazabiliyorsunuz allah her kuluna bir kuran kursu kurmayi nasip etsin ..butun muslumanlarin gorevidir islami anlatmak.. ehli kitabi imana cagirmak bu kuranin emri ve peygamberlerin yoludur ama kisi bunu yaparken kendini duzeltmeli zorluklarla karsilasirsa gous gelebilmeli ve islami bir yolla yapilmalidir .. zorluklari kaldirmak icin dininden taviz vermemelidir

  270. AHRAM
    Ağustos 15, 2007, 10:22 am

    GÜZEL INSANBARIS A DOGRUBENIM HIC BIR ZAMAN KIMSENIN KARSISINA GECTIGIM BÖYLE BIR Ittam yok olamazda bende yurt.disinda yasiyorum.benim izah ettigim burda bir sagis var tam ayrimci.herkesin görüsünü paylasmiyor illaki benim dedigim olacak deyip islami kendi tekeline alip sadece benim görüslerim dogru sizinki yanlis diyor.artik adam burda iyice kendini nerdeyse halife ilan etmedigi kaldi kendi görüsüne katilmayanlari beyinsizlikle ahmaklikla dinsizlikle kafirlikle itaham etmeye kadar terbiyesizlesiyor benim ALLAH tan duam böyle kullarininj eline firsat vermesin adam tam bölücü onun her yazdigi takistigi kullandigi laflari takip et bu gulyabanin islam ile sünnet ile yakindan alakasi yok ama ne hikmetse kendini buranin resmi ayet sure uzmani olarak görüp kendi kafasinin bir sinira kadar kavradigi yüzde yetmis besini kavramadigi beyni ile herkese ayni ukalilikla kabalikla itham edip son ra kardesim diyor bu kadar utanmaz insanlar var yoksa benim icin fethullah olsun digerleri olsun ALLAHINislamini dogru algiliyan kavrayan ayetlerin manasini genis sapta düsünen tartisan insanlari seven kurani SERIATI VE HAKIKATI bir kabiullenen yasayan her kardesimize okey diyorum ama böyle gulyabiilerinde illaki ben dogruyup deyip nefsinin elinde oyuncak olmus herkese kötü kabaca yazinca egosunu rahatlatan beyinden özürlü hasta insanlarada karsiyim cünkü adamlar birinci dereceden hasta.sen ne dersen de bos sen ne anlatirsan anlat bos anlamazlar dinlemezler cünkü beyinlerinde ödem var.yani zor böyle hasta insanlarla bir konuyu tartismak islami degerlendirmek.yani dedgim sagsi ins yakinda ya tanirsin yada o kendini muhakkak sana tanitir hele onla bir yazismaya gec bakti sana cevab veremiyor seni ilk önce beyinsiz sonra ahmak yapar sonrada is dinsizlige getirdimi benim tanitmama gerek yok kendin tanirsin insALLAH böyle hastalardan fitnelerinden camurundada biz mümin kullarini korusun bu hastanin serrinden RABBIMEsiginirim.sevgilerimle AHRAM

  271. özgür
    Ağustos 15, 2007, 6:13 pm

    TÜRKLERE KARSI SAVASANLAR AZIZ OLACAK BUDA BIZLERIN HIRISTIYAN OLAN VATIKANLA NE KADAR BIR DIALOG ICINDE OLDUGUMUZU GÖSTEREN BIR TABLO Papa, Osmanlı’nın, İtalya’nın güneyine yaptıkları çıkarma sırasında yaşamını yitirenleri aziz ilan edecek. Vatikan’dan edinilen bilgilere göre, Papa 16. Benediktus, günümüzden 517 yıl önce cereyan eden Otranto çıkarması sırasında hayatlarını kaybeden, Piskopos Primaldo da dahil toplam 800 Hristiyana azizlik unvanı verilmesine ilişkin kararnameyi imzaladı.

    Vatikan’da Azizlik Davalarını Değerlendirme Kurulu’ndan onay almış olan kararname 16. Benediktus tarafından da imzalanmış bulunuyor.

    Osmanlı Devleti’nin İtalya’nın kuzeyindeki Otranto kentine yaptığı çıkarma, Fatih Sultan Mehmet’in tahtta olduğu dönemde 28 Temmuz 1480′de Gedik Ahmet Paşa komutasındaki bir grup asker tarafından gerçekleştirilmişti. Gedik Ahmet Paşa’nın kısa sürede fethettiği Otranto, yaklaşık 1 yıl boyunca Türklerin elinde kalmıştı.

    İtalya’daki tarihi kaynaklarda, Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Türk askerlerinin karaya çıkmalarının ardından iki hafta sonra Otranto surlarını aşarak kente girmeyi başardıkları belirtiliyor. Kent merkezinde üç gün süren direniş sırasında Piskopos Stefano Pendinelli’nin de yaşamını yitirmiş olduğu

    kaydediliyor.

    İtalyan tarihçiler, kentin düşmesinin ardından Gedik Ahmet Paşa’nın, kentteki erkekleri tutuklayarak Müslüman olmayanların kılıçtan geçirileceğini ilan ettiğini ileri sürüyor. Gedik Ahmet Paşa’nın bu duyurusu karşısında, yüncülük yapan Antonio Primaldo önderliğindeki yaklaşık 800 kişinin ise Hristiyanlığı terk edip İslam’a geçmektense ölümü yeğlemiş oldukları savunuluyor. Söz konusu tutukluların Minerva Tepesi’nde 14 Ağustos 2007′de idem edildiklerini iddia eden İtalyan tarihçiler, ölenlerin cesetlerinin gömülmediğini, kemiklerinin ise 15 Ağustos 1481′de kentin Türklerden geri alınmasının ardından birer kutsal emanet olarak koruma alınmış olduğunu ileri sürüyorlar.

    Otranto’da yaşamlarını yitiren Primaldo ve yandaşlarından oluşan 800 kişiye, azizlik payesi verme amacıyla Vatikan’da düzenlenecek resmi törenin tarihi ise önümüzdeki günlerde netleşecek

  272. TSK
    Ağustos 16, 2007, 4:32 pm

    AMERİKA YA GİDERDE ERZURUM A GİDEMEZ
    TEKSAS LI ÇAVUŞA GÜVENİR DE MEHMETÇİK E GÜVENMZ

  273. eda
    Ağustos 16, 2007, 10:32 pm

    s.a bu siteye bugün rastladım ve yazıştıklarınıza biraz bakabildim ve anladığıma göre siz erbakan hoca taraftarlarısınız.çünkü sizin kadar din kardeşlerini eleştiren yok.ne zorunuz var bilmem.böyle yaparak bir sürü kişinin hakkıkna giriyorsunuz.size göre hep siz iyisiniz.nasıl iştir bu bilmem.siz de böyle yaparsanız artık.başbakanımıza etmediğiniz hakaret kalmadı,fethullah gülen hoca efendiye de neler diyorsunuz.ayıp yaaaaa…sizin böyyle saçma saçma şeyler yazıp insanların aklını iyice bulandırmayın. dinimizi bu kadar güzel yayan nsanlara u şekilde muamele etmniz çok yanlış.siz anca bu dünyada erdoğana oy veren cehennemlik,erbakana veren cennetlik dersiniz.şimdi de hoca efendinin sohpetlerini dinleyenler cehennemlik dersiniz dimi…ne diyelim artık Allah bizi doğru yolundan ayırmasın.allah hoca efendiyi başımızdan eksik etmesin.yurt dışında,yurt içinde hizmet veren abilerizden ablalarımızdan Allah razı olsun. bu tür hakaretlerinizle onlarında haklarına girdiğinizi bilin.onlar çok büyük emek veriyorlar.bu emeğin gücünü Allah rızası için yapıyorlar.hoca efendi de arada böyle hayırlı işlerin yapılmasına vesile oluyor.siz bir insna bişey öğretirken karşınızdakinin seviyesine inerek mi anlatırsınız yoksa kendi bilginiz seviyesince mi anlatırsınız? bir insanın dininin değiştirilmesinin çok kolay ir şey olduğunu mu sanıyorsunuz.Bediüzzaman Said Nursi Hz. dediği gibi: “Zaman iman kurtrma zamanıdır.”hoca efendi de bu yolu takip ediyor.yurt içinde ve dışında birçok sevene sahip oldu niye? çünkü dini ilerletmek için hayatından tavizler verdi.ama sizin gibi din için fedakarlık yapanları kötüleyenlere bunları anlatmak boşuna çünkü herşeyi siz daha iyi biliyorsunuz…gelin böyle iislam uğruna hayırlı iş yapanları kötülüyeceğimize birlik olalım.hadi hayırlı geceler.esselamu aleyküm verahmetullah.(Vel asr.innel insani lefu hüsr.illellezine amenu ve amelüs salihati ve teva savil hakgi veteva savbissabr.)

  274. Mehmet Gül
    Ağustos 17, 2007, 1:01 pm

    Kıymetli Müslüman Kardeşlerim,
    Tüm Yozgatlı Bozkurtlar adına muhterem hocamız,saygıdeğer insan Sn.Fethullah Gülen’e dinimize yaptığı önemli hizmetleri nedeniyle teşekkürlerimizi ve minnet duygularımızı sunmayı bir borç biliyor,kendisine uzun ömür ve sağlıklar diliyor ve dahil olmaktan gurur duyduğumuz muazzez dinimiz İslam’a hizmet adına gözümüzü kırpmadan her zaman için emirlerini beklediğimizi saygılarımızla bildiririz.

  275. özgür
    Ağustos 18, 2007, 11:35 am

    arz döşek sema dam sana,
    kabir nasihat alana,
    besmelesiz el atana,
    gelme sen dost olamasın,
    olamasın olamasın gelme sen dost olamasın
    olamasın olamasın gelsende dost bulamasın,

    rızkı canlılar taşımaz,
    rızkı kesilen yaşamaz
    helal haramı ayırmaz,
    gelme sen dost olamasın
    olamasın olamasın gelme sen dost olamasın,
    olamasın olamasın gelsende dost bulamasın,

    gaip hakkın ruhsat vermez,
    özgür kuldur onu bilmez,
    kalp le dil aynı söylemez,
    gelme sen dost olamasın,
    olamasın olamasın gelme sen dost olamasın,
    olamasın olamasın gelsende dost bulamasın,,

  276. özgür
    Ağustos 18, 2007, 11:38 am

    BİZİM İSTANBUL
    FATİH SULTAN DAĞDAN GEMİ İNDİRDİ
    ŞİMDİ SAHİLİNE PAVYON DİZİLDİ
    GAVURUN DÖLÜNÜ EVLAT EDİNDİ
    HASMINI UNUTMUŞ BİZİM İSTAN BUL

    YAVUZ SULTAN SELİM NİCE PAŞALAR
    O SURLAR ALTINDA ŞEHİT DÜŞENLER
    AYIP ETTİ YATIRLARA KOŞANLAR
    ASLINI UNUTMUŞ BİZİM İSTANBUL

    BÜYÜK BABALARA ANIT DİKİLDİ
    FATİH SULTAN KULLİYEDEN SİLİNDİ
    AYASOFYA EZELİNDEN KİMİNDİ
    YEZİTİN DİLİNDE BİZİM İSTANBUL

  277. Koray
    Ağustos 23, 2007, 12:20 pm

    # Hiç kimse Says:
    Haziran 23rd, 2007 at 8:18 pm

    Değer Arkadaşlar !
    Kral53 sana hocaefendi aleyhindeki görüntüleri kaldırdığın için öncelikle teşekkür ederim. Ayrıca bu siteye hocaefendiyle alakalı yazı yazan arkadaşlara bir iki sözüm olacak. Lütfen müslüman kardeşler arkadaşlar hiç bir müslüman diğer müslüman kardeşi hakkında bilip bilmeden bunları nasıl söyler. Acaba bu arkadaşlar hocaefendi hakkında bu yanılgıya nasıl kapılıyorlar.Neden? Bilip bilmeden görmeden ondan bundan duyma sözlerle hitap edebiliyorlar.Gördüm ben diyenler ve bilenler acaba bu söz edilenler eğer yanlışsa yarın Allahın katında nasıl hesap vermeyi düşünmekteler.yarın bu insanla veya başka bir kişi ile yarı Ahiret gününde karşılaştığında filan hakkında şunu konuşmuş dendiğinde ne diyecek ayeti kerime.Öncelikle ismi Fethullah Gülen dir. ismini yanlış yazmayın araştırma yapıyorsanız doğru yapın nasıl bi araştırma ise. Bazı söylenenlere cevap vermek istiyorum. Eğer asrı saadette Peygamberimiz sav Ebubekirler Ömerler Aliler ve sahabiler ve ondan sonraki nice zatlar kafirlerin ayağına gitmeseler islamı anlatmasalar bizim halimiz acaba ne olurdu.Ne olurduk acaba müslümanmi veya ney? Eğer peygamberimiz sav Özamcasının yanına vefat edinceye kadar neden gitsin arkadaşlar. Okumuş yazmış insanlar mantıklı insanlar bir şey bilmeden görmeden görsenizbile neden araştırmadan yazıp çiziyorsunuz ve bu nasıl bir müslümanlık. Müslüman böylemi olmalı.Yoksa karşısındaki bir kafirde olsa veya ne olursa olsun onu kazanmak için uğraşmamalımı. Ve kuranı kerimden ayetlerle bahsi geçen olaylar neden hocaefendiyle veya bir müslümanla yorumlanıyor.Bunun hakkını nasıl vereceksiniz.Nerden bulacaksınız kocaefendiyi veya başka birinide helalleşceksiniz.orda Ayeti kerimede anlatılan şeyleri neden alıntı yapılıyor Tam anlamıyla neden ifade edilmiyor orda ne anlatılıyor kardeşim.Bunlarda işin cabası olsa gerek. Allahcc katında cevap veremeyeceğiniz şeyleri yazıp çizmeyin.Gerçek bir müslüman kardeşime not.Selamlar

    bu cok guzel bir yazi. Her cumlesine katiliyorum..

  278. yalandünya
    Ağustos 27, 2007, 2:54 pm

    corbada benimde azda olsa tuzum olsun derim.
    sunu bilmemizi isterimki Fethullah hocayla ugrasacak gücüm yok ama örgütlerle ugrasacak kadar gücüm var Elhamdülillah.yazilarin arkasinda ömer öngütün kokusu var derim onun hakkinda yazalim biraz.
    Ömer bey bu icazeti nereden almiski onla bunla ugrasmaktadir islam bunlarimi emreder acaba? yoksa hadisi kutsiyi unutmusmu …..kimki bir kardesinin eksigini örterse bende ahirette onun eksigini örterim demis mevla…?
    hic bir tarihte bu olay olmamistir böylesine elestiri.
    bütün cemaatler ve kuruluslar yanlisda tek kendisimi dogru yani buna inanmamimi bekliyorsunuz arastirin?.
    Fethullah güler hoca diyelim gaflete düstü onu batakliktan kurtarmakmi gerekir yoksa batmasina yardimmi etmek gerek hangisi dogru olani?
    ve yanisira ortaligi calkalamakmi gerek fitnemi cikartmak uygun olani?
    Birakin Allah askina müsliman müslimanla ugrasiyor olacak is degil inanilacak is degil ….Gaypdan haber veren seytandandir Ömerbey gaypdan haber veriyormus neye dayaniyormus acaba?
    ben bu olaylarin icindenim benim agzimi actirmayim yazilacak cok konular var cevap vermekten acizsiniz kalkmisiniz birde yaziyorsunuz… Ömer örgütmüdür neyin nesi ise daha cok seyler var yazacak ama bu kadarini simdilik yeterli görüyorum anliyana derim

  279. Eylül 4, 2007, 11:07 am

    SELAMUNALEYKUM MUSLUMAN KARDESLERIM.BU KONU YANI FETULLAH GULEN HOCA EFENDININ KARALANDIGI VE BENCE HAKSIZ SUCLAMALARA MARUZ KALDIGI KONULARDA HERSEYDEN ONCE KUL HAKKINI GOZETMEMIZ GEREKTIGINI DUSUNUYORUM.DIYORLARKI HOCAEFENDI SOYLE YAPTI BOYLE YAPTI.SORUYORUM SIMDI MUSLUMANIM DEYIPTE BU SUCLAMALARI SAVUNAN ARKADASLARA.BU ADAM YA BU HAKSIZ ITHAMLARI YAPMADIYSA GERCEKTEN ALLAH YOLUNA CANINI KOYDUYSA SIZLER NE YAPACAKSINIZ YARIN RABBIMIN KARSISINDA BU KUL HAKKIYLA.RABBIM DIYORKI KUL HAKKIYLA GELMEYIN KARSIMA.HANGI YUZLE CIKACAZ RABBIMIN KARSISINA.LUTFEN MUSLUMAN BIR TOPLUM OLARAK BIRBIRIMIZI KARALAMAKTAN VAZGECIP RESULUMUZUN ISLAM SANCAGI ALTINDA TOPLANMAK ICIN YUCE RABBIMIZE NIYAZ VE DUA EDELIM.BU YUZYILDA GERCEKTEN BUNA IHTIYACIMIZ VAR.BIZI YOKTAN VAR EDEN RABBIME EMANET EDIYORUM SIZLERI.SELAMUNALEYKUM VE RAHMETULLAHU VE BERAKATUHU.SELAMETLE MUSLUMAN KARDESLERIM.——KARDESLIK INANISTADIR——

  280. basri
    Eylül 23, 2007, 1:20 pm

    bakiyorum da hep bir korku var yorumlarda yok fetullahcilar öyle yok böyle uyanin arkadaslar asil siz kime hizmet ediyosunuz yok papa hazretleri demis yok dinler arasi diyolog demis insanlanlari bu iki kelime icin idam edemezsiniz peki acip ta bu insanin bir kitabini okuyum o kitaplar icindeki kelimelerin birtanesinde kötü bisey bulaniniz oldumu bence isin asli fetullahcilarin herhangi bir siyasi islere girmemesi ve kimselere oyuncak olmamalari birilerinin telasladiriyo cünkü siyasetle ugrasan kisileri yikmak kolaydir ama kalbinde ve ruhunda allah ve peygamber sevgisini tasiyanlar asla yikilmazlar acin artik gözlerinizi arkadaslar tv kanallarinda islam dinine hergün yeni boyut kazandirmaya calisanlar varken dünyanin dört bir tarafinda okullar yaptirip buralarda insanlara islami ve türk lügü asilayan insanlardan korkamayalim uyanin arkadaslar uyanin

  281. muhammed
    Eylül 24, 2007, 3:14 am

    Büyük islam alimi!!! Hz.Fetullah! Neden ABD’de yaşıyor?
    Hicret mi etti?
    Müslümanlara kan kusturan, çocuklarımızı öldüren, kadınlarımızın ırzına geçenlerin ülkesinden başka ülke mi kalmadı Dünyada????
    Ben islam ümmetinin saygıdeğer bir alimi olacam ve ümmetin baş düşmanı bir ülkede yaşamımı sürdürecem!!! şerefimle ölürüm daha iyi…
    İnsanda biraz haya olur…Hiç değilse Iraklı yetimlerin hakkı için ABD aleyhine bir fetva yayınlar büyük alleme Fetullah hazretleri!!!
    Sonra hamas’ı terorist ilan edersin. Sebebinse (intihar eylemleri) masum insanları öldürmüşler. Meseleye batılı gözüyle baktığın açık…
    Ey müslümanların alimi de ki:
    İsrail çocuk katilidir…
    İsrail terör devletidir…
    Alim ümmeti uyandırmıyor ve harekete geçirmiyor, tam tersine uyutuyorsa hesabını verir!
    Verdiği hesabı o hazretin! yüzüne bakarsanız anlarsınız zaten …
    Allah için susmuyorum Yanlış gördüğüme karşı çıkıyorum.
    Tıpkı Habibullah’ın ve ashabın yaptığı gibi…

  282. ahmet
    Ekim 10, 2007, 1:50 pm

    Hocaefendi, burada abd ve israile karşı çıkanlardan daha fazla abd ve israil düşmanıdır… Ve buradakilerden daha fazla İSLAM a hizmet etmiştir. Onun vesilesiyle binlerce kişi müslüman oluyor namaza başlıyor…

    sizde kalkmış yok efendim dinler arası diyalog saçmaymış bilmem ne!! nasıl İslamiyeti yaymayı planlıyorsunuz?

    nasıl irşad ve tebliğ yapmayı planlıyor sunuz??

    yoksa abd ve israile siz kafirsiniz diye savaş mı açalım durduk yere:)

  283. ahmet
    Ekim 10, 2007, 1:57 pm

    peygamberimiz yahudi ve hristiyanlarla savaşın demiş ama DURDUk yere mi savaşın demiş savunmasız insanları katledin mi demiş…

    bence irşad ve tebliğ için Diyalog şart…
    çünkü kaos ortamında islamiyet yayılamaz…
    ya da müslümanları terörist olarak gören asla müslüman olmaz…

    hocaefendinin bu çalışmaları alkışlanacak nitelikte…

  284. sevda
    Ekim 14, 2007, 8:11 am

    b izler kurani kuran gibi yasadigimiz surece ki o hic degismeyecek allahu taala sonsuza kadar koruyacak o zaman 4 halifeden sonrakileri ne dinleyin ne kulak verin kimin dogru kimin yanlis söyleyedigini anca allah bilir ki hadislere bile inanmak ne mumkun 4 halifenin devrindende kac yuzyil gecmis simdi kulaktan duyma bilgiye degil kurana ihtiyaciniz var onu okuyup onu dinleyin zaten bu devirdede ondan baska dini guzel anlatan yok 4 halifeden sonrada bir suru din sömuruculeri cikti sizler aklinizi ve mantiginizi dinleyin allah yardim eder

  285. kansel
    Ekim 16, 2007, 7:37 am

    yabir yol acın yada yoldan cekilin sizin yaptıklarınızda ortada hoca efendiyi kimse karşısına alıpta kendini bilmez açıklamalarda bulunamaz

  286. hakan
    Kasım 12, 2007, 9:01 pm

    dinler arası diyaloga karşı olanlar insanlarla diyalog kurmadan nasıl islamiyeti anlatmayı düşünüyorsunuz bilmiyorum ama şunuda bilinki hz muhammed(s.a.v) bütün insanlıgın peygamberi sadece belli bir milletin değil…

  287. mehmet
    Aralık 15, 2007, 12:24 pm

    Peygamberimiz islamı yayarken hangi zorluklarla karşılaştı?

  288. laedri
    Aralık 21, 2007, 11:08 pm

    hani şu hocafendiye dil uzatanlar varya onlar benim mail adresime ulaşsınlar ben onların bütün sorduklarına cevap vermeye hazırım madem hocaefendi cesur değil diyorsunuz siz cesur olun da görelim… özellikle sanane@hotmail aslan aslan ve fatih bu laflarımsize karşılklı münanzaraya varsanız ben size herşeyi 2 kere 2 dört eder cihetinden ispatlarım artık yersenizzzzz .. mail adres:laedri_seyyah@hotmail.com

  289. Şubat 3, 2008, 10:24 pm

    İslam, Hristiyanlık ve Musevilik(Yahudilik) Arası İlişkiler

    İslam Yahudilerin peygamberi Musa’yı ve Hıristiyanların peygamberi İsa’yı peygamber olarak tanır.
    Hıristiyanlıkta bilindiği gibi üçlü teslis inancı vardır: Baba-Oğul ve Kutsal Ruh. Buna karşın hepsinin tek bir ruhta birleşerek Tanrı İsa’yı oluşturduklarına inanan bu gruba mensup inanç sahiplerine Allah yüce Kur’an-ı Kerim’de şöyle seslenir: Mâide Sûresinin 17 . Ayetinde Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.”

    Burada da görüldüğü gibi Yehova’ya inanan Yahudiler ve Hz. İsa’yı Tanrı yerine koyanlar Allah’a karşı küfür işlemiş durumdadırlar.
    Neden Allah Katında Din Yalnızca İslamdır ?

    “Bugün dininizi, sizin için kemale erdirdim, size verdiğim nimetimi tamamladım ve size, din olarak yalnızca İslâm’ı seçtim.” Maide Sûresi 5/3. Bu Hz. Muhamme’e nazil olan(inen) son ayettir; yani Allah-ü Teâla’nın son sözüdür…. O halde İslam’ı kendi dini içinde yok sayarak Allah’a küfür eden ve ona şirk koşanlarla hangi diyalogdan bahsediliyor? Yoksa bu İslam’ı yok etme çablarının sonucunda bir anlaşma mı?

    Not: Gelecek günlerde konu derinlemesine analiz edilerek belgeler ve tanıklar ışığında bizzat aydınlatılacaktır….
    Unutmayınız ki :
    Allah Katında Din İslâmdır [ İnned dine indellahil İslâm (Âl-i imran:19) ]

  290. engin
    Nisan 13, 2008, 8:39 pm

    kardeşler siz neyi tartışıyorsunuz inanın anlamadım dünya üzerinde tek din İSLAMdır başka din yoktur diğer dinler dedğiniz kuranın indirilmesiyle son bulmuştur tek din islam tek kitapta kuranı kerimdir bu ayetlerle sabittir isteyen kabul etsin dileyen etmesin bu size kalmış bir konu ama gerçek gerçektir doğruda doğrudur. ALLAHın ilk emri okudur sadece arapça kuran okumakla olmaz açın kardeşler türkçe meallerini ve tevsirlerinide okuyun ALLAHın ayetlerinde her şey açıktır uygulamamak başkadır ama kabul etmemek olmaz ALLAH cc (ayeti kerimenin bir harfini inkar eden kafirdir ) gerisi kabul etmeyenlere kalmış ALLAH cc( yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin onlar necis bir pisliktir ) buyurmuştur kabul eden etsin etmeyen etmesin ben sadece kulluk görevimi yerine getirmeye çalışıyorum ve acizane bildiğim kadar anlatmaya çalışıyorum ben bildiklerimi aktardım yinede beyin sizin nefis sizin ruh sizin unutmayın ki kabrinizde yanlız kalanda biz olacağız ona göre konuşurken ve uygularken ALLAHın kitabı kuranı kerime uygunmu islama uygunmu yazdıklarımı ALLAH rızası için okuyun ve tarafsız düşünün ben ayetleri yazdım gerisi size kalmış ALLAH hepimizin yardımcısı olsun inş bu yazıyı okuyan anlayan anlamayan eleştiri yapan yapmayan uyan yada uymayan ALLAH hepinizden razı olsun hakkınızı helal edin hayırlı günler

  291. Mahogany_muhoo
    Mayıs 16, 2008, 12:26 pm

    Esselamu Aleykum
    Biz mü’minlerin bu diyalog konusunda dkkatli plması ve bu konudan gafil olanları uyarması bir dini vazifedir.Daha geçen gün diyanet hadisi şerifleri değiştirmek için bir proje başlatmış.Ayrıntıları ntvmsnbc den öğrenebilirsiniz.LÜTFEN Insanları bu konuda uyaralım.Bizim dinimizin hristyanların yaptığı gibi reforma ihtiyacı (haşa) yoktur.Allah katında hak din ancak islamdır.

  292. Mayıs 22, 2008, 7:15 pm

    esselamüaleyküm,daha önce sizlerle tanışamadığım için çok üzgünüm,ama nasip bugüe imiş.daha önce anadolu gençliği platformuna üye olmuştum ama diyologculara dokununca çaktırmadan engellendim,gelelim fetullah efendi konusuna,ahmet akgül ün dünya dönüşüme hazırlanıyor kitabında,ilginç bir bilgi var iseyen kitabı bulur bakar.fetullah gülen,ismail büyükçelebi,latif erdoğan arasında geçen diyolog şu,latif erdoğan sayın gülen,uğraştığımız kirli ticaret ve kirli siyaset,görüştüğümüz hep üst düzey amerikalı kişiler,bu böyle ne kadar sürüp gidecek kimsenin yüzüne bakamaz olduk.dedikten sonra ortadan kayboluyor,ve o kitap yayına girdiğinde durum böyle idi şimdilerde nedir bilemiyorum.latif erdoğan cemaat içinde çok sevilen birisi olduğundan,latif abiye ne oldu diye soruluyormuş.şimdi ajan demiyorum ama arabistanlı laverence (laruns) için o zaman ajan diyebilene deli gözüyle bakılıyordu bakın sonra adam çıkıp 20 sene müslüman halka abdesti bırakın imansız namaz kıldırdığını açıklıyor.ikinci şimdi,resulullah efendimiz aleyhisselam hz kafirlerle bu tür yakınlaşmayı ve hazretli mazretli olmayı hiç kabul etmemişlerdir,hatta bir savaşa giderlerken yahudilerden bir grup ganimet ve müslümanların savaşı kazanacaklarını düşündükleri için yardım etmeyi teklif etmişlerdi de resulullah aleyhisselam efendimiz,sorun bakalım müslüman olmuşlarmı buyurdular,hayır cevabı gelince,o zaman geri dönsünler diye mukabele ettiler.ve fetullah efendinin tezgahında fikir beyan eden fehmi koru,ingiltere ekseter üniversitesinden mezun hemide abdullah gül sınıf arkadaşı,bu üniversite girdikleri ülkeyi 20 yılda çökertip işgal etmeyi hedef olarak benimserler,sonrada işgal ederler,maddi işgal tamam gibi,halkımızda zaten tv kolik örf,adet,kültür yozlaşması o iş bitmiş olmuş.yani ehli islam olan,helal yiyip helal içene herşey ayan,rahmetullahialeyh said nursi hz leri zindanlardan çıkamadı.ama yolundan gittiğini idda edenlerin düştüğü hali seyrettikleri tv den anlayabilirsiniz,şuda üçüncüsü.islam bu değil,eğer biz tebligat yapıyoruz diyorsanız tebligde esas haddi bilmektir,haddi bilmeyenlere allah zülcelal yeter:şakir türk

  293. Mayıs 22, 2008, 7:21 pm

    şunu eklemeyi unuttum affınızı diliyorum
    bismillahirrahmanirrahim,
    inneddine indallahe islam
    meal:
    allah indinde hak din yalnızca islamdır.
    ilaahiri ayeh:

  294. Mayıs 22, 2008, 7:28 pm

    şunu eklemeyi unuttum affınızı diliyorum
    bismillahirrahmanirrahim,
    inneddine indallahe islam
    meal:
    allah indinde hak din yalnızca islamdır.
    ilaahirilayeh:

  295. Mayıs 24, 2008, 8:53 pm

    yahudileri ve hırıstıyanları dost edinenler,kafirlerin ve fasıkların ta kendisidir.kim kendisine islamdan başka bir din ararsa ve o yol üzere ölürse vallahi o kişi veye topluluk hüsrandadır::kardeşlerim geçen seneden buyana bir akp tesettür modası çıktı.sözüm ona ,altı şişane,üstü topane derler ya işte tam yerine oturan bir ata sözümüz.dikkat edin başı kapatınca herşey bitti sanan zavallılara kapılmayın vesselam allah zülcelal hz selamı rahmeti bereketi üzerimize olsun:

  296. Mayıs 27, 2008, 8:36 pm

    YA ARKADASLAR SIZ DIYONUZDA DIYALOG OLMADAN ISLAMI NASIL YAYICANIZ ILLA PAPANIN ELINI OPEREKMI YAYILIYOR BU ISLAMIYET.HRISTIYANLARIN (MUSEVILERI GECTIM ONLARIN HICBIR DINE SAYGISI YOK)BIZIM DINIMIZE OLAN SAYGISINI YAPTIKLARI REKLAMLARLA GORDUK.COCA COLADAN TUTUN GAZETELERDEKI VE DERGILERDEKI YAZILARA KADAR.BEN FETULLAH GULEN CEMIYETI ICINDE BULUNDUM AMA FETLLAH GULENIN NASIL BIRI OLDUGUNU BILMIYORM.KENDIM YORUMLAYACAK OLURSAM (TABI BU DIYALOG ICERISINDE SOYLEDIKLERINDEN BAHSEDIYORUM) YA COK SAF YADA AJAN .CUNKU HRISTIYANLAR MUSLUMANLARI EZIYOR BIZE SAYGILARI OLSAYDI BUNU YAPMAZLARDI.SENDE GIT ONLARA GELIN DIYALOG KURALIM DIYE TUTTUR.YAZNI HIC MANTIK ICERMEYEN HAREKETLER BUNLAR.SIZDE BIRAZ KAFA YORARSANIZ ANLARSINIZ.

  297. Haziran 3, 2008, 9:23 pm

    esselamüaleyküm erbakan hocam ne diyor,yahudiler dünyaya hakim olabilmek için batı halklarını yani hırıstiyanları ayartıyor.siz isayı beklemiyormusunuz diye yahudiler soruyor onlarda evet diyorlar,yahudiler öyleyse bize destek verin biz dünyaya hakim olunca,bizim kitabımıza göre isa yeryüzüne inecek ve size önderlik edecek diyorlar.malesef hırıstıyan alemde buna inandığı için yahudilere tam destek veriyor.buna AKP hükümeti ve FETULLAH da dahjil dinler arası diyolog bu işte,ama yukarıda kardeşlerimizin de belirttiği gibi üç günlük dünya saltanatı bazılarını acayyip değiştirmiş durumda.acı tarafı bunuda din adına yaptıklarını söylüyorlar ya bitiyorum işte bu kısmına,hala gülmek veya ağlamak arasında acayyip bir ikilemim var:selam ve dua ile
    şakir türk

  298. Haziran 4, 2008, 6:01 pm

    esselamüaleyküm en baş tarafta darel islam rumuzlu kardeşim in uslubu tam bir sokak kabadayısı uslubu olmuş,yönetici kardeşlerimiz ne kadar hoş görülü ki bu iletiyi bile yayınlamışlar.eğer islama hizmet edecekse fetullah efendi işte meydan oda yahudileri ve hırıstıyanları karşısına alsın oda mücadele etsin,görende rahmetullahi aleyh selahaddin eyyubi yi anlatıyor sanacak,iki kere iki dört ederise,islamda batıya yani hırıstıyan ve yahudiye yani batıla yalakalığı şiddetle men eder,gelsinde bu ümmetin bağımsızlık mücadelesine destek versin,bir zamanlar şevki efendide meydanlarda çok bağırıyordu ama iş sıkıya gelince takiye,makiye vaziyet hüsran.çatlasalarda,patlasalarda tek çare dik duruş ve şahsiyetli siyaset vesselam,selam ve dua ile

  299. yunus
    Haziran 5, 2008, 7:52 am

    YAHU KARDEŞİM SİZİN NE ALIP VEREMEDİĞİNİZ VAR HOCAEFENDİ’İLE ADAM TÜRK OKULLARINI GİTTİ AMERİKA’YA İNGİLETERE’YE AÇTI HAYATINIZDA İSMİNİ BİLE DUYMADIĞINIZ ÜLKELERDE İSTİKLAL MARŞI OKUNUYO, TÜRK ADETLERİ KÜLTÜRLERİ ŞARKILARI ONLARIN SÖYLENMESİ SAĞLANIYO, VE ÜLKELERİNDEKİ YETİŞTİRDİKLERİ ÖĞRENCİLERDE ÜLKEDEKİ VE DİĞER ÜLKELERDEKİ YARIŞMALARDA ÖLE YABANA ATILCAK Bİ BAŞARI GÖSTEDİKLERİNİ KİMSE SÖYLEYEMEZ VE ONUN YANINDA OLANLAR BELLİ OLMAYANLARDA ÖYLE, OLMAYANLAR ONUN YAPTIKLARININ ONDA BİRİNİ YAPSA TÜRKİYEYİ AYAĞA KALDIRIRLARDI HOCA EFENDİ NE ZAMAN ÖLE Bİ REKLAM YAPTI….

    ONUN KARŞISINDA OLMAK İÇİN EN UFAK Bİ SEBEP BİLE BULAMIYORUM ….

    BU YAZDIKLARIMA EN UFAK Bİ YANLIŞLIK BULAN GELSİN SÖYLESİN BERABER KONUŞALIM ANLAŞALIM 😉

  300. Haziran 6, 2008, 6:02 pm

    TAMAMDA BU KADAR YURTLARIN,OKULLARIN YANİ BU DERENİN SUYU NEREDEN GELİRKİ,MERAK ETTİK?

  301. Haziran 6, 2008, 6:40 pm

    Siz ismini verdiğim kitabı bulup birzahmet okuyun (dünya dönüşüme hazırlanıyor:AHMET AKGÜL.)sonra yahudileri ve hırıstıyanları dost tutmak müslümanlığın haşa şatlarındanmı ki resulullah aleyhisselam efendimiz şiddetle men ediyor,ta kaç yerde ayetler var.tamamda bu bizim dinimiz ise adam gibi şuna tam uyalım.siz basel de islam için alınan kararı bilmiyorsunuz gibime geliyor.karar şu arzı mevut yani büyük israili kurmak için önce osamnlıya para teklif edilecek olmazsa osmznlı imparotorluğu parçalanacak,buda olmazsa yeryüzünde tek müslüman kalmayana dek öldürülecek,illada filistinde israilin temeli atılacak:yaa buna nedenir kardeşim.adamlar merril krhoc sistemi ile bizi bitiriyorlar hemde bizden gibiymiş görünerek,oyunun adı bu.ama az idrak edebilsek olacakta inan dinimizi bilmediğimizi bilmiyoruz,işte en tehlikeliside bu,çokumuzun daha namazı bile yk malesef,namaz kılmayan insan gerçekleri tam göremez,eğer namaz kılarda şuur da yok ise o kimsede çooook problem var demektir selam ve dua ile:

  302. conan
    Haziran 7, 2008, 1:10 am

    Ben önce F.Gülen ve cemaatine çok teşekkür ediyorum.Artık 21.yy da yaşayan millet ler olarak tek tanrıya inanan insanların belli bir ortak noktada toplanıp kardeş ve barış içinde yaşamayı bilmeliyiz.Düşünün ki İslamda tanrıya inanmakla iman etmiş oluyorsunuz.Kitaplarına,meleklerine ,peygamberlere ve ahirete.Bizlerde bunlarda var.Ozaman neden kavga ediyoruz? Bizler hepimiz kardeşiz ve Cennet çok geniş hepimiz orada buluşacağız.Ne siz ne biz düşüncesi olmasın .Kavga ve savaş olmasın.İşte diyoloğa karşı gelenler bunları anlamıyor.Bizlerde kendi aramızda ibadet farklılıkları var, lakin hepimizde cennette olacağız.Hangi din gibi yaşarsanız yaşayın tek ki tanrı inancı olsun cennete gireceğiz.Bizlere ve Türk medyasına rica ediyoruz bu diyoloğu acilen her kesime ulaştırmada dahada gayretli olmalıyız.Tanrı F.Gülen gibi barış ve sevgi dolu hoca efendiyi başımızdan eksik etmesin.Bizlere inanmayanlar öteki dünyada sayın hoca efendi ile aynı yerde olduğumuzu gördüklerinde çok ama çok kıskanacaklar.
    İsteyen istediği dini yaşasın.Okullarda her din anlatılsın hangisi kimin hoşuna gidiyorsa onu seçsin.kolayı var zor olanı var.Fakat buluştuğumuz tek nokta Tanrıya iman.Bence sayın Hoca efendiye içinde bulunduğumuz yüzyılın barış ve onur ödülü verilmeli.Bu sayede hiç kimse benim babam senin babanı döver demeden yaşayacak.Hepside hak ve aynı doğrultuda olduğunu ancak diyalog sayesinde dünyaya öğrete biliriz.Bugüne kadar savaşlar hep dinler meselesinden çıkmadımı?Fakat bu sayede herkes kardeş olacak ve kimse kimseyi düşman bellemeyecek.Sayın hocamızın dünyanın her yerinde okulları olduğunu biliyoruz.İnanıyoruz ve diliyoruz bu okullarda bu kardeşlikten bahsediliyor ve tüm insanlığa güzel mesajlar veriliyor.Tanrı sizleri daha güçlendirsin. AMEN

  303. Haziran 7, 2008, 6:38 pm

    tabi teşekkür edersiniz,çünkü sizin ayak takımından olduğunu acayyip açık ediyorsunuz.benim sözlerinizden anladığım galiba islam dışı bir yolun yolcusuisiniz,ya öylede benim dinimin akaidini bilmeden siz niye yorum yapma zorunluluğu hissettniz anlamadım,ha fetullah efendimi alın sizin olsun zatan adam kaymış yoldan kayacağı kadar.ama oda iyi biliyorki bizim dinimiz islam hak dindir,madem tanrı ne demekse tek tanrıya inanıyormuş bütün dünya gelin sizde tek olan şanı yüc olan rahmanı rahim celle celale ve onun son peygamber hazreti muhammed mustafa sav efendimize tabi olun,öyle ya biz zaten isa yıda musa yıda,yakubu,ismaili,ibrahim ve diğer peygamberleri kabul ettik hak oldukların iman ettik ve bunları inkar edenleride kafirler olarak belledik amenna ve saddakna.zaten zaman gazetesinde ahmet şahin bey 2007 de iyi döktürdü ya,neymiş efendim yahudilerle ve hırıstıyanlarla amentüde ittifakımız varmış haşa sümme haşa.adamı allah öyle bir çarparki işte ağzından çıkanlardan bile haberi olmaz,senmisin batıl olanla kol kola giren ve aziz ve yüce islam dinini tahrif edilmiş dinlerle eş tutan,tahrif edilmiş diyorum bari aslı gibi olsada alıp kabul etsek,kaç tür incil var dünyada ya bu hırıstıyanların kaç tanrısı var benim acayip bi merakım var önce hangisinin evini ziyaret etsek ki,otur evde haşa allahı yarat ve sür piyasaya yahu bu kadar çarpık bir inanış ile benim ne ittifakım olabilirki ahmet şahin efendi.bir onlar resulü muhammedi sav kabul etmezler,iki onlar isa asm allahın oğlu derler,üç onlar yerde ve gökte ayrı tanrı icat ederler,dört onlar meleklere dişilik erkeklik isnat ederler,beşonlar kitabı mukades kuran,ı kerimi kabul etmezler,altı onlar müslümanları cehenneme kendilerini ise cennete reva görürler ve ahirete inanmaz ölünce yok olup gideceklerine inanırlar.şimdi fetullahın diyologuna destek veren ve ahiret gününe iman edenleri biran evvel allahın gerçek ve evrensel olan dinine davet ediyorum,yeter bu kadar laçkalık ya adam gibi dinimizi yaşayıp şeref ve izzet kazanacağız yada böyle batıl dinlerin maskarası olacağız.akıl etmiyormusunuz adamlar bizim inancımızı geçemediler ,manımızı aşamadılar işte şu an bizi bu şekilde zayıflatıp yok etmeye uğraşıyorlar.kalkmış neye iman ettiğini bilmeyenin biride fetullahı destakliyormuş,ben şanı yüce olan allaha yemin ederimki,eğer bana bir gayrı müslim iyisin,hoşsun desin imanımdan şüphe duyardım.çünkü şeytan anca kendi işine gelene iyi der karinesi budur bu işin.rabım yar ve yardımcımız olsun.dayanın,gevşemeyin zafer islamın olacaktır inşaallah,selam ve dua ile sallalhualeyhisselam ya muhammed.rabbim dualarımızı kabul buyursun amin:
    şakir türk

  304. conan
    Haziran 7, 2008, 10:47 pm

    Ah şakir türk kardeşim sen müslüman olduğun halde kendi dininden olan hoca efendiyi bile bizim kadar sevemiyosunuz.Bizler onu hem Vatikan hem Dünya yahudi kardeşleri olarak bağrımıza bastık ve bizim sizlere anlatamadıklarımız herşeye tercüman oldu.Cennettin hiç kimsenin tekelinde olmadığını sizlere öğretmeye çalışıyoruz.Hangi dini yaşarsanız yaşayın bir yaratıcı Tanrıya inanıyorsanız Cennete girersiniz.Cennetin çok geniş olduğunu sizlere izah etmeye çalışıyoruz.

  305. Haziran 8, 2008, 9:41 am

    kanuni durumdan dolayı karşısındaki kişiyi yazamıyorum,said nursi bediüzzaman rahmetullahi aleyh karşısındaki kişinin hoca şu başındaki sarığı çıkarı ver sadece bir çaput parçası değilmi dediğinde,karşısındaki kişinin rütesini iki kere hiddetle tekrarlayarak(o zaman memleket bugün diyologa girenler tarafından işgal altında)meydanda dikili ingiliz bayrağını işaret ederek bak demiş oda çaput,buda çaput (türk bayragını gösteriyor)ne farkeder onu indirip getirelim onu asalım buraya diyince karşısındaki kişi hiç birşey diyemiyor.said nursi hazretleri bırakın onlarla kol,kola girmeyi şeklen bile onlara benzemenin ne demek olduğunu çok güzel ifade etmiş,gerçek şu ki erbakan hocayı milli görüşçüler,said nursiyi ise nur cemaati hakkıyle anlayamadık.memleketteki bu kaos işte bundan dolayı katmerli,katmerli dert sardı.allah zülcelal hazretleri anlama ve hidayet nasip etsin.amin

  306. Haziran 8, 2008, 5:24 pm

    sayın canon rumuzlu kişiye.yahudilik dininde onların yurtlarına gireceksin,namuslarına sahip olacaksın,onların sütlerini içeceksin ve canlarını yere çalacaksın ibaresi var.,ben böyle bir dinle niye ortaklığı kabul edeyimki,yahudi darvin türkler için insanlardan az aşağı,hayvanlardan biraz yukarı bir millet demiştir.sonra yahudiler kendi dinlerinden olmayanların canına kıymayı mübah sayarlar,hele mayasız bayramında bir iğneli fıçı vahşeti varki çinlilerin yediği bebek katlıamı yanında biraz hafif kalır,hemmüslümanlara hayranlık duyduğunuzu söyleyip hemde 10 000 km ötelerden gelip islam topraklarını işgal edip kadın,çocuk,yaşlı,genç demeden hunharca katletmeniz bize ne kadar hayran olduğunuzu gösteriyor.asıl erbakan hoca size gerektiği şekilde davrandığı için onuda öyle seviyorsunuz ki sevginin yüceliğini anlamakta zorluk çekmiyorum!.ya şu fetullah efendi artık sizden biri olduğunu açıklasada bu oyun bitse artık,dahada bitmedi resulümüz efendimiz hz muhammede sav yaptığınız hakaretlere bakılırsa ne kadar müslüman sever olduğunuz ortaya çıkıyor!.bitmedi hiç bir müslüman allah resullerine hz isa,musa,ibrahim,davut ve diğer efendilerimize aslm-hakaret edemez edende derhal islam dininden çıkar,ama hiçbir müsümanda yahudileri ve hırıstıyanları dost edinemez.ama hiç bir müslümanda suçsuz yere dini ne olursa olsun kimsenin kanını dökemez.bizim dinimizde fasık ve kafir olarak sapıklık ikiye ayrılırki bunlar cennet ne kadar geniş olursa olsun içeri giremez ve hatta müslümanolsun olmasın hz muhammed aslm-ı kabul etmeyen allah cc yi ve kuranı kabul etsede cennete giremez.bizde lailahe illallah vardır ama sonunda ise mumammed resullullah demeyen de cennete giremez siz kalkışınız daha öncede söyledim benim dinimin akaidini bilmeden içtihat çıkartıyorsunuz,ama ben sizin dininiz hakkındaki akaidi biliyorum isaya inan musaya inan aslm- haşa muhammede aslm- gelince hakarte et ve bana dostluk mimikleri yap ve bende o diyolg ahmaklrı gibi sana inanayım ha,dünya islam devletleri yahudilerin ve hırıstıyanların yaktığı ateşle cayıır,cayır yanıyor.ırak,filistin,sudan,afganistan ve cezayiri ,bosnayı buna benzer bir çok devlet ve beldede yapılan katliamları biz unutmadık.bak size birşey hatırlatayım diyologa gidenlere destek olan müslüman hiçbir kardeşimden çıt çıkmıyor,çünkü onlar biliyorki benim şu ve daha önceki yazdıklarıma bende,onlarda haşa karşı çıalım dinimizden oluruz.çünkü islamda bilerek inkar kesin kafirliktir,fetullah efendinin yaptığı harekette malum diğeri oluyor:

  307. Haziran 13, 2008, 1:02 pm

    kur’an-ı kerimde; “Ey iman edenler ! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar bir birinin dostudurlar. (birbirinin tarafını tutarlar ), içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz ALLAH ,zalimler topluluğunu hidayete erdirmez” (96) buyurarak, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyi küfür ile nitelendirmiştir. Bu kadar açık ve kesin kur’ani deliler olduğu halde “dinler arası diyalog” adı altında Yahudi ve Hıristiyanlarla dostluk ve diyalog saçmalığını iddia edenlerin Müslümanlıklarını muhafaza edeceklerine inanmak hamakat ve budalalıktır. Esasen ALLAH (c.c) müminleri bütün kâfirlerle dostluktan men etmektedir.nitekim kur’an-ı kerim’de ALLAH’(c.c) bu hususta; “Müminler müminleri bırakıp ta kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun ALLAH nezdinde hiçbir değeri yoktur.”. Buyurulmaktadır. Bu konuda daha bir çok âyet-i kerime kur’an-ı kerim’de bulunmaktadır. Konunun anlaşıldığı kanaatiyle başka ayet-i kerime ve izaha hacet yoktur. e) Bütün Kafirler Birbitinin Dosttu olabilirler. Fakat Müslümanlara Düşmandırlar:

  308. Haziran 13, 2008, 1:06 pm

    51- Yahudi ve hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlara velî olmayınız değil, onları velî tutmayınız, itimat edip de yâr tanımayınız, yardaklık etmeyiniz. Velâyetlerine, hükümlerine yardımlarına müracaat etmek, mühim işlerin başına getirmek şöyle dursun, onlara gerçek bir dost gibi tam bir samimiyetle itimat edip de kendinizi kaptırmayınız. Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki “Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız” buyurulmamış, “Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz” buyurulmuştur. Çünkü “Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.” (Mümtehine, 60/8) buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten, dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır. Çünkü onlar müminlere yâr olmazlar. Nihayet bazıları bazılarının dostları, birbirlerinin yârânı (dostları) dırlar. Yani yahudiler birbirinin, hıristiyanlar da birbirinin dostlarıdırlar. Ne Yahudiler, kendilerinden olmayana dost olur, ne de hıristiyanlar. Bunların dostlukları kendilerine mahsustur. Bu da hepsi arasında değil, bazısı arasındadır. Ve siz müminlerden her kim onları dost tanır, veli edininirse, şüphe yok ki, o da onlardandır. Onlara benzemiş, onların huyunu kapmıştır. O artık hakka değil, onlara ve isteklerine hizmet eder. Netice itibariyle onlardan sayılır. Ahirette onlarla beraber haşrolunur. Çünkü: Allah zalimler guruhunu her halde doğru yola çıkarmaz. Şu halde Yahudileri ve hıristiyanları dost edinenler de onlardan olur, başlarını kurtaramazlar.

  309. conan
    Haziran 25, 2008, 9:51 pm

    Ah şakir türk kardeşim,bizler tüm servetlerimizi ortaya koysaydık yinede sayın hoca efendi cenaplarının bize olan faydasını sizlere anlatamazdık.O yüce insan tüm Dünyaya hepimizin dinlerinde ortak paydaları çıkartıp her inanç sahibininde Cennette buluşacağını sizlere anlattı.O bizim için çok değerli bir Tanrı dostu.Tüm insanlığın öteki dünyada aynı yerde buluşacağının müjdesini verdi.Akıl var mantık var ,her dinde bir yaratıcı inancı mevcut.BU kişiler hiçbir kötülük işlemiyorlar.Siz hemen bizi Cehenneme atarsınız değilmi? Ama bizlerin düşüncesi hangi dinde olursan ol Tanrıya inanıyorsan Cennettesin.Biz seninle cenneti paylaşıyoruz sen niçin benimle paylaşmak istemiyorsun. Bizim tercümanımız olan ve sizlere bizlerle kardeş ilan eden hoca efendiyi niçin sevmiyorsunuz. Onunla bizler aynı yerde olacağız ve sizler buna gıbta ile bakıp bizim elele dolaştığımızı çok ama çok kıskanacaksınız.Diyoloğun sahipleri olarak şunu belirtmek istiyoruz. Dinler aynıdır fakat teferruatları vardır. Baktınız bir din zor , diğerini benimseyip Cennete girersiniz.Ama öteki doğru değil dedinizmi işte dışlama ve düşmanlık ondan peydahlanır. Sevmek ve kucaklamak varken niye düşmanlık. Ben sizin dininizin doğruluğuna inanıyorum. Zor ve çok ibadet şekli olabilir. Gel bize bizde fazla yasak yok. Ama Cennete yine gireceksin. Cennet çok büyük, hepimizde sığarız.İşte dinler arası diyalog ve hoş görünün asıl gayesi budur. Kardeşlik. Tüm diyologcu aziz kardeşlerimize selam söyleyip onları Tanrıya emanet ediyoruz ve çalışmalarının hızlı bir şekilde devam etmesini diliyoruz.AMEN.

  310. conan
    Haziran 25, 2008, 10:18 pm

    Canım kardeşim Şakir. 3.bin yıl bizler için çok önemli burada zafere ulaşan kardeşlik olacaktır.Diyoloğun ilk olarak çok karşı çıkan bir gurup vardı fakat onlarda inanıyoruz ki bu safda yer alacaklar.Dinler arası diyalog, medeniyetler buluşması ve dinler bahçesi bir gün yeşerecek ve meyvelerini verecektir.Bakın tüm dini temsilcileriniz ve idareler bu kardeşliğin var olması gerekliliğini kabul edip bizlerin kardeşlik misyonunu destekliyorlar. Sevgi, barış ve kardeşlikten ne zarar gelir Tanrı aşkına.Ben ilk olarak sana elimi uzatıyorum sarıl bana kardeşim diyorum. Gözlerini kapat ve her şeyi unut. İnan bana gözlerni açtığında herşeyin güllük ve gülistanlık olduğunu anlayacaksın .Bizler bunu tüm dünyaya yaymak zorundayız.Tanrı sizleri korusun .AMEN.

  311. şakir türk
    Ağustos 30, 2008, 1:58 pm

    CONAN,A şeytanın hilesi hep böyledir,asıl bana,sarıl bana ben sarılacak şeyin ne olduğunu senden mi öğreneceğim ki ?cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.ekber şah hindistanda yeni bir din icat etmişti fetonun icadı gibi bir din,azıcık budizim,azıcık hırıstıyanlık,azıcık hinduluk ve birazda islam.tabi burada ahmed,mahmud,muhammed ve mustafa isimleri koymak yasak,zekat yasak,kurban kesmek yasak.şimdi ne değiştiki zaten siz resulullah efendimizi hiç ağızınıza almadığınız gibi üstelik her fırsatta hakaret ediyorsunuz,feto ilk önce islam alimi olsa bu duruma itiraz ederdi.o adam ne benim dinimin nede benim temsilcim olamaz,hem daha öncede dedim siz çekilin aradan benimle ahmet şahin,fehmi koru ve diğer feto hayranları diyologa girsin,siz kimsiniz yahu baştan müslüman değilsin ki seni muhatap alayım,hem bana kardeşim li kelimeler edip durmayın ben ancak islama ve onun sahibi olan allah cc ye ,resulü olan hz muhammede sav ,kitabı olan kuran,ı kerime ,ahiret gününe,meleklerinin cinsiyet taşımadığına ve var olduğuna,kelime-i şahadet ve kelime-i tevhid getirmeyenlerin ne kardeşliğini,ne dostluğunu,nede ahbaplığına razı olmam,dahası bir zırva varki hz isa aslm a allahın oğlu diyorsunuz ya inanın gülmekten katılırorum burada.siz önce gerçek allahı bulun sonra konuşuruz:

  312. uğur
    Eylül 4, 2008, 3:19 pm

    ARKADAŞIM KULAKTAN DOLMA BİLDGİLERLE YORUM YAPMAYALIM LÜTFEN O İNSAN DÜNYAYA İSLAMI YAYMAK İÇİN UĞRASIYOR SİZ NE YAPIYORSUNUZ ONU KÖTÜLÜYORSUNUZ LÜTFEN !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

  313. Eylül 7, 2008, 4:56 pm

    Antidiyalogmasalı ve Diyaloğun Meyveleri

    Zaman zaman, değişik medya organlarında, İslâmı doğru tanıtma adına diyalog yapanlar hakkında aslı astarı olmayan traji-komik iddiaları görünce gülüp geçmiş ve bu iddiaları dile getirenler için “Allah akıl ve iz’an versin, inşaallah ıslah etsin“ demişizdir! Demişizdir, lâkin iddiaları karşısında müsbet hareketi prensib edinen ve buna istinaden sessiz kalan muhabbet fedâileri hakkında, daha acımasız ve seviyesizce iftiralar devam etmiştir! Bunun sebebi de, iddia sahibleri, attıkları iftiralara sessiz kalanları, adeta iddialarına cevab verilemediği zannına kapılmış, hatta bundan cesaretle daha büyük iftiralara tenezzül edecek konuma düşmüşlerdir!

    DİN MÜNTESİBLERİ ARASI DİYALOG HAKKINDA GENİŞ VE SAĞLIKLI BİLGİ İÇİN http://www.diyalogsitesi.com a uğrayın

  314. hizbulmehdi
    Eylül 8, 2008, 10:49 am

    ESSELAMUN ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATUHU burda yazı yazan bazı arkadaşlara söyleyeceğim şudur fethullah gülenin yapmış olduğu dinler arası diyalog denilen toplantıların dinimizdeki yeri yoktur çünkü ALLAH cc kuranda inneddine ğındellahil islam demiştir yani ALLAH cc nun indinde yegane din islamdır ve ayette siz onlardan olmadıkça onlar sizden razı olmazlar buyuruyor ALLAHcc hz ve yahudi ve nasaraları dost edinmeyin buyuruluyor bir gün mescitde hz ömer efendimiz ra davut as zeburunu okurken efendimiz asv mescitten içeri girer ve hz ömere ra sorar ya ömer ne okuyorsun hz ömerde ya rasullalah davudun as zeburunu okuyorum der (efendimiz o kadar kızar ki ravinin rivayetine göre şah damarı belli olur )ya ömer ra bilmiyormusun davut bu zamanda gelse idi bana tabi olacaktı der asv şimdi gelelim diyalog meselesine islam da tebliğ vardır diyalog denilen fitne islamda yoktur çünkü ALLAH cc nuh as mın oğlu tufanda boğulduğunda ve nuh as üzüldüğünden dolayı ya nuh o senin ailenden değildir diye hitap etmiştir(sana inanmamıştır manasında ) ve devamında bizim hidayet verdiğimizi kimse saptıramaz saptırdığımıza da kimse hidayet veremez buyuruyor ayette nuh as hitaben şimdi diyalogçu kardeşlerime acizane söylemek istediğim şey bir insanın hidayetine vesile olmak ayrı bir şey ama sanki insanların hidayeti kendi aciz olan cüz i irademize yetermiş gibi yapmak ayrı bir şey onun için asla ve asla kendimizi yaradanın yerine koymaya çalışmayalım biz cüz i irade ile yaratılmışız tabiki tebliğ yapacağız ama sadece o kadar siz zannediyormusunuz ki o papazlar ve hahamlar sizden ve bziden daha iyi bilmiyorlar islamı ve efendimiz asv son peygamber olduğunu hiçbir papaz ve haham yokturki kur an ı bilmesin özellikle islam beldelerinde görev yapan papaz lar va hahamlar özellikle eğitilirler islamın en ince noktasına kadar hatta gönderildikleri memleketlerin lehçelerinin farklarını bilecek kadar bile eğitilmişlerdir ondan dolayıdırki sakın onları bizim gibi saf zannetmeyin çünkü yahudi ve nasaralar islamı bizden daha iyi bilirler gelelim diyalog meselesine şimdi diyalog demek ne demetir diyalog bir toplumun veya bir kavmin bir arada yaşarken biribirinin adetlerine yaşantılarına karışmaması ve birbirlerine hoşgörülü olmalarıdır doğrumu doğru şimdi tarihe bakalım tarihte haçlı seferleri niye yapılmıştır bugün diyalog yapılan ların dedeleri ve atalarının islama olan kin ve nefretlerinden dolayıdır şimdi siz atalarının dini üzere olan bir kavmi ALLAH cc istemedikçe nasıl hidayete getireceğinizi düşünürsünüz şimdi tebliğ nasıl olur ve kimler tebliğ yapabilir tabiki islamı ve karşısındakini iyi bilen kişiler yapabilir ancak bu avamın işi değildir ama maalesef türkiyede herkesin her konuda bilmese bile bir bilgisi var (nasıl olduğunu hala anlamış değilim)şimdi siz karşınızdakine islamı anlatacaksanız önce islamı sizin anlamanız ve yaşamanız lazımdır şimdi bazı hareketler vardırki nice kelimelerden daha etkilidir bazen bir bakış nice kelimelerden daha etkilidir bu da avamın yapacağı şeylerden değildir ancak ALLAH CC nun dostlarının yapabileceği şeylerdir artı bizim onlarla bir arada oturmamız ve onlara sempati beslememiz diye bir şey olamaz çünkü kafirin ALLAH cc katında değeri yoktur ALLAH cc katında kafirin değeri olsa idi kafire dünyada bir dala su içirmezdi ve kafir islama göre necistir diyorlarki efendimiz yahudi olan komşusu ile konuşmuştur doğru ama o peygamberdi yoksa bu sözü söyleyenler kendisini efendimizin yerinemi koyuyorlar efendimi yahudiler ile ticaret yapmış oturup onlar ile yemek yememiş onlara hz dememiş amentuda ittifakımız var dememiştiir kim bunun aksini söyler ise efendimize asv iftira atmış olur lut as mın kavmi helak olduğunda 10000 kişi gece namazı kılyorlardı ama o lutiler ile birlikte helak oldular sebep onlara emri bil maruf nehyi anil münker yapmamalarıdır yine yahudi alimleri kavimlerindeki azgın olanlarına emri bilmaruf yaparlardı ama oturup onların sofralarında yemek yedikleri için ALLAH cc onların kalplerini onların kalplerine çevirdi hiçmi ibret almazsınız şimdi yahudiler ve nasaralar ile bir arada oturup yemek yiyenlere ve ehl i kitap( yahudi ve hristiyanlar) ile bizim amentüde ittifakımız var buyuranlara sözüm var şöyleki bizim amentumuzda ALLAH cc birdir ve tektir ve eşi ve benzeri yoktur doğmamış ve doğurmamıştır yahudilerde ise ZÜBEYR ALLAH cc nun oğludur dediler (haşa )hristiyanlarda ise İSA ALLAH ccc nun oğludur dediler yani baba oğul ve kutsal ruh denilen üçleme baba haşa ALLAH cc oğul İSA as kutsal ruh CEBRAİL as diye iftira atmışlardır bizde ise yani islamda ise biz ile onları ayıran en güzel örnek ihlas suresidir buna örnek verebileceğimiz şimdi bu bağlamda biz onlarla ametüde ittifakımız varmı bunu söyleyen fethullah gülenin sağ kolu olduğu söylenen ve zaman gazetesi yazarı olan bir şahıstır şimdi bu diyalog konusunu bize empoze etmeye çalışan insanlara tavsiyem bu anlattığımız şeyleri araştırmaları ve araştırmadan hiçbir şeye inanmasınlar efendimiz asv mın bir hadisinde bize hitaben bir kişinin havada dahi uçtuğunu görseniz kuran ve sünnet üzere değilse ona tabi olmayın ve peşinden gitmeyin buyuruyor yine bir hadisinde efendimiz asv MUSA as ümmeti 71 fırkaya ayrıldı 70 i cehennemde 1 i cennette buyurdu İSA as ümmeti i 72 fırkaya ayrıldı 71 i cehennemde 1 i cennette buyurdu gene efendimiz asv benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacak 72 si cehennemde 1 i cennette buyuruyor sahabe efendilerimiz bu 1 kimdir diye sorunca kurana ve sünnetime sarılanlar demiştir hatta kıyamet günü benim bir sünnetimi yapana şehit sevabı vardır buyurmuştur şimdi ALLAH cc aşkı için söyleyin nedir fethullah gülenin talebelerinin hali kaç tane talebede sakal sarık takke gördünüz hani sünneti seniyye ye bağlılık nerde işte körü körüne bağlılık bu olsa gerek ayrıca tarikat düşmanlığıda var bu cemaatde bu nedendir bediüzzaman hz hem nakşi idi hem de kadiri tarikatinin dersini yapıyordu gerçek nur talebelerine kesinlikle sözüm yok mama şimdi nur talebesi olduğunu söyleyen ler banka kurup ALLAH cc nun haram kıldığı ve dünyada sadece israilde olmayan faiz ile (kar payı adında ) para dağıtıyorlar bu nasıl islamdır insanlarda bunlar inanıp kar payı denilen faiz paralarını alıp yiyor ve ailelerinede yediriyorlar bu vebali kim veya kimler yüklenecek bu vebal bir insanın cehenneme girmesi için yeterde artar bile onun için ne olur din kardeşlerimden istirhamım bir şeyin peşinden gidiyorsanız araştırın körü körüne bağlanmayın ve bağlandığınız kişiyi iyi araştırın kişi ahiret günü sevdiği ile haşredilecektir unutmayın ondan dolayı vakit varken dikkat edelim müslüman aynı delikten iki kez sokulmaz SELAMETLE ESSELAMUN ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATUHU ALLAH A CC EMANET OLUN

  315. BindüşünBirsöyle
    Eylül 27, 2008, 5:52 am

    ————————————
    Diyalog karşıtı kardeşlerime ( beni diyalog taraftarı olarak algılayıp cephe almamanızı rica ediyorum);
    ————————————
    Kardeşlerim diyorum çünkü hepimiz “La ilahe illallah Muhammeden rassulullah” demiş isek din kardeşiyiz. Öncelikle şöyle bir alıntıyla sizi düşünmeye sevk ediyorum:

    “Günah işleyen müslümana kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnete göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz. Bazı bid’at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari]

    Müslümanım diyen, kelime-i şehadet söyleyen kimseye kâfir denmez. Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren kimseye, Resulullah efendimiz, (Kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?) buyurdu. O da, dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu dedi. (Kalbini yarıp da baktın mı?) diyerek onu tekdir buyurdu.”
    Doğrusu buysa eğer neden bir mü’min başka bir mü’minin kalbini kırıyor? Herkes için söylüyorum: Neden hakaretlerle birbirimizi kırıyoruz? Biz doğrusunu biliyorsak neden bilmeyeni hakir görüyoruz? Anlayış, tatlı dil islamın özünde yok mu?

    ————————————
    Diyalog taraftarı kardeşlerime;
    ————————————
    Evet doğru birşeyler yaptığınıza inanıyorsanız, yürüdüğünüz yolda devam edin.. ancak savunduğunuz düşünceye bakılıpta burdaki genel davranışlar değerlendirildiğinde abes bir manzaraya şahit oluyorum.. yahu diyalog cephe alıp tartışarak, aşağılayarak veya hakir görerek mi anlatılır?
    ———————————
    Kardeşlerim;
    nasıl ki mescitlerde ve en güzel mabet Kâbe-i Muazzama da omuz omuza Rabbir-Râhim’in (Celle Celâlühü) huzuruna çıkıyorsak.. Her an O’nun huzurunda olduğumuzu hatırlayalım ve bölünmeyelim, cepheleşmeyelim, kardeşlerimiz hakkında kin gütmeyelim..
    Dua mü’minin en güzel silahı olduğuna göre.. yanlış yolda olduğunu düşündüğümüz kardeşlerimiz için ve kendimiz için de doğru yola iletmesi için mağfireti sonsuz olan Allah’a (Celle Celâlühü) dua edelim.. Saygı ve sevgilerimle..

  316. bedir
    Aralık 2, 2008, 8:49 am

    Dinler arası dıyalog diyene bakacaksın oncelıkle
    kımdır fethullah gulen hacca bır kere gorevlı olarak gıtmış sakal traşını sıfır olan bankacılık sigortacılık gibi sektorlerde ugrasan ustadı gıbı varsa cezası ceken deyılde mısır a arabıstana sıgınan deyılde amerıka gıbı bır yahudinın hukum surdugu ulkeye kaçan bol bol tımsah gozyasları doken memlekete bır kurus faydası olmayan en yuksek ucretlerle dersanecılık yapan yahudı gıbı buyuk dusmanı aleyhıne tek bır haber yapmayan bır gazetesı bır kanalı olan televızyon programlarında tamamen sanal hurafelerden fılm yapan cemaatını hızmet dıye adlandırıp ıscıler ve ısverenlerı bırbırınden ayıran takvanın parada oldugun gosteren bır cemaatın lıderı ve neden dıye soruyorum bu memlekete bır gram faydası olacak olan ınsanların onlerıne setler ust uste cekılırken fethullah gulene kımseler dokunmuyor neden butun kurumlara dıpten yerlesıyor ve yayılıyor neden dıyorum aslında tahmınde edıyorumkı bu adam kım kımmı ergenekonun sagıdır sol 80yıldır bır yere gelemeyınce yahudıler saffını degıstırıp ulkeyı sol yerıne sagdan yonetme kararını alıp basınada fethullah gulenı koyarak yuru yaa fethullah arkanda bızmı varız dıyorlar acaba evt cemaatın ıcerısındekı adamlar saf temız ve vatan sever sımdıye kadar dın dıyor baska bırsey demıyorlar ama ne basortusu ıcın nede dınımıze yapılan hıcbır saldırıda ne meydana cıkmıslardır ne bır adım atmıslardır neden cunku oyle yetısıyorlar onlara elleme dokunma denılıyor bu ınsanları dın catısı altında masum kuzu halıne getırıyorlar cemaatlerıyle her yerde herkesede hukmedebılıyorlar yaaa kardesım ben sımdı merak edıyorum bu fethullah gülen kımdır bırı bana yahudıdır dedı acaba deyılmıdır

  317. ahmetbayram
    Aralık 2, 2008, 3:36 pm

    dinler arası dyologdan bahsedenler bilmezlermiki ALAH-u teala katında hakdin islamdır daha neyin diyologu bu nasıl bir islamı anlşayıştır papa denen kefereye hazret diyenler neyin peşinde oldukları ap acık ortadadır.fitne uykudadır uyandırana lanet olsun (hadisi şerif ) bunların amacı fitne cıkarıp saf ve cahıl insanların din anlayış larını degiştirip bizi hiristiyanlara benzetmek isteyenlerin oyunudur ementümüz birdeyim hiristiyan ve yahudileri bizle bir tutanlar hiçmi kuran okumuyorlar bu dini nerden ogreniyorlar bizim yolumuz ehli sünnet vel cemaat dır resülüllah(s.a.s) dan bu zamana kadar tarihin neresin de dinler arası diyolog yapilmiştir şimdi nerden cıkardılar bunları, bizim neslimiz oyle bir nesilki ALLAH-u teala için gözlerini bile kırp madan canlarını vermişlerdir siz bunlar yerine kimleri örnek alıyorsunuz. bugun hala filistin ve çeçenistan ve somali dogu türkistan vs vs uzatabiliriz buralarda muslüman kardeşlerimiz şehit ediliyor ve bacılarımıza tecavüz ediliyor bunları kimseler görmüyormu bunları yapanlarla bizler nasıl diyolog kurabiliriz,sizin bacınıza tecavüz eden bir adamla siz oturup uzlaşa bilirmisiniz,mümin müminin kardeşidir ayetini okumadınızmı beni üç yapanlar yani bana avladı vardiyenler (hiristiyan ve yahudiler)kafirin ta kendisidir diyen ALLAH-u teala hz lerinin ayetini okumamışlarmı? yavuz sultan selim hanın vasıyetlerin den biride torunlarına sudur olum sakınha attan inmeyin sizin en büyük düşamalarınız 1 VATİKAN 2 ŞİA mesebidir osmanlı bunlardan cekitigi kadar kimselerden cekmemişlerdir bunları okuyupta hala ınkar eden ler bilsinlerki mahser gunun de hesapları çetin olucakdır.

  318. kendinize gelin
    Aralık 11, 2008, 2:18 pm

    HOCA EFENDİYE dil uzatan varlıklar
    Nasıl bu kadar kör olabiliyorsunuz Hoca efendinin yapmış oldukları karşısında
    Hazreti kelimesinin anlamına bakmadan bukadar aptalca eleştiriler neden Anlamı saygın demek sadece bu
    Hoca efendinin dünya için yaptıklar hiç düşündürmüyo mu sizi Bazı varlıklarda ajan olrak değerlendirmiş ey kişi ajan olan kişi istediği gibi yaşamaz mı sonucta birileri için çalışıyo demi
    Ama sen hiç duydunmu Hova efendinin varlığını sadece küçük bir oda Üstünde ise sıradan bir elbise belkide yırtılmış kaç yıllık ayakkabı Asıl ajan sizlersiniz be RABBİM siz eylesin
    Hoca efendinin tek gayesi vardır oda TEBLİĞ
    sen anlamazmısın ki şimdi Yurtdışındaki okullar olmasa daha ne kötü olaylar olcağını Heryerde bu okullar konuşulurken sen nasıl böyle gaflette olabilirsin RABBİM sen aklımı koru
    Hoca efendinin hakkında kötö düşünenler
    bi kitaplarını okusanız onun bi düşüncelerine baksanız eminim onun amacının ne olduğunu anlarsınız
    Yinede ben söyleyeyim
    PEYGAMBER EFENDİMİNDE KUTSAL GÖREVİ OLAN TEBLİĞDİR
    TEBLİĞĞĞĞ

  319. ado
    Aralık 15, 2008, 5:51 pm

    Rabbımız, Al-i İmran Suresi 31.Ayet-i Kerime’de şöyle buyuruyor:

    “Habibim Ahmed, Rasulûm yâ Muhammed de ki: Eğer ALLAH’ı seviyorsanız bana uyunuz ki; ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir

  320. GALİBİ
    Aralık 17, 2008, 12:33 am

    eğer fetullah gülen ve diyanet yani kısacası diyalog diyen kurumlar eğerki o dedikleri diyaloğu gerçekten yapacaklarsa MAİDE 51 Ayetindeki ,ey iman edenler yahudilerin ve hıtistiyanların EVLİYASINI kendinize EVLİYA edinmeyin zira onlar kendilerinin EVLİYASIDIR artık içinizden kim onları EVLİYA edinirse onlardandır artık allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. amma bizimkiler ne yaptı bu ayeti yani yukarıda saydığım o kurumlar ey iman edenler yahudileri ve hıristiyanları DOST edinmeyin onlar birbirinin DOSTUDURLAR kim onları DOST edinirse onlardandır. diye ayetin evliyae kısmına dost deyip kuranı dünyaya hasım edip ondan sonra diyalog deyip nasıl diyalog kutacakalar şaşıyorum .eeeyyy
    önce o yazmış olduğum ayeti bi düzeltin diyalog deyipte hadi canım kafirin evliyasımı olumuş deyipte dünyayı düşman etmeyelim kendimize .ALLAH rızası için bunu yapın ziiraa diyalog falan kuramazsınız .saygılarımla GALİBİ

  321. 232
    Aralık 23, 2008, 5:00 pm

    idk
    kmoh
    nkbokıypo
    nyut

  322. mustafa
    Aralık 28, 2008, 11:13 pm

    yaziklar olsun bazilar bosuna milyonlarca insanin gunahini aliyor onlar kafalarini ellerinin arasina alsinda o kadar insanin nasil haklarini ahirette odeyecekler dusunsunler bir de ahirete de inaniyorlarsa tabi

  323. abdullah
    Ocak 2, 2009, 4:35 pm

    arkadaşlar selamünaleyküm…
    dini islam peygamberimiz muhammet aleyhisselamın zamanında nasıl yaşanmış ve uygulanmışsa o şekilde yapılması lazım ve şarttır.dinde reform ve kolaylık adı altında birçok konuyu değişime uğratan bir insan var ben öyle biri için müslüman diğemem ne kadar çok okulu ve hizmeti olduğu beni ilgilendirmez. allahü teala bu dini kıyamete koruyacaktır .selametle kalınız.

  324. ergün
    Ocak 3, 2009, 1:36 am

    arkadaslar….
    st-paul kilisesini bilen varmi?
    papa neyi ve kimi temsil ediyor bilen varmi?
    “tanri’nin anasi meryem” “tanri’nin oglu isa” diyen bir insanla birak el sikmayi,yüzüne bakamam.
    Ihlas suresini,hergün okursun ondan sonra papa’ya “hazretleri”
    deyip ayagina gidenleri,ALLAH’A havalle ediyorum.
    yukaridaki sorularin cevabini lütfen f.gülen’e illetin:
    papa “isa’nin reankarnasyonu” yani onun ruhunu tasiyor,ben demiyorum,st paul kilisesi bu!
    el öpenleri çok olur böyle,sonra gelip ben bir Islam fikihi adamiyim falan, sen bir amerikan vatandasisin!
    her sey ortada!!!!
    Tanri Türkleri korusun!!!

  325. Ocak 4, 2009, 9:04 pm

    hz peygamber sav efendimizin ehli kitabı dine davet etmesi gerçek diyalogtur,bunun dışındaki diyalog girişimi,ehli kitap inancı gibi batıldır islamla alakası yoktur,islamla alakası olmayan diyaloglar ancak ve ancak uşak olma manda olma diyaloğudur,emperyalistler ülkemizde inancımızı öğrenmeye tahammül edemezken,fetullah gülene yıllardır tahammül etmeleri ilginçtir doğrusu.

  326. Ocak 4, 2009, 9:08 pm

    konaaaaaaaaaaan. emperyalist inançlıla asla kardeşim olamaz anlaşıldımı

  327. Ocak 8, 2009, 9:30 pm

    Arkadaşlar tartıştığınız konu hakkında biraz araştırma yapın lütfen…

    İlmî delilden yoksun, Kur’an-ı Kerîm’i siyak ve sibak bütünlüğünde değerlendirmeden, yapılan Diyalog karşıtı yorumlar, aslında ilmî âcizliğin bir göstergesi olmuş ve iddia sahiblerinin Kur’an ve Efendimiz (SAV) ile çelişmelerine sebebiyet vermiştir! Dünyada 190 ülkede faal olan bu kutsî hizmetin müdâvimlerinin yegane düsturu “Biz muhabbet fedaileriyiz; husumetle,adavetle işimiz olmaz! Bizim aslî vazifemiz, Kalblere Allah (C.C.) ve Resûlü’nün (SAV) sevgisini yerleştirmektir!”
    İnsanlığa Hasıl olan Diyaloğun Meyvalarını ve Türk okullarını istidadımız kuvvetinde, karınca kararınca anlatabilmek bütün dünyaya duyuruabilmektir.Sevgilerimle Fi emanillah…

    Lütfen Aşağıdaki Siteye Bir Göz Atın..
    http://www.DiyalogSitesi.Com
    http://www.gencadam.net

    Diyalog nedir? Din Müntesipleri Arasında Diyalog Diyaloğun Meyveleri Türk Okulları Video Resim Bilgi ve Muhterem Fethullah GÜLEN Hocaefendinin vaaz ve sohbetlerinden oluşan güncel akademik yazı dizileri, roportaj, forum ve İlim Kültür Sitesi

    ***Su-izan edip isabet ettireceğinize Hüs-ü Zan edip isabet ettirmeyin.

  328. şakir
    Ocak 11, 2009, 8:04 pm

    ALİ KAMBER ARKADAŞIMIZA diğer forumdan ileti yazamadım buradan oldu avf ola:evet bölünür,herkes dinini sadece kimlik katının üzerinde bırakır ve ecnebilerin yaptığı her şeyi yakınen takip ederse malisef o beldede islamı yaşatamazsınız.içki,kumar,zina,faiz denen belelaların içine gırtlagımıza kadar gömülmüşken,helal haram kavramını göz ardı etmişken zaten olmayan birşeyinde bölünmesi olmaz.6000 ton normal et üretilip tüketilen bir ülkede,3000 ton domuz eti üretilip tüketiliyorsa,içki su gibi içiliyorsa,gözlerimiz hatunların üzerinden kalkmıyorsa,ki timurtaş R,A onlara giyinik çıplaklar derdi her hatun pantolonlu olunca hiç bir aile reisinin gıkı çıkmıyor.ve o beldede islam artık rafa kalkmış demektir.bakın şu duruma iyi dikkat edi 1-tebliğat. 2- tedrisat.3-teklifat ve 4- teşkilat olaylarını samimi kişilerin eline verip bu dinimizin olmazsa olmaz dört rükununu yerine getirmezsek islam o beldede yaşamaz.ve bu rukunların durumu farzlardan dahada yüksektir.ama burada teblig yapacağız diye yahudi ve hırıstıyanlarıda dost edinmeyeceğiz,biz onlarla uğraşırken kendi evimizin içini kaybettiğimizin farkına varalım artık:

  329. abdullah
    Ocak 12, 2009, 10:00 am

    su-izan edilmiyor ama aksini isbat edene kadar hoca efendiniz zan altındadır. ve ben inanıyorumki 3 ncü binyılda asya hristiyanlaştırılacaktır ve hoca efendi adı altında zemin oluştruluyor.ılımlı islam protestan islam vs. vs.allah kıyamete kadar bu dini koruyacaktır.
    saygılar…

  330. Zumre
    Ocak 13, 2009, 4:42 am

    Vaybe, Fetullah bey’i kabul etmeyince cehennem ile korkutuluyoruz birde ilginç!

    Kardeşim, Bunun diyaloğu, miyaloğu mu var? son 20 günde 1000′ yakın insan katledildi yahudi ve hiristiyan dini mesupları tarafından..

    Kime masal anlatıyorsunuz. Gözler artık kör değil!

  331. semih
    Ocak 19, 2009, 12:14 pm

    nedir bu dinler arası saçmalığı ne dialoğu yahudi ve hristiyanlarla mı? müslümanlara kan kusturanlarla dialog ha.lütfen elimizi vicdanımıza koyalım düşünelim filistini Irak’ı hala dialog diyorsanız siz Müslüman olmazsınız.

  332. semih
    Ocak 19, 2009, 12:25 pm

    Fethulah hocaya laf söyleyenlere sesleniyorum.O bir peygamber değil belki de bir masondur olabilir.Ama eğer biz müslümansak bizim rehberimiz Kur’andır.Kur’an ile sünnet rehberimiz Hz.Muhammed bizim önderimizdir.Gerisi bizi alakadar etmez.Şahıslar bizi ilgilendirmez.Kur’ana ve sünnete uyanlar hariç.

  333. Cihat
    Ocak 22, 2009, 3:32 pm

    Selamün Aleyküm degerli kardeslerim,

    ben almanya da büyümüs ve farkli cemaatlarda bulunmus bir insanim. Allah hepsinden razi olsun ve hizmetlerini de daim etsin. Insallah cümlemize de hidayet yolunda bulunmayi nasip etsin….

    Su an Fethullah Gülen Hocaefendinin hizmetindeyim, yaklasik iki yil oldu. burda üniversiteye baslayarak tanistim nur talebeleriyle. Öncelikle cok süpheli yaklastim herseye. Bazi seyleri anlamak güc geldi. Benim filistinli bir hocam bana daima sunu derdi, önemli olan kuran ve sünnet yolunda hizmet etmektir. Ben cok ciddi anlamda dikkatle yaklastim herseye ve buna devam ediyorum ama simdiye kadar ne kurana ne de sünnete ters bir fikir görmedim burdaki kardeslerde. Hepsi masllah piril piril insanlar. daima dine hizmet icinde bir gayretteler. hocaefendi de cok muhterem birisi. vaazlarinin hangi biri islama ters bir propaganda yapiyor? Hangi söz hangi faliyet, dinimize uyumsuz? Ben kendimi bildim bileli cemaatciligi bir takim tutar hale getirmekten sakinmisimdir. Zira ben su an Nur cemaatinde olmam benim süleyman efendinin talebeleri veya naksibendi tarikatindaki kardeslere uzak, rakip hatta düsman olmami nasil gerektire bilir??? Biz müslüman olarak kardes degilmiyiz? Ben burda ki gerek nur talabelerinde olsun gerek diger kardesler deki hirsa anlam veremedim…

    Almanya da bu tür ic karisiklar ve sorunlar elhamdulillah yok. Siz de kendinizi bundan kurtarsaniz iyi edersiniz, zira kardeslerinize düsmanlik ediyorsunuz.

    Son olarak sunu da ifade edeyim, hic bir insan kusursuz degildir ama ben kendimde tutup hocaefendi gibi veya Beduizzaman hazretleri gibi veya süleyman tunahan hazretleri gibi zatlari elestirecek cüretti bulamiyorum, cünkü buna ilmim ve en önemlisi de takvam yeterli degil…

    Allah selami bereketi magfiret ve hidayeti hepimizin üzerinizde olsun…

  334. mesut
    Şubat 1, 2009, 7:23 am

    Selamün Aleyküm Kardeşlerim,
    Bence dinler arası diyalog vatikanın bize oynadığı en büyük oyundur ve Fetullah Gülen vatikanın aracılığıyla müslümanların dinini köreltmeye çalışmaktadır.

  335. Eyup Yildiz
    Şubat 5, 2009, 12:18 am

    Bismillahirrahmanirrahim
    Peygamber Efendimiz Hz Muhammed S.A.V. bir Hadis i serifinde :
    Ben Ümmetim icin Deccaldan cok Deccal olmayandan korkarim Sahabe merak eder ve sorar! Ya Resulallah :Deccaldan cok Deccal olmayan dan korktugunuz nedir Peygamber efendimiz : Ahirzamanda gelecek ortaya cikacak olan Din adamlari diye buyurur.
    Kimya Die Bauformel…

  336. conan derbarbar
    Şubat 7, 2009, 3:50 am

    Artık,vazgeçemeyeceğiniz bir gerçek var.Dinler arası diyoloğu mutlaka benimsemek zorundasınız.Vatikan tüm dünyaya kardeşliği benimsetmek için çalışıyor.Tüm dinlerde ortak noktalar var.Tek Tanrı inancı ve diğer noktalar.O zaman neden kardeş olmayalım.Niye sadece biz Cennete gireceğiz bencilliği.Bu misyonu tüm islam ülkelerine benimsetmeliyiz.Hepimizin kardeş olduğunu ve hangi dini yaşarsan yaşa Cennete gireceğini.O zaman kavgalar biter, savaşlar sona erer.Diyoloğu,medeniyetler buluşmasını ve büyük otadoğu çalışmalarını destekliyoruz.Bunların meyvelerini en kısa sürede toplamak nasip olsun. AMEN.

    • diyalog düşmanı
      Nisan 13, 2010, 3:52 pm

      sen ne diyosun ya neden cennete sadece biz girelım miş bunu kullar soylemıyo kı allah soyluyor.bu oyle senın gıbılerın söylemesı ıle olacak bişeymi?Ya Allaha ve rasülüllaha iman eder cennete gidersın.YADA cehennemın Dibine gidersin.İkinciş bir yol yok.O zaman sen git onların yaşadığı gibi yaşa.

  337. Nisan 16, 2009, 12:27 pm

    3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
    Ve sizin dininize tâbii olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (Kendisine) ulaştırmasıdır. (İnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alim’dir. (Allah her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir.)
    “İnnel hudâ hudallâhi: Muhakkak ki hidayet Allah’a ulaşmaktır.”
    “ İnne: Muhakkak ki
    el hudâ: Hidayet
    hudallâhi: Allah’a ulaşmak.”
    2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
    Sen onların dinine tâbii olmadıkça (uymadıkça) ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan and olsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.
    “İnne hudâllâhi huvel hudâ: Muhakkak ki Allah’a ulaşmak, işte o hidayettir.”
    “İnne: Muhakkak ki, şüphesiz ki
    hudâllâhi: Allah’a ulaşmak
    huve: İşte o
    hudâ: Hidayettir.”

    42 / ŞURA – 13 : Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
    (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
    30 / RUM – 30 : Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
    6 / EN’AM – 161 : “Muhakkak ki; Rabbim, beni hanif olarak Sıratı Mustakîm’e, kıyâmete kadar ayakta kalacak olan Hz. İbrâhîm’in milletinin dînine hidayet etti.” de. Ve o, müşriklerden olmadı.
    Ayetler arasındaki bağlantıyı görebiliyormusunuz sevgili dostlar:
    Kur’an tek Allah’a inanan ve ruhunu,fizik vucudunu,nefsini Allah’a teslim etmeye çağıran,aslında dinlerin olmadığını,tek din Arapça adıyla İslam(hanif dini) olduğunu belirten bir kitaptır,insanlar bunu idrak ettikleri noktada dinlerarası savaş bitecek,herkes ruhunu,fizik vucudunu,nefsini yaşarken Allah’a teslim etmeyi dilediğinde hidayete erip cennet ve dünya saadetine erebilecek.

  338. şakir
    Nisan 17, 2009, 5:31 pm

    muhterem kardeşlerim (din kardeşlerim ) fetullah bizi bir güzel işletiyor,hep cennete girmekten bahsediyor.aslında bu islam akaidine kesinlikle zıt.niye derseniz,insan yemek için çalışmaz,insan hayatta kalabilmek için çalışır ve yer.işte isalam inancıda böyle bir benzerlik var,müslüman cennete gireceğim diye ibadet etmez,müslüman allahın cc- rızasını kazanmak için ibadet ve ona kulluk eder.yani adam ne kadar bilgili olursa olsun,eğer onun rızasını gözetmemişse hiç boşa uğraşmasın,kendine yazık eder:

  339. şakir
    Nisan 19, 2009, 3:18 pm

    KENDİNİZE GELİN:yazısını yazan zevata.daha isminizi bile yazamamışsınız siz,bak fetullahın kitaplarını ben çok okudum,ama islam akaidi ile taban tabana zıt olarak gördüm.diyorki,POLEMİK DEĞİL DİYALAOG isimli kitabın 37 ci sayfasında.peygamberimiz diyorki,hırıstıyan ila müslüman olsun,yahudi illa müslüman olsun demiyor,onlarda kendi dinlerinin güzelliklerini yaşasınlar kendi kitaplarında olana uysunlar yeter diyor:yani şimdi soruyorum resulullah efendimiz rum kayserinden,bizans kralına,iran şahından necaşiye kadar mektuplar yazıpta allaha ve onun dini isalam ve peygamberi olan muhammede aslm a uyma ve itaat şartı isteyip islama çağırıyor.fetullah ne diyor işte bu resullullahın tebliğini yok sayıp onlarda kendi kitaplarının güzelliklerine göre yaşasınlar diyor.o zaman resulullah o davet mektuplarını boşa yazmış izlenimi çıkıyorki,buda allh resulunu yok sayma girişimidir.resulullah gibi onlarla mücadele etmek nefislerine zor gelenler diyalog adı altında milletimizi gayri islami bir yolla islamdan asimile ediyorlar.fetullah bu işte sadece figüran asıl baş rol ve senaristleri batı medeniyeti ve kilise + sinagog ortaklıgında planlanıyor,bizim işimiz bitince kendi aralarında hesaplaşma başlayacak ve kim kime üstün gelirese o kendi medeniyetini kuracak.burada arzı mevut ile büyük haçlı imparatorluğu hayalleri yatıyor.işte bütün bu rezillik bu iki dev tek dişi kalmış canavarların emellerine hizmet için yapılıyor.fetullah sadece figüran bunu anlayın artık.allah kalp gözü açık müminlerden eylesin ve bizlere feraset nasip etsin.AMİN selam ve dua ile….

  340. Nisan 30, 2009, 8:10 pm

    çok kötü gördüğüm zaman çok üzülüyorum nasıl böyle bir vicdansızlar ya çoooooooooooook kkkkkkköööööttttttttttttüüüüüüüüüüüüüüüüü

  341. Temmuz 21, 2009, 9:38 pm

    Bakınız beyler, her şey çok açık ve seçik. Aklı selim olarak düşünmek gerekirse ne malasef yıllardır iyi bildiğimiz fethullah gülen ve yardımcıları (çoğu bundan müstesna) hakikaten ajan. Düşünün bi bakalım VEHHABİLİĞİ kim kurmuş. Yıllardır osmanlı medreselerinde din eğitimi almış bir ingiliz ajanı (bakınız bir iniliz ajanının itirafları kitabına). Sanıyorum uluslar arası okullarda bu misyonerliğe katkıda bulunuyorlar, buna saman yolu tv, zaman gazetesi, AKP..vb. dahil. Yani kardeşlerim alinin(hirisyanların) külahını veliye (müslümanlara) giydiriyorlar. Fethullah Gülenin sözlerine red Kuranı Kerimde ğayet açık ve net. Biz müslümanlar olarak ilk başta kuranı kerimim daha sonra sünnete sımsıkı sarılmalıyız. Çünkü bu iki emanet bize rasülümüzün veda hutbesinde vermiş olduğu emanlerdir. Dikkat edilirse bir ajan bizim enbüyük değerimiz olan tevhıti ( le ilehe illallah muhammedün rasülüllah) yıkmaya çalışıyorlar. Düşünün sünnet giderse Kur’anı Kerimin hükümlerini bozmak kolay olacak ve kur’anı kendi misyoner kafalarına göre yorumlayacak ve böylece kur’anın mütaşabihat ayetlerini çarpıdacaklardır. AMA YİNEDE KORKMAYIN KARDEŞLERİM. ONLARIN BU ÇAPALARI BEYHUDE. ÇÜNKÜ BU DİNİN KIYAMAT SABAHINA KADAR DEVAM EDECEĞİNİ, KUR’ANIN BİR HARFİNİN BİLE DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİNİ CENABU HAK KELAMI KADİMİNDE MÜJDELİYOR. Bize düşen UYANIK olmak. Allah yardımcımız olsun. (AMİNE YA MÜÎN)

  342. HerhanGİ_BİRİ
    Temmuz 27, 2009, 5:43 pm

    İlk Müslümanların Habeşistan’a Göçü

    Yapılan zulümlerden dolayı, seksen Mekke’li Müslü­man, Mekke’nin putperestlerini sevmeyen Hristiyanlara iîtica etmek üzere, Habeşistan’a (Etiyopya) göç ettiler. Gurubun içerisinde, daha sonra Üçüncü Halife olacak olan Osman ibni Afvan ve hanımı, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kızı Rukiye de bulunuyordu. Fakat Hz. Pey­gamberin kendisi, gördüğü şiddetli muhafete karşı, tebliğe devam etmek için Mekke’de kaldı.

    Habeşistanlı Necaşi bu müslümanlara iyi davrandı, on­ların inandıkları gibi yaşamalarına izin verdi ve onları geri isteyen zalimlere teslim etmeyi reddetti. Bu olay, “Kitap Ehli” olarak adlandırılan ve özel muameleye tabi olan Hristiyanlara karşı Hz. Muhammed ‘in (s.a.v.) daha sonra­ki tutumunu etkiledi. Bu gelenek, daha sonraki dönem­lerde Hz. Peygamber’in Halifeleri tarafından, fethedilen bir bölgede yaşayan ve farklı bir dine inanan teba ile yapılan anlaşmalarda sürdürüldü…

    Anlamıyorum diyaloğu sevmeyenlerin Efendimiz den bir şikayetleri mi var? Bu tür kişilerin Efendimiz (s.a.v.)’in bir Hristiyandan neden yardım istemiş olabileceğini anlayabileceklerini sanmıyorum.

    (israiloğullarının yaptığı gibi)
    Bu dinin sadece kendilerine indirilmiş olabileceğini mi düşünüyorlar. Bugün Hristiyan ve Yahudilerin bir kısmı bir Müslümanın taşıması gereken sıfatlara sahip. Neden bu insanlarda Müslüman olmasın. Allah C.C. hepsine hidayet nasip etsin.

    Yaradılanı severim Yaradandan ötürü…

  343. Eylül 9, 2009, 4:18 pm

    ŞAKİR TÜRK: herbanGİ-BİR:::,EVET GÜZEL ELE ALMIŞIN AMA ORADA FETH ETTİĞİNİZYANİ SİZE TABİ OLMUŞ İNSANLAR KASTEDİLİYOR.siz erdemli bir mücadeleyi göze alamayıp onlara yaltaklanın demeiyor.yani burada size bilenen ve silah çekenlere değil sadece evinden çıkmayıp eman iseyenlere karşıdır bu durum.bak fetullahın kitaplarını sen hiç okumamışın galibe,adam diyorki.kuranı kerimin ayetlerinin çok sert olduğunu söylüyor ve kuranı kerimin indiği tarih ile ele alınmasını ve hatta kanatine göre bugünün yahudi ve hırıstıyanlarını kastetmediğini savunuyor. 2-diyorki bu zevat,lailaheillah diyen iman etmiştir bu yeter-muhammed resulullah demeye gerek yoktur diyor, şimdi soruyorum islamda bu gibi saçmalıkları kabul edene ne ad verilir . allha cc sizlere hidayet etsin .bak didinip durmasın ne bizi din olarak kabu ederler nede ab ye alırlar nie biliyormusunuz,çünkü benim adım şakir,senin adın hasan,komşunun adı ali,bizim askerin adıda mehmet oldukça ve bizde onların dinine tabi olmadıkça onlar bizden asla hoşnut olmayacaklar.kısaca işin özeti bu bizi ılmlı hırıstıyan yapıyorlar baberiniz yok

  344. Eylül 9, 2009, 4:34 pm

    ŞAKİR _birde şunu unuttum yaradan yarattı diye domuzu helal sayalım,kafiri kardeş sayalım,tahrif edilmiş tevrat ve incilide kitap kabul edelim,birde ekber şahın icat ettiği bir din vardı biraz hinduluk,biraz yahudilik,biraz hırıstıyanlık ve azcıkta islam katalım,allahın hükümlerine ne gerek var canım fethullahın fikirlerine uyalım dinden imandan çıkıp zındıklaşalım.adamlar daha yıkanmayı bile günah sayıyorlar beyim uyanda balığa gidelim.sen resulullahın savaşlarından bahset kimlere karşı yapmıştı dedelerimiz osmanlıyıda anlat kime karşı savaşmışlardı tarih haçlı-hilal savaşları ile dolu iken ne diyeyim…uyan,uyan derin uykudan:

  345. şakir
    Eylül 10, 2009, 6:31 pm

    ne oldu ya zülfüyremi dokunduk.yukarıda yazılana karşı bir yazı yazdım yayınlamamışlar,tabi kendi taktirleri…
    ben kral 53 de kaybettiğimize inanmaya başladım.sizlere kolay gelsin…..

  346. sgk&ek
    Ekim 27, 2009, 10:26 am

    dinler arası diyalog saçma sapan birşeydir.Peygamber Efendimiz(SAV)bir elime Ay’ı bir elime de Güneş’i verseniz,ben davamdan dönmem demedi mi?
    ”Allah azze ve celle lekum dinukum veli yedin ”Sizin dininiz size benim ki de bana demedi mi?

  347. Şubat 20, 2010, 7:36 pm

    poje budur yeni dünya düzeni ama buyuk bır yıkımdan sonra

  348. ENGİN
    Şubat 27, 2010, 3:08 pm

    Dinler arası diyalogtan kasıt tebliğ ise bu emri bilmaruf nehyi anilmünker esasıyla her müminin temel vzifesidir zaten İslamiyet haddi zatında her mümine misyonerliği tebliği vazife olarak tevdi ediyor. binaenaleyh diyalog bu anlamıyla yeni bir açılım değildir. dinimizin teel esaslarındandır. Fakat bugün diyalog mefhumunu ortaya atanlar tebliğden ziyade taviz, tahfif, tağyir, tebdil esası üzerine mesai icra ediyorlar.Hakaik-i İslamiyeyi tebliğde onun indi nazarlar muvacehesinde güya insan psikolojisine daha muvafık geleceği mülahazasıyla hafifletilmesi yumuşatılması yolunu takip ediyorlar. hatta Kuranın bazı hükümlerinin çok sert olduğu hezeyanını kusanlar bile var. birisinin gaye-i yeganesi arz-ı mevud diğerinin tek maksadı teslis inancının bütün dünya sathına teşmili olan iki semavi din ile hedef-i asliyesi ila-yı kelimetullah ve hakaik-i İslamiyenin ve mesail-i İmniyenin cihanşumül bir mahiyet kazanması ve bunlardan da tek maksadın rıza-ı İlahiyenin istihsali 0lan İslamiyetin müşterek hareket etmeleri maksatlarının imtizac etmeleri ezzıddan layeçtemia zıtlar bir araya gelmez karinesine mugayirdir.” Papa hazretlerinin hizmetlerinin bir parçası olmayı” dilemek bundan başka bir mana ifade etmiyor. O zaman birbirimize kem gözle mi bakacağız. elbette hayır. 1400 sene ecdadımız evet ecdadımız bunun birbirine tahammülün birbirinin haklarına riayetin en şahika misalerini gösterişlerdir. Hz. Ömer, Fatih Sultan Mehmet bunlar içinde bir örnektir.Ne bir yahudi ne de nasrani sizi kendilerie çok bezediniz diye sevecek size saygı duyacak değildir.Asliyetinizi kimliğinizi en önemlisi hakaik-i diniyenizi muhafaza ettiğiniz nisbette muteber muhterem olacaksınız. ben mevlid kandilinde alkışlarla doğum ünü pastası keserek kandilin ihya edilmeye çalışıldığını biliyorum.Fesubhanallah biz kendi doğum günümüzü mevlide benzetmemiz icap ederken Fahri Kanatın mevlidini hristiyan adetlerine benzetiyoruz. bu tavıdanda hoşgörü diyalog meyveleri devşirmeye çalışıyoruz. Allah Alla Alah.. Yahu Frengistan bile keni içinde homojenize olamamıken türlü ihtilaflar ve iftiraklar yaşıyorken aynı dini ve harsi müşterek noktaları paylaşıp asırlarca harmanlanmışken hala fransız ve Almanların şahsında iki farklı hüviyet arz ederken hangi realiteye şuunata hakikate istinaden böyle asılsız diyalog teraneleri okunuyor.Bizim dinimiz bizatihi cazibedardır. içtimai ve şahsi hayata nafi tiryakları vardır. bazılarının tağyir ve tahfiflerine suni uhuvvet teranelerin ihtiyaç yok. Fakat esas olan ayna olmasını bilmek. İslamiyetin bazılarının vekilliğine ihtiyacı yoktur. önce islamlar içinde bir ittifakın husulüne gayret edelim.

  349. engin
    Nisan 10, 2010, 2:52 pm

    Timur han şeceat arz edeyim dedin sirkatini izhar ettin.başlarında Kuranı kerim olduğu halde yedi bin çocuğu fillerine çiğneten, Osmanlının belini kırararak İslamın Avrupadaki fütuhatına elli yıl mani olan, Karadenizin kuzeyindeki Altınordu devletini yıkarak İslamın baş belası Rusların kuruluşunu kolaylaştıran şu hain timuru tekrim ve tazim etmek sizin meşrebinize gerçekten yakışıyor. Amam İslamın hadimi ve şaşalı ve azametli bir müstakbel bir devrin tezahürüne hadim müslüman türk gençliği bu hezeyanlardan beriidir.
    Ehli kitapla ittifakımız mmı var? Nerede Senin Kitabına inanmaz, Peygamberine inanmaz. İnandğı Allaha da Senin gibi inanmaz. Birisi İsa Allahın oğludur der diğeri Üzeyir Allahın oğludur der.Hele yahudiler beni ademin ezeli düşmanı şeytanı kendilei için ata kabul ederler. Ve lanetli de değildir onlar için. Bütün insanlık onlara hizmet etsin diye yaratılmıştır.nerede ittifak?
    Papaya yazılan mektupta “papa hazretlerinin hizmetlerinin bir parçası olmaktan” bahsediliyor. Papanın teslisi yaymaktan başka ne hizmeti vardır söyler misiniz?
    Diyalogtan kastınız tebliğ mi? malumu ilam etmenin anlamı nedir peki? Emri bil maruf nehyi animünker cümle müslümanın malumudur. Ve her mümin potansiyel bir misyonerdir. Fakat anladığım kadarıyla sizler diyalogtan tebliğ. değil taviz ve tahrifi kasdediyorsunuz. Ezcümle manası sarahaten ortada olan tesettür emri için metbunuzun bu teferruattır demesi, renginizi belli etmemek için gerekirse namaz kılmayın, oruç tutmayın hatta içiki bile içebilirsiniz demesi… Önce bunlara bi açıklık getirin de ondan sonra İslamın hizmetine soyunun .
    Sizi kıskanıyolar mı? İmani hizmet yapanları kıskananlar ya riyakardır ya da cahildir. Allahın rahmeti sınırlı değil ki biz onu paylaşamıyalım. Yeter ki ihlası muhafaza edelim.Ne yaptığımız değil neyi niçin yaptığımız Allah katında makbudür. Acaba sizin çok kalabalık bir cemate sahip olmanız her ülkede okullarınızın olması mıdır kıskanılaak tarafınız. Unutmayın hakikat sayı ile taayyün etmez hakikat mesned-i şeriye ile taayyün eder.Dünyanın hakimi de olsanız batıl, hak olmaz siz söylediniz diye. Kalite ve keyfiyet sayı ile olsaydı hayvanatın sayısı insanlardan çok olması dolayısıyla onlar insanlara halife olurdu. Fakat Allah nsanları halife murad etmiştir.
    Sizler asıl üstad dediğiniz zata da sadık değilsiniz. SAHİ ON SEKİZİNCİ LEMAYI NE YAPTINIZ. İŞARETÜL İCAZIN MÜNAFIKLAR BAHSİ NEREDEDİR.
    BU ARADA SAMANYOLU, BURÇ FM, HERKÜL, MERKÜR FM BUNLAR TESADÜFEN Mİ VERİLDİ YOKSA BİR ANLAMI VAR MI?

  350. diyalog düşmanı
    Nisan 13, 2010, 3:46 pm

    hadi herşeye eyvallah diyelım kı anladık.Bu kelıme-i tevhitten MUHAMMEDÜRRASÜLÜLLAH kısmını çıkarmaya ne diyeceksınız.Adam Kelıme-i tevhiiden Bu kısmı cıkarmakta beis yoktur LA İLAHE İLLAHLLAH demek yeterlıdır diyor.Bunu söyleyen kımse KAFİR olur.Hangi cesaretle bunu söyluyor bu herif anlamadım valla.yukarıda bırısı bı arkadaşa ajan diyor.Asıl ajan sevgi ve muhabbet beslediği A FETULLAH (allahın afeti) denen adam.(adam demeye dilim varmıyo ama…….)

  351. taife-i nisa
    Mayıs 19, 2010, 1:02 pm

    lütfen adam olmayanlar adam gibi adamlara laf söylemesinler…ALLAH abla ve abilerimizden razı olsun.devir 21. yy bekle bizi dünya MÜSLÜMANLIK GELİYOR…

  352. doğru
    Kasım 19, 2010, 7:03 pm

    dinler diye birşey yoktur birkere DİN VARDIR…İNNEDDİNE İNDALLAHİ İALAM…ALLAH İNDİNDE TEK DİN İSLAMDIR…SADAKALLAHULAZİM…BEN SİZE BÖYLE ANLATAYIM

  1. No trackbacks yet.

Hiç kimse için bir cevap yazın Cevabı iptal et